ÖLÜM LİSESİ(BİTTİ)

By gokceakova

2.9M 127K 43.2K

Hangisi daha kötü? En yakın arkadaşlarının ölümünü görmek mi? İçinizden birinin katil olduğunu bilmek mi? SEÇ... More

Ö.L.1
Ö.L.2
Ö.L.3
Ö.L.4
Ö.L.5
Ö.L.6
Ö.L.7
Ö.L.8
Ö.L.9
Ö.L.10
Ö.L.11
Ö.L.12
Ö.L. 13
Ö.L. 14
Ö.L. 16
Ö.L 17
Ö.L. 18
Ö.L. 19
Ö.L. 20
Ö.L. 21
Ö.L. 22
FİNAL
YAZARDAN VEDA
ÖNEMLİ
Yeni Hikaye- KAMP
DUYURU
İZMİT KİTAP FUARI
Ö.L Kitap Oluyor
Kitap Basımı hakkında

Ö.L. 15

75.3K 4.3K 522
By gokceakova

Bölüm geç geldi kusura bakmayın. 28 Eylülde gireceğim sınava az kalması ve okul-staj hazırlığı nedeniyle yeni bölümü geç yazabildim.

8.3K olduk teşekkür ederim :D Yeni bölüm +50 vote 20 yorumda gelir.Emeğimin karşılığını almak istiyorum. Anlayışla karşılayacağınızı biliyorum :D

Bu bölümü @ipyekta' ya ithaf etmek istiyorum umarım beğenirsin. İthaf isteyenler mesaj atabilir.

İyi okumalar.

"Renkleri karıştırabilir. Farkındaysan o daha çocuk Elisa" Alin'in de benim gibi genellikle saçma sapan fikirlere sahip olduğunu biliyordum fakat her dakika hatırlatmasına gerek yoktu.

"Yaşı küçük olabilir ama renk körü değil"

Eve döndüğümüzden beri odamda kızlarla internet üzerinden konuşuyorduk. Eren'in kaybolmasından ve artık sarışın olduğunu düşündüğümüz katilin ona ulaşmasından sonra aklımızdakilere onlarca soru daha eklenerek geri dönmüştük. Oysaki bazı cevaplar aramaya çıkmıştık bu yola.

"Siz ne düşünüyorsunuz peki, gerçekten sarışın mı aradığımız kişi?" diye sormuştu Özge sadece üçümüzün ekli olduğu sohbet grubundan.

"Barmende bugünkü adamda kumral birinden bahsettiler ki eminim aynı kişi ama Eren'in söyledikleri ile çelişiyor. İyice aklım karıştı benim."

"Hepimiz için öyle" söylediklerime Alin karşılık vermişti.

Birkaç dakika mesaj gelmeyince bilgisayar masamdan kalkarak daha rahat bir şeyler giyinmek üzere dolabımın karşısına geçmiştim. Alt çekmecelerden bulduğum fazla kalın olmayan yünlü gri eşofmanımı ve üstünü alarak giyindim.

Cuma günü valizime koyarak okuldan getirmiştim bu takımımı. Sevdiklerim arasındaydı. Kalan eşyalarımıda pazartesi günü babamla birlikte gidip alacaktık. Hem okuldan çıkışımı yapmak için birkaç formatı hazırlayacak hemde tanıdıklarımla vedalaşacaktım.

Tam dolabın kapağını kapatacakken güneşlikleri çekilmemiş penceremin karşısındaki ağaç dallarının kıpırdandığını farkettim. Bir yanım kendimi kedi olabileceğine dair ikna etmeye çalışırken diğer yanım ise gözetlendiğimi söyleyip duruyordu.

Camın önünde öylece dikiliyor dışarıdaki varlığın insan mı yoksa bir hayvan mı olabileceğini kestirmeye çalışıyordum. Gecenin karanlığında görebildiğim tek şey ise rüzgardan kıpırdayan yapraklardı.

Belkide yanılmıştım. Bugün oldukça yoğundu, bir çok duyguyu bir anda yaşayabilmiştim ve şimdide uyku yavaş yavaş kendini gösteriyordu. Göz yanılmasıydı yüksek ihtimalle. Evet, evet kesinlikle göz yanılması.

Laptopa gelen mesaj sesiyle eski yerime oturmuştum. Mesaj atan Özge'ydi.

"Düşündümde acaba Umut'tan yardım mı istesek?"

"Saçmalama Özge. Onun kimin tarafında olduğunu kestiremiyorum bile. Polisler soğukkanlı  olmayı nasıl beceriyorlar? Ben olsam sorgu esnasında gülme krizine girerdim sanırım." Alin olağanüstü bir güç gösterisi yaparak düşüncelerimi kendisi yazmıştı. Umut'a önyargılı davranmak konusunda yalnız olmadığıma sevinmiştim.

"Ben ararım"  az önce ne yazmıştım ben? Parmaklarım sanki beynimle farklı çalışmıştı. Yaklaşık on saniye öncesine önyargıdan bahsederken şimdi onunla konuşmak istiyordum.

"Aklını mı kaçırdın Elisa! Hemde bu saatte mi arayacaksın, yapma derim"

"Deli kuvveti dedikleri bu olsa gerek, gece gece geldiler bana. Kendim kaşındım karışmayın siz" diyerek konuşmamın sonuna bir gülücük simgesi yerleştirmiştim.

"Alin bir dakika bekle Elisa haklı. Bildiğim kadarıyla onların yani polislerin gecesi gündüzü olmaz, dediğim gibi belki yardımcı olur bize. Umut'un kartı var mı sende?"

"Hayır, yok" bilmem kaç kez konuşmamıza rağmen unuttuklarımı hatırlayıp aramam üzerine kartını vermemişti hiç.

"Tamam numarayı kaydet telefonuna"

Özge numarayı verdikten sonra emin olmamakla beraber tuşlayıp beklemeye başlamıştım. Dışarıdan gelebilecek ebeveyn tehlikesine karşılık odamın kapısını içeriden kilitlemiştim. Stresten mi kaynaklandığını pek kavrayamamıştım fakat dört dönüp duruyordum.

Telefon birkaç kez daha çaldıktan sonra açılmıştı.

"Komiser Umut Aydemir" gecenin bu saatine rağmen sesi oldukça dinamikti ve böylece Özge'nin yanılmadığı konulara bir yenisi eklenmişti.

"Şey.. Bu saatte rahatsız ettim kusura bakmayın" dedim bir süre sonra. Hayatımda yaşadığım en berbat telefon giriş konuşmasıydı.

"Elisa?"

"Evet.. Benim"

"Saatten haberin var değil mi, senin bu saatte çoktan uyumuş olman gerekmiyor mu?" bana karşı önyargılarını kırmak istiyorsa başta konuşmasını ve hitap şeklini değiştirmesi gerekecekti.

"Dokuz yaşında değilim. Size önemli bir şey söylemem gerekiyor, sabahı bekleyemedim"

"Neredesin? Yüz yüze konuşalım"

"Şimdilik aileme haber vermek istemedim, haberleri yok. Telefondan anlatabilirim zahmet etmeyin"

"Tamam, dinliyorum" işte şimdi heyecanlanmıştım. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatacak mıydım bilmiyordum ama Çağkan'ın suçsuz olduğuna inanıyordum.

"Hani siz geçen hastaneden sonra bizimle merkezde tek tek konuşmuştunuz" hatırlaması için biraz beklemiştim.

"Evet"

"O gece ilacı koyduran kişi kumraldı ve yüzünde bir tane ben vardı"

"Elisa, bunlar bildiğim şeyler zaten. Ne anlatmak istiyorsun?"

"Biz Çağkan'dan şüpheleniyoruz" onun suçsuz olduğuna inanmak istesemde hepimizin iyiliği için ifşa ediyordum. Kısaca ispiyonlamanın nazikçesi.

"Eee.. Şüphelerin yarına kadar bekleyemez miydi?"

"Biz bugün bulduğum not kağıtlarından yola çıkarak okulun yakınındaki bir kırtasiyeciye gittik ve adam bize aynı kumral kişiden bahsetti. Aynı görüntü ve kriterlere uygun tanıdığımız tek Çağkan var ister istemez şüphe ediyor insan"

"Dediğiniz adamla yarın konuşacağım. Adresi ver"

"Tamam mesaj atarım. Tam adresi Özge biliyor"

"Aklınızda soru işareti kalmasın diye söylüyorum. Barda çalışana hepinizin fotoğrafını gösterdik fakat ilacı içinizden biri koymamış. Çağkan'da dahil"

"Yani o değil mi?" Umut isminin hakkını veriyordu. Çağkan olmadığına dair ümitlenmiştim.

"Bilmiyoruz, araştırmalar devam ediyor. Hem neden suçu arkadaşınıza yüklemek istiyorsunuz, yakın arkadaşınız değil miydi o sizin?" suçu kimseye yüklediğimiz yoktu. Sadece oklar Çağkan'ı gösteriyordu. Ayrıca Eren'in söylediği sarışın abi hakkında en ufak bir fikrimiz bile yoktu.

Telefonun karşısında konuşmamı bekleyen Umut'u unutarak odanın ortasında  sessizce dolaşıyor, olacaklar hakkında fikir yürütmeye çalışıyordum. En kötü ne olabilirdi ki? Herhangi birimize daha zarar vermeden yakalayabilecek miydik onu? Belkide sıra bendeydi kim bilir.

"Söyleyeceklerim bu kadar, adresi mesaj atarım. Rahatsız ettim tekrar kusura bakmayın"

"Bekle bir dakika. Telefonlarınızı dinliyoruz, eğer malum kişiden mesaj gelirse hemen beni aramanı istiyorum. Sinyal bulmada arada süre geçmemesi yardımcı olabilir."

"Tamam ararım."

Eski neşeli hallerimizi özlemiştim. Günce ve Meyra'yı özlemiştim. Tüm bunları kim yaptıysa kısa sürede cezasını çekmeliydi. Babamın avukat arkadaşı sayesinde hak ettiğinden fazlasını çekecekti. Kimseyi geri getirmezdi biliyordum fakat bir nebze olsun içimize su serperdi. Böylece rüzgardan bile korkmak zorunda kalmazdık.

Yaptığımız konuşmayı anlatmak üzere laptopu masanın üzerinden alarak yatağıma uzandım. Alin ve Özge kendi aralarında konuşmuşlar, olanlar hakkında fikir yürütmüşlerdi. Fazla merakta bırakmadan yazmaya başladım.

"Adamla yarın konuşmaya gidecek. Tahmin edin bakalım Umut bizi ne ile suçluyor?" cevabı gecikmemişti sorumun.

"Yoksa kendi kendimize gelin-güvey olduğumuzu, hiçbir sonuca varamadığımızı yada boşuna polisçilik oynadığımızdan mı bahsetti?"

"Öylede denilebilir. Suçu Çağkan'a yüklemek istediğimizi düşünüyor"

"Hayal dünyasında yaşayan tek biz değilmişiz. En azından Özge'nin mükemmel fikirleri sayesinde katilden bir adım geri olsakta, doğru yolda ilerledik" tekrar Alin cevaplamıştı.

Bugün bir adım daha yaklaşmıştık ona. Aradığımızı bulduğumuzda sevinçten delirmek üzereydim ki Eren'in kayboluşu beni benden almıştı. Asla ona zarar vermesine fırsat vermeyecektim. Çağkan olsun yada olmasın Eren'in kılına bile zarar gelirse başta babam olmak üzere bütün haklarını psikopatın üzerinde kullanırdı.

Eren'i bulduğumuzda bağırdığım için döndüğümüzde istediklerini aldıktan sonra parka götürmek zorunda kalmıştım. Eve geldiğimizde ise yorgun düşmüş erkenden uykuya dalmıştı.

"Adam bize anlattıklarının aynısını anlatır değil mi?" diye sormuştu Özge.

"Anlatır herhalde. Anlatır ya. Kesin anlatır.. Anlatmayacak olsa neden başta bize söylesin ki ?"

"Alin biraz sakinleşsen iyice telaşa sokuyorsun bizi" birilerinin uyarması gerekiyordu.

Haklı olmasını hiç istemiyordum Alin'in. Ya adam bize söylediği gibi konuşmazsa o zaman ne olacaktı?

Nedense birden aklıma Günce'nin ölümünden sonra Umut'la yaptığımız konuşma gelmişti. Yakında arkadaşlarım arasında yalancı çoban diye çağırılacağımdan  bahsediyordu. Ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın ki suçlu ben olsamda her zaman doğru söyleyerek kendisini yalancı çıkaracaktım.

"Telaşa falan sokmuyorum ben, yaşanabilecekleri söylüyorum. Neyse kötü düşünmeyelim. Erkeklerden haberiniz var mı? Karan'dan haber alamıyorum da"

"Anlayacağınız üzere gün içerisinde Çağkan ile hiç konuşmadım"

"Dora ile biraz konuşmuştuk, dokuz gibi Cenklerdeymiş. Hep birliktelerdir merak etme" demişti Özge.

"Keşke bizde kız gecesi yapsaydık" dediğim sırada odamın kapı kulpu çevriliyor aynı zamanda adım sesleniliyordu.

"Elisa!" bağırması üzerine gelenin annem olduğunu anlamıştım. Kapı kilidini telefon görüşmesinden sonra açmayı unutmuştum, muhtemelen kontrole gelmişti.

Yerimden kalkarak anahtarı çevirdiğim içeriden. Karşımda elleri belinde birleştirilmiş bekliyordu.

"Kapın neden kilitli?"

"Alışkanlık. Okulda odamızı kilitliyorduk" tabiki öyle bir imkan vermiyorlardı bize. Eğer söylediğim gibi olsaydı belkide arkadaşlarımız hayatta yaşıyor olurlardı. Bu durumda katil ne kadar suçluysa okul yönetimide cinayete zemin hazırlayarak o kadar suçlu duruma düşüyordu.

"Herneyse, baban geldi. Görmek istersin diye düşündüm"

"Geliyorum az işim var. Birazdan inerim yanınıza"

"Fazla oyalanma geç oluyor, yatacağız" dedi annem gülümseyerek. Dünün aksine samimi ve sıcak gülücükler saçıyordu etrafa.

Arkasını dönüp aşağıya indiğinde bende yatağıma geçmiştim. Henüz mesaj gelmemişti. Fırsattan istifade diğer paylaşım sitelerindeki hesaplarıma bakmaya başladım. Son zamanlarda çok boşlamıştım. Gerçi katil peşindeyken yada katil benim peşimdeyken tweet atamazdım.

Titremesiyle yatağın diğer ucundaki telefonuma uzanmıştı elim. Eğer psikopatımızdansa Umut'un dediğini yaparak arayacaktım. Tahminimde yanılmadığımı çok geçmeden anlamıştım.

"Kardeşine ne kadar kolay ulaşabileceğimi gördün değil mi? Eren'in bu işten zararlı çıkmasını istemiyorsan asıl yuvana geri dön. Özledim sizi."

Açıkça tehdit etmişti. Birkaç saat önce olanlardan sonra gözünü bile kırpmadan söylediklerini yapacağını kestirmiştim artık.

Yuva dediği kesinlikle lanetlenmiş okulumuzdu. Bir daha dönmemek üzere çıkışımı yaptığımı sanıyordum o yerden. 

Laptopa arda arda gelen mesaj sesi dikkatimin dağılmasına sebep oluyordu. Yoğunlaşamıyordum bir türlü. Ekrana baktığımda eskisini okuyamadan yenisi geliyordu. Ancak geçmişe baktığımda anlamıştım olayı.

"Zarar görmek istemiyorsan yuvana geri dön" aynı tehditkar mesaj ikisine birden gitmişti.

"Kızlar Umut mesaj gelirse diye haber verin demişti. Arayacak mıyız? Bildiğin tehdit ediyor bizi"

"Özge arasan bile hiçbir şey değişmeyecek. Oraya dönmeyi sizin gibi bende hiç istemiyorum fakat Eren'e yaptıklarını gördünüz. Risk alamam"

"Ne yapacağız peki?"

"Özge inan ki neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemiyorum artık"

"Alin sen ne düşünüyorsun, dönecek miyiz yoksa güvende olduğumuzu sanmaya devam mı edeceğiz?

"Düne kadar temelli döndüğümüzü sanıyordum ama ölmek istemiyorum"

"Üçümüzde öyle sanıyorduk. Ben gidiyorum"

"Nereye?" diye sormuştu Özge. Sayamayacak kadar gitmek istediğim yerler vardı. Buradan kilometrelerce uzak yerler. Kimse yok, katil yok.. Korku yok..  Sadece ben ve kulaklığım. Suçlu olduğuna bir türlü inanmak istemediğim Çağkan'ı da yanımda istiyordum.

"Annem ve babamın yanına konuşmaya gidiyorum. Yarın okula döneceğim. Eren için yapacağım bunu"

"Emin misin, kararını değiştirme ihtimalin var mı?"

"Boşuna uğraşmayın Özge. Süt dişleri olan kardeşimin zarar görmesine izin veremem"

"Seni tek bırakmayacağız"

"Bende" diyerek Özge'yi destekledi Alin.

"İyiki varsınız. Sonra konuşuruz tekrar. Dikkat edin kendinize" cevap beklemeden çıkış yapmıştım. Yalnızca Eren'i düşünebiliyordum. 

Ayağa kalkarak üzerime çeki düzen verdim. Hazırdım.

Ailemi Ölüm Lisesi' ne dönmek üzere ikna etmeye gidiyordum.

Yeni bölüm +50 vote ve 20 yorumda  haftasonları cuma yada cumartesi gelecek :))

Continue Reading

You'll Also Like

82.8K 5.9K 50
Sessizlik. Yalnız kalmak istediğimi söylemiştim sadece ona. Sadece sessiz olmasını! Neden dediğimde susmadın? Şimdi yoksun. Bu senin tercihindi!
ELIYS (+18) By Duru

Mystery / Thriller

152K 9.1K 52
Asırların içerisinde daha kaç kez öldürecekti kendisini? Kaç yüzyıl daha acı çekecekti? Bir yandan ölesiye nefret ettiği, öte yandan da, yüzyıllarca...
732 373 3
Yıllar önce işleninen bir suçu üstlenen babasını, kurtarmak için her yolu denemiş fakat önüne hep engeller çıkmış. Babasını elinden alan adamın, iş...
1.9K 1K 11
Üç arkadaşın hikayesi. İsimleri Lavin, Gökçe ve Mavi. Büyük bir inançla gökyüzüne süzülmesini sağladığınız dilek fenerlerini düşünün O inanç, kızla...