KATRAN

By thereveur

119K 5.9K 2.5K

Katran katran işledi bir asker sevdasını.Toprak oldu , yüreği kaldı geriye.Ölümü aşk bilenlere. More

Körük
Durak
İhtilal
Sanrı
Kuralsız
Aksak
Tılsım
Mahoş
Sarkaç
Parklar ve Çocuklar
Korkular
Göz Yaşı
Delik
Mavi
Pişman
Kader
Köprü

Misilleme

5.8K 387 154
By thereveur

🌜

Çıkıp gittiği kapının önünden bahçeye bakarken onun yanında beynime ilişmeye mola vermiş düşüncelerim tekrar bana ulaştı.

"Yüşra'sın sen kendine gel."

Ben bu değildim.Birinin ardından ağlayacak,anne babamı düşünerek kendime yara üstüne yara açacak değildim.Bu benim hayatımdı ve nasıl olduğum kimsenin umurunda değildi.

O yüzden hep iyi olacaktım.
Göz yaşlarımı sürekli akıtacak değildim.Ben bir kadındım ve kendimi iyi etmek benim için basitti.

Kendi kendime verdiğim motivasyonum sönmeden odama geçerek üzerimdeki pijamalardan kurtulup siyah yüksek bel bir tayt ve beyaz kalçalarımı kapatacak uzunlukla bir tişörtü üzerime hızla geçirdim.

Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu ile topladıktan sonra ayaklarıma çorap ardından da koşu ayakkabılarımı giyip aynada ki aksime baktım.

Yata yata kendimi düşüncelere boğmak ve götümü büyütmekten başka bir şey yaptığım yoktu.

Telefonumu ve kulaklığımı alarak evden çıktıktan sonra kulaklarımı takıp telefonumu taytımın kenarına yerleştirerek koşmaya başladım.

Sahil boyu yaptığım uzun koşunun ardından dışarıda epeyce oyalanmış akşama doğru kan ter içinde eve girmiştim.

Evin içinde ki hareketlilik girdiğim ilk anda gözüme çarptığında dudaklarım kıvrıldı.

"Anne?"

Seslenişimin ardından mutfaktan çıkan bir görevli bana selam verdi.

"Hoş geldiniz Yüşra hanım."

"Annem nerede?"dedim çocuksu bir heyecan ile.Doğum günüm için gelmişlerdi.Onlara haksızlık yapmıştım.Gelmişlerdi işte.

"Kuaföre gitti efendim.Akşam babanızın iş yemeği varmış evde o yüzden hazırlandı.Size de hazırlanmanızı söyledi."

Elimde tuttuğum kulaklıkları avucuma basarak hayal kırıklığımı gizlemeye çalıştım.Belkide sürpriz yapacaklardı.

"Teşekkür ederim.Sizi daha fazla işinizden almayayım."

Odama girip kısa bir duş aldıktan sonra hazırlanmaya başlamıştım.Üzerime siyah mini bir elbise ve siyah bantlı yüksek topukluları giydikten sonra saçlarımı düzleştirerek arkama bırakmış ve gözlerimi ortaya çıkaracak bir göz makyajı yapmıştım.

Son dokunuşları yaparken çalan telefonumu açtığımda arayan Elis'ti.

"Efendim kanki doping hafızam?"

Karşıdan bir iki kıkırdama sesi geldi.

"Doğum günün kutlu olsun çılgın şey."

"Ah teşekkür ederim."dedim gülerek."Her sene olduğu gibi yine ilk sen kutladın."

"Bir Elis olmak kolay değil."

Bu gün neşesi yerindeydi anlaşılan.Bu beni mutlu ederdi.
"Annenler geldi mi?"

"Evet akşam için yemek var diyorlar ama kesin bana sürpriz yapacaklar.Hazırlanıyorum."

"Öyleyse benim sıram yarın."dedi Elis.Onunla vedalaştıktan sonra hazırlığımı tamamlamıştım.

Aksam sekize doğru eve gelen misafirler ile gerçeklik yüzüme çarptığında dışarıdan bakan hiç kimse içimde ki kırıklığı göremezdi.

Gelen misafirler ile konuşuyor iş sohbetlerine dahil oluyor ve övgülerine nazikçe karşılık veriyordum.

Akşam git gide ilerlerken içimde ki bir iki umutta yok oldu.Burada kırk yaşını aşmış insanların arasında ne yapıyordum ben?

Annem göstermelik olarak saçlarımı öpüp yerine geçtiğinden beri bir kez bile benimle konuşmamıştı.İnsanlar bana olan övgülerine ona dizerken o bir projeymişim gibi bana bakıp gülümsüyordu.

Babam baş köşede oturmuş varlığımdan bile haberdar değildi.Gözlerinde ortaklık yapacağı bu adamları tavlamak için planlar dönüyordu.

Midem bulandı.

Masadan ani bir şekilde kalkıp odama girdiğimde kimse bunu fark etmemişti bile.

Kendime verdiğim sözü yerine getirerek göz yaşlarımı durdurdum.Evin duvarları üstüme üstüme geliyordu.Anahtarımı ve telefonumu alarak evden çıktığımda yol boyunca nereye gideceğimi bile düşünmemiştim.

Sonunda arabayı sahilde durdurduğumda alnımı direksiyona yaslayarak derin nefesler aldım.

Neden umutlanmıştım ki?

Hiç bir zaman doğum günüm kutlanmamıştı.İstediğim her doğum günümde bana kargolanan pahalı hediyeler değildi istediğim onlarla olmaktı.

Arabadan inerek sahilde pek yürümeden şarkı söyleyen çocukları görebileceğim bir yere oturdum.Çimenlerin üzerinde mini elbisem ile pek rahat olmasam da şu an dünya yansa umursayacak değildim.

Telefonuma gelen mesajlara bakıp hiç birine cevap vermeden ekrana boş boş baktım.Ellerim bir an için benden izinsiz havalanarak bir mesaj attı.

Bu gün benim doğum günüm.

Neden o askere yazmıştım ki?Omuzlarım düştü.Aptal biri gibi gözükecektim.Belki de ilgi bekleyen salak biri olduğumu sanacaktı.

Öyle mi?Neredesin?

Mesajıma anında cevap vermesine şaşırmıştım.

Sahilde bir grubu dinliyorum.Sen?

Dakikalar geçmesine rağmen bir cevap yoktu.Belki de işi vardır diye düşündüm.Şarkı söyleyen çocuklar çok hoştular.Bu işten zevk aldıkları belli oluyordu.Kalktığımda onlara para bırakmayı aklıma yazdım.

Az biraz üşüsem de kalkmak istemiyordum.Sık sık telefonuma bakıp annem aramış mı diye baksam da hiç bir arama yoktu.

"Bir doğum günü çocuğuna göre fazla hüzünlüsün."

Şaşkınca yan tarafıma döndüğümde Devran ben gibi yere oturmuş ileri bakıyordu.Üzerinde siyah bir deri ceket ile siyah bir kot vardı.Siyah postallarını ileri doğru uzatmıştı ve iki elini arkaya doğru koyarak destek alıyordu.

"Bu sıra hiç olmadığım kadar."dedim dürüstçe.

"Neden geldin?"

"Gelmem için mesaj atmadın mı?"

Aslında hiç öyle düşünmemiştim.Geleceğini bile düşünmemiştim ama inkar etsem de inanmazdı.

"İşin var mıydı?"

"İzin günüm."dedi."Bu sıra hep sende harcıyorum."

O gülmese de bu beni güldürdü.

"Kötü izin günleri mi?"

Cevap vermeden ileri bakmayı sürdürdüğü için bende bir şey söylemedim.Bir süre ikimizde boş boş denizi izledik.

"Hadi kalk acıktım."

Benden bir cevap beklemeden atik bir şekilde ayağa kalktığında yukarıdan doğru bana bakmaya başlamıştı.

"Yemek mi yiyeceğiz?"

"Denizi izlemekten iyidir."dedi.Yerden dikkatle kalktıktan sonra elbisemi düzelttim.

"Kokoş kokoş giyiniyorsun."

Ağzım şaşkınlıkla açıldığında omuz silkti.

"Eminim rahat değilsindir."

"İçinde olan benim derdi sana mı düştü be?"dedim sesimi yükselterek.Çıkışım onun dudaklarının kıvrılmasına sebep oldu.

"Düş önüme de doğum gününü şenlendirelim."

Bana yürümem için işaret ettiğinde onun önünden yürümeye başladım.O da yanımda yerini almıştı.

"Kokoş muyum ben?"dedim hala daha orada kalarak.Gayet de güzel giyinmiştim.Sade ve şıktım.

"Pilav döner yiyelim."

Sorumu duymazdan gelerek az ileride ki pilav döner arabasına yaklaştı.Bende onun peşinden ilerlediğimde Devran siparişleri vermişti.

Küçük masalardan bir tanesine oturduğumuz da çok geçmeden siparişler ve ayranlarda gelmişti.

Yemeği yerken ikimizde sessizdik.

"Elhamdülillah doyduk."

Ayran kabı ile oynarken bir taraftan da etrafımı izliyordum.

"Az bekle ellerimi yıkayıp geleyim."

Kafamı usulca salladığımda Devran bana anlamını çözemediğim bir bakış atıp masadan kalktı.

Doğum günümü hayatıma ansızın dahil olan bir adam ile pilav döner yiyerek geçiriyordum.Tuhaftı.

"Kızım kaç defa diyeceğim sana şöyle makyaj yapma!"

Bakışlarım yan tarafimdaki masaya kaydığında genç bir çocuğun yanında ki kıza peçete uzattığını gördüm.

"Ali bağırma lütfen.Ne var makyajımda?"

Çocuk sinir dolu gözlerle kıza bakıyordu.Kafamı hafifçe eğerek onları süzdüm.Benden başka herkes bir bakıp önüne dönüyordu.

"Maymun gibi olmuşsun.Al sil şunu."

Kız titreyen elleri ile mendile uzanırken derin bir nefes alıp masadan kalktım.

İki adımda masaya varıp kızın ellerinden mendili aldıktan sonra onların ne olduğunu anlamayan bakışlarının eşliğinde mendille ağzımı silip mendili çocuğa doğru attım.

"Baksana."dedim hafifçe eğilerek."Kusur bakma çöp arabasına benziyordun."

"Ne diyorsun kızım sen?"

Çocuk masadan kalktığında dudaklarımda ki gülümseme yerini koruyordu.

"Diyorum ki..."dedim usulca."Çöp torbasına benziyordun.Ve beynin tamamen çöp."

"Git işine kızım akşam akşam belaya sokma beni."

"Sende germe beni."

Bakışlarımı masada ki kıza çevirdim.

"Ne öyle salak gibi dinliyorsun bunu?Makyaj yap yapma her bok senin kararın.Şiddet uyguluyor bu adam sana resmen be."

Kız ne diyeceğini bilemeyerek şaşkın şaşkın bana bakıyordu.

"Sen ne karışıyorsun kızım sevgilimle aramdaki mevzuya."

Eli kolumu tuttuğunda diğer elimi bende beni tutan kolunun üstüne koyup çocuğu kendime çekerek kafa attığımda çocuk aldığı darbe ile yere yığıldı.

Önüme doğru düşen saçlarımı geriye ittim.

"İzinsiz dokunana affım yok bak."

Sesim sakindi.

"Sende git evine.Az mantıklı olun güzel kardeşim ya."dedim bağırarak."Makyajına kıyafetine karışan sana psikolojik şiddet uygulayandan hayır gelmez.Kıskançlık ile köleleştirilmeyi karıştırmayın."

Günün sinirini çıkarıyor gibiydim.

"Bittin kızım sen."

Çocuk ayağa kalktığında "Ne oluyor lan burada?"diyen Devran yanımda bitmişti.

"Bu herif yüzüne özenle maşa yaptığım saçlarım bozuldu."

Devran bir çocuğa bir bana baktı.

"Bu çocuğa kafa mı attın sen?"

Sesinden akan buram buram şaşkınlık beni gülümsetmedi.

"Beyni var mı yok mu yokladım."

"Eeee var mıymış bari?"dedi Devran gündelik bir sorundan bahseder gibi.

"Gram yok."

"Komutanım?"

Devran bakışlarını benden çekerek karşısındaki çocuğa çevirdi.

"Komutanım ben 5. Bölük eri Ali Tutkun."

Çocuk ona asker selamı verdiğinde Devran'ın yüzü daha da ciddileşti.

"Az önce asker olduğunu söyleyerek topuğuna sıktın koçum."

Çocuk başını öne eğdi.

"Bende iyi olur diye..."

"Olmadı."dedi sertçe."Senle askeriyede görüşürüz."dedi Devran çocuğa."Kızı da rahat bırak.Sende eve git."

Kız kafasını sallayarak masadan çantasını alıp uzaklaşırken çocuk da gözden kayboldu.

"İki dakika kayboldum ortalık savaş alanına dönmüş."

Üstten üstten bana bakarken bende onun haricinde her yere bakıyordum.

"Şimdi şey oldu..."

"Ney oldu?"

Yutkundum.O kadar dikkatli bakıyordu ki yaramazlık yaparken yakalanmış çocuklar gibi hissediyordum.

"Aman be kıza öyle davranınca kendimi tutamadım.Ne olmuş?"

Kafamı kaldırarak ona baktığımda gözleri gözlerime tutundu.Omurgasını eğerek aşağı eğildiğinde geri gitmemek için kendimi frenlemiştim.

Erkeksi bir kokusu vardı.Burnumun dibine kadar girmek zorunda mıydı?

"Cidden tuhafsın.Hadi gidip sana pasta keselim."

Bir anda dikelerek yürümeye başladığında şaşkınlığımı atıp peşinden gitmeye başladım.

"Limonlu olsun pasta."

"Olmaz ben çikolatalı seviyorum."

İri adımlarına yetişmeye çalışırken epey zorlanıyordum.

"Ama benim doğum günüm ya."

"İşte sen doğduğun için kendimi ödüllendiriyorum."

Yine ne dediğini anlamadığım bir cümlesi ile baş başa kaldığımda pastanın limonlu olması için homurdanarak onu takip ediyordum.

🍫

🍋

Limon çikolata savaşının kazananı için eller yıldıza ve yoruma.Diğer bölümü yarın bile atabilirim.Size kalmış.

İnstragram:Eminereveur


Continue Reading

You'll Also Like

456K 33K 24
KURTALAN MAHALLESİ SERİSİ - 1 İnsanın hayatında kimi anlar vardı ki, bir dönüm noktası ya da sıfırdan başlangıcı olabilirdi kişinin. Tek bir durum, t...
1.8M 130K 30
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
ZEMHERİ By yudumsucan

General Fiction

88K 4.3K 12
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
931K 51.5K 40
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...