NISE 偽 | taegi

By nychtalydia

106K 9.2K 7.7K

Taehyung'un paletinde elde etmek istediği beyaz Yoongi'nin teniydi. More

✿ 1 ✿
✿ 2 ✿
✿3✿
✿4✿
✿5✿
✿6✿
✿7✿
✿8✿
✿10✿
✿11 ✿
✿12 ✿
✿13 ✿
✿14✿
✿15 ✿
✿16 ✿
✿17 ✿
✿18 ✿
✿19 ✿
✿20✿
✿21✿M
✿22✿
✿23✿
✿24✿
✿25✿
✿26✿
✿27✿M
✿28✿
✿29✿
✿30✿
✿31✿
✿32✿
✿33✿
✿34✿
✿35✿
✿36✿
✿37✿
✿38✿
✿39✿
✿40✿
✿41✿
✿42✿
✿43✿
✿44✿
✿45✿
✿46✿M
✿47✿
✿48✿
✿49✿M+Final
✿50✿özel bölüm

✿9✿

2.1K 207 62
By nychtalydia

#KTH's POV
Çizdiğim belki 10. resmi de yırtıp attım.
Bir türlü istediğim gibi olmuyordu.
Kadınla erkek suratının iki kesit halinde birleştiği bir çizim yapmak istiyordum ama yüz istediğim gibi olmuyordu. Kadın ve erkek suratı çok farklı olmamalıydı, ama hangisinin kadın hangisinin erkek olduğu belli olmalıydı.
O dengeyi tutturamıyordum işte.

Çalan kapı ile oflayarak ayaklarımı sürte sürte kapıya gittim.
Elinde suşilerle Yoongi kapımdaydı.

"Benim de sana ihtiyacım vardı."

"Ne?"

"Geç içeri."

"Nasıl ,beni sorunsuz içeri mi alıyorsun sen şimdi?"

"Lazımsın."

"Anlamadım."

Gözlerimi devirip Yoongi'yi içeri çektim ve elindeki suşileri tezgaha koyup paketleri hızlıca açtım.

"Aslında gelmeyecektim ama seni görmek istedim."

"Atölyeme iyi alıştın."

Gülüp çubukları çıkardı ve bana uzattı.
Yoongi yerken çizmeye başladım, onu birebir çizmiyordum. Yüzünü değiştiriyordum ama her şeye uyuyordu. İlham mı deniyordu buna bilmiyorum ama karşımda boş boş oturabilirdi, ben bir sürü resim çizmiş olurdum.

"Yemeğini ye, sonra çizersin."

Cevap vermeyip çizime devam ettim.

"Aç ağzını."

Suşiyi uzattığında ağzımı açıp çubuktan aldım.

"Hangisini seviyorsun?"

"Hepsini seviyorum."

"En çok hangisi?"

"Yengeçli."

Yoongi yengeçli olanı uzattığında gülmemek için kendimi tuttum ve çubuktan suşiyi aldım.
Koskoca adama yemek yediriyordu.

"Ne çiziyorsun?"

Baktığında çizdiğimin kendisi olduğunu anlamayacaktı çünkü kadın yüzü çiziyordum. Dedim ya ben Yoongi'yi olduğu gibi çizmiyordum. Farklı detaylar ekliyordum , değiştiriyordum. Dışardan birisi onu çizdiğimi anlamazdı ama ben biliyordum, o Yoongi'ydi. Resmin aslını sadece benim biliyor olmam da hoşuma gitmişti.

"Sayende klasik müziğe bile alıştım."

"Güzeldir."

"Şu an çalan kim?"

"Joseph Haydn."

"Klasik müzikten tek bildiklerim Mozart ve Beethoven."

"Şaşırmadım. Ama bu adam Mozart ve Beethoven'ı müzik konusunda etkilemiştir."

"Neden klasik müzik dinliyorsun?"

"Sanatçıların hayat hikayelerini okurdum eskiden ve klasik müziklerin hepsi aynı gibi gözükse de değiller. Her iyi sanatçı kendi duygularını eserine yansıtır. Üzgünse bunu hissedersin, sinirliyse de. Aşktan nefrete kadar her duygusunu sana notalarla hissettirebilirler. Çünkü, dışa yansıtamadıkları hislerini veya anlatamadıkları hikayelerini eserlerine dökmüşlerdir."

Bir süre olan sessizliği değişen parça ile Yoongi bozdu.

"Böyle düşünmemiştim."

Bir şey söylemeyip sadece yüzüne bakıyordum.

"Sen de iyi bir sanatçısın. Her iyi sanatçı hislerini eserlerine yansıtır dedin değil mi? Ben seni resimlerine bakarak çözebilir miyim? Yoksa orda da mı kendini gizliyorsun?"

"Ben neysem oyum. Daha fazlası yok, bu kadarım."

"Göreceğiz."

"Görelim."

"Ağzını aç."

Gülüp ciddi misin der gibi Yoongi'ye baktım.

"Evet sana yemek yedirmeyi sevdim aç işte ağzını."

Suşiyi ağzıma alıp çiğnemeye başladım.

"Yengeçli seviyorsun, bunları sana ayırıyorum o zaman."

"Sen neli seviyorsun?"

"Yılan balıklı."

"Al."

Kendi önümdeki yılan balıklı olanları Yoongi'nin tabağına koydum.
Gülümseyip yemeğini yemeye devam etti.
Ben de çizimime ara verip suşileri ağzıma atıyordum.

"Sen neden gelmiştin?"

"Seni görmek istediğim için."

"Ben bu gün atölyeden çıkamam. Sergim 2 hafta sonra ve benim yetişmesi gereken bir sürü resmim var.

"Heykel?"

"Bu sergi sadece resim sergisi."

"Sorun değil, burda oturup seni izleyebilirim."

Oturmasında sakınca yoktu çünkü onun sayesinde daha iyi çiziyordum, normalde buna itiraz ederdim ama kafamı salladım.

"Taehyung, yılan balıklı olandan da ye."

Yine yemem için uzattığı suşiyi ağzıma aldım.
Bebek gibi bana yediriyordu resmen.





***
#MYG's POV

"Otuz beş - otuz altı yaşlarında Viyana'da öldü. Cenaze kimsesizlere uygulanan biçimde defnedildi."

Taehyung palette kırmızı ve beyazı karıştırıp tuvale sürdü. Önüne gelen kırmızı tutamları üfledi.

"Mozart'ın tanıdığı insanlar arasından sadece altı kişinin katıldığı katedraldeki cenaze duasından sonra bu küçük kafile şiddetli yağmur nedeniyle mezarlığa kadar tabuta eşlik edemedi , cenaze aceleye getirilerek dilenciler için ayrılan bir mezara gömüldü."

Bir adım geriye gidip resmi süzdü, beğenmişti sanırım. Dudaklarının kenarları hafifçe kıvrılmıştı çünkü.
Mavi boya olduğundan bir haber olduğu parmağıyla yanağını kaşıdı ve tek kaşını kaldırıp gözlerini kısarak son detayları eklemek için ince fırçasıyla tüm dikkatini resme verdi.

"En fenası, bütün araştırmalara rağmen bu mezarın yeri öğrenilemedi, tabutun nasıl olup ta sahipsiz kaldığı ise ölüm sebebi gibi hiç bir zaman anlaşılamadı."

Geri çekilip boya olmuş ellerini önlüğüne sildi ve tabloda gözlerini gezdirdi. Beğenmişti sanırım.
Tabloyu bana döndürdü.
Hayır Kim Taehyung insan olamazdı, nasıl bu kadar güzel çizebilirdi?

Resmin içinde kayboluyordum sanki, nesneler hareket ediyordu.
Ve Taehyung'un tarzı her resminde kendini belli ediyordu.

"Çok güzel."

"Beğendin mi?"

Büyülenmiş gibiydim.
Kafamı salladım.

"Gerçekten çok güzel."

Resim yaparken bir yandan da konuşmuştu, çizdiği Mozart'ın bir tablosuydu ama yırtık deseni vermişti tabloya. Mozart'ın yüzünün yarısının çizili olduğu kağıda pamuk,bez gibi malzemelerle yırtık bir kağıt efekti vermişti önce. Sonra orayı üzgün, karanlık, kanlarla dolu bir yüze çevirmişti.
Gülümseyen Mozart'ta , üzgün Mozart'ta aynı kişiydi. Bu belli oluyordu. Ve klasik bir portreye gotik bir hava vermişti.
Bu da onu sıradanlıktan çıkarmıştı.
Yaklaşık 7 saattir bu porte ile uğraşıyordu ve ben şaşırtıcı bir şekilde o Mozart'ın hayat öyküsünü anlatırken hiç sıkılmamıştım.

"Yarın ufak eklemeler yapacağım ve bitecek son 7 portrem kalmış oldu."

Serginin temasını kısaca anlatmıştı, klasik müzik sanatçılarıyla ilgiliydi ve Taehyung o sıradan resimleri önce çiziyor sonra kendi tarzına göre istediği bir yerden yırtıyordu. O yırtığı ise hayat öyküsüne göre dolduruyordu.
Mozart'ın yağmurlu bir günde tek başına öldüğü söylentisinden dolayı Mozart'ın yırtık tarafı yağmur altında kalmıştı, belli oluyordu. Ve yüzünden akan kanlar, kederli yüz ifadesi...
Taehyung her şeyi mükemmel yansıtmıştı.

Önceden çizdiği resimleri ve yaptığı heykelleri görmüştüm ama hiç dikkat etmemiştim. Baktığım zaman bir şey anlamıyordum bile, ama şimdi Taehyung'un aslında ne kadar iyi bir sanatçı olduğunu görüyordum.

"Kahve yapıyorum , nasıl içersin?"

"Sade."

İkimize de sade kahve yaptığından onun da sade içtiğini anlamıştım.

"Sen de sade içiyorsun, süt tozu niye?"

"Seulgi, arkadaşım seviyor."

Anladım anlamında kafamı salladım.

"Bu gün sıkılmadın mı?"

"İnanmayacaksın ama sıkılmadım."

Hımlayıp çenesini kaşıdı.
Yüzü hep boya olmuştu, bu kadar üstünü batırmasına şaşmıyordum çünkü resim yaparken tüm dikkati oradaydı. Boyaların ölçülerini iyi ayarlamak için ellerini de kullanıyordu.

Taehyung ile vakit geçiriyordum ama hâlâ benden etkilendiğini sanmıyordum, başkası olsa şimdiye evlenmiştik.
Bunun sebebi bana göre Taehyung'un sadece kendine ait bir dünyası olmasıydı, duvarlarının arkasında tek başına resim çizdiği bir yer.
Ve orda kimseyi istemiyordu, bana aşık bile olsa oraya ulaşabileceğimi sanmıyordum.
Ama benim istediğim bu değildi zaten, Taehyung'un beni sevmesi yeterliydi.
Hyeri öylece kabullendiğimi düşünüyor olmalıydı, acaba beni biricik oğlunun yanında gördüğünde tepkisi ne olacaktı?
Yüzünün alacağı hali düşünmek bile gülümsememi sağladı.





****

1 gün sonra

Şirkete girmemle buraya uzun zamandır gelmediğimi fark ettim.
Toplantılara asla katılmazdım ama büyükannem önemli olduğunu söylemişti. Şirket ortakları katılacaktı sadece zaten.
En üst kata çıkıp salona girdim ve yerime oturdum.

"Yoongi geldiğine göre başlayabiliriz."

Babam tam karşımda bana ters ters bakarken ben de gözlerimi ona diktim.

"Şirketi uzun zamandır Kiwoon
ve Ra Eun yönetiyordu. Evlendikleri zaman iki aile şirketini birleştirdiler, her ne kadar ben karşı olsam da. Ve grafiklere baktığımda olması gerektiği gibi gitmediğini fark ettim. Özellikle bu sene."

Annem ve babam birbirlerine bakıp tekrar büyükanneme döndüler.
Nereye varacaktık acaba?

"Şirketleri ayırmak istiyorum, bu yüzden diğer ortaklara da danışmak istedim."

Şirket büyükannemle büyük babamındı. Büyükbabam öldükten sonra büyükannem en başa geçmişti, ve çok güçlü bir kadındı.

"Ama, yıllardır..."

"Sus Kiwoon. Söz hakkı vermedim."

Babama el haraketi çekmek istemiştim ama neyse, yapmadım.

"Kiwoon ve Ra Eun, boşanacaksınız."

Bakışlarını bana döndürdüğünde tüm keyfim kaçmıştı.

"Yoongi, seninle daha sonra özel konuşalım. Toplantı bitmiştir."

Hızla odasına giden babamın peşinden gittim.
Odaya girdiğinde kapıyı tutup ben de içeri girdim.

"Ne o? Hyeri de zengin onunla evleniverirsin neden bu kadar stres yaptın baba? Şirketleri de her gece o iğrenç vücutlarınızı birleştirdiğiniz gibi birleş..."

Yüzüme inen tokat sözümü yarıda kesti.

"Kes sesini ve çık dışarı."

"Sana vurmayacağım, zaten yediğin bokların bedelini ödüyorsun."

Yanağım sızlasa da belli etmeyip dışarı çıktım.
Annemin odasına girdim.

"Yoongi."

"Yaklaşma."

Sarılacakken onu durdurdum ve karşısına oturdum.
Ne yüzle bana sarılmaya çalışıyordu?

"Bir şey mi oldu?"

"Boşanacaksınız. Benim yapamadığımı büyükannem yapıyor."

"Büyükannenle konuşacağım, babanla boşanmamamız için..."

"Babam seni aldatıyor. HJ Holding'in başkanının karısıyla. Kim Hyeri."

Hiçbir tepki vermediğinde histerik bir şekilde güldüm.

"Biliyor muydun?"

"Kim olduğunu yeni öğrendim."

"Sen nasıl bir zavallısın? Daha ne kadar ezik olabilirsin anne? Sana anne demekten bile iğreniyorum çünkü ben senin gibi bir çöpün oğlu olamam."

"Sözlerine dikkat et, annenim ben senin."

"Keşke olmasaydın. Geberip gitsen sikimde olmaz."

"Yoon..."

"Kes sesini."

Kapıyı çarparak hızlıca şirketten çıktım.
Babamdan nefret ettiğim kadar annemden de ediyordum çünkü susuyordu. Onu aldattığında sustu, beni dövdüğünde sustu.
Onu bir kere öpsün diye hep sustu.
Bu iğrençti.






****
Bu bölümü sevdim, ve hikayedeki Taehyung'a gittikçe daha da düşüyorum.
Taehyung'un öğreneceği zaman bir gelse de kaos çıkarsam asdfdkşesjldxşşsşd.

Continue Reading

You'll Also Like

4.2M 119K 52
"The whole idea was a mess, in fact it was stupid. To get married with someone who's practically a stranger to me was already an absurd concept. But...
101K 2.5K 14
It has been 2 years since the Avengers New York battle against Loki. And 4 months since the Mandarin. The city of New York was already completely cle...
Him By mela

Fanfiction

5.3M 273K 109
❝i want him and only him❞ where model kim taehyung realizes he needs jeon jeongguk more than he thought after viewing his current relationship on ins...
854K 39.8K 61
Taehyung is appointed as a personal slave of Jungkook the true blood alpha prince of blue moon kingdom. Taehyung is an omega and the former prince...