MEYUS(Ara Verildi)

By ybattiyazariniz

13K 1K 492

~ "Ben katilim." Diye tekrar etti bir kız, o bir katildi ve öyle de kalacaktı. Olmayan fakat sadece kendisini... More

I/ Canhıraş
II
III/ Gece Çökmüş Gözlerine
V/Namlu
VI
VII/ Fotoğraf
VIII
IX
X
XI/Şanlıurfa
XII
XIII/Balıklıgöl
XIV
XV/Gözyaşı
XVI
XVII/Hayal Gibi
XVIII
XIX/Yemek
XX
XXI/Hafıza

IV

991 80 41
By ybattiyazariniz

Mirza Karahanlı

Gömleğimin yakalarını düzeltirken aynada kendime bakıyordum. Yarın benim için büyük gündü, intikamımı almama çok az kalmıştı.

11 yıl önceki aile olayımızdan sonra dayımın beni bir yerde saklaması yetmemişti ve yetişkinliğe girdiğimde beni Şanlıurfa'dan direk yollamıştı. Peşimdeki adamların kim olduklarını biliyordum, babamın düşmanlarıydılar. Annemi gözlerimin önünde öldürenler kardeşimi ise büyüdüğünde kendilerine gelin yapmak için alan adamlardı onlar.

Babamı en son 2 yaşımdayken görmüştüm ondan sonrasıysa yoktu bizi terketmişti. Şu an ise 22 yaşındaydım beni tanıması imkansız gibi bir şeydi. Gözümde tüm suçlu babamdı elbette. Annem onun yüzünden acı çekerek ölmüştü.

Kız kardeşim Rana'yı dayım büyütüyordu. Eğer ona bir şey olursa dayımı öldürmekle tehdit ediyorlardı çünkü babamın onların kızını öldürmelerine karşılık Rana'yı istiyorlardı.

Babamın birini öldürdüğünden haberim bile yoktu aslında hiçbirimizin bir bilgisi yoktu. Dayım beni zor da olsa gizlice Mersin'e yolladığında orada güvende olacağımdan neredeyse emindi. Gönderdiği ilk gün yer ayarlamadığından bir otelde kalmıştım diğer gün ise artık düzenli olarak kalabileceğim bir yer bulmuştu.

İlk gün Lina ile karşılaşmıştım. Aslında o farketmese de son lise senemi onunla aynı lisede geçirmiştim.

O, 9. Sınıfa gidiyordu ben ise 12. Çok neşeli bir kızdı, saçma sapan şeylere bile gülebiliyordu. Gün geçtikçe onu gülerken izlediğimi farketmeye başlamıştım, benimle beraber çevremdeki çoğu kişi de farkediyordu ve en sonunda kendime çeki düzen verebilmiştim. Lise yılım bittiğinde bile sürekli onu görmeye geldiğimi farketmiştim, ayaklarım hep onun olduğu taraflara gitmek istiyordu. Onu düşünmekten başka kendi hayatımla da ilgileniyordum. Dayımın da yardımıyla şirket kurmuş ve büyütmüştük.

Aslında gerçek adım Mirza Kayahan fakat kimliğimi gizlemem gerekiyordu, bugün ise babamın düşmanı olan Fırat Adar, ortaklık teklifi için şirkete gelecekti. Her şeyi yavaş yavaş ilerletip tüm mal varlığını alacak ve bana muhtaç bırakacaktım onu. Telefonumun melodik sesi duyulunca cevaplayarak kulağıma getirdim.

"Efendim, Lina Hanım'ın dün hastaneden çıkarken ki fotoğraflarını telefonunuza mı göndereyim yoksa çıkartıp zarf halinde mi?"

"Zarf halinde odamda masanın üzerine bırakırsın."

"Tamam efendim." Dedikten sonra telefonu kapadım. Yaptığım şey deliceydi ama onun güvende olduğunu bilmek istiyordum. Kimsesi yoktu. Onu koruyan, kollayan hiçbir kimsesi yoktu, benden başka...

Şimdi ise yapmam gereken tek bir şey vardı onun iyi olduğundan emin olmak.
Lina

Kahvaltımı yaptıktan sonra odama geri çıktım ve giysi dolabımın önüne geçtim. İş yerime gidip biraz orada takılacaktım malum evde dur dur nereye kadardı ki? Hala kendimi çok yorgun hissetsem de duvarlar arasında yalnız başıma kalmak beni bunaltıyordu. Evde bir gürültü koptuğunda korkuyla yerimden sıçradım. Elime odadaki en ağır şeyi (elektrik süpürgesinin borusu) alarak merdivenleri ağır ağır indim. Sende iyi alıştın birilerinin kafasını yarmaya. Kes sesini. Zaten korkuyorum bir de seninle hiç uğraşamam. Merdiveni yarıladığımda beni kurtaran adamı görünce kaşlarımı havaya kaldırdım.

"Senin burada ne işin var?" Dedim gözlerim açabildiğim kadar açıp suratına bakarken.

"İnsanlar evi korusun diye köpek alırlar, sense tırmalamaları için kedi mi alıyorsun?"

"Sen nasıl girdin buraya?" Dedim sorusunu hiçe sayarak. Kedim bacağıma sürtündüğünde elimdeki boruyu bırakmadan Gece'mi alçıdaki kolumun izin verdiği kadar kucağıma aldım.

"Evet ismini bilmediğim adam, ilk olarak şifreyi bulup buraya nasıl girdin?"

"Pek zor olmadı."

Zor olmadı mı? Şifreyi değiştirmenin vakti gelmişti. "Peki, niye geldin o halde?" Dediğimde üzerime doğru geldi ben ise geri adım atarak merdivenleri çıktım. Nihayet yukarıda durabildiğimde tam dibimde durdu.

"İyi olduğundan emin olmak için." Dediğinde aramıza mesafe koymak için tekrar bir adım geriledim fakat o da benim gibi yaparak tam dibimde durdu. Konuşabilmek için kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattığımda bakışları dudaklarıma indi. Kaşlarımı çattım ve bir adım daha geriledim sonraysa elimdeki boruyu ona doğru tuttum. Neydi bunun amacı ya!

"Geri dur bakalım, ne istiyorsun?"

"İyi olduğundan emin olmak." Dediğinde sinirle çattım kaşlarımı.

"O zaman boş bir isteği diliyorsun. Ben iyi olmayacağım." Diyerek patladım.

"Bende hep yanında kalırım o zaman."

"Nedenmiş o? İsmini bile bilmediğim insanın neden yanımda durmasını isteyeyim ki?"

"İsmini bildiklerin yanındaymış gibi konuşuyorsun." Dediğinde haklılık payı olduğundan canım acıya acıya omuz silktim.

"Kendini yormasana." Dedi kaşlarını çatarak.

"Ah bak bir şey söyleyeyim mi?" Söyle dercesine kaşları havaya kalktı dikkatle ağzımdan çıkacak sözcükleri bekliyordu.

"Sa-na-ne." Dediğimde suratında tekrar bir gülümseme oldu.

"Merak ediyorum da, niye böylesin?" Dediğinde alayla baktım suratına.

"Nasıl?"

Omuz silkti, bu sefer ben sordum. "Merak ediyorum da neden böyle davranıyorsun?"

"Nasıl davranıyorum?"

"Soruya soruyla karşılık vermesene." Dedim sitem dolu bir sesle.

"Tamam o zaman sende nasıl davrandığımı açıkla."

"Ah cidden ya sen ikizler burcu falan mısın?"

"Ne alaka?"

"Şu haline bak bir davranışın bir davranışını tutmuyor çok dengesizsin. Şimdi ne olacak peki? Yine ben kendime saçma sapan bir şey yapacağım ve sen sonra yine beni kurtaracaksın. Yapma, anlıyor musun? Hayatıma karışmaya cüret etme. Hayatıma girme, sakın." Dedim kararlılıkla sonra ise derin bir nefes aldım, uzun bir cümle olmuştu.

"Böyle düşündüğünü bilmiyordum."

"Nasıl düşünmem gerekiyordu ki?"

"Lina bilmediğin şeyler var.."

"Öğrenmek isteyen yok zaten çek git hayatımdan ya! Allah allah." Dedim.

"Akrep." Dediğinde kaşlarımı çattım ne diyordu bu manyak.

"Ne?"

"Burcum akrep." Dediğinde gözlerimi devirdim. Ah cidden mi!

"Sen gerçekten delisin!"

"Senin de pek normal olduğun söylenemez."

Kedim omuzuma kadar çıkarken düşmesin diye bir yandan elimle onu tutuyordum.

"Boruyu bıraksan mı artık?"

"Hayır." Dedim tekrar ona doğrultarak.

"Sana zarar vermeyeceğimi ikimiz de biliyoruz."

"Hayır ben bilmiyorum."

"Tamam nasıl rahat ediyorsan." Dedi ve devam etti. "Yalnız o boruyu tam şuradan tutarsan." Elini uzatıp tutmam gereken yere koydu. "Daha sert vurabilirsin bana."

Söylediklerini duymazdan gelerek "Neden beni kurtardın?" Dedim.

"Ölmek mi istiyordun?" Dedi kaşlarını hafiften çatarak.

"Beni nasıl buldun orada bana bunu söyle." Dedim soruya soruyla karşılık verilmesinden hiç hoşlanmıyordum.

"Oradan geçi-"

"Bence bu klişe yalanlara son vermeliyiz, ayrıca neden yolculuğa çıkarken yanında halat getiresin ki?"

"Arabamda hep taşırım."

"Tamam ona da tamam adımı nereden biliyorsun?" Dedim sinirlenmeye başlarken. Yalan söylediğini elbette biliyordum fakat nedenini bilmiyordum. Susarak gözlerime baktı.

"Ailem mi gönderdi seni başıma?"

"O nereden çıktı?" Dediğinde kafamı duvara vurmak istedim. Ailem beni niye önemsesin ki? Benim ki de soru ya!

"Ah boşver lütfen daha fazla karşıma çıkma." Diyerek boruyu merdivenlere doğru tuttum ve ekledim. "Lütfen geldiğin gibi git."

"Gerçekten bunu mu istiyorsun."

"Evet." Dediğimde başını salladı ve arkasını dönerek merdivenlerden indi. Bu kadar kolay dediğimi yapmasını aslında beklemiyordum fakat fazla durmadım üstünde benim de işime gelmişti zaten. Kapıdan çıkarken ki sözü ise yerimde kalakalmama sebep olmuştu.

"Kaydı sana gönderen bendim."

2 saat sonra

Kaç saattir kafedeydim emin değilim başımı camdan çevirerek ayağıma sürtünen Gece'ye çevirdim bakışlarımı, tam kucağıma alacakken Lavin yanıma geldi.

"Bir masadaki müşteri seni çağırmamı istedi." Deyince kaşlarımı kaldırarak işaret ettiği yere baktım. Arkası dönük siyah tişört giyen biriydi.

"Neden ki?"

"Bilmiyorum." Dediğinde başımı salladım ve ağır adımlarla yanına doğru ilerledim. Esmer tenli, kahverengi gözlere sahip olan kirli sakallı biriydi.

"Merhaba buyurun?" Dediğimde gülümseyerek ayağa kalktı. Boyu nereden baksan 1.80 vardı.

"Lina nasılsın?" Dediğinde kaşlarım çatıldı. İnsanlarla ismim ve fotoğrafım felan mı dağıtılmıştı acaba? Ya da farkında olmadan ünlü mü olmuştum? Bu da neydi böyle?

"Pardon kimsiniz?"

"Hayatta tek başına.( Tumblr hesabında konuştuğu kişi.)" Dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Hayatta tek başına mı?"

"Evet düşün bakalım." Dediğinde birden suratımda gülümseme oluştu.

"Oha sen, beni nasıl buldun?"

"Biraz iyi stalkcuyum diyelim." Dedi o da gülümseyerek.

"Baya iyisin."

"Eh nasılsın?"

"İyiyim ya sen?"

"Evet bende iyiyim. Seni iyi görmek daha iyi hissettirdi kardeşim." Deyince gülümsedim.

"Teşekkür ederim şey ismin?"

"Korhan." Dediğinde başımı salladım.

"E ne yapalım lunaparka felan gitmek ister misin? Genelde senin yaşındaki genç kızlar orayı severler." Dediğinde kaşlarımı çattım. Zihnime bir anı düşmüştü.

"Hadi ama bak çok eğleceksin hem benimle kalırsan seni lunaparka da götürürüm? İstemez misin pamuk şeker." Demişti. Neyin ne olduğunu bilmiyordum fakat bu adamın bana olan davranışları oldukça rahatsız edici ve sinir bozucuydu. Ben hayatımda hiç lunaparka gitmemiştim. Zaten tam olarak 11 yaşındaydım. Belki de büyüyünce giderdim.

"İstemiyorum." Dedim. Annemler yanımda olduğu için oldukça rahattım. Buradan artık gidiyordum fakat bu adam benim 1 hafta daha kalmamı istiyordu.

"Kızım sen kal burda tamam mı? Yarın gelir alırız." Dediğinde gözlerim kocaman oldu. İri iri göz yaşlarım akmaya başladığında annemin bacağına sarıldım.

"Anne hayır nolur bırakma beni. Nolur.." dedim annem sinirle konuştu.

"Arabada yer yok zaten kal işte burada." Dediğinde onu bırakmayarak suratına baktım.

"Kucağında otururum lütfen geleyim."

"Artık 11 yaşındasın İris. Seni kucağıma oturtmayacağım burada kalıyorsun ve biz gidiyoruz." Dediğinde boğazım çıkarcasına ağlamaya başladım. Beni bırakıyorlardı istemiyordum. Ben gitmek istiyordum. Burada durmak istemiyordum çok korkuyordum. Böyle davrandığım için bana kötü davranacaktı...

Orada 2 gün boyunca kalmıştım şu an evimdeydim. Oyuncağım yanımdaydı. Onunla konuşuyordum anlatabileceğim kimse yoktu...

"Çikolatalı Pudingim? Biliyor musun o adam bana çok kötü şeyler yaptı? Sence ben hamile miyim? Çok korkuyorum. Hamile nasıl olunuyor ki? Bilmiyorum. Çok korkuyorum. Kaldığım akşamlar hep uykumu bölerek bana iğrenç şeyler yaptı. Sessizce ağladım. Her şey çok kötü. Anneme anlatmak istiyorum artık. Bir daha o adamı görmek istemiyorum. Allah'ım nolur bana yardım et. Ben seni çok seviyorum." Deyip hıçkırarak ağladım sonra ise Çikolatalı Pudingim, benimle aynı boyutlarda olan ayıma sarıldım.

Annem bana bunu yaşattığı için ondan nefret ediyordum. Beni buna mahkum ettikleri için herkesten nefret ediyorum. O adamdan nefret ediyorum. İnanmadığı için annemden bir kez daha nefret ediyorum, korkak olduğum için kendimden nefret ediyorum.

"İyi misin?" Dedi elini yüzüme koyarak. Geri çekilip başımı salladım.

"Sanırım iyi bir fikir değildi?" Dediğinde başımı sağa sola salladım.

"Kötü olan anıları unutmak için iyi anılara ihtiyacım var. Gitmek istiyorum." Diyerek gülümsemeye çalıştım.

"Kötü olan ne anın var?" Dedi neden bilmiyorum ama bana karşı aşırı ilgiliydi. Ama Mirza gibi değildi.

"Boşver." Dediğimde başını salladı. Beraber kafeden dışarı çıktıktan sonra onun arabasına binip Lunaparka geldik. Nedendir bilmiyorum ama Korhan bana acayip bir güven veriyordu. Aşk olarak değil yanlış anlaşılmasın. Mirza'nın verdiği güven ve Korhan'ın verdiği güven çok farklıydı. Çok, çok bambaşka.

Bol sohbetli yolculuğumuz sona erdiğinde arabadan inerek yere bastım.

"Ne yapmak istersin?" Diye sordu bir kaç tane bilet almıştı.

"Imm Kamikazeye binmek nasıl fikir" diyerek parmağımla işaret ettim dediğim şeyi göstererek.

"Sen ciddi misin?" Dediğinde başımı salladım. Aslında bende korkuyordum ama onun heyecanını gerçekten merak ediyordum. Havada ters bir şekilde kalmak felan nasıl olurdu merak ediyordum.

"Peki o halde, gel bakalım." Sıra bittikten sonra bir yere geçip oturduk.

"Korkarsan söyle tamam mı?"

"Korkmam."dedim soğukkanlılıkla o da sanki gururlanmış gibi bir yüz ifadesi takındı sonra ise eski haline döndü.

1 saat kadar bir süreyi lunaparkta geçirdikten sonra artık yorulmuştum.

"Evet şimdi sende sıra." Dedi atışları bittiğinde. Benim için pembe bir tavşan kazanmıştı.

Bende atışlarımı yaptım 1 tane ıskalamıştım. Gururla gülümserken kaşlarını kaldırarak ağzını araladı.

"Vay canına daha önce silah tuttun mu sen?" Dediğinde gülüşüm suratımda dondu. Ah Lina tepki verme şöyle şeylere. Elimde değil birden duyunca kötü oluyorum.

"Ah tamam. Hadi al hediyeni gidelim." Başımı salladım beraber çıkışa doğru yürürken bana pamuk şeker aldı gülümsedim.

"Nazik seni." Dedim. Pamuk şekeri yerken sürekli burnuma geliyordu ve bu yüzden almak zorunda kalıyordum. Son parça da yanağıma gittiğinde Korhan yanağımın üstündeki pamuk şekeri alıp yedi. Hayretle ona baktım.

"İğrenç." Dediğimde kahkaha attı.

"Eğlendin mi bari?"

"Tuhaf ama eğlendim."

"Cem Adrian dinleyen kızdan ne bekliyorsam bende."dediğinde bende gülmeye başlamıştım.
Uzun bir süreden sonra ilk defa gerçekten mutlu olduğumu hissetmiştim. İlgi görmek hoştu, birinin bana değer vermesi hoştu.

"Teşekkür ederim Korhan."

"Her zaman prenses, artık seni şu atarlı ergen sözlerinden kurtarmak istiyorum." Dediğinde tekrar güldüm.

"Ya lütfen öyle deme hüzünlü bir blogum sonuçta." Dediğimde gülümseyerek başını salladı.

Lunapark çıkışına geldiğimizde ise Mirza'yı görmeyi hiç mi hiç beklemiyordum.

Continue Reading

You'll Also Like

1K 388 10
yaptığım tuvaller ve karakalem çalışmalarım. bakarak fikir de edinebilirsiniz. :)
7.1M 411K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...
184K 11K 25
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...