PAMUK PRENS | Texting

By kitapgurmesi

850K 60.4K 28.4K

Herkesin karanlık bir geçmişi olabilirdi, hem de herkesin. Ama onunki pembe bir geçmişti. Düştün elime PAMUK... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-
-34-
-35-
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-

-36-

15.7K 1.5K 776
By kitapgurmesi

Bilin bakalım kim bölüm yazmayı unuttu sdşlfklşdsgjdfg

Tatile o kadar ihtiyacım varmış ki beni eve sokabilene aşk olsun... Ama neyse ki bölümü yetiştirdim...

Multide Uras var.

Saçları diyorum ve susuyorum...

Bölüm sonundaki açıklamayı okumayı unutmayın.

İyi okumalar♥

***


Elimdeki temizlik malzemelerine acılı bir bakış atarken Muhsin Hoca'nın yüzüne yavru kedi gibi baktım. Gelmeyen öğrencilere ceza vereceğim derken bunu kastettiğini nereden bilebilirdim ki?

"Her yeri iyice temizleyin, basket toplarını da silin. Kaçmaya çalışan olursa yakarım, ona göre." Yanaklarımı şişirip etrafa baktığımda spor salonunun ne kadar zamandır temizlenmediğini düşündüm. 

Burada toplam dört kişi çalışacaktık, diğer gelmeyen öğrenciler de okulun başka bölümlerini temizliyordu. Sanırım tuvalet temizliği bana düşmediği için şükretmeliydim.

İnek Şeyda'ya kısa bir bakış atıp ileride duran toz bezine ilerlerken arkamdan bir ses duyduğumda dönüp bakma ihtiyacı hissettim.

Dudaklarım gördüğüm manzaranın etkisiyle aralanırken aklım bunun nasıl olduğunu idrak edemiyordu.

Ben nasıl bu kadar şanssız olabilirdim?

Anıl ve Uras aynı anda spor salonunun kapısından girmeye çalışırken inek Şeyda bu karmaşanın uzamasını engellemek için diğer kapıyı da açmış ve böylece iki hayvan da birlikte içeri girebilmişti. Kapı çift kanatlı olmasa ortaya nasıl bir sonuç çıkacağını merak etmiştim doğrusu.

"Senin burada ne işin var?" Diye sordum Anıl'a bakarak. Veli toplantısına geldiğini biliyordum. En azından bana attığı mesajdan bunu anlamıştım.

Uras'a bakarak öksürdükten sonra bana doğru birkaç adım atıp kulağıma eğildi.

"Seni burada Uras'la yalnız bırakacağımı düşünmedin herhalde?" Gözlerimi devirip onu hafifçe iterken Uras'la göz göze gelmiştim. 

Cidden sırf bu yüzden cezaya kaldığına inanamıyordum.

Ben bu ikisiyle aynı ortamda olmaya nasıl katlanacaktım acaba?

Vakit kaybetmeden temizlik malzemelerinin bulunduğu masaya giderken işimizin bir an önce bitmesi için dua ediyordum çünkü Anıl'ın rahat duracağını hiç sanmıyordum.

"İş bölümü yaparsak daha erken bitirebiliriz." Şeyda'nın sesini duyduğumdaonu başımla onaylayıp sözü devraldım.

"Toplar bende, trübünleri de sen halledersin. Camları Uras silsin, yerleri de Anıl paspaslar."

"Niye camları Uras siliyor?" Anıl'ın sorduğu saçma soruyla ona sert bir ifadeyle bakarken benim yerime Uras konuşmuştu.

"Çocuk gibi her şeye mızmızlanmayı kes de başlayalım artık. Saat neredeyse 5 olacak." Anıl'ın kızardığı gözümden kaçmamıştı. Muhtemelen dilinin ucuna kadar gelen küfürleri yutmak ağırına gitmişti.

Hepimizden önce paspası alıp hiçbirimize bakmadan işine başladığında içim bir tuhaf olmuştu. 

Başımı iki yana sallayıp toz bezine uzanırken Uras'ın sesiyle irkildim.

"Çıkışta boş musun? Seninle konuşmak istediğim bir konu vardı hani." Anıl'ın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum ama farkında değilmiş gibi yapmak en iyisiydi.

"Eve gitmem gerekiyor." bir cevap vermesine izin vermeden basket toplarının yanına ilerlediğimde Anıl'da ne 'tesadüftür ki' basket toplarının yanındaydı.

"Ne sordu sana?"

"Anıl?"

"Tamam, beni ilgilendirmez. Haklısın." Çenesini sıkıp paspas işlemine devam ederken içimdeki aptal kız çocuğunun ona üzülmesinden nefret etmiştim. O beni hiç düşünmeden üzmüştü ama ben bu durumda bile vicdanımla savaşıyordum.

Cidden... Ona neydi ki?

"Sana o gün neler söylediğini hatırlıyorsun değil mi?" Bakışlarımı elimdeki toptan kaldırıp ona baktığımda konuşmaya devam etti.

"Buna rağmen ona karşı kibar olabiliyorsun. Ama o, o gün sana karşı hiç kibar olmamıştı Alya." Başımı iki yana sallayarak alaycı bir şekilde gülümsedim.

"Ona karşı kibar olduğumu nereden çıkardın?"

"En azından bana yaptığın gibi terslemiyorsun."

"İstediğimi yaparım." Sinirlendiğini kollarındaki damarların belirginleşmesinden anlayabiliyordum.

"İstediğini yap ama ondan uzak dur. Lütfen."

"Sebep?"

"Anıl! Dakikalardır aynı yeri paspaslıyorsun kardeşim." Uras'ın sesiyle ikimiz de ona doğru döndüğümüzde Anıl'ın sessizce ettiği küfürleri duymuştum.

Madem ikisi de birbirini sevmiyordu, neden arkadaşmış gibi davranıyorlardı? Bir de kızlar için karmaşık derler...

"Sonra konuşuruz?" Omuz silkip önümdeki topu temizlemeye döndüğümde o da paspas işine geri dönmüştü.

Kafam git gide daha fazla karışıyordu. Karmaşadan kaçtıkça kendimi daha büyük bir karmaşanın içine atmış gibi hissediyordum. Hayatımın kontrolü git gide ellerimden alınıyordu. Sanırım büyümek böyle bir şeydi...

Daldığım düşüncelerden Muhsin Hoca'nın sesiyle ayrıldım.

"Saat beş buçuk olmuş. bu kadar yeter." Kaşlarım çatılırken spor salonuna şöyle bir göz attık. Daha yapmamız gerekenin yarısını bile yapmamıştık. Gerçi canıma minnetti. Bir an önce eve gidip dizimi izlemek istiyordum.

"Ama daha bitirmemiştik hocam?" Üçümüz birden öldürücü bakışlarla inek Şeyda'ya baktık. Biz sanki bilmiyoruz işimizin bitmediğini... Biz inek Şeyda'ya öldürücü bakışlarla bakmaya devam ederken Muhsin Hoca konuştu.

"Bence dersinizi almışsınızdır." Elimdeki toz bezini, aldığım masaya geri bırakırken diğerleri de ellerindeki malzemeleri bırakmıştı.

"Anıl?" Muhsin Hoca Anıl'ı yanına çağırdığında köşeye bıraktığım çantamı sırtlanıp spor salonunun çıkışına doğru ilerledim. Uras da koşarak bana yetişmişti.

"Birlikte yürüyebilir miyiz?" Tek kaşımı kaldırarak ona baktığımda şirince gülümseyip konuştu.

"Bu kadarına izin verirsin bence." Tamam, pes etmiştim. Daha fazla direnmeyecektim çünkü direndikçe daha fazla üzerime geliyorlardı. Söyleyeceğini söyledikten sonra bir daha beni rahatsız etmemesini umuyordum.

"Peki, ama sadece okulun çıkışına kadar."

"Tamam." Spor salonundan biraz uzaklaştıktan sonra konuşmaya başladı.

"Ben aslında... O gün sana söylediklerim için özür dilemek istiyorum."

"İnan bana umrumda bile değil."

"Seni kırdım?"

"Kırıldığım şey senin aptalca sarf ettiğin sözler değildi Uras. Yani hayır, kırılmadım." O gün Anıl'ın neden böyle bir şey yaptığını düşünmekle öylesine meşguldüm ki Uras'ın bana ne söylediğini bile hatırlamıyordum.

"Ben yine de bunun için kendimi kötü hissediyorum. O gün sanırım kıskandığım için bu kadar ileri gittim." Kaşlarım söylediklerinin etkisiyle çatılırken adımlarımı durdurup ona baktım.

"Kıskanmak?" Dudaklarını birbirine bastırıp bakışlarını yere diktiğinde arkamdan gelen ses dikkatimin dağılmasına sebep olmuştu.

Hızlı bir şekilde arkamı döndüğümde Anıl'ın hırsla duvarı yumrukladığını görmüştüm. Hiçbir şey düşünmeden Uras'ı orada öylece bırakıp Anıl'ın yanına koşarken çırpınan kalbime anlam veremiyordum. 

Vakit kaybetmeden onun yanına varıp ellerini daha fazla yaralamaması için tuttuğumda benden kurtulmaya çalışmasına rağmen inatla onu bırakmamıştım. Elleri çoktan yara bere içinde kalmıştı.

Ellerini benden kurtarmaya çalışırken birden beni kendine doğru çektiğinde nefesimi tutup kocaman açtığım gözlerimle ona baktım. Gözleri boşluktaydı ve muhtemelen beni görmüyordu ama ben her şeyin fazlasıyla farkındaydım ve yapabildiğim tek şey adını söylemekti.

"Anıl?"  Ona seslendiğimde sanki varlığımı yeni fark etmiş gibi gözleri gözlerimle buluştu ve kızarmış mavi gözlerinlerinden bir damla serbest kalarak yanaklarından yavaşça süzüldü.

Muhtemelen Muhsin Hoca'nın söylediği şeyle ilgiliydi ama ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Belki de bu yüzden bu kadar erken çıkmıştık, kim bilir?

"Ne oldu?" Kolları aniden bedenime sarıldığında kaskatı kesilmiştim ama çok kötü göründüğü için onu ittirmedim. Başını omzuma yaslarken titreyen sesiyle fısıldadı.

"Babam..."


***

Beni rahatsız eden bir şeyden bahsetmek istiyorum. Bunu birkaç kez gördüğüm için açıklama ihtiyacı duydum.

Ben bu kitabı hem kendimi hem de sizleri eğlendirmek için yazıyorum. Ve gerçekten verdiğiniz destekle yürüyor bu kitap. Çünkü ben kolayca sıkılan bir insanım, her hafta bölüm atıyorsam bu sizler sayesinde.

Bazıları ne hikmetse kitabın bölümlerine tek bir yorum atmazken ve oylamazken kitabı bırakırken bana belirtme ihtiyacı duyuyor. Ve emin olun hepsine cevap veremesem de kimlerin bana yorum yaptığını biliyorum.

Kitabım herkese hitap etmeyebilir. Öyle bir şey beklemiyorum zaten. Ama size hitap etmeyen başkalarına da hitap etmeyecek diye bir şey yok.

Saçma diyen de oldu. Ama kitap henüz bitmedi ve saçma kelimesi sadece bir ön yargı. Ben yazdığım her kelimeyi kafamda bir yere oturtarak yazıyorum. Siz şu an anlayamıyor olabilirsiniz ama yazdığım hiçbir olay boş değil ve bunu ancak ilerleyen bölümlerde anlayabilirsiniz.

Boş bir kitap da değil. Her ne kadar mizah ağırlıklı olsa da gençlerin yaşadığı problemlere değinmeye çalışıyorum. 

Edebi bir değeri var mı? Yok. Ama ben böyle bir vaatte bulunmadım. Zaten texting kategorisinde bunu ne kadar başarabilirim bilmiyorum. 

Toparlayacak olursak benim kitabımın hangi çizgide olduğu ilk bölümden belli zaten. Nasıl arayışlarla okumaya devam edip 30 küsür bölüm okuduktan sonra bırakıyorsunuz anlayamadım sdşlfkdsşgj

Cidden bunu kafama takmıyorum ama neden bırakırken yorum yapma isteği duyduklarını çözemedim. Mesela ben eğer kadını aşağılayıcı bir şey görürsem bunu yazara belirterek bırakırım. Ya da toplum ahlakı gibi önemli bir sebep olmalı. Normal şartlarda kitap bana sarmadıysa sessizce kütüphaneden çıkartırım ve konu o noktada kapanır.

Anlayamayrum sdşlfkjldsşjgşdsg

Neyse bunu yazma nedenim bundan sonra kitabı bırakmaya niyetlenen olursa lütfen SESSİZCE bıraksın dsfşlkdlşgkdfş

Sizleri seviyorum yanaklarınızdan öpüyorumm♥

tm.

tşk.

öd.

bb.


Continue Reading

You'll Also Like

yirmi By ilayda

Short Story

752K 56.4K 73
hazar biraz duyarsız, biraz da sinir bozucu birisi boyxboy ve texting
1.9M 180K 60
Ulaş: Hani sen bana ilk mesajında demiştin ya Ulaş: Dizi, film ve kitaplarda herkesin sevdiği yan karakterler gibisin diye Ulaş: O zamanlar bu benim...
2.9M 140K 44
|Tamamlandı. Pelin kendini yanlışlıkla üç erkeğin olduğu bir grupta bulur. Bu grupta onlara küçük bir yardım ederken gerçek aşkı ve arkadaşlığı burad...
802K 36.1K 61
Esmer bir ten, gömleğinden taşan kol kasları, hafif kısılmış ciddiyetle bakan ela gözler, kirli sakal, siyah ve kahve arası saçlar. Allahım galiba ha...