Gel de Sil İzlerini

By Merfck

1.7M 74.7K 4.3K

''Bu ellerden sonra değecek başka bir elin tek amacı bana daha fazla zarar vermek olur. İşte bu yüzden senden... More

Ön Söz ☁ Gelde Sil İzlerini
1. Bölüm ☁ Kimsesiz
2. Bölüm ☁ Ukala Dümbeleği
3. Bölüm ☁ Gözlerin Haddinden Fazla Güzel
4. Bölüm ☁ Küçük
5. Bölüm ☁ Korku
6. Bölüm ☁ Takılmak
7. Bölüm ☁ Uyuşturucu
9. Bölüm ☁ Kovalamaca
10. Bölüm ☁ Tutku ve Tehlike
11. Bölüm ☁ Klişe
12. Bölüm ☁ Hırsız
13. Bölüm ☁ Davet
14. Bölüm ☁ Soğuk Deniz Ilık Nefes
15. Bölüm ☁ Islak Bir Sıçan Gibi
16. Bölüm ☁ Yeni Biri
17. Bölüm ☁ Batıkan
18. Bölüm ☁ Karar
19. Bölüm ☁ Hayat Yok Sen Varsın
20. Bölüm ☁ Teselli Öpücüğü
21. Bölüm ☁ Hasret Türküsü
22. Bölüm ☁
23. Bölüm ☁ Sarılmak
24. Bölüm ☁ Gece
25. Bölüm ☁ İçimizde ki Sesler
26. Bölüm ☁ Kendine İyi Bak Güzelim
27. Bölüm ☁ Pişman Olmayacağım
28. Bölüm ☁ Birlikte İlk Gece
29. Bölüm ☁ Saldırı
30. Bölüm ☁ Güzelim
ÖNEMLİ GELİŞME!! (Yayın evi) .dfd.fd ♥
31. Bölüm ☁ Yaralı
32. Bölüm ☁ Ölmeden Önce Alınması Gereken Bir İntikamım Var
33. Bölüm ☁ Bana Aşık Olmana İzin Vermeyeceğim!
34. Bölüm ☁ Oyun Başlasın
35. Bölüm ☁ Tehlike Oyununa Başlangıç
36. Bölüm ☁ Kabus
ÖNEMLİ ☁
37. Bölüm ☁ Yabancı Eller
38. Bölüm ☁ İhale
39. Bölüm ☁ Pişmanlık
40. Bölüm ☁ Teklif
Lutfen 1 dakika!
41. Bölüm ☁ Oyun Bitti Ufaklık
Final Kararı Canolar
42. Bölüm ☁ Uyku Hapı
43. Bölüm ☁ Vurgun
44. Bölüm ☁ Borç
Yeni kitap: SAHRA
45. Bölüm ☁ Oyun Bitti
46. Bölüm ☁ Gitmiş
47. Bölüm ☁
48. Bölüm ☁ Kovalamaca
49. Bölüm ☁ Final
Ö Z E L

8. Bölüm ☁ Karanlık

36.3K 1.7K 75
By Merfck

Şu an güncel olan hikayelerim, Geçmişten Gelen ve Arı Kovanı'na bir şans vermenizi tavsiye ederim ♥

Gerçekten aklıma yapabileceğim en ufak bir şey bile gelmiyordu. Üstelik bu sefer çok daha değişik şeyler hissediyordum. Korku gibi. Nasıl böyle bir şey olabilirdi ki? Ona karşı olan düşüncelerim nasıl böyle bir boyuta sürüklenebilirdi?

O sadece gizemli ve bilinmez değildi. O tehlikeliydi.

O benim tanıdığımdan çok çok daha fazlasıydı. Hiç böyle düşünememiştim.

Korkuyla evin içinde tekrar gözlerimi gezdirdiğimde duvarların ne kadar eski ve odanın ne kadar dağınık olduğuna tekrar şahit olmuştum. Elbette ondan maddi bir beklenti haline girmemiştim ama dış görünüşü böyle bir ortamı reddediyordu. Bu çok değişikti. 

Tek istediğim şey buradan hemen çıkıp gitmekti. Hızla odanın kapısına doğru döndüğümde Kuzey'in omzunu kapının pervazına yaslamış bir şekilde bana baktığını gördüm. Ağzım bir çlöü andırmayacak kadar kurumuştu ve kurabilecek tek bir cümlem bile yoktu.

Kelime haznem öyle bir çökmüştü ki bir cümle kurmaktan bile aciz olduğumu hissedebiliyordum. Ve bu sefil durumumu onun alaycı bakışları bile bana unutturamıyordu.

''Malı mı beğenmedin?'' dediğinde sesinin alaycılığı ve kelimeleri yuvarlaması yüzünden hafifçe kaşlarımı çatmadan edememiştim ama hala titrediğimi fark edebiliyordum.

''Çekil önümden. Gideceğim,'' dediğimde tam yanından geçmek için kolumla omzundan ittirmiştim ki kolumdan tutarak beni kendi önüne doğru çekti. Geriye doğru yalpalarken hala sinirle ona bakıyordum.

''Beklentilerin boşa mı çıktı? Yüzünde hayal kırıklığına uğramış gibi bir his var?'' dediğinde oldukça koyu bir hal alan ela gözlerine bakıyordum. Sesi az öncekine nazaran oldukça ciddi ve keskin çıkıyordu. Onu bu sefer gerçekten sinirlendirmiş olmalıydım.

''Beklenti falan yok. Hayal kırıklığıda yok! Yeterki çekil önümden gideyim,'' dediğimde tekrar güldü.

''Ama biliyor musun? Ben hep bunu yaparım. Hayal kırıklığına uğratırım. Bunu hep yaparım. Beklentileri boşa çıkarırım. En başından beri hayatıma girmek için çırpınıyorsun. Sana istediğini vereceğim ama istediğini almak senin elinde. Artık hayatımdasın,'' dediğinde tekrar kolumu çekmeye çalıştım ama başarısız olmuştum.

''Senden hiçbir şey vermeni ya da bir şeyler almayı istemiyorum. Tek istediğim bu evden de hayatından da çekip gitmek,'' dediğimde gülmüştü. ''Çık önümden, hatta hayatımdan.''

''Hayatıma girmeye çalışan sendin. Kötü haber: artık hayatımdasın,'' dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım. Bir sırrı fısıldar gibi konuşması sadece daha çok üspermeme sebep oluyordu. ''Hayatımdan ve bu evden çıkmak emin ol girmekten daha zor,'' dediğinde kolumu ittirir gibi bırakmıştı. 

Korkmuş ve şakın gözlerle ona bakarken hiç vakit kaybetmeden bir adım uzaklaşmam üzerine onunda alaycı sırıtışı da hiç vakit kaybetmeden yüzündeki yerini almıştı. Onun yanından hızla geçerek dış kapıya doğru koşar adımlarla yürümeye başladığımda gerçekten çok kötü hissediyordum.

Gecenin üstünde dolaşan derin soğukluk tenimi ısırmaya başladığında derin derin nefesl alıp vermeye başlamıştım. Kalbim hala çok hızlı atıyordu ve ben korkuyordum. Onun yapabileceklerinden. 

Sonuçta daha önce hiç uyuşturucu kullanan birinin evine girmemiştim. Belki de İpek haklıydı. Onun bilinmezliğinin beni baştan çıkarmasına izin vermemeliydim. Bu... Ondan olabildiğince uzak durmalıydım. Yoksa hiç istemediğim şeyler olabilirdi ve ben bundan korkuyordum.

Böyle bir mahalleden kolay kolay taksi geçmeyeceğini az çok farkındaydım. Kaldırımda yürürken tek duyabildiğim adım attığımda çıkan topuk sesleriydi. Birkaç evin ışığı dışında sokakta hiçbir yaşam belirtisi yoktu ve ben izlediğim korku filmlerinin bana verdiği yetkiyle takip ediliyormuş gibi hissediyordum. Her ne kadar böyle bir şeyin olmayacağını bilsem de bu ucube gibi görünen mahallede başıma her şey gelebilirdi.

Sonunda bir taksiye binebildiğimde derin bir nefes vermek zorunda hissetmiştim kendimi. Adam verdiğim adrese gitmek için arabayı çalıştırdığında ben tipik bir şekilde kafamı cama yaslamış ve yolu izlemeye başlamıştım. Kuzey'in bana söylediklerini düşünmeden edemiyordum.

Hayatına girdiğimi söylemişti ve çıkmamın girmekten daha zor olduğunu. Bu... çok saçmaydı. Onda hiçbir şeyim yoktu. Ne bir adres ne bir telefon. Bir daha bu şekilde onun peşine takılmazsam hayatından çıkmış olurdum. Bir tek çalıştığım hastaneyi biliyordu ama bir kızın peşinden koşacak tipte bir insan olmadığı da umursamaz tavırlarından belli oluyordu.

Odama doğru yürürken başımı kısa bir süreliğine İpek'in odasından içeriye sokmuştum. Kıyafetleriye uyuya kalmıştı ve sanki makyajı akmış gibiydi. Ağlamış gibi...

Bütün gece beynimin bunlarla kurcalanmasına izin vermiştim. Belki de Mitat'a daha çok ağırlık vermeliydim. Eğer bu Kuzey'i ve onu her gördüğümde üzerimde bıraktığı etkileri silecekse bunu yapabilirdim. Çokta zor bir şey olmadığına emindim. 

Sabah yataktan bir zombi gibi kalktığımda bu düşüncelerin ve Kuzey'in beni sandığımdan daha çok yıprattığını anlayabiliyordum. Sonuçta. Değişik hissediyordum. Tamam Kuzey çok yakışıklı ve ulaşılmaz görünüyordu ama benim için çok fazla tehlikeliydi.

''Selam,'' dedi Mitat benimle ibrlikte yemek tepsisini doldurmaya başladığında neredeyse bütün gün bu anı kolladığını yüzünde ki gülümsemeden anlayabilmiştim.

''Selam,'' dediğimde tekrar güldü.

''Dün gece pekte istediğim gibi olmadı,'' dediğinde tek kaşımı kaldırarak ona baktım.

''İstediğin gibi?'' dediğimde çarpık bir şekilde sırıttı.

''Yani daha farklı hayal etmiştim. İpek falan... Ne bileyim,'' dediğinde aklıma dün gece gelmişti. En azından Mitat'ın uyuşturucu kullanmadığına ve daha az risk içeren biri olduğuna emindim.

''Haklısın,'' dedim devam etmesi için yol yapmaya karar vermiştim.

''Bu gece...'' dediğnide güldüm.

''Olabilir,'' dedim başımı sallarken.

''Başbaşa?'' dediğinde alt dudağımı ısırarak cevap verdim.

''Başbaşa.''

Ve elbette bütün günüm oldukça sıkıcı geçmişti. Üstelik gece bir erkekle BAŞBAŞA bir randevum vardı ama ben hiç heyecanlı değildim. Oysa ki Kuzey'e kitap okuduğum zaman bile çok daha fazla heyecanlanmıştım. 

Mesai saati biter bitmez hastaneden çıkıp arabada beni bekleyen İpek'e doğru ilerlemeye başlamıştım. Sürücü kısmına geçip kemerimi takmaya çalışırken göz ucuyla İpek'e bakmıştım. Kaşları çatık ve dudakları büküktü.

Benim binmem üzerine kemerini takmaya yeltenmişti. İpek sinirli ve hırslı bir tavırla kemerini takmaya çalışırken bu basit işi bile yapamıyordu ve elleri titriyordu. Birkaç saniye ona bakarak ne olduğunu anlamaya çalışmıştım ama yüz ifadesi bile o kadar donuktu ki.

En sonunda ellerimi İpek'in ellerinin üzerine koydum ve onun ellerini çekip kemeri taktım. Sonra ise dik bakışlarımı İpek'in gözerine sabitledim. İpek hırsla arkasına yaslanıp kafasını cama dönerken ona anlamayan gözlerle bakmaya devam ediyordum. Ne olmuştu bu kıza böyle?

''Bir sorun mu var canım?'' dedim İpek'e kaçamak bakışlar gönderirken yüzüme bakma zahmetine bile girmemişti. İpek ise derin bir nefes çekti ve gözlerini kapayıp açtı. Sesi bıkkın çıkarken cevapladı.

''Sorun sensin.''

''Efendim?'' dedim. Çünkü o kadar hırslı bir şekilde mırıldanmıştı ki ne dediğini anlamamıştım.

''Bir sorun yok diyorum İlkim! Hiçbir sorun yok! Beni biraz rahat bırakır mısın?'' dedi İpek sert bir şekilde biraz da olsa sesini yükseltmişti. Bozuntuya vermemeye çalışarak ona bakıyordum. 

''Peki,'' dedim fazlasıyla kısık bir sesle. ''Eğer kendini kötü hissediyorsan bu gece dışarıya çıkmayabilirim,'' dediğimde kısa bir süreliğine bana baksa da tekrar yolu izlemeye başlamıştı.

İpek'in neden bana böyle davrandığına bir türlü anlam veremiyordum. O şimdiye kadar bana, hatta kimseye bu kadar sert davranan ve sesini yükselterek konuşan biri değildi. O her zaman yumşak ve ılımlı davranan taraftı ama şimdi emindim ki bana böyle davranmasının bir sebebi vardı ve büyük ihtimalle hata bendeydi.

Kırmızı, kalın askılı ve uzun bir elbise giymiştim. Elbise de hiçbir detay ve ya dekolte yoktu. Oldukça sade ve şıktı. Saçlarımı dağınık bir topuz yaparken siyah bir eyeliner çekmiş ve kırmızı mat bir ruj sürüp saçlarımı dağınık bir şekilde topuz yapmıştım. Aşağıya indiğimde İpek mutfakta kendine ekmek arası bir şeyler hazırlıyordu.

''Nasıl?'' dedim ona doğru yaklaşıp elbiseyi işaret ederken. İpek'in modayla her zaman alakadar olduğunu ve neredeyse moda ikonu olduğunu biliyordum. Uyumsuz bir şey gördüğünde mutlaka müdahale ederdi. Ve ben oldum olası İpek'in zevklerine güvenirdim. 

''Fazla özenli,'' dedi İpek adeta burun kıvırır bir edayla.

''Ciddi misin? Oysa hiç özenmedim. Ne geldiyse elime onu giydim,'' dedim kaşlarımı kaldırarak. Gerçekten ayriyetten bir özen göstermemiştim.

''Ya belli,'' dedi İpek ve devam etti. ''Erkekler kıskançtırlar. Son anlattıklarına göre Kuzey...'' dediğinde benim gözlerim çoktan yanmaya başlamıştı. ''Teselliyi başkalarında aramamalısın.'' dedi İpek.

''Benim için endişelenmeni anlıyorum ama Mitat iyi biri,'' dediğimde İpek hafiften kaşlarını çatmıştı.

''Senin için endişelenmiyorum,'' dedi İpek sert ama ince bir sesle.

Anahtarı valeye verip arabadan inerken bu seferde bir barda buluşmadığımız için içten içe memnundum. Çünkü barlar Kuzey'i görme oranımın en yüksek olduğu yerlerdi ve ben onu kesinlikle görmek istemiyordum. Burası da oldukça gösterişli ama şık, resmi bir yerdi. Mitat'ı gördüğümde masaya doğru ilerlerken yüzümü mesafeli ama tatlı bir gülümseyi kondurmayı zorlansam da başarabilmiştim.

Siparişlerimiz geldiğinde Mitat kendince espiriler yapıyordu ve bende kaba davranmamak adına gülümsüyordum ama üzerimde farklı bir ağırlık vardı. Gözlerimi bıkkın bir şekilde etrafta gezdirdikten sonra tekrar tabağıma odak...

Bir dakika...

Tekrar gözlerimi mekanda gezdirmeye başladığımda o koyu ela gözlerle karşı karşıya kalmıştım. Derin bir şekilde yutkunurken bir an beni takip ettiğini düşünmeden edememiştim. Onun böyle bir yerde ne işi vardı ki...

Neredeyse masaydan bağımsızlığını ilan etmiş ve hiç çekinmeden bana bakıyordu. Gözleri hafif kısılmış ve tek kaşı hafif kalkmıştı. İşaret parmağı kirli sakalanın gölgelediği çenesinde geziniyordu. Boğazımdan geçmeyen lokma yüzünden hafifçe öksürürken yanan gözlerimle Mitat'a döndüm.

Tekrar oraya baktığımda Kuzey'in eline uzanan kadını da görebilmiştim. Kadın Kuzey'e bir şeyler anlatıyordu ama Kuzey hiç istifini bozmadan bana bakıyordu. Üstelik kadın... oldukça olgundu. Belki de aralarında 20 yaş falan vardı...

''Ben... bir lavobaya gidip geleceğim,'' dedim ve hızla yerimden kalktım.

Lavobaya giden uzun koridorda telaşlı bir şekilde yürürken vücudumdan sıcak bir akımın geçtiğini hissedebiliyordum ve ellerim titriyordu. O kadın ondan kaç yaş büyüktü ve oldukça samimi tavırları vardı. Kolumun kavranmasıyla sırtımın duvara yaslanması bir olmuştu.

''Ne işin var burda?'' dedi Kuzey gözlerimin içine içine bakarken. Gözlerime kenetlenmiş ela gözleri gri bir hala bürünürken bakışları hafiften dudaklarıma kaymıştı. Dudaklarıma yoğunlaşan bakışlarını hissettiğimde dizlerimin çözüldüğünü hissedebiliyordum.

''Asıl senin.''Kuzey lafımı böldü.

''Soruma soru ile karşılık verme,'' dediğinde yavaşça kendini bana yaslarken alnı alnımla birleşmişti. Gözleri tekrar gözlerimi bulduğunda bedenime kapaklanan bedenininde payıyla nefes alış verişim zorlaşmaya başlamıştı. Bu çok değişikti.

''Eğer burada karşılaşmamış olsaydık ne zaman görüşebilirdik?'' dedim tiz bir sesle.

''Eğer burada bir erkekle yemek yemiyor olsaydın mı?'' dedi Kuzey sert ama garip bir sesle. ''Dün geceyi çabuk unuttun sanırım? Sana dediklerimi. Bak, gözlerime bak. Bana kendi isteğinle geldin, değil mi? Seni kendimden uzak tutmaya çalıştım ama dinlemedin. Artık hayatımdasın ve hayatımdan çıkmak kolay değil. Bunu iyi biliyor olman lazım,'' dediğinde tekrar ürperdiğimi farkındaydım.

Dün geceyi neredeyse tam anlamıyla anlatmayı bitirdiğimde İpek irileşmiş gözlerini üstüme dikmişti.

''Ciddi misin sen?'' dedi İpek şaşkın surat ifadesiyle.

''Evet ve ben o sırada çok iyi fark ettim. Mitat falan umurumda değil. O akım, çok farklıydı. O koyu ela gözleri bile o kadar karanlık ki o anda tek istediğim o karanlıkta kaybolmaktı,'' dediğimde İpek gülerek bana baktı.

''İlkim, şu kadın kim ya?'' dediğinde bakışlarıyla Güzide Hanım'ın odasına giren kadını göstermişti.

Gözlerimi kısarak kadına bakmaya başladığımda bunun dün geceki kadın olduğunu anlayabilmitim. Kuzey'in yanında onun elini tutmaya çalışan kadındı bu. Peki bu hastanede ve Güzide Hanım'la ne işi olabilirdi ki?

Güzide Hanım bizim başımızda duran cerrahlardan biriydi. Yani neredeyse baş hekimden sonra en çok onun lafı geçiyordu. İpek'in değişen yüz ifademe şaşkınca baktığını fark edebiliyordum. Çatık kaşlarla tekrar ona baktım.

''Bu dün geceki kadın. Sana anlattığım,'' dediğimde tek kaşını kaldırarak bana baktı.

''Ne işi var ki burada? Acaba Kuzey için... bir şey olmuş olmasın,'' dediğinde gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. ''En iyisi çıkana kadar bekleyelim,'' dediğinde başımla onayladım.

Bir süre sonra kapıdan önce o sarışın kadın sonra Güzide Hanım çıkmıştı. Samimi bir şekilde el sıkışırlarken ben hala onları izliyordum. Kadın yanımdan bana gülümseyerek selam verip geçerken Güzide Hanım bana yaklaşmaya başlamıştı.

''İlkim birkaç gün sonra hastane adına bir davete katılman gerekiyor?'' dediğinde şaşkınlıkla ona bakmadan edememiştim. Her ne oluyorsa o kadının yaptığını anlayabiliyordum

Arkadaşlar bu bölümler sıkıcı geliyor oalbilir ama buda benimle ilgili bir şey :as:SD Biliyorsunuz ki ZG'nin de ilk bölümleri çok sıkıcıydı. Ben bir birliktelik olana kadar pek adapte olamıyorum SD:D: Umarım biraz sabırlı davranırsınız S:sD:d Aksiyonlu bölümlere çok az kaldı S:df:fd

Continue Reading

You'll Also Like

1.9M 69.9K 59
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
287K 65.2K 61
❤️ Genç Kurgu #1 🔥 Adaletin Keskin Kılıcı Tanrı, geceye hayat verdi ve gökyüzüne mühürledi. Ve bir kadın o gökyüzünün altında sevilmemişliğine ağla...
1.5K 268 11
2021 yılbaşı gecesi Hyunjin'nin ilk ve son kutlaması olacaktı. hyunho Tamamlandı,mini fic, angst, düzenlendi. 26122021 chaevesly #1 aeri #1 aeri #3...
506K 19.7K 39
Beyazın siyaha aşık olup koynuna girmesiydi evrenin ilk günahı. Ve gri doğdu hiç kimseye söylemeden, sessizliği kardeş edinerek... Onun gördüğüy...