Metamorfoz Serisi-Başlangıç

By monna_hisya

130K 10.5K 1.8K

Amacımız daha güçlü bir insan ırkı oluşturmaktı. İlk başta yaptığımız şeyin insanlık için enerji içecekleri k... More

Metamorfoz Serisi-Başlangıç
Bölüm 1- Büyük Patlama
Bölüm 2- Gurme
Bölüm 3- Umut
Bölüm 4- Kuş Bakışı
Bölüm 5- Çamurlu Sular
Bölüm 6- Şifacı
Bölüm 7- Tatlı Rüyalar
Bölüm 8- Korkusuz ve Hevesli
Bölüm 9- Son Akşam Yemeği
Bölüm 10- Şehirden Uzakta
Bölüm 11- Vahşi Atlar
TANITIM VİDEOSU
Bölüm 12- Gün Düşü
Bölüm 13- Dejavu
Bölüm 14- Çapraz Ateş
Bölüm 15- Üç Maymun
Bölüm 16- Aşk Kokusu
Bölüm 17- Diva
Bölüm 18- Beyaz Kraliçe
Bölüm 19- Kraliçe Arı
Bölüm 20- Halka
Bölüm 21- Kaos
Bölüm 22- Hüma
Bölüm 23- Söz
Bölüm 24- Oyunbozan 1
Bölüm 25- Oyunbozan 2
Bölüm 26- Çoklar Meydanı
Bölüm 27- Yüzleşme
Bölüm 28- Yolculuk
Bölüm 29- Beklenmeyen Misafir
Bölüm 30- Beklenmeyen Misafir 2
Bölüm 31-Beklenmeyen Misafir 3
Bölüm 32- Muhtaç
Bölüm 33- Kaygan Zemin 1
Bölüm 35-İstişare
Bölüm 36- Taç
Bölüm 37- Aşık
Bölüm 38- Kızıl Tilki
Bölüm 39- Oyuncu
Bölüm 40- Tatlı Telaşlar
Bölüm 41- Mürit
Bölüm 42- Aslan Baba
Bölüm 43- Uğruna Ölünecek Şeyler
Bölüm 44- Tedavi
Bölüm 45- Başlangıç'ın Sonu 1
Bölüm 46- Başlangıç'ın Sonu 2
Bölüm 47- Başlangıç'ın Sonu 3
Bölüm 48- Müjde
Bölüm 49- Yeniden Aile Olmak
Veda - Karakter Dolapları 1
Karakter Dolapları 2

Bölüm 34- Kaygan Zemin 2

836 78 18
By monna_hisya

Patlamadan sonra 31. gün, mavi salon ,Hüma...

Son zamanlarda ağabeyimi ne zaman görsem ardından bu kadının ortaya çıkmasından fena halde sıkılmıştım. Bukra'nın doğum gününde bir anda ekranlarda görünüvermişti. Şimdi ağabeyimi buluyordum ve o bir yerlerden fırlayıp kardeşlerimi, rehin alıyor ve konuşmak için fırsat kolluyordu. Bu sefer yanında televizyondakilerin çoğu yoktu. Tanıdık sima olarak sadece renkli takımlar giymeyi seven bozuk ciltli adam vardı. Her şey kardeşimin aleyhine gözükse de Kraliçe'yi ilk gördüğüm zaman ki kadar korkmamıştım. Bunu ağabeyimin ve Burak'ın yanımda olmasına bağlıyordum doğrusu. Şu an sahneye atlayıp bizimkilerin elini tutsam ve gitsek... Bu mümkündü sanki. Burak'ın elimi sıkıca tuttuğunu fark ettim.

"Sakın... Kendini... İfşa edecek bir şey... Yapma!" Bir insan düşünürken tıslayabilir miydi? Bence bu çocuk az önce tıslayarak düşünmüştü. Daha kötüsü benim düşüncelerimi de dinlemişti...

"Sen yanımdasın diye her şeyin düzeleceğine inandığımı da duyduysan eğer çok kişisel algılama. Tamamen ordu gücü olarak bakıyorum sana. Müttefik gibi." Düşüncelerime cevap vermedi, muhtemelen beni duymamıştı bile. Gözünü bile kırpmadan çiçekli takım elbiseli adama bakıyordu. Burak'ın benim elimi sıkıca kavradığı gibi o da Kraliçe'nin parmaklarını kavramıştı. Kadının parmaklarının arasından ince ince kan sızıyordu ama o acıyı hissetmiyor gibi gözüküyordu. Beyaz saçlı kadın salondaki yüzlere bakıyordu. Beni fark etmesinden korkup başımı yere indirmeyi düşündüm.

"Burak, bu kadın herkesi bir bir inceliyor. Beni fark edecek." Ses çıkaramıyordum ama içimden bağırıyordum, Esen'in bakışları en arkadan en öne doğru yavaş yavaş geliyordu ve göz göze gelmemiz an meselesiydi. Ama Burak beni duymadı. Kitlenmiş bir şekilde diğer adama bakıyordu. Bukra, Emir ve Cesur'un bilinci pek yerinde değildi sanki. Cesur'un titremesi geçmişti. Bir robot gibi öylece duruyordu. Bukra ve Emir dimdik durmuşlardı, Bukra'nın eli Emir'in elin üzerindeydi, bir şeyi durdurmak ister gibi. Ama ikisinin de bakışları boştu. Kim bilir neler yapmışlardı onlara. Yoklama sırası bana geldiğinde ben de bizimkiler gibi olacaktım, başıma ne gelirse gelsin dik ve gururlu kalacaktım. Zaten sıranın bana gelmesi çok uzun sürmedi. Avucuma yayılan sıcaklık ve Bukra'nın sert duruşu, bir fili tek başına devirebilecek ağabeyimin verdiği güçle başımı öne eğmedim. Hatta yüzümü iyice aklına kazısın istiyordum çünkü kardeşlerimi sergilediği bu sahnede bir gün ben de onu sergileyecektim. Mavi salon, ilk infazın gerçekleştiği yermiş son da olmayacak Esen hanım. Az önce sıcacık olan elimde rüzgarlar esmeye başlamıştı, ne olduğu anlamak için baktığımda ise Burak'ın yanımdan uzaklaştığını gördüm.

-Ağabey, bu nereye gidiyor?

-Sevgilisini bulmaya gidecekmiş.

Ağabeyime açıklama yapıyor ama bana yapamıyordu demek. Güvendiğim dağlara birkaç saniye içinde çığ düşmüştü. Önceliğim kardeşim olduğu için bir de bu serseme üzülmeyecektim. Kraliçe salondaki herkesi tek tek süzdükten sonra yapmak için sabırsızlandığı konuşmasına başladı.

- Değişen dostlarım!

Kraliçe'nin seslenişi istediği etkiyi yaratmamıştı. Çiçekli takım elbise giyen adam huzursuzca küçük bir alkış hareketi yaptı, bununla birlikte başka yöne dönük başlar bir anda onlara dönmüş oldu:

- Bu yeterli mi Kraliçem yoksa sizi dinlemeleri için hepsinin çenesi kırmam mı gerekli?

- Dostumuz olan hiçbir değişenin kılına zarar gelsin istemem Kemalciğim. Dost değişenler demişken, hepinizi neden buraya topladığımızı ve bu çocukların kim olduklarını merak ediyorsunuzdur. Bu çocuklar, atmosfere sızan değiştiricinin etkisiyle değişen taze değişenler. Ama bilin bakalım bu ufaklıklar ilk iş olarak ne yaptı? Başkan'ı kaçırmaya çalıştılar. Bu üç küçük kaçağı yarım saat kadar önce Başkan'ın odasında yakaladık.

Esen'in sözlerinin etkisiyle salondan yuhalanma sesleri yükselmeye başladı.Kimsenin Başkan'ı kaçırmak gibi bir planı yoktu ki! Biz tamamen tesadüf eseri bu eve düşmüştük. Kadın bizimkiler hakkında atıp tutuyor ama üçünün de sesi çıkmıyordu. Hadi Cesur kendini savunamıyor korkuyor diyelim, Bukra'nın bir planı olduğunu kabul edelim, Emir nasıl dayanabiliyordu bu olanlara. Benim kalabalığın içinde kaybolduğumu nasıl fark etmiyordu? Ağabeyimi görüp neden heyecanlanmıyordu. Bu çocuklara ne yapacaklardı, içinde bulunduğumuz kalabalık onları bir saniyede parçalardı. Ağabeyim yumruğunu sıkmış, kendini tutmaya çalışıyordu. Ona güç vermek isterdim ama beni de bir endişe sarmıştı. Burak da yoktu... Tüm koruyucularım gitmiş gibi hissediyordum. Omuzlarım düşmüştü, Kraliçe konuşmaya devam etti:

- Dostlarımızın çoğunu patlamada kaybettik, ben daha fazla kayıp vermek istemiyorum. Ama biz intikamımızı almaya çalışırken, yaşamak için kendimize bir düzen kurmaya çalışırken. Ailelerimizi arkamızda bırakmışken ...

Son cümleden sonra ağabeyimin titremeye başladığını hissettim. Kimseye belli etmeden kolunu okşadım:

- Hepimiz için dayanman lazım. Sakin ol. Lütfen.

Kolu öyle kalın ve sertti ki bunun bir insan kolu olduğuna inanmak mümkün değildi. Ona dokunduğumda ağabeyimi teselli edermiş gibi hissetmedim hiç, sanki yabancı bir yaratığa dokunmuştum. Söylediklerim işe yaramış onun titremesi azalmıştı ama ben her an sinir krizi geçirebilirdim. Buraya geldiğim andan beri bir oyunun içinde gibi hissediyordum. Jumanji ile bu evin içine fırlatılmış ve ağabeyimi bulursam onu alıp evimize dönebilecekmişim gibi. Ama gerçek öyle değildi; kardeşlerim ölüyordu, ağabeyim bir yabancıya dönüşmüştü ve benim ne yapmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Kraliçe konuşuyordu ama onun yüzüne bakmak istemiyordum başım önüme düşmüştü ki yanımdaki adam usulca bana seslendi. Burak'ın gittiği boşluğa o gelmişti.

-Başını kimsenin karşısında eğmemelisin. Omuzlarını kaldır ve dik dur.

-Olur, deyiverdim öylece. Mavi gözlü bu yakışıklı adama hayır demem mümkün değildi sanki.

Bu kısacık ama etkili sohbetten sonra can sıkıcı olanı dinlemeye geri dönmüştüm.

- Bazılarımız da yeni aileler kurmaya çalışırken... diye devam etti Kraliçe sonra dönüp çenelerimizi kırmakla tehdit eden adama bir gülücük attı. Bu neydi bir ilişki itirafı mı? Magazin kaldırabilecek günümde değildim.

- İnsanların değişenleri kabullenememesini, onları kendi çıkarları için kullanmasını anlıyorum ama bir değişenin başka bir değişene yaptığı ihanet? İşte bunu hazmedemiyorum. Her hareketin bir karşılığı muhakkak ki olur. Bu ihanetin de bir bedelinin olması gerektiği kanaatindeyim.

"İntikam istiyoruz!" diye bağırdı kalabalıktan birisi.Sonra bütün salon "İntikam! İntikam!" diye inlemeye başladı. Yumrukları havadaydı... Başım dönüyordu ve öğürme isteğime zar zor karşı koyuyordum. Bizimkiler hala boş bakıyor hatta bariz bir şekilde gülüyorlardı. Linç edilmek mi istiyordu bunlar? Kendilerini savunmak yerine neden gülerek insanları kışkırtıyorlardı, ortalığı karıştıran birileri zaten vardı! Kraliçe'nin sevgilisi yine o meşhur alkış hareketini yaptı herkes susup onlara döndü. Esen konuşmaya devam etti, zaten her şey istediği gibi gidiyordu.

- Tüm kanunları yeniden koyacağımız bu çağda gösterdiğimiz her müsemmanın bir yenisine kapı açacağını bilmelisiniz sevgili dostlarım. Aynı şekilde uygulayacağımız her ceza bir sonraki için emsal değerinde olacak. Ben adalete çok önem veriyorum o yüzden vakit kaybetmeden sizi buraya toplamak istedim. Bu değişenlerin meselesi olduğu için bulunduğunuz meclis değişenlerle dolu. Hakim sizler olacaksınız ben de infaz memuru. Bize yardım için bu evde olan diğer dostlarımız ise şu anda evi araştırıp delil toplamakta. Kimler bu ihanete ortaksa tek tek ortaya çıkacak.

Mavi salon dedikleri bu yer gözümde kırmızı salona dönüşmeye başlamıştı. Benim kıyafetlerim Burak'ın odasında kalmıştı ve içime taktığım minik çanta kimliğimi deşifre eden şeylerle doluydu. Sesler boğuklaşıyor görüntüler bulanıklaşıyordu ama dimdik duruyordum. O mavi gözlü adam demişti ya omuzlarını kaldır diye işte sırf o yüzden olması gereken yerde duruyordu omuzlarım.

- Sevgili dostlar, yargılamamızın adil olması için bu hainlere de söz hakkı vermeliyiz. Anlatın bakalım, sizin Başkan'ın odasında ne işiniz vardı.

Kraliçe'nin onlara söz hakkı vermesiyle hepsinin bakışlarındaki boşluk bir anda gitti ama o sinir bozucu gülüşleri yerinde duruyordu. Sözü ilk olarak Emir aldı, avuçları alev almıştı, arkadaşım sonunda kendine geliyordu ama bu hiç iyiye işaret değildi:

- Hüma nerede?! Onun tırnağının ucuna zarar gelsin var ya hepinizi yakarım lan!

Kraliçe'nin sevgilisi ateşi söndürürmüş gibi yaptı gülerek ve bu hareketin ardından Emir avuçlarını kontrol edemedi ve kendini ateşe verdi.

- Arkadaşın ateşini söndürmek isteyen var mı? dedi, adam neşe içinde.

En ön sıralarda çok yakınımızdan bir çocuk, "Zevkle!" diyip önce salonu selamladı ardından dua eder gibi açılmış avuçlarını yerden yavaşça yukarı kaldırmaya başladı. Arkadaşımın bütün vücudu ayak uçlarından başlayarak buzlar içinde kalmaya başlamıştı. İstediği kadar değişmiş olsun bu çocuğun hamuru insandı ve gözümün önünde ölüyordu.

-Yeter! Diye bağırdı Halil ağabeyim. Madem adil yargılama istiyorsunuz biz daha ölmesine izin vermedik. Öldürmemiz doğru olmaz.

Yanımdaki adam ağabeyimin attığı topu yakalamış ve devam etmişti.

- Zaten birçok değişen dostumuzu kaybettik yenilerini kaybetmek istemiyorum. Olayı tam olarak öğrenmeden onlara dokunmamız doğru olmaz. Bu çocuklar kendi hırslarından mi yaptılar bunu yoksa arkalarında biri mi var öğrenmek gerek. Sen söyle bakalım, buraya nasıl geldiniz?

Karmaşada kimse "Hüma nerede?" sorusunun üstünde durmamıştı. Sonunda sözü Bukra aldı:

- Ben düşlediğim yere bir göz açıp kapama süresinde gidebiliyorum. Parkta bir kavgadan kaçarken kendimizi burada bulduk. Sanırım bu yeteneğim sayesinde buraya geldik ama biz aslında eve gitmek istemiştik. Kimseye bir kastımız yoktu, arkamızda kimse de yok. Sizi tanımıyoruz bile. Eğer izin verirseniz gitmek istiyoruz.

Tüm mantıklı sözlerinin ardından kahkahalarla gülmesi benim bile sinirimi bozmuştu. Kimse ona inanmıyordu özellikle Emir'in yaptıklarından sonra.

-Tamam bu kadar yeter. Sizi yeterince dinledik, dedi Kraliçe. Anlattıklarınız ve tavırlarınız hiç uymuyor gençler. Size inanmıyoruz! İhanetinizin bedeline gelecek olursak, birinin kendi ırkından birini öldürmesi sıradan bir infazdan bin kat daha korkunç benim gözümde. Tüm bu konuşmalar ve tehditlerden sonra ben derim ki, bu çocuklara bahşettiğimiz güçleri kötüye kullandıkları için onlardan geri alalım.

-Hayır! Diye bağırdı Emir. Böyle bir şeye hakkınız yok, siz kimsiniz ki! Hepinizin ağzına edicem lan!

Kalabalık "Al! Al!" diye bağırıyordu. Bu durum Esen'in hoşuna gitmişti.

- Gelmiş ve gelecek tüm değişenlere ibret olması için bu değişenlerin güçlerinin Başkan'ın infaz gününde, halkın önünde alınmasını kimler destekliyor? El kaldırsın!

Halil ağabeyim ve benim dışımda tüm salon el kaldırdı. Ağabeyim yanımızdaki adama bakıyordu. Adam yavaşça " Siz de salona katılın!" dedi ve ikimizde sevdiklerimizin infazına el kaldırdık.

---------------------------------------------------

Heyo, size Monna'nın iki bölümüne bedel tek bir bölüm hazırladım. Finale çok az kaldı ve olacaklara tepkinizi görmek için sabırsızlanıyorum.

-SPOILER!-

Finalde iki ölüm bizi bekliyor...

Peki sizin finalden beklentileriniz neler? Düşüncelerinizi paylaşırsanız çok mutlu olurum:)

Keyifli okumalar.

Continue Reading

You'll Also Like

180K 13K 82
Fısıltılara kulak verdim karanlığın içinde Hepsi konuştu nefretle Hatırlamıyorum ne dediklerini Tek hatırladığım şey nefretleri Ben Kaos Lejyonunu...
493K 2.9K 6
Kendini bulmaya çalışan genç bir kız... Çocukluğundan beri savaşçı olarak yetiştirilen bir adam... Bir efsaneye göre çıkılan yolculuk... Amansız...
6.8K 944 12
"Lanetlenen ben iken lanetli hayatı yaşayan sen oldun."
1.3M 26.1K 15
2. KİTABIN YAZIMINA ŞİMDİLİK ARA VERDİM. TEKRAR BAŞLADIĞIMDA DUYURU YAPARIM. Bir gece vakti küçük bir bebek ormana bırakıldı. Ölsün diye götürüldüğü...