No Feelings|VMin Texting ✓

By hosecious

102K 7K 2.1K

[vmin & hopekook] 14/07/2018 kmtaeh: Güzellik fetişim var, O da direkt olarak sana denk düşüyor Park Jimin. S... More

one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten (s)
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fifteen
seventeen (m)
eighteen
nineteen
twenty
twenty one
twenty two
twenty three
twenty four
twenty five
twenty six
twenty seven
twenty eight
twenty nine
thirty
thirty one
thirty two
thirty three (M)
thirty four
thirty five
thirty six
thirty seven
thirty eight
thirty nine
forty
forty one
forty two
forty three
forty four
forty five (final)
10k special

sixteen

2.5K 162 66
By hosecious

Çiftimizi böyle hayal edebilirsiniz.

-

Arabasının kapısını kapattığı gibi hızlı adımlarla, girişi beyaz renkteki ışıklarla aydınlatılmış mekâna ilerledi. Heyecanlı değildi, yalnızca içindeki merak duygusu onu acele olmaya yöneltiyordu. Jimin'in gözüne gayet profesyonel görünse de, Taehyung, daha önce duygu içermeyen bir seks yapmamıştı ve bu tedirgin olmasına yol açıyordu fakat üzerindeki beyaz, bol gömleğin göğsüne kadar açılmış düğmeleri bir perde görevini alarak, bu hissini tamamen gizlemişti.

Yeni boyattığı saçlarının alnındaki yerini düzeltirken inceledi bulunduğu mekânı. Sokağın aksine, bu yer fazla sakin bir ortamdı. Etraf ahşap masalarla donatılmış, loş bir şekilde ışıklandırılmıştı ve insanların bazıları kahvelerini yudumlarken, bazıları bir şeyler atıştırıyordu. Tanıdığı Park Jimin'in takılacağı ortamın en azından içkili olacağını düşünmüştü fakat bir bar sokağında bulunmasa bir aile mekânından farksızdı bu kafe.

Dışarıya bakan kısım cam bir duvardan oluşuyordu, pek göze batmamak amacıyla oradaki masalardan birine yerleşti Taehyung. Arkasına doğru yaslanıp ellerini masanın üzerine çıkarırken göz attı etrafına. Personel olarak birkaç garsondan başka kimseyi görememişti.

Önündeki masaya servis yapan garsona hitaben elini kaldırdı dikkat çekmek amacıyla, "Pardon, canlı müzik ne zaman başlayacak acaba?"

Karşısındaki kısa boylu adam dudaklarını araladığı an kulaklarına dolan ses ile bakışları birkaç metre ötedeki sahneyi buldu. Boğazını temizledi gözlerini zeminden ayırmayan beden, kahverengi saçlarının bir kısmı kapıyordu onları.

Taehyung, gülümsedi. İki aydır her diyaloglarının kirli geçtiği çocuğun bu kişi olmasıydı onu güldüren. Gri, düz kazağının sol kolunu avcu arasına sertçe sıkıştırmıştı ve diğer eli  mikrofonu sabitliyordu.

"Hepinize eğlenceler dilerim!" dedi bakışlarını nihayet karşısındaki insanlara dikerken. Titrek bakışları pek kalabalık sayılmayan kafede dolaştı, amacı arkadaşını bulmaktı.

Yalnızca bir saniye sürmüştü bakışlarının kesişmesi, dudaklarına geniş bir sırıtış yayıldı sahnedekinin. İşte bu, diye düşündü Taehyung. Benim tanıdığım Jimin'in sahneye çıkma zamanı.

Kahve saçlarını, gözleri tekrar odağını bozmazken geriye attı Jimin. Gerçek hayatta flörtleşmek çok daha zor olsa da, Kim Taehyung'u etkileyecekse her şeye göz yumabilirdi. Malum, onunla tanışmadan önce bile ilgi odağı, Taehyung'tu.

Ardından bakışlarını, bu gece hiç olmadığı kadar çekici görünen bedenden ayırdı ve şarkısına başlamak adına dudaklarını araladı. Taehyung ise, mikrofonla birleşmiş dolgun dudakların birkaç şarkı sonrasında kendininkilerle buluşacağını düşündükçe yumruklarını istemsizce sıkıyor, gecenin geri kalanı için gittikçe daha çok meraklanıyordu.

"Hyung! Seni buralarda görmezdim hiç." Parlak ve sahneye çivilenmiş bakışlarını önce omzuna koyulmuş parmaklara, sonrasında onun sahiplerine döndürdü. Kulaklarına dolan melodilerle süslenmiş muhteşem ses, karşısındakine gönderdiği bakışları engellememişti. En son haftalar önce bir barda görüştüğü Jeon Jungkook, karşısında kendisine koca koca bakıyordu ve onu özlemediği söylenemezdi. Taehyung'dan birkaç yaş küçük olmasına rağmen olgun bir kişiliğe sahipti fakat dışa vurduğu çocuksu davranışları ile daha sevimli duruyordu, iri gözlü çocuk.

"Selam Kookie, ben de böyle yerlerde takıldığını bilmiyordum."

Hyungunun yanına biraz daha yaklaşıp omzundaki elini koluna doğru yavaşça indirirken, gömleğinin ne kadar ince olduğunu fark etmesiyle yutkundu, Jungkook.

"Takılmıyorum ki." dedi gergince. "Bilmiyorsan, bu kafe Jin hyungun ve beni barista olarak işe aldı. Eh, işsizlik de bir yere kadar." Yüzüne ön dişlerinin göründüğü şirin bir gülümseme yerleştirdiğinde, Taehyung'un dudaklarını da esir aldı bu. Çocuğun gülümsemesini seviyordu.

"Ben de Jimin'i izlemeye gelmiştim." dedi. Jungkook'un ifadesi aniden değişmişti, bakışları masaya inerken dilini sertçe yanağının içinde gezdirdi. "O iyi birisi. Bizi tanıştırmana sevindim." diye devam etti Taehyung.

"Onu, benden daha çok sevmezsin ama, değil mi?" diye masumca sordu küçük olan gözlerini tekrar ona çıkarırken. Gayet bariz olan kıskançlığı Taehyung'u güldürmüş, Jungkook'un zaten kabarmış olan saçlarını karıştırmasını sağlamıştı.

"Çok sevimlisin Jungkookie." Hyungunun ona bu şekilde kapalı yaklaşmasından hoşlanmasa da, utanmadan edemiyordu bu sözler karşısında. Dudaklarından sessiz bir kıkırtı kaçarken derin bir iç çekti, yine sıcak olmuştu bütün bedeni. Yanakları kızarmıştı belki de.

Jimin ise o dakikalar boyu şarkıya vermişti kendini, gözleri hissetmediği fakat yalnızca empati ile geçiştirdiği duygularla kapanmış, aşk dolu sözleri döküyordu dudaklarından.

İnsanların alkışları camla kaplanmış kafeyi inletirken yanındakiyle konuşmaya dalmış Taehyung, başını kaldırmış ve şaşkınlıkla kendine doğru gelen bedene odaklamıştı bakışlarını. Yutkundu sertçe, üzerinde gayet spor duran kazağı olmadan nasıl görüneceğini hayal ettikçe bu yutkunmalar çoğalıyordu ve aralarındaki elektrik o kadar somuttu ki Jungkook'un büyük gözleri kaçırmamıştı bunu. Bakışları ikisi arasında mekik dokuyordu.

"Hoşgeldiniz, Bay Kim." demişti Jimin. Jungkook'a gönderebildiği en alay dolu bakışı yollarken devam etti, "Biraz zaman geçirmeye ne dersiniz? Yalnızca siz ve ben..."

Jungkook daha fazla dayanamayıp gözlerini onunkilerden ayırdığında tekrar araladı Taehyung'un gözlerini alamadığı dudaklarını, "Ah, sen de gelmek istiyorsan gelebilirsin Jungkook. Jungkook'tu değil mi? Umarım yanlış bilmiyorumdur."

Jimin önlerinde, masaya dayadığı parmaklarıyla ritim tuttu sessiz geçen saniyeler boyu. Taehyung, fazlaca etkilenmiş görünüyordu, arkadaşının gerçekteki ses tonu zararlı derecede dikkat çekiciydi. Fakat bu, fazla sürmedi, "Evet, Jungkook. İstersen bizimle gelebilirsin." dedi boğazını temizlemenin ardından. Jimin için de farklı şeyler söyleyemezdik, Taehyung'un derin sesi karşısında parmaklarıyla tuttuğu ritimler duraksamıştı.

Küçük olan, memnuniyetsiz olduğunu belli eder bir şekilde kafasını sağa sola salladı. Bunu her şeyden fazla istese de işini bırakamazdı fakat daha sonra sorabilirdi Jimin'in ukalalığının hesabını. Özellikle Taehyung'un yanında bu muameleyi görmek fazla kötü hissettiriyordu.

"Çalışma saatlerim bitmedi, üzgünüm."

Jimin heyecanla asıl odağına döndü. Jungkook konuşuyorken bile dikkatinin pek onda olduğu söylenemezdi.

"O zaman ceketimi alıyorum ve çıkıyoruz, Bay Kim."

-

"Jungkook'a davranışın da neydi öyle?"

Bara varmalarından itibaren yaklaşık bir saat geçmişti. Sanalda geçirdikleri konuşmalar gibi değildi hiçbir şey, flört etmiyor, normal iki arkadaş gibi zaman geçiriyorlardı. Başta biraz dans edip kendilerini gerçek hayattan soyutlamanın ardından şimdi de bar taburelerine yerleşmiş, yan yana muhabbet ediyorlardı.

Jimin, yüzünde oluşan saniyelik bir tebessümün ardından bakışlarını bar tezgahında birleştirdiği ellerinden, Taehyung'un gözlerine çıkardı.

"O çocuğa güvenmiyorum, Taehyung. Sen ne kadar seversen sev, benim nsfw hesabımı bulmuş ve bunu sana söylemiş birisi."

"Fena mı olmuş işte?" diye yaklaştı Taehyung ortamı gevşetmek amacıyla, ilk flört girişimiydi fakat Jimin pek oralı gözükmemiş ve anında cevap vermişti.

"Ben ciddiyim, Taehyung. Bir sırrım var ve bu, Jungkook ile tehlikede." Taehyung, anlayışla kafasını salladı. "Kısacası o velede ne kadar değer verdiğin umrumda değil, benim gözümde değişmeyecek."

"Bu kadar gerilme." diye fısıldadı Taehyung, müziğin bir süredir kesik olmasından faydalanıyordu. Tek omzuna parmaklarını yerleştirip sıktırdı, masaj yaptı hafifçe.

Bu hareketiyle Jimin, sırtını dikleştirmiş ve dişleri gözükecek şekilde sırıtırken kafasını geriye doğru atmıştı. Buluşma için olan heyecanı ve sahneye çıkmasıyla cidden gergin bir gün geçirmişti, ilişkileri bir ihtiyaç üzerine kuruluydu ve Jimin'in şu an kesinlikle bir şeylere ihtiyacı vardı.

Kafasını tekrar eski konumuna indirip vücudunu tamamen yanındaki bedene döndü.

"O zaman..." dedi işaret parmağını Taehyung'un göğsünde hafifçe konumlandırarak. "Gerginliğimi alacak çok iyi bir yol biliyorum."

Bu sözleri konuşmalarına ciddi bir nokta koyarken parmağını yavaşça aşağıya doğru kaydırması, Taehyung için bir virgüldü. Nefesini tuttu. Göğsünde hissettiği dokunuş yavaş ve tahrik edici derecede hafifçe kasıklarına kadar inmiş, ve pantolonu üzerinde aletini sertçe kavramıştı. Tuttuğu nefesi hırıltılı bir şekilde bıraktı Taehyung.

Karşısında, ona oldukça karanlık bakışlar atan çocuğun, parmaklarını hareket ettirip okşamaya başlamasıyla alt dudağını dişledi büyük bir zevkle.

"O yolu denemeye ne dersiniz, Bay Park?"

-

Eveggevevev3v hadi diğer bölüme geçin<3

Continue Reading

You'll Also Like

4.7K 716 8
I was scared of dentists and the dark [2017]
217K 8.9K 38
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
89.4K 3.6K 30
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
Jk. By taegi

Fanfiction

2.8K 435 16
Yoongi iki sene boyunca Jake adında bir çocuktan çok hoşlanıyordu. Kimsenin bilmediği bir sır olarak saklamaya devam ederken okulun en popüler çocuğu...