Küçük Prens

By WattpadClassicsTR

180K 13K 2.3K

"Hoşça git." dedi tilki. "Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Ger... More

İthaf
I
II
III
IV
VI
VII
VIII
IX
X
XI
XII
XIII
XIV
XV
XVI
XVII
XVIII
XIX
XX
XXI
XXII
XXIII
XXIV
XXV
XXVI
XXVII

V

8K 562 62
By WattpadClassicsTR

Biz yine hikayemize dönelim. Orada geçirdiğim her gün, küçük prensin gezegeni, oradan ayrılışı, yolculuğu hakkında yeni şeyler öğrendim. Çok yavaş oluyordu bu. Baobap felaketinden (Baobap ağacı Hindistan ve Seylan'da yetiştirilir. Geniş gövdesi ve kabuklu, büyük, yenebilen meyveleri vardır.) ancak üçüncü gün haberim olmuştu. Bunu yine çizdiğim koyuna borçluydum. Çünkü bu konuda ciddi bir şüpheye kapılan küçük prens bana aniden: "Koyunlar küçük çalıları yerler, öyle değil mi?" diye sormuştu. 

"Evet, bu doğru." dedim. 

"Bunu duyduğuma sevindim."   

Bu konunun neden bu kadar önemli olduğunu anlamamıştım. Küçük prens: "O halde baobapları da yerler mi?" diye sürdürdü sorusunu.  

Ona baobapların küçük çalılar olmadığını, birkaç katlı bina büyüklüğündeki ağaçlar olduğunu anlattım. "Yanında bir fil sürüsü götürsen bile, tek bir baobap ağacını yiyip bitiremezler." dedim.

Küçük prens bu 'fil sürüsü' lafına kahkahalarla güldü. "Götürdüğüm filleri üst üste dizmem gerekirdi." dedi. Sonra bilgiç bir tavırla: "Baobaplar da başlangıçta küçüktürler." diye ekledi.

"Elbette öyle. Peki ama koyunun bu küçük baobapları yemesini neden istiyorsun?"

Sanki burada anlaşılmayacak bir şey yokmuş gibi "Hadii, yapma!" dedi. Benimse, bunun ne anlama geldiğini çözebilmek için bir hayli düşünmem gerekmişti. 

Her gezegende olduğu gibi, küçük prensin gezegeninde de yararlı ve zararlı bitkiler vardı anlaşılan. Yararlı tohumları yararlı bitkiler, zararlı tohumları ise zararlı bitkiler meydana getiriyordu. Ama tohumlar görünmezdirler. Toprağın derinliklerinde uyurlar. Sonra bir gün bir tanesi uyanmaya karar verir. Önce ürkek ürkek gerinir. Sonra yüzünü güneşe çevirmiş sevimli bir filiz olarak çıkar ortaya. Bu haliyle tamamen zararsızdır. Eğer bu bir turp filizi ya da gül fidanıysa, dilediği gibi büyümesine izin verilir. Yok eğer yabani bir bitkiyse, derhal sökülmelidir. İşte küçük prensin gezegeninde de böyle zararlı tohumlar vardı. Bunlar baobap tohumlarıydı. Küçük gezegenin her yerini istila etmişlerdi. Eğer bir baobap filizini zamanında sökmezseniz, ondan bir daha asla kurtulamazsınız.Gezegenin her yerini kaplar. Kökleri toprağın derinliklerine doğru ilerler. Eğer gezegeniniz çok küçükse ve baobaplar da fazlaysa, o zaman gezegen patlayabilir.   

"Bu bir terbiye meselesi." demişti küçük prens daha sonraları. "Sabahleyin kendi bakımınızı yaptıktan sonra, sıra gezegenin bakımına gelir. Bunu büyük bir dikkatle yapmalısınız. Küçük baobap filizleri gül fidanlarından ayırt edilebilecek kadar büyüdüklerinde, onları sökmelisiniz. Bu sıkıcı bir iştir, ama oldukça kolaydır."  

Sonra bir gün bana, tüm bu konuştuklarımızı anlatan bir resim çizmemi öğütledi. Böylece benim yaşadığım yerdeki çocuklar bunları anlayabilecekti. 

"Eğer bir gün seyahate çıkarlarsa, bunları bilmek işlerine yarayabilir. Bazen insan bu günkü işini yarına bırakabilir. Ama baobaplar konusunda bunu yaparsanız, sonuç felaket olur. Tembel bir adamın gezegeninin baobaplar tarafından istila edildiğini biliyorum ben."  

Bu gördüğünüz resmi küçük prensin tariflerine göre yaptım. Öğüt vermekten pek hoşlanmam. Ama herkes bir gün yolunu kaybedip bir asteroide düşebilir ve baobap tehlikesiyle karşı karşıya gelebilir. Bu yüzden, bir seferlik bunu yapacağım ve: "Çocuklar! Baobaplara dikkat edin!" diyeceğim. Bunu yapmamın sebebi, benim gibi baobap tehlikesinden haberdar olmayan dostlarımı uyarmaktır. Bu yüzden de bu resim üzerinde çok çalıştım. Bu resmin neden diğerlerinden daha etkileyici olduğunu merak edebilirsiniz. Denedim, ama diğerleri bu kadar başarılı olmadı işte. Baobapları çizerken önemli bir iş yaptığımı düşünmüştüm çünkü. Dostlarım için endişelenmiştim.

Continue Reading

You'll Also Like

651K 34K 57
"Hiç romantik olamayacağım. Sana o kadar derece yaptırdım, bunun bedelini benimle evlenerek öder misin?" Kendi kurduğu cümleye güldükten sonra sesli...
8.2K 555 8
Stefan Zweig'ın en ünlü öykülerinden biri olan Amok Koşucusu, kendi ölümüne doğru koşan bir doktorun yıkımını ele alır. Tutkulu yaşamların yazarı Zwe...
3.1K 446 6
"Şimdi söyle bana." dedi. Sesini dışardakiler duymasın diye fısıldayarak konuşmuştu. "Benimle bu kapıdan çıkacak mısın yoksa sadece ikimizin bildiği...
3.8K 359 15
Kısa bir tatil için Avusturya Alplerine giden bir baron, zamanını zararsız bir flörtle renklendirmenin yollarını aramaktadır. Kendine fazlasıyla güve...