Yarın pazartesi ve okul yok, NASILSINIZZZ?
Alya - Anıl
Müge - Kaan
Simge - Barış
Geçen bölümde bazılarının kafası karışmış o yüzden şuraya kısa bir açıklama bırakayım dedim sdşfkdşsglşlsdkf
İyi okumalarrr ♥
***
Müge'yle pazartesi gününe söve söve okula doğru yürürken bir yandan tiyatro hakkında konuşuyorduk.
Ve bilin bakalım kimin kankası yedi cücelerden biri olmuştu?
Sebebi kısa olması değildi ki Müge kısa bir kız da değildi. Sebebi tamamen Kaan'la olan didişmeleriydi. Nurhan Hoca bu doğallığın sahnede iyi duracağını söylemiş ve ikisine de cüce rolü vermişti. Yani tamamen kendileri kaşınmıştı. Açıkçası Kaan'ın o boyla nasıl cüce olacağını merakla bekliyordum...
"Alya, şuraya bak." Müge'nin sesindeki telaş kaşlarımı çatmama sebep olurken işaret ettiği noktaya baktığımda ağzım kocaman bir o şeklinde açıldı.
Kaan ve Anıl siyahlar içinde okulun kapısına yaslanmış ve ellerindeki sigaralarla bakışıyorlardı. Hele Kaan, elindeki sigara onu yiyecekmiş gibi bakıyordu. Anıl bizim onlara yaklaştığımızı fark ettiğinde Kaan'ı omzuyla dürttü ve ellerindeki sigaraları daha yakmadan ağızlarına götürüp derin bir nefes çektiler.
Bu geri zekalılar ne yapıyordu?
Derken okul müdürünün sert sesi tüm bahçede yankılandı.
"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?" Anıl ve Kaan korkuyla yerlerinden sıçrayıp etrafa bakınmaya başladığında Muhsin Hoca'nın sert sesini tekrar duyduk.
"Okul formalarınız nerede? Şimdi de serseri mi oldunuz başıma hergeleler?" Bir anda ikisi de kulaklarını Muhsin Hoca'ya kaptırdığında gülmemek için kendimi zor tutmuştum. O siyah deri ceketleri giydiklerinde onlara kimsenin karışamayacağını sanmış olamazlardı değil mi? Lütfen o kadar salak olmasınlar...
"Hemen ailelerinizi arayacağım."
"Hocam, durumu açıklayabilirim." Muhsin Hoca Anıl'ın dil dökmelerine aldırmadan onları okula doğru sürüklerken Nurhan Hoca bu manzarayı fark etmiş ve telaşla onlara doğru koşturmaya başlamıştı.
"Muhsin Bey, onlar neredeyse 18 yaşında. Kulaklarından çekilme yaşlarını çoktan geçtiler." Nurhan Hoca'nın sesiyle Muhsin Hoca Anıl ve Kaan'ın kulaklarını bıraktığında Müge'yle kısa ama anlamlı bir bakışma yaşadık.
"Ship?"
"Ship."
"Nurhan Hanım, sizin de dediğiniz gibi bu sıpalar neredeyse 18 yaşındalar ama gün geçtikçe daha da ergenleşiyorlar."
Köşede Müge'yle ders notlarımızı okurmuş gibi takılıyorduk. Bu olayı tabii ki kaçırmayacaktım. Anıl'ın hiçbir rezilliğini kaçırmayacağım gibi.
"Eminim makul bir açıklamaları vardır. Öyle değil mi Anıl?"
"Hocam aslında ben... Şey yani, Kaan ve ben alıştırma yapıyorduk. Tiyatro için. Ne kadar çeşitli role girersek kendi rolümüzü o kadar zenginleştiririz diye düşünmüştük."
"Ah, bu düşünme enerjini biraz da diğer derslerinde göstersen keşke."
"Hocam benim not ortalamam 93'tü geçen dönem."
"Ne 93'ü lan? Notlar 50 üzerinden verilmiyor mu?" Kaan'ın söylediğine Müge'yle gizli gizli gülerken birden aklıma Anıl'ın not ortalaması dank ettiğinde duraksadım.
Ne demek 93?!
O kafa nasıl 93 ortalama yapabilirdi?
"Pekala. Bu seferlik ailelerinize haber vermeyeceğim. Bir daha olmasın." Anıl kafasını hafifçe sallarken müdür ve Nurhan hoca yan yana konuşarak okula doğru yürümeye başladı.
Ship Allah'ım, çok ship.
"Günaydın aşkım ve onun kankası." Kaan karşımızda dikildiğinde Müge sinirli bir şekilde ona bakıyordu.
"Sen benim başımın belası mısın?"
"Kızım farkındaysan az önce senin için bedboy oldum. Yani aramızda hiçbir engel kalmadı."
"Ne bedboy ama... Nurhan Hoca kurtarmasa uzaklaştırma bile alabilirdiniz." Müge'nin soktuğu lafa sırıtırken Kaan'ın da aynı şekilde Müge'ya bakarak sırıttığını gördüm.
"Nurhan Hoca candır lan."Kafamı iki yana sallayıp gözlerimi onların üzerinden alırken her zamanki gibi Anıl'ın bana baktığını fark etmiştim. Ara sıra bu bakışlarını yakaladığımda tuhaf hissediyordum.
"Günaydın." Sesindeki soğukluk kaşlarımı çatmama sebep olurken aynı ses tonuyla ben de "Günaydın" dedim.
"Bak, bana sadece bir şans ver. Eğer benimle bir gün geçirirsen ve günün sonunda bir saniyeliğine olsun sıkılırsan peşini bırakacağım." Kaan konuştuğunda bakışlarımı Anıl'ın mavi gözlerinden çekip tekrar Kaan ve Müge'yi incelemeye koyuldum.
Aslında Kaan tam da Müge'in hoşlanacağı tarzda biriydi. Komik ve eğlenceli olmasının yanı sıra yakışıklıydı. Biraz saftı belki ama Müge onu adam ederdi.
"Ciddi misin?"
"Peşini bırakmak konusunda ciddi değildim ama bana bir gün ayırırsan ne kaybedersin?" Müge kararsız bakışlarıyla bana baktığında Kaan'a başından beri ters yapmasının nedeninin ben olduğum gerçeği kafama dank etmişti. Anıl'ın bana yaptığı piçlik yüzünden Kaan'la arasında yaşanabilecek güzel şeylerden mahrum kalmasını istemezdim. Kaan Anıl gibi değildi. O kızlarla oynayabilecek kadar zeki değildi. Ya da aptal?
Her neyse işte.
Omuz silkip hafif bir tebessümle konuştum.
"Tamamen sana kalmış, benim için bir sorun yok."
"Harbi mi lan?" Cidden Kaan'dan hoşlanmıştı...
"Harbi." Hafifçe öksürüp Kaan'a döndüğünde mesafeli bir ses tonuyla konuştu.
"Hafta sonu müsaitim."
"Allaaah! Ben damatlık seçmeye gidiyorum. Görüşürüz!" Koşarak yanımızdan uzaklaşırken Anıl'ın kahkahasıyla buradaki varlığını hatırlamıştım.
Dakikalardır burada dikilip ne yapıyordu o dingil?
"Sen neden hala buradasın?" Gözlerini yavaşça devirirken kulağıma doğru eğilip fısıldadı.
"Etrafta Uras iti varken yalnız kalma diye."
"Hadi ya, sonra rezil ettiğin kızla dedikodun çıkarsa ne olacak? Bence bana fazla yaklaşma yoksa okuldaki popülerliğini kaybedebilirsin." Yüz ifadesi belirgin bir şekilde düşerken vicdanım biraz olsun sızlamamıştı. Beni okulda herkesin gözü önünde rencide etmesine rağmen hala dibimden ayrılmayacak kadar yüzsüzse bunlara katlanmak zorundaydı.
"Sana okul içinde yaklaşmama sebebimin bu olduğunu mu sanıyorsun? Cidden o kadar düşük müyüm senin gözünde?" Müge meselenin ciddileştiğini anlayıp usulca yanımızdan ayrılırken çantamı iyice sırtlanıp doğrudan Anıl'ın gözlerinin içine baktım.
"Yani, düşük demeyelim de şerefsizsin."
"Alya. Bilmem kaçıncı kez söylüyorum ve sen anlayana kadar bıkmadan söylemeye devam edeceğim. O sikik mesajları okula ben yaymadım. Ve senden uzak duruyorsam bu senin iyiliğin için. Hakkında kötü konuşulmasını istemiyorum. İyi bir namım yok."
"Lan geri zekalı. Sen gelip hayatımın içine sıçana kadar zaten kimse hakkımda konuşmuyordu. Şimdi bana fedakarlık rolü mü kesiyorsun? Bunlarla daha aptal kızları kandırabilirsin Anıl, beni değil." Yukarı bakarak sahte bir gülümseme sergilediğinde gözlerim adem elmasında takılı kalmıştı. Neden ya hu? Bakacak başka bir yer mi yoktu?
"Şu an herkesin ortasında olayın aslını anlatabilirim, ister misin Alya? Anıl'a yavşayan basit bir kız olmaktan çıkarsın insanların gözünde. Ama ne olursun biliyor musun? Anıl'ın aylardır peşinden koştuğu kız olursun. Ve emin ol bunu daha fazla konuşurlar çünkü ben kimsenin peşinden 1 saatten daha uzun süre koşmadım."
"Bu benim üzerimden iddiaya girmeni haklı çıkartıyor yani?" Başını yavaşça iki yana salladıktan sonra bakışlarını yere dikip kısık bir sesle konuştu.
"Boşversene. Ben sadece yavşak bir ergenim."
***
Şerefsiz falan ama kıyamıyorum ben bu çocuğa ya...
Nurhan Hoca'ya da şip buldum sdlfkşdglhf
Nursin falan skdfşslkgşlfkh
Hangimiz bekar öğretmenlerimizi şiplemedik çılgınlar gibi...
Hikayede en çok sevdiğiniz çift hangisi?
Gidem de gardaşımın kitabını okuyam, öptüm byyyyyyyy