BAKANIN OĞLU

By yaseminabvaa

1.2M 52.6K 19K

Sen bana olursun. More

1. BÖLÜM "BASKIN"
2. BÖLÜM" CESARET"
3. BÖLÜM "ŞÜPHE"
4. BÖLÜM "ŞAH DAMARI"
5.BÖLÜM "KARIŞIK"
6. BÖLÜM "LİLİTH"
7. BÖLÜM "IŞIĞIN VAR"
8. BÖLÜM "HAİN"
9. BÖLÜM"MÜZİK KUTUSU"
10. BÖLÜM "GECE"
11. BÖLÜM "KADERİN CİLVESİ"
12. BÖLÜM "BENCE BANA OLURSUN"
13. BÖLÜM "KELEPÇE"
14. BÖLÜM "İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN"
15. BÖLÜM "SARHOŞ RUH"
16. BÖLÜM "YALANCI KIZIL"
18. BÖLÜM "OYUN BOZAN"
19. BÖLÜM "İZİN VER VARLIĞIM YARA İZİNDE BENİM YARAMI AÇSIN"
KISA SÜREDE ULAŞTIĞIMIZ BAŞARI
20. BÖLÜM "ŞAŞIRTAN SÜRPRİZ"

17. BÖLÜM "YAKIŞIKLI BEBEK"

38.7K 2.2K 663
By yaseminabvaa


Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen, ilgi olunca içimden yazmak geliyor.

Yeni bölüm için bana Sövenler olmuş, üşüttüm, üç gün boğaz ağrısı çektim, anca yazabildim.

17 BÖLÜM "YAKIŞIKLI BEBEK"

Sarhoş kadınım güçsüz ve iradesizdi. Beni saatler önce zihnine hapsedip çığlıklarımı duymazdan gelmişti. Pes ettiğimi düşünmesini istedim, hatta çabaladım, onu buna inandırdım. İçkinin ağzında bıraktığı hoş tadın zevkini çıkarmasını bekledim. Şimdi tırnaklarımı ruhumda gözlerini açan zayıf kadına geçirmenin zamanı gelmişti. Hareket halim yatağa uzanmamla geçmişti, haliyle baş dönmem son bulmuştu. İki amber gözü yine iki olarak görüyordum, ilgimi çekmeyen eşyalar yerli yerinde duruyordu ve yüzümü sağıma yatırmaya çekiniyordum. Yaman'ın tehtidiyle karşı karşıya kalacağıma bu fırsatı şansa dönüştürmeye karar verdim.

Ağzına bir tane geçirdim, benden uzaklaştığında inledi, sağlammı değilmi diye ağzını yokladı.

"Sürprizlerden nefret ederim ve yabancılardan hediye kabul etmiyorum."

"Ne ağzıma vuruyorsun, şiddete başvurmadan da fikrini belirtebilirsin."

"Geri zekalısın anlayabileceğini düşünmüyorum."

Dizlerinin üstünde durdu, bir eliyle bacağını kavramıştı, diğer eliyse hasar bıraktığım çenesini ovuşturuyordu. İçimdeki ses beni yola nasıl getireceğinin hesabını yaptığını söyledi. Yanılmıyordu, gözlerinden her şey okunuyordu.

"Ben senin gözünde nasıl bir adamım?" Akımı bulandıran sorusu hislerime dokundu. Onu arada düşünüyordum, belki pisliğe bulaştığım içindi, yada aşırı ısrarcı olmasındandı bilmiyorum. "Davana bakan hakim sıfatımı unut, kişiliğim hakkında fikrini belirt."

"Yakışıklısın bebek." dediğim anda güldü, görünen beyaz dişleri zihnimde bir ampul yaktı. "Ağzını çok geniş açma diş protezin düşecek." Yaşını sürekli gözüne sokmam pekte umurunda değildi, ağzı kulaklarına vardı, keyifli sesi odanın içini doldurdu.
"Yaşlandığını kabul ettin dostum, böyle devam." Yumruğumu havaya kaldırmıştım, Yaman'ın sesi kısıldı ve dalgasını yavaşça kaybeden deniz gibi duruldu.

"Sen inanılmaz bir kadınsın. Tanıdıklarıma benzemiyorsun."

Gözlerimi devirdim. Dünyadaki tek kızıl ben mişim gibi davranacaktı yine. "Beni övmeyi bırakmazsan gözünü morartırım hödük."

"Dua et sarhoşsun, yoksa bana saydığın küfürleri sana bir bir yedirirdim." Yanıma uzandı, yan dönüp dirseğinin üstünden yükseldi. Yakınlığı savunma duvarımı yıkıyordu, keskin kameyla kokusu ciğerlerimi deliyor beni nefessiz bırakıyordu.

"İbinelik etmezsen ağzımı bozmam."

"Benimle ilgili değil, bu senin kanında var." Elinin tersiyle omuzumu okşadı, göz kapaklarımı kırıp temasına baktım.

"Çek lan o elini." diye tehdit ettim, parmakları duraksadı, ince bir çizgi halinde boynuma tırmanmanın hayalini kurdu. "On saniyen var, parmaklarını tek tek kırarım." O kadar güçlü değildim, ama içki tüm eksiklerimi tamamlamıştı. "Süren doluyor." İnat etmedi, parmaklarını avuçlarında topladı. "Ha şöyle naneli şekerim yola gel." Sesim yumuşadı. Yaman mal gibi yüzüme bakınca huylandım, başımı onun aksi yönündeki omuzuma meylettim.

"Saçlarını açıyorum, rahatlarsın."

"Çok istiyorsan yap, ayda yılda bir işe yaramış olursun." diye laf soktum hemen. Yaman benim bitirdiğim satırın noktadan sonrasını getirmedi. Saçlarımla uğraşmaya başladı. Parmaklarının yumuşaklığı iyi hissettiriyordu. Bana dokunduğunda rahatsız olmuyordum, aksi içimde uyarılmayı bekleyen duygulara hayat veriyordu.

"Tamamdır. O kadar uğraştım, yüzünü bana dön bari."

"Peki hanım evladı." Sadece yüzümü değil, bedenimide Yaman'a döndüm, ellerimi başımın altına aldım, aynı pozisyondaydık tek fark onun dirseğinin üstünde durmasıydı. "Beni evine getirdin, aklım başıma geldiğinde kıçını tekmeleyeceğim."

"Yine mi tehdit?" Başını iki salladığında içini çekti. "İçki içince ağzın çok boş laf yapar oldu."

"Senin kokmuş ağzından, küflenmiş laflarından iyidir." Sert tuttuğum sesime çatık kaşlarım eşlik etti, Yaman iki kaşımın ortasındaki ince yarığa parmağını uzatınca kaşlarımı sakın babında yukarı kaldırdım. Havada asılı kalan eli yönünü değiştirdi, alnıma düşen kalın saç tutamını parmaklarının arasına aldı, biraz okşadı, sonrada geriye itti. Koklamak istediğini hissettim, o kadar ileri gitmesine müsaade edemezdim. Şimdilik sadece okşayabilirdi.

"Dalgalı saçların yumuşak, kökleri ince ve güzel kokuyor olmalılar."

"Şampuanımı yeni değiştirdim, bilemem." Yalan söylemekte üstüme yoktu. Yıllardır aynı sabunu ve şampuanı kullanıyordum. Yaman ileri gitmesin diye zihnimde açılan kapıdan geçtim, şeytana yine uydum ve elime hiçbir şey geçmemişti, günahın renginden başka, kefaretini kendimi koruma güdüsüyle ödeyecektim sanırım.

"Ben sana ait has kokudan bahsediyordum, kullandığın şampuanla ilgili değilim."

Omuz silktim. Keyfi bilirdi.

Saçlarımı okşamayı bırakıp yüzüme geçti, şakağımdan inen işaret parmağı kavis çizip elmacık kemiğime tırmandı, burun kemiğimden yükselip ucundan indi ve soluğu dudak kıvrımımdaki çizgilerde aldı. Sessizce, büyük bir heyecanla üst dudağımın etine dokunduğunda parmağını ısırdım, nefesi kesildi, çekmeye çalışınca dişlerimi iyice ucuna geçirdim. Yaman'ın dudaklarından savrulan küfür boğuk çıkan sesiyle eridi, şiş parmağını düşlerimin arasından çekince dediklerinden hiçbir şey anlamadım. Korkudan geri çekildi, elini havada hızlandırılmış yelpaze gibi salladı.

"Canın mı yandı bebiş?"

"Sen..." Dişlerini sıkıyordu, bana söyleyecek özlü sözleri kalmadığından öfkelenmişti.

"İltifata gerek yok, inan bana alınmam." Dalgamı geçerken güldüm, onunla uğraşmak çok keyifliydi ve beni gecenin bir yarısı evine getirdiği için hesabını soruyordum. Nedense ileri gitmeyeceğini biliyordum. Benden faydalansaydı şimdi çoktan yapmıştı. Yeni yetme oğlanlar gibi duygu yoğunluğundan biraz karışıktı, hayattan ne istediğini biliyor ama kalbinin kapılarını nasıl, hangi yolla kime açacağını bilmediği kesindi.

Bakanın Oğlu'nun en zayıf yanının kalbi olduğunu çok geç anlamıştım.

Bana söylemek istediği sırrı neydi acaba?

"Parmağımı az kalsın koparacaktın." dedi bana kızarken, bu sefer ciddiydi, canı çok yanmış olmalıydı.

"Seni uyardım, yaklaşma dedim. Sen ne yaptın parmağını ağzıma soktun eh bende zevkle ısırdım."
Şişen parmağına dokununca inledi, ah o kibar erkeklerden, hoşlandığım tip, şimdi genişte düşünüyordur. Zihnimde yanan ikinci ampul kaba erkek dar görüşlümü dedi. Cevabım pek değil oldu, aslında hayatımda yer edinenler öyleydi, bu ön yargı zamanla gelişti, benim için artık fikir haline gelmişti.

"Sarhoşluğuna veriyorum yoksa-"

"Boş tehditlerinden biri yine." Bilerek sözünü kestim, adam yerine konulmayınca kontrolünü kaybediyordu ve bana açık veriyordu.

İnsan sarrafı olmak ne büyük şans.

"Çıngıraklı yılan gibisin. Sana yaklaştığım gibi sinsice sokuyorsun, etime geçirdiğin dişlerinden kanıma süzülen zehir kalıcı, hem hoş hem can yakıcı." Göğsünü yukarı çıkaran bir nefes aldı. "Sen böyle garipsin işte, neden bilmem yakın durmak geliyor içimden. Belki iki yüzlü olmadığın içindir."

"Hiçbiri değilim." Söylediklerinden etkilendim, ama ilgili değilim mesajını verdim. Yaman'la yakınlaşmak istediğim son şey. "Ayrıca güzel yılanlarda var, Medusa gibi, ki ben yılan dansıyla şöhret kazandıysam sende akrebin soyundan türemişsin demektir. Korkak gibi saklanıyor ve ummadık anda sinsice sokuyorsun, kazıkçı."

"Bana etmediğin laf, itham kaldımı acaba diye düşünüyorum. Bu saçmalığı daha ne kadar sürdüreceksin?"

Evet, Yaman'ı bıktırmıştım.

Karşı atağa geçmek için hazırlandığımda göz kapaklarım kendiliğinden kapandı. Birden yorgun düşmüştüm, kanımdaki alkol etkisini yitiriyordu. Adrenaline ihtiyacım vardı.

"Uyudun mu?"

Çok beklerdi. "Yaklaşırsan o kurtlu gözlerini oyarım."

Onu tehdit etmeme rağmen yatakta hareketlenme oldu. Göz kapaklarımı güçlükle açtım, bulanık görüntü yavaşça etkisini yitirince görüş açıma Yaman'ın suratı girdi. Yine yakındı. Karanlık siyah rengi olmadan geceye hükmedemeyeceği bilip tekrar onda kaybolması gibi benden bir türlü uzaklaşmıyordu.

"Hiç erkek arkadaşın oldu mu?"

Düşünmeden sualini yanıtladım. "Evet, yıllar önce sevmiştim."

"Onunla veya bir başkasıyla ilişki yaşadın mı?"

İleri gidiyordu ve ben dilimi susturamıyordum, görünmeyen bir güç tarafından zorla konuşturuluyordum sanki. "Kimseyle ilişki yaşamadım, o iş evlenmeden olmaz."

Yerine gelen keyfinin içine edeyim Yaman Çakırlı.

"Çabama, senden gördüğüm şiddete değdi." Elimi avuçlayıp öptü, dudaklarının tenimde bıraktığı yumuşak dokunuş garipti. "Hayatında kimse yok. Beni reddetme lüksün ise artık hiç yok."

"Yanılıyorsun." dedim planlarım son anda aklıma gelmişti. Sahte ilişkimi iyi veya kötü zihnimdeki yürürlükten geçirmeliydim. "Onu çok seviyorum."

"Yemedim." Kolumun iç kısmını öptü, yavaşça yukarı çıkıyordu. "Şu yalan söyleme işinde kendini geliştir, çaylaklardan farksız değilsin."

"Gözlerim mi ele veriyor beni?" Saçlarımı boynumdan temizleyince durdu, gözlerime baktı.

"Gözlerin kusursuz. Bana yalan söylerse gri renkleri inanırım, üzerimdeki etkilerini tahmin bile edemezsin."

"Seni parmağımda oynatacak kadar mı?"

Başını aşağı yukarı salladı, bu sefer gülümsemedi, dahada ciddileşti. "Zaten yapıyorsun ve yaptığının bilincinde değilsin. Davayı neden uzattım sanıyorsun, elimdeki kalemi kırmadan hükmünü verebilirdim, ama yapmadım, seni tanıdım, ilgimi çektin, ilk defa mantık çerçevesinin dışına çıktım, aklın yoluna taş koydum ve iç güdülerime giden yolun kapısını araladım. Pişman mıyım hayır, iyiki yapmışım." Bedenimi baştan aşağa bakışıyla taradı. "Zira bu manzaraya değdi."

"Beni evime götür." dediğimde bakışları değişti, masumiyet yüzünden aktı. Savunmasızdım, bu yüzden tenime dokunduğunda tereddüt ediyordu. "Sıkıldım." Sırt üstü uzandım, Yaman kolundan destek almış yakınlığıyla sinirlerimi geriyordu. "Hadi, acele et." Kolunu ittim, uykum vardı, yatağım olmadan başka yerde kolayca uyuyamazdım. "Yaman Bey."

Saatlerce konuşmamışım gibi sessizce beni izleyip söylediklerime kulak tıkamıştı.

"Beni evime bırakırsan adını tek söylerim."

"Ah güzel teklif." Elimi tuttu yine, parmaklarını parmaklarıma sarıp eklemlerimin hakimiyetini benden aldı. Elimi yüzüne kaldırınca ona karşı koydum, şu an birine, bir erkeğe dokunmam imkansızdı.

"Yapma, canım yanacak."

Parmaklarımın gücünü yüzünün sınırlarında durdurdu, sesim o kadar içten çıkmıştı ki Yaman'ın gözlerinde beliren arzuyu tuzla buz etmişti.

"Seni incitmek istediğim son şey bile değil. Asla. Olamaz. Canımın yanmasına dayanırım, senin üzülmeni göze alamam. Temastan hoşlanmıyorsun bende durum aksi, konu sen olunca yakınlaşmak istiyorum." Parmaklarım hala parmaklarının esaretindeydi, burada bitirse, artık dursa rahatlayacaktım.

"Benimle kal, yanımda uyu, söz seni sabah evine bırakırım."

"Şerefsizlik yapıyorsun. Hep itlik peşindesin, ağzımı bozduruyorsun bana."

Ayak direten Yaman küfürlerime bağışıklık kazanmıştı. Adama etmediğim laf kalmadı, umurunda değildi.

Kapı zili sessizliği bozdu. Yaman elimi bırakıp yataktan indi. Odadan çıkarken elimi alnıma koydum, başım zonklamanın ön açılışını yaparken Süleyman'ın sesi kulağıma geldi.

"Efendim eve girdiğinizden beri arıyor."

Yaman "Ben hallederim." dedi, kapanan kapı sesini takiben adımları kısa sürede kapı eşiğine düştü. Elindeki telefonum çaldı, yatağın ayak ucuna gelince açtı ve kulağına götürdüğü gibi yüzünü buruşturup telefonu kulağından uzaklaştırdı. Tahminimce Eda cırlamıştı. Geç kalmıştım, şimdi çıldırmış vaziyette elindeki telefonla salonda yada odamda volta atıyordur.

"Arkadaşın seni biraz... fazla merak etmiş gibi."

Telefonu komodin üstüne atıp yatağa dizini geçirdi. Telefon komodin yüzeyine sertçe çarpıp ses çıkardı. Kırılma söz konusuysa kullandığım markanın çıkan son modelini alacaktı, bizde böyle işlerdi emanete göz kulak olmayan cezasını cebinden çıkarırdık.

"Eda canını okuyacak, yetmeyecek seni liğme liğme edecek."

Yaman ağırlığını yanıma yığdı, saçlarımı geriye yatırdı. Bakışları gecenin sonunun geldiğini söylüyordu gözlerime, ifadesinde veda vakti okundu.
"Senden bana geriye hiçbir şey kalmadı demek istemiyorum yokluğunda, bilinçsizce ileri gitmeyi düşünüyorum." Eğilip çene altıma uzun bir öpücük bıraktı, ona dokunmadan ellerimi iki yanımda yatağa bırakmıştım, direnmek dünyanın en zor işi olmuştu bu saatten sonra.

Telefon son defa çaldı. Yaman keyifsizce küfür savurdu. Bedenini çevirip komodinin üstündeki telefona elini uzattı, parmaklarına gelsin diye uğraş verdi ve saniyeler sonra ekranına bakmadan alıp açtı.

"Yine ne istiyorsun." dedi sertçe, sesi ben güçlüyüm dedi arkadaşıma.

"Getiriyorum dedimya."

Karşı tarafı dinledi.

"Beş dakika mı sen aklını kaçırmış olmalısın, kanatlanıp uçsam en az on dakika sürer ve güle güle!" Telefonu tamamıyla kapattı. Uslu kız pozisyonuma bakarken pes ettiğini haykıran o doyumsuz, hep duymak istediğim mükemmel sen, siz kazandınız homurtusunu işittim.

"Gidiyoruz." dedi, omzumun ucunu öptü. Telefonu cebine sıkıştırdı, kolumu boynuna dolayıp beni kucakladı. "Ailece Hakim olduğumu unutuyorsunuz." Kapıya yürüdü. "Tek lafımla hepinizi içeri tıktırırm."

"Yaparsın, güçlüsün. Senin gibi eşekler doğuştan şanslı çünkü."

Çıkış kapısının pervazında durdu, gözlerime baktı. "Yarın ayık kafayla seni görmeye gelirim ve bu gece hakkımda söylediklerini sana güzelce yedireceğim."

Takılmadım. Boş tehditleri anca cırmık kadar yer yakardı.

Yaman bahçe yolunda yürüdü. Geceleyin esen seri havadan iç çektiğimde boğulduğumu, içeride çok kaldığımı anladım. Arabanın yanında bekleyen Süleyman ön kapıyı açtı, Yaman başımı arabanın üst kısımlarına çarpmadan bedenimi yavaşça koltuğa bıraktı, kapımı kapatıp Süleyman'dan anahtarı aldı.

"Efendim, ben arabayı sürseydim." Yaman'ın kapısını açtı, işini yapmakta ısrarcıydı. "Siz arkaya geçin."

Yaman kaba elini Süleyman'ın omuzuna attı. "Git uyu, yorgunsun, Aslı'yı evine ben bırakacağım." Yaşlı adam başını salladı. Ellerini önünde birleştirip geri çekildi. Yaman direksiyonun başına geçti, kapıyı kapatıp emniyet kemerini taktı. Sessizce arabayı çalıştırıp yol aldı. Gecenin karanlığını arabanın iki farıyla aydınlatıyor uzun çizgilerini takip ediyorduk.

"Miden nasıl?"

"Uzun bir kaşıkla kazandaki çorbayı karıştırır gibi. Anlamadıysan kazan midem, çorba içki oluyor."

Yaman yoldan gözlerini alıp omuzuma düşen yüzüme baktı. "Kaşığın bu ilginç hikayedeki yeri ne?"
Düşünmeye koyulduğumda önüne döndü, tek eliyle direksiyonu kavramıştı, üstü biraz dağılmış, günün yorgunluğuyla arkasına yaslanmıştı. "Merakımı gider."

"Susar mısın."

Beni ikiletmedi. Gözlerini yoldan ayırmadan başını salladı. Yol boyunca yan profiline baktım, düzgün hatları zihnim tarafından kayıt altına alındı. Sabah gözlerimi açtığımda bu muhteşem görünüsünün silinmesini diledim, aklımı yoran çok şey vardı yolunda gitmeyen hayatımda, önceliğim kardeşim, aile dediğim insanlardı.

Kalbi gizemlerle örülmüş adamın geleceğimde yeri yoktu. Yaman'a uygun bir dille en yakın zamanda yol verecektim, şimdi yoğunlaşmam gereken şey sıkıntılı geçen süreçti, dava gününe kadar hâkimin tasasını çekecektim, dediklerine uyacak onu kendi yöntemiyle vuracaktım.

Bir erkek ömrünün sonuna kadar tanımadığı bir kadının peşinden asla koşmazdı. Dört haftayı verimli geçirip çocukça oyunlardan kaçınarak daha gerçekti hikayelerle Yaman'ın karşısında tüm cesaretimle duracağım.

Güç benim kalbimde, onun kaleminde değil.

Araba apartman dairemin önünde durdu. Yaman emniyet kemerini açmadan ön camdan etrafta göz gezdirdi. Geç olmuştu ve serserilerin cirit attığı saatlere denk gelmiştik.

"Korkuyorsun." dedim kendi canı için değil beni düşündüğünden etrafı koloçan ediyordu, yine de canını okumak, sürekli laf sokmak istiyordum. "Kaç saat geçince ineceğiz?"

"Soru yoğunluğuna artık yetişemiyorum."

Kapıyı açtı, arabadan inip etrafında döndü, onun her adımını izliyordum, bana geliyordu. Evime girerse kavga çıkacaktı, Murat kesin Yaman'a girecekti, gıcık almıştı çoktan. Kapımı kendim açmaya çalıştım, uğraşmaya devam ettiğimde Yaman kapıyı açtı, eğildi, hızla kolumu boynuna sardı, elini bacaklarımdan geçirip beni kucakladı. Onun yardımını istemediğimi söyleme fırsatı bulamadan apartman dairesine girdi. Asansörü tercih etti. Sessizce yukarı çıktık, asansörün kapısı iki yana
açılınca beşinci kata ayak bastık. Bir süre kapı ardında gözlerime baktı, zile basmayı aklının ucundan dahi geçirmiyordu.

Dakikalar sonra ağzını açtığında cebindeki telefonum çaldı ve söylemek istedikleri açılan kapıyla yarına ertelendi. Eda kollarını göğsünde kavuşturup bizi karşıladı. Sinirden dudaklarını kemiriyordu. Gözlerindeki endişeyi gülümsememle biraz giderdim.

"Aslı neden kucağında?" diye sordu, sert sesiyle Yaman'ı dövdü adeta. "Ne yaptın ona?"

"Hiçbir şey. Gece erken sona erdi, kaldıramadı içti." Yalanın hası diye buna derler. "Aslı'nın odasını göster bana."

Eda ayak diretmedi. Kapıdan çekildiğinde Yaman içeri girdi, salonu adımladı ve görmesini hiç istemediğim odama ayak bastı. Mahremiyetimi kirletmiş gibi kendimi kötü hissettim. Keşke bu anı zihninden silebilseydim. Eşyalarımda kısaca göz gezdirdi. Normal boyda bir yatak, yatağın iki yanındaki komodinlerin üstünde birkaç aile çerçevesi, pencereye bakan küçük kırmızı renkteki koltuğum- eşyalarımla tezat renhi Murat'ın tercihiydi- standart boylarda gri elbise doladım, duvara monte edilmiş ağaç biçimindeki kitaplığım, kitaplığın yanında çalışma masam ve sandalyem mevcuttu.

Kısacası fakirdim. Üniversite mezunuydum ama iş bulamıyordum.

Eda yanımızda belirince Yaman gözlerini eşyalarımdan aldı, yatağa ağır adımlarla yürüdü, gitmek istemediğini anladım. "Acele et." Eda'nın tehditkar sesini duymazdan geldi. Keyfine göre hareket etti. Beni yatağıma bıraktı, başım yastığıma düşünce rahatladım. Yaman ellerini sırtımdan ve bacaklarımdan çekti, omuzlarını dikleştiremeden ensesindeki elimi aşağıya kaydırdım, gömleğin yakasını tutup onu engelledim. Yüzünde şaşkınlık dalgası geçti, kal diyeceğime ihtimal vermiyordu.

"Yaman." Kanımdaki alkolden cesaret alıp unvan kullanmadan adını tek söylediğimde gözleri yıllardır yalnızlık çeken gözlerimi sıcak bakışıyla sardı.

"Gitme."

"Peki, sen nasıl istersen." Konuşurken heyecanını gizleyemedi. Yakasındaki elimi tutunca Eda aramıza girdi. Yaman'ı kolundan tutup benden uzaklaştırdı, yetmedi odadan attı.

"Evine git bayım, Aslının kafası yerinde değil, ki olsaydı odasına girdin diye şimdi çoktan hakkını vermişti." dediğini duydum, yataktan çıktım, salınarak kapı eşiğine yetiştim, Eda Yaman'ın dışarı iteklerken pervaza tutundum.

"Bizden uzak dur, Hakim falan dinlemem kartlaşmış derini acımadan sökerim." İyi laftı, etkili ve korkutucuydu. "Hadi başka kapıya." dedi Yaman'ın konuşmasına fırsat vermedi, onu evden attı, sonrada kapıyı suratına çarptı.

Telefonumun Yaman'da kaldığını son anda hatırlamıştım. Eda bana yüzünü dönmeden "Kapıyı aç, telefonum Yaman'da kaldı." dedim, omzunun üstünden bakındı, gülümsediğimde aynı karşılığı verdi. Sevmediğim kapı zili aramıza girdi, sesi duyunca yüzümü buruşturdum. Eda ayağını yere vurup ofladı, bizden çekiyordu.

"Bu son." dedi kendi kendine, kapıyı açtı.Yaman elindeki telefonu Eda'ya uzattı.

"Vermeyi unuttum." diye açıklama yaptı, Eda sessizce telefonu aldı, o sırada Yaman'la göz göze geldim, bana gülümseyince elimi kaldırıp salladım.

"Görüşürüz ahbap." dememle gülümsemesi yüzüne yayıldı ve aramıza kara çalı gibi giren Eda kapıyı Yaman'ın suratına ikinci kez çarptı. Eski filmlerdeki kötü kız karakter gibiydi. Sarhoş kadınımın saadetine mani olmuştu.

Eda ellerini belinin iki yanına koyup yüzünü yavaşça bana döndü. Öyle bir baktı ki gözleri benden hesap sordular. Seni dinliyorum ifadesinden çekindim, dudak büktüm. "Yaman'ın kıçına fena tekme attın."

"Ağzının bozukluğundan içtiğini anladım ve hesabını yarın vereceksin."

Sırıttım. Bu gece sıyırmıştım.

Eda yanıma geldi, koluma girip ağırlığımı üstlendi. "Hadi seni yıkayalım, ılık su iyi gelecektir, sonra rahatça uyu." Beni banyoya yönlendirdi.

"Murat nasıl? Beni hiç sordu mu?"

"Hakan gittikten sonra odasına çekildi. Açık ışığından uyumadığını, senin eve geri dönmeni beklediğini anladım. Sözün kısası seni merak etti."

"Bana kırgın olmasına dayanamam. Konuşsam hiçbir şeyi keyfinden yapmadığımı anlar, üzülmez."

"Yarın bebeğim. Murat küçük çocuk değil, seni anlayacaktır, sıkma canını."

Duş kabinine girdik. Eda konuyu Yaman'dan açınca katıldığım gecede yaptığım pislikleri üstten anlattım. Birlikte sırıttık. Ilık su tenimden akıp yoğun geçen gecenin kirini, alkol kokusunu benden atarken düşünmemeye çalıştım.

Zira aklım Yaman'ın söyledikleriyle doluydu.

🔥🔥🔥

Aslı'yı sevenler şuraya ateş kızılı bıraksın🔥

Yeni bölümde neler olacak sizce?

Tek kişisel INSTAGRAM hesabım ::Yasemin Abva A (başka hesaplara itibar etmeyin profil resmim tüm hesaplarımda aynı)
TWİTTER Yasemin Abva A

CESUR KİTABIMA BAKMAYI UNUTMAYIN

Sizi çok sevdiğimden hep aktifim, ❤️💚💛🧡🖤💜💙❤️🧡💖💗♥️🖤💜💙💚

Continue Reading

You'll Also Like

786K 15.4K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
1.3M 78K 48
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.
Atlas By m

Romance

47.6K 3.9K 19
Bir mantık evliliği hikayesi.
1M 43.8K 34
AGIRÉ DIL Serisi Arjin Nihraşan ❤️‍🔥 ...