O Sen Olmalıydın Hakkında Her...

By The-Lara_Naz

475 103 16

O Sen Olmalıydın kitabı hakkında her şeyi burada bulabilirsiniz! 12 yaşındaki Türkiye'nin sayılı çocuk yazarl... More

O Sen Olmalıydın
Soru- Cevap
Anılar -Boo-
Yılbaşı Özel- Yeniyıl Partisi
Anılar- Anne?
Anılar- K.O.M.A
Anılar- O Ölürse Ben De Ölürüm
O Sen Olmamalıydın- Kesit
Salkımlar'a Merhaba Deyin😂
Soru
Türkçe İsimler
Sam Öldü
John Jones
Anılar- Küçük Sammy Hasta😂😅😉
Anılar-Rebellious Girl

Anılar- Küçük Sally

10 6 1
By The-Lara_Naz

Jane...

Evde, Lucille ile yalnızım.

İçimde garip bir sevinç ve aynı zamanda yersiz bir korku var.

Ya artık beni sevmezlerse?

İç sesime göre küçük kardeşim Sally doğduktan sonra anne ve babam beni sevmeyecek.

Canım bunun doğru olmadığını düşünmek istiyor. Bu yüzden iç sesimi duyduğumda kulaklarımı tıkayarak içimden 'la la la' diye mırıldanıyordum.

Lucille ise benim kadar heyecanlı değildi. Çok normal bir olaymış gibi geliyordu ona. Sanki her Tanrı'nın günü bir kardeşi oluyordu.

"Sence beni sevecek mi?"diye sordum endişemi içime gömmeye çalışarak. Elini omzuma koydu ve dedi ki; "Elbette, hayır. Jane, tatlım, sen artık dış kapının mandalısın."

Dış kapının mandalı mıydım? O da ne demekti?

"Yani?"derken korkum elle tutulurdu.

"Sally henüz minicik bir bebek, Jane. Seni nasıl sevebilir ki? Annem ve babam da küçük olduğu için sürekli Sally ile ilgilenecekler. Yani küçük kardeşim, artık yalnızca sen ve ben varız."

Annem ve babam neden bizi sevmesinlerdi ki? Biz de bir zamanlar onların küçük çocukları değil miydik?

"Neden böyle düşünüyorsun?"diye sordum camdan dışarı bakarak tırnaklarını kemiren ablama. "Tecrübeler."dedi ama bu kelimeyi anlamam zor olmuştu. Ellerini ağzından çekmiyordu ki!

"Hangi tecrübeler?"diye sordum üstüne giderek.

"Jane, sen kelebeğin bir günlük ömrünü  bir saate indirirsin. Madem merak ediyorsun, öğreneceksin."dediğinde sevinçle el çırptım.

"Sen doğduğunda altı yaşındaydım. İki senedir dans ediyordum ve anne ve babam benimle gurur duyuyorlardı. Sonra sen çıkageldin, susmayan bir bok torbasından başka bir şey değildin ve bezlerin iğrenç kokuyordu. Çok ağlamıyordun fakat annem yine de seninle öyle çok ilgileniyordu ki... Bir gece ateşlendin. Diş çıkarıyordun. Öyle çok korktum ki. Babam sürekli böyle devam ederse öleceğini söylüyordu. O böyle söyledikçe kulaklarımı tıkayıp içimden şarkılar mırıldanıyordum. Annem seni hastaneye götürmemiz gerektiğini söyledi. Ben evde yalnız kaldım. O geceki dans gösterimi bile kaçırdım. Bayan Auden o kadar çok kızmıştı ki haber vermediğimiz için. Beni cezalandırdı. Bir sonraki gösteride yer alamadım. Ama yine de üzülmedim. Çünkü sen yaşıyordun."

Burada biraz durup soluklandı. Sonra devam etti:

"Ama yine de ebeveynlerimin tüm ilgisine sahiptin, Jane. Ölmeni hiç istemedim ama yine de senden nefret ediyordum. Onları benden çalmıştın. Yine aynısı olacak, eminim. Ve ben bu sefer bizi arka plana atmalarına müsaade etmeyeceğim. Merak etme."

Bunları demişti ama yine de ellerimin titremesine, korkudan dişlerimin birbirlerine vurmasına engel olamıyordum.

"Hey, Lucille,"dedim fısıldayarak, "Eğer sonuç böyle olursa sen benim annem olur musun?"

Lucille şaşırdı ama hemen kendini toparladı. Gülmemeye çalıştığını hissedebiliyordum.

"Bakarız, Jane Austen."demesini bir 'evet' olarak algıladım ve onun boynuna sarıldım. İki dakika sonra, arabamızın o boğuk sesini duydum.

"Korkuyorum,"diyerek kapıya doğru yönelen Lucille'in bacağına yapıştım.  "Buna gerek yok."diyerek beni teselli etti. Kapıyı sonuna kadar açtı. Arabadan ilk inen babamdı. Arka kapıyı açtı ve kucağında sarı bir örtü taşıyan annemin inmesine yardımcı oldu. O örtünün benim minik kardeşimi sardığına inanamıyordum.

"Geldiler,"dedim en kısık ses tonumda. "Artık buradalar."dedi Lucille de.

"Merhaba, kızlar."dedi babam sevecen bir sesle. Ben ablamın arkasına saklandım. Dizlerinin üstüne çöküp bana uzandı. Beni kucağına mı almak istiyordu?

"Gel buraya, küçük kız."dedi ve kucağına yerleşmeme yardım etti. Başımı önüme eğdim ve hiç konuşmadım.

"Sorun Sally mi?"diye sordu. Kafamı hayır anlamında sallayacaktım ki sorunun tam olarak 'O' olduğunu fark ettim. Bu yüzden evet anlamında kafamı salladım.

"Hmm, peki. Aslında Sally size hediye getirmişti ama... Madem siz onunla tanışmak istemiyorsunuz, hediyeleri de geri veririz."dediğinde Lucille'in "Hayır!"çığlığı kulağımı acıttı.

"Ama o daha bir bebek. Bize hediye alamaz ki."dedim gerçekliğimi konuşturarak. "Yakaladın bizi, minik Austen. Evet, hediyeleri biz aldık ama hediyeleri seçerken onun kalbinden yararlandık."

Ne saçma bir cümleydi bu!

"Onu görmek istiyorum. Ama eğer sevmezsem onu çöpe atabilir miyiz?"diye sordu Lucille haylazca gülümseyerek. Ama Sally her şeye rağmen kardeşimizdi ve gönlüm onu çöpe atmaya elvermezdi.

"Jane de aynı fikirde olursa..."diyen babamın benim kararıma ne kadar güvendiği ortadaydı. Ben Lucille'e göre daha yufka yürekliydim. Babam ona kıyamayacağımı biliyordu.

"Anneniz onu odasına götürdü. Hadi gidelim."dedi ve beni kucağından indirmeden yukarı, kız kardeşimin sarılara bürünmüş odasına çıkardı.

Bu odadaki eşyaların çoğunu ablamla birlikte seçmiştik. Annem buna izin vermişti. Lucille'in sarı olacağına inanıyordu bu yüzden eşyaların renklerinin sarı olmasını istemişti.

"Bakın burada kim var?"dedi annem odaya girdiğimizde. Sallanan koltukta oturmuş kucağındaki bebekle sallanıyordu. Sally'yi görememiştim. O örtünün altındaki minik bedeni benim için fazlasıyla gizemliydi.

"Selam, Sally. Spencer Şatosuna hoşgeldin. Eee, hediyeler?"dedi Lucille sert bir tavırla. Annem onun sertliğinin iki katı sert bir sesle "Kucağınıza almadan hediye yok!"dedi. Sandalyeden kalktı ve yerini Lucille'e verdi.

"Bundan nefret ediyorum. Bana zorla Jane'in o buruşuk sünger gibi halini de kucağıma aldırmıştınız."dedi. Devam etmek istemesine rağmen kucağına sarı örtüyü verdiklerinde sustu.

"Vay canına..." ilk tepkisi oldu.

"Bu prenses gibi bir şey. Buruşuk değil ve sarışın. Gözleri de renkli mi?"

Sorusuna babamdan olumlu yanıt aldı.

"Onu manken yapmak istiyorum!"

"Kesinlikle olmaz."

Karşı çıkan annemdi.

"Gerçekten çok güzel. Onu sevdim. Hediyem, lütfen."dedi ve örtüyü anneme geri uzattı. Sıra bendeydi. Ölesiye korkuyordum. Hayatımda ilk kez bir bebeği kucağıma alacaktım.

"Onu kucağıma koyduğunda, ellerini çekme, lütfen."diyerek uyardım annemi. Hafifçe kafasını salladı ve sandalyeye düzgünce oturmamı bekledi.

"İşte böyle,"dedi Sally'yi kucağıma verirken. Örtünün altındaki güzelliği görünce nutkum tutuldu.

"Adı Sally Diana Spencer."

Diana mı?

"Göbek adını Diana mı koydunuz?"diyerek isyan eden Lucille'di. Benim için sorun yoktu. Onun adı her şey olabilirdi.

"Prenses Diana ile isim benzerliği mi yoksa bilerek mi?"

"Elbette bilerek."

Annemin Prenses Diana hayranlığını biliyordum. Ama ismini küçük kardeşime vereceğini hiç düşünmemiştim.

"Onu sevdim."dedim anneme bakarak. Ve o anda, fark ettim.

Annemin kolları göğsünde birleştirilmişti. Bu durumda...

"Alın onu benden!"diye bağırmaya başladım. Lucille deli gibi gülüyordu ve annem de yerinden kıpırdamamıştı.

"Lütfen, lütfen, lütfen!"

Gözyaşlarım akıyordu. Ona zarar vermek istemiyordum. Babam ağlamama daha fazla dayanamadı ve annemi dürttü. Annem yavaş hareketlerle yanıma gelip Sally'yi kucağımdan aldı.

Babamın kucağına atlayıp kafamı boynuna gömdüm. Bana zorla istemediğim bir şey yaptırıldığında ağlıyordum.

"Onu neden bıraktın?"diye sordum hıçkırıklarımın arasından. "Onu hiç tutmadım ki."diye yanıtladı annem.

"Nasıl yani?"dedim ve kafamı ona doğru çevirdim.

"Kucağına Sally'yi koyduğumdan beri tutmuyordum. Sen tuttuğumu sanıyordun. Yani küçük Jane Austen'ım, küçük kardeşini birkaç dakika boyunca kucağında öldürmeden tutmayı başardın."

Gerçekten de onu tutmuş muydum?

Lucille, beşiğin yanındaki hediye paketine saldırdı. İçinden onun hep istediği bir kolye çıktı. Ucunda bir ametist taşı vardı.

"Teşekkürler, küçük bok torbası Sally!"dediğinde annem onun kolunu çimdikledi.

Benim paketimin içinden ise bir Jane Austen kitabı çıktı.

"Imm, teşekkür ederim."dedim sevinçli gibi görünmeye çalışarak. Klasik ve kalın bir kitaptan yedi yaşındaki küçük bir çocuk ne anlardı ki?

"O özel bir kitap."dedi annem. Bütün kitaplar onun için özeldi ki zaten.

"Çok eski."dedim özelliğinin bu olduğunu düşünerek.

"O birinci baskı."diyerek konuşmamıza katıldı babam. "Açık arttırmadan aldık. Oldukça pahalı bu yüzden lütfen dikkatli ol, tamam mı? Aslında ben sana bir oyuncak bebek almayı önerdim ama annen bu konuda ısrar etti."

"Oyuncak bebeği tercih ederdim."dedim gülümseyerek.

"Büyüdüğünde bize oyuncak bebek almadığımız için teşekkür edeceksin."dedi annem ve Sally'yi emzirmeye başladı.

Sally Diana Spencer, hayatımıza o gün geldi.

Bizi üçlü bir takım yaptı.

Kız gücü...

Selamlar, bayanlar, baylar!
Dilara Naz Çokçetin'in möööhteşemmm!!!! hikayeleri buradaa.

Nasılsınız görüşmeyeli?
Teşekkürler, ben de iyiyim. Ne olsun işte.

Asi Hanım'ın ağzından anlatılan ilk bölümü nasıl buldunuz?

Sally aşkımın ailemize katılışını yazmak hiç aklıma gelmemişti. Ama bu bir istek bölümdü🎉🎉🎉🎊🎊🎊 (Ay siz ne güzel bölümler istiyorsunuz öylee!!)

Jane'in ölümünün anlatıldığı bölümün ardından hem onu analım hem de biraz gülelim istedim.

Bebek korkusu olan bir Jane. Sam doğduğunda ne yaptı acaba😅😂

Neyse ben ne çok konuştum böyle ya.

Okuduğunuz için teşekkürler! Sizleri çoookkk seviyor böyle sımmmsıkııı kucaklıyorum. (Nefes alamadığınızı düşünün o derece yani. Ama merak etmeyin öldürmem efendim.)

Hoşçakalın, sevgiyle kalın🤗💙😘

Continue Reading

You'll Also Like

871K 28.8K 56
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
659K 29.7K 18
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
67.7K 4.3K 21
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
3.1M 197K 53
Bu sefer doğum sırasında karışan bir bebek yok. Bir kızın ailesini kaybettikten sonra kurduğu yeni ailesini okuyacaksınız. Duru 18 yaşında ailesini k...