ADI MUCİZE OLSUN

By YaprakEpli

770K 45.3K 6.8K

Sakar, komik, saf ruhlu, 21 yaşında, PDR okuyan, başarılı bir genç kız; Mucize Güngören. Sessiz-sakin, soğuk... More

~1.Bölüm~
~2.Bölüm~
~3.Bölüm~
~4.Bölüm~
~5.Bölüm~
~6.Bölüm~
~8.Bölüm~
~9.Bölüm~
~10.Bölüm~
~11.Bölüm~
~12.Bölüm~
~13.Bölüm~
~14.Bölüm~
~15.Bölüm~
~16.Bölüm~
~17.Bölüm~
~18.Bölüm~
~19.Bölüm~
~20.Bölüm~
~21.Bölüm~
~22.Bölüm~
~23.Bölüm~
~24.Bölüm~
~25.Bölüm~
~26.Bölüm~
~27.Bölüm~
~28.Bölüm~
~29.Bölüm~
~30.Bölüm~
~31.Bölüm~
~32.Bölüm~
~33.Bölüm~
~34.Bölüm~
~35.Bölüm~
~36.Bölüm~
~37.Bölüm~
~38.Bölüm~
~39.Bölüm~
~40.Bölüm~
~41.Bölüm~
~42.Bölüm~
~43.Bölüm~
~44.Bölüm~
~45.Bölüm (Final)~

~7.Bölüm~

18.5K 1.1K 230
By YaprakEpli

"Sadık amca? Ay... Yani baba?"

Ve yanında Umut. Neler oluyordu?

Sadık amca Umut'u kolundan tuttuğu gibi içeriye sürükledi. Umut'u koltuğa oturtur oturtmaz "Bundan sonra her gece evine geleceksin Umut efendi! Lan bekar değilsin sen artık. Aklını başına al!"dedi.

Kapıda dikilmeyi bırakıp ben de yanlarına gittim.

"Kendini düşünmüyorsan bile karını düşün. Ne yapacak yapayalnız evde?"

Umut ayağa kalkıp "O benim karım falan değil! Beni zorla evlendirdin diye karım mı oldu-"dedi ama Sadık amcanın tokadı üzerine sözü kesildi. Benim de şaşkınlıktan elim ağzıma gitmişti.

"Bir daha sakın! Sakın Umut! O senin karın! Bunu kabullensen iyi edersin!"

Umut'un kızarmış gözleri bana dönüktü. Daha fazla dayanamadı ve kolumdan tutup babasının karşısına dikildi.

"Bak ona! Bir de bana bak! O bana layık biri değil! Şu kılığını görmüyor musun? Ben insanlara bu kızı nasıl karım diye tanıtırım?"

"Umuuut!!!" Sadık amca öyle bir bağırdı ki korkudan yerimden sıçradım. Ortam fena gergindi. Bir yandan Umut'un kolumu sıkışıyla canım acıyordu. Gözlerime söz geçiremedim ve yanaklarım ıslanmaya başlamıştı bile.

"Asıl sen layık değilsin lan ona! O tertemiz, saf bir kız. Ya sen? Sen ayyaşın, pisliğin tekisin! Hiç bu yönden baktın mı?"

"Kime çektim acaba!"

Sadık amca tam bir tokat daha patlatıyordu ki kolunu tuttum.

"Ne olur sadık baba, yapma."

Baba-oğul epey bir şaşırmıştı bu yaptığıma. Sadık amca kolunu indirip "Şu kıza dua et sen! Neyse, şimdi gidiyorum ama seni uyarıyorum Umut! Eğer bu eve bir daha gelmemezlik edersen sonuçlarına katlanırsın!"deyip kapıyı çarptığı gibi bir süre sonra uzaklaşan tekerlek sesleri duyuldu.

"Şimdi mutluluktan uçuyorsundur! Babam ne güzel savundu seni değil mi!"

"Beni daha tanımıyorsun Umut. O yüzden kolayca bunları söyleyebiliyorsun. Beni yeterince tanıdığına inandığında tekrar konuşuruz bu konuları."

"Hepinizden nefret ediyorum!"deyip yukarı çıktı.

Artık tepki bile veremiyordum. Sanırım küçük çaplı bir alışma sürecindeydim. Akşam ezanı okunmadan önce yemek yapmaya koyuldum. Annem dün bana taze taze kara lahana göndermişti. Ben de bir güzel kara lahana çorbası yaptım. Bu çorba çok sağlıklı ve şifalıydı. Ayrıyeten tadı da muhteşemdi. Kokusu bütün evi sarmıştı.

Yemeğin altını kısıp akşam namazımı kılmaya gittim. Namaz aralarında kontrol etmeyi unutmadım tabi. Yanmasından korkuyordum. Namazdan ve zikirlerimden sonra çorbanın yanına salata yapmaya başladım.

"Şey... Kara lahana çorbası mı yaptın?"

Demek sonunda inmişti. Sesiyle beraber dönüp ona baktım. Merdivenlerin dibinde duruyordu.

"Hı hı evet. Sever misin?"deyip gülümsedim.

"Sana neyi sevip neyi sevmediğimi söyleyecek değilim şimdi! Acıktım. O yüzden geldim."

"O halde hemen otur da sana bir tabak koyayım. Pişmiştir şimdi."deyince Umut tatlı tatlı gelip mutfak masasına oturdu.

"Sırf acıktım diye yiyeceğim. Yoksa asla senin yemeklerini yemezdim. Bunu bil!"

"He Umut he."deyip doldurduğum tabağı önüne bıraktım.

İnanamıyorum! Umut resmen önündekilere yani yaptığım yemeklere afedersiniz ama hayvan gibi saldırıyordu. Bu kadar mı acıkmıştı garibim? Onu gülümseyerek izlerken başını yemeğinden kaldırmadan konuştu.

"Nasıl bu kadar güzel yaptın? Neriman teyze bile bu kadar iyi yapmıyor."dedi bir yandan yemeğe devam ederken. Sonra ne dediğini fark edip ağzını sildi. "Şey, yani fena olmamış. Dediğim gibi acık-"

"Acıktığın için geldin. Anladım Umut."

Ben kıkırdarken Umut kıvranıyordu. İnanamıyorum, resmen bana iltifat etmişti.

"Yarın okula gidecek misin?"

"Evet de niye sordun?"dedim şaşırarak.

"Her şeyi merak etmek zorunda mısın! Niye sordumsa sordum işte Allah Allah!"dedi ve masadan kalkıp yukarı çıktı.

Sahi ben ne Umut'u ne de arkadaşlarını geçen seneden beri hiç okulda görmedim ama onlar hep bizim okulun öğrencileriymiş. Ee benim de ikinci senem bu okulda. Niye hiç görmedim? Allah Allah? Neyse ya. Muhtemelen kampüslerimiz ayrı olduğu içindir.

Umut'tan sonra ben de biraz atıştırıp etrafı topladım. Bu yemek olayı beni nasıl keyiflendirmişti, anlatamam. Bir süre sonra okunan yatsı ezanıyla güzelce namazımı kılıp bol bol dua ettim. Biraz da Kur'an-ı Kerim okuduktan sonra aynı neşeyle bir değişiklik yapayım dedim ve televizyondan korku filmi açtım.

En yakın zamanda bu televizyondan kurtulmalıydım. Çok vakit alıyordu, hem de boş yere.

Neden birdenbire korku filmi izlemeye merak saldım bilmiyorum ama şimdiden pişman olmuştum bile. Korkudan yerimden kalkıp kumandayı da alamıyordum ki şu filmi kapatayım!

Filmdeki kız tam su içicekti ki elektrikler gitti. Şeytan kılıklı zombi midir, yaratık mıdır nedir? Kızın kulaklarına ürkütücü bir çığlık bırakınca kız bağırdı. Dayanamayıp korkudan ben de bağırdım.

Sonra aniden bizim de elektrikler gidince daha çok bağırmaya başladım ve etrafta kontrolsüzce dolanmaya başladım.

"Ne oluyor? Neden bağırıyorsun?"diye merdivenlerde dikilen Umut da yüzüne el feneri tutunca daha bir bağırmaya başladım. Umut yaptığının beni korkuttuğunu anlayınca yanıma geldi ve beni sakinleştirmeye çalıştı.

"Tamam tamam, geçti. Yok bir şey."deyip aniden kollarını bana sarınca şaşkınlıktan donup kaldım. O az önce bana sarıldı mı? Yoksa ben hayal mi görüyordum? Peki kalbim niye birdenbire hızlandı böyle?

"Korkma, ben yanındayım."diye devam edip sırtımı okşadı.

İnanılır gibi değil! Anında sakinleşmiştim. Elektrikler gelince koşup su getirmeye gitti. Korkudan elim ayağım titriyordu. Umut geri dönünce önce beni kanepeye oturttu. Sonrada suyu içirtti. Meğer ne iyi, ne nazik bir çocukmuş bu Umut.

"Daha iyi misin?" Başımı sallayınca devam etti. "Söyle o zaman, niye öyle korktun?"

Yine cevap vermedim ve onun yerine televizyonu açtım. Nasibimize o şeytan kılıklı yaratık ekrana yüzünü yaklaştırmış, çok korkunç bir şekilde sırıtıyordu. Bu sefer ikimiz birden bağırdık. Umut kumandayı elimden aldığı gibi televizyonu kapattı.

"Neden gece gece böyle şeyler izlersin ki!" Bardağı sehpaya koyup tam gidiyordu ki elini tuttum. Bu sefer şaşıran Umut olmuştu.

"Lütfen beni yalnız bırakma. Çok korkuyorum."

Umut sıkıntıyla nefesini dışarı salıp tekrar yanıma oturdu. Ne yapacağını beklerken birden beni kendine çekip başımı göğsüne gömdü. Kalbim tekrar ağzımda atarken kendimi tuhaf hissetmiştim. İlk defa bir erkek bana sarılıyordu ve şükürler olsun ki o kişi kocamdı.

"Tamam. Şimdi uyumanı istiyorum anlaştık mı?" Kafamı sallayınca devam etti. "Güzel. Şimdi gözlerini kapa ve hiçbir şey düşünme.

Düşünmemek elde mi? Sen bana çok yakınsın, sarılmışsın, şefkat gösteriyorsun. Acaba düşünmemek için beynimi mi çıkartmam gerekiyordu?

Umut'un inanılmaz ama uyuşturucu bir etkisi vardı. Sözleri, şefkati ruhumu okşamıştı. Artık korkmuyordum. Bir süre sonra vücudum gevşemeye, göz kapaklarım ağırlaşmaya başlamıştı. Güvende hisseder hissetmez uykunun kollarına teslim oldum. Onun kollarında desem daha doğru olurdu galiba.

***

Sabah ezanın sesiyle uyandım. Telefonumun ezan uygulamasından okunuyordu. Üzerime bir battaniye sarılmıştı. Umut yanımda yoktu. Muhtemelen odasına çekilmiştir ama sanki hâlâ yanımdaymış gibi hissediyordum.

Sabah namazımı kılıp zikirlerimi çektikten sonra ben de odama gitmeye karar verdim ki ağzımın deli gibi kuruduğunu hissettim. Mutfağa dalıp kana kana su içtikten sonra tekrar yukarı çıkacaktım ama gözüm kilitli odaya kaydı. Odanın kapısı aralıktı şu an ve ben de oraya gitmeden edemedim.

Kapıya yaklaşınca Umut'un sesini duydum. Bu durumda içeri giremezdim. Yoksa bana çok kızardı ama dışarda durup ne olduğunu anlayabilirdim. Kapıya biraz daha yaklaşıp seslere kulak kesildim.

"Biliyor musun? Sana gerçekten çok benziyor. Senin gibi bir melek sanki. İlaç gibi sesi var."

Kiminle konuşuyordu bu? Biraz daha yaklaşayım derken halıyla birlikte ayağım kaydı ve aralık olan kapıdan içeriye düştüm.

Umut'la şaşkın şaşkın bakıştıktan sonra gözlerim elinde tuttuğu fotoğrafı buldu.

O fotoğraftaki de kimdi?

-Bölüm sonu-

Continue Reading

You'll Also Like

258K 16.7K 22
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
650K 34.8K 57
Alışılmışın biraz dışında olan bir gerçek aile kurgusudur. Yani,nasıl anlatılır bilmiyorum.Ama galiba "Gül" ailesinden değilim. Biliyordum. Benim gib...
867K 28.6K 56
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
190K 6.4K 44
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...