Holmes neşesiz bir şekilde masaya oturduğunda vakit öğleni gösteriyordu.Taziyeye gittiği evden eli boş dönmüş gibi bir hali vardı.Yine de iştahından bir şey kaybetmemişti. Garsondan kendisine güzel iyi pişmiş bir rosto ve yanında patates püresi getirmesini istemişti. Garsonun yemekten önce getirdiği elma likörünü yudumlarken taziyeyle ilgili konuşmasını bekliyordum.
"Tahmin ettiğim gibi Sir James Packard'ın duş eşi Lady Packard'ı oldukça soğuk ve duygusuz buldum.Kocasının ölümüne pek üzülmediğini saklamayacak kadar da dürüst. Gerçi ona hak vermiyor değilim.Sir James Packard gibi kötü kalpli bir adamı annesinin bile özleyebileceğinden şüpheliyim. Bu yüzden kadını suçlamıyorum.
"Evet kötü insanlar geride kötü hatıralar ve büyük nefretler bırakır Holmes."
"Evet ondan şüphem yok sevgili dostum. Leydiye kocasının gerçekten kalp krizinden mi yoksa başka bir sebepten mi öldüğünü sormaya cesaret edemedim açıkçası.Bakışları o kadar soğuktu ki sadece evi gözlerimle taramaktan öteye gidemedim.Ama kadının gözlerindeki korkuyu ve endişeyi gördüm Watson. Kesinlikle bir şeyler saklıyor.Kendimi tanıttığım an gözlerindeki anlık korku ve parmaklarındaki titremeyi kaçırmadım.
" Kocasının ölümünde onun da mı parmağının olduğunu düşünüyorsun Holmes?"
" Sir James anladığım ve etrafta soruşturduğum kadarıyla katlanılmaz biriymiş.Pek çok kişinin nefret ettiği ve ölmesi için tanrıya dua ettiği biri.Zaten karısı haricinde cenazesine kimse katılmamış.Böyle adamlar daha tehlikeli olmaya başladığında onu etkisiz hale getirmek için daha fazla insan bir araya gelir.Ama sen de gördün cesedinde bıçak veya kurşun izi yoktu."
" Evet haklısın sadece organları mahvolmuştu.Peki ne yapmayı düşünüyorsun Holmes?"
" Bekleyeceğiz sevgili dostum bekleyeceğiz. Her ölü bir süre sonra etrafına pis kokular yayar. Çürüyen et kokusunun verdiği pis kokular. Sir james'in de pis kokusunun yayılması yakındır. Bir cesedin kokusunu ne yaparsan yap saklayamazsın.Sir james Packard'a ait pis sırların da açığa çıkması yakındır."
Holmes garsonun getirdiği yemeğini iştahla yemeye başladığı sırada müfettiş lestrade çıkagelmişti. Lestrade her zamanki gibi ciddi bir yüz ifadesiyle ayakta bekliyordu.
" Seni görmek ne güzel Lestrade.Oturup bizimle bir kadeh bir şeyler içmez misin?
" Görev başında içmediğimi biliyorsunuz bay Holmes. Ama yine de boğaz kuruluğu için bir bardak liköre hayır demem."
Holmes hızlı bir el hareketiyle masadaki likör şişesinden bir bardak doldurup Lestrade uzatmıştı.Lestrade seri bir hareketle bardağı içip masaya geri bırakmıştı.Şimdi yüzündeki kaslar daha gevşemiş duruyordu.
" Bunu içmeye ihtiyacım vardı.Bay Holmes Poursmouttaki scotland yard müfettişlerinden müfettiş Rabbish bu sabah adıma bir telgraf göndermiş. Telgrafta Poursmoutta işlenen bir kadın cinayetinin ölen Sir James Packard'la bağlantısı olabileceği yazıyordu."
Holmesün gözlerindeki parlaklığı görmemek için kör olmak gerekiyordu.Muzip bir şekilde bana dönüp konuşmaya başlamıştı.
" Gördün mü Watson.Pis kokular çıkmaya başladı bile.Evet seni dinliyoruz Lestrade"
" Kadının ismi Emma Gramel. Betty Luna lakabıyla bilinen eski bir taverna aktristi. Otuzların başında bu işi bırakıp Poursmouttaki Scorphorn denen rıhtımdaki mahallelerden birine taşınmış.Dün gece boğazı kesilerek öldürülmüş."
Bu haber ikimizi de hem şaşırtmış hem de üzmüştü. Genç bir kadının boğazının kesilerek vahşice öldürülmesi pek de hoş bir haber değildi.
" Müfettiş Rabbish olayın hırsızlık olmadığını katilin evde bir şeyler aradığı kanaatine varmış.Ev baştan başa dağıtılmış ama nedense değerli olan eşyalara hiç dokunulmamış. Katil evde bir şeylerin peşine düşmüş. görünüyor."
" Bunun Sir James Packard'la alakası nedir Lestrade?"
" Sir James Packard'ın bu kadını sık sık ziyaret ettiğini öğrendik. Komşusu Sir James Packard'a benzeyen birinin belli zamanlarda gelip kaldığını ve sabaha yakın zamanlarda çıkıp gittiğini söylemiş.Meraklı komşular eksik olmuyor."
Holmes Lestrade'ye kuşkuyla bakıyordu.Lestrade'in anlattıkları tam anlamıyla ona mantıklı gelmemiş görünüyordu.
" Sir jamese benzeyen pek çok kişi var."
" Kadının boynundaki kolyede S.J.P ' den sevgilerle yazısı olan kutu şeklinde altın bir kolye ucu varmış.Kolye ucunun içi boşmuş.Belli ki birileri oraya da bakmış."
" S.P.J, Silver Patrick Johns isimlerinin baş harfleri de olabilir.Bunu kesinlikle Sir James Packardla ilişkilendirmek doğru olmaz. Watson sanırım Poursmouta gitsek iyi olacak.Zavallı Sir James'imizin izini gerçekten orada bulup bulamayacağımıza kendimiz görüp karar versek iyi olacak."
Müfettiş Lestrad'in yüzü düşmüştü.Söyledikleriyle Holmes'ü ikna edememiş olmasının canını sıktığı belliydi.
" Sen de bize katıl Lestrade. Olay Pourmoutta olsa da gerçekten bu işin Sir James Packardla bir ilgisi varsa olay artık Londra polisini de ilgilendiriyor demektir. Müfettiş Rabbish'i tanırım.Daha önce bir vakada kendisine yardım etmiştim.Varlığımızın onu rahatsız etmeyeceğine eminim."
" Pekala bay Holmes size eşlik edeceğim.Sanırım bir likör daha içsem iyi olacak."
Lestrade bu sefer bardağını kendisi doldurup içmişti.Üçümüz bu gece Poursmouta giden trene binmek için sözleşmiştik.
--------------------
Doğrusu daha önce de kanlı cinayet mahali görmüştüm ama bu gördüğüm oldukça dramatik ve kanlıydı. Zavallı kadının vücudundaki izler ve derin olmayan bıçak yaraları ölmeden önce işkence gördüğünü gösteriyordu. Emma Gramel yani betty luna kırklarına yaklaşmış güzel bir kadındı.Sarıya boyattığı saçlarında beyazla karışık siyah teller kadının asıl saçının siyah olduğunu gösteriyordu.ince sayılmayacak bir vücudu ,uzun sayılabilecek bir boyu vardı.Kadının yüzündeki zayıflık ve solgunluktan son zamanlarda uykusuz ve iştahsız zamanlar geçirdiğini gösteriyordu.
" Zavallı kadın fazlasıyla kötü saatler geçirmiş olmalı . Katil her kim ise oldukça soğukkanlıymış. Zavallı kadını öldürmeden önce ona işkence yapıp hırpalamış."
Holmes kadının boynundaki kapağı açık kolye ucunu nazik hareketlerle kadının boynundan çıkarıp incelemeye başlamıştı.
" Güzel bir işçiliği var. Londrada yapıldığı belli. P. Robson kuyumculuk.Bu işçiliği nerede olursa olsun tanırım.Kimse bu kadar ince bir kutuyu onlar gibi tasarlayamaz.İçindeki mekanizma cabası.Belli ki katil P.robson kuyumculuktan ve onların gizli işçiliklerinden habersizmiş."
Holmes kapağı açık altın kutuyu bize gösterdikten sonra cebinden çakısını çıkarıp kutunun köşesindeki bir yeri tırtıklamaya başlamıştı.Metalik bir tık sesinden sonra kutunun üstündeki ince katman kalkmıştı.Holmes zafer dolu bir gülümsemeyle kalkmış olan katmanın içinde katlanmış haldeki küçük şeffaf sayılabilecek kağıdı çıkarmıştı.
Holmes katlanmış kağıdı açıp göz gezdirdikten sonra düşünceli bir şekilde bize bakmıştı.
" Greenborn kırmızı elma ağacı 25 adım kuzeye 35 adım güney , bronz heykel üç kez sola iki kez sağa ."
Holmes okumasını bitirdikten sonra tek tek yüzümüze bakmıştı.Hepimiz bunun bir tür şifreli define planı olduğunda ortak düşüncedeydik.
" Bayan Gramel büyük bir sırrı boynunda taşımış ama bu onu ölüme götürmekten başka bir işe yaramamış.Katil sırra erişemediğine göre ya yeni cinayetler işleyecek ya da sırrı bildiğini düşündüğü kişilere ulaşmaya çalışacak."
Holmes kağıttaki yazıyı inceledikten sonra Lestrade dönüp konuşmuştu.
" Bu el yazısının Sir James Packard'a ait olup olmadığını öğrenmemiz gerekiyor. Bankada fazlasıyla ona ait el yazısı örneği bulacağınıza eminim Müfettiş Lestrade.Siz müfettiş Rabbish bayan Emma Grameli ziyaret eden kişinin ne zamandan beri onu ziyaret ettiğini meraklı komşularından öğrenirseniz sevinirim."
" Tabii bay Holmes."
Rabbish kısa boylu ,şişman yüzlü orta yaşlarda biriydi. Saçlarının büyük bir kısmı gençliğinde döküldüğünden tepesi dökülmüş başından şapkayı eksik etmiyordu.
" Baylar sanırım bizimle kedi fare oyunu oynamak isteyen bir katilimiz ve açığa çıkmayı bekleyen bir sırrımız var.Şimdi Londraya dönüp şu gizemli şifreli mektup üzerinde düşünelim."
Londraya giden trene bindiğimizde Holmes'un zavallı kadının boynundan çıkan gizli notu defalarca okuyup mırıldandığını ve trenin penceresinden dışarı bakarken bile mırıltıyı kesmediğini görmüştüm.Onun beyni şuan hızla çalışırken gözleri akıp giden manzarayı görmüyordu.