PAMUK PRENS | Texting

By kitapgurmesi

850K 60.3K 28.4K

Herkesin karanlık bir geçmişi olabilirdi, hem de herkesin. Ama onunki pembe bir geçmişti. Düştün elime PAMUK... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-
-34-
-35-
-36-
-37-
-38-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-

-39-

12.9K 1.1K 473
By kitapgurmesi

Bölüm açıklaması yazmayı unutmuşum dhjdkfkgkgklg Neyse siz okumadan sona ekleyeyim...

İyi okumalar...

***

Okulun koridorunda yalnız başıma yürürken cebimden telefonumu çıkartıp saatime baktım. Okul dağılmıştı ve yarım saat sonra tiyatro sınıfında olmam gerekiyordu. Müge çoktan gitmişti ama ben tuvalete gitmem gerektiğini söylemiştim ve bu sayede biraz yalnız kalabilmiştim.

Normalde tuvalete benimle gelirdi ama sanırım beni anlamıştı. Düşünmeye ihtiyacım vardı ve bunun için de etrafımda kimsenin olmaması gerekiyordu. Müge'nin söyledikleri, Anıl'ın hareketleri, bilinmeyenin gizemli halleri... Sanırım artık bunları düşünme vaktim gelmişti Yaklaşık bir aydır tanımadığım biriyle konuşuyordum ve hakkımda kimsenin bilmediği şeyler biliyordu. Ona bir şeyler anlatmam ona güvendiğim anlamına gelirdi değil mi? Ve bir erkeğe güvenmek benim için imkansız bir şeydi. O halde nasıl...

Arkamdan gelen bağırma sesleriyle kaşlarımı çatarak arkaya döneceğim sırada bir kol tarafından karanlık bir odaya çekildim. Çığlık atmak istediğimde dudaklarıma kapanan ince uzun parmaklar beni susturmuştu.

Gözlerimi kocaman açıp tam dibimde duran karartıyı tanımayı denedim ama tanımak için görmeme gerek yoktu, kokusundan tanımıştım.

Anıl.

Korku evinde haddinden fazla yakın olduğumuz için nasıl koktuğunu biliyordum ama tuhaf olan bunun hafızama kazınmış olmasıydı. 

Dudağımın üzerine baskı yapan elini biraz gevşetip fısıldadı.

"Sakın bağırma. Bizi bulurlarsa buradan sağ çıkamayız."

"Kim bizi bulursa?" Bana cevap vermeden hafif aralık kapıdan dışarı baktıktan sonra bana dönüp konuşmaya devam etti.

"Ben bir boklar yedim."

"Onu her zaman yapıyorsun zaten."

"Yok, bu sefer ciddi ciddi..." Kaan ve Barış'ın seslerini duyduğumda dışarı çıkmak için bir hamle yapmıştım ama Anıl tek eliyle beni duvara sabitletken hemen yanıma geçip susmamı işaret etti. 

Şu an tam olarak kapının arkasındaydık ve ne yaptığımız hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Hesapta yalnız kalıp düşünmem gereken şeyleri düşünecektim ama bu pek mümkün görünmüyordu.

Kapı açıldığında elime dolanan parmaklar kısa çaplı bir kalp krizine girmeme sebep olurken nefesimi tutmuştum.

Konunun ne olduğunu anlasam o parmakları tek tek... Neyse.

"Burada da yok şerefsiz."

"Şerefsiz demesene kankama."

"Ne diyeyim Kaan? Herifin ne yaptığının farkında mısın?"

"Orospu de, kaşar de ama şerefsiz deme... Ayrıca ben Anıl kankamı tutuyorum. O daha zengin."

"Senin olmayan beynine de sana da sokayım."

"Olmaz, makarnam kızar."

"Siktir git şurdan geri zekalı, Anıl'ı bulalım." İkisinin konuşmasına gülmemek için yanaklarımı şişirdiğim sırada adım sesleri bizden uzaklaşmıştı. Anıl nefesini sesli bir şekilde dışarı üflediğinde elimi yavaşça bırakıp konuştu.

"Ucuz atlattım."

"Sen tam olarak ne yaptın?"

"Aslında bunları nikah masasında konuşmak isterim..." Tek kaşımı kaldırıp ona baktığımda bu karanlıkta beni göremeyeceğini fark ettiğimde koluna esaslı bir şamar attım.

Anıl acıyla inlerken sinirli bir ses tonuyla konuştum.

"Doğru düzgün cevap ver bana."

"Tamam ya, ne vuruyorsun? Simge'ye Barış'ın ağzından mektup yazmış olabilirim, ama tamamen iyi niyetle yani..."

"Ne mektubu?"

"Aşk mektubu." Kocaman açılan ağzımı elimle kapatıp gülmeye başladığımda Anıl hafif aralık olan kapıyı kapatıp içerisinin ışıklarını açmıştı.

Fotokopi odasındaydık...

"Sen... Aşk mektubu mu yazdın?" Gülmeye devam ederken Anıl'ın bana tuhaf tuhaf baktığını fark ettiğimde birden ciddileşip doğruldum.

"Niye öyle bakıyorsun?" Dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrılırken kısılan gözleriyle fazla tatlı görünüyordu. Allah'ım sen koru...

"İnsan bir kez aşık olur derler bir de. Ben sana her baktığımda tekrar aşık oluyorum." Yüzümü buruşturup başımı iki yana salladığımda omuzlarını düşürüp isyanı andıran bir ses tonuyla konuştu.

"Hala mı aşık olmadın bana ya? Kalp yerine taş mı taşıyorsun anlamadım ki amına koyayım. Ben olsam şıp diye aşık olmuştum bana, hatta şimdi 3 çocuğumuz bile olmuştu."

"Geri zekalı, biz 17 yaşındayız. Bir cümlende mantık olsun ya."

"Ha, 18 yaşına girince evlenelim diyorsun. Bana uyar, ben beklerim." 

"Neden Simge'ye Barış'ın ağzından aşk mektubu yazdın?" Konuyu değiştirdiğimde fotokopi makinesine yaslanıp ciddi bir yüz ifadesiyle bana baktı. Anıl ama ciddi... İlginç.

"Çünkü birbirlerinden hoşlanıyorlar ve birinin onlara bunu söylemesi gerekiyordu. Ben Barış'la konuştum bu konuyu aslında ama utandı sanırım."

"Sanırım?" Çenesindeki moraran yeri işaret ettiğinde kaşlarımı kaldırarak sordum.

"Barış utandığında seni dövüyor mu?"

"Dövmek değil de... Yumruğu suratıma geçirdi diyelim. Neyse, konumuz bu değil. İşte bu mal bana yumruk atınca ben de sinirlendim. Gidip onun ağzından Simge'ye aşk mektubu yazdım ama tamamen iyi niyetimden yani."

"Ee, sonra?"

"Sonra Simge mektubu Barış'ın yazmadığını anladı ve Barış'a bunu söyledi... Ben nereden bileyim Barış gavatının 'şey'leri ayrı yazmadığını? Şey her şeyden ayrı yazılır anlayın artık şunu amına koyayım."

"Konuyu yine dağıttın tebrik ederim..." Anıl'la ciddi bir şey konuşmak maksimum beş dakika mümkün olabiliyordu.

"Sen nasıl aşk mektubu yazdın, ben hala oradayım."

"Mektubu da bana gelen mektuplardan uyarlayıp yazmıştım, kendim yazmadım yani. İlk aşk mektubumu sana yazarım diye düşünüyorum, nasıl fikir ama?"

"Sana aşk mektupları mı geliyor?" Dudakları ukala bir gülümsemeyle kıvrılırken gözkırpıp konuştu.

"Eh, bir Aleyna Tilki değiliz ama bizim de fanlarımız var." Gözlerimi devirirken aklıma tiyatro dersi geldiğinde telefonumu çıkartıp saatime baktım.

Nurhan Hoca pamuk gibi bir kadın olabilirdi ama geç kalanları asla affetmezdi...

Anıl'ı orada öylece bırakıp tiyatro sınıfına doğru koşarken arkamdan geldiğini ayaklarının yere çarptığında çıkardığı sesten anlayabiliyordum.

Yanından geçtiğim panoda gözüme çarpan kağıtlarla koşmayı bırakıp Anıl'a döndüm. Yine mesajlaşmaların ekran görüntüsü vardı.

Başımı yavaşça iki yana sallayarak panodaki kağıtlara yaklaştığımda kalbim hem koşmanın hem de heyecanımın etkisiyle göğüs kafesimden çıkmak istercesine çarpıyordu. Panoya doğru bir adım daha attığımda dudaklarım gördüğüm şeyin etkisiyle aralandı.

Mesajlaşmalar yine bize aitti ama bu kez farklı olan bir şey vardı. Ekran görüntüleri benim telefonumdan alınmıştı ve mesajlaşmada Anıl bana yavşıyordu.

Biri benden izinsiz intikamımı almıştı.

***

Sizce o mesajlaşmaları kim yaymış olabilir?

Boş bir bölümdü biraz ama ben sevdim shjdjfkfkgk

İyi günler tatlı su balıklarımmm

Tm, bnne...

Continue Reading

You'll Also Like

11.4M 744K 63
05**; Sesin çok güzel. 05**; Zaten sana dair bildiğim tek şey sesin. (Tamamlandı.) '300519💫
12K 1.1K 16
Zengin ailenin serseri çocuğu Han Jisung, ve onun koruması Lee Minho☆ İlerledikçe konunun korumalıktan çıktığını fark ediceksizindir:( Konu benim fik...
13.4K 695 17
- Sizin askerlere ait bir toplantı salonunda ne işiniz var hanımefendi? Son sözcüğü bastırarak söylemişti. Sesi sertti, bağırmasa da gür sesi beklenm...
yirmi By ilayda

Short Story

683K 51.3K 67
hazar biraz duyarsız, biraz da sinir bozucu birisi boyxboy ve texting