Saplantı

By YldzAsyaUzunpnar7

1.9M 62.7K 16.5K

Gençkurgu #25 Ay tenli adamın, güzel gözlü kadını. Kimsesiz, güzel bir kadın. Kadının aşkı ile yanıp kavrul... More

B İ R İ N C İ B Ö L Ü M
İ K İ N C İ B Ö L Ü M
Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M
D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M
B E Ş İ N C İ B Ö L Ü M
A L T I N C I B Ö L Ü M
Y E D İ N C İ B Ö L Ü M
S E K İ Z İ N C İ B Ö L Ü M
D O K U Z U N C U B Ö L Ü M
O N U N C U B Ö L Ü M
O N B İ R İ N C İ B Ö L Ü M
O N İ K İ N C İ B Ö L Ü M
13. Bölüm| ALINTI
O N Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M
O N D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M
O N B E Ş İ N C İ B Ö L Ü M
O N A L T I N C I B Ö L Ü M
O N Y E D İ N C İ B Ö L Ü M
O N S E K İ Z İ N C İ B Ö L Ü M
O N D O K U Z U N C U B Ö L Ü M
Y İ R M İ N C İ B Ö L Ü M
Y İ R M İ B İ R İ N C İ B Ö L Ü M /Part 1
Y İ R M İ B İ R İ N C İ B Ö L Ü M /Part 2
Y İ R M İ İ K İ N C İ B Ö L Ü M
Y İ R M İ Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M
Y İ R M İ D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M
Y İ R M İ B E Ş İ N C İ B Ö L Ü M
Y İ R M İ A L T I N C I B Ö L Ü M
Y İ R M İ Y E D İ N C İ B Ö L Ü M
Y İ R M İ S E K İ Z İ N C İ B Ö L Ü M /Part 1
Y İ R M İ S E K İ Z İ N C İ B Ö L Ü M /Part 2
Y İ R M İ D O K U Z U N C U B Ö L Ü M
O T U Z U N C U B Ö L Ü M
DUYURU
RÖPORTAJ
O T U Z B İ R İ N C İ B Ö L Ü M
O T U Z İ K İ N C İ B Ö L Ü M
O T U Z Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M
O T U Z D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M
Dolunay |Nuntius 1 |
O T U Z B E Ş İ N C İ B Ö L Ü M
O T U Z A L T I N C I B Ö L Ü M /Part 1
O T U Z A L T I N C I B Ö L Ü M/ Part 2
O T U Z Y E D İ N C İ B Ö L Ü M
O T U Z S E K İ Z İ N C İ B Ö L Ü M
Peri Kızı
s a p l a n t ı °1° y a ş ı n d a
M U T L U S O N S U Z
200 BİN 🌸
1 M İ L Y O N💦❤️

F İ N A L

29.6K 777 182
By YldzAsyaUzunpnar7

Çoğunuz yeni bölümdür diye düşündüğünüz bu bölüme girdiğinizde final yazısını görüp şaşırdınız değil mi? Şaşırdınız şaşırdınız kabul ediiiin ^^

İşte hiç beklenmeyen final bölümüyle geliyorum. Elimden geldiğince uzuuun yazmaya çalışacağım.

Ne yazacağımı bile bilmiyorum. Yukarıya final yazmak benim için zor oldu. Sonuçta siz ve saplantı bir yıldır benimlesiniz. Saplantı bir yıldır zihnimde. Yapılan yorumlarla her zaman çok çok mutlu olduğum bir yıl geçirdim. Sizinle birlikte... Neyse çok uzatmayalım zaten finalden sonra ayrı olarak konuştuğum bir bölüm daha gelecek.

Final bölümüne özel yorumlarınızı bekliyorum..

Hepinize keyifli okumalar dilerim.

23.08.19

SAPLANTI - F İ N A L

2 Hafta sonra

Elimde ki törpüyü yavaş yavaş tırnaklarıma sürterkten aynı zamanda arkamda ki televizyonda çalan şarkıya eşlik ediyordum.

Ahenkli ahenkli yaptığım törpüyü nihayet bitirdikten sonra ayağa kalkarak makyaj masasının üstünde ki bordo mat ojeyi alıp eski yerime tekrar oturdum.

Ojenin kapağını açtıktan sonra sol elimden başlayarak sürmeye başladım. O sıra aklıma iki hafta sonra olacak düğünümüz geldiğinde kocaman gülümsedim.

İnanabiliyor musunuz? Biz iki hafta sonra evlenecektik.

Bunu düşündükçe delirecek gibi oluyordum. Ah, Ateş'i düşünemiyordum bile. O benden daha heyecanlıydı. Ona kalsa bir anda evlenmek istiyordu ama bir kere demişti 27 ağustosta evlenelim diye. O yüzden 27 ağustosta evlenecektik. Tarih bile almıştık. O gün ki heyecanımız tekrar aklıma geldiğinde kendi kendime kahkaha attım.

Gerekli belgeleri hazırlayana kadar Ateş deli olmuştu. Tam hepsini tamamladık diye düşündüğümüzde başka bir belgenin eksik olduğunu anlamıştım ve bu sefer o belgeyi halletmek için yollara düşmüştük.

Tabii Ateş bu duruma çok sinirlenmişti. O anlara tekrar güldüğükten sonra biten ojeyle ayağa kalktım. Tırnaklarıma üflerken gardıropun karşısına geçip ne giyeceğime baktım.

Bu arada ben, Dolunay ve Beyza benim eskiden kaldığım evime geri dönmüştük. Tabii şimdi diyeceksiniz bu ev sahipi hiç mi kira için eve gelip seni bulamayınca sana ulaşmaya çalışmadı. O işi Ateş halletmiş. Evin kirasını aylarca ben orada kalmadığım halde tıkır tıkır yatırmış. Ev sahibi de sesini çıkarmamış işte.

Neyse, elime aldığım siyah üzeri çiçek desenli eteğimi aldıktan sonra onun üzerine sade, beyaz bir bluz aldım. Üzerimi çıkarmak böylece daha kolay olacaktı.

Çünkü biz bugün Ateş'le gelinlik ve damatlık bakmaya gidecektik.

Kalbim bu söylediğimle pır pır olurken elimle yüzümü kapattım. Tanrım, kalpten gitmezsem iyiydi.

Ha, birde kına için gerekli eşyalar alınacaktı. Biz öyle büyük bir kına yapmayacaktık. Bana kalsa hiç yapmayacaktık ama Ateş, içinde kalmasın dediği için yapıyorduk.

Üzerime eteği ve bluzu geçirdikten sonra saçlarımı açık bıraktım. Dudaklarıma ise parlatıcı sürdükten sonra parfümümü de sıkıp odadan çıktım.

Kızlar yeni uyanmıştı. Tabi saat daha dokuz olduğu için bu doğal bir şeydi. Dolunay, çay suyu koyarken Beyza, kendine gelmeye çalışıyordu.

"Günaydın" diyerek şakıdığımda ikisi de bana doğru dönüp uyku sersemliğiyle günaydın diye mırıldandılar. Onların bu haline güldükten sonra tek tek ikisini de öptükten sonra elime bir bardak alarak ona su doldurduktan sonra yudumlamaya başladım. Aynı zamanda da onlarla konuşuyordum.

"Ben iki dakikaya çıkıyorum." dediğimde ikisi de bana doğru döndü.

"Kahvaltı ne olacak?" dedi Dolunay dolabı açarken.

"Ateş ile dışarıda yapacağız sonra gelinlik felan işte." dedim bardağımı tezgaha indirirken.

"Sizi gidi sizler." dedi Beyza bana sinsice gülümserken "Nişan da yapmadınız, kına da öyle iyi kötü olacak. Sanki atlı kovalıyor" diyerek devam etti.

"Aman sanki siz Mert ile bizim peşimizden gelmiyorsunuz. Bir kaç ay sonra sizde evlenirseniz sorarım sana." dedim. Daha cümlem biter bitmez Beyza hülyalı hülyalı baktı.

"Bizde evleneceğiz değil mi ya.." dedi gözleri bir yere dalarken.

Ben ona kıkırdarken Dolunay elini döndürerek salladı.

"Hey yavrum hey, bunlar tam Leyla. İkisi de evlilik meraklısı." dedi. Onun bu dediğinde güldükten sonra Dolunay'ın yanağından bir makas alıp kapıya ilerledim.

"Ben kaçtım." dedikten sonra ayağıma ayakkabılarımı geçirip, çantamı da alıp evden çıktım. Ateş normalde beni almaya gelecekti ama holdingde ani bir toplantı dolayısıyla alamayacaktı. Binadan çıktıktan sonra ilk gördüğüm taksiye binip adresi verdim.

Yarım saati geçen dakikalar sonrasında araba durduğunda parayı adama doğru uzattım.

"İyi günler" dedikten sonra arabadan inip kafeye doğru ilerledim. İçeriye girmiş boş bir yere doğru ilerlerken telefonumun çalmasıyla adımlarımı yavaşlatıp telefonu yanıtladım.

"Efendim Ateş"

"Geldin mi güzelim?" dediğinde sandalyeyi çekip oturdum.

"Evet şimdi geldim. Sen neredesin." dedim.

"Beş dakikaya oradayım. Sen söyle masayı donatsınlar. Kurt gibi açım." dediğinde kıkırdadım.

"Zaten anca açsın." dediğimde onun da gülme sesleri telefonu doldurdu.

"Gelince seni de yerim görürsün." dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Tamamdır patron ben söylüyorum masayı donatsınlar." dedim. Arkadan tekrar gülme sesleri gelince bende güldüm.

"Tamamdır güzelim. Kapatıyorum şimdi."

"Görüşürüz canım." dedikten sonra telefonu kapattım ve gelen garsona iki kişilik bir kahvaltı söyledim. Ardından Ateş'i beklemeye başladım.

Ateş gelene kadar size bu süreçte gerçekleşen olayları hemen anlatayım o zaman.

Şöyle ki Ateş'in evlenelim demesinin ardından geçen bir kaç günde ben iyice düşünmüştüm ve uzun süredir birlikte olduğumuzu ve evlilik teklifi aldığımı da göz önüne alarak artık zamanı geldi diye düşünmeye başlamıştım.

Bizimkilere evleneceğiniz haberini verdikten sonra Ateş'e birlikte ailesinin yanına gitmiş kararımızdan bahsetmiştik. Sonuç olarak herkes çok mutlu olmuş ve bizi desteklemişlerdi.

O günün akşamı artık kocaman olan ailemizle kutlama yemeği yemiştik. Daha sonra ki günlerde de nikah dairesine gitmiştik. Gerekli belgeleri çıkarmamız gerektiğini öğrenince de belgelerin peşine düşmüştü. Daha sonra tamamlanan belgelerle birlikte nikah tarihimizi 27 ağustosa almıştık.

Büyün bunlar birer Peri masalı gibi olurken kız isteme olayını yapmamıştık. Ateş benim üzüleceğimi biliyordu çünkü hayata olan anne ve babam yoktu. O yüzden biz aldığımız ortak kararla isteme kısmını ortadan kaldırmıştık.

Kınaya geçersek altı gün sonra kınamış olacaktı. Ama saha sıradan bir kına. Öyle çok ağlamalı felan değil. Akşam bütün kadınların birleşip oynayacağımız bir kına merasimi olacaktı.

O sıra da Ateş ve arkadaşları Mert'in evinde toplanıp eğlenecekkerdi.

Anlayacağınız gelenek görenek pek olmayacaktı düğünümüze.

Heh, düğüne geldik sonunda.

Şuan kaldığımız evin bahçesi tam olarak bir düğün yapılacak kadar büyüktü. Bahçeyi en ideal şekilde düzenleyeceklerdi. Daha sonra ise balayı için büyük adaya gidecektik. Ateş'in çok heyecanla bahsettiği büyük bir evi varmış orada. Denize on dakika uzaklıkta çok şirin ve yeşillikler içerisinde bir yer.

Anlayacağınız muhteşem giden hayatımız daha da muhteşem olacaktı.

Daldığım düşüncelerden masaya doğru yaklaşan Ateş'i görmem ile çıktım. Ayağa kalktıktan sonra ona gülümseyerek baktım. Nihayet yanıma geldiğinde kollarımı boynuna doladım.

"Hoş geldin." dedim. O ise boynuma ıslak bir öpücük bıraktıktan sonra geri çekildi.

"Hoş buldum, güzelim."

Kendi sandalyeme oturduktan sonra o da karşıma oturdu.

"Toplantı nasıldı?" dediğim. Üzerinde ki Ceketi çıkarırken cevapladı sorumu.

"Yeterince sıkıcı." dedi. Daha sonra ise masamıza gelen kahvaltılıklarla yemeğimizi yemeye başladık.

* * *

"Of, çok yoruldum ya." diyerek kendimi mağazada ki koltuğa attım ve isyan bayraklarını çektim.

Şuan saat öğlen iki buçuk olmuştu ve biz saat on ikiden beri gelinlik arayışındaydık. O kadar çok gelinlik denemiştim ki başım dönmüştü artık. Ya ben hiç birşey beğenmiyordum ya da bu gelinlikler güzel değildi.

Bir an kendimi sorgulasamda başımı olumsuz manasında salladıktan sonra yerimden kalktım.

"Başka bir yere gidelim." dedim Ateş'e doğru. O ise sabahtan beri gıkını çıkarmamıştı. Her giydiğim gelinliği sevmişti. Hiç yardımcı olmuyordu şuan bana.

"Güzelim bu girdiğimiz Sekizinci mağaza. Seçsen mi birini." dediğinde yanaklarımı şişirerek ona baktım.

"Beğenmiyorum ne yapayım." dedim o sıra arkamda duyduğum sesle oraya döndüm.

"Biz yardımcı olalım o zaman."

Dolunay, Yeşim, Beyza ve Mert tam karşımda bize gülümseyerek bakıyorlardı. Onlara çölde su bulmuş birisi gibi baktıktan sonra kızlara doğru hızla ilerledim.

"Sizi Allah gönderdi. Hadi gidip bakalım birşeyler ben hiç beğenmedim burada." dedikten sonra onları kollarından tutarak çıkışa ilerledim.

Tam kapıdan çıkıyordum ki arkamı dönüp Ateş'e seslendim.

"En en ve en güzelinden bir damatlık seç sevgilim." dedikten sonra kızlarla birlikte caddeye çıktık.

Bu mağazada neredeyse 1 saat durmuştuk. Ama hiç güzel şeyler yoktu. Resmen zaman israfıydı.

"Bir an önce  birşeyler bulalım. Çok yoruldum" diyerek onlara isyanımı duyurdum.

"Tamam tamam, seni şimdi arkadaşımın butiğine götüreceğim. Eminim aşık olacaksın." dedi Beyza. Ona teşekkür ederim cinsinden gülümsedikten sonra önümüze çıkan  ilk taksiye bindik. Beyza adresi verdikten yirmi dakika sonra gerçekten çok tatlı bir butiğe gelmiştik.

Arabadan indikten sonra butiğe doğru ilerledim. Tabelası, renkleri çok güzeldi. Sol cam tarafta ise let ışıklarla yazan yazıyı okuduğumda ufak bir gülümseme belirdi yüzümde.

"Benim hakkında ne düşünürsen düşün. Umrumda değilsin bebeğim"

Neden böyle bir yazı vardı bilmiyorum ama hoşuma gitmişti. Yazıya son kez baktıktan sonra içeriye girdim.

Ve daha ilk saniyede butikde ki kıyafetlere aşık oldum. Çok güzel, cıvıl cıvıl şeyler vardı. O sırada Beyza'nın çığlık atan sesiyle ona doğru döndüm.

"Baran," diyerek bağırdıktan sonra bir cocuğun üzerine atladı.

Evet baya,

Atladı.

Bu haline ilk şaşırsamda daha sonra kahkahalarla gülmeye başladım. Çocuk da kollarını ona sıkıca sardıktan sonra onu dönderdi.

"Özledik be kızım." dedi Baran. "Özellikte Furkan seni çok özledi. Bi gelsin saçını yolucam diyordu"

Baran ve Beyza ayrıldıktan sonra birbirlerine bakarak gülmeye başladılar biz üç kız ise garip garip onlara baktık. O sıra bir odadan çıkan oğlanı gördüm.

"Baran, bu kıyafetin başka mode..." cümlesini bitirmeden Beyza'yı gördü. "Len kara çingene." diye bağırdı. Daha sonra onlarda sarıldı.

"Beni özlemişsin duyduğuma göre fukocum" dedi Beyza ondan ayrılırken. Furkan ise ona kısık gözlerle baktıktan sonra bize döndü. Ona baş selamı verirken onun bakışları yanımda telefonu çalan Yeşim'e kaydı.

Yeşim, "Çok pardon." dedikten sonra butiğin girişine ilerledi. Kısa bir telefon konuşması yaptıktan sonra geri döndü.

O sırada Beyza bizi tanıştırmaya başladı. İki oğlanla da el sıkıştıktan sonra Yeşim, Furkan'la Dolunay'da Baran ile el sıkıştı.

O sıra Beyza'yla göz göz geldik. Bana çaktırmadan karşımda tanışan iki çifti gösterdiğinde ona sinsice sırıttım.

Çöp çatanlık kokusu alıyordum.

Siz de alıyor musunuz?

Onların da tanışmasından sonra birlikte gelinlikler bakmaya başladık. Ve hiç abartmıyorum diğer ünlü mağazalardan daha güzel dekor edilmişti burası ve daha güzel kıyafetler vardı.

Her gelinliği tek tek incelerken hayalimde ki gelinliği bir türlü bulamıyordum. Sıkıntıyla derin bir nefes vermiştim ki karşımda gördüğüm gelinlikle öylece kaldım.

"İşte bu..." dedim sessizce. Gelinliğe doğru ilerleyip elimi yumuşak dokunun üzerinde gezdirdim. O kadar güzeldi ki. Tam da istediğim buydu.

Gelinliği askılıktan çıkarıp elime aldım ve büyülü gözlerle inceledim. Askılı gelinlik kelebek motifleri ile süslenmişti. İnce askısının üzerinde bile kelebekler vardı. Omuzlarından sarkan taşlı detaylar ise daha farklı bir hava katıyordu.


Daha sonra kızlara doğru döndüm.

"Buldum." diye bağırdığımda hepsinin bakışları bana çevrildi.

"Oha!"

"Çok iyi"

"inanmıyorum." diyerek sırayla gelen cümlelerle yüzüm iyice gülmeye başladı. Gelinliği sanki değerli bir taş gibi nazikçe havaya kaldırdım.

"Bunu istiyorum." dedim ve parıldayan gözlerle gelinliğime baktım.

*

Düğünden 3 gün önce

Saçlarımı elimle düzeltirken üzerimde ki bindallıya aşkla baktım. O kadar güzeldi ki kendime her dakika bakasım geliyordu. Sarı saçlarım bimdallının üzerine doğru dökülürken aynada ki şuan ki görüntüme inanamıyordum.

Heyecandan elim titriyordu resmen. Dudağımı dişlememek için kendimi zor tutuyordum.

Beş dakikanın ardından artık misafirlerin sesini duyuyordum. O kadar kalabalık değildik. Sadece arkadaşlarımızı çağırmıştık. Beyza çok ısrar ettiği için onun evinin bahçesinde küçük bir eğlence yapacaktık

Kına yakılacak ardından ben üzerimde ki bindallıyı çıkarıp kırmızı elbisemi giyecektim. Bindallıyla oynaya bileceğimi düşünmüyordunuz değil mi?

Artık herkes geldiğinde odadan çıktım ve gelen misafirlere hoş geldin ettim. Zaten hepimiz bahçedeydik. Funda annem ve Yeşim'de tabi ki buradaydı.

Onların yanına geçerek oturduktan sonra yanıma gelip mutluluklar dileyen arkadaşlarımla sohbet ettim. Bu günü görmek bana hüzün verse de biraz sonra eğlence başlayacaktı sonuçta. Düğün öncesi eğlenmek herkesin hakkıydı.

Yavaş yavaş oynamalar başlarken ben hala oturuyordum. Çünkü birazdan kına yakılacaktı be ondan sonra oynamaya başlayacaktım. O sıra telefonuma gelen mesajla bakışlarımı oynayan insanlardan çekip Ateş'ten gelen mesaja baktım.

Ateş
Güzelim, ağlamıyoruz değil mi?

Atığı mesaja güldükten sonra cevap verdim.

Hayır, ağlamıyoruz.

Mesajı Ateş'e gönderdiğim dakika Dolunay, Beyza ve Yeşim kollarımdan tutarak beni ayağa kaldırdılar.

"Hadi bakalım gelin hanım. Kına zamanı." diyerek bana görümcelik yapmaya başlayan Yeşim'e dil çıkarttıktan sonra bahçenin ortasına konulan sandalyeye oturdum.

Herkes etrafımı çevrelediğinde içimi bir heyecan bastı. Örtüyü başıma örttüklerinde daha da heyecanlandım.

Sonrası ise belliydi. Başımda söylenen türküler, ağlamalar, sarılmalar...

~

Kendimi Yeşim'in yanına bırakıp derin derin nefesler aldım.

"Ay ne oynadık ya." diyerek elimle kendime yelpaze yapmaya çalıştım.

"Evet ya baya oynadık. Sen git üzerini değiştir kaldın bindallıyla." dediğinde üzerime baktım.

"Onu unuttum ben ya." dedikten sonra ayağa kalkarak eve geçtim. Tam o sıra çalan telefonumla mutfağa ilerledim. Telefonu açıp kulağıma tuttum.

"Efendim canım." dediğimde bir süre ses gelmedi.

"Ateş." dedim tekrardan

"Güzelim" dedi hemen ardından.

"Efendim." dedim tekrar. Açıkçası cevap vermeyince korkmuştum.

" Kapıya çıksana" dediğinde yüzümde gülümsemeyle kapıya ilerledim. Kapıyı açıp dışarıya çıktığımda kimse yoktu.

"Neredesin" dedim telefonda olan Ateş'e.

"Sokağın başındayım." dediğinde o tarafa doğru ilerledim. Tam oraya vardığımda bir anda kolumdan tutulup sırtım duvara yaslandı. Karşımda gördüğüm siyah gözlerle gülümsedim.

Kafasına kapşonunun şapkasını geçirmişti ve karşıdan ışığı gelen sokak lambası sayesinde yüzü görülüyordu. Tekrar bir dejavu yaşar gibi oldum.

Onu ilk gördüğüm zamana döndüm resmen. Gözlerim ona hayran hayran bakarken onun gülümsemesiyle bende güldüm.

"İlk karşılaşmamız gibi." dedim fısıltıyla.

"İlk." diyerek beni taklit etti. "İlk karşılaşmamız sayesinde sonsuza kadar kelepçelendik birbirimize." dedi.

Ona hayran hayran bakarken "Sonsuza dek" dedim.

"Mutluluğumuza, sonsuzluğumuza" diyerek devam etti. Kollarımı onun beline sardıktan sonra sıkı sıkı sarıldım ona.

Ayrıldığımız da beni uzun uzun inceledi.

"Çok güzel olmuşsun." dedi. Onun bunu demesiyle daha güzel olduğumu hissettim.  Elimle bindallımı düzeltirken ona parıldayan gözlerle baktım.

"Seni buradan kaçırsam mı?" dediğinde kıkırdadım.

"Olmaz," dedim "Herkes içeride beni bekliyor." dediğimde bir şey demedi. Yanıma doğru yaklaştı, eliyle saçlarımı düzelttikten sonra alnıma sıcak bir öpücük bıraktı. Bu yaptığıyla yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu.

"Seni beklemesinler o zaman" dediğinde birşey söylemeden ona baktım. Daha sonra arkamı dönüp koşar adımlarla eve ilerledim.

* * *

Düğün günü

"Ağlamıyorum ya gözüme taş kaçtı." diyerek arkasını dönen Dolunay'a sulu gözlerle bakıp yanına yaklaştım. Kollarımı ona sardıktan sonra iç çektim.

Şuan üzerime gelinliğime giymiştim. Saç ve makyaj ise daha yapılmamıştı. Dolunay ise bu halimi görüp duygusala bağlamıştı.

" Canım arkadaşım yapma ama böyle." dediğimde bana döndü ve sıkıca sarıldı.

"Evlenmesen mi?" dediğinde kıkırdadım.

"Turşumu kuracaksan olur, evlenmem." dediğimde oda güldü. Daha sonra ise ondan ayrılmam, saç ve makyajın yapılması işe geçti.

İki saatin ardından herşey hazırdı. Kızlar bile üzerlerini giymiş, makyajlarını yapmışlardı. Yanımda Sadece Dolunay kalmıştı. Diğerleri gelenlerle ilgileniyordu. Heyecanla tırnaklarımı kemiriyordum resmen. Odanın bir ucundan diğer ucuna ilerliyordum. Tam o sıra çalan kapıyla kalbim ağzımda atmaya başladı.

Dolunay kapıya ilerlediğinde derin bir nefes aldım yoksa düşüp kalacaktım burada.

Dolunay kapıyı açtığında bakışlarımı yere sabitledim. Gözlerime ilk çarpan gördüğüm siyah ayakkabılar oldu. Bakışlarımı yukarıya doğru çıkardığımda kalbimi hızlandıran gülüşünü gördüm.

Bana sunduğu gülüşüne, siyahlarını parlamasına ve giydiği damatlığı inceledim dakikalarca. İkimiz de sessizce birbirimizi incelerken sonunda konuşan o oldu.
"Rüyalarımdan bile güzel." dediğinde yutkunamadım. Kalbim heyecandan duracak gibi oldu.

O yanıma doğru yaklaştığında titerek bir nefes aldım.

"Çok güzelsin" dedi sol elimi tuttuğunda. Sonunda bende kendime geldim ve ona küçük bir gülümseme gönderdim.

"Çok heyecanlıyım." dedim ellimi onun eline sararken.

"Bende" diye cevap verdi. "İnelim mi artık. Bizi bekliyorlar." dediğinde başımı evet manasında salladım.

Ardından koluna girdikten sonra odadan çıktık. Düğünün olduğu kısıma geldiğimizde şarkılar çalmaya başladı  biz ise o şarkı eşliğinde nikah masamıza doğru ilerledik. Kafamızdan aşağı artıkları her renk çiçekler eşliğinde nikah masasına geldik. Ateş sandalyemi çektiğinde gülümseyerek oturdum. Yanımda o da yerini aldığında gelen misafirlere baktım. Kalabalık değildik. Arkadaşlarımız ve ailemiz vardı sadece.

Nikah memuru uzun bir konuşma yaptıktan sonra o soruyu bana sorduğunda küçük dilimi yutacak hale geldim.

"Siz Cevdet kızı Miray Öztürk, Mehmet oğlu Ateş Karan'ı kocalığa kabul ediyor musunuz?"

Sorulan soruyla birlikte titreyen ellerimle mikrofonu elime aldım. Ve sadece Ateş'in gözlerinin içine bakarak bağırdım.

"Evet!"

...

İlerlediğimiz yolda artık büyük adaya gelmiştik ve iki dakikalık yolumuz kalmıştı. Ben hala üzerimde gelinlik ile duruyordum. Çıkarmak isterdim ama Ateş çıkarmamı istememişti. Bende onun istediği gibi olsun demiştim.

İki dakikanın ardından araba büyük ve çok tatlı bir evin önünde durdu. Ben evi incelerken Ateş arabadan çoktan inmişti ve benim inmeme yardımdım etti. El ele eve doğru ilerlerken mutlulukla gülğmsüyordum. Tam o sıra Ateş beni bir anda kucağına aldı ve döndürmeye başladı.

Kahkahalarla gülerken kollarımı Ateş'in boynuna doladım. Ve son olmayacağını bildiğim cümlemi söyledim. Bize özel cümlemizi...

"Ay tenli adam, güzel gözlü kadının seni çok seviyor"

S O N

Unutmayın bu bir son değil bu sonsuzluğun başlangıcı.....

Ühühühü ağlamıyorum ya gözüme final kaçtı. İçim çok buruk bir şekilde son yazısını yazmak gerçekten üzdü beni.

Çoçuğumu evlendirmiş gibi hissediyorum. Hem üzgünüm hem de mutlu..

Neyse konuşacağım bir bölüm gelecek zaten. Şimdilik hoşça kalın 💙

Continue Reading

You'll Also Like

6.4M 280K 61
Her şey abimin düğününde beğendiğim çocuk yerine abimin arkadaşının numarasını almakla başladı. Liya; ANALAR NELER DOĞURUYOR Liya; KAYNANAM ABARTMIŞ...
22K 2.4K 31
wooyoung: hocam benimle çıksanıza nolur ¡fazlasıyla başkası yerine utanabilirsiniz!
1.5K 577 71
"Yokluğunda harabeydi gönülüm Kalbim sen diye atardı Şimdi sensiz sesiz kaldı atmıyor artık eskisi gibi yağmurda ansızın çıkan gökkuşağımdın dikeni...
598K 43.3K 51
Oysa, o benim kaybettiğim rotamdı. Adresini bilmediğim evim, ruhumun acı romanında okuyamadığım o son sayfaydı. "Sen, beni içinde öldürdüğünü mü söyl...