Fotoğrafta bizimkiler vaaar ♥
Bir de bir şey diyeceğim ben bu kitabın yalnızca ilk bölümünü ablama ithaf ettim. Her kitabımın ilk ve son bölümünü ablama ithaf ederim ama onun dışında hiçbir bölümü aranızdan birine ithaf etmedim.
Bu ithaf işine yeniden başlamayı düşünüyorum ancak bu kitap için biraz geç kaldım...
Yeni texting gelince -evet gelecek- onun her bölümünü yorumları hoşuma giden okurlarıma ithaf etmeyi düşünüyorum. Öyle yani jdfhkdjl
Bölüm ilk başta normal başlıyor ve Hayal - Bulut konuşması var. Sonra Lara - Kaya mesajlaşması olacak dkjfhkld
Aforizmadam - Bu Kalp
Hayal
Yere bakarak hızlı hızlı yürürken aklımda ona ne söyleyeceğimi toparlamaya çalışıyordum. Sanki kafam boş gibiydi, ona ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Konuşmayı nasıl başlatacağımı bilmiyordum. Belki de ona mahcup olduğumdan aklıma bir şey gelmiyordu. Utanıyordum. Her ne yaparsa yapsın ona el kaldırmaya hakkım yoktu.
O an ne yaptıysam bir kere bile düşünmeyerek yapmıştım. Karşımda yıllardır görmediğim annem vardı, beni terk eden annem vardı. Yaşadıklarımdan dolayı suçladığım insan vardı. Bu gerçek beni öfkelendirmişti ve içimde bunca yıldır tuttuklarımı dışarıya çıkarmaya zorlamıştı. İçime attığım her şey... Bir anda dilimden dökülmüştü.
Ve birkaç gündür üzerimde bir hafiflik olduğunu hissediyordum. Yaşadığım o kriz anından sonra biraz rahatlamıştım.
Adımlarımı duraklatıp Bulut'un okulunun bahçesine göz atarken henüz konuşmaya hazır olmadığımı hissediyordum. Ona ne diyeceğimi düşünmeli, öyle konuşmalıydım.
Gözlerimi bahçede gezdirmeye devam ederken kadrajıma Bulut da girmişti. Doğukan'la bir kenara geçmiş, sigara içiyorlardı. Bir ara herhangi bir konuşmamızda Bulut'un ara sıra sigara içtiğini öğrenmiştim ama hiç gözlerimle görmemiştim.
Bulut'la göz göze geldiğimizde kaşları çatılmıştı. Yanına gitmek istiyordum ama beni tutan bir şey vardı sanki. Tek yapabildiğim yüzüne bakmaktı.
Bulut, dudakları arasındaki sigarayı çekip dumanı dışarıya üfledi ve henüz bitirmediği sigarasını yanındaki çöp kutusunda söndürüp Doğukan'a bir şeyler söyledi. Doğukan'ın da dönüp bana baktığını gördüğümde benimle ilgili konuştuklarını anlamıştım. Bulut, bana ilerlemeye başladı.
"Bir şey mi oldu?"
"Seninle konuşmam lazım."
Ellerini cebine sokup "Dinliyorum." diye mırıldandı. Gözüm bir saniyeliğine dudaklarına kayarken oradaki yarayı görmek içimi burkmuştu. Ona vuran bendim, dudaklarında o yarayı açan bendim. Bu gerçek çok canımı sıkıyordu, bakışlarımı kaçırıp bahçede gezdirmeye devam ettim. O esnada fark ettiğim bir şey istemsizce dudaklarımdan soru olarak fırlamıştı.
"Niye herkes bana bakıyor?"
"Güzel olduğun için. Mühendislik fakültesinde pek kız yok, bilirsin. O yüzden güzel kız görünce kıtlıktan çıkmış gibi bakarlar."
"Sen bakmıyor musun?"
Bulut, omuzlarını silkti. Konunun tartışılacak bir yanını bulamadığı içindi herhalde. Zaten çok anlamsız bir konuydu, ben sadece zaman kazanmaya çalışıyordum.
"10 dakika sonra dersim var, eğer konuşacaksan biraz acele et."
"Ne hakkında konuşmak istediğimi tahmin ediyorsundur. Sana vurduğum için özür dilerim, ben... O an pek mantıklı düşünemiyordum."
"Evet, biliyorum. Sıkıntı değil. Sinir krizi geçiriyordun, o an senden mantıklı hareket etmeni beklemek aptallık olurdu."
"Böyle davranacağımı biliyordun." Bulut, kaşlarını kaldırdığında sözlerime devam ettim. "Annemin geleceğini biliyordun. O geldiğinde benim siniri krizi geçireceğimi ve ağzıma geleni söyleyeceğimi biliyordun. İçime attıklarımı ona söyledikten sonra rahatlayacağımı da biliyordun. Hepsini bilerek yaptın, kendini bilerek 'suçlu' durumuna düşürdün."
Bulut, gözlerini kaçırıp sessizliği tercih etti. Karşımda suskun bir şekilde duruyordu, anlattıklarım karşısında bir tepki bile vermiyordu ki bu da olayın doğruluğunu kanıtlıyordu. Bulut cidden bir şeyleri değiştirebileceğini düşünerek annemle konuşmamıştı. Amacı benim anneme karşı içimi dökmemi sağlamaktı. Yaşanan krizden sonra üstümdeki ağırlık öyle hafiflemişti ki... Bulut bu planında çok başarılı olmuştu. 3 yıldır içimde tuttuklarımı anneme söylemek beni iyi hissettirmişti.
"Tamam, sırf benim yüküm hafiflesin diye böyle bir şey yaptın. Ama sana söylediklerimden dolayı ağırlaşan yüreğimi ne yapacaksın? Bulut, ben sana el kaldırdım. Haksız yere. Niye o an oradaydın ki? Tüm zehirli laflarımın hedefi oldun. Şimdi bu pişmanlığımı ne yapacaksın?"
"Pişman olmanı gerektirecek bir durum yok. Öyle şeyler söylemesen bile nefret ettim ben kendimden. İçini dökmeni, rahatlamanı istiyordum çünkü annen senin kalbinde çok büyük bir eziklikti. Ama seni annenin karşısında öyle görünce... Planıma sokayım demedim değil."
"Pişman olmamı gerektirecek bir durum yok, öyle mi?"
Bulut, kafasını onaylarcasına salladığında elimi kaldırmış ve parmaklarımın uçlarıyla dudağının kenarındaki yaraya dokunmuştum. Şu an Bulut'un gözlerinde büyük bir şaşkınlık olduğunu tahmin ettiğimden oraya bakamıyordum. Ama dudağının kenarındaki yaraya bakmak da bana iyi gelmiyordu.
Elimi oradan indirip bakışlarımı ayakkabılarıma çevirdim. Yaptığı şey için ona kızgındım aslında. Benim haberim dahi olmadan annemle konuşması beni çok kızdırmıştı. Ama ona olan kırgınlığım bir anda geçmişti. Çünkü planladığı şey cidden işe yaramıştı. Annemin açtığı yara kapanmamıştı ancak en azından üzerindeki baskı gitmişti. Geriye kalan tek şey zamana bırakmaktı.
Elimi cebime atıp ıslak mendil paketini çıkardım. İçinden bir ıslak mendil alıp Bulut'a verdiğimde bir bana bir de elindeki ıslak mendile bakıyordu. Onun bu şaşkın hali beni hafifçe gülümsetirken Bulut cidden ne tepki vereceğini bilemiyordu.
"Bu ne?"
Gülüşüm genişlerken gitmek için geriye doğru bir adım attım.
"Beyaz bayrak."
***
Lara yazıyor...
Lara çevrimiçi
Lara yazıyor...
Kaya: Hadi at şu mesajı artık ya
Kaya: 2 saat oldu
(Görüldü.)
Lara yazıyor...
Lara: Ne?
Lara: Sen benim yazdığımı nasıl gördün?
Kaya: Numaran var bende, oradan gördüm
Lara: Tamam da ben sana hiç mesaj yazmadım
Lara: Yani konuşmalarında görme şansın yok
Kaya: İstediğin cevabı vereyim diye salak ayağına yatıyorsun ama zehir gibi kızsın, biliyorum
Kaya: Bana hiç mesaj atmadın, o zaman ben senin bana yazdığını nasıl gördüm?
Kaya: Çalıştır saksıyı
Lara: Numaramı Hayal'den mi aldın?
Kaya: Sayılır
Lara: Sayılır?
Kaya: Ondan senin numaranı istesem bir sürü soru soracaktı
Kaya: Ben de onun telefonunu karıştırıp aldım
Lara: :)))
Lara: Ben sana teşekkür etmek istemiştim
Lara: Yaptıklarını öğrendim
Lara: Sana inanmazlarsa elime megafon alıp hepsine söylerim derken ciddiymişsin
Lara: Bugün geldi bir kız benden özür diledi
Lara: İntihar olayından sonra ilk kez okula gidecektim
Lara: Sayende korktuğum tepkilerden hiçbirini almadım, bunun için teşekkür ederim
Kaya: Valla benim yaptığım büyük delikanlılık
Kaya: Böyle kuru kuru teşekkürü kabul etmem
Lara: Bana yardım etmiş olmanın verdiği vicdan rahatlığı yetmiyor mu?
Kaya: Aslında yetiyor
Kaya: Ama bahane aramaya çalışıyorum
Lara: Ne için?
Kaya: Seni görmek için
(Görüldü.)
Lara yazıyor...
Lara: Kaya, alttan alttan iş çevirmeyi beceremeyecek kadar açık sözlüsün
Lara: Bu yüzden kendine bahaneler aramak pek senin olayın değil
Lara: İstediğin bir şey varsa direkt söyleyebilmelisin
Kaya: Aslında alttan alttan çok güzel iş çeviririm
Kaya: Ama şu an pat diye söylemek hoşuma gitti
Kaya: Görüldü atman ve 2 dakika boyunca bir şeyler yazmaya çabalaman komik
Lara: Pekala, beni görmek istediğini söylemiştin, değil mi?
Kaya: Evet
Lara: Tamam
Lara: Buluşalım o zaman
Lara: Hafta sonu
Kaya: Yarın olmaz mı?
Kaya: Olmaz tabii
Kaya: Sen okula gidiyordun
Lara: Sen?
Lara: İşin yok mu senin hafta içi?
Kaya: Henüz bir işe girmem gerekmiyor
Kaya: Yurt dışında 3 yıl çalıştıktan sonra epey para biriktirdim
Kaya: Neyse, seni hafta sonu görebilirim o zaman?
Lara: Aynen
Kaya: Tamamdır
Lara: Kaya
Kaya: Efendim?
Lara: Ben de seni görmek istiyorum
(Görüldü.)
Kaya yazıyor...
Lara: Haklıymışsın
Lara: Böyle bir şeyi pat diye söyledikten sonra senin görüldü atman ve dakikalarca cevap yazmaya çalışman epey komikmiş
LARA REİİİS
Bu arada bölüm içinde Bulut'un sigara içtiği sahneyi hayal etmeniz için;
Bu sahneyi yazdıktan sonra aklıma bu fotoğraf geldi. Çocuğa tamamen düşmemi sağlayan fotoğrafı buydu kdjsfhjslk
AMA CUK DİYE OTURMADI MI?
Hadi bb yav.