Gaia

By ercanercig

141K 13.5K 1.5K

GAIA #Wattys 2018 yarışmasında "Hikaye Ustaları" kategorisinde ödül almıştır. Akıcı, sürükleyici, heyecan dol... More

GAIA Tanıtım
1. Kısım GAIA Bölüm 01
1. Kısım GAIA Bölüm 02
1. Kısım GAIA Bölüm 03
1. Kısım GAIA Bölüm 04
1. Kısım GAIA Bölüm 05
1. Kısım GAIA Bölüm 06
1. Kısım GAIA Bölüm 07
1. Kısım GAIA Bölüm 08
1. Kısım GAIA Bölüm 09
1. Kısım GAIA Bölüm 10
1. Kısım GAIA Bölüm 11
1. Kısım GAIA Bölüm 12
1. Kısım GAIA Bölüm 13
1. Kısım GAIA Bölüm 14
1. Kısım GAIA Bölüm 15
1. Kısım GAIA Bölüm 16
1. Kısım GAIA Bölüm 17
1. Kısım GAIA Bölüm 18
1. Kısım GAIA Bölüm 19
1. Kısım GAIA Bölüm 20
1. Kısım GAIA Bölüm 21
1. Kısım GAIA Bölüm 22
1. Kısım GAIA Bölüm 23
1. Kısım Sonu GAIA Bölüm 24
2. Kısım NEXA Bölüm 01
2. Kısım NEXA Bölüm 02
2. Kısım NEXA Bölüm 03
2. Kısım NEXA Bölüm 04
2. Kısım NEXA Bölüm 05
2. Kısım NEXA Bölüm 06
2. Kısım NEXA Bölüm 07
2. Kısım NEXA Bölüm 08
2. Kısım NEXA Bölüm 09
2. Kısım NEXA Bölüm 10
2. Kısım NEXA Bölüm 11
2. Kısım NEXA Bölüm 12
2. Kısım NEXA Bölüm 13
2. Kısım NEXA Bölüm 14
2. Kısım NEXA Bölüm 15
2. Kısım NEXA Bölüm 16
2. Kısım NEXA Bölüm 17
2. Kısım NEXA Bölüm 18
2. Kısım NEXA Bölüm 19
2. Kısım Sonu NEXA Bölüm 20
3. Kısım GAIA Bölüm 01
3. Kısım GAIA Bölüm 02
3. Kısım GAIA Bölüm 03
3. Kısım GAIA Bölüm 04
3. Kısım GAIA Bölüm 05
3. Kısım GAIA Bölüm 06
3. Kısım GAIA Bölüm 07
3. Kısım GAIA Bölüm 08
3. Kısım GAIA Bölüm 09
3. Kısım GAIA Bölüm 10
3. Kısım GAIA Bölüm 11
3. Kısım GAIA Bölüm 12
3. Kısım GAIA Bölüm 13
Sizin Düşünceleriniz

3. Kısım Sonu -FİNAL- Bölüm 14

2.5K 191 9
By ercanercig

Nefeslerimizi tutmuş bir şekilde beklerken, sonardaki hareketlilik nedeniyle yaşadığımız korku katlanarak artıyor. Bulunduğumuz derinlikte tam üzerimize doğru yaklaşan en az elli adet küçük boyutlu denizaltı olduğunu fark ediyoruz. Artık sessiz kalmamızın pek bir şeyi değiştireceğini sanmıyorum. Çünkü eninde sonunda buraya ulaşacaklar ve Gaia'nın varlığına şahit olacaklar. Bu nedenle en hızlı şekilde hareket etmemiz gerekiyor. En azından elimize onları şaşırtmak gibi bir fırsat geçmişken bunu kullanmalıyız. "Laterani, şu anda bulunduğumuz konuma ilerleyen deniz araçları tespit ettik. Çatışmaya gireceğiz."

Lanila ile göz göze geldiğimiz sırada, Laterani'den bize ulaşan yanıt nedeniyle buz kesiliyorum. "Tespit edilme riskini alamayız. Bu nedenle on beş dakika içinde dünyadan ayrılıyoruz. O zamana kadar gelmeye çalışın. Gerçekten üzgünüm." Kaptan Nayleen, az önce yaptığı açıklama ile yaklaşık dört bin beş yüz kişinin ölüm fermanını imzalamış oldu. Onları geride bırakamam... O kadar insanın ölümüne seyirci kalamam... Yapamam... Toplu katliamın sorumlusu olmayacağım... Onlarla birlikte ölmem gerekse bile...

Lanila ve bay Lowen yanıma gelip bir şeyler anlatmaya çalışsalar da, sanki tamamen hipnoz altındaymışım gibi hissettiğimden ne dediklerini kesinlikle anlamıyorum. Yaşlar gözlerimden istemsizce akarken, bay Lowen'ın omuzlarımdan tutup sarsmasıyla toparlanıyorum. "Lara, bir an önce Laterani'ye gitmeniz gerek. Ben geride kalıp Gaia'yı korurum. Sonra da kurtarabildiğim kadar insanı kurtarıp buradan uzaklaşırım. Hala bir şansınız varken hemen gidin buradan."

Subay koltuklarında oturan Mavi Özgürlük üyeleri bay Lowen'la birlikte kalacaklarını söyledikleri sırada, tecrübeli adam Mert'e dönüp "Lara sana emanet. Onun Laterani'ye sağ salim ulaştığından emin ol tamam mı?" diyor. Bay Lowen'ın talebinin ardından hemen yeni görevine odaklanan Mert, iletişim subayı koltuğundan kalkıp yanıma geliyor ve Lanila gibi gitmemiz gerektiğini tekrarlıyor. Bütün bunlar yaşanırken büyük hangara o kadar yakınız ki, elindeki oyuncak balığa sarılmış bir şekilde tahliyesini bekleyen küçük kızı ve ailesini net bir şekilde görebiliyorum. Bu insanları nasıl geride bırakacağım? Hepsi ölecek... Hepsi... Ölecek...

"Hiçbir yere gitmiyorum." Bu sözleri söylerken avazım çıktığı kadar bağırıyorum ve buna ek olarak, bana gitmem gerektiğini söyleyenlerin gözlerinin içine bakmayı da ihmal etmiyorum. "O insanları nasıl ölüme terk etmek istersiniz? Onları kurtarmak zorundayız. Anladınız mı beni? Kurtarmak zorunda..."

Takılmış plak gibi tekrar eden sözlerimi, o sırada subay koltuğuna yeniden oturmuş olan Mert kesiyor. "Ne yapacaksak hemen karar verseniz iyi edersiniz. Çünkü misafirlerimiz buraya ulaşmak üzereler." Arkadaşımın heyecan içinde bizi uyarmasının ardından, bu geminin kaptanının ben olduğumu çevremdekilere hatırlatır bir tavırla ilk emrimi veriyorum. "Francis, manevraları Gaia'yı koruyacak şekilde yapacağız. Şehre bir zarar gelmesine izin veremeyiz."

Kısa bilgilendirme cümlelerimi sonlandırmamın ardından Lanila'ya dönüyorum ve ekliyorum. "Bir an önce Osiris'ten ayrılmalısınız. Şu anda yüzeye giden tahliye araçlarının içindeki insanları da aldıktan sonra Laterani'nin bekleyeceğini pek sanmıyorum. Zaten az önce bunu açık bir dille belirttiler."

Tavsiyemin ardından kızıl saçlı kadın takım arkadaşlarına dönüyor ve kendi dilinde bir şey soruyor. Hemen ardından yeniden bana dönüp, kararlı bir ifade ile yaptığımın çok onurlu bir davranış olduğunu ve bana yardım etmek için yanımda kalacaklarını söylüyor. O sırada Laterani'nin kaptanı kararımızı öğrenmek amacıyla bizimle yeniden iletişim kuruyor ve ben cevap vermek üzereyken, Lanila konuşmama fırsat vermeden söze giriyor. "Kaptan Nayleen, şehirde hala birçok masum insan olduğunu biliyorsunuz. Eğer bugün onları geride bırakırsak, yarın olduğunda uğruna savaştığımız davamıza yeniden nasıl inanacağız? Ben böyle bir karar yüzünden vicdanım sızlarken yaşayabileceğimi sanmıyorum."

Doğrusunu söylemek gerekirse Lanila, kaptana verdiği cevapla ben dahil köprüde bulunan herkesi etkilemeyi başarıyor. Ancak ne yazık ki bu sözler, Laterani'nin bir sonraki hamlesini değiştirmeye yetmiş görünmüyor. "Anlaşıldı. Üzgünüm ama bize verilen emirler çok net. Yaşam gücü yanınızda olsun."

Bu kadar mı? Överek anlattıkları, hayata yüksek değer veren Nexalılardan böyle bir korkaklığı asla beklemezdim. Belki de doğruyu yapan onlardır. Belki de birazdan buradaki herkes, Gaia'daki diğer insanlarla beraber ölecektir. Ancak son dönemde yaşadığım olaylar, sanırım bende ölüm korkusuna karşı bir çeşit bağışıklığın gelişmesine neden oldu. Denemeye karar verdiğim şey dışarıdan bir intihar gibi görünse de, hayatımın geri kalanını vicdan azabıyla geçirmekten iyidir...

Muharebe subayı Karl, üzerimize doğru gelen dört adet torpido olduğunu söylediği sırada, zihnim daha önce hiç deneyimlemediğim kadar berraklaşıyor. Olaylar sanki etrafımda ağır çekim gelişiyor ve bu sayede, her şeye daha büyük bir açıdan bakabiliyorum. "Savunma sistemlerine güç verin. Kule silahları önde bulunan üçüne odaklansın. Yön bulma, yatay manevra ile Osiris'i Gaia'ya paralel konuma getir. Şehir ve düşman arasında duvar olmalıyız."

Vereceğim bütün emirleri tamamladığımda, sanki hepsi saniyenin binde birine sığmış gibi hissediyorum. Savunma sistemleri ilk iki torpidoyu yarı yolda, üçüncüyü Osiris'e ulaşmak üzereyken, dördüncüyü ise Gaia'nın cam duvarı ve Osiris arasında patlatmayı başarıyor. O sırada bize iyice yakınlaşan Doria denizaltıları, var güçleriyle üzerimize ateş açıyorlar. İçinde bulunduğumuz canavar düşman silahlarına adeta göğüs gererken, o sırada sonarda gördüğümüz kabusu Karl sesli olarak dile getiriyor. "On sekiz tane daha torpido geliyor. Hedefleri Gaia." İşte o anda, kalbimin ağzımdan fırlayıp gideceğini ve bir daha asla geri gelmeyeceğini sanıyorum. "Saldırı silahlarını da torpidolara çevirin. Şehre ulaşırlarsa her şeyin sonu olur. Francis, maksimum hız. Aralarından etkisiz hale getiremediklerimiz olursa, yollarını kesip şehre kalkan olmalıyız."

Torpidoların bize nasıl bir zarar vereceklerini hiç düşünmeden verdiğim bu kararın ardından Lanila ile göz göze geliyoruz. Kadın da en az benim kadar cesur ve soğukkanlı görünmeye çalışsa da, aslında ikimiz de sadece kendimizi kandırıyoruz. Aslında biz de, köprüde bulunan diğer herkes gibi ölesiye korkuyoruz.

Nefeslerimizi tutmuş bir şekilde, gözlerimiz sonardaki her hareketi dikkatle izliyor. Önce birinci torpido patlıyor, ardından ikinci, üçüncü, endişe dolu bakışlarımız arasında on dördüncü, on beşinci, on altıncı... Galiba başaracağız... On yedinci doğrudan Osiris'te patladığında, yaşadığımız sarsıntı nedeniyle dengemizi zar zor sağlıyoruz. "Hasar raporu, hasar raporu verin..."

Genel sistemler subayı Elizabeth, önündeki ekranlarda gördüklerini nefes nefese kalmış bir şekilde benimle paylaşıyor. "Savunma silahlarımızdan bazıları devre dışı. Gövdedeki zarar yapısal bütünlüğün yüzde yirmi biri. Böyle giderse..." O sırada aldığımız darbe nedeniyle bir anlığına aklımdan çıkan on sekizinci torpido, doğrudan Gaia'ya isabet ediyor.

Şehirde yaşanan şiddetli patlama, bütün bedenimin irkilmesine neden oluyor. Olamaz... Tanrım olamaz... Gaia'yı okyanusun sularından koruyan cam duvarda oluşan çatlağın hızla büyüdüğünü gördüğümde, gözlerimden akan yaşlara engel olamıyorum. Ancak hala saldırı altında olduğumuz için, o sırada hiç var olmamayı dilesem de, içgüdülerim beni hayatta kalmaya zorluyor. "Savunma silahları devre dışı. Tüm gücü saldırı silahlarına verin."

Düşman denizaltılarından daha sadece birini yok etmiş olmamız, durumun bizim için hiç de iyi gitmediğini gösteriyor. O sırada Lanila yanıma geliyor ve zaman kaybetmeden bir öneride bulunuyor. "Çok hızlılar. Onları teker teker indirmeliyiz." Kadının ne kadar haklı olduğunu anlamak için düşünmeme bile gerek olmadığından, muharebe subayına hemen gerekli emri veriyorum. Ben bunu daha önce nasıl fark etmedim? Nasıl bu kadar aptal olabildim?

Kendimi suçlamakla meşgulken gözlerimi yeniden Gaia'ya çeviriyorum ve şehir için içimde bulunan en küçük umut kırıntısı bile tamamen kaybolup gidiyor. Yüzlerce kişi, tuz buz olmak üzere olan kalın cam duvarın arkasında, hayatlarını kurtarmak için kaçışıyorlar ama ne yazık ki gidebilecekleri hiçbir yer yok. Kendi mezarları içinde hapsolmuş durumda olduklarını görmek, tarifsiz bir acının içimde yükselmesine neden oluyor. Boğazıma düğümlenen bu duygu beni nefessiz bırakıyor. Onları hayal kırıklığına uğrattın Lara... Başaramadın... Beceriksizliğin yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu...

Şehre sular acımasızca dolarken oluşan patlamalar, sanki sonsuz bir transa girmeme neden oluyor. Artık yaşamak istemiyorum... Osiris'te oluşan sarsıntıların bile neden gerçekleştiğinin ayrımına varamayacak bir durumdayken, gözlerim kararıyor ve bulunduğum yere çöküyorum. O sırada Lanila ve Tenn'in beni kollarımdan tutup kaldırışını hayal meyal fark ediyorum. Osiris'in koridorlarında Tenn'in yardımıyla ilerlerken, çocuğun bana sürekli "Kendine gel Lara!" "Senin suçun değil Lara!" "İyi misin Lara?" gibi sözler söylediğini duysam da, bunlar bana sanki dünyanın en anlamsız cümleleriymiş gibi geliyor. Osiris'teki mini denizaltılardan birine binişimiz, canavardan ayrılışımız, yüzeye olan yolcuğumuz, sonra da Laterani'ye gidişimiz o kadar bulanık ki...

Havada şiddetli patlamalar yaşanırken, Gaia'da tahliyeyi bekleyen o tatlı küçük kız sürekli gözlerimin önüne geliyor ve şu anda ölmüş olduğuna inanamıyorum. Hepinizi hayal kırıklığına uğrattım... Annem korkudan deliye dönmüş bir şekilde bana sarılıp öperken, ona sadece boş gözlerle bakabiliyorum. Laterani her darbe aldığında, çevremdeki insanların attığı çığlıklar, beni adeta daha da toplanamaz şekilde parçalara ayırıyor. Sonunda içimde sıkışan bütün duygular, şiddetli bir patlamayla gözyaşı seline dönüşüyor. "Kurtaramadım anne... Onları kurtaramadım... Öldüler... Benim yüzümden..." Annem bana sadece tek bir cümle ile cevap veriyor ve ardından başımı göğsüne gömüp bana yeniden sıkı sıkı sarılıyor. "Bizi kurtardın."

Yaşadığımız çatışmadan kaynaklanan bütün sesler kesilip ortam tamamen sakinleştiğinde, ağlamaktan gözlerimde akacak yaş kalmadığını fark ediyorum. Sanki bütün bedenime ardı ardına bıçaklar saplanıyormuş gibi acı çeksem de, bir anda aklıma gelen kardeşim beni kendime getiriyor. "Anne, Lena... Lena iyi değil mi? Güvende değil mi? Kardeşim nere..."

Kadın daha fazla endişelenmeme izin vermeyip sözlerimi yarıda kesiyor ve canım kardeşimin Christina ile birlikte olduğunu söylüyor. O sırada Tenn'in de yanımda olduğunu ve endişe içinde bana baktığını fark ediyorum. Çocuğa dönüp önce ekibinden herkesin güvende olup olmadığını, sonra da neler yaşandığını soruyorum. Çünkü kendimi ne kadar zorlasam da, kafamda dönüp duran parçaları birleştiremiyorum.

Tenn, kendisine sorduğum sorunun üzerine, annemin iznini alarak beni elimden tutuyor ve kadının yanından biraz olsun uzaklaştırıyor. Sanırım bana her ne söyleyecekse, bunu yalnız yapmayı tercih ediyor. Bu kadar insanın sıkış tepiş doldurduğu bir yerde baş başa kalmak pek mümkün olmasa da, en azından bana anlatacaklarını annemin duymadığından emin oluyor. "Doria denizaltılarına teker teker saldırma emrini verdikten sonra, Osiris'in aldığı bir darbe nedeniyle dengeni kaybedip başını kontrol paneline vurduğun sırada Gaia'ya bakıyordun. Sonra seni çöktüğün yerden kaldırdık ama söylediklerimize hiçbir tepki vermiyordun. Ne yapacağımızı bilemez bir haldeyken, Laterani'nin bizimle iletişim kurmaya çalıştığını fark ettik. Lanila'nın onlara söylediklerini yeniden düşünmüşler ve geri dönmeye karar vermişlerdi. Onlara durumla ilgili bilgi verdiğimiz sırada bay Lowen, en başta yaptığı öneriyi tekrarlayıp, seni de yanımıza alıp gitmemiz konusunda ısrar etti. Son Doria denizaltısının da sulara gömüldüğünden emin olduğumuzda, Laterani'ye doğru yola çıkmaktan başka çaremiz yoktu. Geride sadece bay Lowen kaldı ve Osiris'i bölgeden olabildiğince uzaklaştıracağını, ardından güvenli olduğuna karar verdiği bir yerde, olabildiğince derinde geri dönmemizi bekleyeceğini söyledi. Hatta bu yıllar sürse de kendisi için sorun olmayacağını zoraki bir gülümsemeyle sözlerine ekledi. Son olarak, Osiris'in içinde bulunan ve insanlıktan geriye kalan en değerli şey olan, geçmişte dünya üzerinde yaşamış canlıların DNA'larını ne olursa olsun güvende tutacağını sana söylememizi istedi."

Gaia'da hayatını kaybeden insanlar gibi, onları da hayal kırıklığına uğrattığım için Tenn'den özür dilemek üzereyken, çocuk soluklanmak için verdiği arayı konuşmama fırsat vermeden sonlandırıyor. "Keşif gemilerinden biri bizi almak üzere yüzeye geldiğinde, Laterani de iki tane büyük boyutlu düşman savaş gemisine karşı elinden geleni yapıyordu. Geriye kalan Doria filosu da havadaki savaşa eklendiği sırada, içinde bulunduğumuz araç Laterani'nin hangarına ulaşmayı başardı ve ardından, o sırada aldığımız darbelere rağmen, biraz da şansın yardımıyla sıçramayı gerçekleştirebildik. "

Anlattıkları bittiğinde Tenn'e sarılıyorum ve az önce söylemem için izin vermediği kelimeler dudaklarımdan dökülüyor. "Çok... Üzgünüm..." Tenn sözlerimi duyduğu gibi bana sarılmayı bırakıyor ve omuzlarımdan sıkı sıkı tutup doğrudan gözlerimin içine bakıyor. "Yapabileceğin hiçbir şey yoktu Lara. O yüzden kendini suçlamayı bırak ve etrafına bak. Gördüğün herkes senin sayende hayatta. Eğer önlerinde bir gelecek varsa, bunu onlara sağlayan sensin. En zor şartlarda olsan bile, sen bunu kabullenmeyip durumu değiştirmeye çalıştın ve başarmak için deneyebileceğin her şeyi denedin. Benim askeri bir eğitim aldığımı biliyorsun ama senin yaptığın bu kahramanlığı hayatım boyunca gerçekleştirebileceğimi düşünmüyorum."

Nexalı asker konuşurken o kadar içten görünüyor ki, ona gerçekten inanıyorum. Çocuğun bende yarattığı farkındalık nedeniyle kendimi biraz olsun iyi hissetsem de, yine de yaşadığım acı bir nebze olsun azalmıyor. Sanırım ömrüm boyunca bu duygu benim bir parçam olacak ve umarım bir gün, bu konu ile ilgili kendimle barışmayı başarırım...

Dünya'da sonlanmış ve Nexa'da başlayacak olan hayatlar, Laterani'yi dolduran her Gaialı için ayrı bir macera anlamına geliyor. Tenn ile el ele tutuşmuş, önümüzdeki pencereden uzayın sonsuzluğunu izlerken, gelecekte beni nelerin beklediği ile ilgili hiçbir şey düşünemiyorum. Tek aklıma gelen, Doria adındaki acımasız düşmanın hala orada olduğu ve bize verdikleri zararlar nedeniyle onlardan almak istediğim intikam duygusu. Ruhumu çepeçevre saran, içimde fırtınalar koparan bu duyguya ne kadar karşı koyabileceğimi bilmiyorum. Eğer bu mücadeleyi kazanamazsam, hissettiğim öfkenin beni bambaşka bir insana çevireceğinden korkuyorum. Başka bir Lara... Acımayan... Çevresine duvar ören ve duygulara kendisini kapamış bir Lara... Sadece tek bir şey isteyen... Bir Dorialı daha öldürmek... Öldürmek isteyen bir Lara...

Continue Reading

You'll Also Like

493K 2.9K 6
Kendini bulmaya çalışan genç bir kız... Çocukluğundan beri savaşçı olarak yetiştirilen bir adam... Bir efsaneye göre çıkılan yolculuk... Amansız...
25.7K 4.8K 33
Huzurla yaşadığın evinde yalnız mısın gerçekten? Hiç tanımadığın ve sokakta gördüğünde yüzünü çevirdiğin biri ile paylaşmak ister misin? Peki ya on...
147K 7.3K 61
İNSANIN RASTGELE SALLADIĞI NUMARA HAYAT DEĞİŞTİRİR Mİ Kİ BENİMKİ DEĞİŞTİ...
1.9K 372 50
Binlerce yıldır bükücüler tarafından muhafazasının üstlenildiği karanlık diyar hiç beklenmedik bir anda açılır. Bükücülerin yeniden kapıyı kapatmak v...