Vertigo(Doctor Strange)

By lermaniac06

37.6K 3.2K 1.8K

(Hikaye Türkçe'dir.) "Doctor Stretch?" "It's Strange." - "Hey Stretch!" "It's Strange, okay? Strange!" - ... More

Doctor Strange
Protectors
Adele
You are not a friend
save the girl
Thank you Stretch
i will miss you
dance
he's coming
purple? that's all i wanted to learn
even my ass is more beautiful than you
one last time -1-
Uzun zaman sonra yeniden merhaba
*i love u in every universe* (Special Episode)

one last time 2 (Final)

1.8K 183 61
By lermaniac06


Selam arkadaşlar, final bölümüyle karşınızdayım. Bu hikayeye başlarken kafamda cidden çok güzel şeyler vardı ama maalesef gerçekleştiremedim. Üzülerek söylüyorum ki kısa ve eksik bir hikaye oldu. Ama artık bitirmem şarttı. Elimden geldiğince toparlamaya çalıştım. Bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın. Sizi seviyorummm

Not: Diğer hikayelerime bakmayı ve ve beni takip etmeyi unutmayın ^^ 

Plan basitti. Thanos buraya geldiğinde hep birlikte savaşıp eldiveni ele geçireceklerdi. Şimdiden üç taşa sahipti ve buraya gelirse bir taşı daha alacaktı. Bu daha da güçlenmesi demekti. Buradaki taşı eline geçirdiği an Wakanda'ya gidip oradaki taşı da alacaktı. Ruh Taşı'ndan haberleri bile yoktu. Belki de onu çoktan ele geçirmişti. Titan gezegeninde gergin bir bekleyiş varken Wakanda savaş halindeydi. Üstün teknolojilerinden yararlanarak Vision'u taştan ayırmayı ve daha sonra Wanda'nın taşı yok etmesine karar verilmişti. Thanos'un tüm adamları taşı almak için Wakanda'ya giderken kendisi Zaman Taşı için buraya gelecekti.

"Planı anladık değil mi?" Tony teyit etmek istercesine herkese bakarak bu soruyu yöneltmişti. Tüm ekip kafasını sallarken Liz ile göz göze geldiler. Yedek planı sadece ikisi biliyordu ve ne kadar acı olursa olsun gayet iyi anlamışlardı.

"Hiçbirimiz daha önce Thanos ile savaşmadı. Ama yine de çok güçlü olduğunu biliyoruz. Hepimiz aynı anda saldırırsak onu yenebiliriz. Hepinize portallar yaratacağım ve aniden belirip saldırarak onu sersemleteceğiz. Onu dizlerinin üzerine çöktürebildiğimiz an Mantis devreye girecek. Zihnini kontrol altında tutmalısın. Sonra da eldiveni alacağız ve onu öldüreceğiz."

Doctor Strange tekrar hatırlatma yaptığında gerginlikleri artmıştı. Çok büyük bir düşmanla karşılaşacaklardı. Yapabildikleri en iyi plan buydu ve kazanmaktan başka şansları söz konusu değildi. Herkes yavaş yavaş yerlerine geçerken Liz Stephen'ın yanına gitti.

"Başarılı olacağız."

Büyücü, mavi gözlerindeki korkuyu saklamaya çalışarak ona bakarken elini tutmuştu. "Bana söz vermeni istiyorum. Tüm bunlardan sonra gidip çay içeceğiz."

Genç kadın ışıltılı gülümsemelerinden birini sunarken kafasını olumlu anlamda salladı. "Senin tuhaf çaylarından olmasın, lütfen."

Strange hafifçe güldükten sonra sevgilisine uzunca baktı ve bir adım daha yaklaşıp dudaklarını alnına bastırdı. Bu kelimeler olmadan onu sevdiğini söylemenin bir yoluydu. Liz elini hafifçe sıktıktan sonra yerine geçti. Şimdi tek eksik Thanos idi.

**

WAKANDA

Steve ve T'challa en önde lider konumunda beklerken sahip oldukları tüm savaşçılar onların arkasındaydı. Uzaylı savaşçıların kalkanı geçmelerini bekliyorlardı. İçlerinden biri bile geçtiği an savaş başlayacaktı ve onları uzak tutmak için her şeyi yapacaklardı. Bucky Barnes dostunun yanında yerini alırken savaş için heyecanlı hissediyordu. Uzun zamandan sonra kendini kahraman gibi hissedebilecekti. Natasha Romanoff da öne çıkarken hayatında ilk kez korktuğunu hissediyordu. Ailesi tehlikedeydi ve içlerinden birine bile zarar gelecek diye çok korkuyordu. Yıllar sonra bir ailesi olmuştu ve onları kaybetmeye hiç ama hiç niyeti yoktu.

"Yibambe!" T'challa'dan sonra herkes bunu tekrar etmişti.

"Yibambe!"

"Yibambe!"

"Yibambe!!"

Rhodey ve Sam havadaydı ve koruma kalkanının sınırlarından giren yaratıkları bombalıyorlardı. Savaş başlamak üzereydi. Bucky elindeki silahla bir iki uzaylı indirmişti bile.

"Wakanda forever!" nidası duyulduktan sonra herkes saldırıya geçti.

Savaş başlamıştı.

***

TITAN

Thanos geldiğinde onu Stephen karşılamıştı. Ellerinden çıkan büyüyü ona yönlendirirken Tony koca bir binayı onun üstüne yıkmıştı. Bunu beklemeyen Thanos şaşırsa da sapasağlam ayağa kalkmıştı. Drax koşup bacağının arasından geçerken elindeki bıçakla bacağına çizik atmıştı. Stephen eldiven olan eli büyülü iplerinden biriyle yakalarken Liz diğer elini kontrol edebildiği görünmez elle yakalamıştı. Thanos'un kurtulmasına izin vermeden Peter Parker Strange'in yarattığı portallardan çıkıp ona defalarca tekme attı.

"Sihirli uzay tekme-" Elini kurtarmayı başaran Thanos onu boğazından tutup bir tarafa fırlatmıştı. Peter Q. Elindeki silahla ona arkadan ateş edip dikkatini çekmeyi başardı. Thanos ona döndüğünde hızla koşup kafasının üzerinden takla attı ve elindeki bombayı onun sırtına yerleştirdi. Şaşkın Titan ona döndüğünde ise orta parmağını kaldırdı.

"Bom!" sonra da geriye yatıp portalın içine girdi. Bomba patlarken Tony de zırhının tüm özellikleriyle ona ateş ediyor, bombalar, füzeler yağdırıyordu. Büyük bir ateş oluştuğunda Thanos etkilenmemişti bile . Tüm ateşi kendi elinde toplayıp Tony'e yöneltmişti.

"Tony!" Liz istemsizce bağırdığında dikkati üzerine çekmişti. Bunu fark eden Stephen gerildi.

"Hayır, hayır, hayır..."

Thanos Liz'e yöneldiğinde onu bir portalın içine çekti. Ne olduğunu anlayamayan Liz kendini Strange'in yanında bulmuştu.

"Şimdi!" diye bağırdıktan sonra pelerinini serbest bıraktı. Pelerin eldiven olan ele dolandığında şaşalayan Thanos'un diğer eli de Peter Q.'in elektrikli cihazıyla tutulmuştu. Bacağına tekme atan Drax onun dizleri üzerine çökmesine neden olmuştu. Peter P. Etrafına ağlar dolarken Tony eldivene sarılmıştı. Strange yukarıdan Mantis'i düşürdüğünde kız ellerini düşmanının şakağına yerleştirdi ve zihnini kilitledi. Bu sırada Liz de gücünü kullanarak onu tutmaya çalışıyordu. Stephen tekrar büyülü iplerinden kullandı.

"Biraz yardım lazım." Tony konuşunda Peter P. yanına gitti ve birlikte eldiveni çıkarmaya çalıştılar.Mantis'in suratında acı çeken bir ifade oluşmuştu.

"Canı yanıyor."

Peter Q. Maskesini açıp Thanos'un yüzüne baktı. "İyi." Mantis ağlamaklı bir sesle tekrar konuştu.

"Yas tutuyor."

Peter Q. Kaşlarını çattı. "İyi de neden?"

"Ruh Taşı'nı almaya gitti. Gamorayla. Ruh Taşı da yok ama Gamora da gelmedi."

Bunun tek bir anlamı vardı. Ruh Taşı için Gamorayı feda etmişti. Ama taşı neden alamamıştı o zaman? Liz Gamora'nın öldüğünü duyduğunda gerildi. Peter Q. ise delirmiş vaziyetteydi. Kendine hakim olamayıp defalarca Thanos'a yumruk attı.

"Quill dur!" Tony onu çektiğinde Peter P. Neredeyse eldiveni çıkartmıştı. "Az kaldı, az kald-"

Yumruklardan dolayı kendine gelen Thanos kontrolü eline aldı ve eldiveni geri çekti. Omzundaki kızı bir hamlede yere savurduktan sonra kendini tutan şeylerden de kurtuldu. Liz tekrar odaklanıp onu tutmaya çalıştı ama Thanos'un bünyesi çok güçlüydü. Öfkeyle kadının boğazına yapıştı ve onu bir köşeye fırlattı.

"Benim üstümde ruh kontrolü yok."

Liz kendisini kaldırmaya çalışırken arkadaşlarına baktı. Hepsi tekrar saldırmıştı ama o hepsini bir yanlara savurmuştu. Tony Thanos ile dövüşürken ona yardım etmeye gitti.

"Senin bile ruhunun olması şaşırtıcı."

Onu bir iki saniye için durdurabildiğinde Tony elinde oluşturduğu silahla ona saldırdı. Karşılığında aldıkları şey ise bir damla kandı. Thanos sırıttıktan sonra elinin tersiyle Liz'e vurdu ve kadın kendini tekrar yerde buldu. Stephen koşup onu kaldırdıktan sonra Thanos'a saldırdı.

"Taşı ver, büyücü."

"Asla."

Diğerleri yardıma geldiği an taşı kullanarak onları durdurmuştu. Tony saldırdığında ise elindeki taşın gücünü kullanarak ona koca bir gezegeni ve göktaşlarını yönlendirmişti. Tony bunlardan kaçarken Peter P. Baygın olan koruyucuları korumaya çalışıyordu. Stephen ise büyü gücünü kullanarak kendini milyonlar haline getirmişti. Thanos ise yine taşı kullanarak sadece gerçek Strange'i bırakmıştı. Stephen ile kıyasıya dövüşürken Liz de elinden geldiğince ona yardım etmişti. Ama sonuç ikisinin de bir yana savrulmasıyla bitti. Thanos Strange'i boğazından tutup kolyesini söktü. Taşın olmadığını gördüğü an sinirlenerek onu sevgilisinin yanına attı.

"Oyunlardan hoşlanmam, büyücü."

Tony yeniden tüm gücüyle onunla dövüşmeye başlamıştı. Elindeki tüm imkanları kullanıyordu. Varıyla yoğuyla onunla savaşıyordu.

Liz olduğu yerden kalkmaya çalıştı. Tony'i yalnız bırakamazdı. Thanos çoktan onun zırhını parçalamaya başlamıştı.

"Liz..."

"Ona yardım etmem gerek."

"Kazanamayacağız.."

Stephen'ın elini tuttu. "Kazanacağız. Söz veriyorum."

Sonra da onu bırakıp dövüşen ikiliye koştu. Elinden çıkan şeffaf kolu Thanos'un boynuna dolarken öfkeyle konuştu. "Ruhunu sökmek istiyorum."

"Gücünü kullanmayı bile bilmeyen küçük bir kızsın sen."

Öfkesi artarken boynunu sıkmaya devam etti. Ama sanki işe yaramıyor gibiydi. Tony de zırhının kalan parçalarıyla savaşmaya devam ederken Thanos kendisine doğrultulan silahı kırdı ve Tony'e sapladı. Elizabeth bunu görünce tüm umudunu kaybetti. "Tony!" Thanos'un boğazındaki şeffaf kol gevşerken genç kadın yere çökmüştü. Kaybediyorlardı. O çok güçlüydü ve hepsini yere sermişti. Kolundan kavranıldığında zorla ayağa kaldırıldı.

"Büyücü, taşı ver yoksa sevgilini öldürürüm."

Stephen ona dolu gözlerle bakarken kafasını iki yana salladı. "Strange, sakın." Konuşmasına sinirlenene öfkeli titan onun boğazına yapıştı. Nefes alması zorlanan kadın çırpınırken Strange gözlerini yumdu. Sevdiği kadının ölmesini izlemek istemiyordu.

"Onu bırak... taşı vereceğim."

Zaferle sırıtan Thanos genç kadını yere bırakmıştı. "Önce Zaman Taşını alacağım. Sonra da Ruh Taşı'nın yerini söyleyeceksin."

Elizabeth gözlerini Stephen'a çevirdi. Stephen çaresizce taşı sakladığı yerden çıkarıp ona uzattığında kaşlarını çattı. "Stephen..."

"Başka yolu yoktu."

Taşı aldığı an güçlenen Thanos karşısındaki kadına döndü. "Şimdi, Ruh Taşı'nın nerede olduğunu söyle."

"Bilmiyorum."

"Yalandan hoşlanmam. Taşın yerini söyle, yoksa beyninin içini açıp kendim öğrenirim."

Bunu yapmasına izin veremezdi. Tek bir şansı vardı ve bunu mahvedemezdi. Kafasını hafifçe öne eğdi. "Seni ona götüreceğim."

"Güzel, önden buyur öyleyse."

"Vedalaşmama izin ver..."

"Klişelerden bıkmıyorsunuz değil mi? Cesur bir kadınsın, saygımı kazandın. Kısaca vedalaşmana izin veriyorum."

Stephen'ın yanına gidince ellerini yüzüne yerleştirdin. "Liz, hayır. Lütfen, bunu yapma."

"Başka şansım yok. Seni seviyorum. Şimdi... son bir kez öp beni."

Mavi gözlerdeki acı bariz belliydi. Elini tuttuğu kadının dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu. İkisi de ağlarken kadın ona gülümsedi. "Söz vermiştim."

Thanos'a dönmeden önce cebinden Gamora'nın verdiği hançeri çıkarmıştı. "Bu kadar veda yeter."

"Haklısın. Bu kadarı yeter."

Elindeki hançeri hiç düşünmeden kendisine sapladığı an zaman sanki yavaşlamıştı. Son kez sevdiği adam bakıp arkasını döndü. "Ruh Taşı benim. Ve sen asla onu alamayacaksın."

Bunu beklemeyen Thanos şok içinde buna engel olmaya çalışırken Ruh Taşı hasar gördüğü için etkisini kaybeden taşlardan dolayı başarılı olamadı. Liz canının yandığını hissetmiyordu. Aksine huzurlu hissediyordu. İçindeki taşın yok olmasıyla etraf bembeyaz oldu. Bir iki dakika sonra her şey normale döndüğünde Liz'den eser yoktu. Hayatında hiç tatmadığı kadar büyük bir acı tadan Stephen tüm gücünü toplayarak ayağa kalktı. Sevdiği kadının kendini feda etmesine değmeliydi. Thanos'u öldürmelilerdi. Kaçmaya çalışan Thanos'u açtığı portal ile Dünya'ya gönderdikten sonra yere çöktü. Onu kaybetmişti.

***

WAKANDA

Savaşta büyük adımda öndeydiler. Plandan haberi olan Steve Thor yanlarına ulaştığı an onu bilgilendirmişti. Taşların gücünü kaybeden Thanos'u Thor öldürecekti. Karşılarında açılan portal ile Steve gözlerini yumdu. Bu Liz'in planını uyguladığı anlamına geliyordu. Taşı yok etmişti. Kendisiyle birlikte. Üzerine saldıran Thanos'un eline direnmeye çalışırken gökyüzünden düşen Tanrı en büyük düşmanını öldürmüştü. Thanos'un başı yere düşerken baltasını havaya kaldırdı. Liderlerinin öldüğünü gören savaşçılar geldikleri araçlarına kaçarken savaşın galip tarafı çoktan zafer çığlıkları atmaya başlamıştı.

Steve kazandıkları için, dünyayı kurtardıkları için seviniyordu ama kaybettiği dostu canının yanmasına neden oluyordu. Durgun bir şekilde yere çöktüğünde Natasha yanına geldi.

"Kazandık, Steve."

"Aynı zamanda kaybettik." Kaşlarını çatan Natasha'ya tek bir kelime söyledi. "Liz."

"Steve, konuşabilir miyiz?" Kapıdan kafasını uzatan Liz'e olumlu yanıt vererek onu içeri davet etti.

"Bir sorun mu var?"

"Steve, bir planım var. Ve bunu sadece sen bilmelisin."

Kaşları çatılan adam ona anlat dercesine baktı. "Biliyorsun, Thanos'un hedefi taşlar. Hepsini topladığında da onları kullanarak evreni yok etmek."

"Taşları almasını engelleyeceğiz."

"Yine de çok güçlü olacak. Bak... tüm taşları alsa bile, en güçlüsünü alamayacak. Ve bu onu durdurmamızda büyük bir koz."

"Ruh Taşı mı?"

Kadın kafasını salladı. "Ruh Taşı benim içimde Steve. Bu nasıl oldu bilmiyorum ama taş, benim."

"Taşı almak için-"

"Evet, beni öldürmesi gerekiyor. Bu zor değil, hem de hiç. Ama taşı yok edersek bu imkansız olur."

"Taşı yok etmek için?"

"Benim ölmem gerekiyor." Steve hiddetle kafasını salladı. "Senin ölmen söz konusu bile değil, bir yolunu buluruz."

"Steve... taşı yok edecek tek silah bende." Elindeki hançeri gösterdi. "Bununla taşı yok ettiğim an diğer taşlar bir süre için etkisiz hale gelecek. Ve onu güçsüz kılacak. Onu alt etmemizin tek yolu bu."

"Liz, bir yolu olmalı. Ölmene izin veremem."

Genç kadın burukça gülümserken elini tuttu. "Eğer planlarımız işlemezse ve başarısız olacak olursak bu tek çaremiz. Muhtemelen Stephen bunu biliyor olacak. Ben öldüğüm an Thanos'u bir şekilde karşınıza çıkaracak ve onu öldüreceksiniz."

Hatırladığı akşam ile suratını buruşturdu. "Bunu önceden biliyor olmak çok kötü. Strange ne yapacak acaba?"

"Çok acı çekeceği kesin. Hadi Stevie, güçlü olmalıyız. Onun için. Kendini boşa feda etmedi, Dünya'yı kurtardı. Şimdi gidip ne yapacağımızı konuşalım."

1 HAFTA SONRA

Tony, Peter ve Stephen Dünya'ya dönmüştü. Koruyucular ise Rocket'i aldıktan sonra yollarına devam ettiler. Thor halkına iyi bir lider olmak için onların yanına dönmüştü. Proje için çağrılan tüm kahramanlar evlerine, ailelerine geri dönmüştü. Dünya kurtulmuştu. Oluşan hasarlar onarılmıştı ve herkes hayatına devam ediyordu.

Bir kişi hariç.

Stephen Strange hayatı bitmiş gibi hissediyordu. Döndüğünden beri sessiz bir şekilde yasını tutuyordu. Tony'nin mutfağında elindeki çayı yudumlarken bundan sonra ne yapacağını düşündü. İlk yapacağı iş onun için bir cenaze töreni düzenlemek olacaktı. Ortada gömebilecekleri bir beden bile yoktu. Liz tamamen yok olmuştu. Bunun acısı dayanılmazdı.

"Strange, biraz dinlenmelisin. Hiç uyumadın."

Kendisiyle konuşan Steve'e döndü. "Uyuyamam, Yüzbaşı. Uyursam onun yüzünü görürüm ve buna dayanamam."

Steve kafasını salladıktan sonra onu yalnız bıraktı. Tak başına kalan adam elindeki bardağı masaya bıraktıktan sonra balkona çıktı.

"Stretch?"

Tanıdık bir ses duyduğunda heyecanla yan tarafa döndü. Beyazlar içindeki sevgilisini silik bir şekilde görüyordu. Onun ruhunu görüyordu. Gözlerinin dolmasına engel olamadı.

"Liz?"

"Son bir kez seni görmeme izin verdiler."

"Ben...seni çok özlüyorum. Canım çok yanıyor ve buna dayanamıyorum." Kadın burukça gülümsedi. "Ben de seni çok özlüyorum. Bu benim kaderimdi Stephen, kaçınılmazdı."

"Keşke başka bir yolu olsaydı."

"Ama yoktu. Lütfen, üzülme. Bu bir son değil. Bizim için bu bir son değil. Zamanı geldiğinde birlikte olacağız. Ama şimdilik Dünya'nın sana ihtiyacı var."

"Benim de sana ihtiyacım var." Kısık sesle konuştuğunda gözünden bir damla yaş akmıştı.

"Senden tek bir isteğim var. Hayatına devam et, Strange. Yaşa. Benim için. Ben seni izliyor olacağım. Her zaman gökyüzündeki o en parlak yıldız olacağım ve seni lzleyeceğim."

Kadın elini çekip gerilediğinde Stephen ona doğru bir adım attı. "Lütfen, gitme."

"Gitmek zorundayım. Hoşça kal, sevgilim. Şimdilik."

"Liz!" diye seslense de karşısındaki silik beden tamamen kaybolmuştu. Dolan gözlerini sildikten sonra kafasını gökyüzüne çevirdi ve en parlak yıldıza baktı. "Seni seviyorum." Sanki cevap verirmiş gibi bir saniyeliğine daha güçlü parlayan yıldıza gülümsedi. Zamanı gelene kadar yaşayacaktı. Zamanı geldiğinde ise sevdiği kadına kavuşacaktı.

Ve bu süreçte onu bir an için bile unutmayacaktı.

Continue Reading

You'll Also Like

4.6K 482 25
"ᴍᴇʀʜᴀʙᴀ ʙᴀʏᴀɴ ʜᴀʏᴀʟᴇᴛ." ᴍᴀɪꜱᴇ,ᴋıᴋıʀᴅᴀʏᴀʀᴀᴋ ꜰʀᴇᴅ'ᴇ ᴅᴏğʀᴜ ɪʟᴇʀʟᴇᴅɪ ᴠᴇ öɴüɴᴅᴇ ᴅᴜʀᴅᴜ. "ᴍᴇʀʜᴀʙᴀ ʙᴀʏ ʜᴀʏᴀʟᴇᴛ."
7.2K 677 19
𔘓 Steve Harrington | Angst ⇘ Ailesi 5 yaşındayken gözleri önünde öldürülmüş ve bir denek olarak kullanılmaya başlanmıştı. Dr. Martin Bre...
91.1K 2.9K 29
Hp karakterleri ile hayal
112K 6.1K 33
civciv: sarma mı yaptin gercekten __ #galatasaray 'da 1. 01.08.24 #barışalper 1. #yunusakgün 1. #millitakımlar 1. __ başlama tarihi 19.08.23 bitirm...