FERİDE

By nurayergen0133

1.6M 117K 16.4K

(TAMAMLANDI) Hayat.. Bazı şeyleri kafana vura vura,bazı şeyleri de kalbini kıra kıra öğretir. Ben kalbi kırıl... More

ALINTI
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
KERİM & HASAN
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
Alıntı
40.BÖLÜM
ALINTI
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM (FİNAL PART 1)
FİNAL (PART 2)

10.BÖLÜM

37.7K 2.8K 367
By nurayergen0133

FERIDE

Ne olursa olsun yanmaz dediğim canım bir kez daha yanmış,akmaz dediğim göz yaşlarım bir biri ardına akmıştı.

Çaresizlik,yıllar evvel olduğu gibi saç diplerimden akıyordu oluk oluk...

Bir çok kez yıkılmış,defalarca parçalarımın döküntülerini eğilerek toplamış bir insandım ben lakin yetmemişti işte.

Uğruna savaş verdiğim her şeyi geride bırakmışken bir kez daha bunların başıma gelmesine yapacak bir açıklamam bile yoktu.

Umursamaz konuşmaları,ses tonunun soğukluğu,bir kez bile yüzüme bakmaması...

Kendime yediremesem de yıkmıştı beni.Toz pembe bulutlar yoktu hayatımda,onları geride bırakalı seneler olmuştu lakin onun bu tavırları karşısında bedenim buz gibi olmuş,tenime binlerce iğne saplanmış gibi acı vermişti bana.

Her seferin de ansızın kapımda beliren,gülümseyerek gözlerimin içine bakan adam değildi karşımda ki.Bu adam bambaşkaydı,yabancıydı...

Belki de buydu bu kadar ağlamama,acı çekmeme sebep olan şey.

Ardıma bakmadan,gözyaşlarımın yanaklarımda iz bırakmasına aldırmadan,elimden geldiğince koşmuştum o vakit.Ne zaman ki evimin kapısından içeri girdim işte o zaman çaresizliğin ne demek olduğunu daha iyi anlamıştım.

Sırtımı dayadığım duvardan medet umarcasına sessizce dökmüştüm içimi..Ona ne kadar alıştığımı ağıt yakarak anlatmıştım buz gibi duvarlara.Kırılan gururumdan,korkumdan,güvenememenin başıma ne işler açtığını sessizce haykırdım.Anlamasını bekledim çaresizce.Sessizce dilendim...

Ta ki sessizliğime başka bir ses ortak oluncaya kadar...

Hissettiğim korku ile önce çığlığı basmış,daha sonra karşımda ki adamın o olduğunu kavrayınca daha çok ağlamaya başlamıştım.

O konuştukça içimde engel olamadığım ağlama isteği daha da gün yüzüne çıkmıştı.Dakikalar önce buz gibi olan sesi konuştukça yumuşak bir hal almaya başlamıştı.

Gözlerimin içine bakarak ağlama diyordu.Ama o dedikçe neden olduğunu bilemeden daha çok akıyordu göz yaşlarım.O konuştukça ciğerim patlayacakmış gibi hissediyordum.Lakin bunun böyle olmadığını o beni kollarının arasına alıp sımsıkı sarıp sarmaladığında anlamıştım.İşte o zaman gerçek anlamda ciğerimin patlamak üzere olduğunu hissetmiştim.

Ağlama demişti yine.Aynı kelimeyi belki bir çok kez söylemişti.Kim bilir gözlerime bakan gözleri belki de benden bir cevap beklemişti ama o cevap bir türlü gelmemiş,gelememişti...

Dilim tutulmuştu çünkü.Ne söyleyeceğimi bilmediğimdendi belki ama söylemek istediklerim bir türlü çıkmamıştı işte ağzımdan.

Ta ki aralık duran demir kapıdan çıkıp gözden kayboluncaya kadar.

İşte o vakit bedenim hareket etmiş,nasıl olduğunu anlamadan kelimeler bir bir dökülüvermişti ağzımdan.

"Neden bunca ay hiç gelmedin"

******
Parmak uçlarımı ağzıma kapatmak için çok geç kalmıştım artık.Nereden geldiğini bir türlü anlayamadığım sözler iki dudağımın arasından firar ettiği vakit onun kulaklarına ulaştığını anlamıştım.

Duyduğu sözler sonrası durmuştu çünkü.Sadece duyduklarını sindirmek için zaman veriyordu kendine.

Gözyaşlarım hala bir yolunu bulup tane tane dudaklarıma doğru yol alırken,bedenim sanki elektiriğe kapılmışçasına titriyor,ne beklediğini bilmeden öylece kapıda dikiliyordu.Bakışlarım bulanıktı.Canımın yandığı gibi gözlerimin içi de yanıyordu.O sözler ağzımdan çıktığından beri ikimiz de sessizdik.Bu sessizlik beni daha da fazla korkutuyordu.

Ya vazgeçmişse?

Ya benden bıkmışsa?

Bunun gibi belkide milyonlarca soru beynimi kemirirken buna daha fazla dayanamayacağımı anlamıştım.İşte bu yüzden bir kaç adım atıp ona yaklaştım ve ağlamaktan ağrıyan boğazımın elverdiği kadar içimden geçen ne varsa konuşmaya başladım.

''Gelmedin...Şu pencerinin önünde seni her gün bekledim ama gelmedin.Gelirsin sandım.Hep yaptığın gibi ansızın çıkıp geleceğini düşündüm ama sen gelmedin.Sonra vazgeçtiğini düşündüm.Çocuk doğuramadığım için sende gittin sandım.Sonra dedim ki kim ne yapsın çocuk doğuramayan kadını.''deyip derin bir nefes aldım.Sanki görünmeyen birileri boğazımı sıkıyordu.Ama bu beni konuşmaktan alıkoyamamıştı.

''Neden?...Neden gelmedin?..Sende mi vazgeçtin?''

Sözlerimi söyledikten sonra akan gözyaşlarımı bir kez daha silmek için ellerimi kaldırdığım sırada onun sesi ile olduğum yerde donup kaldım.

''Dokunma''

Ne demek istediğini anlamadan ona baktım ve ağır adımlarla bana doğru yaklaşmasını izledim.Derken yüzüme konan elleri ile ne demek istediğini o vakit anlamıştım.Göz yaşlarımı tek tek silen parmakları sessizce anlatmıştı her şeyi.

''Ağlama...Sen ağladıkça ben kahroluyorum.Canım daha çok yanıyor.Şurada iz bırakan gözyaşlarını bile deli gibi kıskanıyorum.Sırf tenine değdiği için.Seni ne kadar çok özlediğimi bilseydin eğer bunları söylemezdin.''

Ne söyleyeceğimi bilmeden bir kaç saniye öylece sessizce bekledim.

''Gelmedin?''dedim en sonunda sessizce.Elleri hala yüzümde,gözleri ise gözlerimdeydi.

''Gelmedim ama hep yanındaydım''

''Nasıl?''dedim dudaklarım titrerken.

''Senin beni göremediğin her yerde.Ama bir yerden sonra seni rahat bırakmaya karar verdim.Dedim ki iyice düşünsün taşınsın kararını versin.Lakin hiç bir şey karar vermek kadar kolay olmadı.Seni öyle özlemiştim ki her gün delirmemek için Allah'a yalvarıyordum.Ta ki senle bugün karşılaşıncaya kadar.''demiş ve yüzümde ki elleri usulca ıslak saçlarıma doğru yol almıştı.

''İster söv,ister nefret et,ister kov ama şu dakikadan sonra benden gitmemi bekleme Feride.Yapmam bunu yapamam.Allah şahit çektiğim acılara.Her gün yastığıma sen diye sarılıp hayaller kurmaktan yoruldum.Bana bir cevap ver ki ne yapacağımı,nasıl hareket edeceğimi,nasıl önüme bakacağımı bileyim.''

Yalvarıyordu...

Karşımda ki adam gözlerimin içine baka baka yalvarıyordu resmen.

''Her şeye rağmen mi?''dedim burnumu çekerek.

''Evet her şeye rağmen''

''Benim çocuğum olmuyor Timur.Bile bile kendini yakma''

İşte yine gözlerim dolmuştu.

''Yanmaya razıyım.Yeter ki yanımda sen ol''

''Elalem ne der Timur.Koskoca ağa çocuğu olmayınca el kapısından kovulan kadınla evlenmiş demezler mi?Yakmazlar mı canını?''

''Onların ne dediği değil senin ne dediğin önemli''

Derin bir nefes aldım.Gözlerine baktım karşımda ki adamın ve benim için en önemli olan soruyu sordum.

''Ya ailen beniz istemezse Timur.Her şeye dayanırım ama buna dayanamam''

''Bana bak Feridem kaçırma benden hasretiyle yandığım gözlerini''

Kaçırdığım bakışlarım bir kez daha onu bulmuş,ağzından çıkacak iyi bir sözü duymak için çırpınan kalbim çoktan kanatlanmaya başlamıştı.Tek dileğim vereceği cevap ile kanatlanmaya başlayan kalbimin kırılıp dökülmemesiydi.

''Bunu yarın akşam kendi gözlerinle göreceksin ve o zaman kafanda ki soru işaretlerinden kurtulacaksın.Şimdi bana cevap ver.Aylarca çektiğim cefanın sefasını sürmem için,sana sarılıp kokunu hissetmem için bu cevaba ihtiyacım var Feridem''

Yine ağladım.Bunun gerçek olmasını,bir daha aynı şeyleri yaşamamayı dilenerek ağladım bu sefer.

''Lütfen beni incitme tamam mı?.Senden tek ricam yaşadıklarımı tekrar yaşatma bana.Eğer ki zamanla...Zamanla bunun bir hata olduğunu anlar ve başka bir kadın -''

Ağzımın üstüne kapanan el ile konuşmam yarıda kesilmişti.

''Başka kadın yok.Olmayacak.Bu kalp senin için atarken başka kadın bana haram ve ben bile bile harama bakmam,yemem,görmem.Yapma bunu kurban olduğum.Geçmişi silip atamam.Atmak için her şeyi yaparım ama bunu yapamayacağımı sende benim kadar iyi biliyorsun.Senden tek dileğim beni geçmişinle kıyaslama.Bir şans ver ki sana bunun eskisi gibi olmayacağını kanıtlayayım''

Bir kaç saniye mavi gözlerine,yüzünü süsleyen kumral sakallarına baktım.Sonra da konuşamayacağımı bilerek başımı olumlu anlamda salladım ve salladığım dakika onun kucağında soluğu aldım.

Çocuk gibi etrafında dönüyor ve sessizce beni ne kadar çok sevdiğini söylüyordu.Gülmeyi kendime yakıştıramıyordum.Ama diğer yandan da gülmek,onun boynuna sarılıp ,onun bana yaptığı gibi bende ona sözler söylemek istiyordum.

''İnsanlar bizi görmeden bırak beni''dedim en sonunda kıkırdayarak.Gülmeyi unutmuştum uzun zamandır.O yüzden bunu yaparken bile hala çekiniyordum.

"Sen bana nasıl bir mutluluk verdiğini bilsen eminim ki bundan daha fazlasını yapardın Feridem..Kurban olduğum.Hasretiyle yandığım.Bu cevap için nelere katlandım bir bilsen"

En sonunda beni döndürmeyi bırakıp alnını alnıma dayamış,nefes nefese kaldığı yerden konuşmaya devam etmeye başlamıştı.

"Seni seviyorum Feride.Seni öyle çok seviyorum ki yokluğunda perişan olduğum yeter artık.Seni yanımda,yatağımda,koynunda,odamda,evimde,işte eve geldiğim de kısacası bana ait olan her yerde görmek istiyorum.Bu yüzden bu evlilik en kısa zamanda olacak.Olmak zorunda kadın yoksa kafayı yeyip tımarhaneye düşmem yakın benden söylemesi"

Yine gülümsedim ve bir kez daha başımı sallayarak dediklerini onayladım.

"Konuşacak çok zamanımız olacak ama önce katılmamız gereken bir yemek var"

"Şey...Tamam.Ben Seni tutmayayım o zaman geç kalma "dedim ne yapacağımı bilmeden.

"Anlamadın galiba sende benimle geliyorsun"

"Ben mi?"

"Evet sen.Hadi alacağın bir şey varsa al da geç kalmayalım"

"Ama Timur-"

Bir kez daha susturulmuştum.

"Konuşmak yok.Bundan sonra ben nereye sen oraya Feridem"

Feridem...

Sanki söylerken ağzından bir değil de binlerce kez ismim çıkıyordu.Ve bu durum belli etmesem de çok hoşuma gitmişti.

"Şey...Nereye gideceğimizi söylersen eğer uygun bir şeyler giyebilirim"

Bunları söylediğim sırada uygun kıyafetlerimi de tek tek aklımdan geçiriyordum.

"Şehmuzlara gideceğiz."

"Şehmuzlara mı?.Ama ben saatler önce oradaydım?"

"Ne olmuş ordaysan.Saatler önce Feride olarak ordaydın ama şimdi nişanlım Feride olarak orada olacaksın.Daha fazla düşünme hadi işin varsa onu hallet.Bu karda kışta o yolu tekrar yürüyeceğiz haberin olsun "

****
Timur son sözlerini söyledikten sonra hemen eve girmiş ve aklımda ki ilk şeyi yapmıştım.Ucu delik olan çorabımı sağlam bir çorapla değiştirmiş,başımda ki yazmaya çeki düzen vermiş ve sağlam olan kapalı ayakkabılardan bir tanesini ayağıma geçirip hemen dışarı çıkmıştım...

Şimdi ise tüm bu olanlara inanamayarak yağan kar'ın altın da yan yana yürüyorduk...

Ne hissedeceğimi,ne bekleyeceğimi bilmeden hemde.

"Üşüdün mü?"

Bu soru üstüne hafifçe gülümseyerek hayır anlamında kafa salladım.Biri tarafından düşünülmeyeli çok uzun zaman olmuştu.

"Neden gülüyorsun?"

"Hiç "dedim mavinin en güzel tonu olan gözlerinin içinde kaybolarak.

"Bana ne olduğunu söylemeyecek misin?"

"Önemli bir şey değil.Sadece en son ne zaman birileri tarafından düşünüldüğümü hatırlamaya çalışıyordum"

Bir anda durmuş,üzerimize yağan beyaz taneciklere aldırmadan aldırmadan iki elimden tutarak konuşmaya başlamıştı.

"En son ne zaman düşünüldüğünü bilmem.Amabundan sonra seni her saniye düşünen bir adam olduğunu lütfen unutma güzelim"

*********
TİMUR

Sevdiğine kavuşmanın ne demek olduğunu,nasıl bir şey olduğunu bundan saatler önce sorsalar bana asla açıklayamazdım.

Fakat şimdi sorsalar destan yazabilirdim...

Allah şahidim olsun hemde öyle bir yazardım ki bin yıl geçse de okuyanın gözleri dolacağı,aşıkların ise vay be diyeceği bir eser çıkardı ortaya.

Allahım...

İçime sığmıyor,yanımda ki kadını kucağıma alıp çocuklar gibi çığlık çığlığa sevinç gösterisi yapıp sağa,sola koşmak istiyordum.Öyle mutluydum ki nasıl acının tarifi yoksa bunun da tarifi yoktu bende.

Arkamı dönüp o kapıdan çıkarken bir kez daha reddedilmenin korkusu ile ne yapacağımı şaşırmış,etrafı yakıp yıkmamak için neler yapabileceğimi düşünürken onun sesini duymuştum.İşte ondan sonra ne olmuşsa olmuştu.Çok fazla söze gerek duymamıştık bir birimizi anlamak için.

Sonuç olarak onca ay boyunca yolunu gözlediğim,kokusuna hasret kaldığım kadınla yan yana yürüyor geçmişte yaşadığı acıları silmek için elimden gelen ne varsa yapıyordum.Yapacaktım da.Bıkmadan,usanmadan yapacaktım hemde.

Çünkü o benim ıslanmaya değer gördüğüm ilk yağmurumdu.O benim iliklerime kadar,korkmadan,doya doya sevdiğim ilk kadındı.

İçimde ki çocuğun sevincine engel olamayarak etrafıma baktım ve kimsenin olmadığını görünce saniyeler içinde,o daha ne olduğunu anlamadan yanağından öpüp buz tutmuş ellerini avuçlarımla sımsıkı sardım.Ellerini geri çekmek için her türlü çabayı gösterse de buna asla müsaade etmedim ve bu şekilde konağa kadar yürüdük.

Onunla her şey hakkında konuşmak,kafasında ki soru işaretlerini gidermek için her şeyi çözüme ulaştırmak istiyordum.Fakat bunu bugün yapmayacaktım.Aklımda ki konuşmayı onu ailemle tanıştırdıktan sonra yapacak,sonra da yolumuza beraber ilerleyeceğimiz bir rota çizecektik.

''Hoş geldiniz beyim''

Duyduğum ses ile düşüncelerimden çıkarak kapıda bekleyen iki adama baktım.Kardan adamdan bir farkları kalmamıştı.Hoş bizim de kalmamıştı ya neyse.

''Hoş bulduk.Diğerleri geldi mi?''dedim Feride'me dönüp üzerinde ki karları silkelerken.Boynuna doladığı yazmadan dolayı bir tek burnu görünüyordu ve bu da onu çok komik gösteriyordu.Hiç çekinmeden işaret parmağımla burnunun ucuna dokunup ona göz kırptım.Sonra da zevkle teninin her yanına yayılan kızarıklığı izledim.

''Geldiler beyim''

''Peki Demir ağa?''

''O da geldi beyim''

Demir Demiroğlu'nun başına taş falan mı düşmüştü acaba?

Bu düşüncelerle sevdiğim kadının ellerini bırakmadan açılan kapıdan beraberce içeri girdik.Ortalıkta kimse görünmüyordu fakat ben nerede olduklarını iyi biliyordum.

"Sen Dila yengenin yanına git bende tandırın başında ki erkeklerin yanına"

"Tamam...Şey..Bir şeye ihtiyacınız olursa haber vermek yeterli"

Çekinerek söylediği sözler sonrası gülümseyip alnından öptüm.Bundan sonra böyleydi.Bulduğum her fırsatta bunu yapacaktım.

"Gerek yok.Hava soğuk.Eğer bir şeye ihtiyaç olursa ben kendim alırım.Hem evde çalışanlar var sen merak etme "

"Peki "

Arkasını dönüp giden kadına bakmayı bırakıp,bahçenin en uç tarafında duran kapıya doğru ilerledim.Kapalı tandırın orada olduğunu biliyordum.Zaten yaklaştıkça sesler duyulmaya başlamıştı.

Kapıyı çalmadan içeri girdim ve en çok yapmak istediğim şeyi yapıp tandırın kenarına kıçını dayamış Hasan'nın suratının ortasına bir yumruk çaktım.

"Aklının kabına sokayım Hasan.Seni dinleyen beynimi sikeyim"

"Ohaaa *mına koyım ne oluyor lan"

"Anasının nikahı oluyor bu yumrukta hediyesi.Yarın akşam Feride'yi ailemle tanıştıracağım.Sonra en kısa zamanda basacağım nikahı.Ama ben nikâhı basmadan evvel önce sana yumruğu basayım dedim.Sırf senin aklına uyupta aylarca ondan ayrı kaldığım için "

Merhaba canlarım.Yeni bölümle geldim.Umarım beğenirsiniz.Hatalarim varsa affola.Hayırlı akşamlar canlarım.Saglıcakla kalın.🙏🙏🙏

Continue Reading

You'll Also Like

82.3K 1.4K 41
En yakın arkadaşımın abisi mi? Beni gerçekten seviyor muydu? Peki ben ona karşı birşeyler hissediyor muydum? Uyarı: küfürlü ve +18 sahneler vardır.
1M 57.1K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.7M 102K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
117K 6.3K 18
"ya siz kafayı mı yediniz çocuk daha o çocuk iki gün önce papucu yırtıldı diye ağlayan kızı gelmiş bana koynuna al diyorsunuz o yetmezmiş gibi bid...