DOĞUM LEKESİ -ANAHTAR EFSANESİ

By Tursuu

1.4M 77.9K 4.9K

Uzun yıllar önce bir kral yüzüne dağılan özel bir aile... Bu ailenin en özel üyesi... Keşfedilmemiş yetenekle... More

✍UMUT IŞIĞI
17 YIL SONRA
İlk defa
Eşsiz
Seviye
Veda
Oda Arkadaşım
Yemek
Sadece Arkadaş?
Bar
Yastık
Sınıf
İkizler
Kıyafetler
Dans
İntikam
Efsane
Can borcu
Revir
Rüya (1000 olmanın şerefine özel bölüm)
Yerim sizi Turşularımm...
O çocuk
Bahçe
Kavga
Buluşma
Garip
Öpücük
Sınav
Karmaşa
Eskisi gibi
Yanılma
Sır
Gerçekler
Şok
Ne olduğunun farkına var!
Yolculuk
Saray
Öğretmen
Çığlık
Duyu
Ceza
Kıskançlık
Kaçık
Yalan
Suikast
Suç
Korku
Pişmanlık
Kitap
Gerçek
Zindan
Tehdit
Şüphe
Kaçış
Kurtuluş
Final
Teşekkür
Ulaşım
2.KİTAP

Prens

28.3K 1.3K 170
By Tursuu

Multimedia prens Santos.Bu bölüm Tugba_17'ye :)

Gözlerimi aniden açtım.Bugünün geldiğine inanamıyordum.Onca zaman bugün için hazırlanmıştım.Bugün prensle tanışacaktım.

Yatakta doğruldum.Gözlerimi kırpıştırdım.Ayaz yastığına sımsıkı sarılmış biçimde uyuyordu.Dün olanlar aklıma gelince yüzümdeki gülümsemeye engel olamadım.

Hemen kalktım ve kıyafetlerimi alıp banyoya girdim.Kısa bir duşun ardından Mira'nın bıraktığı saçma losyon ve yağlama işine giriştim.Kendimi bir paket tereyağı gibi hissediyordum.

Kendime seçtiğim rahat ve şık bir bulüzle bir kot geçirdim.Derin bir nefes verdim.Hafif bir makyaj işine giriştim ve banyodan çıktım.

Ayaz yatağında oturuyordu.Beni görünce baştan aşağı süzdü.

"Harika olmuşsun."

Heyecandan ağzım kurumuştu.Yüzümdeki saçma gülümsemeye de engel olamıyordum.

"Teşekkür ederim."

dedim zar zor.O da gülümseyip yanıma geldi.Çarpan kalbim iyice hızlanırken yutkundum.

"Prens sana hayran kalacak."

Bunu yüzünü buruşturarak söylemişti.Gözlerimi kısıp ona baktım.

"Bu kötü bir şey mi?"

Gözlerini gözlerime sabitledi.Yavaaşça üzerime gelirken istemsizce birkaç adım geri gittim.Duvara dayandığımda dünkü gibi ellerini iki yanıma sabitleyip beni duvarla arasında sıkıştırdı.

Kesik kesik nefes alıyordum.

"Benden başka kimsenin sana bakmasını istemiyorum."

Duyduğum cümlenin gerçekliğinden şüphe ederek duraksadım.Ağzım açık kalmıştı.Yavaşça bana doğru eğilirken gözlerim dudaklarına kaydı.

Kapının tıklanmasıyla olduğum yerde yüzümü buruşturdum.Ayaz hemen üzerimden çekildi.Kapıyı açtığımda karşımda koç vardı.

"Hazırsın.Evet harika.Prensi karşılamamız için hazırlıkları tamamlamamız lazım.Şu an şehri geziyor.Bir saat içinde burada olacak."

"Tamam"

dedim Ayaz'a bir bakıs atıp koç'un peşinden ilerledim.Buna inanamıyordum.Bu sabah olanlarla birlikte yanaklarıma ateş bastı.Karnımdaki kelebekler geri geldi.

Yüzüme aptal bir gülümseme yerleştiğini hissediyordum ama buna engel olamıyorum.Koç'la beraber bir odaya geçtik.Oda oldukça şık döşenmişti.

Bir oturma takımı odanın ortasına yerleştirilmişti.Etrafa dizilen saksılar oldukça hoş bir görüntü sergiliyordu.

Koç salonda dolaşıp elindeki dosyaya bir şeyler karaladı.

"Prensle bu odada konuşacaksınız.Tabi öncesinde bir gezi düzeneyeceğiz.Konuşma sona erince bir saatlik bir dinlenme ve akşma yemeği."

bana kısa bir özet geçmişti.

"Burası hazır görünüyor."

dedi ve odadan çıktık.

"Tabi en öncesinde öğle yemeğini birlikte yiyeceğiz."

Tekrar bir odaya girdiğimizde içeride oldukça büyük bir masanın olduğunu gördüm.Masaya tahminimce altın işlemeli oldukça şık bir örtü serilmişti.

Masanın üstünde çeşit çeşit yiyecekler dizilmişti.Ben hayran hayran masayı süzerken koç her şeyi gözden geçirdi.Buranında uygun olduğuna karar verdikten sonra bu odayıda terkettik.

Koç'un heyecanı her halinden belli oluyordu.Mutfağa yöneldik.Mutfakta aşçılar oradan oraya koşturuyordu.Bir tanesi yanımıza yaklaştı.

"Her şey yolunda mı?"

"Evet neredeyse herşey hazır.Yemek on dakikayahazır olacak."

"İyi prens on beş dakika içinde burada olacak.Elinizi çabuk tutun."

Hemen ardından mutfaktanda çıktık ve koşar adımlarla okulun kapısına geldik.Yerdeki kırmızı halıyla beraber göz devirme isteğimi bastırdım.

Heyecan içimde yankılanırken rahatsızca yerimde kıpırdandım.Bahça kapısından içeri giren büyük bir grupla beraber gözlerimi oraya diktim.Önde askerler vardı.En arkalardaysa atların kafalarını seçebiliyordum fakat üzerinde binicileri yoktu.

İlk asker grubu bizden beş metre kadar uzaklıkta kenarlara dizildiler.Arkadakilerde onlara ayak uydurdu.Geriye sadece tek bir kişi kalana kadar.

Gördüğüm kişi karşısında ağzımı kapalı tutmakta zorlanıyordum.Beklediğim manzara bu değildi.

Prensi daha yaşlı bekliyordum ve o an prensle ilgili hiçbir araştırma yapmadığımı farkedip kendime küfrettim.

Prens yüzündeki gülümsemeeyle bize yaklaşırken kendimi gülümsemeye zorladım.

Önümde durduğunda düşündüğüm tek şey şuydu.

Ne kadar yakışıklı!

Ayaz aklıma gelince toparlandım.Ayaz kadar olmasada yakışıklıydı fakat hareketleri ve konuşma tarzıyla o kadar karizmatikti ki.

Yanımıza geldiğinde dilimi yutmuş olabileceğimi düşündüm.Peens gözlerini ayırmadan bana bakıyordu.Koç hemen atladı.

"Hoş geldiniz efendim"

"Teşekkürler"

koça çevirdiği bakışlarını tekrar bana çevirdi.

"Merhaba"

elimi tuttu ve dudaklarına götürdü.Kendimi zorlayarak kekelemeeden cevap verdim.

"Merhaba Prens Santos"

"Ve siz de..."

"Arya"

"Sizi tanımak benim için büyük zevk"

elimi elinden nazik olmaya çalışaraak çektim ve gülümsedim.

"O zevk bana ait efendim"

Koç tekrar araya girdi.

"Efendim uzun bir yolculuktan geldiniz.İzin verirseniz sohbete yemekte devam edebiliriz."

"Tabi"

dedi ve bakışlarını benden kaçırdı.Koç önde ben prensin yanında yemek odasına doğru ilerledik.

"Arya umarım bize eşlik edersiniz"

"Memnuniyetle"

Koç odaya girip kapıyı açık tuttu ve prensle benim içeri girmemizi izledi.Arkamızdan birkaç askerde gelmişti.Prens baştaki sandalyenin yanındaki sandalyeyi çekti ve beni sandalyeye yönlendirdi.

"Teşekkür ederim."

dedim.Bana gülümseyerek karşılık verdi ve baştaki sandalyeye oturdu.Hemen ardından kapıdan aşçılar geldiler ve önümüzdeki tabaklara çorba koydular.

Onlar çıktıktan sonra karşıma oturan koç'la göz göze geldim.Bana gülümseyerek bakıyordu.

"Afiyet olsun efendim"

dedim ve kaşığımı elime aldım.

"Teşekkür ederim."

İçimdeki kibar kıza inanamıyordum.Ben hep kibarlıktan nasibini almamış biriydim.

Yemeeğimi olabileceğim en nazik hallerimle yedim,Aşçılar başımızdaydılar ve tabaklarımız biter bitmez hemen icabına bakıyorlardı.

Tabi arkamdaki askeri saymazsak rahattım.Aslına bakılırsa odanın dört bir yanına dağılmışlardı.

Tıka basa doymuştum.Prens son lokmalarınıda yuttuktan sonra gülümsedi.

"Yemek için teşekkür ederim."

"Bizim için bir zevk prens'im"

Vay be koçun bu hallerinide mi görecektik.

"Kalkalım o zaman"

Koç hemen kalkıp kapıya koşturdu.Bende kalktım.Prens yanıma geçip ilerlemeye başladı.

'"Efendim tanışma faslından önce size okulumuzu gezdirmek isterim."

Başını arkaya çevirmiş prens'ten cevap bekliyordu.

"Tamam"

dedi prens ve koç yüzünde kocamaan bir gülümsemeyle önüne dönüp ilerlemeye devam etti.

En aşağı kattan başlayarak bütün okulu gezdik.Sınıflara girmemiştik.Cidden buna gerek var mıydı?Burası normal bir okuldu.

En sonunda bu saçma gezi bittiğinde akşam yemeğine tam bir saat vardı.Koç bizi o odaya sokup yanımızdan bir bahaneyle ayrıldı.Koç kapıdan çıkınca prense döndüm.

"Ah lütfen rahat ol."

Bir koltuğa yöneldi.Benim hala ayakta dikildiğimi görünce bana baktı.Onun yanındayken kendimi garip hissediyordum.

"Otur"

dedi bir koltuğa yöneldim ve oturdum.Oda oturunca bir süre sessizce oturduk.

"Benimle neden tanışmak istediğinizi sorabilir miyim?"

Bana baktı ve gülümsedi.

"Aslında kral benim normal bir okulda zaman geçirmemi istiyordu.Halkı tanımam açısından bunun gerekli olduğunu söyledi.Senin şu dönem ortasında seviye atlaman duyulunca seninle tanışmak için buraya geldim."

Başımı salladım.

"Hem seninle tanışmış oldum hemde bu okulda zaman geçirip halkımın nasıl yaşdığını görme fırsatım oldu.Peki söylesene Arya nasıl seviye atladın.Bana anlatır mısın?"

"Aslına bakarsanız her şey koç'un bu seviyeden bir öğrenciyi ceza olarak bizim seviyeye getirmesiyle başladı."

Kaşlarını çatınca sustum.

"Neden sizin seviyeye getirdi?"

"Çünkü bize göstereceği kılıç hareketi iki kişili bir hareketti ve normaldede üst seviyeden öğrenciler gelirdi.Onların yüzüne aşinaydım.Birkaç kez gelmişlerdi fakat onu ilk defa görmüştüm."

"Hmm"

dedi ve devam etmemi işaret etti.

"Her neyse ardından ben o çocukla eşleştim.Çocuk beni zorlayıp birkaç kez yere düşürünce ona saldırdım ve sonuç buradayım."

Başını salladı.

"Sorarsam kabalık etmiş olurmuyum bilmem ama kaçıncı seviyesiniz?"

Şaşırmıştı.Gözlerini kırpıştırdı.

"Hayır,hayır.Kabalık etmiş olmazsın"

dedi ve kolunu sıyırıp bana uzattı.İki.Kaşlarım istemsizce çatıldı.Oysa gülümsüyordu.Yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirdim.Koç aniden içeri giriince yerimde sıçradım.

"Aa özür dilerim."

Çıktı,kapıyı çalıp tekrar girdi.

"Efendim son yarım saat.Dinlenmek istersiniz diye düşündüm.Ardından akşam yemeği ve parti var."

"Tamam o zaman"

dedi ve ayaklandı prens.Bende ardından ayaklandım.Koç prensi odasına yönlendirmek için sürüklerken bende odadan çıkıp hızla ilerledim.

Odanın kapısına geldiğimde derin bir nefes aldım.Sonunda.İçeri giremeeden biri kolumdan tutunca neredeyse çığlık atacaktım.Karşımda Mira'yı görünce ona kaşlarımı çattım.

"Ne yapıyorsun?"

"Nasıldı söylesene?Buraya kadar zor dayandım.Yarım saat daha bekleyemeyeceğim."

Onu baştan aşağı süzdüğümde hazırlanmış olduğunu gördüm.

"Felaket yakışıklı"

diye fısıldadım.

"Vay be! Ee anlat hadi"

"Ben daha hazırlanmadım Mira.Sonra"

Beni kolumdan çektiği gibi odaya soktu.Ayaz içerideydi ve bize dik dik baktı.Gözlerimiz buluşunca gülümsedi.

Gülüşüne karşılık verecekken Mira koluman çekince dengemi kaybettim.

"Mira sakin ol"

Bana gözlerini büyütüp baktı.

"Mira şimdi dışarı çıkıyorsun,sakinleşiyorsun ve Adras'la beraber yemekhaneye gidiyorsun,anladın mı?"

"Ama...'"

"Şimdi dediğimi yapmazsan ağzımdan tek kelime bile duyamazsın."

dudaklarını büzüp sinirle dışarı çıktı.Evet,Ayaz'la yalnız kalmak istiyordum.Ne var?

Ayaz bana gülümseyerek baktı.Dolabıma döndüm ne kadar çabuk hazırlanırsam Ayaz'la o kadar vakit geçirirdim.

Hemen elbisemi alıp banyoya yöneldim.Banyoda giyindim.Ayakkabımıda hızla ayağıma geçirdim.Elbise eğilmemi ne kadar zorlaştırsada umursamadım.

Makyajımı becerebildiğim kadarıyla tamamladım.Biraz ağırdı fakat Mira'nınkinin yanında hiçti.Saçlarımı da sağ tarafımda topladım.Fena olmamıştı.Umarım.

Derin bir nefes alıp kendimi banyodan dışarı attım.Ayaz ellerini cebine sokmuş,duvara dayanmış yere bakıyordu.Banyodan çıkınca bakışlarını bana çevirdi.

Ağzı açık kalmış olabilir ama asıl ben afallamıştım.Muhteşem görünüyordu.Hatta muhteşem kelimesi onun yanında sönük kalırdı.

Ağzımın suyu akmadan kapadım.Bana doğru ilerlemeye başladığında yutkundum.O kadar yakışıklıydı ki.

Önümde durdu.Bakışlarım ellerimdeydi.Çenemden tutup bakışlarımızı birleştirdi.

"Sen muhteşemsin."

Gülümsedim.

"Senin yanında muhteşem kelimesi sönük kalır."

Başını iki yana salladı.Eli çenemden boynuma doğru indi.Kalbim depara geçmişti.Terliyordum ve titriyordum.

O an aklıma Asretle öpüştüğü an geldi.Sinirle gözlerimi kapadım.

"Ne oldu?"

"Asret'e karşılık verdin mi?"

"Ne?"

"Asret seni öptüğünde karşılık verdin mi?"

İfasesini görmek için gözlerimi açtım.Şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırıyordu.

"Ona karşılık vermedim Arya.O beni öptü ama ona karşılık vermedim."

Gözlerinde gördüğüm hüzün şaşırmama neden oldu.Onun gözlerinde görmeyi ummadığım bir ifadeydi.

"Bana inanıyor musun?"

dedi.Gözlerine baktım.Cevabımı bekliyordu.

"Sana inanıyorum"

dedim ,gülümsedi.

"Gitmemiz lazım"

deyip hızla kapıya yöneldim.Arkamdan geliyordu.Ona inanıyor muydum?Ona sonuna kadar inanıyordum.Bu bir gerçekti.

Elini belimde hissettiğimde ürperdim.Beni kendine çekti.Koridorda ilerlerken herkes bizi izliyordu.

"Neden bu kadar güzel olmak zorundasın ki?"

nefesi kulağımı okşarken bir kez dahaa ürperdim.

"Sen neden bu kadar yakışıklı ve çekilmezsin ki?"

Aslında bunu içimden söylüyordum fakat ağzımdan kaçtığını farkedince utançla bakışlarımı başka yönlere çevirdim.

Tepkisini görememiştim.Cesaretimi toplayıp ona baktığımda bana baktığını gördüm.

"Çekilmez mi?"

"Bazen"

dedim.Kaşlarını kaldırdı.

"İşte baazen cidden çekilmez oluyorsun"

sesim bu konuyu kapatalım şeklinde çıkınca uzatmadı.Yemekhaneye girdiğimizde duraksadım.

Burası gerçekten bizim yemekhanemiz miydi?Hani şu her gün üç kez yemek yediğim yer.

Hiç sanmıyorum.

Masaların hepsi büyük bir dikdörtgen oluşturacak şekilde duvarların yanına dizilmişlerdi.Masalaarın üstü oldukça şık örtülerle döşeliydi ve üzerleeride gerçekten şık tabaklarla döşenmişti.

Ayaz beni sürüklerken bize şaşkınlıkla bakan yüzlerin arasında Mira'yla karşılaştım.Bana kaşlarını çattı.Dudaklarını oynatarak

"Ne zaman?"

diye sorunca sırıttım.Bunun hesabını benden çıkaracaktı.Koç beni görünce yanına çağırdı.Bütün masalaardan ayrı olarak döşenmiş masaya geçmemizi işaret edince Ayaz'la oraya yöneldik.

Prensle yan yana oturacaktım.Ayaz'da öbür yanıma oturmuştu ve herkesin gözü bizim üzerimizdeydi.Herkes yerleştikten beş dakika sonra kapıdan prens girdi.

Gözlerim Mira'ya kaydığında ağzı açık prense bakıyordu.Adras onu dürttü ama tepki alamadı.Sinirle Mira'nın kulağına bir şeyker söyleyince Mira gözlerini prensten çekti.Bu hallerine güldüm.

Prens içeri girdiğinde herkes ayaklanmıştı.Prens masamıza doğru yöneldiğinde bana baktı.Yanıma geçtiğinde beni başıyla selamladı.

"Arya"

"Prens Santos sizi tekrar görmek ne büyük şeref"

bana sırıttı.

"O şeref bana ait"

ardından yemek servisi başladı.Yemeğimizi sessize yerken salonda fısıltılar yankılanıyordu.En sonunda tatlıya geçtiğimizde prens konuştu.

"Seni seviye atlatan çocukla tanışmak isterim Arya."

bakışlarımı ona çevirdim.

"Aa evet.Beni seviye atlatan çocuk bu."

Geriye yaslanarak tatlısına dalmak üzere olan Ayaz'ı işaret ettim.

"Ayaz"

dediğimde bana 'tatlımla arama girme'bakışı attı.Gözleri prense kayınca kendine çeki düzen verdi.

"Merhaba Ayaz"

"Prens Santos sizinle tanışma onuruna ermek ne büyük şeref"

Prens gülümseyerek karşılık verdi.Bense şaşkınlıktan neredeyse kücük dilimi yutacaktım.

Ayaz'ın bu kadar kibar konuşacağı aklımın ucundan bile geçmezdi.Bunu daha sonra ona hatırlatacaktım.

Tatlılarımızı yedikten sonra çalmaya başlayan müzikle herkes yemekhanenin ortasında dans etmeye başladılar.Koç prensle sohbet ediyordu.

"Bu kadar kibar olduğunu farkedememiştim."

Kulağına fısıldadım.

"Her duruma uyum sağlayabilirim Arya"

"Hmm bu özelliğinizi sevdim."

Gülümsedi.Çalmaya başlayan ikinci müzik yavaş bir parçaydı.

"Dans edelim mi?"

Ayaz'a baktım.Gayet ciddiydi.

"Pekala.Sizin dans edebildiğinizi bilmiyordum."

Kahkaha attı.Kalkıp elimden tuttu ve benide kaldırıp sahneye sürükledi.Ellerini belime yerleştirdi.Bende kollarımı boynuna doladım.

Başımı göğsüne dayayıp kokusunu içime çektim.Ah!

Hindistan cevizi!

Merhaba...

Yorum ve oylarınızdan dolayı çook teşekkür ederim.Bir tanesiniz ya!Beklenen bölümde sonunda geldi.Sizleri seviyorum ve yorumlarınızı bekliyorum.Teşekkürler!

Continue Reading

You'll Also Like

58.4K 5.4K 7
Huysuz ve yalnız bir adam. Münasebetsiz ve geveze bir komşu. Ve ikisini bir araya getiren sürprizlerle dolu bir akşam. "Hayatta öğrendiğim her şeyi...
137K 9.5K 16
Tüm diyar, doğudaki savaş yüzünden kaosa sürüklenmiştir. İmparatorluğu ayakta tutmanın ve Wisteria'yı kurtarmanın tek yolu ise Saige Nerth ve Zaiden...
45.7K 2.4K 29
Gece yarısı sokakta karşısına çıkan evsiz bir kediyi evine alan bir kız en fazla kediyle ne yaşayabilirdi? "ben aslında evine aldığın kediyim, " ger...
69.7K 4.6K 18
"Senin adın Şafak .Zihnimde ihtilalin var." Onun adı Ayaz Ali Akad .Fısıltısı vurur kimsesiz kıyılarıma. "Benim adım Şafak zihnimde bir mayın va...