KUM TORBASI

By fatmaatli1

11.2K 1.3K 4.2K

Hayatınız da hiç, size vuran birine aşık oldunuz mu? Galiba ben oldum. Boks hayatınızın neresinde bilinmez a... More

1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM

3. BÖLÜM

1K 128 339
By fatmaatli1

Medya: Mehmet, Kaan ve Ceyda 

Bir yandan gözüm telefona odaklanıyor bir yandan da muhabbete katılmaya devam ediyordum. Bildirimi sessize aldığımdan, mecburen göz ucuyla bakmam gerekiyordu.

"Gece gidiyoruz değil mi?" Aniden kafamı kaldırmıştım ve Ceyda'yla göz göze gelmiştik. Ben galiba bir şeyleri unutmuştum ve bu güzel bakışlar değildi.

"Nereye?" demiştim ve unuttuğumu belli etmiştim.

"Ne oluyor sana Mehmet! Yine nereye odaklandın?" Keskin bir bakışları vardı ve bu beni korkutmuştu. Hayatta, ailemden sonra arkadaşlarıma değer veririm. Çocukluktan bu zamana kadar asla ayrılmadık ve ailelerimiz de fazlasıyla samimi. Bazen ufak atışmalarımızı saymazsak, beraber büyüdük kısaca.

"Bir anlık dalgınlık Ceyda, kızma. Saat sekizde alırım seni." Gözlerindeki ateş gitmişti ve yerini parıltı alıyordu.

"Canım kardeşim! Böyle şeyler seni mutlu edince ben ayrı seviniyorum." diyerek gülümsemiştim. Öpücük atarak karşılık vermişti.

Güzel muhabbetlere devam ederken, telefonuma bildirim gelmişti. Ekranı yavaşça yukarı kaldırmıştım ve gözlerim büyümüştü. İsteğimi kabul etmişti ve ben asla böyle bir şey beklemiyordum. Asu'nun ruh halini gerçekten bilmiyordum ve ne yapacağı hakkında fikir de üretemiyordum. Söyleyecek sözlerim yoktu ve pat diye de görüşmek istediğimi söyleyemezdim. Bunları düşünürken, yükse sesle;

"Gençler, bir kızı nasıl ikna edersiniz buluşmaya?" demiştim ve neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyordum.

"Ne! Bunu Mehmet Solmaz mı diyor? Çevresinde onlarca kız varken hem de." Bu gerçekten doğruydu!

"Benimle ilgili değil ya! Ben kız tavlamayla uğraşmadığım için anlamıyorum." İçimden gülmeye başlamıştım ve bunu belli etmemem gerekiyordu. Kıvırdığımı düşünmüştüm.

Tam Kaan anlatmaya başlayacakken; "Kalkalım artık, daha hazırlanacağım." demişti Ceyda. Ben ondan taktik alacakken neden böyle yaptın ya! Yüzümü asarak cevap vermiştim.

"Okey! Akşam alırım seni." Hesabı ödedikten sonra kafeden çıkmıştık. Vedalaştıktan sonra herkes yoluna devam etti. Telefonu yerine taktıktan sonra, sesli mesaj kısmına ayarladım. Bu sayede hem araba kullanacak hem de mesaj atacaktım.

"Bana gerçekten boş yere vurdun ve bunu hak etmedim!" diyerek yanıtlamıştım. Harfi harfine yazdıktan sonra, gönder demiştim. Mesajı beklerken yoluma devam ediyordum ve ne yazacağını merak ediyordum. Yola odaklanmışken telefonumun çalmasıyla yönümü değiştirmiştim. Cevaplaya basarak konuşmaya başlamıştım.

"Efendim baba!" Of, ben her gün hesap mı verecektim bu hiç adil değil! Bunları tabi ki babama söylememiştim.

"Neredesin?"

"Eve gidiyorum, ne oldu?"

"Bana haber vermeden çıktın ve bunu sekretere ilettin öyle mi? Bu tarz emri vakileri sevmiyorum biliyorsun!" Nefes al ya, bu kadar önemli mi bu iş Allah'ım.

"Bizimkiler geldi baba, çıkmak ve nefes almak istedim. Şuan araba kullanıyorum, evde görüşürüz" diyerek telefonu kapatmıştım. Ne şirketmiş arkadaş, bir bu eksikti. Babamla konuşurken bildirim gelmişti ve sesli yanıt vermek için mesajı açmıştım.

"Sonuç!" demişti. Sayıyla veriyor olmalılar değil mi? Yoksa hayat sıkıcı olur.

"Bir özrü hak ediyorum değil mi? Sebepsiz yere vurdun ve gözüm mor bir şekilde gezdim ben." Birazcık vicdanı varsa ve akıl edebilirse anlamış olabilirdi. Hızla gittiğim yolun sonunda, artık evdeydim. Arabayı otoparka bıraktıktan sonra, zile basmıştım.

"Hoş geldiniz, Mehmet Bey!" Kapı açılmıştı ve hizmetçimiz açmıştı. Gülümseyerek cevaplamıştım.

"Hoş buldum! Annem evde mi?"

"Az önce çıktı, haber vermemi ister misiniz?" Bunları söylerken bir yandan da montumu çıkartıyordu. Hava gerçekten soğuktu ve yatağıma girmek için can atıyordum.

"Hayır, ben sonra ararım." diyerek merdivenlerden hızla çıkmıştım. Odama geldiğim de üstümü çıkartıp, yatağıma atlamıştım. Yatak bana huzur veriyordu ve artık uyuyabilirdim. Uyumak için planlar yaparken, mesaj gelmişti. Telefonu bıraktığım yerden alarak, mesaja bakmıştım.

"Ben özür dilediğimi hatırlıyorum. Bunu için daha da zorlama ve yazma!" Bu tutmadı mı? Tabi ki de hayır.

"Neden bu kadar inatçısın? Karşında ki insanı kırmak için çabalama sebebin..." yazmaya devam ederken yarıda kalmıştı. Çünkü buna fırsat vermemişti. Mesaj atmamı mı bekliyordu? Bir yandan gülüyor bir yandan da mesaja bakıyordum.

"Yazma demiştim ve şuan yazıyor olarak görünüyorsun! Sinir kat sayımı zorlama." Tabi ki de dinlememiştim ve yarıda kalan mesajımı atmıştım.

"Burada muhabbet etmek için çabalıyorum ama sen beni terslemeye devam ediyorsun!" Aklımda değişik bir laf vardı ve kullanmak beni korkutuyordu. Ya ters tepecekti ya da istediğime ulaşacaktım.

"Bana yumruk attığın medyaya yansımadı ve bunu kimseye söylemedim. Aksine gazetelere çıkmaması için çabaladım. İstersen tekrar düşün!"

Baya sert bir mesaj olabilirdi ve ben cevap vermesine hazır değildim. Hem korkuyorum hem de böyle şeyler yazıyorum. Kendime de anlam veremiyorum! Artık zaaf haline geldi ve ne olacağı hakkındaysa fikir sahibi değilim. Ne yani, çevrem de fazlasıyla Barbie bebeğe benzeyen kızlar varken, ben neden fazlasıyla sert ve erkeksi bir kıza ilgi duydum ki?

Uyumaya geçmeden önce, hizmetçimize seslenmiştim. Üst katta olduğunu anlamıştım ve o yüzden hemen gelmişti.

"Buyurun, Mehmet Bey?" Tek gözüm kapalı bir şekilde konuşmuştum. "Saat yedi de uyandır beni olur mu? Ha bu arada, kıyafetlerimi de buraya getirirsen sevinirim."

"Tabi ki!" dedikten sonra kapıyı kapatıp çıkmıştı. Bana sadece gözlerimi kapatıp, uykuya dalmak kalmıştı.

"Mehmet Bey!" Gözlerimi aralamıştım ve beni çağıran kişiye bakmıştım. Hizmetçimiz uyandırmıştı ve konuşmaya devam etmişti.

"Saat yedi de uyandırın demiştiniz." Bir elimle gözümü ovuşturuyordum, bir yandan da kalkmaya çalışıyordum.

"Teşekkür ederim, kıyafetlerim hazır mı peki?" Kafasıyla onayladıktan sonra, odadan çıkmıştı. Yataktan zor bela kalmıştım ve banyoya gitmiştim. Küveti doldurup, keyif yapmaya vaktim yoktu. Ceyda bekletilmekten nefret ederdi. Duş almak için sıcak suyun altına girmiştim, bu fazlasıyla rahatlatıcıydı.

Bornozu mu giydikten sonra, aynanın önüne geçmiştim. Dişimi fırçalayıp, deodorantı mı sıktıktan sonra yatağımın başına geçmiştim. Evet, şu anlık bir rahatlama vardı üzerimde, ta ki uyumadan önce yazdığım şeyler aklıma gelene kadar! Yatağın üzerinde telefonumu aramaya başlamıştım. Telefonumu bulduğumdaysa ilk işim interneti açmaktı. Hiç kapatmadığım internetimi, uyuyacağım diye kapatmıştım. "Oha! Ne çok mesaj atmışsınız." Şu anlık onlara bakamazdım ve Asu'nun mesajına bakmıştım.

"Sen beni tehdit mi ettin, yoksa bana mı öyle geldi? Senin ne konumda olduğun zerre umurumda değil anladın mı? Yaptığım ufacık bir hata benim hayatıma mâl olmaz merak etme! Sen kendini yeterince üst seviye de gör ama gözüm de ufacık bir nesne kadar değerin yok Mehmet!" demişti. Allah'ım fena mı kızdırmıştım. Bunca lafının üzerine beni engeller diye düşünmüştüm ama hâlâ ekliydi. Buna sevinmeliydim galiba. Laflarımı toplayıp yazmak daha iyiydi ve şuan laflar dilimde değildi. Geç kalacaktım...

Kot pantolon ve üzerine mavi gömleğimi giymiştim. Aynanın karşısına geçip, saçlarımı yaptıktan sonra parfüm sıkarak odadan çıkmıştım. Merdivenleri yavaşça indikten sonra;

"Ayla, siyah ceketimi getirir misin?" Dışarısı soğuk olabilirdi ve ben de fazla soğuğu sevmiyordum.

Ceketimi giydirirken aklıma bir şey gelmişti. "Ah! Ayla odada masanın üzerinde bir kutu var, onu da getirir misin?" Ceyda'ya güzel bir hediye olabilirdi ve kıyafetine de yakışacağına emindim. Kutuyu aldıktan sonra evden çıkmıştım. Arabaya geçtiğimdeyse saat 19.30'du. Yaklaşık yarım saatim vardı ve gitmek için hazırdım.

"Tehdit demeyelim biz buna, sadece özrünü daha güzel dileyebilirdin!" Evet, dayanamayıp yazmıştım, ya da kelimelerimi toplamıştım. Tekrar internetimi kapatıp, geceyi bizimkilere ayırmak için gülümsüyordum. Ceyda'yı aramak için telefonu tekrar elime almıştım. Çalıyordu...

"Güzellik, hazır mısın?"

"++++++++"

"Tamam, beş dakikaya oradayım" dedikten sonra yoluma devam etmiştim. İnsanlar kendini dışarıya atmış ve fazlasıyla eğleniyordu. Gözlerimi onlardan ayırmıştım ve artık gelmiştim.

"Ben kapının önündeyim, seni bekliyorum" demiştim ve sadece "Tamam!" demişti. Ceyda'nın gelmesini beklerken, sırtımı koltuğa iyice yaslayıp ve müzik dinlemiştim. Kendimi müziğe kaptırmıştım ve pencereye vurulmasıyla irkilmiştim. Kafamı çevirdiğim de Ceyda bana bakıyordu ve el kol hareketi yaparak bir şeyler anlatıyordu.

Kapıyı açmamı istiyordu galiba! Ben neden bu kadar dalgın oldum ki? Kapıyı açmıştım ve hemen söze atlamıştı.

"Çok üşüdüm, kapıyı biraz daha geç açabilirdin!" Gülerek karşılık vermiştim

"Dalgınlığıma ver canım. Hadi gel sarılayım... Sen ne güzel olmuşsun böyle" Sarılırken boynuna kolyeyi takmıştım. Evden aldığım kutuda, Ceyda'ya yakışacak bir kolye vardı. Bunu hissettiğinde gözleri büyümüştü. Şaşkınlık içerisinde;

"Bu bana mı? Gerçekten çok güzel" Dalga geçerek cevap vermiştim ve bir yandan da gülerek.

"Hayır! Gideceğimiz yerde beni bekleyen güzelliğe" Bu söylediğim karşısında gülmeye başlamıştı.

"Salak" diyerek omzuma vurmuştu.

"Elin günden güne ağırlaşıyor! Ne yapıyorsun sen? Neyse, çok yakıştı, canım" dedikten sonra gitmeye hazırdık.

"Kaan'ı aradın mı?" Kafasını sallamıştı ve "O biraz geç gelecek, siz yemek yiyin sonra da klapa geçin dedi" Kaş göz işareti yapmıştım, Ceyda'ysa ellerini bilmiyorum dercesine yapmıştı.

Gelince açıklama yapar diye düşünüp, yolumuza devam etmiştik. Sonunda gelmiştik, restoranda. Kısaca Solmazların vazgeçilmez yerine. Hiç sıkılmadan geldiğimiz yerdir burası. Babam, benim için satın almıştı. Arabanın üstünde anahtarı bırakıp, içeriye geçmek için inmiştim. Tabi önce Ceyda'ya kapıyı açmam gerekiyordu. Kapıyı açıp, elimi uzatmıştım.

"Teşekkürler" diyerek elini uzatmıştı. Göz kırptıktan sonra, artık yemek yiyebilmek için can atıyordum. Midem benden habersiz ilerliyordu. Restoranda oturmuştuk ve garsona sipariş vermeden önümüze yemekler gelmişti. Ah, çok seviyordum bu huylarını. Saat kaçta geleceğimizi biliyor ve ona göre yemeğimizi hazırlıyorlardı. Önümüze gelen yemekleri, güzelce yemiştik. Birbirimize bakıp, güzel sohbetler eşliğinde zaman geçmişti.

"Hey gençler, siz daha yemekte misiniz?" Evet, Kaan gelmişti. Kafamı kaldırıp, kaş göz işareti yapmıştım. "Bir sorun yok, merak etme demişti" Kafamla onayladıktan sonra, klapa inmiştik.

"Burası yine insan kaynıyor. Oha, benim hatun değil mi o?"

"Hey Allah'ım! Sakin olur musun Kaan? Adam akıllı oturup, bir şeyler içelim."

Son ses müzik vardı ve beni duymamıştı, hoş duysa da beni dinlemeyecekti. "Siz takılın, ben birazdan yanınızdayım" diyerek yanımızdan uzaklaşmıştı. Ceyda'yla birbirimize bakıp gülmüştük. Çünkü ona alışmıştık.

Masayı donatmaları için, göz kırpmıştım. Garsonlar etrafımızda pervane olmuştu ve istediğimiz her şeyi getirmişti. Tam içeceklerimizi tokuşturacakken;

"Bensiz olmaz!" diyerek gülmüştü. Bizi pat diye bıraktığı için de kızamıyorduk. Ellerimizi havaya kaldırıp, kadehlerimizi tokuşturmuştuk. Artık eğlence başlayabilirdi. Ceyda'nın ısrarları sonucunda dans etmeye kalkmıştık. Kaan ve ben karşılıklı eğlenirken, Ceyda bize bakıyordu. Müziğin ve fazlaca alkolün etkisiyle kendime çekmiştim. Bir anda fazlaca yakınlaşmıştık ve bir nefes kadar yakındık. Kendimi fazlasıyla tuhaf hissetmiştim ve işi toparlayabilirdim. Yakın olduğumuz ve elini tuttuğumu farkındaydım. Elini tutmaya devam edip, kendi etrafında çevirmiştim. Dikkatimiz dağılmış ve fazlasıyla dans etmiştik. Galiba, başım ağrıyordu ve nefes almak için koltuğa oturmuştum. Ceyda ve Kaan da yanıma gelmişti.

Continue Reading

You'll Also Like

179K 16.1K 34
Alışılmadık bir aile kurgusudur💥 Bol kahkaha garantilidir💃🏻 Kitaptan küçük bir alıntı⤵️ 🪷 Gözlerime bakmaya devam ederken sordu. "Sen benim kim o...
736K 39.4K 52
En candan gördüğün insanlar en çok canını yakanlardır...🥀🍂 -Mübrem ●●●Ferman Miroğlu ve Jiyan Miroğlu'nun hikayesine hoş geldiniz:)●●● Çoğu sahne...
2.9M 102K 64
"Hiç boşuna çabalama sen benimsin!" diye tıslayınca utanmasam oturup ağlayacaktım. Neden bu bana aşık oldu ve başıma bela oldu. "İstemiyorum anlamıy...
415K 22.2K 69
Anneannesini görmek için gittiği şehirde üsteğmen Göktürk ile karşılaşan Efsun hiç beklemediği gerçeklerle de karşılaşır ___ " sen benim hayatımda h...