KAPI 23:56

By grytanox

447K 19.3K 5.5K

[TAMAMLANDI] Bir gece yarısı, Evinin kapısının önünde, Bir kız bulmasıyla başladı her şey. Ve o gece yazıldı... More

TANITIM
0.1
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
FİNAL
- ACILAR SOKAĞI -

0.2

26.7K 1K 424
By grytanox

Toygar Işıklı - Çok Geç
Feridun Düzağaç - Beni Bırakma

***

İki gün sonra

Günlerden salıydı. Arsen üç gündür buradaydı. Kendini azda olsa toparlamış ama hala bileklerinin acısını dindirememişti. Salondan çıkıp mutfağa girdiğinde onu yemek yerken görmüştü. Onu çağırmadan yemek yiyordu. Fakat o hatalı değildi kendisini tek yaşamaya öyle alışmıştı ki artık onunla birinin kaldığının farkında değildi. Civan onu fark ettiğinde yerinden kalktı ve tezgaha doğru gidip dolaptan bir tabak aldı ve ocakta ki tencereden çorba koydu. Arsen hala olduğu yerde bekliyordu.

"Gel hadi. Kusura bakma, tek olmaya o kadar alıştım ki seni unuttum."

Karşısına oturdu. En sevdiği mercimek çorbası yapılmıştı. Yavaşça yemeğe başladı. Tadı güzel olmuş tam istediği gibiydi.

"Sen mi yaptın?"

Civan soru karşısında şaşkınlığını gizleyememişti.

"Evet. Beğendin mi?"

"Beğendim."

"Afiyet olsun."

Kaldığı yerden yemeğe devam etti. O sırada Civan kalkmış ve tabağına başka yemek koyup geri oturdu. Arsen çorba ile doymuştu. Midesi rahatsız olduğu içinde çok yemek istememişti. Tabağını alıp tezgaha bıraktı.

"Ben hallederim sen bırak."

Başını sallayıp onu onayladı.

"Arsen aslında seninle biraz konuşmak istiyorum."

Yine başını salladı.

"Salona geçelim burayı sonra toplarım."

Beraber salona geçip oturdular.

"Nasıl başlasam bilemiyorum ama sana bazı sorular sormam lazım. Mesela o kurşun nasıl oldu?"

"Onuncu yaş günümdü. Her şey çok güzeldi ta ki o silah sesine kadar. Başta ne olduğunu anlamadık sonradan fark ettim ama geç kalmıştım. Kim ya da neden o silah patladı hiçbir zaman bilmedim zaten sormadım da. O günden sonra onunla yaşamaya başladım. Bazı zorlukları oldu ama alıştım. Sanırım doğum günlerim lanetli."

"Sebebini hiç öğrenmek istemedin mi? Sen değilsen bile ailende mi istemedi?"

Güldü.

"Sevilen ya da istenilen bir evlat olduğumu sanıyorsun galiba ama öyle değil. En çok babam nefret ediyor benden şu an ortada olmadığım için çok mutludur. Annemde çok üzülmez o da kendi halinde ama en çok benimle ilgilenen bakıcım üzülmüştür. Büyüdüğüm halde asla ondan ayrılmadım çünkü."

"Kaç yaşındasın?"

"Bu yıl 27 oldum sanırım, sen?"

"30. Sezen biraz hatırladıklarından bahsetti ve Tuna da aynı şekilde. Birbiriyle bağlı olaylar sanırım."

"Bardayız sonra arkamda biri var ve boğazıma sarılı bir el, aynadaki yansımamızı hatırlıyorum ama gerisi yok. Emin olabilirsin hatırlamak için çok çabalıyorum."

"Burada istediğin kadar kalabilirsin sıkıntı değil. Kendini zorlama."

"Civan? Sence arkadaşlarım ya da ailem beni arıyor mudur?"

Ona bakıp titreyen ellerini tuttu.

"Arıyordur tabi neden aramasınlar ki?"

"O zaman beni nasıl bulamıyorlar? Hiçbir haber yok."

"Eğer istiyorsan ailene ya da arkadaşlarına ulaşmaya çalışırım. Hatta gitmek istersen.."

"İstemiyorum. Onlar bana ulaşmak isteselerdi bulmaya çalışırlardı hem son bir senemi hatırlamıyorken ve onlarla ilişkimizin nasıl olduğunu bilmiyorken bulsalarda ne yaparım bilmiyorum."

"Onlarla ilgili şeyler hatırlıyorsun ki sadece bir seneni unuttun Arsen. Sen sanki tüm onlarla geçen senelerini unutmuş gibisin."

"Belki de o bir sene hariç diğer senelerim iyi geçmediğini bildiğimdendir."

Arsen başını önüne eğdi.

"Arsen ne olduğunu bilmiyorum fakat şu zamana odaklansan? Sadece kaybettiğini seneyi ve sana bunu kimin yaptığını hatırlamaya çalış ondan öncesi umurunda olmasın ve önündeki seneleri düşün onlarla beraber olacağın zamanları."

Aniden başını kaldırıp ona baktı.

"Sen olmayacak mısın?"

Civan bu soruyu beklemiyordu.

"Konuşmayacak mısın?"

"Bilmiyorum bunu zaman gösterir."

"O ne demek şimdi?"

Civan ceketini alıp evden ayrıldı. Arsen olduğu yerde ne kadar beklediğini bilmiyordu ki kapı çaldığında hareket etti. Kapıyı açtığında Selim'in geldiğini gördü.

"Aran evde mi?"

Ona böyle seslenmesini sevememişti.

"Civan evde yok."

Selim başını sallayıp bahçeden çıktı ve motoruna binip gözden kayboldu. Ona nasıl ulaşacağını bilmiyordu. Bir telefonu bile yoktu. Kapı tekrar çaldı. Gidip açtığında hiç kimse yoktu ayağının dibindeki kutu hariç.

İçinde bir sürü mektuplar vardı. Kutuyu alıp içeriye geçti. Sehpanın üstüne koydu. Ona gelmiş olacağını düşündüğü için hiç dokunmamıştı. Biraz hava almak için bahçeye çıktı. Evin etrafında çok ev yoktu ve sessizdi. Bacağında bir ıslaklık hissettiğin de tedirgin oldu. Etrafına baktığında bir köpek gördü. Onun olmalıydı. Köpek ona doğru koştuğunda biraz korksa da ağzındaki topu görünce onunla oynamak istediğini anlamıştı. Topu ayağının dibine bırakmış ona bakıyordu. Topu alıp fırlattığında koşarak düştüğü yerden alıp geri gelmişti. Arsen elinde topla koşmaya başlamıştı acını yansa da o da onunla koşuyordu. Defalarca topu atıp geri getirmiş ve en son çok yorulduğu için yer oturduğun da o da yanına oturmuştu. Eğitimli bir köpek olduğu belliydi. Köpek biraz ona yaklaşmıştı. Arsen ona sarılmış dizlerinin üstüne yatırmış tüyleriyle oynuyordu. Hep bir köpeği olsun istemiş fakat ailesi izin vermemişti.

"Keşke senin gibi bir köpeğim olsaydı. En azından beni dinleyecek biri olurdu hayatım da. Biliyor musun? Beni çok yordular ama ben pes etmedim, boyun eğmedim. Hep kendim için çalıştım kimseyi umursamadım. Asla vazgeçmedim. Yorulmak ya da sevilmemek umrumda olmadı hiçbir zaman ama bazen hissetmek istiyor insan. Sırf bu yüzden doğum günlerimi hep kutlarım azda olsa hissederim diye. Bu sene kutladım mı? Hatırlamıyorum. Buraya geldiğimden beri içimde garip bir his var. Sanki hep buraya aitmişim ve evime, beni gerçekten sev insanların yanındaymışım gibi. Neyse artık içeriye girme vakti kalk bakalım."

Arsen komutu üstüne dizlerinden kalmış ve bahçenin diğer ucuna gitmişti. Toparlanıp ayağa kalktığında arkasında duran onu fark etti. Ne zaman gelmişti? Havanın karardığını ve saatin kaç olduğunun farkında değildi.

"Seni sevmiş olmalı."

"Ne zaman geldin?"

"Az önce. Geldiğimi duymadın mı?"

"Hayır. Onunla oynamaya dalmışım sanırım."

"İçeriye gel hava soğudu."

Beraber içeriye girdi ve Civan kapıyı kapattı.

"İsmi ne?"

"Azul."

Civan'ın dikkatini sehpanın üstünde duran kutu çekmişti.

"Bu ne?"

"Sana geldi sanırım. Ne olduğuna bakmadım."

Civan kutuyu önüne çekip içindekilere bakmaya başladı. İçinden herhangi bir mektup alıp arkasına baktı.

Babaannesinden Gizay'a.
6 Mart 2006.

Başka bir mektup aldı.

Abisinden Gizay'a.
6 Mart 2020.

"Bunlar sana gelmiş sanırım."

Şaşırmıştı.

"Bu nasıl olur? Burada olduğumu kimse bilmiyor ki."

"Her kimse seni buraya gönderen kişi sanırım. Mektuplarda hep senin adın var ve hepsinde bir aile üyesinin ismi ve senin doğum günün tarihi var."

Arsen uzanıp kutudan bir mektup alıp arkasına baktı.

Hiç görmediği babasından kızına.
6 Mart 2003.

"Vurulduğum yılın tarihi var bunun üstünde ve hiç görmediğim bir babam varmış."

Arsen şoktan çıkamıyordu. Bunlar ona fazla gelmişti. Civan paniklediğini fark etmişti.

"Arsen bana bak. Sakin ol tamam mı? Şu an çok şaşkınsın ve bu panik atak geçirmene sebep oluyor. Tut ellerimi şimdi kapat gözlerini." Dediğini yaptı.

Derin bir nefes aldı.

"Korkuyorum."

"Korkma. Ben yanındayım ve hep olacağım sen sadece buna inan."

Gözlerini açıp onun gözlerinin içine bakıp, "Sahiden hep olacak mısın?"

"Sana söz."

'Ama kendime değil.' diye geçirdi içinden.

***

Ertesi gün

Civan uyandığında onu yatağında göremedi. Halbuki gece onu getirmiş ve kendisi de koltukta uyumuştu. Hemen odadan çıkıp salona geldiğinde onu gördü. Camın önünde oturuyordu. Yanına gidip oturdu.

"Arsen ne yapıyorsun burada böyle?"

Elindeki mektubu gösterdi.

"6 Mart 2020. Artık her şeyi öğrendin ve doğru zaman olmadığı için her şeyi unutmalısın. Gittiğin yerde mutlu olacaksın ve her şeyi hatırladığında senin yanında olacağım. Abin."

"Buraya gelmenin bir sebebi var."

"Abim her şeyi unutma mı istemiş? Ne anlatmış olabilir ki? Ama asıl soru şu benim bir abim mi varmış?"

"Arsen bırak şu mektubu hadi kalk."

"Civan o seni tanıyor. Sen de onu tanıyorsun değil mi?"

"Tanımıyorum. Hem daha adını bile bilmediğimiz bir adam için beni suçluyorsun Arsen."

"Suçlamıyorum olanı söylüyorum. Eğer seni tanımasaydı mutlu olacaksın demezdi herhalde."

Civan ve Arsen yerden kalktı.

"Eğer tanışıyorsak bile seninle ilgili hiçbir şey bilmiyorum. Seni kapım da bulduğum zaman ilk defa gördüm. Seni tanımıyorken sana evimi açtım. Seni bilseydim emin ol sana böyle davranmaz daha sert olurdum ve ilk fırsatta senden kurtulmak için elimden geleni yapardım. Hep olduğum gibi."

"Şu an olduğun gibi?"

"Şu an olduğum gibi."

Gözleri doldu ama güçlü durmaya çalışıyordu.

"O zaman olman gerektiği gibi ol. Bana tolerans gösterme zaten bunu istemiyor musun?"

"Gerçekten bunu mu düşündün şu an? Konuyu nereye getirdin?"

"Aran konuyu buraya getiren sensin!"

Ona ilk defa öyle seslenmiş ve Civan garipsemişti.

"Beni suçlayan da sensin. Şu an kim dahi olduğunu bilmediğimiz bir herif yüzünden tartışıyoruz farkında mısın? Ne güzel bir sabah."

Arsen durdu.

"Tabi ki farkındasın ama üstelemeye devam ediyorsun çünkü üstelersen bir şeyler söylerim sanıyorsun ama yanıyorsun. Az önce de dediğim gibi tanışıyorsak bile seninle ilgili hiçbir şey bilmiyorum."

Önce elleri titredi sonra dizleri ve öylece yere düştü.

***

Saatler geçmiş ama Arsen hala uyanmamıştı. Civan onu alıp hastaneye getirmiş başında bekliyordu. Babası defalarca ne olduğunu sorsa da hiçbir şey anlatmamış sadece onun uyanmasını bekliyordu. Babası tekrar yanına gelmişti.

"Civan artık bekleme onu, bak vücudunun halini görüyorsun. Bırak dinlensin biraz sen de dinlen. Hadi eve git bir sorun olursa seni arayacağım."

"Gitmiyorum, onu bana emanet etmedin mi? Başında bekliyorum işte emanetime sahip çıkıyorum."

"Bu hale geldiğinde mi emanet olduğu aklıma geldi? Bak, onun yanında tartışmak istemiyorum ve son kez söylüyorum terk et burayı hemen!"

Civan oturduğu yerden kalkıp babasının önünde dikildi.

"Korkuyorum."

"Civan neyden korkuyorsun? Şu an durumunun iyi olduğunu sadece yorgun olduğu için uyanmadığını sana defalarca söyledim. Sözümü dinle ve eve git. Eminim sabah uyandığında hastane kıyafetleriyle durmak istemeyecektir."

"Bu seferde dediğin gibi olsun."

Arslan Bey oğlunun bu haline ne kadar üzülse de doğrusunun bu olduğunun farkındaydı.

Civan hastaneden çıktığında arabasına binip arkadaşlarının yanına gitti. Onlara son durumdan bahsetmeliydi. Yol boyunca o tanıdığın kim olabileceğini düşündü ama hiçbir fikri yoktu. En azında bir ip ucu olsaydı belki de bulacaktı. Eve ulaştığında arabadan inip kapıyı çaldı.

"Hoş geldin."

Civan direkt içeriye girip aşağıya indi.

"Bir sorun mu var? Arsen nerede?"

"Var. Ve o hastanede."

"Hastane mi? Aran, neden bize haber vermiyorsun?"

"Vaktim yoktu, Azra."

"Aran, konuş artık."

"Dün ben çıktıktan sonra eve bir paket gelmiş içinde mektuplar ve fotoğraf albümü olan kim gönderdiği yazmıyor. Arsen benim sanıp salona koymuş bakmamış bile sonra çıkıp Azul ile oynamışlar falan. Asıl konu paketi bana gösterdiğinde mektuplara baktım hepsi onun için yazılmış hep doğum günlerinde ama yıllar hep farklı."

"Ne var bunda ailesi yazmıştır?"

"Sıkıntı da buradan çıkıyor zaten, Sezen. Ona ne olduysa bu seneki doğum gününde abisi tarafında yapılmış ve herifle tanışıyoruz sanırım. Ayrıca kız abisi olduğundan bile haberi yok. Yazdığı mektupta ona bir şey anlattığı ama doğru zaman olmadığı için unutması gerektiği ve gideceği yerde mutlu olacağı yazıyor. Bu yüzden onunla tartışmış da olabiliriz."

"Olaylar gittikçe karışıyor valla aklım almıyor artık. Bir insan nasıl kardeşine bunu yapabilir?"

"Azra geçerli bir sebebi olduğunu düşünüyorum ama illa da böyle olması gerektiğini savunmuyorum." diye konuştu Tuna.

"Adamla tanışma ihtimalinizin olduğunu söyledin. Aklında biri var mı? Onunla tanışma ihtimali olan?"

"Yol boyu düşündüm ve kimseyi bulamadım, Selim. Hala da düşünüyorum."

"Belki de çok uzağımızda aramamalıyız. Arsen'le sakince konuşmalıyız. Belki de hep burada yaşıyordu ve hep hayatımızdaydı ama biz fark etmedik. Onun abisiyle çok yakınsın belki de ama onu hiç görmemiş olma ihtimalin de yüksek. Ayrıca kız o haldeyken nasıl onunla tartışırsın, Aran?" diye çıkıştı Sezen.

"Sezen çok doğru söylüyor, Aran. Belki de hep yakındaydı."

"Beni öyle suçlayınca sinirimi bastıramadım, Sezen. Ne yapayım?"

"Bu olayın sonuca varması çok uzun süreceğe benziyor. Ta ki Arsen her şeyi hatırlayana kadar."

Sezen, Aran'ın yanına gidip sarıldı. Kendini suçlu hissettiğinin farkındaydı.

"Kız hastanede dedin, durumu nasıl?"

Sezen koltuğun koluna oturdu ve elini onun omzuna koydu.

"Babam yorgun olduğu için uyanmadığını söyledi. Saatlerdir uyuyor ama durumu iyiymiş."

"Peki kurşun? Ne oldu da hastanelik boyutuna geldi iş?"

"Ben de anlamadım ki Selim. Birden öylece düştü. Hemen alıp hastaneye götürdüm. Kurşun için bir şey demedi."

"Sabah hep birlikte gidelim yanına biraz moral olur onun içinde. Ama şimdi herkes dinlenmeye uzun bir gündü." deyip kalktı Azra.

***

Herkes erken uyanmış ve Arsen'in yanına gelmişlerdi fakat odasında yoktu. Yanlarından geçen hemşireye sormuşlardı ama bilmediğini söylemişti.

"Aran baban geliyor." diye fısıldadı Sezen.

"Nerede o?"

"Sana dün gece haber verecektim ama onu bulurum sandım."

"Ne bulmasından bahsediyorsun sen?"

"Arsen dün gece sen gittikten bir saat sonra kayboldu. Her tarafı aradık ama bulamadık, tekrar arıyorlar."

"Ona bir şey olursa beni arayacağını söylemiştin!"

"Bağırma hastanedesin."

"Başından asla ayrılmamalıydım."

"Aran, sakin ol biraz hep beraber tekrar bakarız etrafa."

"Olamam, Selim. Sana güvenmiştim yine güvenimi boşa çıkardın." diyerek oradan ayrıldı.

Onu nerede bulacağına dair en ufak bir fikri yoktu. İlk olarak hastanenin bahçesine baktı sonra diğer bölümlerin olduğu katlara ama bulamadı. Geri sadece morgun olduğu kat ve çatı katı kalmıştı.

Gönderen: Tuna

Her yere baktık bulamadık, Aran. Polise haber vermenin zamanı geldi artık.

Mesajı okuduktan sonra telefonu cebine koyup morgun olduğu kata indi ve bakmaya başladı. Kattaki görevliye onu sorduğunda hiç öyle birinin gelmediğini söylediğinde direk olarak çatı katına çıktı.

"Neredesin be kızım?"

Etrafına bakınmaya başladı ama onu görememişti. Arsen oradaydı oysa. Kendini bir köşeye gizlemiş onu bekliyordu ama Civan onu bulamıyordu. Arsen bir duvara yan bir şekilde yaslanmış duruyordu. Gözleri ağlamaktan şişmiş ve yine yorgundu. Geçmek bilmeyen bir yorgunluk vardı üstünde. Başını kaldırdığında Civan'ı gördü ama onun arkası dönük olduğu için görememişti.

Arsen ayağa kalkıp, "Civan!" diye bağırdı.

Civan arkasını döndüğünde onu gördü. Arsen tüm acılarına rağmen koşarak ona sarıldı. Civan onu bulduğu için hem mutlu hem de çok şaşkındı. Arsen ağlıyordu. Ondan ayrılıp yüzüne baktı.

"Gittin, sandım."

Tekrar ona sarılıp, "Benim senden başka kimsem yok. Sen de başını alıp gitme ne olur."

***

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum:)

instagram: grytanox
twitter: grytanox

Continue Reading

You'll Also Like

11.9K 2.4K 18
🏆RomanceTR Gençlik Rüzgârıyla Savrulanlar okuma listesinde!🏆 Psikoloji | Romantizm Paramparça olan ruhumun kırıkları elime batarken hayatın beni it...
316K 26.6K 31
jikook#1[vampire] -"Kim olduğunu bilme istiyorum Jimin, seni her şeyden korumak ve sadece benimle ol istiyorum. Her şeyi silelim, sadece biz kalalım...
275K 17.8K 22
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
846K 58.4K 35
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...