Gaia

By ercanercig

141K 13.5K 1.5K

GAIA #Wattys 2018 yarışmasında "Hikaye Ustaları" kategorisinde ödül almıştır. Akıcı, sürükleyici, heyecan dol... More

GAIA Tanıtım
1. Kısım GAIA Bölüm 01
1. Kısım GAIA Bölüm 02
1. Kısım GAIA Bölüm 03
1. Kısım GAIA Bölüm 04
1. Kısım GAIA Bölüm 05
1. Kısım GAIA Bölüm 06
1. Kısım GAIA Bölüm 07
1. Kısım GAIA Bölüm 08
1. Kısım GAIA Bölüm 09
1. Kısım GAIA Bölüm 10
1. Kısım GAIA Bölüm 11
1. Kısım GAIA Bölüm 12
1. Kısım GAIA Bölüm 13
1. Kısım GAIA Bölüm 14
1. Kısım GAIA Bölüm 15
1. Kısım GAIA Bölüm 16
1. Kısım GAIA Bölüm 17
1. Kısım GAIA Bölüm 18
1. Kısım GAIA Bölüm 19
1. Kısım GAIA Bölüm 21
1. Kısım GAIA Bölüm 22
1. Kısım GAIA Bölüm 23
1. Kısım Sonu GAIA Bölüm 24
2. Kısım NEXA Bölüm 01
2. Kısım NEXA Bölüm 02
2. Kısım NEXA Bölüm 03
2. Kısım NEXA Bölüm 04
2. Kısım NEXA Bölüm 05
2. Kısım NEXA Bölüm 06
2. Kısım NEXA Bölüm 07
2. Kısım NEXA Bölüm 08
2. Kısım NEXA Bölüm 09
2. Kısım NEXA Bölüm 10
2. Kısım NEXA Bölüm 11
2. Kısım NEXA Bölüm 12
2. Kısım NEXA Bölüm 13
2. Kısım NEXA Bölüm 14
2. Kısım NEXA Bölüm 15
2. Kısım NEXA Bölüm 16
2. Kısım NEXA Bölüm 17
2. Kısım NEXA Bölüm 18
2. Kısım NEXA Bölüm 19
2. Kısım Sonu NEXA Bölüm 20
3. Kısım GAIA Bölüm 01
3. Kısım GAIA Bölüm 02
3. Kısım GAIA Bölüm 03
3. Kısım GAIA Bölüm 04
3. Kısım GAIA Bölüm 05
3. Kısım GAIA Bölüm 06
3. Kısım GAIA Bölüm 07
3. Kısım GAIA Bölüm 08
3. Kısım GAIA Bölüm 09
3. Kısım GAIA Bölüm 10
3. Kısım GAIA Bölüm 11
3. Kısım GAIA Bölüm 12
3. Kısım GAIA Bölüm 13
3. Kısım Sonu -FİNAL- Bölüm 14
Sizin Düşünceleriniz

1. Kısım GAIA Bölüm 20

1.6K 225 7
By ercanercig

Telsizden Jake'e beni takip etmesini söyleyip denizaltımı hızla geri döndürüyorum "Jake! Okuldayken öğrendiğimiz metan gazı yarıkları olan kayalıkları hatırlıyor musun?" Çocuk bana cevap verirken sesi telsizden çok net gelmese de, ne yapmak istediğimi anladığı için yaşadığı kaygıyı hissedebiliyorum "Cid-di ola-maz-sın La-ra!"

Yüz seksen derece döndükten sonra tam yol avcılara doğru ilerliyorum ve bu sırada Jake'e yapması gerekenleri sakince anlatıyorum. Ancak sakin kalmaya ne kadar çabalasam da her hücremde, her kalp atışımda yaşadığım korku azalmıyor. Ölesiye korkuyorum ama her şey ters gitse de, en azından annem ve Lena'yı kurtaracağımı düşünerek kendimi rahatlatmaya çalışıyorum "Sondaları on beş saniye bekletmeli patlama moduna getir ve işaretimle dördünü birden fırlat. Sonra da oradan olabildiğince hızla uzaklaş tamam mı?"

Metan gazı kaynağının üzerine geldiğimizde her ikimiz de dörder sondayı birden kayalıklara gönderiyoruz. O sırada avcıların menziline girdiğimiz için her yanımızdan su altı kurşunları geçiyor. Bazıları denizaltılarımıza isabet etse de, neyse ki hareketimizi engelleyecek bir hasar vermeyi başaramıyorlar. Fırlatma işlemi tamamlandıktan sonra, bildiğimiz bütün manevraları kullanıp avcıları arkamıza alıyoruz ve patlamanın olacağı bölgeden olabildiğince uzaklaşmaya çalışıyoruz.

LP2'nin içindeki bilgisayardan gelen dijital kadın sesi son beş saniye için bizi uyarırken, sanki bedenimdeki bütün organlar yer değiştirip kaçmaya çalışıyor. Geri sayım tamamlandığında duyduğum patlama sesi, hayatımda duyduğum en güçlü ses olarak tarihe geçiyor. Metan gazı sondalardaki patlayıcılarla etkileşime girdiğinde adeta kulakları sağır eden bir ses çıkıyor ve patlamanın ardından gelen şok dalgası bizi kanyona doğru, hayatta kalmayı başaran avcıları ise şehre doğru fırlatıyor.

Oluşan devasa şokun göbeğinde kalan ve adeta moleküllerine ayrılan avcıları hızla atan kalbimin tuttuğu tempo eşliğinde izlerken, yaptığım şey yüzünden büyük bir vicdan azabı duyduğumu fark ediyorum. Az önce birilerini öldürdün Lara! Onları sen öldürdün! Hayatlarına son verdin!

Patlamanın yarattığı şokun etkisiyle savrulan LP2'lerimizin kontrolünü sağlamaya çalışırken bazen çevremizdeki kayalara sürtüyoruz, bazen zemine çarpıyoruz ama neyse ki ölümcül bir hasar almadan yola devam etmeyi başarıyoruz. Yanımda oturan Mert'in bütün olanlar sırasında ne kadar sakin olduğunu gözlemlediğimde, artık bana hayatını emanet edecek kadar güvendiğini fark ediyorum. Bana hayatınızı falan emanet etmeyin tamam mı? Bana hiçbir şey emanet etmeyin! Bir insanın üzerine bu kadar yük bindirilmez!

Kanyonun girişinde diğerlerine yetişiyoruz. Aşağı doğru inerken, yaşadığım stresi biraz olsun azaltıp odaklanabilmek için derin nefesler alıp veriyorum. Depoya ulaştığımızda, olabildiğince zemine yakın bir şekilde, yavaşça ilerliyorum ve diğer denizaltılar da, daha önce anlaştığımız gibi benim yaptıklarımın aynısını yapıyorlar.

Osiris'in bulunduğu depoya, güvenlik protokolünün devreye gireceği kadar yaklaşmadan önce büyük bir gerginlikle diğer avcıların gelmesini bekliyoruz. Telsizlerimiz daha önceden tecrübe ettiğim gibi çalışmıyor. İletişimimiz tamamen kesik bir şekilde, adeta kaderin bizi götürdüğü yere doğru sürükleniyoruz.

Patlamadan geriye kalan avcıların radarlarımızda belirmesi çok da uzun sürmüyor. Ayrıca ekranda gördüğüm noktaların çokluğu, sayılarının hala azımsanmayacak kadar fazla olduğunu gösteriyor. Neredeyse zeminle bütünleşik bir şekilde, depoya doğru yaklaşıp bizden kodu istemesini sağlıyoruz. Planın diğer aşamasına geçmek için Gardiyan'ın çıkmasını beklerken, sanki bedenimden çıkan sıcaklık kullandığım LP2'yi yakıp yok edecek gibi hissediyorum.

Robotik yılan hızla üzerimize gelirken, avcılar da bize ateş açmak için neredeyse yeterli menzile giriyorlar. Mert yanımda konuşurken, yüksek gerilim yüzünden devreleri yanmak üzere olan bir bilgisayarı andırıyor "Hadi Lara! Daha neyi bekliyorsun?"

Çocuğun sözlerinin üzerinden çok geçmeden, tam zamanı olduğuna inandığım anda, denizaltımın bütün sistemlerini kapatıyorum. Dışarıya baktığımda diğerlerinin de aynı şeyi yapmakta gecikmediğini görüyorum. Gardiyan hala üzerimize doğru geliyor ve bu sırada yapabileceğim tek şey, nefesimi tutup planımın işe yaraması için dua etmek oluyor.

Avcılar Gardiyan'ı gördüklerinde bütün düzenleri bozuluyor ve aynı anda robotik yılan yönünü onlara doğru değiştiriyor. Bize ateş açmak üzere hemen arkamızda bulunan avcı, Krenon teknolojisinin kafa darbesinden ilk olarak nasibini alıyor ve bütün kontrolünü yitirerek ikinci darbenin ardından parçalara ayrılıyor. Bunu gören diğer avcılar darmadağınık bir şekilde robotik yılana ateş açarken, biz de elimize geçen fırsatı değerlendirip denizaltılarımızı yeniden çalıştırıyoruz ve hızla depoya yaklaşıyoruz.

Kapının önüne ulaştığımızda, anladığım kadarıyla bay Lowen, devasa metal kapının açılmasını sağlıyor. Hepimiz, bizi bekleyen büyük yuvaya girdikten kısa bir süre sonra kapı yeniden kapanıyor. İçerideki suyun boşalmasını bekleyip hiç zaman kaybetmeden denizaltılarımızdan çıkıyoruz. Dışarıya adımımı attığım anda, elimden geldiği kadar büyük adımlarla annem ve küçük kardeşime doğru koşuyorum.

Kadın, aldığı yaradan dolayı ayakta zar zor dururken bana "Merak etme. İyi olacağım" gibi bir şeyler söylüyor ama ne yazık ki söyledikleri onu kaybetme korkumu bastırmaya yetmiyor. Lena ise onu kucağıma alıp sakinleştirmem için, ağlamaktan kıpkırmızı olmuş yalvaran gözlerle bana bakıyor. O sırada bay Lowen yanımıza geliyor ve şu anki duruma odaklanmam için beni teşvik ediyor. Bulunduğumuz dar alandan yukarı çıkan merdivenleri kullanarak bir üst kata vardığımızda, karşımda gördüğüm şeyin boyutlarına inanamıyorum. Osiris bütün heybetiyle yolcularını bekliyor.

Filmlerde gördüğüm uzay gemilerini andıran devasa boyutlardaki denizaltının önünde adeta küçük bir molekül gibi dururken, birazdan onun kaptanlığını yapacağım aklıma geliyor. On yedi yaşındaki, daha akademiden mezun olmayı bile başaramamış olan -ki sanırım artık öyle bir şansım olmayacak- genç kız, karşısında duran ve daha önce eşine benzerine rastlamadığı bir canavarı kullanacak.

Çevreme bir göz gezdirdiğimde, herkesin en az benim kadar heyecanlı olduğunu görüyorum. Keşke Irinda ve babam da, şu anda çıplak gözlerimle gördüğüm bu güzelliği paylaşabilmek için yanımda olsalardı.

Onu tutan birçok metal kolun üzerinde havada duruyormuş gibi görünen Osiris'in sağ tarafına konumlandırılmış ve aralıklı olarak yerleştirilmiş üç adet merdivenin, denizaltıya binmemiz için orada olduklarını fark ediyorum. Kaç kişi kaldığımızı şöyle bir sayabilmek için yeniden gruba bakıyorum ve toplam rakamın yirmi bir olduğunu görüyorum. Bir anlığına düşündüğümde bu rakam, beş yüz kişi yolcu kapasitesi olan böyle bir denizaltıya haksızlık gibi geliyor. Umarım diğerleri için geri döndüğümüzde, yanımızda çok daha fazla kişi olur diye içimden geçiriyorum ve o sırada, kalbimin derinliklerinde tamamen rastlantısal olarak patlayan duygu bombaları bana zarar vermek üzereyken bay Lowen'ın sesini duyuyorum "Beni takip edin!"

Ben dahil herkes, tahminimce Osiris'in köprü bölümüne giden ilk merdivenlere doğru yönelen adamı takip ediyor. İçeri girdiğimiz anda otomatik olarak açılan ışıklar sayesinde önümüzü rahatça görebiliyoruz. Çalıştığım bilgileri aklımdan geçirip denizaltının yapısını hatırlamaya ve bulunduğumuz yerin tam olarak neresi olduğunu anlamaya çalışıyorum. Sanırım yolcu bölümüyle köprünün arasında bir yerlerdeyiz.

Adam bizi sola doğru yönlendirdiğinde, doğru yoldan gittiğinden emin olduğum için sessizce onu takip etmeye devam ediyorum. Kısa ve dar bir koridoru geçtikten sonra, ortasında büyük bir koltuk ve çevresinde de, diğerine oranla daha küçük dört koltuk bulunan geniş bir alana çıkıyoruz. Burasının köprü olduğuna hiç şüphe yok ve ortada bütün heybetiyle duran koltuk da kesinlikle beni bekliyor.

Osiris'in kullanımı konusundaki görevli kişiler yerlerini alırlarken dört subaydan birinin eksik olduğunu fark ediyorum. İletişim subayı olarak başka birinin görev yapması gerek ve bu nedenle hiç zaman kaybetmeden Mert'e dönüyorum "Bu koltuğa sen geçer misin?" Çocuk itiraz etmeden diğer koltuklar gibi önünde birçok teknolojik arayüz ve ekran bulunduran geniş koltuğa oturuyor. Mert'in ne yapacağı ile ilgili pek bir fikri olmadığını bildiğimden, neyse ki yolculuğumuz sırasında kimseyle iletişim kurmamız gerekmeyecek diye düşünüyorum.

Herkesin yerlerine oturduklarını ve sıranın bana geldiğini fark ettiğim anda, herhangi bir seçme şansım olmadığı için, çekingen adımlarla da olsa kocaman koltuğa doğru ilerliyorum. Çok geçmeden oturduğum yere yerleşiyorum ve kısa bir süre önümde bulunan ekranları, son beş gündür öğrendiğim bilgilerle eşleştirip ne işe yaradıklarını anlamaya çalışıyorum.

Osiris'i çalıştırma prosedürlerine başlamadan önce şöyle bir arkamı dönüyorum ve gözlerimi, yüzleri endişeden buruşmuş, nereyi buldularsa orada bekleyen insanların üzerinde gezdiriyorum. Annem bir eliyle omuzundaki yaraya bastırırken, diğer eliyle de Lena'ya sarılıyor. Bulduğu bir köşeye çökmüş olan Christina, yaralar ve morluklar yüzünden tanıyamadığım yüzündeki boş ifadeyle, hala neler olduğunu anlamaya çalışıyor gibi duruyor. Herbert bay Lowen'ın yanında adamla bir şeyler konuşuyor ve sürekli Mavi Özgürlüğün liderinin söylediklerini onaylarcasına kafasını sallıyor. Jake başka bir köşede duvara dayanmış tek başına etrafı gözlemliyor. Daha tam olarak tanışma şansım olmayan diğerleri ise, etrafa dağılmış bir şekilde hareket etmemizi bekliyorlar. Bay Lowen sonunda, beni bir çeşit transa sokan bu manzaradan uyandırıp gerçekliğe geri dönmemi sağlıyor "Eğer hazırsan gidelim Lara!"

Continue Reading

You'll Also Like

26.9K 1.2K 35
Hayatının görevini başarmak uğruna verdiğin bu savaşta, ya görevin ilk aşkınsa? Yavbah'ın bambaşka öyküsüne şahit olmaya hazır mısınız?
89.7K 10.2K 73
Wattys 2018 "Dünya Kuranlar" kazananı! Bir evren hayal edin: İçerisinde düzinelerce galaksinin bulunduğu, rengârenk yıldızların sonsuz karanlıkta pa...
509K 47K 50
'Wattys 2019 Fantastik kategorisi kazananı' (Baş Şeytan Serisi'nin ilk hikayesidir.) Şeytanlar, doğumlarından önce belki diğer tarafı seçerler diye i...
256K 29.3K 51
psk üyeleri ve onların psk üyeli çocukları.