Aşk Mektupları

By RomanceTR

15.7K 480 383

Tarihin tozlu sayfaları arasında can bulan ünlü yazar, şair, sanatçı ve siyasetçilerin yıllar sonra bile duyg... More

Mektup Nasıl Yazılır?
Frida'dan Diego'ya Mektuplar
Sabahattin Ali'den İki Gözü Ayşe'sine Mektuplar
Sabahattin Ali'den Eşi Aliye Ali'ye Mektuplar
Napolyon'dan eşi Josephine'e Mektuplar
Ahmed Arif'ten Leyla'ya Mektuplar
Hürrem Sultan ve Kanuni Sultan Süleyman'ın Mektupları
Cemal Süreya'dan Eşi Zuhal'e Mektuplar
Nazım Hikmet'ten Piraye'ye Mektuplar
Abidin Dino'dan Eşi Güzin Dino'ya Mektuplar
Yarışmalar-1
Yarışmalar - 2
Yarışmalar-3
Yarışmalar-4
Yarışmalar-5
Yarışmalar-6
SON

Kafka'dan Milena'ya Mektuplar

1.5K 42 14
By RomanceTR

Franz Kafka ve Milena 1919 yılında Prag'ta tanıştıkları zaman, mevsimlerden sonbahardı. Milena evli, Kafka ise nişanlıydı o dönem. Bir arkadaş toplantısında karşılaştılar birbirleriyle ve Milena Kafka'nın orijinal dili Almanca olan hikayelerini Çekçeye çevirme isteğini dile getirdi. Bu istekle beraber mektuplaşmaları bir dostluk ve iş ilişkisi çerçevesinde başladı. Ancak satırlar birbirini kovaladıkça, gün be gün mektuplar posta kutularına ulaştıkça aralarındaki dostluk daha büyük bir sevgiye dönüştü.

"Sevgili Bayan Milena,
Günler öyle kısa ki aklım hep sizde, birkaç önemsiz işi aradan çıkarayım derken bir de bakıyorum gece oluvermiş. Gerçek Milena'ya yazmak için neredeyse zaman kalmamış, asıl gerçek Milena'ya değil ama; çünkü o, gün boyu odamda, balkonda, bulutların arasında..."

Milena ve Kafka arasında ortak bir edebiyat aşkının yanında, yakalarına yapışmış ortak bir hastalığın acısı da vardı. Mektuplarında sık sık ciğerlerindeki rahatsızlıktan gem vuruyor, teselliyi birbirlerinde arıyorlardı. Kafka kendisinin kurtuluşu için ne kadar umutsuzsa, Milena'nın iyileşmesi için o kadar umutluydu.

"Ruh ve yürek, yükü taşıyamaz olunca hiç değilse eşit bölünmesi için ağırlığın yarısını ciğer üstlenir."

İkilinin arasında hep mesafeler vardı, Milena Viyana'da, Kafka ise Prag'ta yaşıyordu. Bu uzaklık mektuplarından taşan bir arzu ve özlem seline neden oluyordu. Milena sürekli onu Viyana'ya çağırıyor, gelmesi için ikna etmeye çalışıyordu. Kafka'nın içsel dünyasında ise onun yanına gitmek bu kadar kolay değildi. Onun düşüncesine göre Milena, satırların ardında tanıdığı Kafka'ya ilgi duyuyordu, bu yüzden yüz yüze gelecekleri an bu ilginin kaybolacağından korkuyordu. Bu korkusu sebebiyle sürekli erteliyordu Viyana ziyaretini.

"Harika, şimdiyse seni Milena çağırıyor, aklınla kalbinden içeriye aynı güçle uzanan bir sesle. Tabii ki Milena seni tanımıyor. Birkaç öykü ve mektup aklını başından aldı. Okyanus gibidir Milena, içindeki akışkanlıkla okyanus kadar güçlü. Yine de her şeyden önce uzaktaki o ölü ay istediğinde, bir yanlış anlama içinde atar önüne kendini var gücüyle. Evet, seni tanımıyor; belki seni Viyana'ya çağırmasının nedeni,  gerçeği biraz da olsa sezmesindendir. Eğer onun yanına gidersen, artık aklını başından alamayacağından kuşkun olmasın. Yoksa bundan çekindiğin için mi nazlanıyor, davetine evet diyemiyorsun?

(...)Size nasıl geldiğimi hiç düşündünüz mü Milena? Otuz sekiz yıllık bir yolculuk ardımda duruyor (Yahudi olduğum için bir o kadar daha uzun bir yolculuk) ve yolun bir dönemecinde güya tesadüfen size rastlıyorum. Hiç beklemediğim anda, böyle bir şey, hele bu denli geç vakitte hiç beklediğim bir şey değil. O zaman Milena, haykıramıyorum bir türlü, içimde de haykıran bir şey olmuyor ve ardından yüzlerce aptalca şey bulup ifade edemiyorum, bunlar içimde değil benim (içimde fazlasıyla mevcut olan aptallıkları ise saymıyorum). Karşınızda diz çöktüğümü ancak gözlerimin önünde ayaklarınızı görerek bunları okşayarak fark ediyorum.

Lütfen benden açık yürekli davranmamı istemeyiniz Milena. Emin olun bunu ben sizden daha çok istiyorum ama şüphesiz yine de bir sürü şey gözümden kaçıyor, belki de tamamen kaçıyor. Ne yazık ki bu avlanmada tüm yüreklendirmeler beni yüreklendirmekten uzak, böyle bir durumda tek bir adım dahi atamıyorum artık, her şey bir yalan olup çıkıyor, avların kendisi avcıyı haklıyor sonunda. İşte ben böylesi tehlikeli bir yolda yürüyorum Milena. Sizin ayağınız, gençlik ve güzellik içinde, bir ağacın yanında sımsıkı yere basıyor; gözlerinizdeyse dünyanın derdi tasası yanıyor.

Ben gölgede bir ağaçtan diğerine doğru usul usul adımlarla ilerliyorum. Yolun ortasındayım. Siz bana seslenerek tehlikelere karşı dikkatimi çekiyorsunuz; beni cesaretlendiriyor, ürkek adımlarımı görüp dehşete kapılıyorsunuz. Bana oynadığımız oyunun ne kadar ciddi olduğunu hatırlatıyorsunuz ama elimden bir şey gelmiyor, yıkılıp yerde uzanmış kalakalıyorum. Aynı anda hem içimden yükselen ürpertici sesleri hem de sizi duyamıyorum; sadece içimden yükselen seslere kulak verebiliyorum. Onları ancak size emanet edebilirim, dünyada başka kimseye değil, bir tek size.

Sizin F."

Milena ve Kafka'nın beklenen ikinci buluşması haziranın son günlerinde 1920'de Viyana'da gerçekleşti.

"Yanımda yürümüştün Milena. Düşünsene, yanımda yürümüştün. Aşık biri için ne büyük nimet değil mi? Aşık olduğu kadınla yan yana yürümek, yürüyebilmek. Ne büyük saadet, ne büyük nimet... Gözlerine bakmaya cesaret edemese de onun tüm gerçekliği ile yanında olması bir aşığı mutlu etmek için yeterli sebep.

(...)Birden yanımda olmadığını fark ettim; aslında yanımda sayılırdın, vücudumun her hücresinde duyuyordum seni fakat o anki yanımda oluşun birlikte geçirdiğimiz dört günden çok farklıydı ve benim buna alışmam gerekiyordu.

İstasyonda beni uğurlarken yüzünde beliren ifade, olduğu gibi gözlerimin önünde, oturuyordum. Perondaki yüzün şimdiye kadar hiç şahit olmadığım bir doğa olayıydı sanki: Bulutlar önünü kapadığı için değil, kendiliğinden kararan bir güneş gibiydi. Başka ne yazacağımı bilemiyorum.

Senin."

Milena'nın Kafka'ya yazdığı mektuplar hiçbir zaman bulunamadı. Kafka'nın her yazdığı eserde olduğu gibi öldükten sonra mektuplarının da yakılmasının isteği ise yine yerine getirilmedi. Milena bu satırları kendisine saklarsa, bencil olacağını düşünmüştü belki de. Yine de Kafka'nın yazdığı bazı mektuplar, Milena'ya cevap niteliğinde olduğu için onun neler yazmış olabileceği aklımızda canlanıyor.

"'Evet, seni de onu da seviyorum.' diyorsun. Büyük bir dikkatle okuyorum bu cümleyi. Her kelimeye dikkat ediyorum, özellikle de'nin üzerinde duruyorum. Evet, olması gereken bu, öyle olmasaydı sen nasıl Milena olurdun? Ve sen olmasaydın ben ne olurdum? Ancak güçsüzlüğümden mi bilmem, kolaya kurtulamıyorum bu cümleden. Durmadan, tekrar tekrar cümleyi okuyorum ve sonunda bir kez de bu mektuba yazıyorum ki bir kez de birlikte okuyalım, yanak yanağa (saçların yanağımda)."

Milena'nın Kafka'nın yayıncı arkadaşı Max Brod'a yazdığı mektuplardan birkaçı ise kitaplara eklendi. Bu mektuplarda geçen satırlar bile onun Kafka'ya ne kadar değer verdiğini gözler önüne seriyor.

"Alt üst oldum. Frank'ın böylesine hasta olduğunu bilmiyordum ki! Sapasağlamdı buradayken. Bir kez bile duymadım öksürdüğünü; canlı, sevinçli, uykusuzluk çekmeyen biriydi yanımdayken. Bana teşekkür ediyorsunuz sevgili Max, bana ha? Oysa azarlayın beni, burada mıhlanıp kaldığım, onun yanına gidemediğim için çıkışın bana! Mektup yazmaktan başka bir şey yapamadığımdan ötürü gücenmeniz gerekir. Üzüntüden tükenmiş bir haldeyim, ne yapacağımı şaşırmış, bitik bir durumdayım. (Frank'a söylemeyin sakın.) Yazdıklarınız doğruysa, ona bir iyiliğim dokunabiliyorsa, bu benim için mutlulukların mutluluğu demektir.

Bir yerlere gidip dinlenmesi için elimden geleni yapacağım. Daha olmazsa kalkar gelirim Prag'a, birlikte çabalar göndeririz onu. Söylemem gerekir mi? Her şeyi yaparım onun için."

Yaklaşık üç yıl sürdü mektuplaşmaları. Kafka 1924'te ciğerleri vereme daha fazla dayanamadığı için hayatını kaybetti. Milena ise 1944 yılında, bir Yahudi ile evli olduğu için Naziler tarafından götürüldüğü toplama kampında ağır işkenceler sonucu yaşamını yitirdi.

Bu iki güzel kalp ve değerli kalemden geriye, sevgilerinin en nadide kanıtı olan mektuplar kaldı.

"Milena, eğer bana el uzatmazsan dayanabilmem imkansız. Seni kaybetme korkusuyla baş edebilecek cesarete sahip değilim."

Not: Franz Kafka'dan "Milena'ya Mektuplar"ı ve yanı sıra birçok klasik eseri okumak isterseniz ClassicsTR profiline bakmayı unutmayın!

Continue Reading

You'll Also Like

244 121 12
neden kaçtığını sordum, durdurdum, görmedi. baktı ama göremedi, en kötüsü de bu idi.
25.1K 2.3K 3
WattyTR2016 için yazılmış tek bölümlük bir hikayedir. "Benim zihnimdeki yılbaşında kar kırmızı yağıyordu; noel baba Azrail'di ve süslenen ağaçların a...
693K 5.9K 21
"Bakışlarındaki isteğe daha fazla dayanamadım, ama bakışlarından çok altındaki asıl harikanın ıslak ve muhtaç isteğine dayanamadım." "Konuşmak yerin...
7.3K 883 10
Kim Taehyung ve Jennie Kim'in kaderleri aileleri tarafından çoktan yazılmıştı. 'Ben uzun yazılar yazarım,ilham perilerim sen olursun. Bilmiyorum işte...