(şu kadar mutlu olsam yeter aq syglr)
-
Jungkook, "Mi Na, lütfen sustur artık! uyumak istiyorum." diyerek başının üstündeki yastığı kaldırıp yüzüne bastırdı.
Bu hareketi gülmeme neden olsa da, gülmedim ve ciddi durmaya devam ettim.
"hayır Jungkook. Geceden beri ben uyutuyorum sıra sende. O lanet kıçını kaldır ve Hana'yı alıp sustur." deyip sırtımı döndüm.
Hana yaklaşık birkaç dakikadır ağlıyordu ama ikimiz de almak için yeltenmiyorduk.
Ne yaptığını göremiyordum ama anlayabiliyordum.
Şuan yastığı başının üstünden fırlatıp oflamıştı ve kalkıp Hana'yı kucağına almıştı.
Şuan büyük ihtimalle kucağında sallıyordu. Güzel sesiyle şarkı söylemeye başladığında Hana'nın sesi kesildi.
Birkaç dakika şarkı söyledikten sonra Hana'yı yatağına yatırdı ve kendisi de yanıma uzandı.
Ona döndüm.
Üstü çıplaktı ve çok fazla kusursuz gözüküyordu.
"ne o, neden bana öyle bakıyorsun?" diye sorduğu ani soruya karşılık gözlerimi vücudundan çekip gözlerine sabitledim.
"ne, ne bakması? Ayrıca nasıl bakıyor muşum ki?" diye sorup sol kolumun üstünde yatmayı kestim ve sırt üstü uzandım.
"yiyecekmiş gibi?"
Yanaklarım kızarmaya başlamıştı.
Bunu gören Jungkook, piç smile atıyordu.
Omzuna yumruk geçirdim.
"Hana doğduğundan beri çok arsızlaştın, Jungkook. Bak seni döverim."
"kıyamazsın ki.." deyip alt dudağını sarkıttı.
Omuz silktim. Tatlılığına kanmayacaktım.
"yoo, bal gibi de kıyarım." dediğimde aniden üstüme çıktı ve ellerimi başımın üstünde birleştirip bastırdı.
"kıyamazsın."
"kıyarım."
"kıyamazsın."
"kıya-" sözümü kesen tek şeyse Jungkook'un dudaklarının dudaklarımın üstünü örtmüş olmasıydı.
Nefessiz kaldığımızda geri çekildi.
"tamam, kıyamazmışım." dedim.
"ama ben şimdi sana kıyacağım." dediğinde gözlerimi sonuna kadar açtım.
Hınzır gülümsemesi dudaklarına yayılırken eli, askılı üstümün askısına gitti.
O an Hana ağlamaya başlayınca kaşlarını çattı ve kendisini üstüme bıraktı.
"bunu babana yapamazsın kızım..." dediğinde gülmeye başladım.
Aniden başını kaldırdı ve "gülme!" diyerek bürünebildiği en ciddi haline büründü.
"tamam kızma ya." üstümden kalktı ve Hana'yı yatağından alıp aramıza yatırdı.
Eliyle karnını pat patlayıp uyuması için ağzımdan da piş piş türü sesler çıkartıyordum.
Jungkook sağ kolu üstüne dönüp Hana'nın üstünde duran elimi tuttu.
"çok güzel bir annesin, Mi Na. Her geçen gün sana daha çok aşık oluyorum." dediğinde sırıttım.
"sen de dünyada gördüğüm en en en güzeel bir babasın, Jungkook. Ve," dedim ve elini kalbimin tam üstüne koydum.
"ve buradaki duygularım her geçen gün daha da büyüyor. Tanrı'ya teşekkürlerimi iletiyorum, beni seninle karşılaştırdığı için."
***
selam çukulatalarım!
oy verin ve yorum yapın lütfen ;(
minkook mumıntları nasıl ama ;)
gelmemek üzere gidiyorum diyorum falan ama özel bölüm isteyince de sizi kıramıyorum kii hem de çok özlüyorum. 💜
siz de beni özlediniz mi?
neyse, başta azelrosa bebeğim olmak üzere, okuyucularımın kafalarındaki soru işaretlerini yok edelim bakalım.
Jungkook, kızımızı aslında ilk bölümde hatırlar mısınız, Gri Na ile alışverişteydi o zaman görmüştü ve tutulmuştu.
sapıklar gibi takip ediyordu ve her şeyden haberi vardı bu yüzden karşısına çıkmadı, taa ki Mi Na balayı için yurt dışına çıktıkları zamandaki bara gidene kadar.
aslında karşılaşmaları tesadüf değildi. Jungkook, onları takip etmişti. Uzun bir süre gizli ve üstü kapalı konuşmasının nedeni de belki Taehyung Mi Na'yı fark eder, aşık olur da mutlu olurlarsa diyeydi, bakın işte Bay Düşünceli Jeon Jungkook yiaa hxlxlcb
Baktı ki işler bok yoluna gidiyor dayanamadı ve ortaya saçtı sevgisini.
Sonrası ise mutlu sooon!
umarım açıklayıcı olmuştur bebeklerim, öpüyorum sizi kocamaaan! 😘💜
moonnie kalbimi deldin geçtin amçocu 💜