Thita - Yakut Hançer

By mssabelle

199K 12.4K 2.3K

Eliana'nın bilmediği en önemli şey, Archena Krallığı'nın kayıp varisi olmasıdır. Bir abisi, Bir prens arkadaş... More

Ben ve Onlar
BÖLÜM 1 ∞♦ Kehanetin Kaderi ♦∞
BÖLÜM 2 ∞♦ Swinyer ♦∞
BÖLÜM 3 ∞♦ İnsan ♦∞
BÖLÜM 4 ∞♦ Kraliçe ♦∞
BÖLÜM 5 ∞♦ Yeni Hayatın İlk Renkleri ♦∞
BÖLÜM 6 ∞♦ Ekmek ♦∞
BÖLÜM 7 ∞♦ Teslimiyet ♦∞
BÖLÜM 8 ∞♦ Şişko ♦∞
BÖLÜM 9 ∞♦ Aramızda ♦∞
BÖLÜM 10 ∞♦ Obra Kadabro ♦∞
BÖLÜM 11 ∞♦ Kral Charles ♦∞
BÖLÜM 12 ∞♦ Ben Senim Kraliçe ♦∞
BÖLÜM 13 ∞♦ Abi ve Küçük Kardeş ♦∞
BÖLÜM 14 ∞♦ Prens Taylor ♦∞
BÖLÜM 15 ∞♦ Gölge ♦∞
BÖLÜM 17 ∞♦ Çıkış ♦∞
BÖLÜM 18 ∞♦ Tuhaf Bir Duygu ♦∞
BÖLÜM 19 ∞♦ Plan ♦∞
BÖLÜM 20 ∞♦ Teklif ♦∞
BÖLÜM 21 ∞♦ Destek ♦∞
BÖLÜM 22 ∞♦ Zayıf Nokta ♦∞
BÖLÜM 23 ∞♦ Kan ♦∞
BÖLÜM 24 ∞♦ Kükreyiş ♦∞
BÖLÜM 25 ∞♦ Kan ve Ölüm ♦∞
BÖLÜM 26 ∞♦ 10 Yıl Sonra ♦∞
BÖLÜM 27 ∞♦ Yalan ♦∞
BÖLÜM 28 ∞♦ Acı Gerçek ♦∞
BÖLÜM 29 ∞♦ Bağ ♦∞
BÖLÜM 30 ∞♦ Diş İzleri ♦∞
BÖLÜM 31 ∞♦ Dönüşüm ♦∞
BÖLÜM 32 ∞♦ İsyan ♦∞
BÖLÜM 33 ∞♦ Anahtar ♦∞
BÖLÜM 34 ∞♦ Aile ♦∞
BÖLÜM 35 ∞♦ Saldırı ♦∞
BÖLÜM 36 ∞♦ Duvar ♦∞
BÖLÜM 37 ∞♦ Barış ♦∞
BÖLÜM 38 ∞♦ Oda Cezası ♦∞
BÖLÜM 39 ∞♦ Yaratık ♦∞
BÖLÜM 40 ∞♦ Ölüm ♦∞
BÖLÜM 41 ∞♦ Çağırış ♦∞
BÖLÜM 42 ∞♦ Gelecek Yazgısı ♦∞
BÖLÜM 43 ∞♦ Hepimiz ♦∞
BÖLÜM 44 ∞♦ Sınır ♦∞
BÖLÜM 45 ∞♦ Sarhoş ♦∞
BÖLÜM 46 ∞♦ Saray Yolu ♦∞
BÖLÜM 47 ∞♦ Anne ♦∞
BÖLÜM 48 ∞♦ Kader ♦∞
BÖLÜM 49 ∞♦ Kral ve Kraliçe ♦∞
FİNAL 1: BÖLÜM 50 ∞♦ Fedakarlık ♦∞
FİNAL 2: BÖLÜM 51 ∞♦ Safir ♦∞
AÇIKLAMA
THİTA 2 - Safir Hançer

BÖLÜM 16 ∞♦ Birleşme ♦∞

4.7K 287 66
By mssabelle

Bu bölüm çok güzel... Çünkü Tryone'un ağzından yazıldı... Farklılık yaratmak istiyordum ve sırası geldi.

Ayrıca bu kitabı yazarken Shadowhunters dizisi izliyordum, baya uzun ve karışık bir diziydi ve sevdiğim karakterlerden biri ise Alec Lightwood'du. İşte kitabımı yazarken Marcus'u Alec'e benzetmiştim. Sadece biraz daha kalıplı ve kaslıydı :) Neyseki gözümde hiç değişmedi, Marcus olan Alec de... Sizce uyum var mı? 

|Bölüm 16: Birleşme"💪

🔥

Artık kimseyi tanımıyordum. Kime güveneceğimi bilmiyorum. Ama şunu asla unutmuyorum.
Ben hâlâ bendim.

🔥

Tyrone MYLESS:

Bu hayatta dostum olarak sadece Taylor önemliydi. Benim en yakın arkadaşım ve can dostumdu. Her kötü ve iyi günlerimde yanımda olmayı seven tek kişiydi. Babam ve annem bile bu kadar çok yakın değillerdi. Babam bir büyücüydü ve krallıklar için elinden geleni yapardı.

Birgün bizi bırakıp gitmiş, geri gelmemişti. Annem de gittiğini bile bile yas tutmuştu. Her gün pencerenin oraya oturur, onu beklerdi. Bu gidişle hasta olacağını söylemiştim. Ama dinlememişti. Babam için hasta olmuştu. Beni ve küçük kardeşimi düşünmemişti. Sırf bizi bırakan bir adam için hasta olmuştu! Düşündükçe sinir olurdum.

Bunun için ona küsmem lazımdı lakin o benim annemdi. Bizim için de pencerede bekleyebilirdi, bir bildiği olduğunu varsaymıştım, affetmiştim. Küçük kardeşim küs kalmıştı. O zamanlar küçüktü, anlamıyordu. Büyüdüğünde ona her şeyi anlatmıştım, buna rağmen kendi kafasına göre gitmişti. Kendi kendine annemi hor görmüştü.

Suçlu babamdı! Yaşadığımız onca sıkıntılar da yanımızda yoktu.

Annemin ölümünden sonra ben ve kardeşim kalmıştık ve babamın yaşadığını bilmiyorduk. Taylor ile karşılaşıp anlaşınca hayatım değişmişti, her şeyi onun için yaparken de kardeşim için de elimden geleni ardıma koymamıştım.

Uzun zamandır birbirimizi görmemiştik, birkaç gün önce karşıma çıkıp, "Ben kardeşin," diyerek başlamış ve şöyle devam etmişti. "Babamıza yaklaştım."

"Neden?" dedim buz gibi. ardındaki endişeyi ben yaşamıştım ama o fark etmedi. "Bulunca ne yapacaksın?"

Bana gülümseyip cevap vermişti. "İlk önce sarılacağım. Özlemimi gidereceğim. Sonra bizim için ölen çocukluğumuzun intikamını alacağım."

"Ne diyor lan senin ağzın?!" diye bağrmıştım. "Ne intikamı?"

"Sen de istemiyor musun? Annemiz onun yüzünden öldü, çocukluğumuz onun yüzünden yetim ve öksüz geçti! Hak ettik mi bunları abi? Hak ettik mi?" demiş ve hanın içinde beni öylece bırakıp kapıdan çıkarak gitmişti.

Hak ettik mi, diye sorup duran ben olmadığımı anlamıştım. Kendimi boşvermiştim, kardeşim bunları hak etti mi diye sormuştum. O hak etmemişti, o annemi ve babamı çok iyi anılarla biriktirmemişti. Acı çeken ya da duyguları öfkeyle yaşayan kardeşimdi ama arkasında hep ben vardım. Annemi tanıyordum, babamı tanıyordum ve bunların neden olduğunu, sebepsizce olmadığını anlayacak yaştaydım.

O konuşmadan sonra ondan önce babamı bulmam gerektiğini anlamıştım. İlk önce bıraktığım hançeri bulmak isterdim ve babamın karşısına onun verdiği emaneti koruduğumu bilsin isteyerek çıkmak isterdim fakat önceliğim babam ve kardeşimdi.

Prensin özel muhafızı olduğum için kraliyet ailesiyle iletişimim özel olmuştu. Kraliçe bana güvenmese de beni kabullenmişti.

Muhafızken kral bana tek şey söylemişti. Sadece onu uymalıydım. Diğer kurallar benim için hiçti.

Kadim Ormanı'na yaklaşma.

Olmuştu, tek kuralımı çiğnemiştim. Taylor'u ormana bırakıp o kız için geri dönmüştüm. Eliana, çok farklı ve güzeldi ki gözlerim onu görmeyince kendimi zayıf ve yalnız hissetmiştim.

Onu merak etmekte neyin nesiydi?

Gölge ile karşılaştığımda gözlerinde parlayan maviliklerinde öfkenin ve gücün hakim olduğunu görünce bu kızın normal bir insan olmadığını anlamıştım. Özellikle ışığını saçarken kararan gözlerimden emin olmuştum.

O insan değildi. Büyücüden daha kötüsüydü.

Bu ilgimi çekmişti, o kız ilgimi çekiyordu.

🔥

Uğultu...

Nefes...

Kalp atışları...

Burnuma gelen kötü koku...

Gözlerimi açtığımda karşımda Eliana'yı görmüştüm. Biraz durup prensi görmek için doğrulmak istedim ama gülümseyip beni durdurdu.

Arkasında olan kişileri görünce hepsine göz gezdirdim. Alaric, ayakta bize bakıyordu. Marcus, bana sırıtıp kollarını bağlamış ve duvara yaslanmıştı. Taylor, endişeyle gözlerini bana dikmişti ama dudaklarından rahat bir nefes çıkmıştı.

"Size demiştim," diyerek elini alnıma koydu. "Ateşi yok. Atışları düzenli. Bir sorun göremiyorum."

"Güzel," dedi Alaric. "Artık bizi anlatmak istediklerini anlatacak mısın?"

"Biraz kendine gelsin. En son ne hatırlıyorsun?" dediğinde kaşlarımı çatıp doğruldum.

"Neredeyiz?"

Taylor yanıma gelip sarıldı. "Çok korkuttun beni! İyi misin?"

Başımı salladım ve sırtına vurdum. "Benden kolay kolay kurtulamazsın." dedim sırıtarak. "İyiyim. Sorumu artık cevaplayın."

"Evimdesin." dedi Eliana.

Etrafıma bakıp kaşlarımı kaldırdım. "Benim gözlerim mi kör yoksa sen bana şaka mı yapıyorsun?"

"Hayır, burası benim evim."

"Ben bile bu kadar tepki vermedim." dedi Alaric.

"Gerisini duyunca bakalım ne olacak?" diyerek alayla yanımıza yürüdü, Marcus.

"Kadim Ormanı'ndasın. Bayıldınız ve sizi kurtarıp evime getirdim."

"Aslan!" dedim hatırlayarak.

"O da yaşıyor, hemde çok iyi." dedi ve bakışlarını yanına çevirdi. Bende oraya dönünce aslanı gördüm. Dik duruşunu sergileyip gözlerini bana dikti. Yelesi o kadar gürdü ki orada başımın kaybolacağını düşündüm. Boyu da biraz uzun olduğu için gözleri tam karşıma geliyordu. Bakışlarımı çekip yere ayak bastım.

"Bence biraz dinlen. Herkesin aklında soru olduğunu biliyorum. Anlatacağım." dedi ve Marcus'a gülümseyip çıktı. Aslan onu takip edip çıktığında Taylor arkasından hayran hayran bakıyordu.

"Kız resmen aslanların kraliçesi gibi bir şeydi." dedi mırıldanıp bana dönerken. "Seni getirirken görmeliydin. Aslanlar etrafını çevreledi. Eliana ne dediyse hepsi itaat etti."

Kaşlarımı çatıp Alaric'e baktım. "Buranın Kadim Ormanı olduğunu biliyorsun değil mi?!" dedim hiddetlenerek. "Nasıl buraya girdiniz? Hiç mi havasından ve hayvanlarından korkmadınız!"

Marcus'un gülümseyen yüzü soldu ve bana baktı. "Yavaş," dediğinde Alaric ona baktı. "Ormanın ne olduğunu biliyoruz. Ama tek çözüm burasıydı ve gördüğün gibi güvendeyiz." dedi ve parmağıyla beni gösterdi. "Yaşıyorsun, hemde Eliana tarafından. O kız olmazsaydı ateşin yüzünden ve nefesin azaldığından ölecektin. Çeneni kapat ve kızı dinle."

"Buranın tehlikeli olduğunu bilmiyor musunuz?" dedim şaşırarak. "Hiç mi korkmuyorsunuz?"

Alaric başını sağa sola salladı. "Tüm soruların cevabı Eliana da... Tyrone kendine geldiğine göre artık cevaplamalı." diye homurdandı ve Marcus'a baktı.

Marcus omuz silkerken içeriye bir rüzgâr esti. Herkes endişelenip çıkışa dönünce Marcus ilk adımı attı.

"Küçük bir esinti," dedi şüpheli bir sesle.

"Demiştim, tehlikeli!" diye bağırdım.

Benim ormanıma tehlikeli deyip durma insan!

Gözlerimi korkuyla açıp ayağa kalktım. Herkes bana dönünce yüzümdeki halimi gördükleri an yanıma geldiler.

"Yüzün sarardı."

"Bunu kim söyledi?" dedim onlara bakarak.

"Neyi?" dedi Alaric. 

"Az önce biri bana Benim ormanıma tehlikeli deyip durma insan! Dedi. Kim söyledi onu?!" dedim bağırarak.

"Delirdin mi?" dedi Marcus gözlerini kısarak. "Gölgeyle savaşırken başını mı çarptın sen?"

"Başını çarpmış olsaydı şişliği fark ederdik." dedi Taylor.

"Biri bana seslendi diyorum!" dedim hiddetle.

Marcus güldü. "Kafayı sıyırdı. Eliana'yı çağıracağım." deyip arkasını dönünce Eliana'yı görmüştük. Kızgın bakışlarıyla bana bakıyordu.

"Herkes dışarı çıksın. Ama sakın dostlarıma kötü davranmayın ve ayrıca," dedi gülümseyerek. "Sakın yanlış bir harekette bulunmayın."

"O gün bu gün mü?" dedi Marcus ileri atılarak. Eliana başını sallayınca Marcus bir nefes alıp Eliana'ya gülümsedi ve çıkışa ilerledi.

"Bugün özel bir gün mü ki?" dedi Alaric. Sonra bakışlarında kızgınlık yer aldı. "Arkamdan bunu mu konuşuyordunuz?" diye hiddetlendi.

"İnsanlara güvenmeyen biriyim," dedi omuz silkerek.

"Sen nesin peki?" dedi Taylor kaşlarını çatarak.

"Bunu söylemene gerek yok." dedi Eliana kızgınca. "Ne olduğumu iyi biliyorum. Ama olduğumdan farklı olmamdan mutluyum." diyerek çıktı.

"Kokuyu daha fazla alamayacağım." dedim ve direk çıktım. Arkamdan geldiklerinde beraber çıkmıştık. Yüzümüze bir rüzgâr estiğinde bakışlarımı yukarı çıkardım.

"Babamın kokan çorapları adına!" dedi Taylor kısık sesle.

Eliana kıkırdayıp yanımıza geldi. "Tanıştırayım," dedi ve karşımızda duran büyük ejderhayı gösterdi. "Benim babam."

İnsanlara güvenmiyorum.

Bunu kızından da duymuştum...

Koca mavi gözlerini bana çevirip nefes verdi. Başını dik tutup yukarıdan bize bakınca çok büyük olduğunu görebiliyordum. Koca bedeni bembeyazdı ve kendini hayran bıraktıran rengiyle büyülenmiştim.

Bir ejderha anca bu kadar parlak olabilirdi.

Ömür boyu duyduğum ama göremediğim varlık tam karşımdaydı. Ne yapacağımı bilemiyordum.

Yutkunup geri çekildim. "Bizden ne istiyorsun?" dedim ilk konuşmayı yaparak.

Alaric'in ve Taylor'un nefesini tuttuğunu biliyordum ve onlar ağzına açmazsa put gibi kalacaklardı. Marcus ise gözlerini ejderhadan çevirip yere baktı. Eliana yanına gidip gülümsedi. Bu sanki onun için enerji gibiydi ve yerdeki gözleri mutlulukla parlıyordu.

Eirenin krallığı'nın varisi, diyerek Taylor'a baktı. Taylor irkilip ona bakınca gözlerindeki korkuyu görüyordum.

Sonunda saraydan kaçabilmişsin.

"Kaçmak değil." dedi düzelterek. "Yolculuk için izinsiz çıktım diyelim." diyerek boğazını temizledi. "Buranın havası beni çarptı." deyip yüzünü sıvazladı.

"Beni de," dedi Alaric. "Koca burnumun olmasından nefret ediyorum."

"Konuya dönebilir miyiz?" dedim artık olayı kavrayarak.

"İlk önce ben başlayacağım." dedi Eliana ve gülerek bizimle ejderhanın ortasına geçti. "Bunu söylemek için can atıyordum." dediğinde gülümsüyordu ve gözlerin parlaklığı artıyordu. Belki de benim için öyleydi.

"Kadim varlık olan beyaz ejderhanın kızıyım." diyerek başını eğdi. "Ormanımıza hoşgeldiniz."

Adım Keegan.

Gözleri üzerimizden ayrılmıyordu. Kaşları bile yokken gözleri çatıktı.

Kızımı üzeni öldürürüm.

Yanımdakiler yutkunup nefes aldılar. "Gölgeler," dedi Eliana imayla ona bakarak. "Swinyer'ı ve Tyrone'u öldürecekti. Sadece ışığım onları durdurdu."

"Büyücü müsün?" dedi Alaric sert tavrıyla.

"Swinyer da kim?" dedi Taylor bunun üzerine.

Marcus da Taylor'u cevaplayıp, "Aslanın ismi." demişti. "Yalancılar sizi, Eirenin'den kaçmışsınız."

Eliana başını salladıktan sonra yanına döndü. Bir an gülümseyince kaşlarımı çattım. Keegan onun baktığı yere nefesini verince çalıların arasından o aslanı görmüştüm. Dik yürüyüşünü sonlandırıp ejderhanın ve Eliana'nın önünde eğildi. Sonra bakışları bize dönünce bir adım geri gittim. Adımımı hissetiği an bana dönünce başını eğip kaldırdı. Bana mı selam vermişti?

"Tyrone," dedi Eliana. Eğilip onun okşuyordu ve gülücük saçıyordu. "Beni bırakmayıp kurtarmaya geldiğin için sana teşekkürlerini iletiyor."

"Önemli değildi." dedim mırıldanarak.

"Bu kadar yeter. Artık kardeşimi kurtarabilir miyiz?" dedi Marcus ileri atılarak. "Onu kalede ve nesli tükenen yumurtayı aldığını görmüşsün."

Keegan, büyük adımla geri gidip başını Eliana'ya uzattı. Eliana avuç içini ona sürtüp okşadıktan sonra burukça gülümsedi. Aralarında iletişim kuruyor gibiydiler.

Aslan hırlayıp onlara doğru adım attı. Keegan'ın kısa bakışı onu bulduktan sonra geri Eliana'ya çevirdi. Kafasını dik tutup bana baktığında nefesim boğazımda takılmıştı.

Yakut hançerin ne olduğunu biliyor musun insan?

Yakut hançer, babam tarafından yapılan bir hançerdi. Ucu çok sivriydi, kabzasında yakut taşı bulunurdu. Gücünün çok büyük olduğunu söylerdi babam. Bu yüzden saklanması gerektiğini söyleyip dururdu. Bu hançeri alıp gitmişti. İlk defa o zaman geri dönmemişti. İşinin olduğunu söyleyip çıkar sonra da geri gelirdi. Ama bu gidiş ömrümüzü çalmıştı.

Başımı salladım. Hançeri ve diğerlerini de alıp saklı olanı çıkaracaksın.

"Hançeri kral istemişti." dedi Marcus. "Neden bu kadar önemli?"

"Çünkü yakut hançer ve diğer iki hançer büyük bir kapıyı açan güce sahip. Hançerler bir araya gelirse ve kapının üzerine konulursa içindeki saklı nesneyi açığa çıkarır. Hançerler saklanmalıydı." diye cevap verdim. Ama ben saklayamamıştım.

"Ama hançer kalede." dedi Taylor. "Baban mı saklamış?"

"Galiba," dedim düşünmeye çalışırken.

"Bunun için mi kaleye gidiyordunuz?" dedi Marcus.

"Hayır," dedi Taylor. "Tyrone babasını bulmak için yola çıktı, bende onun için safir hançeri arayacaktım. Tyrone'un babası safir hançeri ona, yakutu bir dostuna ve zümrüt hançeri de kardeşine vermişti. Tyrone hançeri almayı reddetti, bir yerden sonra büyüsü çok ağır oluyor."

Baban Calep Myless, onurlu ve yardımsever insandı. Onun için elimden geleni yapmıştım.

"Babamla arkadaş mıydınız?" dedim. "Onun nerede olduğunu biliyor musun?"

Hayır insan. Ama onu aramak için elimden geleni yaptım. Kardeşin seni arıyordu. Onunla babanızı bulun.

"Dryden buraya mı geldi?" dedim Eliana'ya bakıp. Başını salladı ve "Babanı rüyamda gördüm. Bana seni bulmamı istemişti. O gün kardeşin buraya geldi ve seni aramaya koyuldu."

Eliana'nın rüyasına nasıl girmişti? Güçlerini kullanabiliyor muydu? Benim ya da Dryden'ın rüyasına girmek yerine neden o kızın rüyasına girdin baba?

"Benim sarayda olduğumu biliyordu. Neden gelmedi?"

"Bizim gittiğimiz yere gidiyor," dedi Marcus. "Tüm yollar o kaleye ulaşıyor. Kaleye gitmeliyiz."

"Gideceğiz," dedim öfkeyle. "Babamı, kardeşimi ve hançerleri geri getireceğim."

"Ben de kardeşimi," dedi Marcus arkamdan.

"Anka yumurtasını alacağım." dedi Eliana, Keegan'a bakarak.

Omzumu Taylor sıvazlayıp gülümsedi. "Seninleyim."

Memnuniyetle başımı salladım. "Kralı ne yapacaksınız?" dedi Alaric.

"Hançeri alamadık deriz." dedi Eliana.

Alaric kahkaha attı. "İşte o zaman canınızı vereceğiniz halkı öldürür. Onu kimse durduramaz."

"Keegan," dedi Eliana üzgün sesiyle. "Bir şey yapalım."

Yolunu bulurum.

Eliana başını sallayıp bize döndü. "Gölgelerle nasıl savaşacağız? Yanımızda her zaman Eliana olamaz." dedi Alaric ejderhaya bakmaya çalışırken ve bu çabası gözümüze komik geliyordu. "Bir çözümün var mı?"

Işıktan kaçtıklarını biliyorsun. Geceleri size yardım edeceğim. Gündüzleri sizin yanınıza gelmezler.

"Bizi mi takip edeceksin?" dedi Eliana sevinçli bir şekilde yerinde zıplayarak.

Evet, kızım. Artık bu ormandan çıkmanın vakti geldi.

🔥

"Yirmi iki yıldır burada mıydın yani?" dedi Taylor şokla. Eliana bıkınlıkla başını salladı. Konuşmadan sonra oturmuş, ortamı ısıtmak için ateş yakan Eliana sorularımızın olup olmadığını sormuştu. Taylor ve Alaric bizim yerimize susmamışlardı.

Marcus'un birçok şeyi bildiğine emindim. O susmuş, olacakları ve kardeşini düşünüyordu. Ama Eliana arada ona bakınca gülümseyip duruyordu.

Keegan, Eliana'ın arkasında yer edinmiş, kafasını yere koymuştu. Swinyer da Eliana'nın yanında oturmuştu.

Eliana güçlüydü. Ejderhası ve aslanı olduğu sürece ona kimse yaklaşamazdı. Kimse ona zarar veremezdi. O bu ormanı seviyordu, orman da kızını...

Hayran verici bir görüntü vardı karşımda. Eliana'nın kapüşonunu çıkarmaması ayrı bir olaydı. Bunu tekrar düşününce kaşlarımı çattım. Sohbet boyunca susmuştum.

"Neden kapüşonunu indirmiyorsun?"

Gözlerini bana çevirdi. Merakımı sesimden anladığına emindim. "Gözleri kadar saçları da güzel." dedi Marcus hayranlıkla.

Taylor ve Alaric ona bakmayı sürdürünce onlarda saçlarını merak etmişti.

Eliana nefesini verip elini pelerine götürdü ve ipini bozdu. Pelerini tam düşecekken yanına attı ve bize döndü.

"Keegan'a benzemişsin." dedi Taylor.

"Babasının kızı," diye beğeniyle homurdandı Alaric. Gözleri bana değince saçlarını tekrar süzdüm.

Bembeyazdı ve gözlerini açığa çıkarıyordu. Ama aydan daha parlak değildi. Keegan'ın teniyle uyumluydu. Beğenmiştim ama bunu söylemeyecektim.

"İyi," dedim sadece. Yüzünü asıp bakışlarını çekti.

"Aman tanrım!" dedi Marcus bir yere bakarak. Swinyer hırlayıp ona döndü.

Eliana, aslanın çenesini okşayıp sakin tutuğunda Marcus'un baktığı yere baktı. "Silahlarım," dedi ve ayağa kalktı. "Belli bir yaştan sonra dövüş öğrendim. Silahları kullanmaya başlayınca değişik şeyler denemeye başladım." dedi ve taşın üzerindeki silahlara baktı.

"Her şeyi biliyor musun? Tüm silahların nasıl kullanıldığını ya da taktikleri?"

Başını sallayıp dudağının sağını kıvırdı. "Yirmi dört saniye sürüyor,"

"Ney?" dedi Taylor.

"Bir insanı devirmesi," diye karşılık verdi Marcus.

"Hadi canım," dedim alayla. Marcus sırıtıp bana döndü. "Hiç öyle deme. Dövüşünü seyrettim."

Eliana parmaklarını silahların üzerinde gezdirdi. "Bir gösteri ister misiniz?" dedi merakla.

Herkes başını sallayınca Swinyer aniden ayağa kalkıp taşın üzerine çıktı. Okları alıp ağzında tuttuğunda Eliana gülümseyip yayı eline aldı.

Bir ağacın karşısına geçip oku Swinyer'ın ağzından alıp yaya geçirdi. O zaman diliminde ne kadar güzel olduğunu anladım. Saçları, gözleri, duruşu, hayranlığı, bakışları...

Dudağını yana kıvırıp oku bıraktığında hızlıca ağacın tam ortasına saplanmıştı. Sonra peşpeşe alıp atınca oku okların üzerine çaktı. Gözlerimi büyüterek baktım.

"Pekala," dedim ayağa kalkarak. Yanına gidip yayı aldım. Elimi ona uzatıp ok istediğimi belli ettirdim. Elime bir ok verince yaya geçirip gerdim.

"Sarayın en iyi muhafızından bir gösteriş geliyor!" dedi Taylor bağırarak.

"Sarayın," dedi Eliana alayla. "Buranın en iyisi benim."

Oku bırakıp ağacın dalına isabet ettirdim. Elime başka oklar geçince hepsini ayrı dallara attım. En son ki oku tam ortaya atınca Eliana'nın oklarına çarptı ve ortasına düştü.

Beğeniyle çıkarılan mırıltılarla yerime oturacaktım ama Eliana kolumu tutup durdurdu.

"Daha yeni başlıyor," dedi sırıtarak. "Kılıçta nasılsın?"

"İyi,"

"Al bakalım." dedi ve taştaki bir kılıcı bana attı. Kılıcı tarttığımda ağırlığı dengeliydi. Karşıma geçip kılıcı elinde döndürüp pozisyonunu aldı ve sırıttı.

Eğer onunla savaşıp kazanırsam kurdun ve ejderhanın bana çok kötü şeyler yapacağına emindim. Yani kızı yaralamamaya çalışacaktım. Kılıçla her ne kadar zor olsa da...

"Acıma," dediğinde Keegan'a baktı. "Seni öldürmeyecek. İstediğini yap."

"Pek emin olduğum söylenemez." dedim kaşlarımı çatarak.

Alayla yüzünü sağa sola salladı ve gözlerini kapattı. O an saçları rüzgarla savruldu. Gözlerini açıp bana bakınca gözlerinin rengi parlamıştı. Keegan'a baktığımda direk bana bakıyordu ve gözlerindeki parlaklık Eliana'yla aynıydı.

"Öfkeli misin?" dedim onun dediğini hatırlayarak.

"Hayır," dedi kaşlarını çatarak. Keegan'ı gösterip, "O öfkeli." dediğinde beni hiç rahatlatmıyordu.

"En son isteyeceğim şey bir ejderha tarafından ölmek. O yüzden ona bunu yapmamasını söyle." diyerek uyardım ve zaman kaybetmeden ileri atıldım. Bakışları yavaş çekimde bana dönünce gözlerim titredi. Galiba gözlerine aşık olmuştum.

Kılıcımın darbesine karşılık verince bastırdım. İki elini kabzasına yerleştirdi. Beni itmeye çalışınca daha çok bastırdım ama bir an geri çekilip arkama tekme atınca yere kapaklanmadan takla attım. Elimi toprağa sürtüp yavaşladım. Gözümün önüne düşen saçımı üfleyip gözlerimi ona çevirdim. Alayla sırıtıp ona doğru koştum.

🔥

"Yorulmadın mı?" dediğinde tam dibimdeydi ve kılıcı kılıcıma çarpmış bana bakıyordu. Gözleri yorgunlukla açınıp kapanıyordu. Lakin bunu saklamak için çaba da harcıyordu.

Başımı sallayıp geri çekildim. "Tamam, bırakıyorum."

Kılıcı toprağa atıp yavaş adımlarla Keegan'ın yanına gidip kanadının altına girdi. Keegan, ona biraz daha sokulup kendine çekti. Eliana gülümseyerek mırıldandı ve gözlerini kapatınca eski yerime geçtim.

Keegan dövüş sırasında hiçbir şey yapmamıştı. Eliana'yı dinlemiştir yoksa ne yapacağını tahmin edemiyordum.

Sizi kaleye ben götüreceğim.

"Kaleye gidemezsin. Seni görürlerse saldırabilirler." dedi Marcus.

Korkma insan. Beni kimse durduramaz. Sadece o kaleye girip istediğinizi almadan dönmeyin.

"Yakut kalede," dedim emin bir şekilde.

"Ama safir orada olmayabilir." dedi Taylor bana dönerek.

"En azından zümrüt kardeşimde." derken hançerimi düşünüyordum.

Onu Taylor'un yanına gitmeden önce odamdaki pencereden krallığın ormanına doğru atmıştım. Benim için bir acıydı. Önemli olduğunu biliyordum ama umudum ve dayanağım kalmamıştı.

Öyle. Ona çok iyi bakıyor. Safir'in nerede olduğunu hissetmelisin. Sana verilen senindir. Seninle bağlanmıştır. Hançer olduğuna bakma, gücünü tahmin edemezsin.

"Hançerlerin güçleri mi var?" dedi Alaric.

Onu ben yaptım.

"Ne!" dedik dördümüzde. Bu nasıl olabilirdi? Babamın önümde hançerleri yaptığını görmüştüm. Hançerleri yaparken ortalıkta çok durmuyordu, orası ayrı.

"Nasıl?" dedim fısıldayarak.

Baban bu mağarada işine devam ediyordu. Hançerleri ve onu açacak gücü biz yaptık. Safire ve diğerlerine yardım ettim. O safirin güçlü bir özelliği var ama baban bunu bilmiyor. Aslında hançerlere bir güç eklediğimi bilmiyor.

"Emin olma, eve getirdiği hançerleri teker teker kullandı ve güçlerini öğrendi." dedim alayla.

Bilmediğimi mi sandın? derken kaşları kalkıktı. Başını iki yana salladı ve devam etti. Yakut hançerin özelliğini bilir misin?

Keegan'ın gözlerinden gözlerimi çekip ormana baktım. "Her şeyi kesebilir, bütün keskin sözleşmeleri, kan bağı ile yapılmış büyüleri, kalkanları... Başka özelliği de bildiğim kadarıyla yok."

Doğru, her şeyi kesebilir ama kestiği gibi hipnoz da edebilir.

"Yani," dedim emin olmaya çalışarak. "Kötü büyüleri kesebilir."

Başını bir kez salladı. "Gölgeleri de kesebilir." dedi Marcus.

"Evet, onlar kötülükten doğma değiller mi? Kesebilir." dedi Taylor.

"Ama kestiği gibi hipnoz da edebilir, ne demek bu?" dedi Eliana anlamayarak. Keegan ona baktığında ikiside hipnoz olmuş gibi birbirine bakıyordu. Bunu kimse anlayamamıştı.

Marcus kaşları çatık bir şekilde elini çenesinin altına koydu. "Zümrüt kardeşinde, yakut kalede, safir? Onu da bulursak ne olmuş oluyor?" Gözleri ejderhaya gitti ama ejderhanın gözleri kızında duruyordu. Sorularımız çoktu fakat cevap da gerekiyordu. 

"Bilmiyorum," dedim bıkınlıkla. "Tek istediğim babam, kardeşim ve safir hançer."

"Tamam o zaman plan belli." dedi Taylor. "Ben ve Tyrone hançeri alacağız. Marcus, Alaric'le kardeşini kurtarır ve yakutu çalar. Sonra da Eliana'yla yumurtayı alıp çıkarız."

"Çok güzel bir plan prens." dedi Marcus homurdanarak.

Taylor gözlerini kısıp ona baktı. "Planın varsa buyur."

🔥

Ve gerçekler ortaya çıkıyor...

Keegan'ı ilk defa gören Tyrone, Marcus, Alaric ve Taylor hakkında ne düşünüyorsunuz?

Üç hançer; yakut, safir, zümrüt...

Anka yumurtasını, Büyücü babayı, safiri, yakutu, kız kardeşi ve erkek kardeşi bulacaklar ?

Tyrone'un gözünde Eliana, çok güzel bir kız.

Keegan'ın ormandan çıkacağına yüzde yüz eminim. Eliana korumak için elinden geleni yapan bir baba.

Kendinize iyi bakın.
💜

Continue Reading

You'll Also Like

7.6M 425K 79
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
3.3K 503 62
KAYIP TAÇ TANITIM İnsanlar bereketli toprakları ekip biçmiş , uzun ve bolluk içinde seneler yaşamışlardı . Dünyanın tek hakimiydiler. Peki bir gün dü...
720 64 8
*** Kraliçe Lola'nın mantıklı sorusuyla herkes gözleri parlayarak Yaşlı Büyücü Omino'ya baktı. Omino kafasını olumsuz anlamda sallayarak, "İnanın, bi...
289K 25.1K 46
Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki...