KUSURSUZ İNTİHAR

By mavi_leyal

17.4K 1.7K 4.8K

Siz hiç masmavi okyanusta esarete mahkûm olduğunuzu hissettiniz mi kalbinizin en derinlerinde? O hissetti, tu... More

🔥🍁TANITIM🔥🍁
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
~KESİT~
7.Bölüm
8.BÖLÜM
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
~17.Bölüm~
~18.Bölüm~
~19.Bölüm~
~20.Bölüm~
~21.Bölüm~
~22.Bölüm~
~23.Bölüm~
~24.Bölüm~
~Fragman~
🔥 KESİT🔥
~26.Bölüm~
~KESİT~
~27.Bölüm~
~28.Bölüm~
~KESİT~
~29.Bölüm~
~KESİT~
~30.Bölüm~
~31.Bölüm~
~32.Bölüm~
~33.Bölüm~
~KESİT~
~Kesit~
~34.Bölüm~ Sezon Finali
~35.Bölüm~
🌈36.Bölüm🌈
❤🔥37.Bölüm🔥❤
38.Bölüm"En Güzel Lanet ve En Anlamlı Hata"❤🔥
❣❣39.Bölüm❣❣ Hep Sen💘💘
40.Bölüm 🖤Har ve Kül🔥💣
41.Bölüm●🥀🦋🌹🖤🖤🔥●
42.Bölüm
💫43.Bölüm💫
💥Kesit💥
❤️44.Bölüm💔
💗45.Bölüm💗
❤️‍🩹46.Bölüm❤️‍🩹 Bizim Parçamız 🧿🤍
❤️‍🔥47.Bölüm❤️‍🔥
🌊48.Bölüm🌊

~25.Bölüm~

222 30 82
By mavi_leyal

Evet, Arkadaşlar Yeni Bölümle Karşınızdayım. Umarım Beğenirsiniz. Yorumlarınızı Bekliyorum. Keyifli Okumalar...🌹🌹

Hera arabadan indiğinde annesinin mezarının olduğu kabristanlığın girişindeydi. Torpidonun kapağını açıp gözdeki şalı alıp başına örterken yavaş adımlarla annesinin mezarına doğru ilerledi. Soğuk mezar taşına minik bir öpücük bırakırken yanına oturdu.

“Annem güzel gözlüm benim diye severdin ya beni keşke yine gelsen başımı dizine yaslasam gözlerimi kapatsam saçlarımı okşasan beni dizlerinde uyutsan o kadar ihtiyacım var ki benim sana” diye mırıldandı Hera acı bir tebessümle. Biraz duraksadıktan sonra konuşmaya devam etti. “Kurt bana yalan söyledi anne beni korumak için söylemiş biliyor musun? Ama ben bunu iliklerime kadar bilsem de kırıldım anne çünkü korkuyorum en son bana babam yalan söylemişti ve ben onu da kaybettim şimdi Kurt’u da kaybedersem nefes alamam ki” diye mırıldanırken gözlerini elinin tersiyle sildi. Akşamüzeri eve döndüğünde yukarı çıkmamış bahçede oturuyordu. Hilal yanındaki boş koltuğa oturdu elindeki fincanları masanın üzerine bırakırken mırıldandı.

“Kuzum çay getirdim birlikte içelim diye”

“Sağ ol bal çiçeğim”

“Sen ağladın mı? Bal çiçeğim bir şey mi oldu?” diye sordu Hilal merakla kuzenine.

“Ben birine âşık oldum o biri de babam gibi yalan söyledi bana” diye mırıldandı Hera ve biraz bekledikten sonra devam etti. “Ben hiç olmayacak birine masal gibi âşık oldum sanrım bu yüzden canım acıyor”

“Onun canını yakabilirim istersen yani Kurt’un seni üzdüğü için” dediğinde Hera şaşkın bakışlarını kuzenine çevirirken.

“Bakma öyle şaşkın şaşkın bunu balo gecesi fark ettim balo salonunda, sonrasında evden gittin hiçbir şey söylemedim çünkü sen istediğin de anlatırdın zaten ve sen onunla mutlusun ona kırıldığını söylediğinde bile bunu hissettiriyorsun” diye mırıldandı Hilal gülümseyerek.

“Teşekkür ederim ne diyeyim iyi ki varsın” diye mırıldandı Hilal’e sarılırken.

“Bu arada Kurt seni sevdiğini çok belli ediyor biliyorum bu yaptığınız doğru değil ama sevmek hiçbir zaman kötü olamamalı birine zarar vermediği sürece, zorlamadığı sürece zorlasa adı zaten sevgi olmaz ” diye mırıldandı ve ekledi. “Çayını iç sıcak sıcak sonra da dinlen biraz iyi gelir”

“Olur çay için de terapi içinde sağ ol güzellik” diye mırıldandı Hera gülümseyerek.

Hilal, Hera’nın yanından ayrıldıktan dakikalar sonra Hera da bahçeden eve doğru çıkan merdivenlere yöneldiğinde bahçe kapısının önünde bekleyen Kurt’u gördü.

“Olanları sindirmek için biraz zamana ihtiyacım var umarım beni anlarsın bu hayatta en son istediğim şey seni kaybetmek ama her şey o kadar üst üste geldi ki o yalan değil de sanki kaya oturdu kalbime” diye geçirdi içinden ve merdivenlerden yukarı çıkıp kapıyı kapattı. Ertesi gün öğleden sonra Kurt şirketteki işlerini halledip Güney’le beraber binanın otoparkına inmişti.

“Valla kardeşim ben çok acıktım bence bir yemek yiyelim” diye mırıldandı Güney gülümseyerek.

“İyi olur çok aç değilim ama bir kahve içerim bende” diye karşılık verdi arabasına doğru ilerlerken.

Tam o esnada duydukları silah sesiyle neye uğradıklarını şaşırmışlardı.

"Yere yatın"

Önlerinde kıran arabanın camından açılan ateşle birlikte kendilerini korumak amacıyla yere attıklarında güvenliğin ateş açmasıyla beraber arabada hızlı bir şekilde otoparkın çıkışına doğru ilerledi.

“Güney iyi misin?”

“Ben iyiyim de sen yaralanmışsın kardeşim iyi misin?” diye sordu Güney telaşla arkadaşına bakarken. Kurt’ta omzundaki yarayı yeni fark etmişti.

“Sıyırmış bir şey yok iyiyim ben”

“Ben hemen ambulansı arıyorum”

“Gerek yok”

“Kardeşim nasıl yok sıyırsa da yara yaradır bir baksınlar” deyip güvenliğe döndü. “Ambulans çağırdınız mı?”

“Çağırdık Güney Bey polise de ambulansa da haber verdik”

Yiğit telaşla otopark kapısından içeri girdi. “Ne oluyor? Abi... Güney” diye mırıldandı telaşla yanlarına giderken.

“Abi yaralanmışsın”

“İyiyim sıyırdı sadece”

“Kimdi bunlar görebildiniz mi?” diye sordu Yiğit merakla.

“Hayır, bir anda oldu zaten” diye cevapladı Güney, Yiğit’in sorusunu.

Saatler sonra Hera, yalının bahçesinde oturuyordu. Hilal telaşlı bir şekilde yanına geldi. Olanları televizyonda görmüştü.

“Hera” diye mırıldandı Hilal soluk soluğa. Hera meraklı bakışlarını Hilal’e çevirirken sordu. “Kuzum iyi misin sen ne oldu?”

“Sana bir şey söyleyeceğim ama sakin olacaksın” diye sakin kalmasını sağlamaya çalışsa da Hera bu söylenen cümle karşısında daha çok meraklanmıştı.

“Bal çiçeğim ne oldu söylesene? Birine bir şey mi oldu, halama mı bir şey oldu?” diye sordu Hera telaşla ayağa kalkarken.

“Az önce son dakika haberi olarak verdiler. Sizin şirkete saldırı düzenlenmiş otoparkta Kurt ve Güney varmış”

Hera duyduğu cümleyle beyninden vurulmuşa dönmüştü. Korkuyla kasılan kalbi olayın tüm özetiydi aslında. Hera telaşla ve korkuyla mırıldandı. “Kurt, Kurt bir şey olmuş mu? Benim hemen gitmem lazım nerdeler acaba hastaneye mi götürmüşler?” derken telefonu eline aldı aceleyle ve eve çıkan merdivenlere yöneldi. Hilal’in arkasından seslenmelerini duymuyordu bile.

“Hera bekle, Hera hafif bir yaralanma sadece Hera” dese de Hera onu duymuyordu artık. Hera askıdan aldığı montu ve çantasıyla evden telaşla çıkarken arabasına binip hızla yola koyuldu. Telefonu mikrofona alıp Kurt’un numarasını çevirdiğinde gözyaşları kendiliğinden akmaya başlamıştı. Ama telefon çalıp çalıp kapanmıştı, Güney’in ki de aynı şekilde çalıp çalıp kapanmıştı. Güney, Kurt’un posta kutusuna bırakılan zarfın içinden çıkan fotoğrafa şaşkınlıkla bakarken hayret dolu bakışlarını Kurt’a çevirdi. “Senin sevgilin Hera mı yani bu fotoğraflar fotomontaj falan değil gerçek mi?” diye mırıldandı.

“Gerçek kardeşim Hera’yla biz birlikteydik Elmira’nın hamile olduğunu sakladığımı öğrenince beni terk etti”

“Ben şu an o kadar şaşkınım ki ne desem bilemedim” diye mırıldandı Güney şaşkınlıkla arkadaşına bakarken kapı çalmaya başlamıştı. Kurt oturduğu yerden kalkıp kapıya yöneldi, kapıyı açmasıyla Hera’nın boynuna sarılması bir olmuştu.

“Kurt” diye mırıldandı Hera kollarıyla sevdiği adamı sararken sevdiği adamda onu sarmıştı. Geçen iki günde onu öyle çok özlemişti ki anlatamazdı.

“Hera”

Hera sevdiği adamdan ayrılırken yüzünü avuçlarının arasına aldı sevgiyle, hissettiği korkuyla.

“İyisin demi iyisin çok, çok korktum aklım çıktı sana bir şey oldu diye” diye mırıldandı Hera telaşla. Kurt sevdiği kadını sakinleştirmek amacıyla mırıldandı, ellerini tutarken.

“Korkma, korkma iyiyim ben korkma” diye mırıldanırken ekledi. “Ağlama ne olur ağlama”

“Seni kaybettim sandım seni kaybettim sandım” diye tekrarladı Hera hüzün dolu bir sesle.

“İyiyim korkulacak bir şey bak ufak bir sıyrık işte geçti gitti Güney’e sor istersen bak”

“Ufak bir sıyrık Hera, Kurt haklı ” diye karşılık verdi Güney arkadaşının dediğini destekler nitelikte.

“Ben bir telefonla konuşacağım”  diye ekleyip salondan çıktı.

“Güney de öğrenmiş sen mi söyledin?”

“Evet, saldırıyı yapan kimse bizi biliyor Hera, bizden haberi var” diye açıkladı Kurt. Hera boş bulduğu koltuklardan birine oturdu. Kurt’ta yanındaki boşluğa oturdu.

“Özür dilerim seni korkuttuğum için, özür dilerim sana yalan söylemek zorunda kaldığım için ama hepsi senin üzülmeni önlemek içindi, denedim ama söyleyemedim sen böyle gözlerime aşkla bakarken yapamadım, özür dilerim” diye mırıldandı Kurt yanında oturan sevdiği kadının yanağındaki ıslaklığı parmaklarıyla okşayıp silerken.

“Dileme ben senden özür istemiyorum ben sadece seni kaybetmekten çok korkuyorum sen benim kabul olmuş dualarımın hepsisin” diye mırıldandı Hera gülümseyerek.

“Ne güzel dualar etmişsin öyle bizim için bilmeden güzel gözlerine kurban olduğum” deyip kendine çekti Hera’yı ve sevgi dolu kollarıyla sımsıkı sardı. Saçlarına minik öpücükler bıraktı.

“Ben hep senin yanındayım ve hiçbir zaman bırakmayacağım seni merak etme” deyip ekledi. “Bu kalbin her zerresi sana ait”

“Bu kalbin her zerresi sana ait” diye tekrarladı Hera da aynı şekilde sevdiği adamın kokusunu içine çekerken fısıldadı. “Sen benim kayıp nefesimsin ve ben onu buldum”
Dakikalar sonra yan yana koltukta oturuyorlardı. Güney’de karşılarında oturuyordu.

“Hilal de biliyor artık”

“Benim için hiçbir sakıncası yok keşke herkes öğrense bilse böyle saklamak zorunda olmaktan nefret ediyorum” diye mırıldandı Kurt.

“Abi iyi hoş da yargılamak için söylemiyorum sadece Yiğit bunu öğrendiğinde ne olacak o senin... ” diye mırıldanırken Kurt’un cümlesi cümlesini tamamlamasına engel olmuştu.

“Kardeşim o benim kardeşim ama ben bir çift ela göze vuruldum Güney vuruldum” diye mırıldanırken bakışlarını Hera’ya çevirdi.

“Bugünkü saldıran kim olabilir?”

“Bilmiyorum ama Yiğit değil bence Yiğit olsa karşıma çıkar hesap sorardı o olamaz”

“O zaman biri daha bu sırra vakıf ”

“Artık sır olmaktan çıktı”

“Neyse ben gideyim artık” deyip ayağa kalktı Güney gülümseyerek ve ekledi. “Herhangi bir şeye ihtiyacın olursa ben her koşulda yanındayım”

“Biliyorum kardeşim sağ ol” diye karşılık verdi Kurt tebessümle arkadaşını uğurlarken.

Salona döndüğünde Hera bahçeye bakan pencerelerden dışarıda yağan karı seyrediyordu.

“Kim sence?” diye mırıldandı Hera merakla.

Kurt bilmediğini belli edercesine kafasını sallarken mırıldandı. “Bilmiyorum ama kimse ne yaptığımızı biliyor bu aşkı da hepsini de biliyor”

“Amacı seni öldürmek miydi?”

“Düşünme bunları şimdi” diye mırıldandı Kurt mırıldandı Hera’nın elini tutup avuç içine bir öpücük bırakırken.

“Yarın boşanma davası var bitiyor sonunda esaretimden kurtuluyorum”

“Az kaldı bundan sonra hep mutlu olacağız hep ben bu eli bırakmayacağım” diye mırıldandı Kurt alnını Hera’nın alnına yaslayıp aşkın kalp atışlarını dinlerken.

“Elmira’yla hiç konuştun mu bebek meselesini?”

“Hayır”

“Bu bebeğin babası sensin Kurt onun bir günahı yok biliyorsun demi?”

“Biliyorum canım biliyorum o kadar ansızın oldu ki ben hala çok şaşkınım”

“Elmira’nın yalan söylemesi için bir sebebi var mı yani bu yalan olabilir mi?” diye sordu Hera merakla.

“Tamam, aramızda bir şeyler olmuştu ama gerçeğin ortaya çıkacağını bile bile neden yalan söylesin ki Elmira?”

“Bir gün bunların hepsi son bulacak demi?” diye mırıldandı Hera tebessümle.

“Bulacak güzel gözlüm bulacak bir gün burada böyle dururken bizim bebeğimizi konuşacağız”

“Güzel hayal” diye mırıldandı Hera gülümseyerek başını Kurt’un göğsüne yaslarken.

Evin bahçesinde akşamın karanlığında onları izleyen bir çift gözü farkında değillerdi. Bu göz onlara varlığını belli etmişti ama kimdi?

“Bu mutlu günlerin tadını çıkarın çünkü sona az kaldı”
     

-1452 Kelime-

Continue Reading

You'll Also Like

242K 1.4K 20
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
35.6K 1.6K 8
"O çocuk bu dünyaya gelmese eğer O zaman sana yapacaklarımdan kork Efnan!" Dedi Azad ağa ve odadan çıktı. arkasında eli karnında Efnan kaldı.
11K 1K 22
barış alper yılmaz X ismail yüksek
739K 6.4K 21
"Bakışlarındaki isteğe daha fazla dayanamadım, ama bakışlarından çok altındaki asıl harikanın ıslak ve muhtaç isteğine dayanamadım." "Konuşmak yerin...