BÖĞÜRTLEN

papatyaaaseverrr tarafından

4.7M 144K 21K

Böğürtlen dikenler arasında yetişen nadide bir meyvedir. Dikenler arasından türlü zorluklarla sahip olursunuz... Daha Fazla

Ecrin Mertoğlu
YAĞIZ TUNA
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
FİNAL
Her Veda Bir Başlangıç

53

53.1K 1.9K 163
papatyaaaseverrr tarafından

Bölüm Şarkısı: Adele- Someone Like You(cover)

Kitap kapağımız değişti nasıl olmuş?
*_*_*_*_*_*_*_*_*_*_

Üstümdeki gelinlikle kızların yanına yürürken heyecandan çırpınan kalbimin üstüne elimi koydum.

"Ya çok güzel olmuşsun Ecrin" Özüm iki elini çenesinin altına koyup hayran hayran bakarken gülümsedim. Elindeki soğuk çayı bile bırakmıştı beni görünce.

"Ben de çok beğendim." Aynanın karşısına geçtim yavaşça. Gelinlik o kadar güzeldi ki! Ceren sayesinde kısa sürede benim olmuştu.

"Yağız'ın dudağı uçuklayacak kız ne güzelsin sen." Kübra'nın neşeli sesiyle gülerken Ömür girdi araya.

"Ecrin hep güzel zaten. Gelinlikle kuğu gibi olmuşsun ama canım arkadaşım." Ellerini tutup ona gülümsedim. Canımdı Ömür.

Diğerleri kuzenimdi ailemden biriydi bırakmamıştı beni ama Ömür ilk günden beri destek veren arkadaşımdı. Defne gitmişti bana onu göndermişti resmen.

"Teşekkür ederim her şey için." Ceren boynundaki metreyle yanıma geldiğinde Ömür'ü azıcık itekledi.

"Ay çekilin de ölçü alayım son kez." İşinde asla duygulara yer vermeyen canım arkadaşım son kontrolü de yaparken kızlar masadaki şeylerden atıştırmaya başladı.

"Yağız gelmiş Ecrin." Bukre bardağını ağzından çekip camın önünden çekildi.

"Gelsin, birlikte düğün mekanına gideceğiz."

"Seni gelinlikle mi görecek!?" Aynı anda hepsi bağırınca kulaklarımı tıkadım hemen. 

"Kızlar siz onu aşağıda tutun biz de gelinliği çıkaralım." Ceren beni kolumdan tutup odaya çekerken söyleniyordum.

Daha ne uğursuzluğu olabilirdi ki bizim için. Yıllarca görememiştik birbirimizi. Birbirimize güvenimiz tazelenmişti. Artık hiçbir konuda birbirimizin fikrini almadan hareket etmiyorduk.

Gelinliği çıkarıp lacivert elbisemi giydim. Saçlarımı tepeden örmüştüm zaten kısa olduğu içinde çok sevimli durmuştu.

Merdivenlere yönelirken Ceren çalışanlarına gelinliği kutuya koymalarını söylüyordu.

Eh bu akşam nişan vardı iki üç gün sonra da düğün. Annemlere kalsa yetişmezdi ama bir haftada halletmişlerdi.

Yağız kısa sürede halledildiği için sevinse de annemler sürekli sitem ediyordu. İşin ilginç yanı Yeşim teyze de çok istemesine rağmen bu kadar kısa sürede halledilmesine laf etmişti.

Annem gibi.

Bana kalsa ne olursa olsundu yani. Annemlerle uğraşan Yağız'dı. Ben sadece hazırlıkların birkaç ucundan tutuyordum o kadar.

Zaten hastaneden fırsat bulamıyorduk.

"Sevgilim." Ona yürüyüp kollarına teslim ettim kendimi. Sabah görüşmüştük halbuki ama özlemiştim.

"Enişte bu akşam için düşüncelerini alabilir miyiz?"

"Berkay abiden çekiniyorum biraz sanırım." Gülerek bakarken kıkırdadım. Babamla uzunca bir konuşma yapmıştık.

Tam olarak ikna olduğunda iyi gelsinler demişti.

Çok bekletmeden de bu akşamda karar kılınmıştı işte.

"Valla tuzlu kahveden çekin bence Yağız bu kadar kız seni sağ çıkarmaz." Ceren onun endişesine endişe kattığında kahkaha atmamak için elimi ağzıma kapattım.

"Benim güzelim yapmaz öyle şey." Kollarını daha çok sıktığında kolumu beline sardım.

"Sevgilim bu beni aşar." Kafamı iki yana salladım üzüntüyle. Ay içecekti o kahveyi.

"Ben erkek tarafıyım ama ben bile içmenden yanayım Yağız iç canım iç ne olacak." Kübra da son noktayı koyduğunda Yağız saçlarıma öpücük bırakıp "Baldız baldan tatlıdır derler ama siz hiç tatlı değilsiniz hanımlar. Hem ben sonunda Ecrine kavuşacağım her şeye varım." Dedi.

El ele butikten çıkarken gülümsüyordum. Uzun süre ayrı kalmıştık belki ama şimdi iyiydik işte.

Düğün mekanına baktıktan sonra eve geçip hazırlanacaktım. Yağız da ailesini alıp gelecekti. Elis abla o tarafta her şeyi organize ediyordu zaten. Hem hamile hem deli.

Barkın abiye Allah sabır versindi yani. Günlerdir ne uyuyor ne de bizi uyutuyordu. Nefes alacak vaktimiz kalmamıştı. Kendimi en huzurlu hissettiğim yerin ameliyathane olması çok tuhaftı ama en tek başıma kaldığım yer de orasıydı.

Yeşim teyze kızları yanına çekerek kendine iyi bir ekip oluşturmuştu annem de benimkileri almıştı tabi. Dört koldan düğünle ilgileniyorlardı.

"Balayı için nereye gideceğimizi seçmedik."

"Güzelim o konuyu bana bırakmanı istiyorum, seveceğinden emin olduğum bir yere gideceğiz." Parmak uçlarıma öpücük bıraktığında gülümseyerek döndüm ona. 

"İpucu versen azıcık?" Kafasını iki yana sallayınca dudağımı büzdüm. Sürprizlerden nefret ediyordum ama sonucu güzel oluyordu. Sonunda düğün mekanına geldiğimizde organizatörün daha önce tanıştığımız asistanının kapıda beklediğini fark ettim. 

Bize içeriye kadar eşlik ederken Erol beyin birazdan burada olacağını söylemişti. Yüzüme vuran rüzgarla gülümserken Yağız'ın konuştuğunu duydum.

"Gel buraya." Kollarını etrafıma sarınca denizden gözlerimi almadan ellerimi ellerinin üstüne sardım.

Sait Halim Paşa Yalısını seçmiştik düğün için. Şu ana kadar kararımızdan pişman olacağımız bir şey olmamıştı.

"Yağız bey, Ecrin hanım hoş geldiniz beklettiğimiz için üzgünüm. Pastayla ilgili son kararınızı bildiriyordum."

"Önemli değil Erol bey. İçeri geçelim mi?"

"Evet lütfen önden buyurun." Elimi tutan sevdiğimle tek tek her yeri gördük. Etrafımda dönüp düzenlenen bahçenin ihtişamına göz attım.

Her şey hayal ettiğim gibiydi.

"Nikahın kıyılacağı alanı şurası olarak seçmiştik. Denizden ulaşım sağlayacağınız için geleceğiniz alana yakın olması bizim açımızdan daha iyi. Masalarda beyaz ve mürdüm rengi tercih etmiştik. Örnekleri şurada görebilirsiniz." Gösterilen masaya döndüm.

Mürdümü Yağız ekletmişti. Böğürtlen rengine en yakını oydu baktıklarımızdan. Gerçi bu böğürtlen olayını pek anlamamıştım ama en sevdiğim dondurmanın böğürtlenli olması benim için en iyi sebepti şu an.

"Her şey güzel gözüküyor. Yağmur yağma ihtimaline karşılık?"

"Kış bahçesi tüm misafirleri ağırlayacak şekilde buradaki seçilenlere göre düzenleniyor efendim."

"Teşekkürler Erol bey, her şey için."

"Ne demek, umarım çok mutlu olursunuz." Sevgilime döndüm gülümseyerek. Evet biz mutlu olacaktık.

Dört katlı süper kahramanlardan oluşan pastanın da fotoğraflarını görünce gülümseyerek çıktık yalıdan. Her şey tıkırında gidiyordu.

"Kerem arıyor."

"Onlar Çınar'la birlikte değil miydi?"

"Çocuklarla ufak tefek şeyleri halledeceğiz demişti." Telefonu açarken koltuğuma geçtim bende.

"Efendim?"

"Bir sakin konuş Kerem anlamıyorum dediğinden bir şey."

"Kaç yaşınıza geldiniz niye sorunlarınızı kendiniz halletmiyorsunuz ya nasıl başından alayım kızı?"

Merakla ona döndüm. Kimi başından alacaktı?

"Kübra ile sen konuşsan daha iyi olmaz mı peki?" cevabımı alırken gözlerimi devirdim. Kübra ile tanıştığımdan beri birlikte vakit geçiriyorduk ve aslında bakınca tatlı bir kızdı. Yağız'la çok yakınlardı ama liseden beri aslında Kerem'i seviyordu. Gerçi büyümüşlerdi bir şeyler değişmiş olabilirdi en azından bakınca Kerem açısından değişen şeyler söz konusuydu. 

"Kübra çıldırtmış yine al başımdan diyor, ben hiç anlamıyorum bunları. Lisede seviyordu şimdi kaçıyor."

"İkisi de büyüdü, değişti. Düşünceleri, hisleri aynı kalacak değil ya. Kendi aralarında çözsünler bırak boş ver." Yanağına öpücük bırakıp kapıyı açtım. Evimle düğünün yapılacağı yer baya bir yakındı. 

Bu akşam beni Çınar almaya gelecekti kendim geleceğimi söylesem de ikna edememiştim. Yağız'la vedalaşıp arabadan inerken ben içeri girene kadar bekledi her zamanki gibi. Eve girip uykucunun ayaklarıma dolanmasına gülümserken onu kucağıma alıp odama ilerledim. 

İlk bulduğumuz zaman yavru olan kedim şimdi kocaman olmuştu. Ona çok iyi bakmaya, asla ilgiden mahrum bırakmamaya çalışıyordum. Veterinerin de söylediğine göre çok sağlıklıydı.

Yatağımın üstüne bırakıp dolaptan elbisemi aldım. Ceren'in mağazasından aldığım kırmızı elbiseyi giyecektim üstüme. Diz kapağımın tam üstündeydi.

Hoşuma giderek almıştım baya da güzel duruyordu. Uykucunun kafasına öpücük bırakıp banyoya yöneldim. Duş alıp odama geri döndüğümde Çınar'ın sesi duyulmuştu.

"Ecrin!"

"Geliyorum abi salona geç sen." Evimin de herkeste anahtarı vardı yani. Kapıda kalsam endişelenmeme gerek yoktu, birini aramam yeterliydi.

Bir süre burada yaşamaya karar vermiştik Yağız'la. Hastaneye yakındı ayrıca evim güzeldi. Yağız'da seviyordu.

Onun evini de kapatmıştık şimdilik hem büyüktü hem de iki ev arasında burada daha çok vakit geçiriyorduk. İstersek orada da kalabilirdik tabi zamanla verilecek bir değişiklik kararı olabilirdi.

Üstümü giyinip saçlarımı yaptım, hafif bir makyajla son noktayı koyarken topuklu ayakkabılarımı ve çantamı alıp salona yöneldim.

"Çocuklar nerede?"

"Yağız'ın yanına gittiler. Erkek tarafı olarak gelecekler."

"Arın senin ne işin var burada peki?"

"Ecrin ben kız tarafıyım sanki bilmiyorsun." Elindeki su bardağını Kerem'e uzatıp koltuğa geçti.

Hepsi takım elbise giymişti. Üçünü de tarif edilemez derecede çok seviyordum. En zor zamanlarımda hiç bırakmamışlardı beni. Asla unutamazdım yaptıklarını.

"Tuna ve Alaz'a küsmem mi gerek?" Abimin yanağına öpücük bırakıp Kerem'e yöneldim.

"Yağız yalnız kalmasın dediler. Tuna kendi de evlilik yolunda olduğu için o taraftan yaşamak istedi heyecanı."

"Çıkalım o zaman." Kerem gülümseyerek kapıyı gösterince kabanımı üstüme geçirip açık kapıdan çıktım.

"Bu evlenmeden önce kardeşle yapılan konuşmayı hangimiz yapacağız Çınar?"

"Oğlum ben sonradan geldim senin görevin o."

"Büyüğümüz sensin ama." İkisi ön koltukta tartışırken gülümseyerek dinledim sohbetlerini.

"Tamam siz durun ben konuşurum." Arın son noktayı koyunca güldüm.

"Sırayla hepiniz konuşun ben dinlerim."

Trafiksiz yollardan hızla eve geldiğimizde akşam karanlığı çökmüş bütün ışıklar yanarak yolumuz aydınlatılmıştı.

Kapıda bekleyen babamın kollarına koştum. Yasin abiyle güvenlik konusunda konuşuyordu büyük ihtimal.

"Mucizem"

"Babacım çok yakışıklı olmuşsun." Yanaklarına öpücük bıraktım.

"Sen de çok güzelsin prensesim. Annenler içeride kızlar da geldi hepsi seni bekliyor hadi içeri geç." Ona son kez gülümseyip içeri geçtim, anında duygusallaşabiliyorduk.

Evin en küçüğü, ilk gideniydim. Gerçi bir yere gitmiyordum eve bir evlat daha getirmiştim. Annem öyle demişti yani.

Yağız'da bizim evladımız demişti. Her sıkıntımıza bir çözüm üretiyordu işte her zamanki gibi.

Bukre ve Ceren salonun köşesinde teyzemlerle konuşurken kapının girişinde durmuş anneme arkadan sarıldım.

"Ah Ecrin, ödüm koptu!"

"Anne yine çok şıksın benim yerime seni isterlerse babam bizi öldürür."

"Merak etme bebeğim sen varken kimsenin gözü beni görmez hem kız annesiyim bir zahmet olsun o kadar." ona gülümserken "Deden bahçede bir yanına git istersen." dedi.

Heyecanla o tarafa yöneldim hemen. Babaannemin ölümünden sonra kendini eve kapatmıştı ama onu görmeye gittiğimde daha iyi durumdaydı. Bugün ise evden çıkmış yanımıza gelmişti.

"Güzel torunum."

"Dedeciğim nasılsın?"

"Seni böyle mutlu gördüm ya çok iyiyim. Sen nasılsın?"

"Çok mutluyum hepiniz buradasınız keşke babaannem de yanımızda olsaydı." Hüzünlü bir gülümseme sundu bana.

"O burada zaten canım kızım." elini kalbimin üstüne koyduğunda gülümsedim. "Haklısın, o hep bizimle."

"Ecyin!"

Duyduğum sesle kapıya dönerken bakışlarım Angela'nın sırıtan yüzüyle karşılaştım.

"Güzelim." Kollarıma atladığında sıkıca sardım onu. Evet herkes buradaydı cidden.

Kucağımda ufaklığımla salona geçtim. Babam ve amcamlar yerlerini almıştı. Mert amcama baktım. Özüm'den henüz böyle bir hareket gelmediği için gergindi.

Arın'ın onunla ilgilendiğini de herkes biliyordu artık.

"Sevgilim babamın bakışlarıyla ölecek diye korkuyorum." Yanımdan gelen Özüm'ün fısıltısıyla gülerken Kübra dudağını büzüp "Ay hiç gelemiyorum böyle şeylere döneceğim yurtdışına kafam rahat mis gibi." dedi.

"Kübra sen Kerem'i alırsan aynı şeyler olacak canım hiç merak etme."

"Ben Kerem'i alırım da o beni almaz şekerim. Valla olmazsa da kendi kaybeder ya. Lisede yüzüne bakmadığım için hata bende." Lise birde Kerem ona açıldığında kabul etse şimdiye evleneceklerini söyleyerek dertleniyordu garibim.

Lise aşıklarıydı ama pek ciddi de değildi. Yani olsa Kerem'le olur düşüncesindeydi sadece.

"Geldiler." Annemin sesiyle heyecanla kapıya yaklaştım. Anka annesinin önünden elinde minik çantasıyla hızlı hızlı ilerlerken Elis abla gülümseyip geçti içeri. Eşi de peşinden girip babamlarla selamlaşırken Yeşim teyzeler de gelmişti. 

Çocukların peşinden gelen sevgilimle rahatladım biraz.

Yağız elindeki çiçekleri bana verirken peşinden giren Tuna büyük bir çilekli çikolata sepeti tutuşturdu Kübra'nın eline.

"Sevgilim nerede benim?"

"Mutfakta." Yanımızdan ışık hızıyla geçerken gülüp Yağız'a döndüm. Herkes içeri geçmişti.

"Güzelim."

"Hoş geldin." Kollarımı boynuna sardım. 

"Ecrin Yağız içeri gelin." Kerem'in uyarısıyla Yağız homurdansa da benden ayrıldı.

"Çok tuz yok." Anka ve Angela mutfakta annelerinin yanından ayrılmazlarken Elis ablanın sesiyle kahveleri pişirdik.

"Ecrin mükemmel bir görümceye sahipsin böyle şans kimsede yok." Ömür sessizce yorumunu yaparken gülerek onayladım onu.

Anka ve Angela çikolatalı çileklerden yerken keyifle gülüyorlardı.

"Aylin, Yiğit nerede?"

"Karan'ın kucağından kalkmıyor. Muhabbeti sevdi herhalde ne anladıysa artık." Aylin abla yanaklarıma öpücük bırakırken şans diledi.

Gülümseyerek teşekkür ettim.

Kahveleri tek tek dağıtırken kızların ısrarla tuz ve pul biber dökmek istedikleri kahveyi verdim Yağız'a. Hiçbir şey konulmasın diye savaş vermiştim içeride ama değmişti.

Suları da Bukre dağıtırken gülümsedim. Yağız şu an berbat bir kahve bekliyor olmalıydı.

"Eh Berkay bey kahvelerimiz de geldiğine göre gelelim asıl meseleye." Ahmet amca konuşurken Yağız'dan çektim bakışlarımı.

"Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınız Ecrin'i oğlum Yağız'a istiyorum. Kızınız kızımız oğlumuz oğlunuz olsun."

Nefesimi tutup babama baktım, sonra amcamlara.

"Durun Ahmet amca önce Yağız kahvesini bitirsin." Kerem son noktayı koyunca kocaman gözlerle döndüm ikizime.

Kahvede bir şey yoktu ki, ama kimse bilmiyordu.

Gözlerimi kısıp kardeşime bakarken Yağız tek yudumda içti kahvesini. Gülümseyip Kerem'e baktığında elimi dudaklarıma bastırıp öylece bekledim. 

"Elinize sağlık, çok güzel olmuş kahve."


Helllöğ!

Geliyor son..

Nasıldı bölüm?

Çok çok çok yorum yapsanıza öptüm çok❤️

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

35.8K 1.7K 11
Miran Karan & Ceylan Yıldırım
1.7K 176 20
Yazar ve kitap önerileri 💞
1.4M 33K 43
Tam sınıftan çıkıcaktım ki gelen sesle dikildim kaldım."sen kal ada yapamadığın son soruya bakalım" OLUR OLUR HOCAM BAKALIM. Dırırııırıırıfırı Canı...
213K 24.9K 28
kim taehyung, beş yaşındaki kızı kim daeun ile hayatına devam ederken birine aşık olabileceği aklının ucundan geçmiyordu.