Gözlerin gözlerimden geçerken, ah yine tövbelerim bozulur..
Şarkı : Ateşle baruta :Sertap erener...
Keyifli okumalar....
Hüma'dan....
Dudaklarını aralayıp bi daha duymak istemediğim cümleyi söyleyiverdi.
Dediği ile adeta içim ürperdi. Bu muydu? Ben ya ben!
Hüma,
sana içimi döktüm bunun için miydi? Hani sende bana aşıktın!
Oğuz, neden? Ha neden?
Nedeni belli ben ona yalan söyledim,
Sen onu kırmamak için daha doğrusu Hazan için aşık olduğun adamı kaybettin bay bilmiş, Hüma Altay
Oturmuş kendi halime acımakla meşgulken bütün randevularımı iptal etmiştim.
Mal Hüma, salak Hüma, katır götü Hüma, off f içine karga sıçsın.
Salonda dört dönerken Oğuzun söylediği kelime beynimde filler ile tepiniyordu.
Hüma sana aşık oldum evet ama gururum aşktan önce gelir. Benim sana tekrar güvenmem için zaman lazım.
Diyerek gitmişti.
Off f iyice tezeğe battım.
Yanımda ki ses ile ürperdim.
Oğlum bi yavaş gel be! Eylül yanıma iki fincan kapıp karşımda ki koltuğa oturduğunda hafif toplandım.
Kahveyi alıp bi yudum aldım.
"Hüma, ne oldu?"
Diyip koca ceylan gözlerini bana dikmişti.
Bu kızın yüzünün yüzde sekseni göz. Valla ya.
"bi şey yok!"
Diyerek kestirip attığımı düşündüm.
Düşündüm dedim ya!
"bak Hüma anlat hadi ben seni dinlerim"
İçimden bi ses bu kıza güvenmemi fısıldıyor.
"işten çıktım sonra gidip bi kafeye oturdum son_r_....."
Ve herşeyi anlattım.
Onunla Oğuz hakkında konuşup dertleştik. Evet 1,2 saat aralıksız konuştuk.
Buğra ise daha yeni uyanmıştı. Kucağımda biberonla mama içiyordu.
"Buğra çok şanslı bi bebek"
Diyerek devam etti.
"Oğuz ve senin gibi ebeveynleri var. Belki bir kardeşi de olabilir."
Diyip hafif dişlerini göstererek sırıttı.
Yuh ama bu kadarı da olmaz yani.
"ha ha ha oha!"
Diyerek göz devirip Buğrayı eylülün kucağına vererek,
"aşık olabilirim ama ilk önce kendimi affettirmem lazım. Yemek yapıyorum, akşama kadar yoksa birbirimizi yeriz"
Der demez koşar adım mutfağa girdim.
Salondan prensimin kahkahaları ile Eylülün gerçek anlamda beğendiğim şarkı sesleri duyuluyordu.
Galiba Eylülle arkadaş olabilirim.
Hazan gibi olamamak şartı ile.
--------___________-------------------_________
1 saat sonra:
Taze fasulye ile pilavın suyunu koyup tencerenin kapağını kapattım.
Masayı mutfakta kine kurup içeriye seslendim.
Artık hazırdı. Salatayı masanın ortasına koyarak Eylül ve Buğranın kahkahaları doldu mutfağa.
İyi alıştılar birbirine, içim rahat Allaha şükür.
"oooo Hüma Hanım on parmağında on marifet! Psikiyatrist desen var, güzellik desen kızıl saçlar ateş ediyor resmen.
Yemek desen görüyorsunuz anlatmaya gerek yok, eee bi de dövüşte biliyon daha ne dimi"
Diyerek kahkahalarımız birbirine karıştı.
Kahkahalarım eşliğinde Buğrayı mama sandalyesine otturup çalan kapı ile üç çift gözler birbirini buldu.
"ben bakarım"
Diyip mutfaktan çıkarak kapıya yöneldim.
Kapıyı açıp gelen kişi ile yüzümde 'hayırdır birader' bakışı mevcut oldu.
"Hüma!"
"Yusuf bey"
Karşımda ki adamın şaşkın bakışlarından anladığım kadarı ile beni görmeyi beklemiyordu.
"Eylül?"
Arkamı döndüğümde Eylülün de
"Yusuf" diyip şaşırdığında biri çıkıpta acun bey dicek diye çok korktum.
Bu ne ya yeteğ "bizim dilimizde"
"ne oluyor burda!"
Üçümüzün de dediği cümle ile bizim yağ reklamında yan yana oturmuş 'bu tarifi nasıl buldun ?' diyen kadınlar gibi hissettim.
Yusuf'tan.....
Hah burası galiba. Gördüğüm ev karşısında Eylülün bu villada tek başına yaşamadığı gerçeği ile yüzleşmem lazım. Genç bi kız tek başına yaşayamaz dimi.
Ne var yani, merak ettim. Bende bilmiyorum ama Eylül aklımdan çıkmıyor.
Neyse bu muhabbete son.
Eylülü aradığımda kısa sürede açıp naif sesi kulağımda belirdi.
"ne var?"
Naif mi dedim?
"sağol ya ne ne var? Evine gelicem adresi at"
Yalan, küçük masum beyazcık yalan abartmayın.
"saçmalama gelme"
Diyerek oflama sesi duyuldu. Ayy nazını seveyim haber veriyoz yoksa gelirdim. Acaba niye haber verdiysem.
"gelicem"
Dedim hiç bekletmeden o da hiç bekletmeden cevabı yapıştırıp telefonu yüzüme kapattı.
"sevgilim izin vermez"
Dediği ile kısa süre yola boş boş baktım.
Resmen ezhelin şarkısının klibindeyim. Suratıma kapadı Dedim Alo alo alo alo alo alo alo alo..
İçimde ki öküz de neyin nesi? Zaten o öküz vardı diyenleri duyar gibiyim.
Şimdi o evde sevgilisi ile mi? Tabi ki de telefon sinyalinden buldum onu.
Evet doğru cevap Musab yardım etti.
Abim ilk defa, galiba kendini affettirmeye çalışıyor.
_________________------_______
Hüma ile Eylül ne alaka? Tabi ki bunu soramam, Eylül de bilemez daha değil. Daha değil.
Şimdi ise kardeşimin Eylülün ve yeğenimin karşısında bir yabancı gibi oturuyorum.
Kardeşim, ne kadar büyümüşsün!
Çocuğun var, yeğenim.
"evet siz nerden tanışıyorsunuz?"
Hümanın sorduğu soru ile bütün soğuk sesim ile cevap verdim.
"Eylülle bi yolculukta tanıştık, evini görmek istedim. Sevgilisini mesela?"
Diyerek topu gol olacak şekilde Eylüle attım. Haha şimdi gör bakalım sevgiliyi.
"peşimi bırakmıyor, sapık gibi bir türlü bırakamıyor!"
Deyip topu ters köşeye attı. Ve yine ve yeniden Eylül 1 Yusuf 0.
Hüma ile olayı tatlıya bağlayıp Eylülün de gönlünü alıp ah evet evet en son bana tokat atmıştı.
Neden mi? "Belki sende benim içtenimdin"
Kelimesini eski sevgilisi aldatmadan önce söylediği son kelime imiş. Miş mişte muş muş.
Saçma dimi işte kızlar ve tripleri...
Buğranın ağlaması ile yüzümü ona doğru çevirdim. Yeğenimi bile kucağıma alamıyorum.
"kucağıma alabilir miyim?
Hüma bi ağlayan çocuğa bakıp bi de bana baktı ve kucağıma verdi.
Kucağıma aldığımda biraz mızmızlandı ve sustu.
Hüma koca gözlerini bana dikip
" sustu! "
Diyerek şaşkındı ve şaşkınız.
Atv spikerine bağladım.
Yeğenim keşke diyebilsem ben senin dayınım. Dayı. Ramiz dayı. Tmm dövmeyin.
Ayağa kalkıp yeğenimi zıplatarak kahkaha atmasını sağladım.
Yerim lan ben bu veleti, gülüşe bak, heyt gamzesini yediğim, bana benziyor bu bücür bana!
Benim de kahkahalarım odada yankılanırken Eylülün tiz kahkahası bize eşlik etti.
Hüma ise hala olayın şokunda olmalıydı ki oturduğu koltukta tepkisiz bizi izliyordu.
Çalan zil ile Hüma ayağa kalkarak
"Allah Allah, yol geçen hanına döndü ev!"
Diyerek birazcık bana laf sokmuş bulundu.
Üstüme alınmadım, hem de hiç.
Oğuzhan 'dan......
Oğlumu bugün görecektim, heyecan var mı? Tabi ki, ama neden bilmiyorum?
Hüma için mi? Yoksa Buğra için mi?
Heyecanlıyım, bilemeyen tek ben değilim sanki? Tmm daha fazla kafa karıştırmak yok!
Zile bastığımda bi kaç dakika beklemenin sonucunda kapı açılabilmişti.
Karşımda gördüğüm kadın niye beni eritip bitiriyor.
Hayr yelkenleri suya indirmek yok, öyle hemen affetmicen Oğuz.
Ama ben bu kadını her gördüğümde turuncu saçları kalbime dolanıyor, gözleri yüreğimi hafifletiyor.
Sanki her gördüğümde ağzımda karamelli bi şeker var da o eriyip kalbime ılık ılık akıyor.
Off f kendine gel oğlum!
Tüm soğuk sesim ile
"oğlumu görmeye geldim"
Diyerek resmen içeri daldım. Vaooov benden beklenmedik hareketler.
Hohohoh çok güzel hareketler bunlar labalabalap.
İçeri girdiğimde bi adamın oğlumu tutmasını beklemiyordum.
Bu kim lan?!
Gözlerim Hümayı bulduğunda işaret parmağı ile Eylülü işaret ederek gözlerim eylülün olduğu yere kaydı.
"şey Oğuz merhaba, bu bu Yusuf, benim arkadaşım"
Diyip sırıttı. Allah Allah bu işte bi bokluk var.
Neyse!
Bu adam hiç hoşuma gitmedi. İki bekar kızın evinde akşam vakti bi hıyar, hiç iç açıcı değil. Hiç!
Sinirle hıyarın yanına gidip ağzının ortasına bi tane patlattım.
Şaka şaka, saçmalamayın böyle bir şey olmaz. Adamın yanına gidip tam yüzüne patlatacakken Buğramın sevinç çığlıkları ve beni kendine çekip yanaklarımı mıncırması ile bütün sinir stres yok oldu gitti.
Oğlumu bi çırpıda kucağıma alıp öptüğümde yine o saçma kelimeyi söyledi.
"de de de de"
Diyerek iyice sokuldu bana.
Hayt kerata. Anladı kızcağımı.
Koltuğa oturup Yusuf denen hıyarın konuşmasına izin vermeden
"bu saatte, iki kadının olduğu evde bi horoz. Hiç hoşuma gitmedi. Eylül hiç!"
Diyerek Eylülün bahanelerini dinlemeye başladım.
"Oğuz bak şimdi benimde haberim yoktu. Yoksa bu hödüğü evin içine alır mıyım? Bi sor bana!"
Dediğinde aklımda ki cevabı yapıştırıp Yusuf hıyarına döndüm.
"Eylül zaten ben sorduğum için cevapladın"
Diyerek o çok bilmiş doktorlarda ki yan rol hastaya döndüm.
"Yusuf musun nesin bas git bi daha da benden izin almadan bu semte bile uğrama!"
Diyip oğlumu sus pus olmuş Hümaya verdim.
Ne yapmamı beklerdiniz ki?
Karşımda ki hödüğün sinirlendiği her tarafından belliydi. Fesat düşünme!
Ayağa kalkarak Yusufu da, kolundan tutup kapıya doğru ittirdim.
Öküze bak! Ben burda neciyim? Evime girip çıkıcak bi şey demicem hoş görücem ha! Ha ha ha nah!
Ben anca böyle gülerim bu soruya!
Tmm duygusal flnız ama benim olana sahip çıkarım.
Kırmızı görmüş boğa bana dönüp
"Oğuz, bi daha görüşücez illaki"
Diyerek defolup gitti. Göt lalesi. Seni kim takar lan.
Koltuğa kendimi bıraktığımda Hümanın şaşkın yüzü ile karşılaştım, beni hiç böyle görmedi ki şaşırdı haliyle. Ama tam kahkaha atmalık duruyor.
Eee ne diyelim kendini affetirene kadar
Yeni Oğuza merhaba de turuncu bela!!......
Kelebek...