Stajyer

By gamzellimm

34.5K 2.2K 822

"Diğer stajyeri bugün seninle aynı bölüme aldım. Onunla çalışmanızı istiyorum. O senden daha önce geldiği içi... More

Tüm Hareketlerin Benden Sorulur
Onunla Flört Etmeye Çalıştığını Anladım
Bilincim Yerinde
Korktum
İstemiyorsan Durdur
Git Louis
Bilmiyorum
İstemiyor Musun?
Ne Zaman Evleniyorsunuz?
Mutluluk Sebebi
Çok
Nişanlın Olarak
Seni Seviyorum
Hayatta Olmaz
Tanrı Hediyesi
Konuş Onunla
Ortak
En Güzel Hediyesin!
Final

Özür Dilerim

1K 76 34
By gamzellimm

"Sen beni hiç anlamıyorsun."

"Çünkü ne dediğini bilmiyorsun Harry." Elindeki tabağı sehpanın  üzerine bıraktı.

"Sen hep başkaları için benim kalbimi kırıyorsun. Hiç bana hak vermiyorsun. Hep diğerlerini haklı görüyorsun. O zaman neden benimle evlenmek istiyorsun?" nefesimi burnumdan verdim.

"Mantıklı konuştuğun zaman sana da hak veriyorum Harry." kollarını göğsünde birleştirip dolan gözlerini kaçırdı.

"Sana kızın sende gözü var diyorum neyini anlamıyorsun?" derin bir nefes daha verip yanına oturdum.

"Şuan kıskançlık yaptığının farkında değilsin. Kıza öldürecek gibi bakmaktan vazgeç. Hamile olduğunu duyduğundan beri sürekli bir şeyler hazırlayıp dolaba bırakıyor. İstediğinde çabucak verebilmek için."

"Gözüne girmek için yapıyor işte."

"Bebeğim, lütfen zaten yorgunum. Ortada olmayan bir şey için üzülme." sabrımın son damlalarıydı ve onu üzmemek için susmak zorundaydım.

"İyi, git uyu Louis. Ben ve bebeğim aşağıda televizyon izleyeceğiz. Hatta dolabı karıştırıp önceden hazırlanan tatlıları yiyeceğiz. Böylece kimse seni daha fazla yormamış olur." odadan çıktığında kafamı duvara vurmamak için kendimi zor tuttum. Sakinleşmesini bekleyip birkaç dakika sonra bende aşağıya indim. Salonda olmadığını görünce mutfağa doğru ilerledim. Kapının önüne geldiğimde Harry'nin sesini duydum.

"Louis çok yakışıklı değil mi? Herkesi etkileyebilecek bir insan."

"Ona sizin gözünüzle bakmak lazım bu söylediklerinizi doğrulamak için." Anna'nın sesiydi bu. Yine ne işler karışıyor bu?

"Nasıl yani onu çekici bulmuyor musun?"

"O benim patronum. O yüzden hakkında böyle şeyler düşünmem uygun olmaz."

"Onun seni sevmesini istemez misin?"

"Bir çalışanı olarak elbette sevmesini isterim ama daha fazlası değil efendim. Bana en zor zamanımda yardımcı olduğu için minnet duyuyorum ona."

"Yani onda gözün yok?" bunu gerçekten söylemiş miydi?

"Ne? Hayır tabiki, yok öyle bir şey. Dediğim gibi Bay Tomlinson'a asla o gözle bakmam. Benim için en fazla abi olabilir. Lütfen bir daha böyle şeyler söylemeyin." mutfağa girip konuşmalarını bitirdim.

"Anna sen odana gidebilirsin."

"İyi geceler efendim." başımı sallayıp mutfaktan çıkmasını bekledim. Harry bana bakıp masumca gülümsedi.

"Sen yorgun değil miydin?"

"Odaya çık Harry." alt dudağını dişleyip merdivenlere doğru ilerledi. Masanın üzerindeki tabağı alıp bende peşinden gittim. Odaya girdiğimde parmaklarıyla oynuyordu. "Bana bak." başı hala eğik durmaya devam etti.

"Özür dilerim."

"Benimle konuşurken göz teması kur." gözlerini gözlerime çevirdiğinde korktuğunu anladım. Birkaç gün önce sinir krizi geçirirken yanımdaydı ve ben ne zaman sert baksam gözlerinde aynı korkuyu görüyordum. "Benden korkuyor musun?" gözlerimi kısıp yüzünü inceledim. Cevap vermeyince elimdeki tabağı sehpanın üzerine bıraktım. Yanına oturup ellerini tuttum.

"Benden neden korkuyorsun bebeğim?"

"Bilmiyorum."

"Sana asla zarar vermeyeceğimi biliyorsun?" yine cevap vermediğinde içimde yeşeren hayal kırıklığını bastırmaya çalıştım. "Herneyse, sen tatlını ye ben uyuyacağım. Sende çok geç kalma. Yarın işe gitmemiz lazım." başını sallayıp tabağı sehpanın üzerinden aldı. Başını bana uzattığında gülümsemeden edemedim. Saçlarını öpüp yatağa girdim. Uyumaya çalışırken uykumun çoktan kaçtığını fark ettim.

°°°

Dürtüldüğümü fark ettiğimde gözlerimi araladım.

"Louis!" Harry'nin inleyen sesini duyduğumda hızla yerimden doğruldum. "Louis iyi değilim."

"Noldu?" nefes alamıyordum.

"Kramp-" cümlesini bitiremeden tekrar inledi.

"Gel önce yüzünü yıkayalım. İstesen ılık dış aldırayım sana." konuşamıyordu. Elimden tutup yataktan kalktı. Banyoya geçip yüzünü yıkadım. Yüzünü silerken bir andan bağırdı. Kollarını karnına sarıp yüzünü buruşturdu. "Hastaneye gidiyoruz." ceketini alıp üzerine geçirdim. Koridora çıktığımızda Lottie'ye bağırdım. Koşturarak yanıma geldi.

"Biz hastaneye gidiyoruz. Harry'nin sancısı var." telefonumu ona uzattım. "Doktoru ara geleceğimizi haber ver." Ben Harry'yi merdivenden indirirken o doktora durumu anlatıyordu. Harry'yi arabaya bindirip Lottie'den telefonumu aldım.

"Bana da haber verin."

"Tamam." arabaya binip en hızlı şekilde hastaneye doğru sürmeye başladım. Hastaneye geldiğimizde doktor kapıda bizi bekliyordu. Harry'yi sedyeye aldılar.

"Şikayetleriniz neler Bay Styles?"

"Sırtımda ve kasıklarımda çok ağrı var. Mide bulantısı da var." Harry sürekli duraksayarak konuşuyordu. Ben Harry'nin elini tutmuş yanlarında ilerlerken bir odaya girdik. Ultrason cihazının başına geçtiklerinde hiç korkmadığım kadar korkuyordum. Harry hala inliyordu. Doktora baktığımda kaşları çatılmıştı.

"Akıntı ya da doku sızıntısı var mı?" Ne dediğini anlamasamda Harry'ye baktım.

"Bilmiyorum." Harry'nin bacak arasına baktığımda küçük kan lekeleri olduğunu gördüm. Ellerimin titrediğini fark ettim.

"Kan da bu sorduğunuz şeylere dahil mi?"

"Kanama mı var?" kafamı salladım. Beyaz pijamasında yer yer kan lekeleri vardı. Doktorun yüzü gerildi. "Bay Tomlinson bir saniye benimle gelebilir misiniz?" Harry'nin alnını öpüp elini bıraktım.

"Hemen dönerim." doktorun arkasından ilerleyip muayene odasından çıktım. "Sorun ne?" sıkıntılı bir nefes verdi.

"Ben çok üzgünüm." kaşlarımı çatıp yüzüne bakmaya devam ettim. "Düşük gerçekleşiyor." kulağımın uğuldadığını hissettim.

"Ne oluyor? Anlayamadım."

"Üzgünüm Bay Tomlinson, bebeğinizi kaybediyorsunuz." gözlerim dolduğunda bakışlarımı kaçırdım. "Bunu Bay Styles'a siz söylersiniz diye düşündüm. Biz onun ağrısını hafifletmek için bir şeyler yapacağız." başımı sallayıp odaya doğru tekrar yürüdüm. Harry ağlıyordu. Yanına geçip elini tuttum.

"Sanırım ne olduğunu biliyorum Louis." gözlerinden yeni yaşlar süzülmeye başladı. "Bebeğimizin gitmesine izin verme Louis. Yalvarırım. Söyle bir şey yapsınlar."

"Şşt! Tamam sakin ol." alnını öpüp saçlarını okşadım.

"Sakin olamam. Bebeğim gitmesin. Hayır istemiyorum. Onunla ilgili planlar yaptık biz. Hayallerimiz var, gitmesin."

"Üzgünüm bebeğim. Elimden hiçbir şey gelmiyor. Çok üzgünüm." o ağlamaya devam ederken doktor tekrar geldi. Bana çıkabileceğimizi söyledi. Başımla onaylayıp Harry'ye baktım. "Hadi evimize gidelim." onu kaldırıp doktorun masaya bıraktığı ilacı aldım. Arabaya bindiğimizde Harry sessizce ağlıyordu. Bense kendime ağlamamam gerektiğini hatırlatıyordum. Eve geldiğimizde Harry beni umursamadan arabadan indi. Eve girip odaya çıktı. Salondaki koltuğa oturduğumda Lottie yanıma geldi.

"Nolmuş? O iyi mi?" bir anda daha fazla dayandım ve ağlamaya başladım. O bana şakınca bakarken ben umursamadan ağlıyordum. Beni kendine çekip sarıldığında daha çok ağlama isteğiyle doldum.

"Artık bir bebeğimiz yok Lott. İlk defa bu kadar işe yaramaz hissettim kendimi. İlk defa bu kadar çaresiz hissettim. O bana bir şeyler yapmamı söylerken elimden gelen tek şey öylece durmaktı." saçlarımı okşayıp rahatlatmaya çalıştı.

"Yapabileceğin bir şey olsa yapardın Louis. Senin suçun değil. Harry'nin ne durumda olduğuna bak. Onu güçlendirecek kişi sensin. Şimdi acısından ne yapacağını bilmiyordur, yönünü kaybetmiştir. Ona doğru yönü göstermelisin." göz yaşlarımı silip geri çekildim.

"Hadi sen uyu bende Harry'nin ne durumda olduğuna bakayım." alnını öpüp ayağa kalktım. "Teşekkür ederim." gülümsemeye çalışıp gözlerini kırpıştırdı. Odaya çıkarken Harry'nin vereceği tepkiden korkuyordum. Odaya girip bakındım. Su sesi gelen banyoya ilerleyip yavaşça kapıya vurdum.

"Harry?" ses gelmeyince kapıyı açmaya çalıştım. Kilitli olduğu için açamayınca kapının yanına oturup sırtımı duvara yasladım. "Özür dilerim. Onun kalmasını sağlayamadım. Elimden hiçbir şey gelmedi. Çok özür dilerim. Şimdi de ne yapacağımı bilmiyorum. Benden uzaklaşma Harry. Yaralarını sarmama izin ver." su sesi kesildi. Birkaç dakika sonra kapı açıldı. Yine bana bakmadan yatağa girdi. Ayağa kalkıp yanına gittim. Elimi saçlarına uzattığımda burnunu çekip konuştu.

"Dokunma. Beni biraz kendi halime bırak." elimi geri çekip ayağa kalktım. Odadan çıkmak için kapıya yürüdüğümde yine konuştu. "Yanımda uyu ama sadece uyu." dolan gözlerimi kırpıştırdım. Yatağa yatıp tavanı izlemeye başladım.

"Özür dilerim."

"Sadece uyu Louis."

~~~

Bu bölüm yüzünden bana küfür etmeyin lütfen.

Continue Reading

You'll Also Like

3.2K 149 9
Aslında bir açıklamaya gerek yok. "Ne için yaşıyorum?" sorusunun cevabı.
156K 16.5K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
454 107 29
"Hiçbir mücevher gözlerin kadar kıymetli olamazdı, ilk görüşte fark ettim gözlerinin içinde zümrüt saklıydı." "Her aşık bir şairdir, sadece aşık oldu...
1.2K 287 199
Duygular karışık,bizde karışık yazıyoruz iste