rich & married | taekook ✓

By lostinkth

1.3M 120K 35.5K

jeon ailesi. [tamamlandı.] More

bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz
özel bölüm: kravat meseleleri

final

29.5K 2.3K 1.9K
By lostinkth

"babişko, yanık kokusu geliyor!"

elindeki su tabancası ile jisoo'yu kovalayan minho, barbeküden gelen kokuları babasına bildirmişti. jungkook, pişirme işini üstlenmiş olsa da masadaki muhabbete dalmış ve yanan etleri unutmuştu. oğlunun seslenmesi ile kendine gelerek barbekünün olduğu yere koşturduğunda elindeki maşa ile fazla pişmiş (!) etleri tabağa doldurmuştu.

"of jungkook ya," yardıma gelen taehyung, eşine söylene söylene yükselen dumanı yelliyor ve uzaklaştırmaya çalışıyordu. "çok güzel pişiyorsun gerçekten."

"ya ne yapayım, lafa tuttunuz beni!"

"yalancı, masanın altından bacaklarımı elliyordun sadece!"

taehyung'un yüksek sesle söyledikleri arkalarında kalan masadaki hoseok'un kahkaha atmasını sağlarken jungkook sırıtarak eşinin beline sarılmıştı. "hayatım, senin sinirlerin gerilmiş. hazır yatak odamız yakınken bir gitsek de gevşesen mi acaba?" kaşlarını kaldırarak konuşan jungkook taehyung'un gülmesini sağlarken, esmer olan hafifçe eşinin omzuna yumruk atmıştı. "rahat dur jungkook, sağlam kalan etleri de yakacağız şimdi."

havanın güneşli olmasını fırsat bilerek arka bahçelerinde akşam yemeği yemeye karar vermişlerdi. çimlerin üzerinde yuvarlanarak namjoon ile oyun oynayan bogum'un ve jisoo'yu su tabancası ile ıslatan minho'nun keyfi gayet yerinde gözüküyordu. üzeri mezelerle dolu olan masanın etrafında hoseok, yoongi ve seokjin oturmuş sohbet ederken jimin, üzerleri ıslanmış olan küçüklerin peşinden koşturuyordu.

"jisoo, hasta olacaksınız bebeğim, kıyafetlerinizi değiştirelim mi?" jimin yumuşak sesi ile koşturan küçüklere yetiştiğinde jisoo, yüzüne yapışmış saçları ile babasının kollarına koşmuştu. kucağına aldığı kızı ile bahçe kapısından gülerek içeriye giren jimin, onları hayranlık ile izleyen yoongi'den bir haberdi.

eğlencesi sona eren minho büzdüğü dudakları ve ellerine zor sığan su tabancası ile babalarının yanına ilerlediğinde, onların etleri pişirmekle uğraştığını görmüştü. sinsice gülümseyip tabancasını jungkook'un kalçasına doğrultmuş ve açık renk kot pantolonunu ıslatmaya başlamıştı.

"jungkook altına yapmış!"

kahkaha atarak jungkook'a tabancası içerisindeki tüm suyu fışkırttığında, bahçede yankılanan sesi herkesin gülmesini sağlamıştı. jungkook, elindekileri taehyung'a vererek minho'yu kovalamaya başladığında küçük olan çığlık atarak kaçmaya çalışıyordu. taehyung ise onların bu hâline son derece aşina olduğundan gülmekle yetinmişti.

"sen şimdi görürsün." jungkook uzun bacakları ile minik oğluna yetiştiğinde hızla minho'yu kucağına almış ve çimlere yatırmıştı. küçük olan çığlık atarak düşen tabancasına ulaşmaya çalıştığında babası tarafından gıdıklanmaya başlamıştı. etrafa yayılan şirin kahkahaları kardeşinin koşarak yanlarına gelmesini sağlamıştı. az önce namjoon'un omuzlarında bahçeyi turlayan bogum babasıyla oynayan abisini kıskanmış olmalı ki, çoktan yanlarına ulaşmıştı.

"ben de istiyorum ben de!" ayaklarını yere vurarak yerde minho ile boğuşan babasına seslendiğinde kendini bir anda abisinin yanında kahkahalar atarken bulmuştu.

"cidden bazen çocuk olan jungkook'muş gibi geliyor." seokjin, elindekiler ile masaya yaklaşan taehyung'a söylediğinde, esmer olandan kısa bir onay almıştı.

"kesinlikle öyle, bazen çocuklarla oyuncak kavgası bile yapıyor." söyledikleri masadakilerin kahkaha atmasını sağlarken jimin ve jisoo işlerini bitirip onlara katılmıştı. küçük kızları koşarak yoongi'nin kucağına yerleştiğinde babasının saçları ile oynamaya başlamıştı. yoongi'nin yüzünden düşmeyen gülümsemesi kızına olan düşkünlüğünü belli eder nitelikteydi ve bu jimin'in onlara hayran hayran bakmasını sağlıyordu.

"bogum babasına sattı beni ya." üzerindeki otları silkeleyerek boş sandalyeye oturan namjoon, yorgun bir şekilde arkasına yaslanmış ve hayıflanmaya devam etmişti. "iki saattir omzumdan inmiyor. hafif de değil yani, bir hafta önce görmüştüm en son ama kilo almış, omuzlarım çöktü resmen." taehyung seslice gülüp omuz silkmiş ve üzerlerinde hala dumanlar tüten etlerden tabağına koymuştu. "jungkook gibi bir babası olunca çocuğun öğün sayısı on falan oluyor."

"yine bana laf geldi sanki." jungkook, sırtındaki minho ve bacağına sarılan bogum ile masaya yaklaştığında küçüklerin gülmekten kızarmış yüzleri ve jungkook'un yakası kaymış tişörtü, çokça boğuştuklarını simgeler gibiydi. taehyung'u gördüğü gibi jungkook'un sırtından inen minho, esmer olanın kucağına tırmanmıştı. saatlerdir koşturduğundan oldukça acıkmıştı ve babasının onu elleriyle beslemesi için ağzını açmış, şirince yerinde sallanıyordu. "yalnızca ne kadar çok yediğinden bahsediyorduk aşkım." taehyung muzip gülümsemesi ile jungkook'a baktığında yanındaki sandalyeye oturmuş, bogum'u kucağına aldığını görmüştü.

"çok yediğim doğru ama ne yediğim tartışı-"

"yuh jungkook! çocuklar var burada!"

jimin'in ikazı ile jisoo'nun kulaklarını kapaması bir olurken yoongi bıyık altından gülmekle meşguldü. taehyung sinirli gözleri ile eşine bakmaya devam ediyor, bir yandan da kucağındaki minho'ya kestiği et parçalarından uzatıyordu. "tamam ya, kızmayın." dedi jungkook, oyuncu gülümsemesi ile. eşiyle uğraşmak favori aktiviteleri arasındaydı. onun sinirlenince çatılan kaşlarını, büzülen dudaklarını ve hafifçe kızaran yanaklarını görmek yüzünün her köşesini öpme isteğiyle dolmasına sebep oluyordu.

masadan eksik olmayan sohbet ve gülüşmeler eşliğinde yedikleri yemek ile vaktin nasıl geçtiğini anlamamış olmalılar ki çöken güneş ve kararan hava ile birlikte gelen hafif rüzgar ürpermelerine sebep olmuştu. boşalan tabaklar ve uykusu gelen minikler ile içeriye girdiklerinde yoongi'nin kucağından inmeyen jisoo çoktan uyumuştu bile.

"siz masayı halledin. ben kızımı yatırıp geleceğim." dedi, fısıltıyı andıran sesi ile. 'prensesinin' uyanması ve huysuzlanması istediği son şey bile değildi. jimin'den aldığı onay ile eşinin yanağına ufak bir öpücük kondurmuş ve üst kata çıkan merdivenlere yönelmişti. bu eve sık sık geldiklerinden dolayı ezbere bildiği odaya girdiğinde geniş yatağın üzerine jisoo'yu yatırmış ve saçlarına birkaç öpücük kondurup üstünü örtmüştü. ufaklığın uykusu oldukça hafif olduğundan ses çıkarmamaya dikkat edip yavaş adımlarla kapıya ilerlemişti ki, ayağına takılan şey duraklamasını sağlamıştı. yavaşça eğilip ne olduğuna baktığında taehyung'un gucci terliklerinden biri olduğunu görüp gözlerini devirmişti.

sessizce aşağı kata indiğinde koltuklara yerleşmiş olan grubu görmüştü. minho yere oturmuş, kucağına sinmiş kedinin tüylerini okşarken bogum da onun yanında oturarak dikkatle izliyordu. aralarına katılan yoongi, jimin'in yanındaki boşluğa oturmuş ve sohbete dahil olmuştu.

"geçen işle ilgili bir sıkıntı olduğundan geçe kalmıştım ve namjoon yemek hazırlamak için mutfağa girmiş. eve geldiğimde üç tane tava çöpteydi." dedi, seokjin. ardından eklenen kahkahası herkesin gülmesini sağlarken namjoon, sinirli gözükmek istese de birbirine bastırdığı dudakları gülüşünü ele veriyordu. "ne yapayım, aç mı kalsaydım?"

"hyung sipariş versen daha ucuza patlardı." taehyung gülerek söylediğinde jungkook da onu onaylamış ve kolunu eşinin beline sarmıştı. göğsüne yaslanan taehyung'un saçlarından laf arasında öpücükler çalmayı da ihmal etmiyordu.

"evet namjoon, o tavaları daha yeni almıştık!" dedi seokjin. oturdukları koltuktaki yastığı alıp hafifçe namjoon'un yüzüne vurdugunda onun şaşkın haline gülmek istiyordu.

"babişko, uykum geldi." bogum, abisinin omzuna kafasını koymuş bir şekilde seslendiğinde, minho da onu tekrarlamıştı. taehyung ikisinin de ellerinden tutup odalarına götürdüğünde, bu sefer hoseok'un dertlerini dinliyorlardı.

"geçen hafta buluştuk ve bir şeye sinirliydi. biraz da ben üzerine gittim galiba. kahvesini üzerime döküp çıktı gitti. neye uğradığımı şaşırdım." dedi. yüzünde hala anlamaya çalışır bir ifade vardı ve diğerlerinin ona gülmesini umursayacak durumda değildi. "hyung üzgünüm ama kadınlarla ilgili verebilecek tavsiyem yok." dedi jungkook. hoseok'un birkaç haftadır görüştüğü biri olduğunu biliyorlardı fakat böyle zor olacağını hiçbiri tahmin etmezdi. "olsun hoseok. en azından hayatında bizim dışımızda biri var." seokjin'in söyledikleri ile güldüklerinde hoseok somurtuyor ve oflanıyordu.

"neden dalga konusu hep ben oluyorum ya!" hayıflanmaya devam ederek konuştuğunda namjoon omzunu sıvazlamış ve muzipçe gülümsemişti. "çünkü değişik insanları elinle koymuş gibi buluyorsun hyung. sonra da kafana kahve döküyorlar." dedi taehyung, salona girer girmez. merdivenlerden inerken duyduğu muhabbet gülmesine sebep olmuştu ve hoseok ile uğraşmayı çok seviyordu. "bir sen eksiktin taehyung, sen de gel." esmer olan hafifçe gülümsemiş ve eşinin yanındaki boşluğa yerleşmişti.

saat gece yarısına vururken aralarındaki sohbet hız kesmeden devam ediyordu. taehyung, jungkook'un göğsüne yaslanmış, jimin'in jisoo ile ilgili anlattıklarını dinlerken eşinin sıkılaşan kolları sayesinde mayışıyor, burnunu jungkook'un açıkta kalan boynuna bastırıyordu.

yıllar geçse de üzerinden, jungkook'un kokusunun etkisi hala değişmemişti. artık zaafının olduğunu düşündüğü naif koku ev gibi hissettiriyordu. kollarını eşinin gövdesine sıkıca sararak iyice göğsüne sinmişti. konuşulanları dinlemeye çalışan jungkook, taehyung'un kediyi andırır hallerine gülümsemiş ve alnına dökülen kahküllerinin üzerine sayamayacağı kadar çok öpücük kondurmuştu.

jungkook taehyung'u durmadan sinirlendirse de, buldukları her fırsatta birbirleriyle uğraşsalar da günün sonunda kendilerini buldukları yer birbirlerinin yanı oluyordu daima. jungkook, verdiği hiçbir karardan pişmanlık duymamıştı. kolları arasındaki eşi hayatına tüm güzellikleri katmışken pişman olması aptallık olurdu. hayalini dahi kuramadığı kadar güzel bir aileye sahipti ve onlardan başka hiçbir şeye ihtiyacı yoktu.

ama taehyung için işler biraz farklıydı. hayatındaki her şeyden memnun olsa da, son zamanlarda onun canını çok yakan bir şey vardı. eksikliğini dolduramadığı kocaman bir boşluğa sahipti ve üzülüyordu. bazı geceler hayalini dahi kurarak uykuya dalıyor fakat sabah uyandığında, istediği şeyi yanında bulamıyordu. üzülüyordu, çok üzülüyordu.

çünkü gucci'nin yeni sezonu çok pahalıydı.

*

2.300 beğeni

jeon.tae 💜

***
bunu söylemek beni çok üzüyor ama rich & married bitti.

eveet, öncelikle, tamamen eğlence amaçlı başladığım bir hikayeydi ve böyle bir kitleye ulaşabileceğim aklımın ucundan dahi geçmezdi. çok teşekkür ederim her birinize, güzel yorumlarınız ile beni mutlu ettiniz kırk bölüm boyunca, moralim bozuldukça ve iyi hissetmedikçe girip her birini okudum. motivasyonum oldunuz, kitap wattpad tarafından kaldırıldığında benimle birlikte endişelenip yanımda oldunuz, hatta bazı can sıkıcı yorumlara benim yerime cevaplar verdiniz, iyi ki varsınız, her şey için size minnettarım.

ayrıca bana gönderdiğiniz fotoğraflar için de çok teşekkür ederim, hepsini kullanmaya çalıştım, çok güzellerdi bebişlerimiz :,)

ve gelelim özel bölüm konusuna, rich & married yazmayı kesinlikle özleyeceğim hatta şimdiden özledim... o yüzden özel bölüm paylaşacağım, kaç tane olur ya da ne zaman yazarım bilmiyorum ama sizden ricam rich & married'ı kütüphanenizden çıkarmamanız, çünkü bebişlerimiz sizi özler! onları üzmeyin :,(

artık bitirmem ve bölümü paylaşmam gerek ama elim gitmiyor, uzattıkça uzatıyorum, neyse son bir şey daha ekleyeceğim, sonra gidiyorum tamam kızmayın ühü

kendinize iyi bakın, rich & married'ı, babişkoları ve bebişkoları özleyin!

şey beni de birazcık özlerseniz fena olmaz, sizi kocaman kocaman seviyorum, vee gidiyorum ♡


Continue Reading

You'll Also Like

530K 47.5K 36
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
64.5K 6.6K 31
Kuzey ve Güney arasında savaş çıkmıș. Kuzeyli askerler Güney'e işgal etmek için gelmişti. Peki savaş ortasında yeşeren aşk filizleri büyüyüp ağaç ol...
56.8K 5.2K 29
O gece belki de hiç yaşanmamalıydı. Ya da yaşanması gereken en önemli gecelerdendi? Basit bir oyunun içine düştüğünü sanan Taehyung, aslında sırlarla...
32.6K 4K 9
Kim Taehyung, komedi şovlarından keyif alan üniversiteli bir gençti. Yine bir hafta sonu canlı seyretmek için gittiği bir şovun tekrarını haftalar so...