i'm not girl (i can't remembe...

zoegallavich_ द्वारा

62.1K 5.4K 1.3K

"Hey pretty girl what's your name, what's your number?" 02.03.19 अधिक

| o n e |
| t w o |
| t h r e e |
| f o u r |
| f i v e |
| s i x |
| s e v e n |
| e i g h t |
| n i n e |
| t e n |
| e l e v e n |
| t w e l v e |
| t h i r t e e n |
| f o u r t e e n |
| f i f t e e n |
| s i x t e e n |
| s e v e n t e e n |
| e i g h t e e n |
| n i n e t e e n |
| t w e n t y |
| t w e n t y o n e |
| t w e n t y t w o |
| t w e n t y t h r e e |
| t w e n t y f o u r |
| t w e n t y f i v e |
| t w e n t y s i x |
| t w e n t y s e v e n |
| t w e n t y e i g h t |
| t w e n t y n i n e |
| t h i r t y |
| t h i r t y o n e |
| t h i r t y t w o |
| t h i r t y t h r e e |
yeni kurgu

| e n d |

1.3K 98 63
zoegallavich_ द्वारा

Zili çaldım ve beklemeye koyuldum. Evde beni bekliyor olacağını söylediğinden aramaya gerek duymamıştım. Kapı kısa bir süre sonra açıldığında şişmiş gözler ve şişmiş dudaklar beni karşılamıştı. Berbat gözüküyordu. Ağladığı her halinden belliydi. "Yoongi." Dedim içeri girerken.

Çantamı bir kenara koyduktan sonra bana sarılmasına izin verdim. Ondan nefret ettiğini söylese bile onu kaybetmek pek iyi gelmemişti.

Bedenlerimiz ayrıldığında göz yaşlarını sildim ve zorlukla gülümsedim. "Gel biraz yemek hazırlayalım kafan dağılsın. Olur mu?"
Başıyla onayladı ve benimle birlikte mutfağa yürüdü. "Evde yiyecek bir şey kalmamış olabilir günlerdir markete gitmedim."
Omuz silktim "Sorun değil ben gidip bir şeyler alırım."

Son günlerde hep dışarıdan yemek söylüyorduk ve artık hazır bir şeyler yemekten domuz gibi olacaktık. "Birlikte gidelim." Dedi ve mutfaktan çıkıp çıkış kapısının yanından montunu aldı. Tekrardan aynı yere döndüm ve ben de ayakkabılarımı tekrardan giymeye başladım.

Evden çıkıp kapıyı çektikten sonra markete doğru yürümeye başladık. Kapsamlı bir alışverişe ihtiyacımız vardı. Hava bugün fazla soğuktu bu yüzden ellerimi cebime soktum ve yürümeye devam ettim. Onu böyle üzgün görmeyi istemiyordum ve mutlu olması için her şeyi yapmaya hazırdım. Annesinin ölümünden sonra daha da yakınlaşma ve birbirimizi daha iyi tanıyabilme şansımız olmuştu.

Tabii böyle bir şeyin buna sebep olmasını istemezdim fakat öyle gerekmişti. Onu kısa bir süreliğine bile olsa mutlu etmenin bir yolunu biliyordum. Boynunu öpmemin onu mutlu ettiğini söylemişti. Ne zaman öpsem gülümsüyordu ve gözlerini yumuyordu. Minik bir kediden farkı yoktu.

Kısa bir yürüyüşün ardından markete geldiğimizde ilk işimiz bir market arabası almak olmuştu. "İstediğin bir şey olursa alabilirsin." Dedi arabayı sürerken. "Sadece ev için birkaç şey alsak yeter fazlasına gerek yok."

Reyonların arasında gezinirken ihtiyacımız olanları arabaya dolduruyordum. Çikolataların olduğu reyona geldiğimizde en sevdiklerimden bir tanesini aldım ve arabaya attım. Daha fazla alınacak bir şey olmadığını düşünerek onu kasaya yönlendirdim. Epeyce şey almıştık.

Aldıklarımızın hepsini kasadan geçirdik ve poşetlere doldurup marketten çıktık. "Senden bir şey isteyebilir miyim?" Diye sordum. "Ne olduğuna bağlı." Dedi dalga geçercesine. "Bana ders çalıştırır mısın?" Dedim mahçup bir sesle.
"Hangi ders?"
"Matematik."
Elindeki poşetleri göstererek konuştu "Yemek işini halledelim çalışırız."

Evin önüne geldiğimizde poşetleri yere bıraktı ve kapıyı açtı. İçeri girdikten sonra üstümüzdekileri çıkarıp poşetleri mutfağa götürmüştük.

"Sen malzemeleri al geri kalanları dolaba yerleştireyim." Dediğinde onaylayıp malzemeleri çıkartmak için poşetlere eğildiğim sırada duraksadım. "Üzerimi değiştirsem olur mu?" Diye sordum.
"Dolaptan al bir şeyler giy öyleyse." Dediğinde odasına çıktım. Üzerimdekileri çıkarıp geçen gün giydiğim kıyafetleri tekrardan üzerime geçirdim. Bacakları ve kalçası benimkilere göre daha ince olduğundan giydiklerim üstüme tam oluyordu. Bu da kalçalarımın oldukça güzel gözükmesine sebep oluyordu.

Giyinme işlemimi tamamladıktan sonra tekrardan yanına gittim ve dediği gibi malzemeleri çıkarıp hazırlamaya başladım. Yemek işinde pek becerikli değildim o yüzden basit bir şeyler yapmayı tercih ediyordum.

Havuçları doğramaya başladığım sırada arkadan belime sarılan kollar duraksamama sebep olmuştu. Alt tarafı hafifçe kalçalarıma değerken bir anlığına kesikçe nefes almama sebep olmuştu. "Bundan sonra hep benim kıyafetlerimi mi giysen?" Dedi çekici bir ses tonu ile. "Arkadan çok güzel gözüküyorsun da."

Sessizce kıkırdadım ve yavaşça ona doğru döndüm. "Yiyecekleri yerleştirmen gerekmiyor muydu senin?"
"Dikkatimi dağıtıyorsun." Dedi dudaklarımdan ufak bir öpücük alırken. Kollarımı boynuna dolayıp dudaklarına ulaştığımda bana karşılık verdi ve ellerini bel boşluğuma iyice yerleştirdi.

Havuçların olduğu tabağı hafifçe yana ittirdi ve beni kalçalarımdan kavrayıp tezgaha oturttu. Dudaklarımız dans edercesine hareket ederken saçlarını okşamaya başlamıştım. Nefes nefese kalmış bir şekilde ondan ayrıldığımda zorlukla konuştum "Yemek yapalım daha sonra da ders çalışacağız. Zaman kısıtlı." Dedim.

Ellerini yavaşça belimden çekmeden önce son kez öptü ve geri çekildi. "Pekala öyle olsun."
Tezgahtan inip yeniden işime koyulmuştum. Bu sınavı geçmek istiyordum bu yüzden acele etmeli ve çalışmalıydım.

*

Yemeği yapıp yeme işlemini de bitirdikten sonra sofrayı toplamıştık ve ders çalışmak için masaya geçmiştik. Geri kaldığım bütün konuları bir yer not etmiştim bu yüzden işimiz kolay olacaktı.

İkimiz de masa başına geçtiğimizde ilk önce kitabı önüne aldı ve düzgünce inceledi. "Bunlar en basit konular." Dedi. Gerçekten de basit miydi? Hiç sanmıyordum. "İki yıl önce biz de işlemiştik bunları. İyice hatırlamam için biraz bekle." Dedi ve eline aldığı kalemle işlemlerin üzerinden birer kez geçti.

Gerçekten de bu işte iyi gibiydi. Soruları hızlı hızlı hallediyordu. Birkaç dakika sonra bana döndü ve anlatmaya başladı. "Şimdi beni iyice takip et, dikkatlice dinle. Anlattıktan sonra sana çözdüreceğim."
Bir öğretmen gibi konuştuğunda başımı sallayarak onayladım.

En ince ayrıntısına kadar işlemleri nasıl yapacağımı anlatıyordu ve tuhaf bir şekilde anlıyordum. Birkaç örnekten sonra kalemi bana verdi "Hadi çöz bakalım."
Gergince soruyu okumaya başladım. Pekala o kadar da zor gözükmüyordu fakat hata yapmaktan biraz korkmuyor değildim.

İşlemi yaptıktan sonra gösterdim "Böyle mi?"
Ciddi bir ifadeyle inceledikten sonra yanına tik attı "Güzel kavrıyorsun." Dedi. Gururla gülümsedim. "Bütün örnekleri çöz kontrol edeceğim."

İlk örnekten başlamıştım çözmeye. Gittikçe zorlaşıyor olsa bile azar azar yapıyordum. Tüm örnekler bittiğinde kontrol etmeye başlamıştı. Üçüncü soruda durdu ve "Bu yanlış olmuş." Dedi. Arkama yaslı bir şekilde otururken öne doğru gelip soruyu tekrardan gözden geçirdim.

"Anlatıyorum dikkatli dinle." Diye başladı anlatmaya. Tanrım eğer Yoongi öğretmenim olsaydı dersinde başarılı olmak için her şeyi yapardım. Ciddi bir şeyler anlatırken oldukça seksi gözüküyordu ve bu dikkatimi çok dağıtıyordu.

"Anladın mı?" Diye sordu teyit etmek için. "Eğer öğretmenim olsaydın en iyi öğrencin ben olurdum." Dedim anlamadığımı belirtecek bir cümle ile.

Sırıttı ardından "Eğer dinlememeye devam edersen tüm gece bu sandalyede oturur ve bunları çözmek zorunda kalırsın, oturmaktan ağrıyan kalçaların yüzünden okula gidemezsin." Dedi. Ben de aynı şekilde sırıttım. "İnan ban kalçalarımın başka bir şey yüzünden ağrımasını tercih ederdim."

*

Çok geç saate kalmamaya özen göstererek düzgünce çalışmıştık ve erkenden uyumuştuk. Şimdi ise okula gitmeme iki saat kala erkenden uyanmak zorunda kalmıştım.

"Biraz hızlı ol Jimin." Dedi. Henüz yataktan yeni kalkmıştım ve yüzümü temizlemeye çalışıyordum. "Ne var bu kadar ısrarla göstermek istediğin anlamıyorum. Saat sabahın altısı." Dedim mızmızlanarak.

Pofuduk terlikleri giydikten sonra beni sürüklemesine izin verdim ve bileğimden çekiştirmesiyle birlikte onu takip ettim.
Evin en üst katına çıkmıştık. Burası kocaman bir terastı. "Ne işimiz var burada?"

Soruma cevap vermedi ve beni küçük bir koltuğa oturduktan sonra yanıma geçti. "Güneşin doğuşunu senin de görmeni istedim." Dedi.

Hala içten içe uyuklarken başımı onun omzuna yasladım ve önümdeki manzarayı izlemeye başladım. Bulutlar inanılmaz güzeldi ve yavaş yavaş doğmaya başlayan güneş içimi ısıtmıştı.

"Güneşin doğuşundan batışına kadar seninle olacağım Jimin ve bu her gün böyle olacak." Dedi saçlarımdan öperken.
Minik kuşlar cıvıldarken, karşımda böylesine güzel bir manzara varken ve masum duygularla sevdiğim adam kulağıma bu sözleri fısıldarken göz yaşlarımı tutmam mümkün müydü? Değildi tabii ki.

"Seni seviyorum Yoongi." Dedim duygulandığım için akan göz yaşlarım eşliğinde.
"Ben de seni seviyorum Jimin." Dedi. "Ben de seni seviyorum."

*

eveeet dünyanın en boktan finali ile bitirdiğim için o terastan aşağı atılmam lazım fakat son günlerde daha da yavaş çalışan beynimle ancak bunları yazabildim umarım siz benim aksime beğenirsiniz.

bu zamana kadar yanımda olduğunuz, desteklerinizi esirgemediğiniz ve attığınız güzel yorumlar için çok teşekkür ederim.

hard taekook shipperlar ile video games'de görüşmek üzere.

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

1.7K 95 5
jiminin itiraf sayfasına gelmişti o mesaj,sevdiği çocuğun arkadaşına olan aşk itiraf mesajı
41.4K 3.5K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
25.1K 1.9K 18
Park Jimin nereden bilebilirdi ki deliler gibi sevdiği Min Yoongi'nin de onu sevdiğini...
toxic ¦ namjin irem द्वारा

फैनफिक्शन

4.6K 358 18
kimperfectjin: namjun jungoonun bezini almayi yine unutursan doverim neyse cabuk gel bebisim optum 💋 ⚠ gerekli uyarilar ⚠ - olumcul derecede marvel...