Sahilin bitimindeki kayalıklara geldiklerinde Scarlett aralarındaki sessizliğin fazla uzun sürdüğüne karar verdi. "Stark, sen iyi misin?"
Tony kadına baktı ve sinirinin çoktan geçtiğini fark etti. İkisi, insanlardan uzak bu köşede dururken artık diğer adamı düşünmüyordu. "İyiyim."
Scarlett denize baktı. Güneş batmak üzereydi. "Yüzme biliyor musun?" diye sordu adama dönüp.
"Tabi ki."
Scarlett aniden üzerindeki tişörtü ve taytını çıkardı. İçine mayo giymemişti ama bu iç çamaşırlarıyla yüzdüğü ilk sefer değildi zaten. Taşların üzerinde koşup suya atlamadan önce "O zaman yarış benimle!" diye bağırdı.
Tony bir süre şaşkınlıkla suya dalıp çıkan kadını izledi. Scarlett'in böyle bir şey yapmasını beklemiyordu ve kendisi de iç çamaşırlarıyla yüzecek bir adam değildi. Etrafta onu görecek kimse olmasa bile Tony, böyle ani kararlar almazdı.
Kıyıdan biraz uzakta Scarlett başını sudan çıkardı ve "Korkuyor musun Stark?" diye seslendi. Tony, elinde olmadan kadının bu çocuksu haline güldü. Sonunda ani bir kararla üzerindekileri çıkardı ve denize atladı.
Evet, o böyle bir adam değildi ama Scarlett ile birlikte olduğundan beri yapmam dediği çok fazla şey yapmıştı ve bu da onlardan biri olarak listeye girebilirdi.
Hızlı kulaçlar atarak kadının yanına doğru yüzdü. Tony'nin kendisine doğru geldiğini gören Scarlett ise tamamen suya girmiş ve gözden kaybolmuştu.
Yanına ulaştığında Stark, kısa bir süre suyun altına baktıktan sonra Scarlett'i buldu ve kolundan yakalayıp onu suyun üzerine çıkardı. Scarlett adamın omuzlarına tutunduğundan oldukça yakın duruyorlardı. "Yakaladım seni."
Scarlett nefes alamıyordu ve bunun suyun içinde olmasıyla bir ilgisi yoktu. Tony Stark'ın ıslak saçından düşen damlalar güzel yüzünde ve göğsünde süzülürken adam, nefes kesici görünüyordu. Tam o anda zamanı durdurmayı ve sonsuza kadar bu muhteşem manzarayı izlemeyi dilerdi.
Sanki başka bir güç ona hükmediyormuş gibi adamın dudaklarına uzandı ve öptü. Tony de bunu bekliyormuş gibi elini kadının beline dolamış ve bedenlerini iyice birbirlerine yaklaştırmıştı. İkisi de birbirlerini giderek büyüyen bir hırsla öperken ilk defa, daha fazlasını istiyorlardı.
Nefes alması gerektiğinde Scarlett geri çekildi ve adamın beline ne zaman sardığını bilmediği bacaklarını çözüp biraz uzaklaştı. Tony'nin etki alanında olmak ona iyi gelmiyordu.
Az önceki anın etkisi geçene kadar ikisi de bir şey söylemedi. Tony sonunda kendini topladığında "Burası çok güzelmiş." diye mırıldandı ve geriye doğru yüzdü.
"Burası ben ve Katy'nin özel yeri." dedi Scarlett. "Amanda onun sadece kumsaldan denize girmesine izin veriyor."
"Havalı teyze Viola, öyle mi?"
Scarlett gülümsedi. "Öyle."
İkisi bir süre daha yüzdükten sonra sudan çıktı ve ıslak çamaşırlarının üzerine kıyafetlerini geçirdiler. Hava kararmıştı ve yemek saati yaklaşıyordu.
Düşünceli bir sessizlik içinde bisiklet sürerek eve döndüklerinde sokak kapısında onları bir sürpriz bekliyordu. David.
"Selam." dedi adam, Tony'i görmezden gelip doğrudan Scarlett'e bakarak. Bakışları bir süre sonra aşağı, kadının ıslak tişörtüne indi. "Nerden böyle?"
"Yüzüyorduk." diye araya girdi Tony. İçinden her şeyi anlatmak geliyordu, sırf bu adamın yüzündeki ifadeyi görmek için.
Scarlett gülümsedi. "Sen nereye gidiyorsun? Yemeğe kalsana."
"Çok isterdim ama yapamam, kafeye mal gelecek." dedi David. "Belki sonra yine görüşürüz."
David göz ucuyla Tony'e baktığında Scarlett de bakışlarını o yöne çevirdi. Stark farkında olmadan dişlerini sıkıyordu ve gözleri hiç olmadığı kadar tehlikeliydi.
"Tabi ki!" dedi kadın.
Adam vedalaşarak gittiğinde Tony hızla içeri girdi ve valizinden birkaç parça eşya alıp üzerini değiştirmek üzere banyoya girdi. Scarlett de odasına girmiş ve ıslak kıyafetlerinden kurtulmuştu.
"Yemek vakti Vi!" dedi Katy, odasından çıkan teyzesini yakaladığında. Tony de yanlarına geldiğinde hep birlikte terasa çıktılar. Herkes çoktan toplanmış, masa kurulmuştu.
"Amanda ve rosto." dedi Scarlett alayla. "Rüya mı görüyorum?"
Amanda göz devirdi ve servis tabaklarına yemek koyarken "Ben yapmadım." dedi. "Az önce David getirdi. Senin favorin olduğunu söyledi."
"Senin vejeteryan olduğunu sanıyordum." dedi Tony.
Scarlett öksürmeye başladığında bir bardak su içme bahanesiyle ne söyleyeceğini düşündü. "Öyleyim."
"Ne zamandan beri?" dedi Amanda. Kardeşinin ete her zaman çok düşkün olduğundan emindi.
"Daha yeni, deniyorum diyelim."
Tony aklına gelen şeyle kaşlarını çattı. "Ama bu öğlen Katy ile birlikte tavuk yedin."
Scarlett kendini baskı altında hissettiğinden aniden yüksek sesle "Yalan söyledim!" dedi. "Vejeteryan değilim, öyle olursam benden daha çok hoşlanırsın diye düşündüm." Ardından ellerini utançla yüzüne kapattı ve bir süre öyle kaldı.
Tony buna anlam veremiyordu çünkü Scarlett vejeteryan olduğunu söylediğinde bir kuzu için ağlamış ve akşamı berbat etmişti. Bir adam bunu neden çekici bulurdu ki?
Masada bir süredir devam eden garip sessizliği dağıtan kişi Katy oldu. "Vejeteryan ne demek Vi?"
Scarlett "Daha sonra anlatırım." diye mırıldandı ve utançla karşısında oturan adama baktı. Bu itiraf ettiği ilk gerçekti ancak söylemesi gereken diğer doğruların yanında hiçbir anlam ifade etmiyordu.
"Üzgünüm." diye fısıldadı adamın masanın üzerindeki elini tutarak. Tony bu kadar basit bir şeyi dert edemeyecek kadar mutlu hissediyordu. Kadının elini tutup öptü ve önemli olmadığını belli eder gibi gülümsedi. Böylece bu konu unutulup gitmişti.
Yemeğin geri kalanı çoğunlukla Amanda'nın kardeşi ile ilgili anılarını anlatmasıyla geçmişti. Tony bu hatıralar karşısında çok eğleniyor gibi görünüyordu.
Yemek bitip de Scarlett'in annesi uyumak için odasına çekildiğinde diğerleri de aşağı, salona inmişlerdi. "Viola'nın küçüklük fotoğraflarını görmek ister misin Tony?" diye sordu Amanda.
Scarlett'in tüm itirazlarına rağmen Tony kabul etmiş ve kendilerine birer kadeh içki doldurup hep birlikte aile albümüne bakmaya başlamışlardı.
"Teyzeme bakın!" diye bir fotoğrafı işaret etti Katy. Fotoğrafta Scarlett üniversitedeydi ve şimdiki halinden çok farklı görünüyordu.
"İnce kaşın moda olduğu zamanlardı!" diye kendini savunmaya çalıştı ancak fotoğrafta gerçekten berbat görünüyordu. O zamanlarda aşırı düşük bel pantolon giymenin iyi bir fikir olduğunu zannetmişti.
"Bu fotoğrafta kaşların olduğunu sanmıyorum." diyerek güldü Amanda. Tony de sessizce sırıtıyordu.
"Zor bir dönemdi tamam mı?" dedi Scarlett. "Hoşlandığım çocuğun benimle bir iddia yüzünden birlikte olduğunu öğrenmiştim ve bunu atlatmak için tarz değişikliği yapmam gerekiyordu."
Amanda kardeşinin o dönemlerini hatırladı. "Bu o çocuktan sonra mı çekildi?"
"Evet."
Birkaç saniye önce oldukça eğlenen Tony'nin şimdi gözleri dalmıştı. Aynı şeyi Scarlett'e ikinci kez yaşatacak olmanın pişmanlığını duyuyordu. Bunu bastırmak ister gibi kolunu kadına sardı ve alnına bir öpücük kondurdu. "O zaman da çok güzelmişsin sevgilim."
Scarlett, Tony'den böyle şeyler duymaya alışık olmadığından şaşırsa da bozuntuya vermedi ve gülümsedi.
Fotoğraflara bakmaktan sıkılan Katy "Anne, yalan oyunu oynayalım." dedi.
Tony merakla sordu. "Yalan oyunu nedir?"
"Bir şey söylüyorsun. Karşındaki de bunun yalan olup olmadığını anlamaya çalışıyor. Eğer yanlış bilirse ceza alıyor."
"Olur." dedi Amanda ve albümü yerinden kaldırıp karşı koltuğa geçti. Scarlett ve Tony yan yana oturuyorlardı. "Sen başlamak ister misin Tony?"
Tony yerinde doğruldu ve oyunu pek anlamamasına rağmen bir şey söyledi. "Ben Demir Adam'ım."
Herkes doğru dediğinde Tony güldü ve Scarlett'e baktı. Onun neler söyleyeceğini merak ediyordu. "Sıra sende Amanda." dedi Scarlett gerginlikle. Bu, gerçekleri söylemek için doğru bir zaman mıydı?
"Katy'i arka bahçemizde buldum." dedi Amanda. Katy de dahil olmak üzere herkes güldü ve yalan dedi. Küçük kız annesinin onu denizde bulduğunu düşünüyordu.
Sıra Scarlett'e geldiğinde kadın boğazını temizledi ve "Stark eve getirdiğim ilk erkek arkadaşım." dedi. Bir şeyleri itiraf etmeye başlamadan önce adamın kalbimi kazanmak istiyordu.
"Doğru." dedi Amanda. Tony gülümsedi. Sıra tekrar ona gelmişti. "Bazen sırf kazanmak için başkalarının duygularını hiçe sayıyorum." dedi Scarlett'in gözlerine bakarak.
Hiç kimse bir şey söylemezken Katy "Yalan!" dedi. "Sen süper kahramansın, başkalarını hiçe sayamazsın ki."
Tony bir şey söylemeden içkisinden büyük bir yudum aldı. Sıra tekrar Amanda'daydı. "David, Viola'nın en sevdiği yemeği yanlış biliyor." dedi.
Scarlett güldü ve başını salladı. "Doğru."
"Aptal." diye mırıldandı Tony keyifle. Bunu sesli söylemek istememişti ancak herkes duymuştu.
"Öyle mi Stark?" dedi Scarlett. "Neymiş benim en sevdiğim yemek?"
Salonda bir sessizlik oldu. Tony tabi ki kadının en sevdiği yemeği bilmiyordu. Hatta şimdi fark ettiğinde göre onun hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyordu. Birlikte oldukları zamanın çoğunu ona tahammül etmeye çalışarak geçirmişti, onu tanımaya çalışarak değil. "Ben seni birkaç gündür tanıyorum." diye savundu kendini. "O ise yıllardır."
Scarlett onun haklı olduğunu biliyordu. Yine de "Rulo köfte olacaktı, aptal." dedi gülerek. Katy bu cevap karşısında oldukça eğlenmişti. Tony de sırıtıyordu. "Sıra sende." dedi konuyu değiştirmek için.
"Göründüğüm gibi biri değilim." dedi Scarlett ciddi bir yüzle doğrudan Tony'e bakarak.
Tony bunun altında başka bir anlam olup olmadığını düşündüğü sırada Amanda araya girdi ve "Doğru." dedi. "Dışarıdan çok havalı ve ulaşılmaz biri gibi görünüyorsun ama çok eğlenceli ve cana yakınsın."
Scarlett ablasına baktı. Bir yandan onu kurtarmış, diğer yandan da gerçekleri söyleme şansını berbat etmişti. Kastettiği buymuş gibi gülümsedi ve başka bir konu açıp yalan oyununun bitmesini sağladı. Bir süre sonra da herkes odalarına çekilmişti zaten.
Tony ve Scarlett, kadının eski odasında birlikte kalıyorlardı. Odaya girdiklerinde Tony yatağa oturdu ve bir şey arar gibi etrafa bakınan kadını izledi. Scarlett ısrarla dikkatini ona vermediğinde ise kadını bileğinden yakaladı ve kendine çekti. "Bugün her şey çok güzeldi. Teşekkür ederim, Vi."
Scarlett adamın ona ailesinden biri gibi hitap etmesine güldü ve nazikçe yüzünü okşadı. "Ben teşekkür ederim, Stark."
Bir süre birbirlerine baktıktan sonra Tony başını kadının karnına yasladı ve bakışlarını yere çevirdi. "Uzun zamandır ilk defa bir ailenin parçası olduğumu hissediyorum."
Scarlett pişmanlığın ağır bir taş gibi karnının üzerine yerleştiğini hissetti. Stark'ın böyle hissetmesine neden olduktan sonra her şeyin yalan olduğunu nasıl söyleyebilirdi ki?
Dalgınca adamın saçlarını okşadı. Tony'nin elleri de belinde ağır ağır dans ediyordu. Adam başını kaldırdı ve "Seni sevebileceğimi söylediğimi hatırlıyor musun?" diye sordu.
Kendisi bu konu hakkında çok düşünmüştü. Evet, Scarlett bazen çok çekilmez biri olabiliyordu ama öyle anlar vardı ki Tony bunlardan vazgeçmek istemiyordu. Belki on günün sonunda iddiayı boş verir ve onunla ile gerçek bir çift olmayı denerdi.
Kadın suskunluğunu bozmadığında Tony onu kucağına çekti ve öpmeye başlamadan hemen önce "Bunu benim için çok kolaylaştırıyorsun." dedi.
Scarlett, bunu yapmaması gerektiğini biliyordu. Stark ile birlikte olmak ondan ayrılmayı daha da zorlaştıracaktı. Yine de adamın dokunuşları o kadar iyi hissettiriyordu ki kadın doğru ve yanlışı birbirine karıştırmıştı. Tony boynunu ısırır gibi öpüp ellerini ustaca hareket ettirirken köşe yazısı, yalanlar ve diğer her şey aklından uçup gidiyordu. Scarlett artık sadece, tüm benliğiyle Stark ile doluydu.
• • •
Cıvıldayan kuşların sesleri güneş ışığıyla birlikte odayı doldururken Scarlett gözlerini açtı. Tony Stark hemen yanı başında dağınık saçları ve huzurlu yüzüyle uyuyordu. Elini kaldırıp adamın saçlarına dokundu. Bu hareketi onu uyandırmıştı.
"Scarlett?" diye mırıldandı adam gözlerini açmadan.
"Benim."
Tony kolunu kadına sardı ve biraz yaklaşıp çenesini başının üzerine yerleştirdi. Scarlett'in saçları muhteşem kokuyordu. "Günaydın güzelim."
Scarlett gülümsedi. "Günaydın, Katy birazdan bizi uyandırmaya gelir."
"Sadece böyle kalsak olmaz mı?" diye mızmızlandı Tony. "Sonsuza kadar."
Kadın, hayatı boyunca hiç bu kadar mutlu hissetmediğini düşündü. Keşke hayatındaki tüm gerçeklerden kaçıp bu anın içinde yaşamanın bir yolu olsaydı. Adamın kolları arasından zorlukla çıkıp odadaki banyoya girdi. Evdekilere bu şekilde yakalanmak istemiyordu.
Banyodan çıktığında Tony odada yoktu. Birkaç dakika sonra kapı çalındı ve Tony, Katy ile birlikte içeri girdi. Ellerinde bir tepsi tutuyorlardı. "Sana kahvaltı hazırladık." diye bağırdı Katy yatağın üstüne çıkıp zıplayarak. Scarlett o anda tıpkı bir aileye benzediklerini düşünmeden edemedi.
"Katy ileride büyük bir şef olacak." dedi Tony tepsiyi odadaki makyaj masasının üzerine bırakırken. "Yumurtaları o kırdı."
"Annem normalde izin vermiyor ama Tony var diye bir şey demedi."
Scarlett güldü ve tepsiye baktı. Yumurta, jambon ve ekmekten oluşan basit bir kahvaltı şu anda gözüne dünyanın en büyük ziyafeti gibi görünüyordu. "Teşekkür ederim." dedi Tony'i öperek.
Kahvaltısını herkesle birlikte yapmak için Tony ve Katy'i de alıp aşağı inerken Scarlett, birkaç saat sonra New York'a, kaçmak istediği tüm gerçeklerin arasına nasıl geri döneceğini düşünüyordu.