FERİDE

By nurayergen0133

1.7M 118K 16.4K

(TAMAMLANDI) Hayat.. Bazı şeyleri kafana vura vura,bazı şeyleri de kalbini kıra kıra öğretir. Ben kalbi kırıl... More

ALINTI
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
KERİM & HASAN
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
Alıntı
40.BÖLÜM
ALINTI
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM (FİNAL PART 1)
FİNAL (PART 2)

1.BÖLÜM

60.3K 3.1K 570
By nurayergen0133

Bir kadının  Anne olmadan kutsal sayılmadığı, değer görmediği,insanların hep parmak ucuyla gösterildiği bu coğrafyada bir kez daha ölümü dileyerek yattığım yatağımda,yeni bir sabaha merhaba demiştim.

Yine yalnızdım...

Günlerdir,hatta aylardır olduğu gibi yine sol yanım boştu.Neden,niçin sorularını sormayı unutalı çok olmuştu.Çünkü ne zaman sorsam cevaplar hep aynıydı..

Çalışıyordum,para kazanmak kolay mı,sen kim oluyorsun ki bana bunları soruyorsun..

Aldığım cevaplar aylardır hiç değişmemişti.

Sahi ne olmuştu bize?..Kapıdan beyaz gelinliği ile mutlu bir şekilde bu eve gelin gelen kadın ben miydim?

Oysa ne hayaller kurmuştum.Çocuklarım olacaktı.Bir kızım,bir oğlum.Kızımın saçlarını örecek,kırmızı elbiseler dikip giydirecektim.Oğlumla da babası oynayacaktı.İşten geldiğinde onu kucağına alıp günün nasıl geçti diye soracaktı...

Bunlardı benim hayallerim.Küçücüktü ama olmamıştı işte.Allah nasip etmemişti.Oysa ne çok isterdim avuçlarıma dokunan minik elleri,kucağımı doldurup gözlerimin içine bakarak hayata tutunmama sebep olan bir bebeği...

Üç yıl...

Tam üç yıldır Allah'ımdan tek dileğim buydu...

Derin bir nefes aldım ve yüreğimin en derin yerini bir kor gibi yakan düşüncelerimden sıyrılarak yataktan kalktım.Yatağımı düzelttim,üzerimi giyindim ve ihtiyaçlarımı görmek için odamdan çıktım.

İki katlı bahçesi olan,küçük ama güzel bir evdi burası.Taş duvarları ve görüntüsü ile küçük bir konak sayılırdı fakat beylerin konağı gibi fazla odası,gösterişli bir yanı yoktu.Toplamda dört odası ve küçük bir mutfağı vardı.Oturma salonu hariç her oda doluydu..

''Günaydın Feride''

''Günaydın Mervan ağabey''

''Bizim odaya bir çıksan ya Feride.Emine'nin sancısı var galiba bir baksan''

''Hemen bakarım ağabey''

Diyecek başka söz yoktu...Hayatta payıma düşen buydu işte.

İçim yana yana yukarı çıktım ve hemen solda ki kapıyı tıklatarak beklemeye başladım.

''Gel Feride gel''

Feride..Küçük kız bile bana Feride der olmuştu.Beş yaş büyük olan oymuş gibi.

''Sancın mı var Mervan ağabeyim öyle söyledi''

Etraftaki dağınıklığa ve yarı çıplak olmasına aldırmadım.Artık bunlara alışmıştım.

''Hiç sorma.Sabaha kadar uslu durmadı,bir de hamile olunca sonuç bu''

Gözlerimin içine bakarak söylediği sözler elbet canımı yakıyordu lakin her zaman olduğu gibi sessiz kalmak en iyi cevaptı.

''İstediğin bir şey var mı?''

''Sana zahmet ben duş alırken sen şu sobayı yakıver..Bir de yatağı toplarsan çok sevinirim''

''Sobayı yakarım lakin başkasının yattığı yatağa el sürmem'' dedim sakin kalmaya özen göstererek.Bu bazen hiç mümkün olmuyordu.

''Neden bu kadar sinirlendin ki?''

''Sinirlenmedim Emine sadece yatağa hiç bir şekilde el sürmeyeceğimi dile getirdim o kadar''

Söylediğim sözler sonrası bir kaç saniye sessiz kalmış ve en sonunda arkasını dönerek kısacık geceliğinin etekleri uçuşa uçuşa gözden kaybolmuştu.Evde banyosu bulunan tek oda buydu.Tıpkı o da diğer her şey gibi elimden alınanlar listesindeydi.

Ilık, demir sobanın kapağını açtım.Kazanın içinde hala minik minik kızaran kömürler vardı.Aldırmadım ve kazanı demir tutacakla tutarak dışarı çıktım.Merdivenlerden indiğim sıra tahta kapının açık olduğunu fark ettim.Kış günü erken saatte kimse uyanmazdı.O zaman dış kapı neden açıktı?

Hızlı adımlarla merdivenlerden indim.Soba kazanını bir kenara bırakıp açık kapıya doğru yöneldim.İçimde garip bir huzursuzluk oluşmuştu.Acaba hırsız falan mı girmişti?

İşte bu düşünce daha da paniklememe sebep olmuştu.Duvarın kenarında dizili duran odun yığınından küçük bir odun parçası aldım ve açık kapının arasından sessizce sokularak bir sağa bir sola baktım.Kimse yoktu.Derken bir takım sesler duydum.Birisi sessiz olmak için elinden gelen çabayı sarf ediyor lakin başaramıyor gibiydi.

Elimde ki odun parçasına daha çok sarılıp duvarın kenarından sessizce ilerleyerek sesin geldiği yöne doğru ilerledim.Bir kaç adım daha atmıştım ki onun sesini duydum.Kalp atışlarım daha da hızlanmıştı.Neler oluyordu böyle?

Sessizce biraz daha ilerledim.Kocamın,aylardır eve geç gelen kocamın dişlerini sıkarak kiminle konuştuğunu deli gibi merak etmiştim.

Ve sonunda görmüştüm...

Konuştuğu kişileri sırtları bana dönük olsa da tanımıştım.Bunlar kaynanam ve kayın babamdı.Peki sabahın köründe hangi nedenle burada konuşuyorlardı.Hava buz gibiydi.Aralarında ki sorun her neyse burada konuşmaları yanlıştı.Bu yüzden onlarla konuşmak için harekete geçtim.Tam da aklımdan geçenleri söylemek için ilerlediğim sırada başka bir şeye takıldı gözlerim..

Bir kadın...

Kalbim nedensiz bir şekilde hızla çarparken,ayaklarım benden izinsiz çoktan yol almaya başlamıştı bile.

''Böyle bir şeyin gerçekleşeceğini elbet sizde biliyordunuz anne''

''Tamam da kuremın (oğlum)her şeyin bir adabı var acelen nedir yangından mal kaçırır gibi''

Bu sözler beynimin en derinlerine acı bir şekilde nüfuz ederken,yüreğimde bir yer çoktan  paramparça olmuştu.

''Behram''dedim titreyen sesimle gözlerinin içine bakarak.Eskiden parlayan gözler günlerdir olduğu gibi artık bom boş bakıyordu.

Bu bakışlardan sonra içim daha da daralmaya başladı.

''Sen içeri geç Feride''

Sözlerinin sert olduğu gibi bakışları da sertti.

''Neler oluyor,bu kadın kim?''

Merak içimi kemiren bir kurt gibiydi.Ne yapsam çaresi yoktu.

''Sana içeri geç dedim kadın''

Bağırarak söylediği sözler karşısında ilk kez irkildiğimi hissettim.O,evlilik hayatımız boyunca asla bana sesini yükseltmemişti.Şimdi neden bir başkasının yanında bunu yapıyordu ki?

Sonra yanında duran,hiç tanımadığım ama ellerini kocam dediğim adamın avuçlarının içine bırakan kadın konuştu ve ben o vakit ne olduğunu anladım..

''Çok üşüdüm içeri girmek istiyorum canım''

Bunu anlamak için sözlere,açıklamalara yada başka her hangi bir şeye hiç gerek yoktu.Hani içimi yakan duygular,hisler var ya onlar çoktan adını koymuştu bu anlam veremediğim görüntünün...

Kuma...

Bu kadın benim üstüme kuma gelmişti.

Bu kadın çaresizliğimin,yalnızlığımın,onca acımın üstüne bile isteye Kuma gelmişti..Ve bunu bana sevdiğim,namusum dediğim adam yapmıştı.

Neden her acının altından en güvendiğiniz insanlar çıkardı?

Neden hiç beklemediğiniz birinden böylesine can yakan,acı veren bir darbe yerdi insan?

Neden çocuğu olmayan bir kadına yarım gözüyle bakmak yerine vardır Rab bin bir bildiği denilmez?

Neden bunca acıyı yaşayan ben gibi kadınların yarasına merhem olunmaz neden?

Tüm bu soruların yanıtsız kalmasından yorulmuştum artık.

Hiç bir şey demeden arkamı döndüm ve acımı belli etmeden hızlı adımlarla içeri girdim.Kazanı bıraktığım yerden hızla aldım ve külünü dökmek için yan tarafta ki demir bidonun bulunduğu yere ilerledim.Canımı yakan kocamın bunu bana yapması mıydı ,yoksa elime değen minik közler miydi bilmiyorum lakin bir şekilde canım yanıyordu işte.Boşalttığım kazana azıcık kömür koydum ve ütüne yazın kestiğim küçük odun parçalarını attım.Hızla yukarı çıkıp Emine'nin bulunduğu odaya girdim.Banyodan yeni çıkmış söylenerek üzerini giyiniyordu.

''Neredesin sen Allah aşkına.Dondum burada.Vallahi seni Mervan'a diyeceğim''

Kazanı deliğe denk gelecek vaziyette sobanın içine bırakıp,yan tarafta ki kibrite uzandım.Tıpkı yaktığım kibrit çöpü gibiydim.Göz göre göre yanmamı izliyordum ama hiç bir şey yapamıyordum.

''Sana söylüyorum Feride duydun mu beni?''

Gözlerimi kapadım ve derin derin nefesler alarak kendime gelmeye çalıştım.

''Niye ağlıyorsun sen?''

Ağlıyor muydum?

Kurumuş dudaklarıma gelen tuzlu tat bunu açıkça belli etse de umurumda değildi.

''Sus Emine sus''dedim en son dayanamayarak ve devam ettim.

''Al yaktım sobanı şimdi ısınırsın''

Konuşmasına fırsat vermeden hemen dışarı çıktım ve odama inmek için hızlı adımlarla basamakları inmeye başladım.Kapıdan içeri girenlere aldırmadan tek huzur bulduğum yere girdim.Yani yatak odama.

Ne yapacağımı bilmeden bir sağa bir sola döndüm.Üşüyordum.Bedenim buz tutmuştu sanki ama en çokta yüreğim...Dönüşü yoktu artık bazı şeylerin.Ne tarafa gidersem gideyim yaşadığım her şey benimle beraber peşimden gelecekti.

Bedenim çektiğim acı karşısında daha fazla dayanamamış olacak ki bir den dizlerimin bağı çözülmüş,kendimi dizlerimin üstüne çökerken bulmuştum.

Çok zormuş..Yürek yanarken,içinde fırtınalar koparken,her gece çaresizliğine yanarken nasip deyip susmak..

Çok zormuş..Bütün bedenin acı içinde kıvranırken hiç bir şey olmamış gibi,ayağına batan,canını acıtan o yolda dimdik yürümek..

Çok zormuş..Sevdiğim dediğin,baş tacı yaptığın,namusunu teslim ettiğin adamın avuçlarının arasından kayıp gitmesi..

Ama en zoru da aynı yastığa baş koyduğun,hiç yapmaz dediğin adamın bir gün gözlerinin içine baka baka başka bir kadının elinden tutup gelmesi.

İşte o an dünya başına yıkılıyordu.

Öyle ki insan o vakit ne tepki vereceğini bilemiyordu.Dilin lal oluyor,anlatmak istediklerin tek tek boğazına diziliyordu.Susuyordun önce.Anlam veremiyordun gördüklerine.Inanamıyordun.Yapmaz diyordun ama gözünle gördüklerinin yalan olmadığınıda biliyordun.Sonra gözünden akan yaşlara engel olmak istiyordun fakat daha parmak uçların değmeden firar ediyordu gözyaşların tek tek.Için yanıyordu.Kalbin öyle hızlı atıyordu ki kemiklerin çatlama derecesine geliyor,bir el sanki boğazıma yapışmışcasına nefes almana engel oluyordu.Canın öyle bir yanıyordu ki tarifi yoktu.Çaresizlik öyle bir sarıyordu ki bedenini elini kolunu bağlıyor hareket etmene izin vermiyordu.

''Feride''

Duyduğum sesle akan göz yaşlarıma aldırmadan olduğum yerde durmaya devam ettim.Gücüm kalmamıştı artık.Hiç bir şeye gücüm kalmamıştı.Ne konuşmaya,ne hareket etmeye,ne de sevmeye.Artık tükenmiştim.Yıllarca kulağıma gelen her söz,bakış tüketmişti beni.

Kapı hızlı bir şekilde açılıp duvara vurduğunda artık kocam dediğim adam ne yapsa umurumda olmazdı.

''Sana diyorum duymuyor musun beni bu ne terbiyesizlik..Kalk çabuk karşında kocan var''

Parmaklarının koluma iz bıraktığından adım gibi emindim.Ama yapacak bir şey yoktu.Sessizce ellerimden destek alarak ayağa kalktım sanki üzerinden asırlar geçmiş gibi hissettiğim kara gözlerine baktım.Eskiden ne çok anlardım o gözlerin dilinden.

''Gel...Konuşacağız''

Hiç ses etmeden,kolumda ki acıya inat beni nereye sürüklüyorsa oraya gittim.

Burası büyük salondu.Gelen misafirlerin oturduğu,yemek yediği büyük salon.Şimdi ev ahalisi ve yeni gelinleri de dahil olmak üzere hepsi burada oturmuş kahvaltı ediyorlardı.Sanki her şey çok normalmiş gibi...Sanki hiç bir şey olmamış gibi...Sanki acılar içinde kıvranan bir kadın yokmuş gibi...Hayat böyleydi işte.Düşeni kaldırmak yerine,gülüp geçmek vardı bu zamanda..

''Otur''

Belki de hayatım boyunca ilk kez sesimi yükselttim karşımda ki bir insana.

''Hayır''

''Sana otur dedim''

Nefret..

Şu anda hissettiklerimin bir açıklaması varsa o da nefretten başka bir şey değildi.Oturdum.Ellerimi dizlerimin üstüne koyarak başım eğik bir şekilde beklemeye başladım.Sanki ben başımı eğecek bir suç işlemişim gibi.

''Söyleyeceklerimi iyi dinleyin.Bundan sonra bu evde huzursuzluk istemiyorum.Her şey normalmiş gibi yaşamaya devam edeceğiz..Bu yeni karım Meryem..Evlenmeden önce de kendisi ile görüşüyordum-''

Sözlerinin devamı ya da ne söylediği benim için artık önemli değildi.Şu dakikadan sonra içimde ne var ne yoksa bitmişti.Tek tek acımadan koparılmıştı her bir duygum ve geleceğini düşünmeden bir kenara atılıp hiçe sayılmış,hiç var olmamış gibi ölüme terk edilmişti.

Benden buraya kadardı...Daha fazla yol kat edecek ne halim ,ne de dermanım kalmıştı.Ayağa kalktım ve bakışlara aldırmadan kapıya uzandım.Tam bu sıra da kapı açılmış ve saatler önce evden çıkan Mervan ağabey karşıma dikilmişti.

''Emine burada mı?''

Seslenmedim...Burada,içeride,olanlar karşısında tek bir kelime bile etmeden öylece sustu,oturdu diyemedim...Ağabey bana yardım et,çıkar yol göster demek istesem de diyemedim işte...Öylece sessizce kapı eşiğinde bekledim.

''Neler oluyor?Kim bu kadın Behram?''

''Sen karışma...Feride sende otur yerine''

''Ne oluyor burada baba?''

Anlaşılan o ki Mervan abi susmayacaktı.

''Bir şey olduğu yok abi Behram üstüme kuma getirmiş o kadar''dedim sakin bir şekilde.

''Ne demek bu şimdi Behram?''

''Ne demekse o demek seni ilgilendirmez Mervan''

''Kendine gel be adam ne yaptığının farkında mısın?''

''Ne yaptığımın elbet farkındayım.Tabi sen beni ne anlarsın.Nasıl olsa yakında bir bebeğin olacak''

''Kes şunu''demiş ve ailesine bakışlarını yönelterek konuşmaya devam etmişti.

''Ağzınızı açıp da bir kaç kelime söylemek bu kadar zor muydu?.Neden kimse konuşmuyor,neden herkes susuyor.Anası babası yok diye mi tüm bunlar.Sordunuz mu hiç bu kadına ne hissediyorsun diye?Sordun mu Mehram,söyledin mi böyle bir şey olacağını?''

Artık göz yaşlarım kendiliğinden akıyordu.Eteğimi tutan ellerim bembeyaz olmuş,buz kesmişti.Biri beni düşünüyordu ve düşünülmek uzun zaman önce yitirdiğim ve hiç beklemediğim bir anda karşıma çıkan oyuncak gibiydi.

''Bunun er yada geç olacağını oda biliyordu''

''Ama bu şekilde değil''

Artık sesler fazlasıyla yükselmeye başlamıştı.

''Gitmek istiyorum''dedim birden.Bu planladığım bir şey değildi.Sözler ağzımdan bir anda çıkmıştı.Lakin pişman değildim.Üstüne kuma gelen kadınların çektiği ızdırapları,yapılan yanlışları,nefret bürüyen gözleri ve bedenleri fazlasıyla görmüştüm.

''Hiç bir yere gidemezsin.Bu evden bir adım bile atamazsın''

''Gideceğim ve sen buna engel olmayacaksın''

''Kadın beni delirtme defol git odana elimden bir kaza çıkmadan''

Arkamı döndüm ve Mervan ağabeyin zorla tuttuğu adama baktım.Gözlerini kan bürümüş,kuduz bir köpek gibiydi..

''Evlenirken sana bir şey demiştim hatırlarsan.Bu eve gelin geldiğimde alnımın akıyla,başımı eğmeden geldim ve başımı eğecek her hangi bir şey olduğunda çekip giderim dedim...Sen benim başımı eğdin Mehram,bana acıların,çaresizliğin hiçe sayılmışlığın en büyüğünü yaşatarak beni gitmeye mahkum ettin.Şu saatten sonra bu evden ya ölüm çıkar ya dirim...Gideceğim ve kimse buna karşı çıkmayacak.Kaybedecek bir şeyim yok yıllar oldu canlı canlı toprağa gömüleli.İnsanlar arkamdan doğuramayan kadın kadın değildir dediklerinde öldüm ben.Anne'nin her laf söyleyişinde başını eğerek sessizce ortadan kaybolduğunda öldüm ben,Emine hamile kaldığın da nispet yaparcasına karnını okşadığında,her bakışında beni ezdiğinde öldüm ben...Şimdi beni daha fazla öldürmeden bırak gideyim...Dilerim Rabbim'den yeni karınla mutlu mesut yaşarsın.Dilerim o kadın benim yaşadığım acıları yaşamaz.Dilerim o çok istediğin bebeği sağlıkla kucağına alırsın..Ama izin ver gideyim.Daha fazla acı çektirme bana''

*************

İki hafta...

Tam iki haftadır bugünü beklemiştim ve nihayet o gün gelmişti.Gelinliğimle girdiğim bu evden kendi isteğimle ayrılıyordum.Zor olmuştu.Behram her gece kapımda bitmiş,bağırıp çağırarak konuşmuş belli bir zaman sonra tepki vermeyince çekip gitmişti.Şimdi ayrılık vakti gelmişti.

Sevmiştim...

Sevmenin ne olduğunu bilmeden sevmiştim...

Körpecik duygularımla,her şeyimle onun olmuştum ama yetmemişti işte..Ne yaptıysam olmamıştı demek ki.

Bir kadın üzerine kuma gelmesini hak edecek ne yapmış,nasıl bir günah işlemiş olabilirdi ki?

Sebep ne olursa olsun bana elveda demekten başka bir şey bırakmamıştı..

Valizimi ve yanında ki küçük poşetimi aldım.Altınlarımda olmak üzere ona ait her şeyi bırakmıştım.Geldiğim gibi gidiyordum.Tek fark ailem yoktu artık.Ne gelirken bıraktığım anam,nede ona her daim yoldaş olan babam..Şimdi kimsesiz,yapayalnızdım.

Kapıyı açtım ve kapımda bekleyen Mervan ağabeyimi gördüm.Yalnızlık bir kez daha içime çöreklenmişti.Sessizce elimdekileri aldı ve buruk bir şekilde gülümseyerek dış kapıya doğru ilerledi.Etrafta kimseler yoktu.Bunca yıldır boşuna bu evde kalmışım meğer.Bir vedaya bile layık görülmemiştim.Derken onu gördüm.Yukarıda ki camdan bana bakıyordu.Saniyeler sonra o kadında ona eşlik etmeye başlamıştı.Bundan huzursuz olduğu belliydi lakin kadın inat edercesine kocasının omuzuna kafasını yaslamaya devam ediyordu.

Bugün boşanmıştım ve benden alınan nikah saatler sonra ona verilmişti.

Benim masalım bu kadardı..Bana düşen gitmekti..

Bende gittim..

Acı vereceğini bile bile gittim..

Ağlaya ağlaya yıllarımı,gençliğimi verdiğim adama hakkını helal et diyerek gittim..

Ardıma bakmadan,bir ömür tek başıma kalmanın acısını yüreğime gömerek çıktım o kapıdan..

Ve ilk bölümle ben geldim.Umarim begenirsiniz hatalarım varsa affola canlarım.Mirhan'da buluşmak üzere kendinize iyi bakın 😙

Continue Reading

You'll Also Like

3.2M 169K 42
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...
Lavin By Elifnur

General Fiction

177K 10.4K 33
İntikam uğruna kaçırılmış Lavin. Dedesi tarafından hayatı cehenneme çevirilen Lavin. Babası ve annesi tarafından sevilmeyen Lavin. Bebek iken diğe...
2M 122K 59
Mine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru kendi bedeninden büyük giyinen şişe gözlükleri kitap kurdu sessiz halleriyle çevresi tarafından çok sıkıcı b...
104K 9.2K 21
Ailesinin zoruyla tatilini fındık toplamaya gitmek için harcayan Enes'in başına Ordu'nun mafyası musallat olur.