how to lose Tony Stark in ten...

By elfvari

25.6K 2K 888

"Bir erkeği on gün içinde kaybetmek istedin değil mi? Tebrikler, kaybettin işte!" "Hiç sahip olmadığın bir şe... More

how to lose a guy in ten days?
one : be yourself
two : be jealous
three : act stupid
four : humiliate him in front of his friends
six : make wedding plans
seven : don't forgive him
eight : go to thereapy
nine : introduce him to your family / 1
nine : introduce him to your family / 2
ten: lie to him
how to lose a billionere in ten days?
the end

five : take care of him

1.4K 132 35
By elfvari

"Hala aramadı."

Scarlett salonunu bininci kez turlarken bir yandan da telefonunu sıkı sıkı tutuyordu. Sabahtan beri Tony Stark'tan bir mesaj ya da arama beklemişti ama şimdiye kadar hiçbir şey yoktu.

"Neden arasın ki?" dedi yerde oturmuş ayak tırnaklarına oje sürmekle meşgul olan Charlotte. Şartlar ne olursa olsun doğruları söyleyen biriydi ve bu özelliğiyle gurur duyuyordu. "Kavga ettiniz değil mi? Bir sebep belirtmesine gerek olmadan seni bir daha aramamak için harika bir zaman."

"Haklı olabilirsin." dedi Scarlett ve yüz üstü koltuğa uzanıp umutsuzca duvarı izlemeye başladı. "Sanırım gerçekten bitti."

"Bu kadarından bile iyi bir yazı çıkaracağından eminim tatlım."

Scarlett şaşkınlıkla, o ana kadar yazıyı hiç düşünmediğini fark etti. Tek umursadığı Tony Stark ile daha fazla zaman geçiremeyecek olmaktı. Koltukta oturur pozisyona gelip tırnaklarını ısırmaya başladı. Hala Tony'i yanında istemesi onu korkutmaya başlamıştı. Profesyonelliğini kaydedip kendini bu saçma oyuna mı kaptırmıştı gerçekten?

"Charlotte," diye seslendi arkadaşına. Şimdi ayak tırnaklarına üflemekte olan kadın başını kaldırdı. "sence yanlış mı yaptım?"

Charlotte başından beri bunu bekliyormuş gibi hızla konuştu. "Tabi ki yanlış yaptın kızım! Tony Stark ile oyun oynayamazsın. Belki de senden gerçekten hoşlanacaktı ama sen aptal müdürün Lena yüzünden o geleceği çöpe attın."

Scarlett bunu beklemiyordu. Biraz destek ve yalan teselliler istemişti ama gerçekleri duymak onda tokat etkisi yaratmıştı.

"Bizim bir geleceğimiz yoktu Charlotte." diye mırıldandı, daha çok kendini inandırmak için.

"Nerden bilebilirsin ki?" dedi Charlotte sürdüğü ojenin kuruması için tırnaklarına üfleyerek. "En azından bu kadar çabuk ayrılmazdınız belki."

Scarlett ani bir kararla ayağa kalktı ve telefonunu tekrar eline aldı. "Belki de ben onu aramalıyım."

"Ona eziyet etmeye devam etmek için mi?"

Scarlett düşünmek için kendisine zaman tanımadan diğer odaya geçerken "Kesinlikle!" diye bağırdı. Bir yandan da Tony Stark'ın numarasını aramıştı bile. Telefonun çalışını dinlerken kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Adamın ne tepki vereceğini kim bilebilirdi ki.

"Tony Stark."

Tanıdık sesi duyduğunda yatağına oturmak zorunda kalmıştı. "Merhaba Stark."

Tony öksürdü ve derinden gelen bir sesle yanıt verdi. "Merhaba Scarlett."

Scarlett nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Bu sefer içinden geldiği gibi davranabilirdi belki, en azından ikisi tekrar bir araya gelene kadar. "Dün hakkında konuşmak için aradım, Tony. Ben-"

Konuşması Tony'nin derin öksürükleriyle kesildiğinde kadın neden bahsettiğini bir an için unutup telaşla sordu. "Sen hasta mısın?"

"Garip bir şekilde evet." dedi Tony. Sesi gülümsüyor gibi çıkıyor olsa da bu Scarlett'i sakinleştirmeye yetmemişti. Konuşması cidden bozuk ve derinden geliyordu. "Süper kahraman olunca hasta olmazsın sanıyorsun yine de bakteriler seni yenebiliyor."

Her ne kadar tereddüt etse de Scarlett "Gelmemi ister misin?" diye sordu. "Hem belki yüz yüze konuşabiliriz."

Tony düşündü. Dün gerçekten sabrının sınırına geldiğini hissetmiş ve Scarlett'e gerçek düşüncelerini söylemişti. Şimdi barışıp bu işkenceyi birkaç gün daha çekmek istiyor muydu?

"Tabi ki." dedi gururuyla verdiği savaşı da bakterilerde olduğu gibi kaybederek. Yüz yaşındaki bir adamın onu yenmesine izin vermeyecekti.

Scarlett sevinçle yataktan kalktı ve üzerine giyecek bir şeyler bakarken "Birazdan oradayım." dedi.

• • •

Scarlett, Stark kulesine ulaştığında hiç zaman kaybetmeden içeri girdi. Muhtemelen çok paspal ve çirkin görünüyordu. Basit bir eşofman ve tişört giymiş, saçlarını da öylesine toplamıştı. Yüzünde doğru düzgün makyaj bile yoktu ve Stark'ın kendisini şu ana kadar hep en şık haliyle gördüğü düşünülürse bu görüntü adamda ters tepki yaratabilirdi.

Cam asansördeki yansımasından kendini izlerken en azından kot pantolon giyebileceğini düşündü. Tabi ki evden nasıl çıktığını bile bilmediği için bu ihtimal aklına gelmemişti. Bir an önce Stark'ı görmek ve işleri yoluna koymak istiyordu, sadece yazısına devam edebilmek için.

Asansörden çıkıp geniş salona girdiğinde Tony'i koltukta oturmuş televizyon izlerken buldu. Omuzlarının üzerine bir battaniye atmış ve önüne de bir kutu peçete yerleştirmişti. Scarlett, gözlerinin ve burnunun şimdiden kızarmaya başladığını gördü. Demir Adam'ı böyle görmek garip hissettiriyordu.

"İyi misin?" dedi ona yaklaşarak. Tony gözlerini izlediği şeyden ayırmadan başını salladı. Scarlett ile olan oyununa devam etme kararı almış olsa da onunla fazla muhattap olmaktan kaçınıyordu. Kadının bu sefer ne gibi gariplikler sergileyeceği belli olmazdı.

Scarlett bu sefer Tony'nin yanına oturdu ve "Ne izliyorsun?" diye sordu. Normal davranmaya çalışıyor ancak dün gece ettikleri kavganın gerginliğini üzerinde hissetmeden edemiyordu. Tony ona hala kızgın mıydı acaba?

"Gelinliklerle ilgili bir program. İnanılmaz aptalca ama bir şekilde başından ayrılmak istemiyorsun."

Stark'ın hala kendisine bir kere bile bakmamış olması Scarlett'i hayal kırıklığına uğratmıştı. Ne beklediğinden emin değildi ama bu tavır kalbini kırıyordu. Ayağa kalktı ve mutfağa doğru ilerlerken "Ben sana çay yapayım." diye mırıldandı.

Tony, kadını arkasından izlerken bugün neden diğer günlerden farklı olduğunu anlamaya çalıştı. Mesele sadece şık elbiseler yerine ev kıyafetleriyle olması ya da saçlarının dağınıklığı değildi. Scarlett'in sesindeki ve davranışlarındaki Tony'i deli eden o tavır gitmişti sanki.

Çayı yapıp geldiğinde Scarlett, Stark'a uzattı ve tekrar yanına oturdu. Tahmin ettiği gibi Tony'nin mutfağı bomboştu. Neyse ki kadın buraya gelirken evden birkaç şifalı bitki getirmeyi akıl etmişti.

"Teşekkür ederim." dedi Tony gülümseyerek.

"Bu kadar hasta olmayı nasıl becerdin Stark?"

"Dün sen gittikten sonra bir süre daha terasta kalıp düşündüm." diye cevap verdi Tony dürüstçe. Düşündüğü şey daha çok iddiayı devam ettirmeye değip değmeyeceğiydi. Yine de aklına ara sıra Scarlett'i tanıdığı akşam gelmiş ve o günkü çekici kadının nereye kaybolduğunu merak etmişti. "Rüzgar yemiş olmalıyım."

"Ne düşündün?" diye sordu Scarlett ona biraz daha yaklaşarak. Duyacaklarından ölesiye korkuyordu.

Tony bu konuşmadan kaçamayacağını anladığında televizyonu kapattı ve kadına dönüp gözlerinin içine baktı. "Seni düşündüm Scarlett. Bize ne olacağını ve-"

Scarlett elini Tony'nin yanağına koydu ve hareket ettirmekten korkarak durdu. "Bize ne olacak?"

"Bilmiyorum."

"Bana hala kızgın mısın?"

Tony hala kızgın mıydı? Artık bilmiyordu. Bitki çayının kokusu ve Scarlett'in sıcak eli onu iyice sersemletmişti.

"Sadece bazen- O kadar fazla oluyorsun ki." diye mırıldandı başını iki yana sallayarak.

Scarlett başından beri ilk defa Tony için kötü hissediyordu. Yazısı uğruna yaptığı şeyler çoğu zaman kendisine bile fazla gelmişken adamın böyle düşünmesi çok normaldi.

"Üzgünüm." dedi Scarlett. Stark'ı kaybetmek istemiyordu, en azından yazısını tamamlamadan önce.

Tony derin bir nefes verdi. Sonunda onunla tekrar bir araya geleceği noktaya gelmişti. Son birkaç gün daha dişini sıkmalı ve kendinden emin Yüzbaşı'na karşı zaferini kutlamalıydı.

Scarlett şu anda bu kadar iyi ve şefkatliyken bu günler eskisi kadar korkunç görünmemeye başlamıştı. "Ben de üzgünüm." dedi. "Dün kalbini kıracak şeyler söyledim. Beni affedebilecek misin bebeğim?"

Scarlett bunu beklemiyordu. Tony Stark, şu ana kadar kendisine tahammül ettiği yetmezmiş gibi bir de hala devam etmek istiyordu. Samimi bir sevinçle gülümsedi ve başını salladı. Sonra daha fazla dayanamayıp adamın dudaklarına bir öpücük kondurdu.

Tony bu öpücük karşısında ilk akşam hissettiği şeyleri hissettiğini fark ettiğinde şaşırdı. Kadının gerçek yüzünü gördükten sonra onu öpmenin de bir işkence olacağını düşünmüştü ancak Scarlett sıcak ve güven doluydu.

Bir süre sonra Scarlett elinin altında kavrulan teni hissettiğinde telaşla geri çekildi. "Tony sen yanıyorsun!"

Tony güldü ve kadına bir öpücük daha vermek için hamle yaparak konuştu. "Evet, bunu hep söylerler."

Scarlett, onu kolundan tutup koltuktan kaldırırken "Hayır ciddiyim! Ateşin var." diye karşılık verdi. Normalde gücünün Stark'a asla yetmeyeceğini biliyordu ancak şu anda Tony ayakta zor duruyor gibiydi. Onu yatak odasına doğru sürüklerken bir yandan da söylenmelerini dinliyordu.

"Burda kal." dedi onu yatağına yatırmayı başardığında. "Ben ıslak bez getireceğim."

Mutfağa gidip geri döndüğünde Tony alnında birikmiş terlerle aynı bıraktığı gibi uzanıyordu. Scarlett büyük yatağın hemen yanında diz çöküp ıslak bezi kollarının üzerine koyduğunda Tony ürperdi. "Ateş düşürmenin daha az ilkel olan yolları da var biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum," dedi Scarlett onun sesindeki alaycılığı duymazdan gelerek. Göğsüne de bir bez yerleştirdi ve devam etti. "ama seninle ilgilenmek istiyorum. Bunlar son günlerimiz olabilir."

Tony bir an için onun gerçekleri bildiğini düşündü. Scarlett, birkaç gün sonra oyunun biteceğini ve ikisinin artık hiçbir bağının kalmayacağını öğrenmiş gibi konuşuyordu. "Nerden biliyorsun?"

"Dün gece beni terk ettin Tony. Pişman olman bunun tekrar olmayacağı anlamına gelmez." Karakteri değişmediği sürece Tony Stark da ona katlanamamaya devam edecekti.

"Teknik olarak-" diye karşı çıktı Tony. "ben sadece rahatsız olduğum bir konuyu dile getirdim, sen de bitmesi gerektiğini düşündün."

Scarlett karşılık vermemeyi seçerek bezleri tekrar ıslattı ve farklı yerlere koydu. Elleri Stark'ın tenine değdikçe parmak uçları karıncalanıyordu sanki.

"Annem eskiden ateşimi böyle düşürürdü." dedi bir süre sonra. Uzun süren sessizlik ikisini de rahatsız etmeye başlamıştı. "Bazen de soğuk duşa sokarak."

"Benimle duş almak istiyorsan söylemen yeterli Scarlett."

Tony, onun üzgün olduğunu görüyor ve -nedenini bilmediği bir şekilde- bunu düzeltmek istiyordu. Geçirdikleri azap dolu birkaç günün ardından bir daha asla Scarlett'i görmek istemeyeceğini ve oyunu devam ettirmenin çok zor olacağını düşünmüştü. Şimdi ise kadın burada olduğu için minnettardı. Bu saçma düşüncelere yüksek ateşin neden olduğunu umdu.

Scarlett güldü ve bezlerden biriyle Tony'nin göğsüne hafifçe vurdu. "Hiç hasta biri gibi konuşmuyorsun Stark."

"İyileştim." dedi Tony imayla ve gülümsedi.

Scarlett hızla ayağa kalkıp yataktan uzaklaştı. Stark kırmızı bir yüzle bile o kadar muhteşem görünüyordu ki, elinden bir kaza çıkabilirdi. "Çorba içer misin? Ben gidip yapayım."

Tony odadan kaçar gibi çıkan kadının arkasından kahkahalarla güldü ve geri dönmesini beklemeye başladı.

Yarım saat sonra Scarlett elinde bir kek tabağıyla gelmişti. "Çorba yapacağını sanıyordum." dedi Tony alayla.

"Denedim ama Jarvis tarif verme konusunda cidden çok kötü. Ben de yapmayı bildiğim tek iyi şeyi yapmak zorunda kaldım."

Elindeki tabağı komodine bırakarak yatağa çıktı. Tony Stark öğlen güneşinin altında, beyaz çarşafların arasında nefes kesici görünüyordu.

Tony, kadının onu izlediğini fark ettiğinde sırıttı ve Scarlett'i bileğinden tutup yanına çekti. "Hep böyle kalsan olmaz mı?" dedi burnunu saçlarına gömerek. Tıkalı burnuna rağmen hindistan cevizi kokusunu alabiliyordu.

"Nasıl?" diye sordu Scarlett.

"Böyle." dedi Tony. Şimdi dirseğinin üzerinde doğrulmuş onu izliyordu. Kadının saçları açılmış ve yastığın üzerine dağılmıştı. Tony onu tanıdığından beri en bakımsız halinde olmasına rağmen her zamankinden daha güzel görünüyordu. "Seni tanıdığım geceki gibi. Eğlenceli, düşünceli ve güzel. Kendin gibi."

Scarlett kendi tükürüğünde boğulacağına sandı. Öksürerek doğruldu ve sırtını yatak başlığına dayayarak Tony'e baktı. "Ben zaten beni tanıdığın geceki kadınım Stark." dedi yalan söylemenin ağırlığını göğsünde hissederek. Başından beri kendisi gibi davransa Tony Stark ondan gerçekten hoşlanır mıydı yani?

"Değilsin." dedi Tony ve başını yastığına koyup kadının gözlerinin içine baktı. "Bilmiyorum Scarlett, sanki içinde iki farklı insan taşıyorsun. Biri kıskanç, düşüncesizce konuşuyor ve histerik; diğeri ise bugün olduğun gibi şefkatli, komik ve anlayışlı. Bunu bana neden yapıyorsun?"

Scarlett ne diyeceğini bilemedi. Bunu ona neden yapıyordu gerçekten? Boş bir kadın dergisinde çıkacak aptalca bir makale için mi? Bunun gazetecilik kariyeri için bir basamak olacağına gerçekten bu kadar inanıyor muydu?

Başını Tony'nin göğsüne yasladı ve üzerine uzandı. Adamın elleri saçlarında dolaşmaya başlamıştı. "Aslında bazen hak ettiğimi düşünüyorum." dedi Tony. Kendisi Scarlett'i on gün için kullanırken bunu ona sorması adaletsizce olurdu. Kendisi de en az onun kadar karşısındakine zarar veriyordu.

"Hak etmiyorsun Tony." dedi Scarlett başını kaldırmadan. Dalgın gözlerle yeri izliyordu. "Özür dilerim."

Tony eğildi ve kadının saçlarının arasına bir öpücük kondurdu. "Ben özür dilerim, güzelim."

Continue Reading

You'll Also Like

441 66 13
her çiftten yayınlamaya çalışıcam. Çapulcularda olacak 𝙸̇𝚜𝚝𝚎𝚐̆𝚒𝚗𝚒𝚣 𝚘𝚕𝚞𝚛𝚜𝚊 𝚜𝚘̈𝚢𝚕𝚎𝚢𝚒𝚗 𝚢𝚊𝚙𝚊𝚛ı𝚖 𝚘𝚗𝚕𝚊𝚛𝚍𝚊𝚗𝚍𝚊
8.9K 1.2K 31
"uyanmak için zamana ihtiyacın var. bunu yapabileceğini biliyorsun, öyleyse yapabilirsin de. hikayen ne, sabah parıltısı?"
875 157 13
Aslında sadece tatile ve iyice dinlenmeye ihtiyacımız vardı. Canımızın burnumuzdan geleceğinden bihaberdik. Pusuya alınmıştık ve kurban edilmek için...
72.2K 3.9K 28
a serious book | bazı kısımları sadece çeviridir.