Saplantı

By YldzAsyaUzunpnar7

1.9M 62.7K 16.5K

Gençkurgu #25 Ay tenli adamın, güzel gözlü kadını. Kimsesiz, güzel bir kadın. Kadının aşkı ile yanıp kavrul... More

B İ R İ N C İ B Ö L Ü M
İ K İ N C İ B Ö L Ü M
D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M
B E Ş İ N C İ B Ö L Ü M
A L T I N C I B Ö L Ü M
Y E D İ N C İ B Ö L Ü M
S E K İ Z İ N C İ B Ö L Ü M
D O K U Z U N C U B Ö L Ü M
O N U N C U B Ö L Ü M
O N B İ R İ N C İ B Ö L Ü M
O N İ K İ N C İ B Ö L Ü M
13. Bölüm| ALINTI
O N Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M
O N D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M
O N B E Ş İ N C İ B Ö L Ü M
O N A L T I N C I B Ö L Ü M
O N Y E D İ N C İ B Ö L Ü M
O N S E K İ Z İ N C İ B Ö L Ü M
O N D O K U Z U N C U B Ö L Ü M
Y İ R M İ N C İ B Ö L Ü M
Y İ R M İ B İ R İ N C İ B Ö L Ü M /Part 1
Y İ R M İ B İ R İ N C İ B Ö L Ü M /Part 2
Y İ R M İ İ K İ N C İ B Ö L Ü M
Y İ R M İ Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M
Y İ R M İ D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M
Y İ R M İ B E Ş İ N C İ B Ö L Ü M
Y İ R M İ A L T I N C I B Ö L Ü M
Y İ R M İ Y E D İ N C İ B Ö L Ü M
Y İ R M İ S E K İ Z İ N C İ B Ö L Ü M /Part 1
Y İ R M İ S E K İ Z İ N C İ B Ö L Ü M /Part 2
Y İ R M İ D O K U Z U N C U B Ö L Ü M
O T U Z U N C U B Ö L Ü M
DUYURU
RÖPORTAJ
O T U Z B İ R İ N C İ B Ö L Ü M
O T U Z İ K İ N C İ B Ö L Ü M
O T U Z Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M
O T U Z D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M
Dolunay |Nuntius 1 |
O T U Z B E Ş İ N C İ B Ö L Ü M
O T U Z A L T I N C I B Ö L Ü M /Part 1
O T U Z A L T I N C I B Ö L Ü M/ Part 2
O T U Z Y E D İ N C İ B Ö L Ü M
O T U Z S E K İ Z İ N C İ B Ö L Ü M
Peri Kızı
s a p l a n t ı °1° y a ş ı n d a
F İ N A L
M U T L U S O N S U Z
200 BİN 🌸
1 M İ L Y O N💦❤️

Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M

93.8K 2.5K 1.5K
By YldzAsyaUzunpnar7

                                    SAPLANTI - 3. BÖLÜM

Medya:Ateş
Bölüm şarkıs: Nil İpek - Gömülür

İzlenilmek.
Hani olurya böyle sanki yakınlarda bir yerde biri tarafından izlenildiğini düşünürsün. Etrafına bakarsın ama sana kimsenin bakmadığını görürsün.

Tuhaf hissedersin. Çekinirsin o an. Beynin sana uyarılar gönderir ama bir türlü o uyarının sebebini bulamazsın.

İşte böyle bir sabaha uyanmıştım. İzlenildiğimi düşündüğüm bir sabah. Beynim bana uyarılar yolluyordu. Gözlerim ben istemesem de açıldı. İrislerim yakıcı güneş ışığıyla buluştuğu an gözlerim kamaştı. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp kendime gelmeye çalıştım. Tam karşımda olan pencereden dolayı bütün ışık gözlerimin önündeydi.

Gece yatmadan önce perdeyi çekmediğim için kendime lanetler savurdum. Güneş ışığını biraz olsun engellemek için sol tarafıma döndüm. Dönmemle mavilerime çarpan siyahlarla gözlerim daha da açıldı. Yattığım yerden aniden kalktım. Hızlı kalktığımda dolayı kafamı yatağa çarpınca ağzımdan acı bir inleme döküldü. Acıyı hafifletecekmiş gibi elimi kafama doğru bastırdım. Acı biraz hafifleyince Karşımdaki siyah gözlerin sahibine dönerdim bakışlarımı.

Bu halime bakarak gülüyordu. Ben burada acı çekerken o gülüyordu!

"Günaydın." dedi kalın ve güzel sesiyle. Cidden bir erkeğin sesi böyle güzel olurmuydu ki. Cevap vermedim. Birde beni kaçıran adama şen şaklak bir şekilde Günaydın mı deseydim. Yerimden kalkıp ayaklarımı yere süre süre banyoya doğru ilerledim.

"Kahvaltı hazırlayacağım. İşini halet mutfağa gel." beni görmeyeceğini bildiğim için sesiz bir şekilde ağzına ökündüm.

"Kavoltu hazırlocom. İşünü halet mutfağa gol"

Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Banyo dolabında bulduğum tarak la saçımı tarayıp odaya tekrar döndüm. Gardıroptan siyah bir kot ve lacivert bir kazak alıp üstüme geçirdim. Odadan çıkıp mutfağa doğru ilerledim. Mutfağın kapısının önünde duyup O'nun ne yaptığına baktım. Ocağın önünde birşeylerle ilgileniyordu.

Daha önce incelemediğim mutfağı incelemeye başladım. Mutfak sadelik içerisindeydi. Daha çok beyaz renk tercih edilmişti. Güzel gözüküyordu. Mutfağın tam ortasındaki yemek masasının yanına ilerleyip sandalyeyi kendime çekip oturdum. Sandalyenin çıkardığı sesle o bana döndü.

"Geldiğine göre şu salatalık ve domatesleri dilimle, tabağa koy."

"Az ye de kendine uşak tut. Hizmetçi mi var senin karşında. Hem beni kaçırıyorsun hemde iş mi yaptıracaksın." Gözlerinin içine öfkeyle baktım. Sanki ben buraya ona iş yapmaya gelmiştim.

"Öyle mi hanım efendi. Peki öyleyse" ocaktan aldığı tencereyi masanın en ucuna koydu. Sandalyeyi çekip oturdu. Masaya önceden koyduğu kahvaltılıkları da önüne çekti. "... Bunlarda benim paramla alındığına ve ben hazırladığıma göre bugün aç kalıcaksın maalesef!"

Gözlerimi gözlerine diktim. Elbet ben de kendim birşeyler yapar yerdim. Ona bakmadan yerimden kalktım. Kapıdan çıkmadan önce ona son kez seslendim.

"Afiyetle yerken ölürsün inşallah." arkamdan o da seslendi.

"Sağol güzelim." salondaki koltuğa geçip oturdum. Ne demişti az önce "Sağol Güzelim." Güzelim ne güzel bir kelimeydi öyle. Onun tarafından güzel bulunmak bir değişik hisettirdi beni. Sonra yazdığı not aklıma geldi.
"Güzelim... Sana Yakında böyle seslendiğim zamanlar da olacak." Seslenmişti işte. Her dediğini yapıyormuydu böyle.

Böyle düşünmeye devam edersem sonunda delirirdim herhalde. Kafamı pencereye çevirdim. Kar hafif hafif yağıyordu. Ayağa kalkıp pencerenin yanına gittim. Yerler kar tutmuştu. Bu güzel manzara karşısında içim huzur doldu. İstanbulda yaşıyordum. Bu yüzden kar pek yer tutmazdı. Acaba dışarı çıkmak istediğimi söylesem izin verirmiydi. İzin vermesi için onun yanına gidecektim. Arkamı döndüğümde birden onu gördüm. Koltuğa oturmuş bana bakıyordu. Yavaş adımlarla yanına doğru yaklaştım. Karşısındaki koltuğa oturdum.

"Sana bir şey sora bilirmiyim?." Sorum karşında biraz şaşırdı. Onunla konuşacağımı pek sanmıyordu herhalde.

"Sor" dedi kısaca.

"Şey adın ne?" Bunu sormamı beklemiyordu herhalde. Dudağının kenarı yana kıvrıldı.

"Ateş KARAN" Ateş diye fısıldadım içimden

"Adı gibi ateş olan adam. O yaşadığı aşk sayesinde alev alev yanmış adam. O Ateş Karan"

"Bir şey daha sora bilirmiyim" diye fısıldadım. Kafasını evet anlamında salladı.

"Dışarı çıka bilirmiyim. Söz veriyorum kaçmayacağım." Gözlerinin içine masum bir bakış attım.

"Neden." diye sordu.

"İstanbul'da yaşıyorum biliyorsun. Bu yüzden yerler pek kar tutmuyor. Sadece biraz karla oynamak, karda yürümek istiyorum. Lütfen!"

"Peki." sevinçle kalkıp zıplama başladım. Hemen kaldığım odaya dönüp gardıropu açtım. Geçen sefer içerisinde gördüğüm montu alıp üzerime geçirdim. Tekrar hızlı hızlı salona geçtim. Ateşe baktığımda o da montunu ve ayakkabısını giymiş beni bekliyordu. Yanına gidince önüme ayakkabılıktan aldığı botu koydu. Botları heyecanla ayağıma giyip kapıyı açmasını bekledim. Kapıyı açtıktan sonra hemen dışarıya çıktım. Elimi kara uzatıp avuçladım.

O an arkamdan onun sesini duydum. Arkamı dönüp "Ne var" şeklinde baktım.

"Yaklaş" dedi. Yanına doğru ilerledim. Daha önce fark etmediğim eldiveni bana uzattı. Elinden eldiveni alıp ellerime taktım. Ben eldivenle uğraşırken kafama birden bir şapka geçirmesi bir oldu. Kafamı eldivenden kaldırıp ona baktım. Dağılmış saçlarımla eminim çok komik görünüyordum.

Ateş elini kaldırıp saçlarımı düzeltmeye başladı. Saçlarımı düzeltirken bile gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Saçımı düzelmeyi bırakıp elini yanağıma koydu. Baş parmağıyla yüzümü olmayınca çekilmek istedim ama bedenim kas katı kesilmişti sanki.

"Çok güzelsin" diye fısıldadı. Nefesi yüzü yalayıp yuttu. Evet güzrlolduğumu düşünmesi biraz hoşuma gitmişti ama o beni kaçırmıştı, beni burada zorla alı koyuyordu. Hemen kendimi geri çekip bir kaç adım geriledim.

Onu umursamamış gibi yapıp karla oynamaya devam ettim. Kendimi yere atıp karın üstünde debelendim. Bir İstanbul'lu için bu durum çok güzel, huzur vericiydi. Karla epey oynadıktan sonra etrafıma bakınız Ateş'e baktım. Arkası dönük bir şekilde telefonuyla ilgileniyordu. Aklıma gelen şeyle hemen yerden bir avuç kar aldım. Karı elimin içinde iyice sıkıp Ateş' e doğru nişan aldım.

Karı fırlatıp olacakları beklemeye başladım. Kar tam kafasına isabet edince gururla bağırdım.

"Bu beni kaçırdığın için pislik herif." Ateş acıyla inletir bana döndü. Bakışlarıyla beni öldüre bilse şuan kesin ölmüştüm. Çok sinirli bakıyordu bana. Korkmadım değildi aslında.

Ateş'in yerden kar almasıyla gözlerim Korkuyla açıldı. Ben yere eğilip kar alana kadar ateş kar'ı çoktan bana fırlatmıştı. Omzuma gelen kar canımı o kadar acıtmadı.

Bende yerden kar alıp ona fırlatmaya başladım. Aynı zaman da da bağırıyordum.

"Beni nasıl kaçırırsın sen ya. Yabani herif. Adam kaçırmamı kaldı bu devirde be. Al bu kar'ı da beynine ye de aklın başına gelsin şapşal adama." Bilmem kaçıncı kar'ı ateşe fırlattım. Artık elim yorulmuştu. Pes etmiş kar atmayı bırakmıştım. Taki yüzüme doğru gelen kar'ı görmemle yüzüme değmesin diye yere doğru eğilecekken yeri boylamam bir oldu. Kardan kurtulmuş ama yeri de boylamıştım.

Ayağa kalkıp ona hesap soracakken üzerime doğru gelen şeyi görmem çığlık çığlığa bağırmam bir oldu.

"ATEŞ!"

Hemen Ateş'e doğru koşmaya başladım. Az bir mesafe kala kucağına atlamam la kendimi sıcacık ve güvenli kollarda bulmam bir oldu. Kekeleye Kekeleye konuştum.

"A. ateş kö..kö..pek" köpeğin havlamasını duymamla Ateş' daha çok sarıldım. Ateşin kahkaha sesini duyunca kafamı kaldırıp ona baktım.

"Ne gülüyorsun ya. Korkudan ödüm patlayacak ölücem gidicem bu dağ başında"

"Merak etme ölmezsin. Hem o benim köpeğim birşey yapmaz." beni belimden daha çok tutup içeri doğru yürümeye başladı.

"Tamam indir beni yürürüm ben." içeriye girip kapıyı kapattı. Tek iliyle beni tutup tek eliyle de ayakkabılarımı çıkardı.

"Sen iste ben seni ömür boyu sırtımda taşırım güzel gözlüm." kulağıma doğru fısıldadığı cümleyle kalbim çok hızlı atmaya başladı. Kafamı önüme eğip konuşmadım. Ben konuşmayınca o da konuşmadı. Birlikte benim kaldığım odaya geçtik. Beni yatağın üzerine bıraktı. Üzerimden neredeyse her yeri ıslanmış montumu çıkarıp bir yere koydum. Ani gelen titreme hissiyle ellerimi birbirine sürttüm. Bir anda hapşurunca Ateşin garip bakışlarını üzerimde hissettim.

Elini kaldırıp alnıma koyunca ağzından bir homurdanma sesi duydum.

"Ateşin var. Tabi dışarıda çocuklar gibi oynarsan olacağı bu. Seni bir daha karda oynatmayacağım. Üzgün mavilerimi onun siyahlarına diktim

"Ya hayır. Hem dışarı çıktığım için olmamıştır ki dün soğuk suyla duş alınca oldu herhalde."

"Hey Allahım. Kızım sen adamı deli mi edicen. Soğuk suyla niye banyo yaptın. Manyak mısın sen?"

"Sensin manyak. Keyfimden değil ya, sıcak su akmadı ne yapayım." Ateş ağzının içinden mırıldandı. Hey Allahım sen bana sabır ver

"Yanıma gelip diyemedin mi aptal."

"İkide bir bana hakaret edip durma. Beni kaçıran, beni hırpalayıp bağıran çağıran bir adamın yanına gidip ne deseydim 'suyu ayarlayamadım gelip ayarlarmısın' deseydim."

"He aynen öyle diyecektin."

"Ama demedim. Ve şuan hastayım, yorgunum, ve üşüyorum. O yüzden rahat bırak beni." Siyah gözleri bütün yüzümü inceledikten sonra yatağın yorganını kaldırdı.

"Gir içine biraz dinlen ben sana çorba yapıp geliyorum." yatağa girip uzandım. Üzerime yorganı örtüp odadan çıktı. Yorgunluktan ve ateş yüzünden gözlerimi açık tutamadım. Ateş gelene kadar biraz uyusam birşeycikler olmazdı herhalde. Gözlerimi kapatıp derinlere daldım..

                                   «BÖLÜM SONU »

Üçüncü bölümden herkese merhaba.

Keyifle okuduğunuz bir bölüm olmasını diliyorum. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Diğer bölümde görüşmek üzere.

Sevgilerimle, Asya

İnstagram|Yldz_asya

Continue Reading

You'll Also Like

6.4M 280K 61
Her şey abimin düğününde beğendiğim çocuk yerine abimin arkadaşının numarasını almakla başladı. Liya; ANALAR NELER DOĞURUYOR Liya; KAYNANAM ABARTMIŞ...
22K 2.4K 31
wooyoung: hocam benimle çıksanıza nolur ¡fazlasıyla başkası yerine utanabilirsiniz!
ZİFİRİ By EBRU POLAT

Science Fiction

148K 9.8K 29
Beni büyük bir hayranlıkla süzüyordu. Sanki ona dünyaları bahşetmişim gibi itinayla izliyordu. Ona seni seviyorum desem, en fazla bu kadar güzel baka...
139K 5.7K 127
Yeniden Aşk ve Bitmeyen Aşk'ın yazarından... Defne ve Ömer... Birbirinin sadece tek tük ismini duyduğu ve hiç bir zaman birbirini görmediği iki genç...