BÖLÜM 4: MELEK
"Bizi nasıl buldun ve burada ne işin var ?"
Alyssa kilometrelerce ötede bir kasabada Sam 'in onu nasıl bulduğuna oldukça şaşırmıştı.
"Harika! İşler daha da çıkmaza sarıyor." Dedi Elijah Alyssa 'yı suçlu göstererek.
Alyssa, donuk bakışlarını Elijah 'ın gözlerine diktikten sonra kafasını tekrardan masumca kapıda bekleyen Sam 'e çevirdi ve sorduğu soruya cevap vermesi için yüksek bir ses tonuyla sorusunu yineledi.
"Beni nasıl buldun Sam?"
"Seni hissettim Alyssa. İçinde bir şeytanın yaşadığını biliyorum, bunu benden saklamaya çalışma." Dedi Sam ve mavi gözlerini masumca Alyssa 'nın gözlerinin içine sabitledi.
Sam 'in ağzından dökülen cümlenin ardından Alyssa 'nın yüzü hafifçe buruştu. Duyduğu endişe ve korkuyla hızla çarpan kalbi soluklarını hızlandırmıştı. Sakin kalmalıydı.
"Sam, gitmen gerekiyor."
Alyssa kapatmaya yeltenirken Sam eli ile üstüne doğru gelen kapıyı ittirdi ve sağ ayağını kapının girişine koydu. Alyssa 'nın siyah gözleri irice açılmıştı. Sam 'in bu korkusuz tavırları Alyssa 'yı daha da tedirgin etmişti. Sam 'in bu kadar şeyi nereden bildiğine dair hiçbir fikri yoktu, ancak ne olursa olsun onun burada kalması oldukça tehlikeliydi.
"Burada olmaman gerekiyordu Sam. Senden gitmeni istiyorum."
Sam, kalmak konusunda ısrarcıydı ve istikrarlı bir şekilde aynı sözleri yineleyip durdu.
"İstiyorum Alyssa, yanında olmak istiyorum. Bırak içeri gireyim."
Sam 'in ısrarı sonucunda karşı koyamayacak kadar savunmasız hale gelmişti Alyssa. Kapıyı istemsizce araladı ve Sam 'in içeriye girmesine izin verdi ancak buna rağmen içindeki korkuya ve endişeye bir türlü son veremiyordu. Sam 'in eve girmesi ile beraber evin her yerine garip bir koku yayıldı. Bu koku adeta sonu görülmeyen bir çiçek bahçesinin ortasındaymışçasına güzel ve huzur vericiydi ancak Alyssa bu kokudan oldukça rahatsız olmuştu. Öyle ki ilk başlarda çiçek gibi kokan bu koku sonrasında ona bir çöp yığını gibi gelmişti. Bu kokunun sebebini anlamak için bakışlarını James 'e ve Elijah 'a doğru çevirdiğinde onların da yüz ifadelerindeki rahatsızlığı gördü.
"Bu koku da ne?" dedi Alyssa ve eliyle burnunu kapattı.
Elijah soruyu yanıtlamak yerine sertçe Alyssa 'nın kolundan tutup kendine doğru çektiği sırada Alyssa, James 'in arkasında saklamış olduğu işlemeli gümüş bıçağı gördü. O sırada diğerlerinin ani şekilde değişen tavırlarını gördüğü zaman farklı bir şeyler olduğunu anlamıştı Sam. Tedirginlikle konuşmaya başladığında odadaki bütün bakışlar Sam 'de toplanmıştı.
"Ben bir şey açıklamak için geldim Alyssa. Baş başa konuşabilir miyiz?"
Elijah iri cüssesini biraz daha kabartarak Sam 'e doğru yaklaştı.
"Ne söyleyeceksen burada söyle, sizi yalnız bırakmak gibi bir amacım yok."
Elijah 'ın bu pasif tehdidi karşısında istemsizce kafasını salladı Sam.
"Pekâlâ..."
Hafifçe öksürüp boğazını temizledikten sonra arkasına döndü ve ensesini kapatan beyaz saçlarını yukarı kaldırdığında ensesinde bir şekil ortaya çıktı. Şekli gördüğü anda Alyssa 'nın gözleri yaşlarla dolmuştu. Sam tekrar arkaya döndüğünde yüzüne huzur verici bir gülümseme yerleşmişti.
"Benimde bir zamanlar içimde şeytan yaşıyordu. Yani sizin gibiydim."
Elijah 'ın himayesinden kurtulup Sam 'e doğru yaklaştı Alyssa. Kaşlarını sertçe çatmıştı.
"Bundan emin misin Sam?" dedi Alyssa yüzüne en ciddi ifadesini takınarak. Sam onaylamak için kafasını salladığı sırada Alyssa hızla James 'in arkasına sakladığı bıçağı eline aldı ve Sam 'e doğrulttu.
"Yalan söylüyorsun." Diye adeta kükredi Alyssa.
Yıllarca aşk ile baktığı masum Alyssa 'nın böylesine korkutucu olduğuna ilk defa şahitlik ediyordu. Korkmuştu ve bir hayli tedirgindi.
"Hayır Alyssa, yalan söylemiyorum!" diye savundu kendini en cesur haliyle. Mavi gözlerini hızlıca kırpıştırmaya başlamıştı. Her korkuya kapıldığında veya tedirgin olduğunda bunu yapardı Sam.
"İçinde şeytan olmadığına adım kadar eminim Sam. Eğer şeytan olsaydın gözlerin siyah olurdu, tıpkı bizimkiler gibi. Fakat seninkiler hala mavi."
Alyssa uzun yıllar boyunca Sam 'in yanında çalışmıştı. Bütün zamanı onunla beraber geçiyordu. Ne zaman Sam 'in sevi dolu mavi gözlerine baksa kendisini güvende hissederdi. Ve şimdi yine onun gözlerine baktığında aynı şefkati görmüştü.
Sam kendini sakinleştirdiğinde tekrar konuşmaya başlamıştı.
"İçimde şeytan olduğunu söylemedim Alyssa. Sadece işaretlendiğimi söylemeye çalıştım. İçimde önceden küçük bir iblis yaşıyordu ancak uzun bir süre önce bedenimi nedensiz yere terk etti, başka bir beden bulmuş olmalı bilemiyorum. O günden beri hiçbir şeytan içime girmedi. Hatta doğaüstü bir şey bile görmedim. Fakat o gece seni hissettim. Daha doğrusu içine giren şeytanı... Seni kurtarmak için buraya kadar seninle bağ kurmaya çalıştım. Bir bakıma şeytanlar arası telepati herhalde. "
Sam 'in ayrıntılarla yaptığı bu açıklama karşısında Alyssa Sam 'i daha fazla korkutmamak için elindeki bıçağı yanında duran koltuğun üstüne koydu. Ona inanıyordu ancak neden o içeri girer girmez odanın içine böylesine bir koku yayılmıştı anlayamıyordu. Kafasını kurcalayan birçok soru vardı ve cevaplarını öğrenmek istiyordu.
"İçine bir daha neden şeytan girmediği hakkında bir bilgin var mı?" dedi James kuru sessizliği bozarak.
Sam bir elini şakağına koydu ve bir süre düşündükten sonra kafasını salladı.
"Hayır, hiçbir fikrim yok."
Ellerini sarı, parlak saçlarının arasında düşünceli bir şekilde gezdirdi James. Ardından alt dudağını hafifçe ısırarak sıkıntıyla konuştu.
"Sanırım ben biliyorum."
Sam ve Alyssa meraklı bakışlarını James 'e doğru çevirdiler. Elijah ise neler olduğunun bir hayli farkına varmıştı.
"Şeytanların olduğu yerde bütün bitkiler solar. Ancak sen girdiğinde bütün evdeki bitkiler tekrardan canlandı." Dedi James ahşap masanın üstünde duran fesleğeni göstererek.
James 'in sözlerinin ardından gelecek şeyleri korku ve heyecan içerisinde dinlemeye devam ettiler. Ancak James sözlerini nasıl devam ettireceğini bilmiyordu. Kısa bir süre düşündükten sonra Sam ve Alyssa 'ya doğru döndü.
"Sam içeriye girdiği andan itibaren bir koku hissettin değil mi Alyssa?"
Alyssa kokuyu tekrar alabilmek için kısa bir nefes aldı. Bu kısa nefes bile akciğerlerini sızlatmaya yetmişti.
"Evet, hala kötü kokuyor. Böyle kokan ne?"
James 'in cevap vermemesinin ardından ısrarla tekrar sordu Alyssa.
"Söylesene James, Sam 'in böyle kokmasını sağlayan ne?"
"Cennet." Dedi keskin bir cevapla James.
Sam ve Alyssa adeta bir heykel kadar tepkisiz kalmışlardı. Kısa bir süre sonra Alyssa alaycı bir tavırla gülümsedi.
"Ne dedin James?
"Cennet Alyssa, cennet." Dedi James ve ardından Sam 'e doğru dönerek sözlerine devam etti.
"Adamım sen melek kanı taşıyorsun. Annen veya babandan biri melekmiş ve sende melez bir meleksin. Ama bir şeytan tarafından da sonradan işaretlenmişsin. İçine giren şeytan senin melek kanın yüzünden vücudunda pasif kalmış bundan dolayı da gitmiş."
Alyssa az önceki alaycı tavrının aksine ciddileşmişti. Sam ise daha çok korkmaya başlamıştı. Bu yapılan açıklamanın her biri ona oldukça mantıklı geliyordu. Annesi ölmeden önce Sam 'e açıklaması gereken bir şeyler olduğunu söylemişti. Sam o gün olanları öğrenmek için hastaneye gittiği sırada annesinin öldüğünü öğrenmişti. Sam 'in asıl benliği o gün annesi ile beraber mezarda sonsuzluğa uğurlanmıştı.
"Bu inanılmaz." Dedi Sam hayranlıkla.
"Eğer yanılmıyorsam kalça kemiğinin üstünde doğum leken olması gerekiyor."
Sam kafasıyla onayladı. Sol kalça kemiğinin üstünde ceviz büyüklüğünde bir doğum lekesi vardı. Sam buruk bir şekilde gülümsedi.
"Aynı doğum lekesi annemde de vardı." Dedi yaşlarla dolmuş gözlerle.
Elijah uzun süredir olanları geriden izlerken bir anda diğerlerinin yanına doğru geldi.
"Benim anlamadığım şey Lucifer 'ın neden yarı melek bir bebeği işaretlediği. Oldukça saçma bir şey."
Lucifer 'a olan büyük saygısıyla hiddetle söze atladı James.
"Elbette ki bildiği bir şeyler olmalı."
"Bence tam bir saçmalık, Lucifer 'ın bildiği bir şey yok. Önüne gelen herkesi kafasına göre işaretliyor." Dedi korkusuzca düşüncelerini dile getirerek Alyssa. Sözlerinin hemen ardından olduğu yerde şiddetle sallanmaya başladı Alyssa. Gözleri istemsiz bir şekilde sıkıca kapandı ve elleri adeta kırılıyormuşçasına hareketler yapmaya başladılar. Yaptığı her hareket onun isteminin dışındaydı artık, aldığı nefesler bile.
Lilith dünyaya gözlerini açtığında odadaki herkes korkuyla oldukları yerlere saygıyla çökmüşlerdi. Lilith korkutucu ancak bir o kadar çekici bakışlarını odada gezdirdi.
"Sevili Alyssa 'nın Lucifer hakkında böylesine acımasız ve küçümseyici bir cümle kurduğuna inanamıyorum. Nasıl oluyor da bu kadar bencil biri oluyor anlayamıyorum." Dedi Lilith ve yatağın üstünde duran gümüş bıçağı eline aldıktan sonra sözlerine devam etti.
"Bu yüzden ben de küçük kızıma bir ders vermek zorundayım. Bu zararı onun bedenine vermek istemiyorum çünkü maalesef onun canı yandığında benim de canım yanıyor. Ben de daha akıllı bir yöntem seçip Alyssa 'nın kalbini çok yakacak bir yol buldum. Böylece bir daha ona böylesine rahatlık sağlayan Lucifer 'ını bir daha asla küçümseyemeyecek."
Sözlerinin ardından Sam 'e doğru yürüdü Lilith. Alyssa yaptıklarının farkındaydı ancak buna engel olamıyordu. Kendi bedenine hapis olmuştu sanki. Bağırıyordu ancak çığlıklarını duyuramıyordu.
Sam 'in yanına geldiğinde yüzünü sinsi bir gülümseme kaplamıştı Lilith 'in. Sam ise o sırada Lilith 'in gözlerindeki sonsuz karanlıkta korku içinde boğulmaktaydı.
"Merhaba melek Sam, seninle tanışmak benim için büyük bir onur. Bu onuru seni kendi ellerime öldürerek göstermek isterdim ama bilirsin işte şeytanlar meleklere dokundukları zaman derileri yanmaya başlıyor."
Lilith 'in sözlerini Elijah 'ın titrek sesi kesmişti.
"Yüce Lilith, size karışmak benim haddime değil elbette ancak Sam 'i öldürmek yerine onu kullanabiliriz."
Lilith Sam 'in yanından ayrılarak yerde çömelmiş şekilde oturan Elijah 'ın yanına doğru ilerledi ve Elijah 'ın çenesini tutup kafasını kendine doğru sabitledi.
"Elijah... Senin Alyssa 'ya beslediğin duygulardan emin ol ki haberim var. Sırf o üzülmesin diye Sam 'i öldürmemi engellemeye çalıştığının da farkındayım. Ve Lucifer 'a en az Alyssa kadar saygı duymadığını da biliyorum. Beni aptal yerine koyma!" diye kükredi Lilith ve Sam 'in yanına geri döndü.
"Arkadaşına hoşça kal de Alyssa."
Soğukkanlılıkla söylediği sözlerinin ardından elindeki gümüş bıçağı Sam 'in boynuna yasladı ve en küçük bir tepki göstermeden Sam 'in kafasını bedeninden ayırdı. Yüzüne sıçrayan kanı elinin tersi ile hafifçe temizledikten sonra bıçağı yere attı ve Alyssa 'nın bedenine geri çekildi.
Alyssa vücudunun yetkisini geri aldığında gözlerinden adeta yağmur yağarmışçasına kandamlaları süzülüyordu. Zorlukla Sam 'in bedeninin yanına gitti. Ellerini Sam 'in porselen kadar beyaz olmuş elinin üstüne koyduktan sonra tüm gücü ile çığlık attı. Acıyla attığı bu çığlık James ve Elijah 'ı da fazlasıyla üzmüştü. Sam 'in kanıyla kaplanmış elini kıyafetlerinin üstüne sildikten sonra oturduğu yerden zorlukla doğruldu.
"Bana neden engel olmadınız?"
Bir süre James ve Elijah şaşkınca birbirlerine baktıktan sonra Elijah mahcup bir şekilde Alyssa 'nın yanına yaklaştı. Açıklama yapmak için konuşacağı sırada Alyssa eliyle Elijah 'ın dudaklarına hafifçe dokundu.
"İkiniz de korkaksınız." Dedi ve ellerini yıkamak için banyoya gideceği sırada James onu hafifçe kolundan yakaladı.
"Alyssa üzgünüm ama Lilith çok güçlü. Eğer ona kafa tutacak olsaydık biz de ölürdük."
Derin bir nefes aldı Alyssa ve bakışlarını James 'e çevirdi.
"Ona veda ettim artık cesedini yakabilirsiniz. Benim uyumam gerekiyor çok fazla yoruldum."
James kafasıyla onayladıktan sonra cesedi yakmak için Elijah 'ın yanına geri döndü.
...
Merhaba arkadaşlar! Umarım beğenmişsinizdir. Lütfen vote ve en önemlisi yorumu unutmayın!