FERİDE

By nurayergen0133

1.6M 117K 16.4K

(TAMAMLANDI) Hayat.. Bazı şeyleri kafana vura vura,bazı şeyleri de kalbini kıra kıra öğretir. Ben kalbi kırıl... More

ALINTI
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
KERİM & HASAN
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
Alıntı
40.BÖLÜM
ALINTI
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM (FİNAL PART 1)
FİNAL (PART 2)

18.BÖLÜM

36.5K 2.5K 266
By nurayergen0133

TİMUR

Sarılan kollar sadece bedenime değil,ruhuma,zihnime,beynime,saçlarımın her bir teline,vücudumun her bir hücresine sarılmış,tüm benliğimi istila etmişti...

Bir kez daha...

Bir kez daha bu savaşta ona karşı yenik düşmüştüm ve bu durumdan hiç olmadığım kadar memnundum.Mutluydum...Hemde kelimelere sığdırılamayacak kadar çok mutluydum.Sevda diye yüreğime yazdığım,hasret diye aklıma kazıdığım kadın şu an kollarımdaydı ve benimdi.

Soğuk havayı ciğerlerime hapsedip usulca konuşmaya başladım.

''Şu kalbim bir tek seni sevdi bu hayatta,bir tek seni istedi.Acım,özlemim hiç dinmedi.Ben her gün senin yokluğunla,senin özleminle yaşama mahkum edildim.Uykusuz geçirdiğim geceleri,yaşayamadığım mutlulukları hiç önemsemedim.Güneş her battığında pencerinin kenarına geçip seni dilendim,seni istedim,beni fark etmen için dilim şişesiye kadar dua ettim.Yanımda olsan,seni kollarıma alsam,kulağına aşk sözcükleri fısıldarken gün batımını bir kerelikde olsa beraber izlesek diye bir çok hayal eskittim ben.Sabaha kadar o pencerenin önünde seninle oturmayı,konuşmayı,dertleşmeyi hayal ettim.Yada hiç bir şey demeden uğruna öldüğüm o gözlerinde kaybolmayı.Aylar boyu şu yüreğimden hep bunlar geçti.Ve şimdi kurban olduğum Rabbim düşlediğim hayallerimi gerçek kıldı.Şimdi benimsin.Ölünceye kadar hemde''

Sözlerimi tamamladıktan sonra mis gibi kokan saçlarına bir öpücük kondurdum.Sonra da alnından öpmek için aramıza ufak bir mesafe koydum ve amacımı gerçekleştirmek için dudaklarımı alnına değdirdim.

''Sen benim dört yapraklı yoncamsın,lütfen bunu unutma tamam mı?''

Gülümsemiş ve başını evet anlamında sallamıştı.Öyle güzeldi ki,bir insanı günaha sokacak,her gülüşünde insanın nefesini kesecek kadar güzeldi hemde...

''Hadi sen içeri geç.Şimdi ayıp olacak yanlış anlamalarını istemem''

''Şu saatten sonra kim ne şekilde anlarsa anlasın zerre umurumda değil''dedim bir kez daha alnına dudaklarımı değdirirken.

''Servis yapmam gerekiyor.Hem tamda sevdiğin gibi kek yaptım sana''

''O zaman işler değişir tabi.Yardım edecek bir şey var mı?''

Bana öyle bir bakmıştı ki sanki canlı canlı kaz derisi yüzüyormuş gibi hissetmiştim bir an.

''Şey...Teşekkür ederim ama gerek yok.Sen içeri geçersen Fatma abla yardıma gelir''

''Pekala öyle olsun bakalım''

Gülümseyerek arkamı döndüm ve dakikalar önce ortadan kaybolduğum odaya tekrardan girdim.Annem ve Babamın otur oturduğun yerde der gibi bakışlarına aldırmadan Hasan ve Kerim'in yanında ki boşluğa gömüldüm.

''Kök salsaydın gittiğin yerde,meyvesini toplardık hani sıkıntı yok''

Hasan'ın homurdanarak söylediği sözler karşısında hafifçe gülümsedim.

''Kıskandın mı Hasanım''

''Hee kıskandım Timurum...Ne mal adamsın lan''

''Aşık adam mal adam bunu öğrenemedin galiba.Halbu ki etrafında bir çok örnek var''

Kerim ve Hasan ne demek istediğimi anlamış olacak ki bakışları birden kararmış ve hiç beklemediğim bir şekilde sessiz kalmışlardı.

''İnsanın kendini bilmesi ne hoş''

Hiç bozuntuya vermeden soktuğum laf sonrası Feridem elinde ki dolu tabaklarla odaya girmiş ve aileme verdikten sonra gülümseyerek tekrar odadan geri çıkmıştı.Neyse ki tabaklarla dönmesi çok uzun zaman almamış,servisi yapmış ve arkasından çayları dağıtarak sonunda kendisi de oturmuştu.

Dakikalar süren sohbet boyunca gözlerimi bir türlü ondan alamamıştım.Öyle ki ağzında ki lokmaları kaç kere çiğnediğini bile söyleyecek kıvama gelmiştim.

''Yeter vallaha yeter.Bakışlarından ben rahatsız oldum lan.Bir dön önüne Allahını seversen bir dön''

Kerim'in böğrümü dürttükten sonra söylediği sözler bir kulağımdan girip diğerinden çıkmıştı.Neyse ki Feride ve Fatma dediği komşusu ailemle sohbet ettiği için bizi duymaları imkansızdı.

''Ne vuruyon lan''

''Kusacağım artık bakma yeter''

''Benim olana bakmak hakkım diye düşünüyorum''

''Bakmak var bir de öküzün trene baktığı gibi bakmak var.Taş yerinde ağır bunu unutma''

''Vay...Desene senin taş o yüzden gömülmüş.Ne bileyim etrafında olup bitene gözlerin kapalı olduğuna göre''

''Laf sokmalarında bir bitmedi ha''

''Ne yapayım boşluğu buldum mu doldurmak gibi adetim var''

''Allah rızası için sus.Bir an önce evlende kurtulalım artık''

''Az kaldı.Dört beş gün daha sabredin''dedim gülümseyerek.

''Mümkünse bu süreçte görüşmeyelim.Şu iğrenç sırıtışını hiç çekemem''

''Gün gelecek bende sana böyle yapacağım sen merak etme''

''Daha çok beklersin''

''Bana çok yakınmış gibi görünüyor.Kulağıma gelenlere göre ayda bir Mardin'e giden sen şimdi haftada bir gider olmuşsun''

Bakışları birden kararmış,her kadının hayranlıkla baktığı gözleri bir anlık kedere boğulmuştu.

''Yok öyle bir şey''

''Ben çocuk değilim dostum.Oraya gidip günlerce karını ve çocuğunu gizli gizli takip ettiğini,ettirdiğini bilmiyorum sanma.Son ver bu işkenceye.Pişman olacağın şeyler yapma''

''Sana...Yok öyle bir şey dedim''

Üstüne basa basa söylediği sözler karşısında sessiz kaldım ve içimden bokunda boğul naraları atarak tekrar sevdiğim kadına baktım.

Nasılda güzel gülüyordu vicdansız...

O güldükçe benimde salak gibi sırıtasım geliyordu...

''Salyanı topla Timur ağa''

Anlaşılan o ki bunlardan bana rahat yoktu.En iyisi kalkıp mutfağa gitmek ve boşalan bardağıma çay doldurmaktı.

''Ben alayım''

Ben kalkmadan Firuze araya girmişti.

''Gerek yok ben hallederim''deyip arkamdan gelmesi için dualar ederek mutfağa girdim.Dualarım kabul olmuş olacak ki bir kaç saniye sonra Feride mutfaktaydı.

''Keşke ben doldursaydım ayıp oldu ailenin yanında''

''Valla Annem'den fırça yemek istemem.Benden duymuş olma ama Babamla ben bu duruma alışkınız''

Sözlerim bittikten sonra ocakta kaynayan demliğe uzandım ve hemen bardağımı doldurdum.Sonrada yanağına kaçamak bir öpücük bırakıp dikkatleri çekmeyecek sürede hemen odaya girdim.Tabağımı alıp yerime oturdum ve erkeklerin yaptığı sohbete bende katıldım.Kadınlar kendi aralarında düğün hazırlıklarından konuşurken,biz erkekler olarak yazın toplanan mahsullerin depolanması hakkında konuşuyor,fikir alışverişinde bulunuyorduk.

Gece bu şekilde ilerlerken Annemin bakışları ile kalkma vaktinin geldiğini anlamıştım.Müsaade isteyip kalktığımız da saat gece bir'e geliyordu.Ayrılmak hiç bu kadar zor olmamıştı fakat kalkmak zorundaydık.Neredeyse gece yarısı olmuştu ve daha fazla oturmanın bir anlamı yoktu.Zaten oturma işi gerektiğinden fazla uzamıştı.

Kapının önünde vedalaşırken hala onun yanında nasıl kalabilirim onun planlarını yapıyordum.Hasan ve Kerim'i yolcu ederken bu akşam yanımda oldukları için onlara teşekkür ettim.Sonuçta onların durumu da pek iç açıcı değildi.Gerçi şu durumda hangimizin durumu iyiydi ki...

Derin bir nefes aldım ve kafamda ki düşünceleri bir kenara bırakarak annemin başında beklediği araca doğru yöneldim.Feride ile konuşması hala bitmemişti.

''Bitmek bilmeyen konuşmanın detayları nelerdir çok merak ettim''

Konuşmalarını böldüğüm ikiliye gülümseyerek baktım.

''Yarın düğün alışverişine çıkalım diyoruz oğlum.Malum beklememek için yapmadığın şey kalmadı''

''Böğrüme bir ok saplandı sanki Anneciğim.''

''Saplansa da saplanmasada gerçek bu.Yarın tüm gün bizimlesin ona göre''

''Emriniz başım gözüm üstüne sultanım yeter ki siz isteyin''

Annem Feride ile vedalaşıp çoktan arabanın içinde yerini almış babamın yanına otururken onlara el salladım ve karanlığa karışmalarını izledim.

''Ne diye sırıtıyorsun Timur?''

Timur...

Gülümsememi daha da genişleterek sevdiğim kadına döndüm ve hiç kimseye aldırmadan onu kollarımın arasına  çektim.

''Biliyor musun heyecandan ölen ilk damat adayı olabilirim''dedim burnumu saçlarına gömerken.

''Allah korusun o nasıl söz''

''Dizlerim titredi akşam boyunca''

''Benim de''

''Sana bu kadar yakın olup,ama bir o kadar uzak olmak.Bu bana neyi hatırlatıyor biliyor musun?''

İşaret parmağımı teninde gezdirirken,iri gözleri meraktan açılmış bana bakıyordu.

''Neyi?''

Od benim kadar heyecanlıydı.Sesi titriyordu.

''Maviliği ile herkesin gözünü alan,herkese kendini aşık eden bir Deniz düşün ve denizin tam ortasında yanan bir tekne.Oysa yangınını söndürecek tek şey su.Hemen yanı başında ama çaresiz bir şeklide yanmaya devam ediyor.İlacı,bir o kadar yakın ama bir o kadar uzak.Tıpkı sen gibi.Çok yakınımdasın ama bir o kadar da uzağımda.Sana dokunmak sarıp sarmalamak istiyorum ama yapamıyorum ve bu beni çok çaresizmişim gibi hissettiriyor.''

Derin bir nefes alıp saçlarına bir öpücük kondurdum,sonra da söz hakkı tanımadan konuşmaya devam ettim.

''Sabrın sonu selametmiş.Bende bir kaç gün daha sabredeceğim artık.Vakit geç oldu hadi eve geç sen.Sabah dokuz gibi gelirim''

Gözleri gitme ,kal der gibi bakıyordu...

''Pekala...O halde sabah görüşürüz.Kahvaltı hazırlamamı ister misin?''

İstemez miydim be kadın...

''Çarşıda kahvaltı yapacağımız çok güzel yerler var.Ne dersin dışarıda kahvaltı yapalım mı?''

Bu sorum onu şaşırtmıştı.Aslında ufak detaylar onu hep şaşırtmıştı.Mesela bazı konular hakkında ondan fikir almam,ona danışmam,onunla konuşmam...Bunlar sadece dile gelen şeylerdi  ve ben o zaman anlıyordum ki zamanında bu kadına hiç bu şekilde yaklaşılmamıştı.Onun fikri alınmamıştı,onun ne kadar önemli olduğu hissettirilmemişti,ona değer verilmemişti...Bu yüzdendi her şeye bu kadar garip tepkiler vermesi.

''Şey...benim için fark etmez ama istersen bende hazırlayabilirim.''

''O zaman kahvaltı işi tamamdır.Hatta akşam için Babamla haberleşip dışarıda yeriz''

''Yani sen bilirsin''

Sözleri üstüne elimi uzatıp,gözlerine gelen bir kaç saç telini geri ittirdim.

''Ben değil biz...Sen değil biz...Bundan sonra sen yada ben diye bir şey yok güzelim.Bundan sonra biz var...Sadece biz''

Usulca dudaklarına uzandım ve sıcak tenini dudaklarımla okşadım.Sıcaklığını hissettim,kokusunu içime çektim,yumuşaklığının tadına vardım ve en sonunda güç bela ondan ayrıldım.

''Şimdi git...Lütfen''

Boğuk çıkan sesimi kendim bile tanımakta zorlanıyordum.Gitsin istiyordum.Bunu gerçekten istiyordum çünkü o gitmezse bu karanlık sokakta onu hiç de uygun olmayacak şekilde öpmekten,deli gibi öpmekten korkuyordum.

"Tamam"

Tek söylediği buydu...Aslında bu sadece söylenmek için söylenmiş tek kelimelik bir sözdü.Dudakları tamam desede gözleri kal diye yalvarıyordu sanki.

"Yarın görüşürüz"

Cevap olarak başını sallamış ve arkasını dönüp eve doğru ilerlemeye başlamıştı.Derin bir iç çekip rüzgarda savrulan saçlarına baktım.İçten içe onu kendi yatak odamızda,yastığıma dağılmış saçlarının görüntüsünü düşündüm.Öperken hayal ettim.Doyasıya,korkmadan,her bir zerresinin tadına vararak,ona geçmişi unutturarak...Ne kadar değerli olduğunu hissettirerek,her bir dokunuşumdan zevk almasını umarak...

Düşüncelerimin gittiği yönü beğenmeyerek ve bedenimin gerginliğine dayanamayarak arabaya doğru ilerledim ve kapısını açıp kendimi içine attım...Onunla ilgili daha fazla hayal kurmaya devam edersem soluğu buz gibi bir duş'da alacaktım ve bu kıçımı donduran soğukta isteyeceğim en son şeydi...

********
Güneş tüm kızıllığı ile şehrin üstünde hükmünü ilan etmeye hazırlanırken yataktan kalktım ve hiç vakit kaybetmeden hazırlanmaya başladım.Saat daha çok erkendi fakat umurumda değildi.Bugün benim için önemliydi.Evleneceğım kadınla beraber mutlu bir yuva kurmak için ilk hazırlığımızi yapacaktık.Düğüne dört gün kalmıştı.Başkası olsa bu düğünü asla aceleye getirmezdi ama ben başkası değildim.Ya da benim ailem başka bir aile değildi.

Aynada ki yansımama son kez bakıp,parmaklarımı saçlarımı saçlarımdan geçirdim.Bir kaç tel düzelmemek için dirensede en son ben galip geldim ve zaferimi kutlayarak dışarı çıktım.Keskin bir soğuk vardı.Güneş her ne kadar tüm güzelligi ile ortalığı aydınlatsa da soğuğu kırmaya yetmemişti.

Merdivenlerden inip büyük salona geçtim ve Babam'ı her zaman olduğu gibi soba başında kahvaltı yaparken buldum.Tabi ki Annem de dizinin dibindeydi.Her zaman olduğu gibi.

"Günaydın Babacığım"

"Babacığım?"

Yaşlı kurttan hiç bir şey kaçmıyordu.

"Detayları kaçırırsan şaşardım zaten Baba''

''Çok konuşmada dökül bakalım.Sabah sabah hayırdır?''

''Uykum kaçtı bende ailemle kahvaltı edeyim dedim.Ne yani kötü mü ettim?''

''O nasıl laf oğlum iyi ettin tabi.Bugün çok iş var.Hem erken kalkan erken yol alır iyi olmuş.Hadi otur sofraya da çayını koyayım''

Annemin gülümseyerek söylediği sözler üstüne sofraya oturdum.

''Kahvaltıyı dışarıda yapmayı düşünüyoruz Anne ne dersin?''

''Bana bir şey demek düşmez oğlum siz nasıl isterseniz''

''Dün akşam Feride'ye söyledim önce kabul etmedi ama ısrar edince mecbur kaldı''deyip Babam'a döndüm.

''Baba bu akşam dışarıda yiyelim ne dersin?''

''Olur oğlum neden olmasın''

Kısa sohbetler eşiliğinde bir kaç lokma atıştırıp kenara çekildim.Annemin hazırlanmaya gitmesi ile Babamla aramızda iş hakkında ufak tefek konuşmalar geçmiş,sonrasında Annem gelmişti.

''Akşam görüşürüz Baba''

''Dikkat edin''

*****

Babamla vedalaştıktan dakikalar sonra sevdiğim kadının yaşadığı evin önüne gelmiştik.Söylediğim saatten daha erken gelmiştik.Aslına bakarsak bayağı bir erken gelmiştik ama sorun değildi.

''Anne sen burada bekle ben hemen geliyorum''

''Vııyyy...Acelen nedir kuremın daha erken''

Anneme gülümseyip yanağından bir makas aldım ve beklemeden hemen aşağı indim.Hızlı adımlarla ilerleyip,demir kapıya ulaştığımda hiç vakit kaybetmeden hemen çaldım.Aradan bir kaç saniye geçmemişti ki demir kapı gıcırdayarak açılmış ve tüm güzelliği ile Feridem görünmüştü.

''Hoş geldin.Günaydın''

Günüm onu gördüğüm her dakika aydındı zaten..

''Bakıyorum da hazırlanmışsın?''

İncecik belini saran koyu lacivert bir etek ve ona uygun gül kurusu bir gömlek giymiş,saçları da iki taraftan küçük tokalarla tutturulmuştu.

''Uyku tutmayınca hazırlanayım dedim''

''İyi yapmışsın.Hazırsan çıkalım''

''Ceketimi aldım mı tamamdır''

Gülümsedim ve ellerimi cebime koyarak onun gelmesini bekledim.Kapıyı kapattığında hemen elinden tuttum ve arabaya doğru ilerlemeye başladım.İkimiz de sessizdik.Sadece gülümsüyor,bakışlarımızla anlaşıyorduk.

Arabanın beklediği yere geldiğimiz de Annemi dışarıda beklerken bulduk.Önce nedenini anlamasam da Feride ile kucaklaştığında  sebebini çok iyi anlamıştım.Annem yerini Feride ye verip arka koltuğa geçecekti.

''Buna gerek yok Gülseren Anne lütfen''

''Olur mu kızım otur sen önde nişanlının yanında''

Vay be Gülseren hatun gerçekten halden anlıyordu.

''Lütfen Anne...Ben arkada otururum''

Anne demişti...

Öyle candan,öyle isteyerek söylemişti ki bir an benim bile nefesim kesilmişti.Annemin ise neredeyse gözleri dolmuştu.

''Geç kalıyoruz kızlar''

Komiklik olsun diye söylediğim sözler sonrası herkes arabadaki yerini almış ve sohbetin hiç kesilmediği bir güne bismillah demiştik.

****

Öylede devam etmişti.Önce her zaman ekiple gittiğim yere kahvaltıya gitmiş ve harika bir sofra eşliğinde kahvaltımızı etmiştik.Her zaman ki gibi yine yanımda oturan kadından gözlerimi alamamış ve annemin kızgın bakışlarına maruz kalmıştım.Daha sonra bir kaç mobilyacı gezip,yatak odası takımı seçmiştik.Gerçi bu biraz zor olmuştu ama en sonunda muradımıza ermiştik.Çünkü Feride nerede ucuz kıytırık bir şey varsa onu seçmiş ve bunun neticesinde aramızda kısa bir konuşma geçmişti.Ve sonuç olarak hepimizin beğendiği bir takımda karar kılmıştık.Çarşaf,kıyafet,çamaşırlar derken vakit geçmiş ve en sonunda büyük bir gelinlikçide soluğu almıştık.Burası gerçekten büyük bir mağazaydı ve aynı zamanda bir çok çeşit vardı.

Derin bir nefes alıp,gün boyu ellerini hiç bırakmadığım kadınıma baktım.Biraz durgunlaşmıştı  sanki.Gerçi bunu yeni fark etmiyordum.Ne zaman gelinlik lafı geçse sessizleşiyordu.

''Beğenmediysen başka yerlere gidebiliriz güzelim''dedim kulağına doğru eğilerek.Aslında onun derdini çok iyi anlıyordum.Gelinlik giymek istemiyordu çünkü daha önce bir kere giymişti.

''Hepsi çok güzel''

''Peki denemeyecek misin?''

''Denemesem''

Bir kaç dakika sessiz kaldım ve en sonunda onu kendime çekerek sımsıkı sarıldım.

''Hani geçmişi unutacaktık''

''Elalem ne der Timur.Demezler mi dul kadın tekrar gelinlik giymiş diye.Kınamazlar mı beni.Laf etmezler mi arkamdan''

''Elalem mi önemli ben mi?''

''Tabi ki sen''

''O zaman ben seni gelinlikle görmek istiyorum.Geçmişin yok bende.Bunu lütfen unutma güzelim.''

''Timur''

Bir nefeste ağzından çıkan ismimi sindirerek saçlarına bir öpücük kondurdum.

''Yeni başlangıçlar...Sen o gelinliği giyecek,kırmızı kuşakla evinden çıkacaksın''

Başka söze gerek yoktu.Nemlenen gözlerinden anlamıştım kabul ettiğini.Ona bir kez daha sarıldım ve elinden tutarak beyazların içinde kayboldum.Yaklaşık yarım saat kadar sonra dantel işlemelerinin az olduğu fakat bütünüyle çok şık olan bir gelinlikte karar kılmıştık.Üzerinde görmek için can atsam da bunu yapmamış,düğün gününe saklamıştım.

''Oğlum nişanlına bir şey söyler misin?''

Annemin sözleri ile oturduğum yerden başımı kaldırdım ve karşımda ki ikiliye baktım.

''Ne oldu?''

''Kına elbisesi almayacağım diye tutturdu''

Bakışlarımı Feride'ye çevirdim.

''Olmaz ''dedim tek kelime ile.Her ne kadar yalvarırcasına baksa da aldırmadım.En sonunda pes etmiş olacak ki Annemle gözden kaybolmuştu.

Saatler sonra her şey tamamlandığın da derin bir nefes aldım.Neredeyse akşam olmuştu ve benim ciddi anlamda canım çıkmıştı.

''Hadi bakalım yemeğe ''dedim elimdeki torbaları araka koltuğa bırakıp.Hiç kimseden ses çıkmıyordu.Belli ki herkes benim kadar yorgun düşmüştü.Neyse ki bugün de bitmişti.

Geriye kaldı üç gün...

****

Üç gün...

Geçmek bilemeyen üç gün...

Konağın her yerinden fırlayan çocukların sesine uyandığım üç gün...

Ona dokunamayarak geçirdiğim lanet üç koca gün...

Dinlenmeyi geçtim yatmaya bile fırsat bulamadığım koca üç gün....

Kafamda ki düşünceleri bir kenara firlatıp ayağa kalktım ve büyük güne hazırlanmak için duşa girdim.Saat sabahın altısı bile değildi ama konak çoktan düğün havasına girmişti.Neyse ki bir çok işim de Hasan,Kerim,Şehmuz hatta Demir bile yardımcı olmuştu.Onlar olmasaydı ne yapardım bilmiyordum.Bildiğim bir şey varsa da hepsine asla yetişemezdim.

Bu düşüncelerle sıcak suyun tenimde iz bırakmasını keyifle hissettim.Sonun da kazasız belasız beklediğim gün gelmişti.Bunun için yaradana ne kadar şükür etsem azdı.Derin bir nefes aldım ve oyalanmadan tüm işlerimi halledip banyodan çıktım.Yeni eşyalar dün gelmişti.Feride ile burada saatler geçirmiştik. Bir türlü iş yapmasına izin vermemiştim ve en sonun da haklı olarak kardeşlerim tarafında kovulmuştum.Akşamın da ise kadınlar arasında küçük bir kına eğlencesi yapılmıştı.Sadece bir kez onu görmüştüm ama bu bana yetmişti.Nefesim kesilmişti.Öyle güzeldi ki kırmızılar içinde bakmaya doyamamıştım bir türlü.Sonrasinda da hemen terk etmiştim orayı.Bizim tayfayla buluşmuştum...

Derin bir nefes alıp dün olanları aklımdan geçirmeyi bıraktım ve işime döndüm.Bu konaktan bir an evvel tüymeliydim yoksa kalabalıktan bunalıma girmem an meselesiydi.Dün sabah kardeşlerim gelmişti ve daha sayamadığım bir çok akraba...

Düğün konağın önünde ki geniş boşlukta yapılacaktı bu yüzden her yer insan kaynıyordu.Kazanlarda yemekler pişiyor,gelen misafirler en iyi şekilde ağırlanmaya çalışılıyordu.

Düğün saat bir de başlayacaktı.Önce resmi nikah,sonra dini nikah yapılacaktı ve en sonunda sevdiğim kadın her şeyi ile benim olacaktı...

Kısa sürede üstümü giyindim ve kafamın içinde beni rahat bırakmayan düşünceler ile aşağı indim.Herkes kahvaltı yapıyordu.Arada dolanan çocuklar ise her zaman ki gibi yaramazlık peşindeydi.

"Oğlum hadi sende kahvaltını yap"

Annemin sesi ile düşuncelerimden çıkıp ondan tarafa döndüm.Telaşı yüzünden okunuyordu.

"Bugünlük yerimi kızlara veriyorum Anne.Söz yarın sabah kahvaltıyı hep birlikte yapacağız"

Gülümsemiş ve hiç bir şey demeye gerek duymadan mutfağa dogru telaşla ilerlemeye başlamıştı.Şimdilik her şey tamamdı.Küçük detaylarla annem ilgilenecekti.Bende kızları alıp kuaföre bırakacaktım...

Öylede yaptım...

Saat tam onda kardeşlerimle beraber sevdiğim kadını da kuaföre bırakıp,eşyaları indirdim ve sevdiğım kadının yanaklarına bir öpücük bırakarak onlara veda ettim.Sonrada dosdoğru diğerlerinin beni beklediği berbere doğru yol aldım.

Dakikalar sonra berberden içeri girdiğimde öyle bir bağırış kopmuştu ki ben bile neye uğradığımı şaşırmıştım.İçerisi çok kalabalıktı.Hatta fazla kalabalık...

Neyse ki bunu umursayacak pek vaktim olmamıştı.Saç yapımı,damat tıraşı derken zaman nasıl geçmişti anlamamıştım.

Ta ki Kerim'in bana uzattığı takım elbiseyi elime alıncaya kadar.İşte aylardır beklediğim o an gelmişti...

Elbisemi alıp gözden kayboldum.Yavaş yavaş heyecan yapmadan tek tek giyindim.Yaklaşık on dakika sonra tamamen hazırdım...Kimse için değıl sadece sevdiğim kadın için...

*******
Iyi geceler canlar..Artık Ramazan boyunca gece takulacuğuk kısmetse😂🙏Nasıl gidiyor oruçla aramız..Valla bende durumlar pek ic açıcı değil.Dörtten önce yatmıyorum sabahta yedide ayaktayım.Gün boyu iki koli yapıyorum,küçük kız,ev telaşı,iftarlik hazıŕlama derken akşam nasıl oluyor ben anlamıyorum 🤦🏾‍♀️Sizde benim gibimisiniz🤪Neyse yeni bölüm geldi umarım beğenirsiniz.Hafta sonu belki yeni bölüm gelir.🤩Hatalarım varsa affola.Inanin tele saatlerce bakmaktan gözlerim kalmadı 🙏

Continue Reading

You'll Also Like

5.1M 239K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
3.4M 167K 67
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
169K 15.7K 44
Kerem Aktürkoğlu & Kumsal Yıldız
933K 55.6K 72
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...