Soğuk Nefes (VAMPİR)

By ybattiyazariniz

711K 6.2K 6.5K

Vampirler, cadılar ve kurt adamların olduğu bir dünyayı görmeye hazır mısın? Annesiz ve babasız büyümüş olan... More

~Soğuk~
~Parti~
~Güven~

~Koyu Kırmızı~

28.6K 1.4K 469
By ybattiyazariniz


Gözlerimi açtığımda, gökyüzüyle karşılaştım. Başım fena ağrıyordu. Gözlerimi kısarak elimi canımı acıtan tarafa getirdim. Sanırım sargılıydı. Yattığım bu olağanüstü yumuşak yataktan doğrularak etrafa bakmaya başladım. Tavanı cam olan bir odaydı. Başka bir halde olsam, buraya hayranlıkla bakıp akşama kadar kalabilirdim.

Üzerimde kimin olduğu belirsiz dizlerime kadar gelen bir erkek tişörtü vardı. Ayağa kalkmaya çalıştığımda ayak bileğimin de sarılı olduğunu gördüm. Kaşlarımı çattım. Kim yapmıştı bunları? Acaba Kutay kurtarmış olabilir miydi? Kurtarmasaydı herhalde... neyse düşünmek bile istemiyorum. Bunları düşünemeyecek kadar bitkin hissediyordum. Kalktım ve sağ ayağımı fazla yere bastırmadan yürümeye çalıştım.

İlerleyerek çalışma masasının önünde durdum. En son yaşanılanları düşündüm kafamı yere çarparak bayılmıştım. Ondan öncesinde ise bir kaç adam tarafından yakalanmıştım. Bu ayrıntıyı hatırladığımda bedenime göz gezdirdim aslında bir hasar yoktu başım ve ayak bileğimi saymazsak. Boy aynasında kendime baktım berbat gözüküyordum, göz altlarım çökmüştü. Her an ağlayacak gibi bakan bir yüz ifadem vardı.

Tekrar çalışma masasına döndüm çekmeceyi açacağım anda kapı hızlı açıldı. Panikle arkamı dönmeye çalışırken ayağımın acısıyla yere düşüyordum ki bir çift kol buna engel olarak beni tuttu. Şaşırarak Kutay'a baktım. Kaşlarımı çattım kapı ve benim olduğum bölümde uzunca bir mesafe vardı. Koşsa bile beni tutamazdı. Nasıl gelebilmişti?

"Sen nasıl-" diyecektim ki sözümü kesti.

"Ailen sana, başkalarının eşyalarını karıştırmaman gerektiğini öğretmedi mi?" Dedi ağır ağır. Ailemle ilgili bir şey söylemesi beni hem kırmış hemde sinirlendirmişti ama yine de bir şey demeyecektim. "Her neyse iyi misin?" Beni tuttuğu kolunu iterek geri çekildim ve sorusunu yanıtsız bıraktım.

"Dün az kalsın senin yüzünden ölüyor-"

"Şşş tek kelime etme. Öyle bir şey olmasına izin vermezdim, vermedim de zaten."

"Ama böyle bir şey olmasına izin veriyorsun..." Diyerek sargıda olan yerlerimi gösterdim.

"Hande gerçekten haklısın ama özür dilemeyeceğim."

"Bu ne demek oluyor şimdi? Senden özür isteyen olmadı zaten." Dedim sinirlenmiştim kim bilir dün akşam başıma neler gelecekti. 5 dakikaya geleceğim deyip ne kadar da çok bekletti beni. Sahi neden uzun sürmüştü işi?

"Siktir et şimdi özrü, sen iyi misin onu söyle?"

"Bu kimin umurunda? Yemin ederim seni anlamıyorum. O kadar sinir bozucusun ki seni, seni dövmek istiyorum." Dedim kaşlarım çatık halde. O kadar tuhaf biriydi ki daha iki gün tanımama rağmen hissetmiştim bunu.

"Benim umurumda, şimdi otur şuraya da dinlen." Dedi kolumdan tutup yatağa götürmeye çalışarak. Kolumu kendime çektim.

"Umurundaymış gece beni yalnız bırakmasaydın böyle olmayacaktı."

"Sen ne diye bana kızıyorsun ki? Ne diye geliyorsun bilmediğin partiye?"

"Ne bileyim ben bir anda kabul ettim ama aslında istemiyordum." Derken kaşlarımı daha da çattım. "Bende bilmiyorum neden geldiğimi tamam mı?"

"Ulan." Dedi kendi kendine, oldukça sinirli görünüyordu. "Beni dinleseydin ilk başta çıkaracaktım seni oradan."

"Herkes oradayken bir şey olmaz diye düşündüm."

"Herkes orada olduğu için bir şey olurdu zaten alık."

Bana hakaret etmesinden o kadar bıkmıştım ki..Haklı olması canımı daha da çok sıkıyordu.

"Bırak, gidiyorum ben."

"Nereye?"

"Yurda."

Tek kaşını kaldırıp sorarcasına baktı. "Yurtta mı kalıyorsun?"

Başımı onaylayarak salladım.

"Neden?"

"Sanane?"

Kafasını sola doğru çevirerek söylendi. "Yok iyilik falan yaramıyor, bırakacaktım ölecektin orada."

"Bıraksaydın o zaman!"

"Aptal."

"Ne diye aptal diyorsun sürekli ya? Hem de senin yüzünden bu hallerdeyken, üstelik özür bile dilemiyorsun."

"Ben senin için dün elimden gelenin fazlasını yaptım ayrıca hata yapmış bile olsam bir özürle bunun geçmesini beklemek aptallık." Ay yeter valla sürekli aptal deyip duruyor, biz de insanız ya!! Gözlerimi devirdikten sonra bana dik dik baktığından dolayı başımı 'ne var' gibisinden salladım. Gözleri koyu tonlara bürünmüştü yine ve ifadesi ürperti yayıyordu etrafa.

"Bir yerden sonra her şey anlamını yitiriyor, o yere dikkat et." Dedi gözlerini kırpmadan bakarken.

"Bu ne demek anlamadım." Dediğimde bana yaklaştı. Eliyle önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Tenime dokunan elleri buz gibi soğuktu. Titredim.

"Çok soğuksun." Dedim.

"Çok ürkeksin." Dedi saçlarımı bırakıp pür dikkat gözlerime odaklanarak.

"Kutay-"

"Bir konuda anlaşalım Hande, benden kaçmayacaksın."

"Senden neden kaçayım ki?" Dedim, aslında ondan kaçmak tam bana göre bir davranıştı.

"Orasını ben bilemem-" derken kapı aniden açıldı ikimiz de o tarafa döndük. Uzun boylu, esmer tenli, kısa kahve saçlı ve kahverengi gözlü bir kız girdi. İtici bakışlarıyla beni süzdü.

"Ben geldim Kutii. Bu kim." Dedi beni süzüp göz devirirken. Kuti mi, öğ iğrenç.

"Bende gidiyordum zaten." Dedim ve eşyalarımı alıp kapıya yöneldim. Kutay kolumdan tuttu.

"Hande." Dediğinde gözleri koyu kırmızıydı bu beni ürpertmişti, yine yanlış mı görüyordum yoksa? Sinirlenmişti  fakat bunun sorumlusu ben değildim. Ne yapsaydım? Kız gelip bana iğrenerek bakıyor ona sarılıp hoş geldin tanımadığım kız falan mı deseydim? Düşüncelerimden kurtulup kolumu kendime çektim. Sonra ise ona cevap vermeyerek kapıdan çıktım ve o kızın kulak tırmalayan sesini işittim.

"Artık odana mı yerleşmeye başladılar." Deyince kız, Kutay da sinirle karşılık verdi.

"Eda haddini aşma."

Daha fazla dinlemek istemeden üzerime ceketimi giydim. Geri kalan giysilerimi ise elimde tuttum. Ahşap merdivenlerden oluşan bir evdi. Korkuluğa tutunarak yavaş yavaş indim. Aşağıda bir kadın görünce duraksadım.

"Şey merhaba her şey için teşekkür ederim, ben gidiyorum size iyi günler." Dedim gülümsemeye çalışarak.

"Biraz konuşabilir miyiz?" dedi tam önümde durduğunda kararsız bakışlarımla ona bakarak "Iıı ne hakkında ki?" Dedim.

"Kutay, sen, yaşamınla ilgili falan."

"Siz Kutay'ın annesisiniz değil mi?"

"Evet öyle, hadi gel dışarı çıkıp bir yere oturalım da konuşalım." Dediğinde başımı salladım. Üzerimdeki giysilerin hiç de iyi olmadığını farketmiş olacak ki elinde tuttuğu kot pantolon ve beyaz bir tişörtü bana giymem için verdi.

Beraber evden çıktıktan sonra siyah bir arabaya bindik. Araba gerçekten çok hoştu.

"Söyle bakalım ailen ne iş yapıyor?" Dediğinde içimde bir şeylerin kırıldığını hissettim. Ne diyebilirdim ki? Ailem olsa ne iş yapardı acaba. Boğazım düğümlense de sesimin titrememesine özen göstererek konuştum.

"Ailem yok efendim öldüler."  Babam ölmemişti fakat bu yaşıma kadar yanımda olmayan adama ben yaşıyor diyemezdim.

"Başın sağ olsun gerçekten özür dilerim bunları sana tekrar hatırlatmak istemezdim. Aileni kaybetmenin ne demek olduğunu bilirim." Dedi gözlerini yoldan ayırmayarak.

"Başınız sağ olsun bu arada adınız neydi?"

"Ben Eftelya canım." Dediğinde başımı sallayarak memnun olduğumu dile getirdim.
Bir kafenin önünde durduktan sonra içeri girdik. Manzarası olan bir yere oturduktan sonra bana döndü.

"Hande gerçekten çok güzel ve tatlı bir kızsın." Dedi tatlı bir şekilde.

"Teşekkür ederim efendim." Dedim.

"Bahtının benimki gibi olmasını hiç istemiyorum. Bir şey olduğunda ilk bana gel ben seni her zaman korurum ve fikir veririm."

"Çok teşekkür ederim fakat ben artık Kutay'la görüşmek istemiyorum." Dedim mahcup bir şekilde.

"Kutay özünde iyi biridir bir kaç gündür tanıştığınız için sana soğuk biri gibi gelmesi gayet normal, fakat onu anlamaya çalışırsan gayet iyi anlaşırsınız." Dedi sevecen bir tavırla.

"Sanmıyorum, O beni biraz korkutuyor."

"Her şey zamanla hallolur tatlım ve sandığın kadar korkunç değil." Dedi gülümseyerek. "Yani sinirlendirmediğin sürece"

Annesinin böyle konuşması hem şaşırmama hem de tuhaf hissetmeme sebep olmuştu.
"Beni sinir etmediği sürece neden sinirlendireyim ki?"

"Tatlım seni gerçekten çok iyi anlıyorum. Sadece zamana bırak olur mu?" Dediğinde gülümsemeye çalışarak başımı salladım.

Aniden aklıma gelen şeyle duraksadım.

"Bir şey sorabilir miyim? Sabah aniden odaya dalan kız kimdi, hiç sevimli durmuyordu." Deyince gülümsemesi genişledi.

"Eda'yı diyorsun sen. Canım benim onlar kardeş gibidir, bebeklikten beri beraberler. Benim en yakın arkadaşımın kızıdır o elimde büyüdü."

"Peki ya neden o zaman bana iğreniyormuş gibi baktı?" Dedim göz devirmemeye çalışarak.

"Anlarsın ya kardeşi gibi seviyor ve daha önce eve bir kız getirmemişti Kutay. Alışık değil Eda kıskanmıştır canım özünde çok iyi biri aslında seversin." Dediğinde aman kalsın dememek için kendimi zor tuttum.

Birkaç konu daha konuştuktan sonra yurda dönmüştüm. Kızlar beni o kadar merak etmişti ki hepsi soru yağmuruna tutmuştu. Saat geç olduğundan anlatmak istemiyordum. Çok yorgundum ve uykum vardı.

"Kızlar lütfen sabahı bekleyin o kadar yorgun ve bitkinim ki beni anlayın lütfen, yarın sabah erkenden anlatacağım söz." Dedim isyan edercesine yatağımda otururken.

"Tamam peki öyle olsun. Yarın kaçışın yok unutma." Diyerek beni onayladıklarında onlara öpücük atarak ışığı söndürdüm ve kafamı yastığa koyup tavana bakarak uykuya dalmayı bekledim...

Devamını okumak için Dreame adlı uygulamayı app store ya da play store'dan indirebilirsiniz. Tamamen ücretsiz ve çevrimdışı okuma mevcuttur. Üstelik hiç reklam olmadığı için bölümleri rahatça ilerleyerek okuyabilirsiniz. Bundan sonra Dreame uygulamasında devam edeceğim sizi de bekliyorum ❤️

Orada adım Ybattiyazariniz Türkçe

Continue Reading

You'll Also Like

900K 37.2K 33
Maral orman yolunda kaza yapar, ve gözleriyle görmese inanamayacağı şeyler yaşar. Artık doğaüstü bir varlığın tutsağıdır... Bu varlık onu zorla tutup...
14.3K 827 32
kitapta kullanabileceğiniz kombinler,saçlar ve eşyalar
32.6K 156 12
bir gün telefonla uğraşırken bir mesaj gelir "selam bebeğim"...
431 68 26
Yarı Çinli Yarı türk kızı ile yarı vampir yarı insan erkeğin hikayesi anlatılmaktadır, bakalım neler olacak yepyeni içerikler bölümler sizleri bekliy...