ROZALİN...(Söz Serisi 1)✔

By EvindarCangle

2.9M 143K 8.1K

Rozalin, içinden geleni yapmış, karşılık vermişti Mirza' ya ama, sırtı yatağa değdiği anda aklına gelen şey i... More

Uçurumun Kıyısı, Yaşam...
Küçük Hanım...
Bedel...
Veda...
Yeni Hayat...
Senin Evin Burası!
Bencilsin...
Geçmişten Gelen...
Özür Dilerim...
Balım...
Çarşaf...
İlkti Mirza...
Korkuyorum...
Bencillik Ettim...
Kız kısırı...
Seni istiyorum...
Pişman mısın?
Tanıtım 💕
Senden Ayrı Kalamam...
İstanbul...
Böyle Aşkla...
Söyleyemedim...
Seni Seviyorum...
Lilyum...
Kaybetme Korkusu...
Kırılan Kalp...
Dönmek İstiyorum...
Hanım Ağam...
Benimsin...
O Tatlım, Ben Canım...
Yeni Can...
Yoruldum....
Korku...
Düşük...
Benim Evim! Benim Ailem!...
Dinmeyen Öfke...
Saklanan...
Kaderime Yazılansın....
Bebeğimiz...
Benim...
İlk ve Son Kadınsın...
Acı Hatıralar...
Sır...
Emanet...
Ağlamak.....
Özlem...
Beni Özledin mi Rozalin?
Kimsin?
Çıkmaz...
Gerçek...
Kim?
Biliyordun...
Seni Benden Kimse Alamaz!
Ölülerin Ardından Özlem Duyarsın...
Kızımız İçin...
Defter...
Gitme...
Neden Gittin?
Yeni Bir Yarın...
Vuslat...
Mutluluk...
Herşeye Rağmen...
Tanıtım 💕
Mutlu Sonsuz... Final...

Şiyar Aşiretinin Hanım Ağasıyım...

36.4K 2K 177
By EvindarCangle

İki yüzlünün dilinde tat,
Kalbinde ise fesat gizlidir...

       Özdemir Asaf







Rozalin, dakikalardır yatakta bacaklarını uzatmış, Mirza'nın banyodan çıkmasını beklemişti. Bekliyordu çünkü Mirza tüm gün iş yaptığı için pek bir şey söylemese de, keskin bakışlarının hedefi olmuş, kesin bir dille yemeğe kadar yataktan kalkmamasını söylemiş, banyoya girmişti.

Bir süre yatakta uzanmış elindeki nikâh fotoğrafına bakmıştı. Ardından yüzünde oluşan tebessüm ile elini karnına koymuş, yavaş yavaş karnını okşamaya başlamış;

" Bebeğim! " diyerek mırıldanmıştı.

Her geçen gün bebeğinin varlığına daha çok alışıyor, bebeğinin iyi olması onun da iyi ve mutlu olmasına sebep oluyordu. Yıllarca kaçmıştı evlilikten. Ama hiç ummadığı bir an da kendini evli bulmuş, şimdi anne olmanın ayrıcalığının getirdiği mutluluğu yaşıyordu.

Mirza, banyodan çıktığında yatakta eli karnında yüzündeki tebessüm ile mırıldayan Rozalin'i görmüş, onun da yüzünde tebessüm oluşmuş kapı pervazına yaslanarak, Rozalin'i izlemeye başlamıştı. Rozalin'in her; " Bebeğim " deyişi ile içinde tarafsiz bir mutluluk oluşuyor o tatlı sıcaklık tüm bedenine yayılıyordu.

Rozalin'i izlemeye o kadar dalmıştı ki, orada ne kadar durup Rozalin'i izlediğini hatırlamıyordu. Taki Rozalin'in başını kaldırması ile olduğu yerden doğrulmuş, yüzüne soğuk ifadeyi takarak dolaba yönelmişti.

Mirza, sürekli kendini yoracak bir şeyler yapmasından ve onu dinlememesinden dolayı biraz Rozalin'e tavırlı davranmak istiyordu ama Rozalin'in gözlerine baktığı zaman bu pek de mümkün olmuyor, aksine ona sarıp sarmalama isteğine neden oluyordu.

Rozalin Mirza' yı görmesi ile tebessümü daha da büyümüş, ama Mirza'nın soğuk bakışlarını gördüğünde gülüşü solmuştu. Dolaba yönelen Mirza' ya iç çekerek bakmış, yerinden kalkmak için doğrulmuştu ki, Mirza'nın sesini duyduğunda olduğu yerde kalmıştı.

" Sakın yerinden kalkayım deme Rozalin! "

" Sıkıldım Mirza! "

" Tüm gün sıkıntını gidermişsindir! " demiş, Rozalin'e sırtını dönerek dolaptan aldığı iç çamaşırı giymeye başlamıştı.

Rozalin Mirza'nın giyinmeye başlaması özerine hemen başını eğmiş, sıkıntıyla nefesini vermişti.

" Mirza Kenan nerede? O niye gelmedi? "

" Acilen İstanbul'a dönmesi gerekti. "

" Vedalaşmadan mı? " demişti sessizce. Ardından Mirza'nın çalan telofonu ile bakışlarını komidinin üstünde duran telefona çevirmiş, göz ucuyla bakmıştı. Ekranda yazan Mert Yılmaz ismi ile gözleri büyümüş Mirza'nın telefonu alması ile bakışlarını Mirza' ya çevirmişti.

" Söyle! "

Mirza, susmuş Mert'in söylediklerini dinlemeye başlamıştı. Rozalin'in meraklı bakışlarını görmemezlikten gelerek gömleğini giymeye devam etmişti.

Rozalin, heyecanla yerinden kalkmış, Mirza'nın yanına gitmişti. Ne olduğunu anlamaya çalışatak Mirza'nın gömleğinin düğmelerini iliklemeye başlamıştı.

Mirza, dikkatle Mert'i dinlerken, bakışlarını Rozalin'inden çekememişti. Rozalin merakla gözlerine bakarak gömleğini iliklemesi ile şaşkın halinden dolayı gülmemek için kendini zor tutumuştu. Rozalin'in elini tutarak bir süre daha sessizce Mert'i dinlemiş, ardından telefonu kapatmıştı.

" Ne yapıyorsun Rozalin? "

" Hiç! Yardım ediyorum. "

" Yardım istediğimi hatırlamıyorum! "

Rozalin'i Mirza'nın söylediğini duymamazlıktan gelmiş, Mirza' ya bir adım daha yaklaşmış;

" Mirza Mert niçin aramış? "demişti sessizce.

" İş için! "

" Bu kadar mı? "

" Bu kadar Rozalin! Hem, sana kalkmamanı söylemiştim. Neden beni dinlemiyorsun? "

" Yoo dinliyorum ağam ama sen benim söylediklerini duymamazlıktan gelip, dinlemiyorsun! "

" Yanılıyorsun hanım ağam! Seni dinliyorum ki, yaşananlara karşı daha sakin kalabiliyorum! "

Rozalin, yüzünde oluşan memmun ifade ile Mirza'ya sokulmuş, kollarını beline sarmıştı. Başını Mirza'nın göğsüne koymuştu. Duyduğu hızla atan kalp atışları ile gülümsemesi iyice büyümüş, bedenini saran Mirza'nın kolları ile tüm madenini tatlı bir sıcaklık ve bir titreşim oluşmuştu.

Mirza, bir elini Rozalin'in beline, diğer elini ensesine koyarak kendine çekmiş, dudaklarına kapanmıştı. Ardından zor da olsa çalan kapı ile Mirza Rozalin'den ayrılmış, kapıyı açmıştı.

" Abi annem sofraya gelsinler dedi. " demişti Zilan yüzünde kocaman gülümsemeyle.

" Git sen geliyoruz! " diyerek Zilan'ı göndermiş, Rozalin'in elini kavrayarak odadan çıkmışlardı.

Tüm aile akşam yemeği için salona gelirken, Rozalin, Dilaver bey, eşi ve kızı ile birlikte bir arkadaşına gittiklerini öğrenmiş keyifle yerine oturmuştu. Ardından bakışları Zelal'i aramış ama görememişti.

" Zilan, Zelal nerede? "

" Aç değilmiş yenge odada oturacakmış! "

" Ne demek odada oturacakmış? Olmaz öyle şey! Git çağır yemeğini yesin. "

" Tamam yenge. " diyerek Zilan tekrardan yerinden kalkmış, Zelal'i çağırmaya gitmişti.

Tüm aile bu gün yaşadıkları şey yüzünden sessizce yerlerinde oturarak zor da olsa bir şeyler yemeye çalışmıştı.

Berivan hanım, gözlerini sessizce elindeki çatalla tabağındaki yemekle uğraşan Ruken' den çekemiyordu bir türlü. Kızını, ilk göz ağrısını böyle görmek onu yakıp kül ediyordu.

Herkes sessizce zor da olsa yemeklerini yemiş koltuklara geçerek çay içmeye başlamışlardı. Kimseden ses çıkmazken, Berzan ağa Mirza'ya dönerek;

" Sabah ne diyecektin Mirza? Konuşamadık! " demişti.

Mirza, babasının sorusu ile Berzan ağa bakmış, yüzünde oluşan tebessüm ile karşısında Ruken'in yanında oturan Rozalin'e dönmüştü. Ardından akışlarını ablasına çevirmiş gözlerine bakmıştı.

Ruken, Mirza'nın gözlerine bakarak söylemek istediği şeyi anlamış, mutlulukla başını sallayarak babasına dönmüştü.

" Sabah Mirza'nın söylemek istediği şeyi iznin olursa ben söyleyeyim baba. "

" Tabi kızım! "

Ruken, yüzünde oluşan kocaman gülümsemeyle elini Rozalin'in bacağında duran elini tutarak babasına tekrardan dönmüştü.

" Söylediğim şeyden sonra müjde mi isterim ama baba! Ve vereceksin? "

" Sen ne istersen! " demişti gülen gözlerle kendisine bakan kızına bakarak Berzan ağa.

" Tamam o zaman! Tebrik ederim Berzan ağa, dede oluyorsun. Şiyar aşiretine yeni bir üye daha geliyor! "

" Tüm aile duydukları şey ile önce şaşırıp kalmış, ardından Berzan ağanın sesi ile kendilerine gelmişlerdi.

" Oğlum! " diyerek Berzan ağa yerinden kalkmış, dolan gözlerle Mirza'ya sıkıca sarılmıştı. Ardından Rozalin'e dönmüş, ona da sarılmıştı.

" Tebrik ederim kızım. Allah sağlıkla kucağına almayı nasip etsin."

" Sağ ol baba, amin. "

Berzan ağa, Rozalin'i alnından öpmüş salondan çıkarak odasına gitmişti. Berzan ağanın ardından herkes Rozalin ve Mirza'yı tebrik etmiş, mutluluğun tadını çıkararak tekrardan yerlerine oturmuşlardı.

" Allah analı babalı büyütmek nasip etsin inşallah! " diyerek dolu gözlerle torununa bakmıştı Zahide hanım.

" Amin ana! Sağlığı nasıl kızım? " demişti Berivan hanım. Mutluluktan ne yapacağını bilemiyordu.

" Her şey yolunda çok şükür anne! "

" Yengem kaç aylık? Cinsiyeti belli mi? Ay inşallah kız olur! Onunla hala yeğen neler neler yaparız. " demişti Zilan sevinçle.

" Of Zilan ne çok konuştun bir sus! Ne çene var sen de? " diyerek araya girmişti Hazar.

" Sen sus be! Hala oluyorum burada. Boru mu? "

Tüm aile bebek sevinci ile sabah yaşanan olayı unutmuş, mutlulukla bebek ile alakalı konuşmuşlardı. Arada Hazar ve Zilan'nın didişmelerini keyifle izlemiş, saatin ilerlemesi ile herkes yavaş yavaş odalarına gitmeye başlamıştı.

Rozalin, Mirza'nın Azad ile çalışma odasına gitmesi ile yavaş yavaş odasına giderken duyduğu ağlama sesi ile durmuş sesin geldiği odayı gördüğünde şaşırmıştı. İstem dışı ayakları onu Berzan ağanın odasının kapısına götürmüştü.

" Gördün mü sende Sitî? Bak oğlun, Mirza'm baba oluyor! Sitî'm! Daha Mirza'nın varlığını öğrendiğimiz gün dün gibi aklımdayken, bugün canımızın canı olacak! "

Rozalin, bir süre kapıda Berzan ağayı dinlemiş, yaptığı şeyi fark ederek hemen odasına gitmişti. Üstünü değiştirerek yatağa girmiş ama Mirza hâlen gelmediği için bir türlü uykusu gelmemişti. Üstelik Berzan ağanın; " Sitî'm! " diyerek ağlamaklı konuşması içinde meraka neden olmuştu. Ardından açılan kapı ile bakışlarını kapıya çevirmişti.

" Hiç gelmeseydin Mirza! "

" Beklemeseydin Rozalin! Uyusaydın! "

" Kolaydı! " diyerek mırıldanmış, bakışlarını Mirza' dan çekerek yatağa uzanmıştı.

Alışmıştı Rozalin. Mirza ona sarılmadan, Mirza'nın korkusunu içene çekmeden uyuyamıyordu. Bir kaç dakika sonra belini saran kolla yüzünde tebessüm oluşmuştu.

Mirza, kolunu Rozalin'in başının altından geçirerek Rozalin'i kendine çevirmiş, Rozalin'in başını göğsüne koyarak gözlerini kapatmıştı.

" Bebeğim doğduğunda senin onu düşünmeden nasıl hareketler yaptığını, nasıl annesinin babasını deli ettiğini anlatacağım! "

" Sen beni tehdit mi ediyorsun Mirza? "

" Hayır! Olacakları söylüyorum! "

" İyi söyle! Benimde anlatacağım şeyler olacak elbet! Her neyse, Mirza bir şey sorabilir miyim? " demiş, başını kaldırarak Mirza'nın mavilerine bakmıştı.

" Ne oldu? "

" Sitî kim? "

" Bu ismi kimden duydun? "

" Boş ver! Sadece kim olduğunu söylesene! "

" Sitî! " demiş sıkıntıyla nefesini vermişti. " Halam! On yedi yaşındayken bir kaza geçirmiş ve ölmüş! Babam kendini zor toplamış. Halen de tam toparlandığı söylenemez! Kendimi bildim bileli evde hiç ondan konuşulduğunu duymadım. Bir resmi bile yok! "

" Anladım! "

" Hadi uyu Rozalin! Bebeğimizi bu gün fazlası ile yordun artık uyu! " diyerek kollarını sıkılaştırmıştı.

Rozalin, sabah gözlerini açtığında, Mirza'nın olmadığını görmüş, yataktan kaldığı an da midesinin bulanması ile banyoya koşmuştu. Ardından elini yüzünü yıkanarak odaya dönmüş, üstünü giymiş aşağıya inmişti.

Çardakta hazırlayan kahvaltı masasını görmüş, gözleri Mirza'yı aramıştı. Evde olmadığını Ayşe'den öğrenmiş, nereye gittiğini merak etmiş, masaya gitmişti.

Tüm aile kahvaltı yaparken açılan konak kapısı ile herkesin bakışları oraya dönmüş, Mirza ve yanında genç bir çocukla içeri girdiğini görmüşlerdi.

Zelal, kapıda Fırat'ı görmesi ile dudaklarından firar eden çığlıkla yerinden kalkmış, koşarak kardeşine sarılmıştı.

" Fırat! Nasılsın? İyisin değil mi? " demişti Zelal ağlayarak.

" İyiyim abla! Sen nasılsın? "

" İyiyim kuzum! Sen geldin ya ben iyi olurum! "

" Fırat! Hadi masaya geçelim kalvaltını yap! " diyerek araya girmişti Mirza.

****************

Ruken öğlen yemeği için Emine' ye yardım etmiş, mutfaktan çıkarken nefes nefese konağa giren Hazar' ı görmüştü.

" Hayırdır Hazar bu ne hal? "

" Boş ver abla ya! "

" Hazar! Ne oldu? "

" Bu Fatma cadısı ile çıngıraklı kızı ne zaman gidecekler? Yetmedi mi bu kadar burada kaldıkları? "

" Ne yaptılar yine? "

" Daha ne yapsınlar? Sürekli yengemin arkasından kötü konuşup onu el aleme kötülüyorlar! Bir anası bir kızı. Yeminle böyle devam ederse abime söylerim. Bunlara hadlerini bildirsin! Kim olduklarını bir hatırlatsın! "

" Ne yapmaya çalışıyor bu kadın? İki etti! Tamam sen karışma! Ben anneme söylerim o konuşur! "

Rozalin, odasından çıktığında mutfağın kapısında sinirle Ruken'e bir şeyler anlatan Hazar'ı görmüş, onların yanına gitmişti.

" Hazar hayırdır? Bu ne sinir? "

" Yok bir şey yengem! Nasılsın? "

" İyiyim de senin bu saatte evde ne işin var? "

" Kendime bu gün izin verdim yengem! " diyerek Rozalin'in yanaklarından öpmüş, ardından Hazar odasına gitmişti.

" Rozalin ben biraz dinleneceğim, sen Evin ile ilgilenir misin? "

Ruken hâlen olanlardan dolayı kendini toparlayamamıştı. Üstelik her fırsatta kayınvalidesi bebeği erkek olduğunu öğrendiği için onu ve Asım'ı arıyor, huzurlarını bozuyordu. Sultan hanım hâlen bir umut Asım'ı eve götürmeye çalışıyordu.

" Tabi abla merak etme! "

Rozalin, Ruken'nin odasına dinlenmek için çıktıktan sonra Evin ile biraz onun odasında oynamıştı. Ardından mutfağa inmiş su içmiş, mutfaktan çıktığı an da Melek ile karşılaşmıştı.

" Nasılsın Rozalin? "

" İyiyim Melek sen? "

" Bende iyiyim. "

" Hayırdır bu saatte evdesin?

" Şirkette bu aralar işler baya yoğun. Kendimi pek iyi hissetmiyordum erken geldim! "

" Anladım! Neyse, iyi dinlen! " diyerek tam merdivenlere yönelmişti ki, Melek tekrardan konuşarak engellemişti.

" Kenan neden birden döndü biliyor musun Rozalin? "

" Kısa süreliğine gelmişti zaten işi bitti ve gitti! Sonuçta orada da bir şirketi var! "

" Evet öyle ama, sanki gördüklerinden dolayı daha fazla dayanamadı ve ondan gitti! " demişti yüzüne yerleştirdiği sinsi ifadeyle.

" Ne demek bu? "

" En son Mirza ile tartışırlarken duydum! Ardından apar- topar gitti! Ondan dedim. "

" Aralarından ne geçti bilmiyorum! Onlar çok yakın arkadaşlar, aralarındaki her neyse çözerler nasıl olsa. Sen hiç merak etme! "

" Öyle tabi! " demiş bir adım daha yaklaşmıştı Rozalin'e. " Ama ben en çok neyi merak ediyorum biliyor musun? Mirza ne zaman senin gerçek yüzünü görecek, Kenan' la işi pişirdiğini anlayacak! Gerçi fark etmese bile ona çocuk veremediğin için zaten bir süre sonra senden soğuyacaktır! " diyerek sinsi gülümsemesi ile Rozalin'in gözlerine bakmış, ardından arkasını dönerek merdivenleri çıkmaya başlamıştı.

Dün gece tüm ailenin aldığı mutlu haberi evde olmadığı için ne o, ne de annesi henüz öğrenmemişti. Bu yüzden Rozalin'i buradan vura bileceğini düşünmüştü Melek.

Rozalin, duydukları ile olduğu yerde kalmış, öfke tüm bedenine yayılmıştı. Hızla kendini toplamış Melek'in arkasından giderek onu basamaklarda yakalamış, kolundan tutarak kendine çevirmişti.

" Senin o dili keserim Melek! Günlerdir sana ve annene cevap vermiyorum diye ortalığı başı boş buldunuz herhalde! Sen kimsin ki namusuma dil uzatıyorsun? " diyerek avazı çıktığı kadar başarmıştı. Çok öfkeliydi sesinin ne kadar yüksek çıktışına aldırmamış öfkesini kusmaya devam etmişti. " Kenan benim arkadaşım! Hatta kardeşim! Günlerdir sırf Berzan ağanın hatırı için annen ile arkamdan uydurduğunuz yalanlara cevap vermiyorum. Beni zorlama! "

" Yalan mı? Evli olduğun halde Kenan ile sürekli gülüşüp konuşmuyor musun? Hem kısır olduğun da bir gerçek! Kaç ay oldu hamile kalamadın! Kim bilir belki de Mirza her şeyin farkında senden iğrendiği için sana dokunmuyordur! Sonuçta o bir ağa ona çocuk verecek, ve bunu severek yapıcak bir sürü kadın var! "

" Yeter! Sen o küçük beyninle ne saçma fikirler üretiyorsun bilmem ama benden uzak dur! Ben öyle rahatça hakaret edeceğin biri değilim dikkat et! Şimdi o küçük beynini aç iyi dinle Mirza ve benim bir bebeğimiz olacak! Hamileyim! şimdi o çeneni kapat benden uzak dur! " demiş Melek'i itmiş, yanından geçerek merdivenleri çıkmaya başlamıştı.

Melek, şok olmuş Rozalin'e bakmıştı. Rozalin'in hamileyim sözü kulaklarında yankılanıyordu âdeta. İçini saran öfke ile Rozalin'in arkasından bakmış;

" Peki bebek Mirza'dan mı? "

Rozalin, duydukları ile olduğu yerde kalmış, hızla arkasını dönmüştü. İki basamak inip hiç tereddüt etmeden Melek'e tokat atmıştı.

" Ne yapıyorsun sen? " demişti Melek öfke ile Rozalin'e bakarak.

" Seni öldürürüm Melek! Sen kimsin bana böyle ithamlarda bulunuyorsun? Hemen evinden defol! "

" Sen kimsin ki beni kovuyorsun? "

" Ben Karaca Aşiretinin kızı, Şiyar aşiretinin hanım ağasıyım! " demişti bağırarak her bir lafını altını çizerek, Melek'in omzuna vurmuştu.

Rozalin, Melek'in söylediklerinden sonra kendini iyice kaybetmiş, nerede ve kimlerin olduğunu unutmuş, kendisine fitursuzca laflar eden Melek'e haddini bildirmişti. Aylarca huzursuzluk olmasın diye susmuş, konuşmamıştı. Ama şimdi nasıl büyük bir hata yaptığını görüyordu.

" Sen kimsin ki benimle böyle konuşuyorsun? Şimdi pılını pırtını topla defol evimden! "

Melek Rozalin'in söyledikleri ve onu konaktan kovması ile artık öfkesine sahip çıkmakta zorlanmıştı. Sinir ve öfke tüm nedenine yayılırken hiç düşünmeden hareket etmeye başlamıştı.

" Sen beni kovamazsın! " diyerek Rozalin'in kolundan tutarak var gücü ile onu kendine çekmiş, kenara çekilerek Rozalin'i merdivenlerden itmişti.












Sevgiler 💕

Continue Reading

You'll Also Like

204K 1.5K 5
Her şeyin ardından, bir zafer nişanesi olarak onu istiyorum. Acem Kızı Lalin'i! ... Dillere destan Acem kızı ile akıllara zarar Sancar ağanın aşkı...
728K 27.7K 69
Töre... Töre neydi? Töre yüzyıllardır sürdürülen bir gelenekti. Töre kandı,intikamdı Töre ölümdü. Töre davaydı. Töre ablasını öldüren çocukların tem...
613K 12K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
1.3M 47.9K 51
Kin ve nefretin olduğu kalpte aşk yeşerebilirmiydi? Aşk intikam hırsıysa yanıp tutuşan bir kalpte çiçek açarmıydı? Öfkeden kurak çöller gibi kuruyan...