Wattpad'de ilk yayınladığım da arkadaşlarım haricinde hikayemi okuduğunu fark ettiğim ilk okuyucum.. Yorumları beni gerçekten mutlu ediyor.Yorumunu göremediğim zaman üzülüyorum. ^^
Keyifli Okumalar...
—————————————- ♦ ———————————————————— ♦ ———————————-
Bu donuk bakışlı çocuktan bozuk saat gibi günde iki kere saati doğru göstermesi bile beklenilmez bir şeydi. Beklenildiği gibi de olmuştu.
Yere düşen çocuğun yakasından tutup havaya kaldırdı.
Yüzünü görmemle gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Siyah botları,siyah ceket,siyah pantolon vardı üzerinde. Bu baştan aşağıya simsiyah giyinmiş olan kişi...Joon'du.Üstü başı toz içinde kalmış,burnundan kıpkırmızı kanlar akıyordu.
Biraz sırıtırcasına yakasından sıkıca tutan Jongin'e bakıyordu. Jongin çok kızgın görünüyordu.Sinirden çatılmış kaşları,tüm öfkesini yansıtan gözleri.Adeta bir psikopat gibi.
Bana bu yüz o kadar tanıdık geliyordu ki.Beynimi zorluyordum,zorluyordum ama nereden tanıdık geldiğini kestiremiyordum.
Joon'un yakasında olan tek elini havaya kaldırdı ve elini yumruk yapmış,yüzüne vurmak için hazırlanıyordu.
Olaya müdahale etmem gerekiyordu.
Hızla Jongin'in kolundan tuttum,"Dur!" diye yüksek tonda söyledim.
Kafasını bana döndü,şaşkın şaşkın gözlerimin içine baktı.Afallamışçasına "Ne?" dedi.
Kolundaki elimi yavaşça çektim,sıkılı yumruğunu gevşetti ve "Bir sapığı da mı korumaya başladın yoksa?" dedi.
Bir adım geri attım ve düz tonda konuşmaya başladım. "O sapık değil,arkadaşım Joon."
Joon hala yakasından tutan Jongin'i umursamadan bana döndü,kocaman gülümsedi,elini kaldırıp sallarken "Selam!" dedi.
Jongin daha da sinirlenmeye başlıyordu.Elini Joon'un yakasından sertçe çekti. Bana dönerek "Ne diye bağırdın o zaman?" dedi.
Bana hesap sorarcasına konuşmasına dayanamayarak "Asıl sen niye yumruk attın ona?" dedim.
"Bağırıyordun,çantayla vurmaya çalışıyordun.Sapık sandım.Seni kurtarmaya çalışanda kabahat." Arkasını döndü,gidiyordu.
Biraz haklıydı.Bende sapık 'sandığım' için bağırmıştım ya.Joon ellerini cebine koymuş bizim tartışmamızı izliyordu.
Jongin'in arkasından seslendim. "Hey, bekle. Tamam haklısın."
Arkasını döndü,ellerini cebine koydu. Kendini beğenmiş tavırlarla "Tabi haklıyım." dedi.
Gözlerimi devirdim. Joon'a döndüm. Burnunun çevresi kanlar içinde kalmıştı."Sana bir pansuman yapmak gerek." dedim.
Joon her zamanki o tatlı gülümsemesiyle "Ahh..sorun değil." dedi.
Elini burnuna götürdü,biraz bastırdı. "Aghh..sanırım pansuman yapsan fena olmaz." dedi gülmeye devam ederken.
Seslice güldüm,kolundan tuttum."Hadi gidelim." dedim.
Jongin elleri her zamanki gibi ceplerinde yanımızda yürümeye başladı.
* * *
Eve fazla uzak değildik,hemen gelmiştik.
Jongin eminim Joon'u eve almazdı ama yumruk attığı için bir şey diyememişti.Min Ah'da Joon hakkında bana güzel şeyler söylememesine rağmen,onun bu halini görünce dayanamadı.Abisinin yaptığı şeye kızdı.
Elimdeki pamukla Joon'a pansuman yaparken,Jongin'e sordum. "Orada ne arıyordun?"
Bizim olduğumuz yöne bakmayan dalgın çocuk ,sorduğum soruyla bize döndü."Hiç geçiyordum öyle denk geldim."
Min Ah mutfaktan elindeki su bardağı ile çıkarken "Hıhım,eminim öyledir." dedi,kıkırdamaya başladı.
Afallamış bir şekilde Min Ah'a baktım. Garip düşünceleri olduğunu gülümsemesinden sezmiştim. Joon'a döndüm,yarabandını burnuna yapıştırdıktan sonra "Bitti." dedim.
Hiç canı acıyormuş gibi bir hali yoktu,bana bakıp sırıtıyordu.Min Ah elindeki suyu Joon'a uzattı,Joon teşekkür ederek suyu aldı.Bir yudum içti,bardağı elinde bekletti.
Jongin'e meraklı gözlerle tekrar sordum. "Beni geri getirmeye mi gelmiştin yoksa?"
Gözlerini bana dikti.Söylediğim şeye şaşırmıştı ve alaylı bir tavırla baktı. "Min Ah ısrar etmese senin gibi bir cadıyla aynı evde yaşamaya razı gelir miyim?"
Afallamıştım,sanki ben onunla aynı evde kalmak için can atıyordum da.
Joon dayanamayıp güldü.Şaşkınlığımın artmasını sağlamıştı."Sende mi böyle düşünüyorsun?" dedim,soruma cevap bekliyordum.
"Cadı kısmına...evet." dedi.
Jongin,Joon'u onaylarcasına "Bir ben böyle düşünmüyormuşum bak." dedi,ikisi de gülmeye başladı.
İlk kez bir şeyde ortak karara varmalarına mı sevinseydim,yoksa vardıkları kararın benim cadı olmam hakkında olmasına mı üzülseydim?
Joon'a "Hadi git artık sen,pansumanını da yaptık." dedim. Jongin oturduğu yerden başını onaylarcasına salladı.
Joon,"Cadı dedim diye kovuyor musun?" dedi sesinin tonu kırgınlaşarak.
"Sanırım biraz öyle oldu." dedim.
Joon'u kapıdan savuşturduktan sonra tekrar salona döndüm.Bir an olsun Jongin'in bana soğuk davranmayı bırakacağını düşünmüştüm fakat beklendiği gibi oturduğu yerden kalktı,hiçbir şey demeden odasına gitti,kapıyı kapattı.
Bu çocuğu gerçekten anlamıyordum,elime geçse bir kaşık suda boğabilirdim.Neden bana soğuk davranmasını bu kadar önemsiyordum ki?
Hem ona yakın olmak hem de olabildiğince ondan uzak kalmak istiyordum.Agh..lanet! Ne saçmalıyorum ki?Ondan sadece ama sadece uzak durmalıyım.
Hava almak istiyordum.Bahçeye çıktım,kalbim gibi kırgın ve solgun çiceklerle doluydu bahçe.Rengarenk,türlü türlü çicekler...
Ama çoğunun nedeni bilinmeyen bir şeyden dolayı boynu yere eğilmiş gibiydi.Tıpkı benim hissettiğim duyguları yansıtıyordu.
Jongin'in bakışları,donuk,beni görmekten adeta tiksiniyormuş gibi hissettiren bakışları...
Bunu bana başkası yapsa aldırmazdım,onda neden böyle hissediyordum?
Bana olan davranışlarına neden bu kadar çok üzülüyordum? Hiçbir fikrim yoktu.
Bahçedeki salıncağa oturdum.Gökyüzünü izlemeye başladım,hikayemin başladığı nokta...
Yıldızları saymaya başladım..Belki bir gün bitirirdim saymayı...Yaşadığım saçma ve hüzünlü olaylar da belki biterdi.Bir umut..
Evin kapısının açılmasıyla arkama döndüm..Gelen kişi..tüylerimi diken diken etmişti.