(Taehyung)
Ella'yı banyoya taşıdığım sandalyenin üzerine oturtmuş dişlerini nasıl firçalayacağını öğretiyordum. İlk seferde boğazına macun kaçırsa da ikinci seferde başarmıştı.
Bir bardağın içine doldurduğum su ile öğrettiğim gibi ağzını çalkaladığında gülümsedim ve ıslanan ağzını ve çenesini silip tek seferde kucağıma aldım.
"Taehyung, dışarı çıkacak mıyız?"
"Evet ama önce üzerine bir şeyler giyinmelisin."
"Ama zaten üzerimde kıyafet var" derken elini tişörtüme götürdü.
"Onlar benim kıyafetlerim. Artık sana aldıklarımı giyineceksin."
Ella usulca başını salladığında onu yatağın üzerine bıraktım ve yine yatağın üzerinde bulunan alışveriş çantalarından birini açıp içinden yeşil bir elbise ile birlikte iç çamaşırı çıkardım.
"Ella, sana bunları nasıl giyineceğini göstereceğim ve ben odadan çıkınca sen kendin giyineceksin. Anlaştık mı?"
"Anlaştık."
Elime sütyenlerden birini aldım ve bunu yapacak olmama gerçekten inanamıyordum!
Üzerimdeki tişörtün üzerine sütyeni geçirdim ve arkadan klipslerini bir şekilde tutturdum.
"Böyle giyineceksin" dediğimde Ella da tereddütle eline aldığı sütyenlerden birini tişörtün üzerine geçirmeye çalışınca bileğinden tutup onu durdurdum.
"Ella üzerindeki tişörtü çıkarman gerekiyor" dediğimde bu kez tişörtün eteklerinden tutmasıyla birlikte iki bileğini birden tuttum.
"Ella ne demiştik? Vücutlarımız bize özel ve sen ben odadan çıkınca yalnız başına giyineceksin."
Ella gözlerimin içine bakıyorken yine başını usulca sallayarak beni onayladı.
"Külotu da iki bacağından geçirip yukarı çekmelisin. Ayağa kalkmadan bedenini yatakta geriye atacaksın ve bel kısmını yukarı kaldırıp giyineceksin."
"Tamam."
Ella'nın yapabileceğini düşünerek odadan dışarı çıktım ve kapının önünde beklemeye koyuldum.
Dizindeki derin yarık yüzünden henüz yürüyemeyeceğini düşündüğümden onu kucağımda nereye götürebilirim diye düşünüyordum.
Seoul'de olsak muhtemelen N Seoul Kulesi'ne götürürdüm fakat Vancouver Adası'nı pek iyi bilmiyordum. Burada henüz bir ev edinmiştim ve bir süre herkesten uzak kalmak adına burada bulunacaktım.
"Taehyung, bunu takamıyorum!"
Düşüncelerimden uzaklaşıp odaya yavaşça girdim. Ella'nın sütyen klipsini takmaya çalıştığını görünce yanına geçtim ve yalnızca klipse odaklanarak tek seferde taktım. Yanında duran elbiseyi de yüzüne odaklansam da üzerine geçirmeyi başardım.
"Hazırsın" dedim yeşilin ona çok fazla yakıştığını düşünerek. Burada geceleri bir miktar rüzgarlı olduğundan aldığım trençkotu da giyinmesine yardım ettim. Bilekten botlarını da ayağına geçirdikten sonra onu kucağıma aldım. Bir süre bu balık kız ile bu şekilde dolanacaktım, bacakları iyi olana kadar.
......
Etrafımızdaki insanların bize tuhaf bakışlarını es geçerek Ella ile yiyecek seçmeye çalışıyordum. Kucağımdan elini uzatıp aldığı her şeyi sepete atan Ella, oldukça heyecanlıydı. Bu durum da dikkatleri üzerimize çekiyordu. Eminim bizim gibisine rastlamamışlardı. Kim kucağında bir kadınla alışveriş yapmaya çalışırdı ki?
"Taehyung, çilek buldum."
Rotamı çileklerin olduğu yere yönelttiğimde Ella sevinçle birine uzandı ve ağzına attı.
"Balık kızım, onlar yıkanmadan yenmez."
"Neden ki?"
"Hasta olursun" dediğimde bana tuhaf tuhaf bakmaya başladı. Hadi ama, şimdi bunu açıklamak için uygun bir zaman değildi!
"Hadi, çilek de alıp bir yerlerde oturalım artık" diye yakındığımda Ella eline art arda çilekleri yığmaya başladı ve ben gülmemek adına dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Ella, poşete koymalısın onları" dedim ve kaş göz yaparak önümüzdeki poşetleri işaret ettim. "Oradaki şeffaf şeyi al ve çilekleri içine at."
Ella daha rahat alsın diye dizlerimi biraz daha büktüm. Resmen yürüyen koltuk görevi falan görüyordum.
.......
Sahil kenarındaki banklardan birinde yan yana oturuyor, okyanusu seyrediyorduk.
Bakışlarım rüzgârın saçlarını okşadığı Ella'yı bulunca okyanusa özlemle baktığını fark ettim.
"Ella, ne düşünüyorsun?"
Bana bakıp gülümsedi ve işaret parmağını okyanusa doğru uzattı.
"Suda olmayı özledim sanırım."
Derin bir iç geçirdim. Yanımdayken ona bir şeyleri öğretmenin sorumluluğunu hissediyor ve masumca sorduğu her sorudan, yaptığı her hareketten keyif alıyordum. Elbette sonsuza kadar bunu yapmak gibi bir niyetim yoktu zaten deniz kızı da eninde sonunda kendi yaşamına geri dönecekti. Ona çok fazla alışmak büyük bir çılgınlık olurdu.
"Bacağın iyileşir iyileşmez dönersin suya" dedim ve yüzüne yayılan kocaman gülümseyişi izledim.
"Seni görmeye de gelirim arada."
Dudaklarımdan kısık bir gülümseyiş peyda oldu.
"Ben buralarda olamayabilirim deniz kızı" dedim. Ne kadar burada kalabilirdim ki? Eninde sonunda Seoul'e geri dönecektim.
"Nereye gideceksin?" diye merakla sorduğunda derin bir nefes alıp temiz havayı içime çektim.
"Benim evim başka bir ülkede. Başka bir şehirde."
"Okyanusa kıyısı var mı?"
Tanrı aşkına! Kanada'dan Seoul'e kadar yüzecek miydi yani?"
"Çok uzak buraya, beni istesen de bulamayacağın kadar uzak" dediğimde yüzü asıldı ve dudaklarını aşağıya doğru sarkıttı. Üzülmüş müydü?
"Ama seni özlersem ne yapacağım?" diye sorduğunda duraksadım ve bu duruma karşı alışkın olması adına sakinlikle yanıtladım.
"Bizim yaşamlarımız farklı. Eninde sonunda ayrı düşeceğiz."
Ella bakışlarını benden alıp yeniden okyanusa doğru çevirdi ardından tekrar bana ve tekrar okyanusa... Bu durum tuhaf bir hal almaya başladığından elini tuttum.
"Ne yapıyorsun?"
Ellerinden yayılan sıcaklık tuhaf bir şekilde içimi ısıtırken Ella "keşke sen de deniz adam olsaydın" dedi. "O zaman böyle seçim yapmak zorunda kalmazdım."
"Deniz adam olsaydım nasıl bir ilişkimiz olurdu?" diye merakla sordum. Hayal ettiği şeyi merak ediyordum.
"Sen beni korurdun. Köpek balıklarını alt ederdin."
Heyecanla söyledikleri karşısında zoraki bir tebessüm ettim. Sırf onu koruyayım diye beni hayalinde deniz adam yapmasına bozulmuştum.
"Pekala, Ella sen beni köpek balıklarına yem etmeye çalışırsın ama ben seni yarın okyanusta bir gezinti yapmaya götüreceğim."
"Nasıl?" diye merakla sordu.
"Yat kiralarız" dedim ve açıklama yapma gereği duydum. "Üzerinde seyehat edilen bir tür tekne."
"Denizin üzerinde durabilen o sert, büyük şeyler mi?" diye sorduğunda usulca başımı salladım.
"Taehyung, çok heyecanlandım. Hemen yarın olsun."
Çocuksu heyecanı karşısında gülümsediğim sırada navigasyon kullanmak için yanıma aldığım telefonum çalmaya başladı. Günlerdir kapalı olduğundan kimse ulaşamıyordu. Ella telaşla etrafına bakınırken elini yavaşça sıktım.
"Korkma, telefonumdan geliyor ses" dedim ve Ella'nın sorusuna cevap vermek yerine telefonumu cebimden çıkardım.
Ekrandaki "Jimin" ismini görünce kararsız kalmıştım. Çok sevgili(!) anne ve babama yerimi söylemeyeceği ile ilgili emin olamadığımdan aramayı reddettim ve telefonu tamamen kapatıp cebime attım.
"O ne ki?"
Evet, şimdi bizim meraklı balığa laf anlatma sırası gelmişti.
"İnsanlar arasında iletişimi sağlayan bir cihaz. Ne kadar uzakta olursa olsun birisi ile konuşmak istediğinde bu cihaz sayesinde bu mümkün olabiliyor."
"O zaman bana bunlardan alırsan evine gidince de seninle konuşabilirim."
Gülerek Ella'ya doğru döndüm ve boşta kalan elimle burnunun ucunu sıktım.
"Suda çalışmıyor bunlar akıllım."
Gerçi son zamanlarda suya dayanıklı olanların da varlığı kaçınılmaz olsa da suyun metrelerce altında çekeceğini sanmıyordum.
Ella duyduklarından memnun kalmamış olduğunu belli edercesine dudaklarını yeniden sarkıttı.
Yerimden kalkıp Ella'yı kucağıma aldığımda konuşmamayı tercih ederek ağır adımlarla ilerlemeye başladım. Her ne kadar sakin kalmaya çalışsam da sanırım Ella'ya daha şimdiden alışmıştım.
Ben geldim 💜
Uyumadan önce bir bölüm yazayım dedim 🤗
Kurgu ile ilgili buraya 3 satırlık yorumlar alabilir miyim? 😂 +
İyi geceler dileyerek kaçıyorum 💃
Yeni bölüm için;
Vote sınırı:170
Yorum sınırı:300