MEYUS(Ara Verildi)

By ybattiyazariniz

13K 1K 492

~ "Ben katilim." Diye tekrar etti bir kız, o bir katildi ve öyle de kalacaktı. Olmayan fakat sadece kendisini... More

II
III/ Gece Çökmüş Gözlerine
IV
V/Namlu
VI
VII/ Fotoğraf
VIII
IX
X
XI/Şanlıurfa
XII
XIII/Balıklıgöl
XIV
XV/Gözyaşı
XVI
XVII/Hayal Gibi
XVIII
XIX/Yemek
XX
XXI/Hafıza

I/ Canhıraş

2.8K 120 84
By ybattiyazariniz

Okumaya başladığın tarihi yazar mısın?


Bazı insanlar bazı sözlere şöyle başlardı, "Kendimi bildim bileli". İşte benim meselem de tam olarak bu; Kendimi bildim bileli acı içindeyim beynimin içini kemiren, katil olduğumu her an hatırlatan düşünceler... Bir hiç gibiydim, hayatta yaşamak için bir gayesi olmayan her anlamda yıkık bir kız.

5 ay önce

Evden gelen takırtıyla irkildim, bir ses duyduğumdan kesinlikle emindim. Ailem misafirliğe gitmişti, zifiri karanlık sarmıştı dışarısını. Kendi evimizde değildim, bayram tatili için babaannemi ziyarete gelmiştik. Buradan oldum olası nefret ederdim...

Ayağa kalktıktan sonra sanki kapıdan biri çıkacakmış gibi tetikte durdum. Etrafımda korunmak için bir şey ararken bir elin kolumu tutmasıyla çığlığı bastım. Diğer eli ağzımı kapatırken debelenmeye başladım. Beni duvara yasladığında ona baktım. İşte hayatımı her anlamda mahveden bu şeref yoksunu herif.

Bundan 8 yıl önce bu adam bana defalarca tacizde bulunmuştu. Kirli elleriyle... Bedeniyle türlü türlü şeyler yapan bir adamdı o. O zamanlar 11 yaşındaydım. Korkuma ağzımı açıp tek laf edememiştim. Utanmıştım, zaten konuşmaya bile çekinen bir kızdım, bu olay ise psikolojimi epey bozmuştu. Ne olduğunu bilmeyen bünyem, bunların ne demek olduğunu bilmeyen çocuk halim her gece kabus görmeye başlamıştı.

Tam olarak 1 sene sonra anneme bunu anlatmıştım bana inanmamıştı çünkü o lanet herif annemin kuzeniydi ve evliydi dahası 2 çocuğu vardı. Bana inanmamıştı yıkılmıştım o gün, kaçıncı yıkılışımdı bu da bilinmez. Daha da kimseye anlatmadım, kimse de inanmazdı zaten bana. Annem bile inanmazken başkası neden inansın ki?

Büyüdükçe yaşanılanları daha fazla anlamaya başladım daha fazla kirli hissetmeme sebep oldu bu düşünceler, büyüdükçe bu olayın beni daha çok etkilediğini anladım. Birilerine anlatma ihtiyacıyla dolup taştım. 

Anlattığım ilk ve son olmasını umduğum kişi, bebeklik arkadaşım olan Lavin Su biliyordu.

Erkeklere zerre güvenim yoktu. Bana yanlışlıkla bile bir erkek dokunsa bedenim direk titremeye başlıyordu, ve kendimi savunmam gerektiğini hissediyordum. Çocuk yaşta yaşadığım bu olay beni derinden etkilemişti.

Karşımda ki adama öfke ve korkuyla bakarken gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Duvarla arasına sıkıştırmıştı beni.

"Lina."İsmimi fısıldayan o iğrenç sesi midemi bulandırmıştı. Ağzındaki eli cevap vermem için açıldığında "Seni lanet olası or***u ço-" derken suratıma bir tokat indirdi. Acıyla suratımı buruşturarak yere düştüm, ayağıyla tekme attıktan sonra eğilerek soluğunu yanımda aldı. Ben ise yediğim tekmeden dolayı karnımı tutuyordum.

"Seni var ya." Deyip saçlarımı eline doladığı anda "İmdaaat." Diyerek çığlık atmıştım ki elini boynuma götürüp sıkmıştı. Yerle onun arasında sıkışıp kalmıştım. Üzerime oturmuştu ve bana baskı yapıyordu sonrasında ise boğazımdaki eli sıkılaştı. Resmen beni boğuyordu. Dudaklarıma yaklaştığında olduğum yerde çırpınmaya başladım.

İğrenç ağzıyla beni öperken aynı zamanda eli iğrenç bir şekilde bedenimdeki özel bölgelerime dokunuyordu. Çırpınırken kafamı yana doğru kaydırıp benden ayrılmasını sağladım ve benden biraz uzaklaştıktan sonra kafamı geri çekip sert bir şekilde kafasına kafamı gömdüm. Canım yansa da bunu düşünecek zaman yoktu. Geri doğru düşerken hızla odanın kapısını açıp geri kapattım, deli gibi yerinden fırlayacak kadar atan kalbim evde koşarken düşmeme sebep oldu. Arkamdan geldiğini duyduğumda ayağa kalkmak için hamle yapmıştım fakat ayaklarımdan çekip önümü dönmemi sağlamıştı. Üzerime doğru eğilecekken erkekliğine bi tekme attıktan sonra acıyla suratını buruşturması ve tekme attığım yeri tutarak iki büklüm oluşunu gördüm. Hızla ayağa kalkıp en yakınımdaki büyük ağır vazoyla kafasına şiddetli bir şekilde geçirdim. Yediği darbeyle yere yığılan adamın kafasından büyük miktarda kan akıyordu. Titremeye başlamıştım. Elimdeki kalan vazo parçasını yere hızla attım, gözlerimden sırasıyla yaşlar akmaya başladı. Titreyerek bir kaç saniye olduğum yerde kaldım kendime geldikten sonra hızla evden çıktım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

Aman Allah'ım. O.. O ölmüş müydü? Ben, ben onu öldürmüş müydüm? Hızla koşmaya başladım. Koştum... koştum sanki gerçeklerden kaçabilirmişim gibi, sanki tüm bu kötülüklerden kurtulabilirmişim gibi. Yağan yağmur ve zifiri karanlıkta koşarken ayakkabılarımın sesi etrafı dolduruyordu.

10 dakika kadar koştum. Biraz daha ilerledikten sonra ormana saptım.  Kendimi bir ağacın altına bıraktıktan sonra kafamı ağaca yasladım. Yağmur dinmişti ve etrafta yankılanan kurt sesleri beni korkutuyordu. Olduğum yere sindim, o pislik bana tekrar dokunmuştu artık kaldıramıyordum bu olanlar çok fazlaydı. Ya küçük bir kızdım ben henüz miniciktim... Bu nasıl bir kalptir, bu nasıl bir vicdandır? Nasıl bir iğrençliktir?Bu nasıl bir istek anlamıyorum aklım almıyor işte!

Kaç dakika burada kaldım bilmiyorum, yolun kenarından bir araba geçiyorken yavaşlayarak durmuştu yerimde gizlenip neden durduğunu anlamaya çalışmıştım. Gözlerimi kısıp o yöne doğru baktım. Bir adamdı karanlıktan fazla seçemiyordum ancak tepesindeki ışık sayesinde cinsiyetini ayırt edebilmiştim. Cebinden çıkardığı çakmakla sigara içeceğini anlamıştım. Oldukça sıkıntılı bir şekilde sigarasını içiyordu havaya karışan dumana çevirdim gözlerimi. Sonra ise tekrar adama baktım bir kaç dakika sonra bir dal daha yakmıştı sonra arabasına bir tekme savurmuştu. Kafasını eğmişti yere doğru çöküp olduğu yere oturdu ve sanırım ağlıyordu arabasını ve yeri yumrukluyordu. Bir an için onu durdurmak istemiştim. Ne olmuştu ki?

Ona güvenemeyiz sakın gitme yanına. Diyen sesi dinlemeyi tercih etmiştim. Adam koluna doğru sigara izmaritini yaklaştırınca korkuyla ona baktım, o ise izmariti kolunda söndürdüğünde tepki veremeden sigarayı yere attı. Aman Allah'ım muhtemelen canı çok yanmıştı. Sahi, insanlar neden fiziksel olarak kendilerine acı çektiriyordu ki? Muhtemelen ruhsal acıyı, fiziksel acıyla dindirebileceklerini sandıkları için. Evet kesinlikle bu yüzdendi.

Ayağa kalktıktan sonra lastiklere tekme atarak kapıyı hızla açıp içeri girdi sonra ise arabayı çalıştırarak gözden kayboldu. Kollarımı bedenime sarmıştım ve kafamı gökyüzüne çevirmiştim. Üşüyordum fakat yıldızları seyretmek güzeldi. 

Aptal az önce bir katil oldun fakat hala daha yıldızların güzelliğini dile getiriyorsun.

Ama sanki yıldızlar bu akşam daha bir sönüktü ne dersin ?

Gerizekalının tekisin, Katil Lina.

Susmanı istiyorum, herkesin susmasını istiyorum hiçbir şey düşünmek istemiyorum, bir yere oturup orada ölene kadar beklemek istiyorum. Kimse benimle muhattap olmasın bende kimseyle muhattap olmayayım. İntihar edemiyorsam bunu yapmaya hakkım var. Kirli bir kızım ailem bana inanmıyor, aile sevgisini hissetmiyorum. Sahiden neden böyle? Ciddi ciddi hayatta kaybedebileceğim tek bir şeyim yok. Kaybetmekten korkmuyorum. Zaten kaybetmekten korkmamayı da kendimi kaybettikten sonra öğrendim. Sen kirli bir kız değilsin, bu onun kirli oluşu senin değil. Kirliyim. Öylesin. Öyleyim. Değilsin. Kesin sesinizi artık. Çıkın gidin beynimden sesinizi duymak istemiyorum. Şu an yapabileceğim tek şey buradan ayrılmak.

Burada yaşayan Ecem'in evine gitmek istedim başka gidecek yerim yoktu belki de yarın hapise girecektim... Eve yaklaştığımda soluklandım ve kapıyı çaldım.

Ecem kapıyı gülümseyerek açtı fakat benim bu halimi görünce suratı düştü.

"Li-Lina sana noldu ruh görmüş gibi bembeyazsın?" Dediğinde hıçkırıklarım şiddetlendi ve ona sarıldım.

"Şşş tamam gel hadi kuzum odama gidelim."

🌙

Annemi arayıp gayet sakin bir şekilde Ecem'e gittiğimi söylemiştim. Sabah olduğunda eve gitmiştim ve annemi ağlarken görmüştüm, bana onun öldürüldüğünü söylemişti. Nasıl olduğunu falan soruşturduğumda ise geceleyin evlerinin kapısının önüne ölü bir şekilde bırakıldığını söylemişlerdi. Herkes cenazedeyken ben düşünceler alemindeydim ve o adamın cenazesine gitmemiştim...

Günümüz..

Kütüphanede oturmuş yine düşüncelere dalmıştım. Eğer ben katilsem o adamı oraya kim bırakmıştı, üstüne üstlük evi kim temizlemişti? Bana biri yardım mı etmişti yoksa bunu aleyhime mi kullanacaklardı? Hiç bir fikrim yoktu ama bu zamana kadar bir şey olmadıysa bundan sonra da olmaz diyerekten daldığım düşüncelerimden çıkıp etrafa göz gezdirmeye başladım.

Bazıları okul kitaplarını getirmiş ders çalışıyordu, bazıları ise kitap almış sessizce okuyordu.

O olaydan sonra kendimce dövüşe başlamıştım... Artık kendimi korumam gerekiyordu çünkü hayatta tek başımaydım ayaklarımın üstünde durmam bu hayata tutunmam lazımdı.

Yalan, kimi kandırıyorum ki? Zaten yıkık bir kızım, hayata falan tutunmaya çalışmıyordum olduğum yerde yatıp ölmeyi bekliyordum. Çünkü biliyordum ki intihar etmek canıma kıymak bana düşmezdi. Böyle bir şeye cesaret edemezdim ayrıca intihar edecek yürek de zaten bende yoktu.

Ailem yoktu yanımda, yurt dışında işlerini yürütüyorlardı. Onlarla en son 4 buçuk ay önce konuşmuştum yani gitmeden önce... Ne zaman arasam meşgule atıyorlardı. Alışmıştım artık zaten acıtmıyordu, ya da ben öyle sanıyordum. Bir kardeşim var onu da görememiştim bayadır adı Zorbey. Benden 7 yaş küçük, kısa kahve saçlara ve mavi gözlere sahipti, beyaz tenliydi.

Benim ise, açık kahverengi hafif dalgalı belime kadar uzanan saçlarım ve mavi renkte gözlerim vardı. 1.74 boyundaydım ve 57 kiloydum.

Birinin kolunu gözümün önünde sallamasıyla o tarafa baktım. Tahminen 17 yaşlarında bir erkekti. Kulaklığımı çıkarıp boş bir o kadar da tehlikeli sayılabilecek bakışlarımı ona gönderdim.

"Şey benim sandalyeye ihtiyacım var da acaba bunu alabilir miyim?" Dedi tuttuğu sandalyesiyle bana bakarken. Kafamı başka tarafa çevirdim ve homurdanma sesiyle tekrar o tarafa döndüm çocuk sandalyeyi almamış gidiyordu. Ayağımla sandalyeyi gittiği yöne doğru hafifçe ittim.

"Teşekkürler çok naziksin." Dediğinde tek bir laf bile etmedim. Gerekmedikçe kimseyle konuşmayı sevmeyen biriydim. Zaten erkeklerle de aram iyi değildi. Sandalye muhabbeti için ağzımı açacak halim yoktu. Kitap okumaktan sıkılınca çantamı alarak kimseyle muhattap olmadan, kütüphaneden çıktım ve motorumun yanına gittim. Bir değişiklik istiyordum saçlarımı tuttum, evet kesinlikle bir değişikliğe ihtiyacım vardı.

Motoruma bindikten sonra ilerleyerek her zaman gittiğim kuaförün yolunu tuttum. Geldiğim anda motordan indim ve istediğim şekli söyleyip gözlerimi kapattım. İşini bitiren kuaför bana dönüp ışıldayan gözlerle baktı.
"Eskisinden çok daha güzel oldunuz sizi oldukça masum ve sevimli gösterdi."

Masum ve sevimli bir katil. Bu düşünceyle iç sesim alayla bana güldü. Bende ona karşılık olarak göz devirdim. Kıza baktığımda benden bir beğeni beklediğini anlamam uzun sürmedi.

"Teşekkürler." Deyip ayağa kalkmıştım ki "Ama daha aynaya bakmadınız bile." demesiyle boş bakan gözlerimi ona çevirdim. Aynaya doğru ilerleyerek kendime baktım. Belime kadar uzanan saçlarım şimdi ise tam omzuma geliyordu. Kaşlarımı göstermeyen kaküllerim ise beni oldukça masum göstermişti. Görüntüme kaşlarımı çatarak baktım, içim dışım bir değildi. Arkamı dönerek bana gülümseyerek bakan kıza teşekkür edip kasaya gittim ve ödememi yapıp motora bindim. Saçlarımı kaskımın arkasına sıkıştırıp evin yolunu tuttum.

Evim dağ başındaydı. Arabaların arasından ustaca geçerken hızımı arttırdım. Şehir merkezinden çıkarken yukarı doğru çıkan yola saptım. Bir kaç dakika sonra sonunda eve varabilmiştim.

Daha sonraysa dışarısı duvarlarla kaplı, kimsenin geçemeyeceği bu evin önünde durdum ve ağır hareketlerle motorumdan indim. Motorumu garaja koyduktan sonra şifresi olan kapıya geldim. Şifreyi yazdıktan sonra büyük kapıyı yana doğru çektim. Geçebileceğim kadar yer açtıktan sonra içeri girdim, kapıyı kapattım sonra ise şifreyi tekrar devreye soktum. Merdivenlerden aşağı inerken sarmaşıklaşmış duvarda elimi gezdirdim. Havuzu olan ve sağ tarafında salıncak olan bir yerdi, çimlerin boyu yeni kesildiğinden uzun değildi. Ferahlatıcı bir havası vardı.

Merdivenin sonuna geldiğimde gösterişli olan evin kapısından içeri girdim. İşte bu kocaman evde yapayalnız yaşıyordum. Pardon, ben zaten bu kocaman dünyada da yapayalnız yaşıyordum.

Odama çıktıktan sonra çantayı bir köşeye atıp üzerime mavi şortumu ve beyaz askılı tişörtümü geçirdim. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım ve bir tarafı parçalara ayrılmış aynaya baktım. Şu baktığım kırık dökük aynada, kırık olan tek şeyin ayna olmasını öyle çok isterdim ki..

"Sen bir katilsin." Dedi aynadaki görüntüm konuşarak. Evet deliriyorum ve bunun farkında olmak daha da delirmememe sebep oluyordu.

"Evet biliyorum ve sende öyle. İkimizde buna mecburuz."

Ve kendimle konuşmam sonlanmıştı. Bu hep olan bir şeydi, artık aynalardaki kişinin benimle konuşmasına alışmıştım. Sanırım bu delilikti, ama onca olan şeyden sonra belki de normaldi davranışlarım. Atıştırmak için kendime tost yaptım yedikten sonra televizyon karşısına geçtim.

Sosyal medya hesabım vardı.. Kendi adımla değildi, zaten kimse de bilmiyordu hesabım olduğunu. Her gün konuştuğum biri vardı. Onunla konuşmayı seviyordum olmayan abim gibiydi. Her zaman iyiliğime ister bana ağabeyimmiş gibi davranırdı. Adı tuhaf bir şeydi ve aklımda pek tutamıyordum. Ondan mesaj gelmişti.

@hayattatekbasina
Nasılsın?

Beklemeden cevap verdim.

@karanliktakalankadin
Nasıl olayım işte bildiğin gibi. Ya sen?

@hayattatekbasina
Bildiğin gibi. Bu gün değişik bir şey oldu mu?

@karanliktakalankadin
Hayır. Hiçbir şey olmadı. Sende?

@hayattatekbasina
Hayır olmadı. Seninle yüz yüze görüşmek istiyorum.

@karanliktakalankadin
Bu olunca eline ne geçecek ki?

@hayattatekbasina
Bilmiyorum. Yanında olmak güzel olur.

@karanliktakalankadin
Önemli olan beden yakınlığı değildir..

@hayattatekbasina
Haklısın ama belki bir gün. Belki bir gün seni görebilirim ve bu düşüncelerinden vazgeçmek zorunda kalırsın.

@karanliktakalankadin
Belki.

@hayattatekbasina
Ne dinliyorsun?

@karanliktekalankadin
Müzik dinlediğimi de nerden çıkardın.

Yazdım ama haklıydı işte müzik dinliyordum. Her zamanki gibi haklıydı. Bazen beni benden bile daha iyi bildiğini düşünüyordum.

@hayattatekbasina
Dinlediğine bahse girerim.

Gülümsedim tabi buna gülümsemek denirse, yine de her zamanki gibi bu gülümseme de gözlerime ulaşamamıştı. O günden sonra gözlerime kadar ulaşabilen bir gülümsemem olmamıştı. Ruhsuz bir kadın nasıl gülebiliyorsa öyle gülüyordum. Ne eksik, ne fazla..

@karanliktakalankadin
Yaprak Çamlıca- Ölüm Kalım Meselesi

Bu kadın ve Cem Adrian olmayan aşkımın acısını yaşatıyordu bana. Tuhaflıklarla dolu bu dünyada normal kalmam da tuhaf olurdu zaten.

@hayattatekbasina
Cem Adrian'dan başkasını dinlemen şaşırttı doğrusu.

@karanliktakalankadin
Yine de sen alışma bir sürelik böyle.. :)

@hayattatekbasina
:)

Ve konuşma burada sonlanmıştı. Kısa ve öz konuşuyorduk, birbirimizi bunaltmadan ama yine de birimizin başına bir şey gelse usanmadan dinlerdik. Telefonu yan tarafa fırlattıktan sonra bilgisayarımdan bir film açmıştım.

1 saat olmuştu, açıkçası hiçbir şey anlamamıştım. İzlemekten daha çok düşüncelerimle boğuştuğum için de olabilirdi bu.

Yukarı çıkıp ders çalışmaya çalıştıktan sonra uykuya daldım.

İlk bölüm nasıldı? Sizce değiştirilmesi gereken şeyler nedir?

Medya/ Lina

Continue Reading

You'll Also Like

25.5M 907K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
27.5M 1.3M 81
"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle...
23.2K 986 23
Allahümme Salli Ala Seyyidina Muhammedin Ve Ala Ali Seyyidina Muhammed ♡♡
803K 36.2K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...