GİZEMLİ YABANCI

By SenaHera

698K 28.8K 4.1K

Adımlarım hızlanmaya başlamıştı. Korkuyu iliklerime kadar hissederken ne yapacağıma karar veremiyordum. Uzun... More

Gizemli Yabancı
Gizemli Yabancı 1
Gizli Yabancı 2 ( Savaş Bartur )
Gizli Yabancı 3
Gizemli Yabancı 4
Gizemli Yabancı 5
Gizemli Yabancı 6
Gizem Kokulu Ev
Gizemli Yabancı 8
Gizemli Yabancı 9
Gizemli Yabancı 10
Gizemli Yabancı 11
Gizemli Yabancı 12
Gizemli Yabancı 13
Gizemli Yabancı 14
Gizemli Yabancı 15
Gizemli Yabancı 16
Gizemli Yabancı 17
Gizemli Yabancı 18
Gizemli Yabancı 19
Gizemli Yabancı 20
Gizemli Yabancı 21
Gizemli Yabancı 22
Gizemli Yabancı 23
Gizemli Yabancı 24
Gizemli Yabancı 25
Gizemli Yabancı 26
Gizemli yabancı 27
Gizemli Yabancı 28
Gizemli Yabancı 29
Gizemli Yabancı 30
Gizemli Yabancı 31
Gizemli Yabancı 32
Gizemli Yabancı 34
Gizemli Yabancı 35
Gizemli Yabancı 36
Gizemli yabancı 37
Gizemli Yabancı 38

Gizemli Yabancı 33

8K 394 40
By SenaHera


Tabi amcamın sözüyle ben baya eğlenirken Savaş ve amcam için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildi. Kendime geldiğim de amcamın koluna girip:

'' Hadi evimize gidelim. '' dedim.

'' Gidelim tabi de siz de aranızda ki şu olaya bir çözüm getirin. Ya ayrılın bitsin ya da barışın olmaz böyle. '' derken gözlerini Savaş'tan çekmiyordu.

'' Amca evde konuşalım mı bunu. '' diyerek kolundan çekip yürütmeye çalıştım.

Bu aralar fazla asabiydi ama artık yaşlandığı için yaşına veriyordum birçok şeyi. Gerçi onlarla kalmaya karar verdiğim de bunların olacağını bilerek evet demiştim ama fazla alışmışım her şeye özgür karar vermeye şimdi birilerine sürekli hesap daha doğrusu haber vermek fazla geliyor. Amcamla beraber Savaş'ın aksi istikametine doğru yürürken Savaş'a iyi akşamlar dediğini duydum ama fazla konuşmasına izin vermeyerek daha fazla çekiştirdim. Eve gelene kadar söylenmelerine devam etti tabi. Yatağa uzandığım da günün yorgunluğuyla beraber hayal dahi kuramadan uykuya teslim ettim kendimi.

Ders çıkışı hemen kitabevine geldim amcam tadilat işleriyle uğraşırken bende kasada oturuyordum. Gerçi fazla müşteri gelmiyordu ama evde boş boş oturmaktansa buraya gelmek daha yararlı oluyor. Amcam alt katta işleri hallederken teyzem de pazar alış verişine gitti. Caddede oturan Hasan amcaları görünce yanlarına gittim. Canım sıkılmıştı tek başıma içerde oturmaktan Hasan amcayla Doğan abi tavla oynarken yanlarına oturup onları izlemeye başladım.

Nedense içim de bir boşluk vardı canım sıkılıyor ama bir yandan da iyi hissediyorum. Aslında can sıkıntısı da değil bu başka bir şey ama ne olduğunu bulamadım.

'' Zehra. '' adımın seslenmesiyle başımı kaldırıp sokağa baktığım da teyzemin elinde poşetlerle geldiğini gördüm.

Hemen yanına gidip poşetlerin yarısını aldım ve beraber dükkana geçtik. Teyzem:

'' Ayakların koptu. '' diyerek söyleniyordu.

'' Teyzecim söyleseydin beraber giderdik. Birde oradan buraya kadar taşırsan böyle olur tabi. Haber verseydin seni almaya gelirdim. ''

'' Yavrum zaten yolda Cihan beyi gördüm o getirdi sağolsun. '' dediğin de aklım çoktan Savaş'a gitti.

'' Bir de nasıl pahalaşmış Pazar. Fiyatları görsen manavdan farkı yok fazlası var... '' teyzemin söylenmeleri devam ederken Cihan'ın artık beni değil teyzemi takip ettiği düşüncesinin saçmalığı geçiyordu aklımdan.

Yerimden kalkıp paltomu giydim ve teyzemi öpüp eve gideceğimi söyledim. Dükkandan çıktığım da hala oyun oynayan Hasan amcalara selam verip yavaşça yürümeye başladım. Aklımda bir sürü düşünce var ama hiçbirini toparlayamıyorum. Gerçi toparlamak istediğimden de pek emin değilim ama neyse. Üst yola girdiğim de karşı kaldırımdan gelen kahkaha sesiyle bir an olsun gözlerim oraya gitti annem olduğunu iddia eden kadını gördüm. Genç bir adamın kolunda onun söylediği şeylere gülüyordu. Moralimi bozamayacak kadar değersi benim için. Bundan sonra eskisi gibi olmayacağımı söylemiştim kendime ve olmayacağım. Yolumu değiştirip alt yola girdiğim de asla karşılaşmayı ummadığım birini gördüm Yüsra'yı.

Onun evden dışarı çıkmadığına emindim. Gerçekten. Yani tamam çıkıyordur tabi ama yalnız değil. Yanına doğru ilerlerken beni görmesiyle yüzünde gülücükler açmaya başladı ve hızla bana doğru gelip boynuma sarıldı.

'' Zehra seni gördüğüme o kadar çok sevindim ki. Kızlar yalnız başına gitme bulamazsın dediğin de hiçbirini dinlemedim kaç yaşında insanım sonuçta kendi başıma bir yerde bulamayacaksam artık mahvolmuşum demektir. Ama gerçekten bir ara kayboldum zannettim. Seni görmeseydim Cihan'ı arayacaktım. '' derken taramalı tüfek gibi konuşuyordu.

'' Nereyi bulamayacaktın? '' dedin anlamayarak.

'' Evini. ''

'' Yalnız benim evim burası değil iki alt sokak. '' dediğim de yaptığım hatanın son anda farkına vardım. Tabi Yüsra'nın milim milim değişen ifadesi de bana yardımcı oldu. Dolan gözleri birazdan ağlayacağının habercisiydi.

Gerçekten bazen salaklığım tutuyor yok dans edeceğinin göstergesi. Aklımı bir an önce toparlamam lazım diyerek Yüsra'ya gülümsedim ve

'' Bazen ben bile karıştırıyorum Yüsra evi hala alışamadım seninde ilk seferde bulamaman çok normal. '' dedim durumu toparlamaya çalışarak.

Peki tam anlamıyla ikna olmadı ama ilk zaman ki ifadesi de ortadan yok oldu. Birden bu durumu fazla düşündüğümü fark edip daha geniş açıdan düşünmediğimi fark ettim ve günün ikinci kabalığını yaparak:

'' Neden geldin bir şey mi oldu? '' dedim.

Bunu açıklayacak bir düşüncem yok şuan. Sadece patavatsız bir günümdeyim o kadar!

'' Yok bir şey olmadı izin günümdü ve bende senin yanına gelmek istedim. Zaten tüm gün kızlarlayım bir de sen gelmeyince merak ettim. '' dedi ve benim bir şey söylemeye hazırlandığımı görünce hızla konuşmaya geri döndü.

'' Sen sormadan hemen ekliyim Savaş bey göndermedi beni hatta haber bile vermedim ama kızlar çoktan söylemiştir. Zehra ben seninle Savaş bey sayesinde arkadaş olmuş olabilirim ama hiç kimse için casusluk yapmam. '' dedi gözlerini kısıp çantasının kulpunu iki eliyle kavrarken.

'' Tamam küçük yandaş sen casus değilsin. '' derken gülümsememi durduramadım. Fazla fantastik filmlere daldım bu aralar. Bir an önce toparlanmam lazım!

'' Hadi eve gidelim. Neler yaptın yine? '' derken eve doğru ilerlemeye başladık.

Hemen bana yaptığı yemekleri sıralamaya başladı ve benim aç olan midem eve koşmak için adımlarını hızlandırdı.

Masayı hazırlayıp çayları da koyduğum da Yüsra'nın yanına geçip oturdum.

'' Anlat bakalım seni buraya getiren ne? ''

'' Dedim seni merak ettim. Sende gelmiyorsun artık, kızlarla da pek iyi değilim. '' dediğin de kendimi koyu bir muhabbetin ortasında buldum.

Hem evde ki durumları hem Savaş'ı hem de kızlarla olanları anlatınca ona biraz acıdım. Yani sorunlu bir ev ortamı vardı ama kalacak başka bir yeri ve iş imkanı olmadığı için oraya mecburdu. Tamam belki Savaş'la ilgili bir problemi yoktu ama iş arkadaşlarıyla sorunu vardı. Ve Savaş tamamen eski haline döndüğü için artık onunla da konuşamıyorlardı ve böylece evde herkes üstünlük sağlamaya çalışıyordu.

Şavaş'ın bu kadar çabuk eski haline dönmesine şaşırmıştım. Sonuçta değişim süreç isteyen bir şeydi ve Savaş uzun süre bunun için çabalamıştı şimdi kendini geri çekmesi vicdan yapmama sebep oluyordu. Ama benim de elimden gelen bir şey yok her şeyin üstünü örtemem.

Yüsra'yla biraz daha sohbet ettik, dışarı çıktık biraz da alış veriş yaptıktan sonra eve geç kalmaması için ayrıldık. Gerçekten iyi birisiydi onunla vakit geçirirken insan kendini huzurlu hissediyordu. Hiç art niyetli yaklaşmadığı için de olabilir tabi bu düşüncelerim. Ya da Savaş'ın çevresinde sadece... Neyse onunla ilgili şeyler düşünmeyeceğim.

Yüsra'yla ayrıldıktan sonra amcamların yanına dükkana geldim ama çoktan kapatmışlardı. Telaşla telefonuma baktım arama var mı diye ama Allah'tan yoktu. Her zaman telefonun sesi sessizde olduğu için başıma büyük dertler açıyordu. Eve doğru ilerlerken benimle beraber ilerleyen araba sessiyle eski anılara ya da zamanlara nasıl denirse arttık gittim. Durup arabaya baktığım da Cihan hafifçe baş selamı verdi ve Savaş arka kapıyı açarak arabadan indi.

Aklımdan hızla yoluma devam etmek gelse de durup onun yanıma gelmesini bekledim. Kaçacak gücüm bugün için yoktu. Yanıma geldiğin de oda böyle bir şey beklemediği için şaşkınlığını hemen anladım. Yürümeye başladığımız da onunla Yüsra'yı daha doğrusu evde ki düzenini konuşmak istediğimi fark ettim hatta bunun için sabırsızlanıyordum ama konuya nasıl gireceğimi bilmiyorum.

Gerçi bugün patavazsız bir günümdeyim değil mi? Yani yine boş ağızlılık yapıp konuya giriş yapmak yerine dalabilirim.

'' Bugün Yüsra geldi biraz konuştuk. '' dedim.

'' Biliyorum. ''

'' Sanırım evde eski huzur kalmamış ve arkadaşlarıyla sorunları varmış. Sende iyi bir patron olamamışsın. ''

'' Sen eve gelmeden önce ki halimize döndük sadece sen gelince huzur gelmişti sen gittin huzur bitti. '' dedi dümdüz bir sesle.

Hangi ara ilk başta ki halimize dönmüştük biz?

'' Savaş kendine gel. Böyle yaptığın için birlikte olamıyoruz farkında değil misin? '' derken sinirlerime hakim olamadım ve sesimi yükselttim.

Tabi aynı tepkiyle onun da bana parlamasını beklemiyordum.

'' Hiçbir şeyin farkında değilim sen gittiğinden beri. Seviyorum kızım işte sen gidince her şey yıkıldı. '' diye bağırdığın da sokak da olan iki kişinin kadrajına girdiğimizi fark ettim. Cihan şoka girmişti kesinlikle ve evden uzak olmamıza çok sevindim.

'' Savaş kouşmamız gereken şeyler var. ''

'' Sen her bunu söylediğin de kötü bir konuşma geçiyor ve ben senden daha da uzaklaşıyorum. Bu sefer öyle bir konuşma olmayacak. ''

'' Ne demek bu? Bundan sonra hiç mi konuşmayacağız? ''

'' Ne demek istediğimi biliyorsun Zehra beni daha fazla zorlama. ''

'' Seni zorlamıyorum Savaş sadece makul olmaya çalışıyorum o kadar. ''

'' Olma lan makul falan! Tek amacım üzülmeni engellemekti ama geldiğim duruma bak. Ben sen üzülme diye çabalarken sen beni paramparça ettin. Her şeyinle yok olup gittin. Geride bıraktığın enkazı düşündün mü hiç? ''

'' Savaş beni bu hale sen getirdin. Her şeyi benden sakladın. Ben cam vazonun içine koyup saklayabileceğin birisi değilim. ''

'' Anlamıyorsun değil mi? Ne kadar değerli olduğunu anlamıyorsun. Ama tamam sen nasıl istersen öyle olsun madem beni yok istiyorsun. Sen kazandın bundan sonra beni görmeyeceksin, benimle birlikte tanıdığın birçok kişiyi de. ''

'' Savaş saçmalama ben seni görmek istemiyorum diye bir şey demedim. Neden her şeyi yokuşa sürüyorsun. '' diye ona bağırırken o beni hiç duymadan arabaya ve hızla yanımdan geçip gitti.

Ne yani bir daha onu göremeyecek miyim? Sinirim bozuk, dağılmış bir halde eve gittim. Yatağımın içine girdiğim de gözyaşlarımı tutamadım ve bir bir akmaya başladılar. O kadar kötü hissediyorum ki birisi gelip evi başıma yıksa sesimi çıkaracak dermanım yok. Konu neden buraya geldi neden kavga ettiğimizi bile anlamadım.

Savaş'tan böyle bir çıkış asla beklemiyordum ve ummadık taş baş yarar misali düşüncelerim çığ gibi üstüme devrildi. Amcamla teyzem hemen yan odada oldukları için sesim onlara gitmesin diye uğraşırken bir anda saldım kendimi ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Az sonra kapının hızla açılmasıyla teyzem içeri girdi.

'' Yavrum ne oldu. Neden ağlıyorsun? ''

'' Savaş'la tamamen bitti teyze. '' dedim hıçkırıklarımın arasından.

'' Barışırsınız yavrum kendini harap etme bu kadar. '' derken telaşlı bir şekilde yanıma gelip saçlarımı okşamaya başladı. Yana kaydığım da yatağın içine girdi ve beni göğsüne çekti. Güvenli limanıma sığınmış gibi daha çok ağlama başladım.

Başımın ağrısından gözlerimi aralayamıyorum. Göz bandımda olmadığı için ışık aşırı derece beni rahatsız ediyor. Yanıma baktığımda teyzemi göremeyince saatin baya geçtiğini anladım ama bugün ne derse ne de dükkana gidecek enerjim var. Yorganı başımın üstüne kadar çekip tekrar gözlerimi kapattım. Beynim dün gece yaşadığım olayı yaşanmamış sayıyor ve tekrar uykuya dalmak istiyordu ama acım olduğu yerde durup o anlar gerçekti diye bağırıyor. Yorganı hızla üstümden atıp doğruldum ve telefonumu alarak Savaş'ı aradım.

Meşgul çağrısından sonra tekrar aradım. Telefonu açıncaya kadar arayacaktım. Onunla konuşmaya ihtiyacım vardı. Zaten dün geceki hali aklımdan gitmiyordu bir de onunla ayrılarak hata mı yaptım düşüncesi vicdan azabı çekmeme sebep oluyor.

Bir tarafım kendimi haklı görürken diğer tarafımın haksız görmesinin anlamı ne peki?

Tekrar aradığım da '' Sinyal sesinden sonra mesaj bırakınız. '' sesiyle hemen yerimden kalkıp yüzümü yıkadım. Saçlarımı hizaya sokup kot pantolon ve gömlek giyip çantamı da alarak odadan çıktım ve paltomla ayakkabılarımı giyip hızla aşağıya indim. Gözlerimin kızarıklığı belli olmasın diye güneş gözlüğümü takıp adımlarımı sıklaştırdım. Durağa geldiğim de kalkmak üzere olan minibüse zar zor yetişip boş koltuğa oturduğum da nihayet derin bir nefes aldım.

Ben Savaş'ın canını yakmak için özellikle bir şey yapmadım. Sadece bütün suçu benim üzerime yıkması omuzlarım da ağır bir yük gibi kaldı. Tamam suçsuzum demiyorum ama o çıkışları duyacak kadar bir şey yapmadım. Eğer yaşadığımız şey bir ilişkiyse ikimizin de dürüst ve açık olması gerekiyor ama Savaş bunu bana yapmak yerine saklamayı seçti. Ve şimdi onun yaptığı bir şey yüzünden kendimi harap etmeyeceğim.

Durağa inmeden önce Cihanı arayıp beni almasını söylediğim için indiğim gibi onun arabasına bindim ve şimdi de bahçeden içeri girdik. Her zaman ki gibi sakin bir bahçeyle karşılaşmayı düşünürken etrafta dolanan koliler ve bavullar tedirgin olmama sebep oldu. Savaş gerçekten buradan çekip giderse ve beni dinlemezse onu tamamen silerim! Bir daha dönüşü olmaz.

Nasıl bir çocukluk bu yaptığı? Ne yani aramız bozulduğun da hemen basıp gidecek mi? Tamam ayrılmış olabiliriz ama ikimiz de geri barışacağımız bildiğimiz halde şimdi böyle bir şey yaparsa çok yanlış birisiyle beraber olmuşum demektir. Eve geldiğim de arabadan inip kapıyı çaldım. O kısacık bekleme anı bile gerilmeme sebep oldu.

Kapıyı Yüsra'nın açmasını beklerken tanımadığım birisi açınca hiç bozuntuya vermeden içeri girdim ve Savaş'ın nerede olduğunu sordum. Kapalı terasta olduğu cevabını alınca hızla adımlarımı oraya yönlendirdim. Merdivenler beni nefes nefese bırakmıştı. Biraz dinlenmek için duvara elimi yaslayıp derin nefes aldığım da teras tarafından tanıdık bir kahkaha sesi geldi. Yavaşça adımlarımı oraya yönlendirdiğim de Savaş'ın omzuna elini koymuş ve içine düşecekmiş gibi duran kadını gördüm. Daha ne kadar iğrenç olabilirdi bir insan?

Sesimi çıkarmadan yanlarına geldiğim de beni fark eden kadın oldu. Adını bilmediğin ve anne demeye de bin şahit isteyen kadın. Gözlerimin içine bakarak Savaş'a:

'' Hayatım bir kız yüzünden bu hale gelmene dayanamıyorum. Lütfen... '' dediğin de

Savaş sözünü keserek hızla yerinden kalkıp omzunda ki kolu ittirdi ve:

'' Yeter Işıl sen kimsin de hayatıma böyle dahil olmaya çalışıyorsun? Önce haddini sonra da yerini bil. '' diyerek arkasını döndüğün de göz göze geldik.

Ağzımdan çıkan '' Konuşabilir miyiz? '' sözcüğü o kadar uzaktan geliyordu ki duyup duymadığına emin olamadım.

Ama yanıma doğru ilerleyip '' Konuşalım. '' diyerek elimi tuttuğun da nefes aldığımı hissettim.

Alt katta inip odasına geçtiğimiz de:

'' Onun burada ne işi var? '' dedim.

'' Gerçekten bunu konuşmaya mı geldin? '' derken tek kaşını kaldırmış alay edermiş gibi konuşmuştu.

'' Hayır bunu konuşmaya gelmemiştim ama arkamı döndüğüm de onun dibinde bitmesine bir anlam veremedim. '' dedim hesap sorarcasına.

'' Biz iş yapıyoruz Zehra hemen ipleri koparamam. ''

'' Tamam. Özür dilerim rahatsız etmek istemezdim. '' diyerek kapıyı açtım ve merdivenlere doğru ilerlemeye başladım.

Işıl terasta kahvesini içerken beni görünce gülümseyerek el salladı. İğrençti tek kelimeyle! Merdivenlerden inip dış kapıyı açtığım da içeride de telaşla toparlanan eşyaları gördüm. Gerçekten gidiyordu demek ki. Yolu açık olsun bu saatten sonra. Hem anlayıp dinlemeden iş yapıyor hem de o kadını yanında tutuyor. Böylece ondaki o çok değerli olan yerimi de gördüm.

Devam etsek bile benim onunla hala görüştüğünden haberim olmayacaktı demek ki. Bahçede ilerlemeye başladığım da Cihan:

'' Sizi bırakabilirim isterseniz. '' diye seslendiğin de hiç düşünmeden arabaya bindim.

Akmak için sabırsızlanan gözyaşlarıma içimden onun için değmez konuşması yaparken kendimi güçlü durmaya zorladım. Ama bahçeden çıkıp anayola girdiğimiz anda akan bir damla yaşı durduramadım. Cihan görmesin diye hızla yüzümü sildiğim de dikiz aynasından göz göze geldik. Hemen gözlerimi kaçırıp camdan dışarı bakmaya başladığım da ani frenle öne doğru gittim.

Araba durduğun da korkuyla başımı kaldırdım ve kaza yaptık mı diye yola baktım. Allah'tan kaza olmamıştı. Birden kapımın açılmasıyla Savaş'ı gördüm. Kolumdan tutup çekiştirerek beni indirdi. Gitmemek için çırpınmaya başladığım da beni kucağına alarak arabasına getirdi.

'' Savaş bırak beni. Ne yapıyorsun yolun ortasın da? '' diye söylensem de cevap vermeden yolumuzu kestiği arabasının ön koltuğuna zorla oturttu. Yanıma geçtiğin de sinirle ona bağırmaya başladım:

'' Ne yaptığını zannediyorsun sen? Zorbalığa da mı başladın artık, yol kesmeler kendi arabana almalar. ''

'' Diğer araba da benim arabam Zehra. ''

'' Olabilir buna mı takıldın yani? Nereye gidiyoruz? ''

'' Seni kaçırıyorum küçük. ''

'' Ne! ''

''Duydun. Konuşacağız. '' dediğin de tam cevap vermeye hazırlanıyordum ki daha konuşmama bile izin vermeden tekrar konuşmaya başladı.

'' Sakın cevap vermeye kalkma küçük hanım her şeyi mahvetmene izin vermeyeceğim. ''

'' Ne ben mi mahvettim her şeyi. ''

'' İkimiz mahvettik sevgilim şimdi de düzeltmeye gidiyoruz. ''

Merhaba arkadaşlar uzun zamandır bölüm yazamadım kusura bakmayın lütfen. Sınav haftam ve ev bulma telaşım vardı. Şimdiden hepinize keyifli okumalar diliyorum.

Sizce diğer bölümde neler olacak yorumlara yazarsanız sevinirim.

SİZLERİ SEVİYORUM : )))))))))))

Continue Reading

You'll Also Like

5.5M 292K 30
!Acemi bir dille yazılmıştır! Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar t...
79.2K 1.8K 37
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...
184K 10.1K 23
❝ Konserdeki Sevgilim: Mine, üç ay. Konserdeki Sevgilim: Sadece üç ay çıkıyormuş gibi davranacağız. Konserdeki Sevgilim: O kadar. Siz: Üç ayın sonun...
Atlas By m

Romance

49.5K 4.1K 19
Bir mantık evliliği hikayesi.