THE LOST PURITY

由 ACEPanda

23.8K 1.7K 218

Bir Model... Edison HUANG. Bir iş adamı... WU Yi Fan. Farklı kulvarlarda ilerleyen başarının sembolü iki adam... 更多

TANITIM
GİRİŞ
BÖLÜM 1
BÖLÜM 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM 4
BÖLÜM 6
BÖLÜM 7
BÖLÜM 8
BÖLÜM 9
BÖLÜM 10
BÖLÜM 11
BÖLÜM 12
BÖLÜM 13
BÖLÜM 14
BÖLÜM 15
NOT -Geçmiş bölümlerle ilgili ara açıklama-
BÖLÜM 16
BÖLÜM 17
BÖLÜM 18
BÖLÜM 19
BÖLÜM 20
ARA VERİLDİ
BÖLÜM 21
BÖLÜM 22
BÖLÜM 23
BÖLÜM 24
BÖLÜM 25
BÖLÜM 26 - FİNAL

BÖLÜM 5

1K 75 8
由 ACEPanda

Yönetici, birkaç saat önce modelin otele giriş yaptığı haberini almıştı. Yapması gereken işleri hallettiğinde kendisini en baştan işleri kontrol ederken bulmuştu. Modelin kendisini daha rahat bulmasını sağlamak amacıyla odadan çıkmamak içindi bu!

Ancak model onu görmeye gelmedi ve yönetici işleri en baştan boş yere kontrol ettiğiyle kaldı. Tüm günün işlerini tekrar(!) bitirdiğinde Maurice Lacroix’e baktı. Model geleli en azından iki saat olmuştu ve hala kendisini görmek gibi bir girişimde bulunmamıştı.

“Harika!”

Sinirle önündeki kağıtları masanın uzak köşesine iterken kaşları çatıktı.

Bu kötüydü! Modelin, ziyaretine(!) gelmeyeceği açıktı. Beklemekten vazgeçtiğini söylese de bu sadece yüksek sesle telaffuz edilmiş kelimeler olarak kalacaktı. Aklından onu atamıyordu. Bunun farkında olarak bilgisayara döndü. Mailini açarak hızla fotoğrafçının kendisine attığı fotoğrafları taramaya başladı. Fotoğrafların arasındaki videoyu buldu. Bugün her fırsatta modelin fotoğraflarına ve bu videoya bakmıştı. Onu özlediğini hissediyordu. Bu yanlıştı!

Onun sesini duymak için çıldırması kesinlikle yanlıştı!

Kendini tatmin edecek mantıklı fikirler arıyordu. Tabi ki en mantıklısı onun Çin kökenli olmasıydı! Lu Han’ın onu bu kadar beğenmesi de bundan olabilirdi!

“Çin…”

Gözleri kısıldı ve kaşları da bununla birlikte çatıldı.

Modelin ismini merak etti.

Edison…

Bu tabi ki doğduğunda annesinin ona koyduğu isim olamazdı! Değil mi? Önünde hala oynatmak için tuşlamadığı video duruyordu. Hemen yeni bir sekme açarak modelin adını arattı.

“ ‘Edison HUANG’… Gerçek ismin ne?”

Birçok siteye göz atmıştı. Sorusunu cevaplayacak bir şeyler bulmak istedi. Bunun bu kadar zor olacağını düşünmemişti.

Modelin gizemli halleri onu çekici kılan bir özellikti. Bu herkes için geçerli görünüyordu. Çünkü model hakkında çok fazla bilgi yoktu. Oysa modelin adı duyulalı neredeyse 10 ay olmuştu! Magazin basını şimdiye kadar pek çok sırrı ortaya dökmüş olmalıydı, değil mi?

Magazinciler bir akbaba gibi başına üşüşmüş olmalılardı. Bu da modelin gerçek kimliğini gün yüzüne çoktan çıkarmalıydı. Mantıklı olan açıklama bu olurdu!

Ancak beklentisinin aksine modele ait hiçbir isim yoktu!

Saate göz attığında modelin bilgileri ve eski haberlerine göz atarak neredeyse yarım saati geçirdiğini fark etti. Hala çok fazla haber vardı. Daha sonra bakmayı aklına not ederek fotoğrafçıdan gelen mailin olduğu da dahil bütün sekmeleri kapattı. Mi Hee çoktan gitmişti. Çalışma odasının anahtarını cebinden çıkararak kilitledi ve modelin odasının yanındaki kendi odasına ilerlemeye başladı…

Geniş koridorda ilerlerken çalışma odasından çıktığı andan beri kol düğmeleriyle oynadığını fark edip elini çekti. Model, aklını karıştırmaktan vazgeçmeliydi!

Bunun için onu tekrar görmesi gerektiğini biliyordu. Bir şeyler anlaşılmazdı ve bunun çözülmesi gerekiyordu!

Kararlılıkla modelin kapısına geldi. Kapıyı üç kez tıklattı ve duruşunu dikleştirdi. Birkaç saniye bekledi ancak kapı açılmadı. Yan kapının açıldığını duydu ve bakışlarını çevirdiğinde Oh Sehun ile karşılaştı. Yardımcısı odasında olduğuna göre model de olmalıydı. Modelin neden odasında olmadığını düşünürken yüzü sinirli bir hal almıştı. Oh Sehun yöneticinin yanına yürüdü.

“Bay Wu. Edison’u mu arıyordunuz?”

“Evet. Odasında değil sanırım.”

“Sahilde yürüyeceğini söylemişti. Ben de yanına gidiyordum.”

“Kendisiyle konuşacaklarım vardı. Sahile yanına gidebilirim sanırım.”

Sehun anlamayarak baktı ve sonunda sakince başıyla onayladı.

“Nasıl isterseniz.

Yalnız… Edison uzun süre orada kalmak isteyecektir. Sahilde kalmayacaksanız ona odasına dönmesini söylemelisiniz. Öğleye doğru çekimleri var ve iyi uyuması gerekiyor.”

“İleteceğim. İyi geceler.”

“İyi geceler Bay Wu.”

Yönetici Oh Sehun’un yanından ayrılırken yardımcısının modelle olması gerekenden yakın olduğu fikri beynine doluyordu. Bu hissin ne olduğunu düşünmeye başladı.

Kıskançlık?

Belki de!

Ve bunu fark etmek hoşuna gitmemişti! Şimdiye kadar yanında sevgili sıfatıyla bulunan kişiler olmuştu ve şöyle bir düşündüğünde onlar için böyle bir hissi tatmadığını fark etti. Modeli yardımcısından kıskandığına inanamadı. Tüm bu düşüncelerin içinde boğulurken kendini sahile sürükledi. Yavaş adımlarla yürümeye başladı. Henüz mevsimi değildi ve geceleri burası oldukça serindi. Denizin dalgalı sesi derinden kulaklarına ulaşıyordu. Dağınık düşüncelerle yürümeye devam etti.

Ta ki uzağındaki onu görene kadar...

Model elinde terliklerle denizin suyu çarparak ıslattığı kumların üzerinde çıplak ayaklarıyla yürüyordu. Denizin dalgasıyla sürüklenen su aralıklarla ayaklarına ulaşıyordu. Modelin yavaş adımlarını durduğu yerde izledi Wu. Onu yürüyüşünden tanımak…

Bu, o anki tüm kötü hislerini ve düşüncelerini yok etmişti. Edison ile yalnız olduğu bu yerde huzur vardı!

Birkaç saniye sabitlendiği yerde modeli izledi ve yanına gitmeye karar verdi.

Model vizon tonlarında bir şort ve siyah -rüzgarın etkisiyle bedeninde hareket edişinden anladığı- oldukça bol bir tişört içindeydi. Yönetici modelinin elinde tuttuğu terliklere bakıp güldü. Adımlarını modele sürüklerken şuan yaptığı şeyi düşünüyordu. Modelin adımlarını takip ederek aynı hizadan yürümeye başlamıştı. Bir nevi onun yolundan gittiği düşüncesi beynini hapsetti. Bu onu taklit etmek değildi tabi ki! Şuan sadece model ve yöneticinin olduğu sahilde ikili aynı hizada ilerliyordu. Wu tüm karışık düşünceleriyle modele yaklaşmak istedi. Adımları hızlandı ve hızlandı… Aradaki mesafe birkaç adıma döndüğünde model ilerleyişini durdurdu.

Başını iki hamlede çevirdi ve arkasında birinin olduğundan emin oldu. Döndü ve birkaç adım ilerisinde yöneticiyi bulmuştu. Başını eğdi ve berrak bir gülümseme yüzünde belirdi. Yönetici belki nezaketten belki de midesindeki tatlı sancının dönüşünden onun gülüşüne eşlik etti. 

“Bu mevsimde geceleri sahil serindir. Neden buradasın?”

Model etrafını saran karanlık gecede gözlerini gezdirdi. Uçsuz denize takıldı gözleri.

“Kimse olmadığı için bu mevsimde daha hoş görünüyor. Sanki sadece bana aitmiş gibi…”

Yönetici de modelinin baktığı noktaya sabitledi gözlerini. İki adam yan yana aynı noktaya bakarken dalgaların hışırtılı sesi alanın sessizliğinde kendi hükmünü duyuruyordu tüm evrene…

Modelin yavaşça yükselen gülüşü ile solundaki bedene döndü. Kendisine dönmüş tatlı kıkırtılarını sunan modeli izledi.

“Sahilde dahi takım elbisenizden vazgeçmemeniz garip Bay Wu!”

Yönetici modelinin sözü üzerine bakışlarını kendi bedeninde gezdirdi. Denizin dalgalarıyla ulaştırdığı su, parlak siyah ayakkabıların bir kısmını içine alıyordu. Nötrleşen ifadesiyle modele döndü. Model sessizce gülümsemesini yüzünde tutuyordu. Yöneticinin yüzünü kendi gülüşünde hissettiğinde yavaşça uçsuzluğa döndürdü bedenini.

“Böyle oldukça çekici olduğunu itiraf etmeliyim! Ancak sahil için gerçekten uygun bir giyim değil. Moda anlayışını değiştirmen gerek.”

Yönetici kendini modeline sürükledi. Solunda durduğunda model kendisine döndü. Şimdi yüz yüzelerdi ve ikisi de mimiksizdi. Wu gözlerini Edison’dan alamıyordu. Bu bir çeşit büyü gibiydi. Elini dikkatle modelin yüzüne getirdi. Çenesinden destek alarak şekilli dudaklarına sürükledi parmağını... Başparmağı nazikçe alt dudağın çizgisini takip ederken gözlerini oradan çekemiyordu. Buna neden olan şeyi düşünmek istemiyordu ancak modele her an daha fazla çekildiğini hissediyordu. Ona dokunduğunda içindeki titreme kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Bu hissi bir kenara bırakmaya zorlayarak iki gündür odaklanmasını engelleyen konuyu sormak için dudaklarını araladı. Sesi dalgaların sesine karışıp gidecek gibiydi. Güçlü ama sessiz…

“Neden otelden çıkış yaptın?”

Parmağının altında hareketlenen dudakları hissettiğinde gözleri modelin gözleri ile kenetlendi.

Gözleri; modelde en sevdiği iki şeyden biriydi.

Dudakları ve gözleri… Her an tatmak istediği dudaklar ve kendisine çevrilmesi için fırsat kolladığı bu bakışlar… Birinden birine öncelik veremediği bu mükemmel iki nokta modeli kesinlikle özel kılıyordu. O başka birine benzemiyordu ve bu Wu için kusursuzluğa bir adımdı!

“Birkaç işi halletmem gerekiyordu.”

Wu merakını giderememişti. Daha fazlasını isteyerek bakıyordu. Model sorusuyla konuyu başka bir noktaya getirdi.

“Beni bekledin mi?”

Modelin hafif gülümsemesi ile kaşlarını kaldırarak sorduğu soru yöneticinin elini çekmesine sebep oldu.

“Bir öpücüğün ardından iki gün fazlaydı.”

Nedenini bilemediği bir dürtü modele karşı açık olmaya itiyordu yöneticiyi… Düşünmeden söylediği sözün nereye götüreceğini hesaba katmıyordu. Sadece düşüncesini söyledi. Açık olursa belki model de açık davranabilirdi.

“Devamını mı istiyorsun?”

Yönetici konuşmayı reddederek kısa mesafede hafifçe eğildi ve modelin dudaklarına dikkatle dudaklarını dokundurdu. Hafif dokunuşla gözlerini kapattı ve hissetmek istedi. Sadece birkaç saniye durdu. Belki bir dakika… Bilemediği bu sürede her şeyin işlevini yitirdiğini hissetti. Her şey durmuş gibiydi! Sadece kalbi atmaya devam ediyordu. Halsizce, ölüyormuşçasına bir yavaşlıkla…

Kendi başlattığı anı kendi bitirerek geri çekildi Wu. Modelin hiçbir şey anlatmayan yüzünü ayın hafif ışıltısında izledi. Tepki vermesini bekledi. Bir şeyler söylemesini. Belki de bir hareketle göstermesini…

Modelin eli yukarı kalktı ve terliklerin kuma düşüşü hafif bir sesle kendini belli etti. Wu yüzünü sesin geldiği yöne çevirdi. Birkaç metre ileriye birbirinden ayrı düşen iki nesneye baktı. Ve sonra modele… Edison gözlerini bir an olsun yöneticiden çekmedi. Yavaş yavaş adımları gerilemeye başladı.

Geriledi…

Geriledi… 

Birbirini takip eden adımlarla su seviyesi dizlerine doğru yükseliyordu. Suyun içindeki adımlarını devam ettirdi. Wu dikkatle modelin gidişini izliyordu. Su seviyesi yükselip adımlarını zorladığında birbirine değen gözlerin bağını kopararak arkasını döndü model…

Suda ilerlemeye devam etti. Yönetici sebepsizce modeli takip etmeye başladı. Hızlı adımlarla modele ilerlerken neden bunu yaptığını merak ediyordu. Soğuk su rahatsız ediciydi. Yine de aldırmadan devam etti. Modelden bakışlarını çekmeden onun izlediği yolda ilerledi. Model bir noktada durdu ve Wu için bekledi. Yönetici modele ulaştığında tam arkasında durmuştu. Model gerisindeki adamı bilerek bir adım gerilediğinde, Wu cesaret alarak Edison’u bedenine yasladı. Suyun altından modeli kolları arasına aldığında başını modelin omzuna yasladı. Model bedenini saran elleri bulup ellerini üzerine yerleştirdi. Boynuna burnunu yaslamış yöneticiye alan açmak için hafifçe başını diğer tarafa meyillemişti. Kokusunu içine çekmesine izin verdi. Bakışları gökyüzüne yükselip Dolunay’da durdu. Boynunda hissettiği nefesle gözleri kapanmıştı.

Wu daha önce cekette hissettiği kokuyu modelin boynunda hissettiğinde doyasıya içine çekti. Bu koku ceketten farklı olarak modelin teninin kokusuyla karışmıştı. Dudakları belli belirsiz modelin boynuna kayarak bir öpücük bıraktığında, modelin eline sıkıca tutunduğunu hissetti. Sol yanındaki sessiz çırpınışla modeldeki tutuşunu sıkılaştırdı. Onu daha fazla hissetmek isteyerek dudaklarını tekrar aynı noktaya koydu ve bekledi. Dudaklarının üzerinde durduğu tenin modele ait olduğunu bilmek farklı hissettiriyordu. Başkalarında tatmadığı hisler modele her adımında bedenini daha fazla ele geçiriyordu. Başını geriye yatırmış omzuna yaslanan modelin kokusunu tekrar içine çekti ve dudaklarını teninden çekti.

Edison başını hafifçe çevirdi ve diğerinin gözlerinin kapalı olduğunu fark etti. Saçları yüzüne sürtüyordu ve onun kokusunu hissediyordu. Gözlerini uçsuzlukta bir noktaya sabitledi ve arkasındaki bedenin derin nefesini dinledi.

Soğuk su dalgalanırken birbirine yaslı bedenlerdeki yüksekliği değişiyordu. Yormaya başlayan hislerini yok etmeye çalışarak diğerinin duyacağı sessizlikle konuştu model.

“Devamını istiyor musun?”

Wu tınısını sevdiği sesle gözlerini açtı. Model kolları arasında hareketlendi ve derin bir nefes alarak yöneticiye döndü. Yönetici kolları hala modelin bedenini sararken gözlerine baktı. Neredeyse fark edilmeyecek kadar küçük hareketlerle başını olumlu anlamda hareket ettirdi. Model gülümsedi ve ellerini arkasına götürdü. Bedenini saran kolları ayırdı ve ellerini elleriyle birleştirdi. Hafifçe geriledi. Yönetici gülümsemesine karşılık verdi ve modelinin sürüklediği yöne birkaç adım attı. Edison diğerinin elleriyle ellerini ayırıp birkaç adım daha geriledi ve kendini sırt üstü hafifçe suya bıraktı. Suyun içinde kaybolmasıyla Wu irkildi. Kaşlarını çatarak suyun hareketliliğine baktı ve biraz ileride suyun yüzeyine çıkan modeli gördü. Edison saçlarını geriye atarak derin bir nefes aldı ve güldü.

“Bu şekilde otele giremeyiz. Suyun içine gir ve yanıma gel. Üzerimizdekilerin yarısının ıslak olmasından daha iyi bir açıklama bulabiliriz.”

Gülüyordu!

Wu bu söyledikleriyle modelin gülüşüne katıldı. Aniden nefesini tuttu ve suyun içine girdi. Birkaç saniyede modelin yanına geldi ve belinden tutarak kendini suyun yüzeyine çıkardı. Tek elini modelinin belinden çekmeden diğeriyle saçlarını geriye yatırdı.

“Gidelim mi? Odama...”

Model dudaklarını birleştirdi ve tutkulu bir öpücükle kollarını karşısındaki adamın boynuna doladı. Wu dudaklarında tatlı bir hareketlilik hissetti. Modelin dudaklarının hareketlerine katıldı. Kısa bir öpücüğü paylaştıklarında model çekilmişti.

“Gidelim. Odama!”

继续阅读

You'll Also Like

801K 65.4K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
betty 由 ︎ ︎

同人小说

2.4M 212K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby
12.2K 1.6K 73
TAMAMLANDI✓ Tür:Film Sektörü, Romantik, Yaoi Bölüm Sayısı:150 Ortalama oyunculuk becerisi ve görünümüyle Xia Xingcheng, altı yıldır eğlence sektöründ...
11.9M 580K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...