FERİDE

By nurayergen0133

1.6M 117K 16.4K

(TAMAMLANDI) Hayat.. Bazı şeyleri kafana vura vura,bazı şeyleri de kalbini kıra kıra öğretir. Ben kalbi kırıl... More

ALINTI
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
KERİM & HASAN
19.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
Alıntı
40.BÖLÜM
ALINTI
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM (FİNAL PART 1)
FİNAL (PART 2)

20.BÖLÜM

45.2K 2.5K 312
By nurayergen0133

TİMUR

Mutluydum...

Hemde ölesiye mutluydum.Tutamıyordum işte kendimi.Ne kadar direnmeye çalışsam da engel olamıyordum yüreğimdeki çarpıntıya.Midem de uçuşan kelebeklerin tenimi gıdıklamasına ses etmiyordum çünkü bundan deli gibi hoşlanıyordum.

Mutluluğumun sebebi oydu.Bana bakan gözleri,beni seven yüreği,tenime dokunan elleri...Kısacası her şeyi beni mutlu etmeye yetiyordu ve yetmeye devam edecekti.

Mutlu olmak için mutsuzluğun dibini görmek gerekiyor...

Bu yazıyı bir yerde okumuştum.Anlayana o kadar güzel bir sözdü ki her insan kendine bir parça da olsa anlam çıkarabilirdi.Tıpkı benim gibi.Bende mutsuzluğun,karanlığın en dibini görmüştüm aylar önce.Ama şimdi aydınlığın en güzel halini yaşıyordum.

Sadece sabrederek en güzel ışıkla mükafatlandırılmıştım.

Benim ışığım,benim kadınım Feride Çelebi...

Gülümsedim...

Her zaman olduğu gibi gülümsedim ve sevdiğim kadına yardımcı oldum.Kapısını açtım,gelinliğinin uç kısımlarını topladım ve en sonunda rahat bir şekilde ön koltukta yerini aldığında saçlarının arasına bir öpücük kondurdum.Boncuk gibi bakan gözleri ışıl ışıldı.Ağladığı için hafif bir şekilde makyajı akmıştı.Burnu biraz pembeleşmişti ama güzelliğinden zerre bir şey kaybetmemişti.Dudakları kıvrılınca çukurlaşan gamzesi,bembeyaz dişleri ve onu çevreleyen dudakları ile güzelliği tartışılmazdı...

Elimi kaldırdım ve baş parmaklarımın yardımı ile gözlerinin altında ki siyak lekeleri sildim.

''Çok çirkinleşiyorsun lütfen bir daha ağlama''dedim burnumu kırıştırıp.Sonra minik burnuna bir öpücük kondurup geri çekildim.Kalabalığa işaret edip şoför koltuğuna geçtim tüm hazırlığımı tamamlayıp arabayı çalıştırdım.Hız limitine dikkat ederek düğünün gerçekleşeceği yere doğru ilerlemeye başladım.Korna sesleri yeri göğü inletirken,araçlar yılan misali arka arkaya yolda akmaya başlamıştı.Davul zurnanın sesi hala kulaklarıma geliyordu.Türk bayrağı ve bir seccade arabanın ön kaputunda dalgalanırken bu günü gösteren Rabbime bir kez daha şükür ettim.

''Teşekkür ederim''

Sessizce fısıldanan sözler kulağımdan usulca süzüldüğünde  yanımda oturan kadına döndüm ve bir kez daha ağladığını gördüm.Nasıl da tane tane akıyordu göz yaşları yanaklarından.Bu yaşlar içimi ateşe veriyordu ama elimden bir şey gelmiyordu işte.

''Hani ağlamayacaktın güzelim''

"Ağlamak istemiyorum.Gerçekten istemiyorum ama engel olamıyorum işte.Şu boğazım düğüm düğüm oluyor.Ben kendimi tutmak istedikçe,nefesim kesiliyor sanki.Ağlamasam kalbim duracakmış gibi hissediyorum''

Allahım nasıl da güzel konuşuyordu ağzını büze büze,dudakları titreye titreye.

''O zaman rahat edinceye kadar ağla ama lütfen düğünde ağlama.Milletin Timur ağanın gelini sulu göz demesini istemiyorum''

Ufacık gülümsemesi için sarf ettiğim sözler işe yaramış gibiydi.Arabanın içinde ki sessizlik bu konuşmadan sonra devam ederken,duyulan tek ses,korna ve zılgıt sesleriydi.

''Bugün rüyalarımın gerçekleşeceği gün.Allah biliyor ya bugünü köpek gibi bekledim.Gece gündüz seni düşlediğim odamda olacaksın bugün.Sen diye sarıldığım yastığa veda edeceğim.Odamın her yerinde kurduğum hayallerimi gerçekleştireceğim.Varlığını doyasıya hissedip,kokunu ciğerlerim patlayıncaya kadar içime çekeceğim.Gece gündüz seni düşlediğim,seni dilendiğim balkonumda seni kucağıma oturtup senin yokluğun da neler çektiğimi anlatacağım sana.Umudumu kestiğim anda bile seni ne kadar çok sevdiğimi anlatacağım ve seni günlerce o odadan çıkarmayacağım.Seni bıktırana kadar seni ne kadar çok sevdiğimi fısıldayacağım kulaklarına.''

Duygularım teker teker ağzımdan çıkıp ortaya saçıldığında ondan tarafa döndüm ve her zaman ki gibi dolu olan gözlerine baktım.Açıkçası sanki benim gözlerimde dolmuştu.Olsun...Dolsun...Hatta aksın umurumda bile değildi.Sevdiğim kadın için her şeye değerdi.Akan bir damla göz yaşı zerre sikimde bile değildi.

''Sen nasıl bir insansın Timur ağa''

Şaşkın şaşkın söylediği sözler karşısın da gülümsedim ve omuzlarımı umursamaz bir çocuk gibi aşağı yukarı salladım.Onu sevdiğimi bilsin bu bana bir ömür yeterde artardı...

Yaklaşık beş dakika sonra boş sokakta sinyal verip sola döndüm ve düğün için bekleyen kalabalıkla karşılaştım.Anında bende kornaya bastım ve yavaşça düğün masasının kurulduğu yere doğru arabamı sürmeye başladım.Herkes alkışlar eşliğin de çalan davul zurnaya eşlik ediyordu.İnsanlar gülümsüyor,meraklı bir şekilde gelin hanıma bakıyordu.Benim gelinime,benim kadınıma...

Sandalyelerin tek tek dizildiği ve ortası boş bırakılan alana girip aracı durdum ve hemen aşağı indim.Herkese selam verdiğim sırada arkada ki arabalarda yolculuk yapan herkes  aracın etrafında toplanmıştı.Annem ve kız kardeşlerimin işareti ile kalabalıktan sıyrılıp dakikalar sonra nikahıma girecek olan kadınımın kapısını açtım.Her zaman olduğu gibi ona yardımcı oldum ve en sonunda koluna girdim.Boynuma hangi ara bağlandığını bile bilmediğim parlak,yeşil örtünün ışıltısı gözlerimi rahatsız etse de fazla takılmadım ve bizim için hazırlanan masaya doğru ilerledim.Yanımda ki kadınım sessizdi fakat kollarımı saran elleri için aynı şeyi söylemeyecektim.

Resmen tırnakları kızgın bir kedi gibi kolumu tırmalıyordu.Heyecandan ne yapacağını bilemiyordu zavallım.Düşüncelerimden çıkıp usulca kolumu ondan ayırıp,oturacağı sandalyeyi geri çektim ve oturması için yardımcı oldum.Allahdan bugün hava ne soğuk,ne sıcaktı.Sanki Rabbim düğünüm için müsaade ediyordu bize.Gerçi havalar eskisi kadar soğuk değildi ama olsun.Yine de insan şükür ediyordu.

Kız kardeşlerim gelinimin kulağına bir şeyler fısıldayıp dururken,bende bakışlarımı etraf da gezdirdim.Dikkatimi çeken ilk şey Şehmuz ve Demir'in kafa kafaya verip hararetli bir şekilde kendi aralarında ki konuşması oldu.Ne konuştuklarını deli gibi merak etsemde bu mutlu günümde dedikodu yapacak halim yoktu.Bakışlarım biraz daha sağ tarafa kaydı.Dila ve Güllü yan yana oturmuş sakin bir şekilde konuşuyor olduğunu gördüm .Hemen gözlerim Hasan'ı aradı.Beklediğim gibi çok uzakta değildi.Onu  yakından görebilecek bir yerde dikilmiş Kerim ile konuşuyordu.

''Nikah memuru geldi evlat''

Babamın kulağıma fısıldadığı sözler sonrası ayağa kalktık ve memuru karşıladık.Ortalık sessizleşirken Nikah memuru ile kısa bir sohbet edip hep birlikte yerlerimize oturduk.Nikah memuru gerekli prosedürlerden bahsederken bu işin bir an evvel bitmesi için dua ediyordum çünkü nikah için gerekli olan her şeyi yerine getirirken az çekmemiştim.Hastane,evrak,tarih ayarlama,fotoğraf derken anamızı bellemişti.

Ve en sonunda beklediğim soru Nikah memurunun ağzından çıkmıştı.

''Sayın Feride Demir.Yanınızda oturan nişanlınız Timur Çelebi beyi hiç kimsenin etkisi ve baskısı olmaksızın özgür iradenizle eş olarak kabul ediyor musunuz?''

Kim bilir kaç kez hayalini kurduğum sözlerdi bunlar...

''Evet...Kabul ediyorum''

Ahhh...Ağzını sevdiğim nasılda güzel kabul ediyorum demişti.Alkış sesleri kesildiğin de ve aynı sorular bana sorulduğunda sevdiğim kadının titreyen ellerini avuçlarımın arasına hapsedip,yüksek sesle evet dedim.Bir kelime...Dört harfli bir kelime belkide bu hayatta söylemek istediğim tek şeydi ve en sonunda söylemiştim .

Şahitlerinde onayı alındıktan sonra nikah defterini imzalamış ve ayağa kalkarak gelinimin başında ki kırmızı örtüyü kaldırmak için harekete geçmiştim.Usul usul kaldırdığım örtünün altından dikkatimi çeken ilk şey dudakları olmuştu.Şu saatten sonra bana ait olan güzel dudakları...Sonra minik burnu göz kırptı bana ve en sonun da kirpiklerinin süslediği uğruna öldüğüm,hasreti ile yandığım gözleri.Ve en sonunda öpmeye doyamadığım alnı...

Yavaşça eğildim ve dudaklarımı tenine bastırdım.Sonra da geri çekilip başında ki örtüyü omuzlarına indirdim.İşte o dakikadan sonra düğün eğlencesi başlamıştı.Kadınlar kendi aralarında halaya tutuşurken,erkeklerde kendi aralarında çoktan yöreye ait halaylar çekmeye başlamıştı.Zılgıt sesleri,davul seslerine karışırken,renkli mendiller havada bir sağa bir sola sallanıyordu.Dakikalar sonra halaya duranlar öyle kalabalık bir hal almıştı ki ben bile gördüklerim karşısın da çok şaşırmıştım.Neyse ki bu eğlenceye katılmamız uzun sürmemişti.Gelin hanım kadınların halayına karışırken bende soluğu erkelerin arasında almıştım.

Kaç dakika yada kaç saat oynadım bilmiyorum ama kan ter içinde kaldığım da Hasan'ın ısrarına rağmen oyunu bıraktım ve yerime geçtim.Tam bu sırada Feride'de benim gibi düşünmüş olacak ki kardeşlerimin eşliğinde yanıma doğru gelmeye başlamıştı.Yanakları oynamaktan al al olmuştu.Hala nefes nefeseydi ve dudakları çorak toprak misali kupkuruydu.Hemen masanın üstünde duran bir bardak suyu ona uzatıp,memnun bir şekilde yudumlamasını seyrettim.

''Teşekkür ederim''

Başımı olumlu anlamda sallayıp yanıma oturması için elimle sandalyeyi işaret ettim.Oturunca da hemen ellerini avuçlarımın arasına sıkıştırıp oynayanları izlemeye başladım.

Gülümsedim...

Kalabalığa baktığımda yapmak istediğim tek şey buydu çünkü.Bugün hayallerim gerçekleşmiş ve hayaliyle bir dünya kurduğum kadın karım olmuştu.Saatlerce,günlerce,haftalarca hatta aylarca beklemiştim.Yılmadan,yıkılmadan,dilimde dualarla bekledim hemde.

İnsan sadece bir kere seviyormuş bu hayatta.Bir kere bağlanıyormuş,sadece bir kez kalbi kırılıyormuş ve ne hikmettir ki bunların sebebi hep aynı yola çıkıyordu.Yüreğin kapıları ardına kadar bir kez açılıyor,bir kez hapsediyormuş sevdiğini yüreğine.Sonrada bir güzel kilit vuruyor,kimseyi almıyordu içeri.Ne kadar acı çektiği umurunda bile olmuyordu.Yanıyordu yürek,kavruluyordu ama bundan bile deli gibi zevk alıyordu insan.

''Sessizsin?''

Düşüncelerimden çıkıp,bakışlarımı sesin geldiği yöne çevirdim.

Kurban olduğum nasılda güzel bakıyordu.Bir bakış...Minik bir bakış,minik bir temas insanın kalp atışlarını nasıl bu kadar hızlandırlabilirdi ki?

''Aklımda,fikrimde,zihnimde,rüyalarımda her şeyimde sen varsın.Aklımı başımdan aldığın için sessiz kalmam çok normal değil mi?''

Avuçlarımın arasında ki ellerini biraz daha sıkı tutup,kimseye aldırmadan teninin üstüne bir öpücük kondurdum.

''Ne kadar güzel olduğunu daha önce söylemiş miydim?''

''Her fırsatta''

''O zaman bir kere daha söylemem de sakınca yok değil mi?''

Kafasını sağa sola sallamış ve bakışlarını benden kaçırmıştı.Bunun üstüne dayanamayıp ona doğru biraz daha yaklaştım.

''Çok güzelsin ve ben bunun keyfini ömrüm yetene kadar süreceğim''

Konuşmam bittiğin de yine gözlerimiz konuşmaya başlamıştı.Çok seviyordum ben bu kadını.Bir bakışında boğulacak,bir kerecik seni seviyorum dediğin de ölecek kadar çok seviyordum hemde.

O günlerde gelecekti.Bunun için elimden geleni ardıma koymayacaktım.İmkanlarım elverdiği sürece  onun için her şeyi yapacaktım.

''Bende ömrüm yettiği sürece buna izin vereceğim''

İstemsiz bir şekilde yanaklarım kıvrıldığın da,yumuşacık tenini bir kez daha öptüm ve bakışlarımı kalabalığa çevirdim.Sıranın en başında duran babamı görünce tekrar ayağa kalktım ve halaya katıldım.Sesler hiç kesilmemişti.Davulun bittiği yerde tef'ler çalmaya başlamış,davulun başladığı yerde tef'ler susmuştu.Adetler tek tek yerine gelirken herkesin keyfi yerindeydi.Kadınlar başlarının üstüne koyduğu tepsiden şekerler dağıtıyor,erkekler ise yöreye ait bir kaç oyun sergiliyordu.

Zaman su gibi akıp gidiyordu.Öğlen başlayan düğün,ikindi vakti olmasına rağmen hala devam ediyordu.Akşam olacakları düşününce daha da bir heyecanlanıyordum.Sanki yeni yetme bir ergen gibi hissediyordum ama umurumda değildi.Olsa da olmasa da onun yanımda olduğunu,yatağımda olduğunu ve her daim bana ait olduğunu bilmek bana yeterde artardı bile.

Saatler sonra sesler kesilip takı merasimi başladığında herkes sıraya dizilmişti.Önce Turgut ağa gelinine bir çift bilezik ve beşi bir yerde takmıştı.Arkasına Gülseren hanım ağa ise yine kocası gibi bir çift bilezik ve set takmıştı.Ve takı merasimi bu şekilde saatlerce devam etmişti.

Yerime oturduğum da neredeyse bacaklarım titriyordu yorgunluktan.Yanımda ki kadının da benden farkı yoktu.Aramızda ki tek fark boynunun ve kollarının altınla dolu olmasıydı.Belki de üstünde kilolarca altın vardı.Kim bilir şimdi nasıl ağırlık yapıyordu kadınıma...

Bu düşünceyle etrafıma bakınıp gözlerimle Annemi aradım.Saniyeler sonra onu fark ettiğim de onun da tıpkı benim yaptığım gibi bana baktığını gördüm.

Sonuç olarak bir kaç dakika sonra Annem yanımdaydı.

''Bu düğün ne zaman bitecek Anne?''

Bu soru kulağa garip gelebilirdi ama çok yorulmuştuk ,sesler beynimi uyuşturmaya başlamıştı.

''Acelen nedir oğlum?''

''Acıktım,susadım,yoruldum daha ne olsun Anne.Hem benim gittiğim düğünler hiç bu kadar uzun sürmemişti.''

''Çocuğum kafayımı yedin.Yemekler yensin millet dağılır gider işte azıcık dişini sık sabret.''

Memnuniyetsiz bir şekilde Annemi onayladım.Bu insanlarda hiç acıkacak tip yoktu.Allah versin habire oynuyorlardı.

Bakışlarımın rotası bu sefer değişmiş ve az ilerde sigarasını tüttüren Kerim'i bulmuştu.Tanımadığım bir kaç kişiyle konuşuyordu.Biraz daha dikkatli baktım ve bana dönünce yanıma gelmesi için işaret ettim.Konuştuğu insanlara kibarca gülümseyip,sigarasından son bir nefes çekmiş ve yere atarak ayaklarının ucunda ezmişti.Yanıma gelmesi bir dakika bile sürmemişti.Adam her işte hızlıydı.Fakat yinede bu onun şerefsiz olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.Şerefsizdi çünkü çocuğunun anasını kız arkadaşına hizmet ettirmişti.Ve sürtük kadın  her seferinde bunu biliyormuşcasına kadına etmediğini bırakmamış.Ve bu adamın en büyük günahı,sessiz kalması gün gelecek boynuna ilmek ilmek dolanıp nefesini kesecekti.

''Ne oldu hayırdır?''

''Ne zaman bitecek lan bu düğün?''

''Ne bileyim oğlum ben bana niye soruyorsun''

''Bizimkileri örgütlesende düğün bitse de yemeğe geçilse artık''

''Hayırdır Timur ağam düğünden mi kaçıyorsun?''

''Yeter lan imanım gevredi halay çekmekten.Açlıktan midem kazındı.Feride desen benden beter halde''

Bakışlarımı gelinime çevirdiğim de memnuniyetsiz bir şekilde burun kıvırdım.Kendimden fazla düşündüğüm kadınım Dila ve Güllü ile kafa kafaya vermiş gülüşerek konuşuyorlardı.

''Şu anda senden kalan herkes bu durumdan memnun bence Timur''

''Sende memnunsan sorun yok Kerim ağam''

''Eh...Gideri var işte''

''Sen daha iyisini yaparsın inşallah.Hakedenlere yalnız.Öyle ne idüğü belirsiz kimselere değil''

Kahretsin yine tam on ikiden vurmuştum...

Pişmiş kelle gibi sırıttım ve ondan gelecek cevabı beklemeye başladım.Tabi verebilecek bir cevabı varsa....

''Neden her seferinde laf sokuyorsun Timur.Hiç aklına geldi mi bu adam neden böyle yapıyor diye,ya da düşündün mü bu adam o kadına neden bu şekilde davranıyor diye.?''

''Aranızda ki sorun her neyse senin o kadına bu şekilde davranmanı doğru kılmaz Kerim.Lanet olsun o daha yirmi yaşında ve bir Anne.''deyip sustum.Fakat bir kaç saniye gözleri,ne baktıktan sonra tekrar konuşmaya başladım.

''Bu kadın sana ne yaptı Kerim.Ne yaptı ki sen bu kadını affedemiyorsun,her seferinde değersiz bir bez parçasıymış gibi eziyorsun.Kendini yiyip bitirdiğini görmüyor muyum sanıyorsun.Vazgeç bu inattan.Git konuş,anlatmasına izin ver.O çocuğunu uzaktan izlemek,izletmek yerine,gerekli ihtiyaçlarını karşılamak yerine bir kez olsun kucağına al.Benim için al Kerim.Benim hasret kalacağım o kokuyu doyasıya içine çek.Eminim ki o zaman her şey farklı olacak.Yapma bunu kendine kardeşim.Etrafımız da yeterince acı çeken,mutsuz olan insanlar varken sen bari böyle yapma''

''Sorun da bu ya Timur.İnsan mutlu olunca etrafında ki herkesi buna inandırmaya çalışıyor.Ama ben buna inanmıyorum.İnancım orta yerinden kırılalı çok oldu.Her neyse...Ben gideyim de kalabalığı yemeğe geçmesi için bir şeyler yapayım''

Yanımdan ayrıldığım da hala son sözlerini düşünüyordum.İnancım orta yerinden kırılalı çok olmuştu demişti.Peki ne olmuştu da böyle olmuştu?O kadın,yani çocuğunun annesi kötülük yapacak bir kadına benzemiyordu.

''Sorun ne?''

Öyle dalmışım ki yanımda ki kadın koluma girdiğinde bir anda irkilmeme engel olamamıştım.

''Her zaman ki şeyler işte''dedim bıkkın çıkan ses tonumla.

''Her zaman ki şeyler derken?''

''Anlatırım sonra.Ama bugün değil tamam mı güzelim''

Her zaman ki yumuşak başlılığı ile yine beni şaşırtmamış ve kafasını olumlu anlamda sallamıştı.

''Acıktın mı?''dedim konuyu değiştirerek.

''Aslına bakarsan evet.Hemde çok acıktım ''

''Tamam canım.Zaten insanlarda yavaş yavaş kalkıyor.

Bu sırada Babam bize doğru yaklaşmaya başlamıştı.

''Oğlum hadi dini nikah için imam efendi bekliyor sizi''

Çok şükür sonunda birinin aklına gelmiştik.Hemen ayağa kalkıp,gelinimin elinden tuttum ve ellerine yapıştığım gibi neredeyse konağın kapısına doğru sürükledim.Allah biliyor ya artık sabır fala kalmamıştı bende...

''lan göt azıcık yavaşla millet bakıyor oğlum bir kendine gel lan''

Hasan nereden çıktıysa keşke geri dönse...

''Acıktım''

''Kesin acıkmışsındır''

''İşin yok mu senin bir gitsen keşke''

''Kerim'i pepelemişsin yine?''

''Canın mı çekti Hasan ağa...Yarın gel aynısından sana da yapayım''

''İstemem sağ ol.Senin çeneni çekecek havamda değilim bu sıralar''

''Niye?..Yoksa senide Güllü mü pepeledi.Unutturma da ona bir tepsi baklava götüreyim''

''Kapa şu lanet çeneni.Bari gelinine zehir etme bu geceyi''

Sırıttım...

Her zaman ki gibi bu konuşmanın galibi ben olmuştum ve bunu her seferin de yapacaktım.Onların akıllanmaları için,sonlarının Demir gibi olmaması için elimden gelen her şeyi ardıma koymayacaktım.

Yaklaşık beş dakika sonra salona girdiğimiz de Annem,babam,kardeşlerim ve benim arkadaş grubunu gördüm.Bir tek Şehmuz yoktu.Onun da neden olmadığını biliyordum.Karısının bitmek tükenmek bilmeyen o sancıları yine başlamıştı ve bu sefer korkudan üç buçuk atarak hastanenin yolunu tutmuştu.

''Şöyle oturun oğlum''

Annemin gösterdiği sandalyelere oturduktan sonra imam efendi hiç vakit kaybetmeden konuşmaya başlamış ve konuşmasının devamında din hakkında bir kaç soru sormuştu.Allaha şükürler olsun ki hepsinin cevabını vermiş ve odada pür dikkat bizi izleyenlere rezil olmamıştık.

Kısa bir sessizlikten sonra hoca tekrar konuşmaya başlamış ve gelinime ne kadar Mehir istediği hakkında bir soru sormuştu.Açıkçası Mehir olayını unutmuştum.En kötü ihtimal ,yani boşanma gerçekleşirse yaşamını devam ettirmek için sorulan,sorulması gereken bir soruydu bu.Lakin işin aslı bu sorudan hiç hoşlanmamıştım.Boşanma diye bir şey olmayacaktı.En azından ben nefes aldığım sürece olmayacaktı.Belki ben mezara girince yalnız kalacaktı o kadar.

''Mehir istemiyorum hocam''

Bu sözler ortama bomba gibi düşmüştü.Fısıltılar çoğalırken yanımda oturan kadına baktım ve o zaman gerçeği gözlerinde gördüm.Hem de ilk kez bu kadar net bir şekilde.

Bu kadın bana güveniyordu.Onu yarı yolda bırakmayacağımı biliyor ve bu yüzden hiç bir şey istemiyordu.

''Hayır kızım.Bunu kabul etmiyorum.''

Annemin sözleri ile bakışmayı kesip tekrar konuya döndük.

''Mehir istemiyorum Anne.Ama ille de bir şey söylemem gerekiyorsa on gram altın istiyorum''

''Ama güzel kızım bu çok az''

''Hayır Anne az değil.Benim için fazla bile.''

''Son kararın mı kızım?''

Bu sefer konuşan hoca efendiydi.

''Evet hocam son kararım''

Dakikalar sonra şahitlerin huzurun da sevdiğim kadınla Allah katında da evlenmiştim.Hoca'yı uğurlamak için dışarı çıkan kalabalığı fırsat bilerek sevdiğim kadını kucakladım ve yanaklarından öperek ona binlerce kez teşekkür ettim.

Şimdi ondan ayrılma vaktiydi.Annem ve kız kardeşlerimin de gelmesiyle karımı odaya götüreceklerini anladım ve sessizce bekleyerek odadan çıkmalarını izledim.Daha sonra bende aşağıda bekleyen erkeklerin yanına indim.Anlaşılan eğlence onlar için bitmemişti.

Yemek masasının etrafında toplanan kalabalığın arasına karıştım ve onlarla sohbet etmeye başladım.Yukarı da bekleyen kadını düşündükçe bu çok zor oluyordu ama yinede devam ediyordum.

Bir ara ayağa kalkıp mutfağa doğru gitmiştim.Küçük kız kardeşime bir yemek tepsisi hazırlamasını ve yengesine götürmesini söyledikten sonra tekrar masaya geçmiş, erkeklerin sohbetine kaldığım yerden devam ederek katılmıştım.

Saatler sonra masa tek tek boşaldığın da yukarı çıkma vaktinin geldiğini anlamıştım.Arkadaşları uğurlayıp derin bir nefes aldım ve odama giden merdivenleri tek tek çıkmaya başladım.

''Oğlum''

Babamın sesi ile daldığım düşüncelerden çıkarak beni beklediği belli olan adamın yanına doğru ilerledim.

''Efendim Baba''

''Biz kardeşlerinle bağ evine gidiyoruz.Misafirleri diğer evlere yerleştirdik zaten.Yarın saat on gibi kahvaltıya gelirsiniz olmaz mı?''

Böyle düşünceli bir babaya ve Anneye sahip olduğum için gerçekten çok şanslıydım.Ailem benim her şeyimdi ve bugün bu aileye bir kişi daha katılmıştı.

''Teşekkür ederim Baba '' dedim ona sarılarak.

''Gelinime iyi bak.Her daim kırılmaya hazır bir cam parçasıymış gibi davran ona.O iyi bir insan oğlum.Yaralı bir kadın.İyileşmesi zaman alacak ama biliyorum ki sen bu yarayı en güzel şekilde tedavi edeceksin''

''Teşekkür ederim Baba.''

''Ve son sözüm sakın onu üzeyim deme yoksa bende seni üzerim.Bunu yaparken hiç acımam bilesin''

Gülümsedim ve ona bir kez daha sarıldım.Sonra da ardından gidişini izledim.Koskoca konakta yalnızdık artık...

Kapı kapandığın da  kaldığım yerden tekrar merdivenleri çıkmaya başladım.Yıllar boyu bana ait olan odanın kapısına geldim.Derin bir nefes aldım ve kapıyı bir kez tıklatarak karşıdan gelecek cevabı beklemeden yavaşça araladım.Anlaşılan o ki kapıyı açmak için ayağa kalkmıştı fakat ben ondan önce davranmış olmalıyım ki orta yerde gelinliği ile dikiliyordu.

''Hoş geldin''demişti sessizce.

Benim karımdı ve hala benden utanıyordu.

Kapıyı kapadım ve ne olur ne olmaz diye kilidi çevirdim.Ve işte en sonunda yıllarca yalnız yaşadığım,aylarca hayalini kurduğum kadınla baş başa kalmıştım.Bir kaç adımda yanına geldim ve eğilmiş başını kaldırarak gözlerine baktım.

''Hoş buldum güzelim.Hem nasıl hoş bulmam ki aylar boyu hayalimde yaşattığım kadın şu anda benimdi ve benim odamdaydı.''

Usulca ellerimi kaldırdım ve dağılmış bir kaç tutam saçını kulağının arkasına sıkıştırdım.

''Öyle güzelsin ki benim olduğuna hala inanamıyorum''

Ona biraz daha yaklaştım.Artık nefeslerimiz bir birine karışıyordu.

''Seninim''

Benimdi...Ama bunu onun dile getirmesi bende bambaşka duygulara yol açıyordu.

''Gelinliğini çıkarmana yardım etmeyi çok isterim tabi eğer sen izin verirsen''

Bakışlarımızın konuştuğu bir kaç saniyelik sessizlikten sonra başıyla sessiz bir şekilde onaylamıştı sözlerimi.Alnına bir öpücük kondurdum ve hemen arkasına geçtim.Titreyen ellerimle fermuara doğru uzandım ve usulca aşağı doğru çektim.Çıplak teni her santim daha fazla açıldığın da kalp atışlarım daha da hızlanıyor,titreme tüm vücudumu ele geçirmek için olanca gücüyle savaşıyordu.Gelinliğin beline kadar çektiğim fermuarın sonuna geldiğimde artık nefes alamıyordum.Nefes almadan nasıl yaşıyordum bilmiyordum ama nefes alamıyordum işte.Teninin muazzam görüntüsü soluğumu kesmeye yetmişti.Hele ki dantellerle süslenmiş sutyeni tamamen ölüm sebebim olacaktı.Hemde daha tamamını görmemişken.

Kulağına doğru eğildim ve fısıldadım.

''Gelinliği tamamen çıkarmama izin var mı?''

Konuşmak yerine yine başını sallamıştı.Kulağına ıslak baştan çıkarıcı bir öpücük kondurdum ve teninin ürpermesine aldırmadan işaret parmağımla omuzunda ki açık yerlerden tutarak yavaşça gelinliği aşağı doğru sıyırmaya başladım.Ben sıyırdıkça gördüklerim karşısında neredeyse dilimi yutacakmış gibi hissediyordum.Teni öylesine güzel,öylesine pürüzsüzdü ki her bir zerresini öpmeden geçersem kadınıma ihanet edecekmiş gibi hissediyordum.Saniyeler sonra beline kadar indirdiğim gelinliği bırakıp omuzlarına tek tek öpücük kondurdum.Bu öpücük kürek kemiklerinin pürüzsüz vadisinde yol alıp kalçasının üstünde son bulmuştu.Eğildim ve gelinliğin iki tarafından tutarak çekmeye kaldığım yerden devam ettim.Saniyeler sonra ayaklarının üstünde oluşan yığına aldırmadan belinin ortasından bir kez daha öpüp ayağa kalktım ve ona arkadan sımsıkı sarıldım.Şaçlarını kokladım,boynu ile omuzları arasında ki boşluğu defalarca öptüm ve sevdiğim kadını daha net görebilmek için önüne geçtim.

Bu görüntü bir kez daha nefesimin kesilmesine sebep olmuştu.Başında ki beyaz duakla ve dantelli iç çamaşırlarıyla gökyüzünden düşmüş bir meleğe benziyordu.Şaşkın,utangaç aynı zaman da muhteşem bir melek..

''Bu gece ölmezsem başka zaman hiç ölmem her halde''deyip onu kendime çektim ve sımsıkı sarıldım.Oda benim gibi titriyordu.

''Timur...''

Göğsüme doğru verdiği ılık nefesinin yaşattığı heyecanı bir kenara bırakarak başımı kaldırdım ve ona baktım.

''Efendim güzelim''

''Ben..Ben sen-''

Sözlerinin devamını getirmeden onu öpmeye başladım.Sözlerinin devamını dinlemek istemiyordum çünkü bu mutlu günümde canımı yakacak bir şey söylerse buna dayanamayacağımdan korkuyordum.

''Bir ihtimal varsa eğer beni sevmene bir ömür beklemeye razıyım.''dedim saçlarına doğru fısıldayarak.Sözlerim üstüne bana biraz daha sıkı sarılmıştı ve asla tahmin bile edemeyeceğim o sözleri söylemiş,bir kez daha nefessiz kalmama sebep olmuştu.

''Seni seviyorum Timur ağa ve beni karın yapman için sabırsızlıkla bekliyorum''

Derin bir nefes aldım...

Bir kez daha aldım ve kollarından tutup gözlerine baktım.Yüreğime gözlerini ölene dek mühürlediğim o gözlere bir kez daha baktım ve o gözlerin gerçeği söylediğini anladığım da onu kendime çekip bir kez daha sarıldım.

''Sen beni seviyorsun''dedim inanamayarak.

''Evet seviyorum''

Başını iki elimin arasına aldım ve tekrar gözlerine baktım.

''Seviyorsun...Beni seviyorsun''

Bir çocuk ne kadar mutluysa bende o kadar mutluydum şu an.Meğer  ne çok ihtiyacım varmış bu sözlere.

''Seni çok seviyorum.Senin her şeyini seviyorum.Bakışını,dokunuşunu,gözlerinle konuşmadan anlaşmamızı,kendimi kadınmış gibi hissettirmeni kısacası her bir şeyini çok seviyorum''

''Seni seviyorum kadın...Seni çok seviyorum.Seni öyle seviyorum ki bazen korkuyorum''

Ellerini yanaklarıma koymasıyla alnımı alnına dayadım ve dudaklarına minik minik öpücükler kondurmaya başladım.Öpüşmemiz gittikçe derinleşirken ellerim çıplak teninin de gezinmeye başlamış ve en sonunda biçimli kalçasında durmuştu.Çok güzeldi.Dudaklarının tadı,elimin altında ki sıcak teni,tir tir titreyen bedeni...

''Kıyafetini çıkarmamı ister misin?''

Bu soruyu duyunca geri çekildim ve sessizce onayladım.Minik elleri önce kravatımdan başlamış,sonra ceketimi çıkarmış ve en sonunda gömleğimin düğmelerini açıp keşfine son vermişti.Şimdi üstüm çıplaktı.Kadınım la eşit olmak için hemen pantolonumun kemerini açtım ve saniyeler sonra tıpkı onun gibi sadece iç çamaşırımla kalmıştım.

''Başındakini çıkarmalı mıyım sence?''dedim gülümseyerek.O kahrolası tokalarla uğraşmak şu anda en son istediğim şeydi.

''Ben hallederim''

Daha dün yalnız uyandığım yatakta bugün sevdiğim kadınla beraber yatacaktım.Bu düşüncelerle yatağın üstüne oturdum ve aynanın önünde iç çamaşırlarıyla dikilmiş,saçında ki tokaları çıkaran kadınımı izlemeye başladım.

Bu kaç dakika sürdü bilmiyorum ama yatağa doğru yaklaştığın da bakmaya doyamadığımı fark ettim.Bu yüzden hiç beklemediği bir anda kolundan tutarak onu kendime çektim ve çıplak bedenini bacaklarımın arasına alarak kendi bedenime yapıştırdım.Hiç vakit kaybetmeden dudaklarına yapıştım.Artık dayanacak gücüm kalmamıştı.Şehvetle dudaklarını öpüp,alt dudağını yaladım,ısırdım ve tekrar öptüm.Dakikalar sonra rotamı değiştirerek yanaklarına uzandım ve oradan da kulak memesine doğru ilerleyip yavaş yavaş,kulağına adını fısıldayarak emmeye başladım.Üstüm de arzu ile kıvranan her bir parçasını yalayıp yutmak istiyordum fakat bu şekilde ilerlemeye devam edersem küçük timurlarım beyaz bayrağı çoktan sallandırmaya başlayacaktı.Bu yüzden yavaşladım.Başımı eğip tekrar boyun boşluğunu ve köprücük kemiğini öpmeye başladım.Sakin olmalıydım.Bu işi onun için güzelleştirmek,unutulmaz kılmak istiyorsam sakin olmalı ve ergen veletler gibi davranmayı kesmeliydim.Dudaklarını tekrar öptüm.Bu sırada ellerimi iç çamaşırının içine sokmuş ve biçimli kalçasını çoktan yoğurmaya başlamıştım.Çıkardığı sesler beni tüketse de yavaş ilerleme konusunda hala kararlıydım.

Ta ki Feride saçlarımı çekip,dudağımı dişlerinin arasında sıkıştırıncaya kadar.İşte o anda bende kayışlar kopmuştu.

Nasıl olduğunu bile anlayamadan onu ters çevirip altıma aldım ve bir hışımla göğüslerini kapatan sutyeni aşağı  çektim.

İşte yine nefes alamıyordum.Gül goncası gibi gögüsleri vardı.Yuvarlak;pembemsi ve dolgun...

''Yemin ederim öleceğim''dedim sessizce ve altımda inleyen kadına söz hakkı tanımadan dikleşmiş ucunu ağzıma aldım.Emdim,yaladım ve ısırdım.Aynı özenli muamaleyi diğer göğsüne de yaptım.Erkekliğim acı verecek kadar sızlasa da aldırmadım ve işime devam ettim.

''Timur...''

Altımda ki kadınımın inlemesiyle,başımı göğüslerinden kaldırıp,kaymış gözlerle bana bakan kadına baktım.Dayanamayıp dudaklarına sert bir öpücük kondurup işime kaldığım yerden devam ettim.Odada ki mırıltılar çoğaldıkça dayanma gücüm daha da azalmaya başlamıştı.

''Dayanamıyorum Timur''

Altımda kıvranan kadına bakıp,kapalı göz kapaklarının üstünü birer defa öptüm ve ellerimi iç çamaşırının içine sokup hazır olup olmadığına baktım.

''Gözlerini aç bebeğim''

Kapalı göz kapakları bir kaç saniye sonra titreyerek açılmıştı.

''Benim için ıslanmışsın?''

Bu sözlerim onu bir kez daha utandırmıştı.

Burnunun ucundan öptüm ve dizlerimin üstünde doğrularak iç çamaşırını çıkardım.Bu kadın gerçekten her şeyi ile mükemmeldi.Tertemizdi.Elbette gece boyunca bunun keyfini çıkaracaktım ama bu isteğim şu anda gerçekleşmeyecekti.İkimizinde rahatlamaya ihtiyacı vardı.

Aklımda ki planları bir kenara iteleyip,yatakta uzanan kadınımın bacaklarını biraz daha aralayıp arasına sokuldum.Kendi iç çamaşırımı da çıkarıp bir kenara fırlattım.Üstüne uzanıp dudaklarından,alnından,yanaklarından ve öpmeye doyamadığım göğüs uçlarından öpüp başımı kaldırdım.

''Hazır mısın?''dedim son kez.Emin olduğunu bilmeye ihtiyacım vardı.

''Seninim''

Dudaklarını bir kez daha öptüm ve usulca derinliklerinde yol almaya başladım.Bu muhteşemdi,bu harika bir histi.Sıcak ve ıslaktı.Ufak bir kasılma ile karşılaştığım da hafifçe yavaşladım ve daha sonra tekrar derinliklerine doğru sokuldum.

Tamamen içine yerleştiğim de derin bir nefes aldım ve bir kaç saniye sonra içinde gidip gelmeye başladım...

Odada ki tek ses nefes alışverişlerimizdi.Bu ses beni daha çok çileden çıkarıyor ve darbelerim daha da sertleşiyordu.Yastığıma yayılan saçları,çarşafı sıkan elleri ve her seferinde salınan göğüsleri...Bunları ancak rüyalarımda hayal etmiştim...

Hayal ettiğim şeyleri sevdiğim kadınla,bana ait olan kadınla yaşamak muhteşem bir şeydi.

Dakikalar sonra ikimizde rahatlayıp,çıplak halde koyun koyuna uzandığımız da Allahtan tek bir dileğim vardı.O da Rabbimin bizi ölünceye kadar ayırmamasıydı...

Merhaba canlarım.Uzun bir bölümle geldim.Umarım beğenir ve o güzel yorumlarınızı eksik etmezsiniz.Bir yandan yazıp,diğer yandan ayağımda kızımı sallayıp uyuttum.Şimdi de sahurluk bir şeyler atıştırıp yatacağım😂Vallahi çok yoruldum.Ben evi toplamaktan yoruldum ama ev toplanmaktan yorulmadı bir türlü🤪Neyse keyifle okuyun canlarım.

Beni takip etmek isteyen canlarim

Instagram adresim:Nuray Ergen ve Jennin_kitaplığı 🤗

Continue Reading

You'll Also Like

SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.7M 103K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
201K 8.6K 30
siz: askerim biçim biçim siz: ölürüm asker için siz: teröristler bana düşmandır siz: asker sevdiğim için Siz: çevik asker giderken siz: teröristler ç...
14M 616K 61
GENEL KURGU #1 Babasından başka hiç kimsesi olmayan bir genç kız... 28 Yaşında hapishanede mahkûm bir adam... Ya bir gün olur da genç kızın babası da...
334K 12.5K 62
[DÜZENLENİYOR] Bir hastasına iyilik yapmak isteyen Ahu, hastane kayıtlarından aldığı numarayı yanlış girip bir komutana yazarsa ne olur? Nerden bileb...