Blue Side ❧ V

By ibangtanyou

611K 70.6K 66.1K

Kalbinin kıyısında bana da yer ver. 🧜‍♀️ More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
61.Bölüm
62.Bölüm
63.Bölüm
64.Bölüm
65.Bölüm
66.Bölüm
67.Bölüm
68.Bölüm
Final Bölümü

12.Bölüm

9.4K 1.1K 775
By ibangtanyou

(Ella)

Güneş ışınları yine Taehyung'tan önce beni uyandırmayı başardığında yatakta usulca doğruldum ve üzerimdeki geceliği yukarı doğru sıyırıp solungaçlarıma baktım. Kaybolan solungacım yerine gelmese de diğerlerine bir şey olmadığı için gülümsedim. Kalan solungaç yarıklarımı koruyarak okyanusa geri dönmeliydim.

Tenimin görünüyor olmasına Taehyung'un kızdığını bildiğim için üzerimi geri örterken bakışlarımı da aramıza birçok yastık dizmeyi ihmal etmeyen Taehyung'a yönelttim.

O, beni kurtaran ve koruyan kahramanımdı ve ondan ayrılmak istemiyordum fakat okyanus benim yuvamdı, orayı da bırakamazdım.

Bir an Jungkook'un dün gece söylediklerini düşündüm. Benim hem deniz kızı hem insan olduğumu ve yaşamak istediğim yeri benim seçebileceğimi söylerken oldukça ciddiydi. Eğer okyanusa dönmemeyi tercih edecek olursam bunun sebebi muhtemelen Taehyung ile ayrılmanın zor geleceğini ve onu özleyeceğim halde göremeyeceğimi bildiğim gerçeğiydi ama Taehyung da okyanusa dönmemi istiyordu hem bana Seoul'e döneceğini söylemişti.

Asılan yüzümle birlikte yataktan yavaşça kalktım ve dizimde anlık hissettiğim sızıya aldırmadan odadan yavaşça ayrıldım. Diğerleri uyandıysa onlarla konuşabilirdim.

Biraz ilerleyip karşıma cikan ilk kapıyı usulca açtığımda So Ra ve Hoseok beni fark edip birbirlerinden hızla ayrıldı ve üstlerini pike ile hızlıca kapattılar. Az önce ikisi de birbirini kollarıyla sımsıkı sarmıştı ve aralarında hiç yastık yoktu.

"Günaydın Ella, bir sorun mu var?"

Hoseok yataktan doğrulup bakışlarını üzerimde gezdirirken "Taehyung uyanmadı, sizinle konuşsak olur mu?" diye sordum.

"Sen bizi salonda bekle. Biz üzerimize kıyafetlerimizi giyinip gelelim."

"Kıyafetlerinizi çıkarınca Taehyung size de kızmıyor mu?" diye sordum.

"Kızıyor tabi o yüzden sen ona söyleme. Hatta Jungkook ve Jimin de kızıyor. Onlara da söyleme."

Usulca başımı salladım ve "okyanusta zaten kıyafet giyen kimse yok, insanlar tuhaf " dedim gülümseyerek.

Hoseok ve So Ra usulca başını sallarken aklıma gelen şeyle birlikte duraksadım.

"Peki aranızda neden yastık yok?"

"Çünkü bize yastık kalmadı" diyen Hoseok'a gülümsedim ve "yastıklarımızdan birini size veririz" diye gülümseyip kapıyı ardından kapatarak odadan çıktım ve yandaki kapıdan çıkan Jimin ile karşılaştım.

"Günaydın Ella."

"Neden herkes günaydın diyor?"

"Sen de uyandıktan sonra bize günaydın demelisin.  Bu bir tür ritüel."

Usulca başımı salladım ve "günaydın" dedim kocaman gülümseyerek.

"Elini yüzünü yıkadın mı?"

"Hayır, Taehyung ile birlikte yıkayacağım."

Jimin gülerek bileğimi tuttu ve beni banyoya doğru sürüklerken "bugün benimle birlikte yap bunu ve ardından kahvaltı hazırlayalım" dedi.

Banyoya geçtiğimizde Jimin ardıma geçip saçlarımı bileğindeki toka ile bağladı ve önce kendisi elini yüzünü köpürterek yıkadıktan sonra avuçlarıma köpüren şeyden sıktı.

"Jimin bunun adı ne?" diye sorduğumda "onun adı yüz temizleme jeli ve sen bana Jimin Oppa diye seslenmelisin" derken göz kırptı.

"Jimin Oppa" dedim gülümseyerek. Bu tabiri sevmiştim. Taehyung da bana bazen Ella demek yerine balığım falan dediğinden ben de Jimin'e değişik bir şekilde seslenebilirdim.

Taehyung'un öğrettiği gibi yüzümü köpürtüp su ile yıkadım ve hemen ardından Jimin yüzümü kağıt havlu ile kuruladı.

"Taehyung'un kreminden de sürelim" diyen Jimin yanaklarıma sürdüğü kremi yaymamı istedi ve ben de ona ayak uydurdum. Jimin "çok sevimlisin" diyerek güldü bence gülünce o da sevimli görünüyordu.

"Sen de çok kaçıksın" diye sırıttım nedense Jimin buna karşılık kafasını arkaya atarak kahkaha attı.

Kaçık da sevimli ile aynı anlama gelmiyor muydu? Neresi bu kadar komikti ki?

Jimin'in kahkahası son bulduktan sonra dişlerimizi de fırçalayıp banyodan çıktık ve aşağı kata indik. Etrafıma bakıp Hoseok ve So Ra'yı aradım ama henüz gelmediklerini fark ettim.

"Diğerleri gelmemiş hâlâ" dedim üzüldüğümü belli ederek.

"Gel, biz seninle kahvaltı hazırlayıp diğerlerini uyandırırız."

Jimin'e uyarak onun peşinden gittim ve mutfak tezgahının üzerine sıralamaya başladığı malzemelere göz gezdirmeye başladım.

Bir torbanın içinde duran beyaz tozları avuçlarıma aldım ve hafifçe üflediğimde tıpkı kuşlar gibi uçuştuğunu görmemle birlikte heyecanlandım ve telaşla ne yaptığımı soran Jimin'e karşı üflediğimde beyaza dönüşen Jimin'e bakıp kahkaha attım.

"Ella, bittin sen" diyerek eline aldığı beyaz tozla peşime düşen Jimin karşısında dün Jungkook ile karıştıkları sahneyi hatırlatarak kaçmaya çalıştım fakat sızlayan dizim ve henüz o kadar sağlam olmayan bacaklarım yüzünden kolaylıkla yakalandım.

Artık ben de beyaza boyanmıştım.

"Ya Jimin Oppa, çok hızlı koşuyorsun. Ben yaralıyım unuttun mu?"

"Jimin Oppa derken?"

Taehyung'un sesini duyunca heyecanla arkama döndüm ve merdivenlerden inen Taehyung'a kocaman gülümsedim.

"Günaydın!"

Taehyung baştan aşağıya beni süzerken "yeni banyo yaptın, ne bu halin?" diyerek yanıma kadar ulaştı. Kaşlarını çattığı için suçlu profiline bürünüp dudaklarımı sarkıtarak başımı önüme eğdim.

"Ella'ya sırf bunun için kızmayacaksın herhalde" diyen Jimin'e karşılık Taehyung elimden tuttu.

"Kızmadım kaldır kafanı."

Usulca başımı kaldırıp Taehyung'a baktım.

"Üzerini değiştirelim en azından" diyerek elimi tutan Taehyung beni yukarı çıkarırken Jimin'e "kahvaltıyı siz hazırlarsınız" dedi.

Taehyung'un odasına geçtiğimizde "Jimin Oppa da nereden çıktı Ella?" diye sordu.

"Jimin ona Oppa dememi istiyor" dediğimde dolabıma yöneldi ve içinden beyaz bir tişört ile jean şort alıp bana uzattı.

"Madem kendisine farklı şekillerde seslenmeni istiyor öyleyse Jiminie pabo diyebilirsin ona."

"O ne demek ki?"

"Sevimli Jimin demek."

"Sevimlinin ne kadar çok farklı söyleyişi var" dedim. Gerçekten her bir anlam için birden çok kelime varsa bunları kavramanın zor olacağını düşünüyordum.

"Saçlarını temizleyelim" diyen Taehyung eliyle saçlarımı çırpmaya başladı böylece beyaz tozlar havada uçuşuyordu.

Bir süre sonra hepsini temizledikten sonra eliyle yüzümü de tozlardan arındırdı "işte oldu" diyerek gülümsediğinde çok güzel olduğunu düşündüm. Gülünce dudakları dikdörtgeni andırıyordu çok tatlıydı!

"Hadi ben arkamı döneceğim ve sen de pijamalarını çıkarıp yatağın üzerindeki kıyafetleri giyin."

Taehyung yavaş arkasına dönerken üzerimdeki pijamaları çıkardım ve bir kez daha solungaçlarımı kontrol ettim.

"Aferin, yerindesiniz" dediğimde Taehyung "kim?" diye sordu.

"Solungaçlarım" dedim. "Kaybolmamışlar."

Taehyung'un sesli gülüşü üzerine "Bana dön!" diye heyecanla bağırdım.

"Giyinmemişsin ki" dedikten sonra gözlerini hemen kapatan Taehyung karşısında omuz silktim.

"Gülüşünü görmek istiyordum" dedim kızarak. Güldüğü nadir anları izlemek istiyordum.

Taehyung gözlerini açarak yanıma ilerleyip yatağın üzerinden tişörtü aldı ve başımdan geçirdiğinde ona kolaylık olsun diye kollarını hızlı bir şekilde giyindim.

Omuzlarımdan tutup bana doğru eğildiğinde "yüzümde yine beyaz tozdan mı kalmış?" diye sordum fakat Taehyung yanağıma sıcacık dudaklarını bastırıp geri çekildi.

Kalbimde tuhaf bir karıncalanma hissi ile birlikte kocaman gülümsedim beni mutlu etmeye çalışmıştı değil mi?

Ben de dudaklarımı onun yanağına değdirmek istediğimde yutkunarak geri çekildi ve arkasını dönüp "Hadi giyin artık" diyerek beklemeye başladı.

Yatağın üzerinde oturup şortu bacaklarından geçirdim ve düğmesi ile fermuarını kapatıp aynaya baktım.

"Taehyung, yanaklarıma allık mı sürdün?" diye sordum. Yanaklarım So Ra'nın saçları gibi pembe olmuştu.

Ben aynaya doğru yürürken Taehyung ardımda belirip bileğimden tuttu ve "kahvaltıya gecikmeyelim" diyerek yeniden aşağıya sürükledi beni.

"Ella gel ve Jungkook'a bana nasıl seslendiğini söyle."

Jimin merdivenlerin bitiminde Jungkook ile birlikte bana odaklanmışken aklıma Taehyung'un söylediği şey geldi ve heyecanla "Jiminie pabo" diye bağırdım.

"What the hell?"

Ben geldim yine hshdjdj 💜

Efsane sahneyi kurguya da taşıdım shjdjdo Jimin'in  "What the hell?" dediği an kulaklarımda çınlıyor djkdkdk

Bir çılgınlık yapıp uyumadan önce bir bolum daha yazdım. Anlık gelen ilhamları kaçırmıyorum 😄😙

Yeni bölüm için;

Vote sınırı:200
Yorum sınırı:300

Continue Reading

You'll Also Like

340K 31.5K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
2.4K 418 7
"bu, senin fısıltılardan oluşan karanlığıma, yeni bir fısıltı eklemek istemiyorum." ⤷ nct, bxg. start: 08.03.2019 finish: 25.11.2019
50K 5K 22
"MİNHO EZ BENİ"
1.3K 110 7
*MURDERER serisi birinci kitaptır!* Taehyung tek bir günde onu parıldatan yıldızını söndürmüştü. ↳ Taelice. ↳ LUCCARALYLA / by Lara ♛ ↳ 2021