FERİDE

By nurayergen0133

1.6M 117K 16.4K

(TAMAMLANDI) Hayat.. Bazı şeyleri kafana vura vura,bazı şeyleri de kalbini kıra kıra öğretir. Ben kalbi kırıl... More

ALINTI
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
KERİM & HASAN
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
Alıntı
40.BÖLÜM
ALINTI
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM (FİNAL PART 1)
FİNAL (PART 2)

25.BÖLÜM

31.1K 2.6K 604
By nurayergen0133

FERİDE

Hiç görmek istemediğiniz birini ansızın karşınızda görseniz ne hissederdiniz?

Öfke?

Nefret?

Kusma isteği?

Suratının ortasına şöyle okkalı bir tokat geçirme,ya da saçından tuttuğun gibi duvara sinek gibi yapıştırma isteği?

Allah şahidim olsun ki son sözlerimi yerine getirmek için her şeyi yapardım lakin artık tek başıma yaşamıyordum.Eskiden olsa laf olur,söz olur zerre umurumda olmazdı ama ben artık Çelebi ailesinin bir üyesiydim ve hareketlerime dikkat etmek zorundaydım.

"Misafirini böyle mi karşılaşıyorsun Feride.Gerçi sen hep suratsızdın,hala da aynısın.Böyle bir aile seni gelin diye nasıl aldı hala anlamış değilim"

Bu sözlerin canımı yakmaması geriyordu ama yakmıştı işte.Beş para etmez bir insanın söylediği hiç bir sözü haketmiyordum.Hele bu sözler Emine'ye aitse.

Yıllar boyu aynı evde yaşadığım kadını neyin delirteceğini çok iyi bildiğim için cevap bile vermeye gerek duymadan ýıllarca Anne dediğim kadına döndüm ve bir kez daha aynı soruyu sordum.

"Ne işiniz var burada?"

Iki kadının da nefretle bakan gözleri karşısında sırtımı dikleştirdim ve onların bana hiç bir zarar veremeyeceğinin bilincinde olarak rahatladım.

Her ne olursa olsun,her ne yaşanırsa yaşansın bazı şeylerin değişmesi zaman alıyordu.

"Neden burada olduğumuzu senin daha iyi bilmen lazım"

Nefret kusan sözlere aldırmadım.Onların burada yeri yoktu.Bir an önce gitmeleri gerekiyordu.

"Gidin buradan.Kaynanam sizi görmeden ve ortalığı ayağa kaldırmadan defolun"

"Bak sen bizim eski geline.Dili bir karış olmuş maşallah.Nedir bu kendini beğenmişlik Feride?Yoksa ağa gelini oldum diye mi bir metre uzadı o dil.Merak etme rahminin döl tutmadığını anladıklarında görürüm ben seni"

Yine aynı yerden vuruyorlardı.Ve işin en acı tarafı ise bunu kendi hemcinsim olan bir kadın yapıyordu.Bu durum gerçekten utanç vericiydi.

"Sen hiç merak etmeyesin gelin hanım.Ben gerekirse gelinime evlat edinir genede onun o duyguyu yaşamasını sağlarım.Nasılsa doğurmakla ana olunmuyor değil?"

Ben kendi düşüncelerimin ve acımın içinde kaybolduğum sırada kaynanamın sözleri ile kendime gelip hemen sesin geldiği yöne döndüm.Her şeyi ile tam bir hanım ağaydı.Ne zamandan beri oradaydı bilmiyordum,ama iyi ki oradaydı ve bu konuşmaya dahil olmuştu.

''Buyurun geçin kapıda kaldınız''

Yan gözle kaynanama baktığım'da onları buraya çağıran kişinin kim olduğunu anlamıştım.Bu acımasız insanların burada olmasının sebebi buydu.Peki ya amaç neydi?

''Davetiniz için tekrar teşekkür ederiz hanım ağam.Lakin gelin hanımın dili pek uzun''

''Öyledir Emine.Öyle olmasa Timur Çelebi'ye nasıl söz dinletsin.Helal olsun benim gelinime her zaman arkasındayım''

Kapı ağzında bekleyen ikili böyle bir konuşma beklememiş olacak ki her ikisi de şaşkınlıkla kaynanama bakıyordu.Gurur duydum onunla,mutlu oldum ve sırtımı dayadığım dağların ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha anladım.

''Eee haydi kapıda kalmayın''

Sanki bu sözleri beklermişçesine hemen eşikten adımlarını atıp geniş avluya girdiler ve sessizce annemin arkasında ilerlemeye başladılar.Onların burada olduğuna hala inanamıyordum.Belli ki onlarda Çelebi konağında olduklarına inanamıyordu ki Emine neredeyse ağzı beş karış açık kalmış halde konağın içine bakıyordu.

Bir kaç dakika sonra oturma odasını dolduran kalabalığın içinde yer aldığımızda,etraftaki insanlara gülümsedim ve sessizce kaynanamın oturduğu minderin yanındaki boşluğa yerleştim.

Gözlerim ister istemez istenmeyen misafirlere kayıyor,bu durumda beni bir hayli geriyordu.Derin bir nefes aldım ve sakin olmak için gözlerimi kapatıp bir kaç saniye öylece bekledim.

Herkes sessizce okunan duaları dinliyor,elinde kitabi olanlar ise takip ediyordu.

Derken gözlerim kucağında'ki bebeğinden gözlerini ayırmayan kadına kaydı.Bebek sürekli kıpırdanıyor,minik elleri ile annesinin göğsünü dövüyordu.Belli ki acıkmıştı.Annesi ortam kalabalık diye çekiniyor olabilirdi.Bu yüzden sessizce ayağa kalkıp benimle gelmesi için omuzuna dokundum.Ilk başta ne olduğunu anlamamış olacak ki öylece durmuş,sonrasında yanında ki kadından onay alarak ayağa kalkmıştı.

''Endişelenmene gerek yok.Bebeği daha rahat emzirebileceğin bir yere geçelim''

Kim olduğunu bilmediğim bir kadınla konuşuyordum.İyi miydi,kötü müydü bilmiyordum ama ben yine de insanlık yaptığımı düşünüyordum.

''Burası eşimin kız kardeşinin kaldığı oda.Çarşaflar temiz bebeği uyutmak istersen eğer rahatsız olma sakın'' dedim gülümseyerek.

''Teşekkür ederim''

Bu kelimeler o kadar sessiz çıkmıştı ki ağzından ben bile dibinde olmama rağmen zar zor duyabilmiştim.

''Bu küçük delikanlı'nın adı ne?''

Ellerim kendiliğinden bebeğin pamuk gibi bembeyaz gıdısına gitmiş,usulca okşamaya başlamıştı bile.Ne kadar yumuşaktı böyle,ne kadar masum,ne kadar güzel ve bir o kadarda annesine muhtaç...Ne vardı kurban olduğum Allah bana da böyle bir bebek nasip etseydi.Kız yada erkek hiç fark etmezdi yeter ki sağ salim olsun ben başka hiç bir şey istemezdim.Nefesi tenimi gıdıklayan,emzirirken gözlerimin içine bakan,her banyo yaptırışımda etrafına gülücükler saçan,melek gibi masum masum uyuyan bir bebek...

Bunları düşünmek bile kalp atışlarımı hızlandırıyor,nefesimi kesiyordu.

''Kerim Aslan''

Kadının incecik sesi kulaklarıma dolduğunda,kafamı bebekten uzaklaştırıp,güzel yüzüne baktım.Gözleri öyle güzeldi ki insan sürekli onlara bakmamak için çok büyük çaba sarf etmek zorunda kalıyordu.

''Kerim Aslan ne kadar güzel bir isim.Adıyla yaşasın inşallah.Hayatı boyunca bir kez bile göz yaşı dökmesin,canı yanmasın.Allah analı babalı büyütsün''

''Amin...Amin inşallah.İsteyen herkese versin Rabbim''

''Amin''

Ağzımdan tek bir kelime çıksada içimden miyonlarca amin yakarmaları geçiyordu.

''Açıkçası Timur ağabeyin karısını merak etmiyor değildim.Konakta çalışan kadınlardan güzelliğiniz hakkında bir çok şey duymuştum ama açık konuşmak gerekirse bu kadarını tahmin etmemiştim.''

Hangisine daha çok şaşırmalıydım?Kadının beni tanımasına mı,yoksa çalışanların hakkımda konuşmasına ?

''Affedersin daha önce seni hiç görmedim.Eşimin akrabası mısın?''

''Şey...Ben...Ben Kerim Turanlı'nın karısıyım''

Aman Allah'ım...

''Ne?''dedim inanamayarak.Sözler dilimden bir fısıltı halinde dökülmüştü.

''Timur ağabeyle hiç konuşmadım aslında.Onu sadece kaldığım küçük odanın penceresinden gördüm, bir kez de yemek masasında''

''Sen gerçekten Kerim'in karısı mısın?''

Bunun gerçek olduğuna hala inanamıyordum.

''Şey...Ben..Evet''

Evet derken sanki cehennem ateşinde yanıyormuşda acılar içinde kıvranıyormuş gibiydi.

''A-anlıyorum.Şey sen benim kusuruma bakma ne olur.Kerim'i çok fazla tanımıyorum sadece bir kaç kez gördüm o kadar.Senin gibi bir kadına sahip olduğu için dünyanın en şanslı erkeği olmalı''

Oysa bu söylediğimin hepsi yalandı.O dünyada ki en şanslı erkek değil,en şerefsiz erkekti.

''Onu bilmem lakin ben dünyanın en şansız kadını,kucağımda ki masumda en şansız bebeği onu biliyorum''

Gözlerim kadının kucağında ki bebeğe kaydı.Karnı doymuş olacak ki çoktan uykuya dalmış,melek gibi uyuyordu.

''Kader alnımıza ne yazıyorsa bize de oynamak düşüyor.Ama mutlu,ama mutsuz.Bir şekilde yol alıyoruz hep.Acı çekiyoruz,gülüyoruz,yine acı çekiyoruz.Bu hep böyle olmadı mı zaten.Ben hep şunu dedim hayatım boyunca.Yürüdüğüm karanlık yolun ucunda aydınlık varsa,ayağıma batan dikenler,taşlar,cam parçaları,kanayan yaralarım hiç umurumda değil.Yeter ki o aydınlığa kavuşalım.Yeter ki karanlık kaybolup gitsin de aydınlık yüzümüze vursun.Her şey geçer Allah yeter ki sağlık versin"

Sözlerim bittiğinde gözlerinin dolduğunu gördüm.O yemyeşil,uğruna ölünesi,insanın bakmaya doyamadığı gözleri yağmur yüklüydü.

"Bu kadar güçlü olmayı nasıl başarıyorsun?"

Sözleri bende buruk bir tebbessüm etkisi yaratmıştı.

"Güçlü olmak...Bunun tek yolu sabretmektir.Sabredeceksin ki zamanı geldiğinde mükafatını alacakasın."

Derin bir nefes alıp bir kaç adım atarak bende onun yanına oturdum ve konuşmaya kaldığım yerden devam ettim.

"Kadın olmak zordur bu coğrafyada.Yuvayı dişi kuş yapar sözüyle başlar her şey.Hayata,yaşama dair ne varsa kadından beklenir.Gönlüne biri düşerse vay haline.Evlenmesen evde kaldı derler.Evlensen daha bir ay geçmeden bebek yokmu derler.Bir sene bebek yapmasan kısır damgasını yapıştırırlar.Hayatın acısı yüzünde ki çizgilere vurur.Her çizginin ayrı bir hikayesi vardır.Güneş görmez gözyaşları.Kimisi içine atar acısını,kimisi de ağlayarak aşmaya çalışır lakin her ne olursa olsun hep güçlü kalmak zorundadır kadın.Oysa bilmezler ki kadın bir güzel söze muhtaç.Tek bir bakışa,tek bir dokunuşa...Keşke bilseler.Yüreğin kadını erkeği yoktur.Bir mert olanı vardır,bir de namert olanı."

Buz tutmuş ellerine dokundum,sessizce dudaklarına doğru yol alan damlayı takip ettim.

"Ağlamak hiç bir şeye yaramaz.Bu yolda ilerleyeceksen herkese karşı dimdik duracak,yerini ve kim olduğunu ele güne göstereceksin.Sen dimdik dur yeter ki.Hem sen bu yolda yalnız değilsin.Bu aslan parçası var sana yoldaş olan.Bence bu şu hayatta ki en büyük güç.Ve emin ol ki siz ikiniz gücünüzü birleştirdiğinizde Kerim ağa bile önünüzde diz çökecek"

''O beni asla affetmeyecek''

Bebeğine daha çok sarılan kadına bir kez daha baktım.Sanki tek dayanağı bebeğiydi.

''Sadece sabret.Sabır acıdır lakin meyvesi tatlıdır.Sen sadece sabret ve güçlü ol'' deyip gülümsedim ve ayağa kalktım.

''Hadi bakalım işin bittiyse gidelim de misafirleri bekletmeyelim.Haa bu arada adın ne?Biraz geç oldu ama olsun''

''Sahra''

''Sahra Turanlı.Tam da Kerim Turanlı'ya yakışan bir isim''

Gülümseyerek söylediğim sözler karşısında sessiz kalmıştı lakin gözlerindeki acıyı görmemek için kör olmak gerekirdi.Bu kadın kocasının adını her duyduğunda canı yanıyordu.Aralarında ne geçtiği konusunda hiç bir fikrim yoktu.Tek dileğim her şeyin yoluna girmesiydi.Çünkü acı çekmeyen acı çekenin halinden anlamazdı ve ben bir ömür boyu bu acıyı çekmiştim.

Odadan dışarı çıktığımızda hafif bir rüzgar başlamış,tatlı tatlı esiyordu.Mutfakta çalışan kadınlar ellerinde tabaklarla misafirlerin bulunduğu odaya giriyor,saniyeleri sonra geri çıkıyordu.Demek ki Kuran bitmiş,dualar edilmişti.

''Sahra sen geç ben hemen geliyorum''

Sahra sözlerimi sessizce onayladıktan sonra hemen mutfağa geçtim.Kimisi tabaklara ikramlıkları koyarken,kimiside çayları dolduruyordu.Tam bu sırada Azize çarptı gözüme.Kenarda durmuş çalışanlara bakıyor,öylece bekliyordu.

Birden sinirlendiğimi hissettim.

"Yardıma ihtiyaç var mı?"diye sordum yüksek sesle.Sesim istediğim tepkiyi vermiş olacak ki herkes bir anda durmuştu.

"Gerek yok hanımım biz hallederiz"

"Peki abla teşekkür ederim"

Gözlerim az evvel Azize'nin bulunduğu yere kaydı.Bu kızın derdinin ne olduğunu bilmiyordum ama en kısa sürede çözecektim.

Masanın üstünde duran tabaklardan ikisini kaptığım gibi mutfaktan çıktım ve misafirlerin bulunduğu odaya doğru ilerledim.Aklımda hala Azize'nin tuhaf halleri vardı.Bu yüzden olacak ki kapı dışın da bekleyen Emine'yi bile görmemiştim.

"Buyur Emine bir şey mi isteyecektin?" dedim sakin bir sesle.

"Ağa gelini böyle oluyormuş demek."

"Nasıl oluyormuş Emine?"

"Ne bileyim işte her şeyin değişmiş.Giyim kuşam desen o biçim.Eskiden yamayıp giyerdin hatırlıyor musun?"

"Hatırlamaz mıyım Emine yine olsa yine giyerim.Yeter ki sağlam olsun"

"Timur Ağa seni el üstünde tutuyormuş?"

"Eee ne olmuş"

"Uzun sürmez merak etme.Bir bebek vermediğin zaman aynı kaderi yine yaşarsın.Nasıl olsa alışkınsın"

Bir insan nasıl bu kadar kötü,acımasız olmayı başarabiliyordu?

"Yarının ne getireceğini Allah bilir Emine.Her şeyim var diye hiç sevinme.Hiç ummadığın bir anda elindekiler yok olur gider ve sen acılar içinde kalırsın"

Bu kadına bir dakika daha tahammül edemezdim.Bu yüzden hemen içeri girdim ve gülümseyerek elimde ki tabakları bekleyen misafirlere verdim.Sonrada kaynanamın yanına geçip oturdum.

Herkes muhabbet ederken ben sessizce sohbete ortak oluyordum.

"Maşallah hanımım gelinin de pek güzel.Allah bir ömür boyu mutlu etsin,tez zamanda kucağına bebek alsın inşallah"

Yaşlı kadının sözleri beni utandırmış ve aynı zamanda gülümsetmişti.

Bir bebek...

Hayalini kurması bile bambaşka hissettiriyordu insana.

"Ne mutlu ki böyle kalbide,kendide güzel bir gelinim oldu.Timur'um evlenmeyeck diye çok korkmuştum ama çok şükür korktuğum başıma gelmedi.Bildiğiniz gibi gelinimin ikinci evliliği.Bu ne benim,ne eşimin nede oğlumun umurunda.Kimse ayrılmak için evlenmez bu hayatta.Kimse süs olsun diye giymez o gelinliği.Ama gel gör ki bazı örümcek kafalı insanlar bunu sanki dünyanın en büyük günahını işlemiş gibi yargılıyor.Oysa keşke bir kendilerine dönüp baksalar.Bu odadaki herkes benim gelinimin daha önce neler yaşadığını biliyor.Insanlar bir evlada sahip olamadığı için onu yaraladılar,acımadan kısır damgası vurdular.Daha sorunun ne olduğunu,kimde olduğunu bilmeden benim gelinim kapı dışarı edildi o evden.Alanda Allah verende.Çiğ yumurtaya can verende Allah,bir damla sudan insan yaratanda Allah.Benim gelinimin kısır olup olmadığı söylemek kimsenin haddine değil.Hele ki yüzüne bile bakmadan arkasından iş çevirenlerin hiç haddine değil."

Kaynanam öyle bir konuşmuştu ki odada bulunan bir Allahın kulu sesini çıkaramamıştı.

"Ben önceden konuşayımda sonradan gelinimi üzecek sözler gelmesin kulağıma"

*****

Saatler sonra misafirleri tek tek yolcu etmiş,şimdide gitmek üzere olan Turanlı ailesiydi.Sahranın bebeği benim kucağımda uyurken,bizde iki kadının sohbetini gülümseyerek dinliyorduk.

Ta ki kapıdan Kerim Turanlı girinceye kadar.Tabi ki arkadaşı Timur Çelebi ile.

''Hoş geldiniz''dedim hiç vakit kaybetmeden.

''Hoş bulduk canım''

Timur her zaman ki gibi alnıma bir buse kondurmuş ve hemen geri çekilerek kucağımda ki bebeği kendi kucağına almıştı.Ve o an Allah'dan yine diledim.Sağ salim,hayırlı bir evlat için saniyede milyonlarca dua döküldü dilimden.

''Bir bebek de bu kadar babasına benzeyebilir ha yemin ederim aynı baba''

''Bencede baba'ya çok benziyor.Annemizin babaya karşı olan sevgisi daha üstün demek ki''dedim gülümseyerek.Bu sırada Kerim'in homurdanarak söylediği sözleri duymuştum.

''Onun için ihanet etti ya''

Bu sözleri kimse duymasa da ben duymuştum.Ve o anda bir çok şeyi anlamıştım.Bu adam bu kadını seviyordu ama bir sebepten dolayı affedemiyordu.Peki bu sebep neydi?

Kafamda ki sorunun cevabı beni ilgilendirmiyordu ama yinede merak etmiyor değildim hani.

''Gidelim.Yapacak bir çok işim var daha''

Kerim'in sesi öyle sertti ki neredeyse ben bile korkmuştum.

''Nereye lan yemek yemeden.Akşam yemeğini yiyelim sonra gidersin acelen nedir''

Bu sözler Timur'a aitti.Bende hemen onu desteklemek için konuşmaya başladım.

''Ne güzel olur lütfen akşam yemeğine kalın''

Bir kaç saniye kimseden ses çıkmadı fakat en sonunda Kerim'in annesi konuştu.

''Gelin kızımız ister de biz kalmaz mıyız''

Bu durumdan memnun olmayan tek kişi varsa oda Kerim Turanlıydı.Adamın suratı resmen yere yapışmıştı.

''Anne siz geçin oturun biz Sahra ile mutfağa geçelim.Timur sen de bebeği babasına ver canım o dilinden daha iyi anlar''

Bu sözler ortamda bomba etkisi yaratmıştı.Sahra'dan sessiz bir iç çekiş,Kerim'den okkalı bir küfür.O an sevdiğim adamın gözlerine baktım ve ne yapmak istediğimi anlaması için dua ettim.Ve Allah'a çok şükür her zaman olduğu gibi bu kez de anlamıştı.Çünkü çocuğu aldığı gibi ansızın babasının kucağına koymuştu.Adamın daha önce bebeğini bir kez bile kucağına almadığına dair yemin edebilirdim.Çünkü Kerim Turanlı kucağındaki bebeğin varlığına inanamıyormuş gibi bir annesine,bir de bebeğe bakıyordu.Ne yapması gerektiğini bilmediği belliydi.

Derin bir nefes aldım ve Sahra'nın koluna uzanarak mutfağa gitmemiz gerektiğini işaret ettim.Oda çok şaşırmış olacak ki mutfağa doğru ilerlerken bir babasına,bir de kucağında ki yavrusuna bakıyordu.

''Korkmanı gerektirecek bir şey yok.O bebeğin babası ve asla ona zarar vermez''

''Sen...Sen bilmiyorsun o bebeğimden nefret ediyor.Ona zarar verirse ben yaşayamam ne olur abla al bebeğimi ondan''

Bu kadar acı içinde kıvranması benimde canımı yakmıştı.

''Bunu sana kendisi mi söyledi Sahra.Gözünü aç iyice bak.Babası onun için ölüyor,ona bir şey olacak diye ödü patlıyor.Sadece aranızda ki sorun her neyse kendisini sizden uzak tutuyor hepsi bu.Bebeğine bir şey yapmayacak lütfen bunu aklından çıkar artık''

Konuşmasına fırsat vermeden hemen yemek hazırlığına başladım.Bir yandan Fatma abla ile konuşuyor diğer yandan da dolaptan sebze çıkarıyordum.Hali hazırda bir kaç çeşit yemek vardı zaten.Yapılması gereken tek şey çorba ve salataydı.Salata işini Sahra halledince bende ocağın başına geçip çorbayı pişirmeye başladım.Bu sırada mutfakta çalışan diğer kadın sofrayı kurmuş ve kısa zamanda her şey hazır hale gelmişti.

Yaklaşık yarım saat sonra artık sofra hazır durumdaydı.Sahra hala tedirgindi.Fakat ortada bir sorun olmadığını yemeğin hazır olduğu odaya girince anlamış,hatta gözlerine inanamamıştı.Kerim Turan'lı minik oğlunu uyutmuş,küçük yastığa oğlu ile beraber başını koymuş,ellerini de bebeğini tüm kötülüklerden korumak istercesine bebeğine sarmıştı.

''Adam bildiğin ölü gibi yattı''

Gülümsedim sevdiğim adama.Onu özlemiştim.Yoğun bir gün olmuştu ve ben onu gerçekten özlemiştim.

''Sofra hazır hadi uyandır onu''

''Top atsan uyanmaz ya neyse yinede deneyelim'' demiş ve Kerim'i uyandırmak için bir kaç kez seslenmişti.Neyse ki adam bebek uyanmadan kalkıp kendine gelmiş,yine o ketum suratı ile sofraya oturmuştu.

Yemekler yendiği sırada kimseden çok fazla ses çıkmamıştı.Bebek mışıl mışıl uyuyor,hatta küçük homurtular çıkararak uykusunu dahada tatlı hale getiriyordu.

''Özür dilerim''

Kendi düşüncelerim arasında bu sesi duyduğumda önce ne olduğunu anlamadım.Daha sonra Sahra'nın telaşla peçete yardımı ile sofra döktüğü ayranı temizleyişini izledim.Oysa telaş yapacak bir şey yoktu.O kadar küçük bir lekeydi ki-...

Bir saniye buda neydi böyle?

Hemen başımı kaldırıp Kerim'e baktım ve onunda benimle aynı yere baktığını fark ettim.Allah kahretsin bu izleri bu adam yapmış olamazdı değil mi?Hangi karakteri bozuk bir adam kadına şiddet uygulardı?Hangi şerefsiz bunu yapabilirdi?

Kadının bileğinde tırnak izleri vardı ve hepsi kızarmış kabuk bağlamıştı.Etrafta ki kimse bunu fark etmemiş olsa da Kerim ağa ve ben bunu fark etmiştik.

Bir kez daha baktım adama.Gözlerini o izlerden alamıyor,çene kasaları seğiriyordu.Kaşık tutan eli ortalığı dağıtmamak için sımsıkı kapalıydı ve ben o an anladım.Bunu yapan Kerim Turan'lı değildi.Ve bunu yapan her kimse Kerim Turan'lı o kişiyi yaşatmayacaktı çünkü gözlerinde ki ateş bunun kanıtıydı.

******
Selam canlar.Uzun zaman oldu değil mi😔Maalsef öyle oldu..Bu aralar ciddi anlamda bunalıma girdiğimi hissediyorum ve sizden bir konuda yardım istiyorum.Küçük kizım ana okuluna iştahla giderken günlerdir gitmek istemiyor.Biliyorum okulda hic bir sorun yok.Kavga,dövüş yada her hangi bir şey.Ogretmenlerle konuştuğumda normal bir surec geçecek diyorlar ama ben ciddi anlamda sorun ediyorum galiba bunu.Aranizda boýle bir olayla karşılaşan varmi kurban olam deyin hele😂😂😂Ne yapacağuuk,nasıl aşacağuk bu olayı😂😂

Neyse bölüm hakkindaki yorumlarınızı merakla bekliyorum seviliyorsunuz hatalarım varsa affola🤩

Instagram:Nuray Ergen

Continue Reading

You'll Also Like

280K 18K 47
Ölen bir lider ve koltuğuna geçen varisi... En iyiler: #1 - b×b #1- gay #1- boyslove #2 - lgbt #2 - mpreg #2 - interseks #6 - bl #5- eşcinsel
944K 56.1K 72
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
79.6K 1.4K 41
En yakın arkadaşımın abisi mi? Beni gerçekten seviyor muydu? Peki ben ona karşı birşeyler hissediyor muydum? Uyarı: küfürlü ve +18 sahneler vardır.
1M 54.6K 41
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...