Gaia

By ercanercig

141K 13.5K 1.5K

GAIA #Wattys 2018 yarışmasında "Hikaye Ustaları" kategorisinde ödül almıştır. Akıcı, sürükleyici, heyecan dol... More

GAIA Tanıtım
1. Kısım GAIA Bölüm 01
1. Kısım GAIA Bölüm 02
1. Kısım GAIA Bölüm 03
1. Kısım GAIA Bölüm 05
1. Kısım GAIA Bölüm 06
1. Kısım GAIA Bölüm 07
1. Kısım GAIA Bölüm 08
1. Kısım GAIA Bölüm 09
1. Kısım GAIA Bölüm 10
1. Kısım GAIA Bölüm 11
1. Kısım GAIA Bölüm 12
1. Kısım GAIA Bölüm 13
1. Kısım GAIA Bölüm 14
1. Kısım GAIA Bölüm 15
1. Kısım GAIA Bölüm 16
1. Kısım GAIA Bölüm 17
1. Kısım GAIA Bölüm 18
1. Kısım GAIA Bölüm 19
1. Kısım GAIA Bölüm 20
1. Kısım GAIA Bölüm 21
1. Kısım GAIA Bölüm 22
1. Kısım GAIA Bölüm 23
1. Kısım Sonu GAIA Bölüm 24
2. Kısım NEXA Bölüm 01
2. Kısım NEXA Bölüm 02
2. Kısım NEXA Bölüm 03
2. Kısım NEXA Bölüm 04
2. Kısım NEXA Bölüm 05
2. Kısım NEXA Bölüm 06
2. Kısım NEXA Bölüm 07
2. Kısım NEXA Bölüm 08
2. Kısım NEXA Bölüm 09
2. Kısım NEXA Bölüm 10
2. Kısım NEXA Bölüm 11
2. Kısım NEXA Bölüm 12
2. Kısım NEXA Bölüm 13
2. Kısım NEXA Bölüm 14
2. Kısım NEXA Bölüm 15
2. Kısım NEXA Bölüm 16
2. Kısım NEXA Bölüm 17
2. Kısım NEXA Bölüm 18
2. Kısım NEXA Bölüm 19
2. Kısım Sonu NEXA Bölüm 20
3. Kısım GAIA Bölüm 01
3. Kısım GAIA Bölüm 02
3. Kısım GAIA Bölüm 03
3. Kısım GAIA Bölüm 04
3. Kısım GAIA Bölüm 05
3. Kısım GAIA Bölüm 06
3. Kısım GAIA Bölüm 07
3. Kısım GAIA Bölüm 08
3. Kısım GAIA Bölüm 09
3. Kısım GAIA Bölüm 10
3. Kısım GAIA Bölüm 11
3. Kısım GAIA Bölüm 12
3. Kısım GAIA Bölüm 13
3. Kısım Sonu -FİNAL- Bölüm 14
Sizin Düşünceleriniz

1. Kısım GAIA Bölüm 04

3.6K 368 31
By ercanercig

Sabah olup gözlerimi açtığımda, yeni günün heyecanı uykuyu bedenimden hızla uzaklaştırıyor. Sanki hiç uyumamışım gibi, içimde dolup taşan bir enerjiyle üzerimdeki yorganı atıp yataktan kalkıyorum. Ardından hızla hazırlıklarımı yapıp akademiye doğru yola koyuluyorum. Arkadaşlarımla birlikte sınıfımıza gidip bugünkü görevle ilgili -bir süredir Gaia'nın ekosistemi ve nasıl geliştirilebileceği üzerine araştırma yapıyoruz- bilgileri edindikten sonra soluğu LP2'lerin bulunduğu hangarda alıyoruz. Korkuyla birleşmiş merakı ve bunun getirdiği heyecanı günün maskesi olarak yüzlerimizde taşıyoruz. Çünkü birazdan yapacaklarımızın geri dönüşü yok.

Denizaltılarımıza binmeden önce son kontrolleri yapıp her şeyin yolunda olduğundan emin oluyoruz. Ardından "Hadi yapalım şu işi" dercesine göz göze geliyoruz. Limandan ayrılma prosedürüne başladığımda Mert'le birlikte içinde bulunduğumuz denizaltının yuvası suyla doluyor. Hangardan özenle çıkarken kullandığım LP2'nin ışıkları karanlık suyu adeta yarıp geçiyor. Kısa bir süre içinde Jake ve Irinda'nın kullandığı LP2 bize doğru yaklaşıyor.

Son sınıf olduğumuz için eğitmenlerimiz ne yaptığımızı bildiğimize güveniyor ve genelde gözleri bizim üzerimizde olmuyor. Ayrıca bugün ilk sınıfların LP2 kullanma eğitimi aldıkları günlerden biri olması bize ekstra avantaj sağlıyor. Çömezlerin, akademideki ilk yılımızda bizim de yaşadığımız gibi ellerinin ayaklarına dolaşması ve sürekli bir yerlerde hata yapmaları çok olası bir durum olduğundan, genelde eğitmenlerin hepsi onlara odaklanmak zorunda kalıyor. Çok büyük bir ihtimalle bugün kimsenin gözü bizim üzerimizde olmayacak. Kanyona doğru yol almadan önce, bir kez daha kendi kendime "Hadi yapalım şu işi," diye mırıldanıyorum.

On beş dakikalık yolu tamamladığımızda kendimizi yeniden kanyonun üzerinde buluyoruz. Altımızdaki gizemli karanlık ile aramızda, sadece elimde tuttuğum kontrol koluna vereceğim "aşağı in" komutu kadar mesafe var. Jake ve Irinda'nın kullandığı gri renkli LP2 yanımızda hareketsiz dururken, aramızda bununla ilgili bir iletişim kurmasak da, arkadaşlarımın benim vereceğim son kararı beklediklerini biliyorum. Önce telsizlerimizi kontrol ediyoruz. Ardından araçlarımızdaki tüm ışıkları yakıyoruz. Artık hazırız. Telsizden kendine güvenen bir sesle "Hazırsanız başlıyorum," dememle birlikte gizemli yolcuğumuzun ilk adımını geride bırakıyoruz.

Kanyonun bilinmezliğine doğru ilerlerken hızımızı düşük tutuyoruz. Olası herhangi bir tehlikeye karşı tetikteyiz. İrtifa kaybettikçe gerginliğin arttığını hissedebiliyorum. Eğer yanlış hatırlamıyorsam, dün elli metre kadar aşağıya inmiştim. Denizaltılarımızı elli metrede sabitleyip, dün izlediğim rotada yavaşça ilerlemeye başlıyoruz. Kanyonun duvarları bu derinlikte bize dar bir geçit sağlıyor. Neredeyse gözlerimizi bile kırpmadan yolumuza devam ederken, bir yandan da bu çılgınlığı yapmamıza neden olan parlamayı arıyoruz.

LP2'lerde pilota ve yardımcı pilota ait toplamda iki adet koltuk bulunuyor. Bu iki koltuğun arasında radar ve durum paneli, önümüzde ise bize bilgi veren göstergeler var. Pilot koltuklarının altı saydam olduğu için aşağıya doğru uzayıp giden kanyonu gözlemlememiz kolaylaşıyor. Jake ve Irinda, yol boyunca sessiz ve dikkatli bir şekilde, adeta bir gölge gibi bizi takip ediyor. Bazen telsizden konuşup içinde kaybolduğumuz sessizliği bozsak da, bu sırada sorduğumuz sorular, gerginliği daha çok arttırmaktan başka bir işe yaramıyor. "Bir şey gördünüz mü?" "Burası olduğuna emin misin Lara?" "Yanılıyor olamaz mısın?" Şimdiye kadar bahsettiğin şeyle karşılaşmamız gerekmez miydi?" Merak duygusu adeta zihnimi ele geçirmiş durumdayken, yaşadıkları korku nedeniyle arkadaşlarımın dudaklarından dökülen bu saçma sapan sorulara kulaklarımı tamamen kapayıp duymazlıktan geliyorum. Ben gördüğüm şeyden eminim ve onun ne olduğunu öğrenene kadar hiçbir yere gitmiyorum...

Aradığımız cevapları bulmak bir yana dursun elimizde hiçbir şey olmaması nedeniyle planı değiştirmeye karar veriyorum. "Daha derine inmeliyiz. Beni takip edin." Mert yanımda "Ben başımıza bunun geleceğini biliyordum," diye kendi kendine mırıldanırken diğerlerinin bu fikre karşı çıkmalarına fırsat vermeden denizaltıma verdiğim komutla birlikte dalışa geçiyorum. Mert kısa bir süre sakinleşmeye çalışıyor ve ardından bana doğru dönüp "Sen bana bakma Lara. Sen doğrusunu yapıyorsun. Madem buraya kadar geldik, gördüğünü iddia ettiğin parlamanın varlığından ya da yokluğundan emin olmalıyız," diyor.

Durumun getirdiği stresin arkadaşımın üzerindeki etkisi her ne kadar belirgin olsa da, anlaşılan bu durum onun mantıklı düşünmesine engel olamıyor. Gerçi Gaia'da yaşayanlara tamamen yasaklanmış olan bir yere kelimenin tam anlamıyla bodoslama gelmenin içinde ne kadar mantık var onu da gerçekten bilmiyorum.

Altmış metre, yetmiş metre, seksen, doksan ve yüz metre. Derinliği yeniden sabitleyip, bu sefer aynı rotada tersten ilerliyoruz. Yavaş ve dikkatli. Kanyon bu derinlikte çok daha geniş olduğu için rahatça ilerleyebiliyoruz. Karanlığın içinde kaybolmuş ateş böcekleri gibiyiz. Sanırım hayatım boyunca hiç bu kadar korkmamıştım... Aklıma getirmemeye çalıştığım gerçek sonunda kendi yolunu bulup yüzeye çıkıyor. Ya başımıza bir şey gelirse? Ya... Ya geri dönemezsek?

Neredeyse umudumuzu kaybetmek üzereyken, bir anda karşımızda beliren ve ardı ardına yanan kırmızı ışıkları gördüğümüzde kanımız donuyor. Şu anda bir rüyada olduğum ve birazdan uyanacağım düşüncesi bir an için bana karşımda duran görüntüden daha gerçek geliyor. Kırmızı ışıklar sayesinde rahatça görebildiğimiz yapı kanyonun zeminine inşa edilmiş bir çeşit depoya benziyor. Oldukça büyük olmasına rağmen üzerinde hiç pencere bulunmuyor. Sanki bizden bir şey bekler gibi sakince bizi izliyor.

Kısa bir süre içinde denizaltıma bir bağlantı isteği geliyor. Onaylıyorum ve Mert'le birlikte mesajı dinliyoruz "Kodu girin!". Duyduğum kısa mesaj paniklememe neden oluyor. "Jake, Irinda, siz de duydunuz mu? Hangi kod? Nereye gireceğiz kodu?". Jake benden daha sakin ama sesinden şaşkınlığın yarattığı şoku daha atlatamadığı da yeterince belli oluyor. "Lara, bence buradan gitmeliyiz."

Doğru söylüyor. Bilmediğimiz bir kodu bilmediğimiz bir şekilde nasıl girebiliriz. Ya bu bir savunma mekanizması falansa... Karşımızda gördüğümüz yapıda, o sırada düşündüklerimi doğrularcasına büyük bir kapak açılıyor. Bu sırada tamamen panikleyip, denizaltılarımızı kontrolsüzce ters yöne çeviriyoruz. Şimdiye kadar bu tip bir şeyi sadece dünya sular altında kalmadan kurtarılan bilim kurgu filmlerinde görmüştüm. Sanırım bu sefer başımız büyük belada...

LP2'ler küçük olmalarına karşın hızlı ve çevik denizaltılar. Kendiminkini tam hıza çıkarttığım anda telsiz frekansı çıldırıyor. Artık Jake ve Irinda ile bağlantımız tamamen kesik. Bir yandan yönümü yukarıya doğru ayarlarken, diğer yandan baktığım arka görüntü kamerası beynimin yosunlaşmasına neden oluyor. Kullandığımız denizaltıların en az dört katı büyüklüğünde, yılan balığını andıran bir robot olanca hızıyla üzerimize doğru geliyor. Ne yapacağımı bilemiyorum. Ölümle aramdaki mesafe, onunla aramdaki mesafe kadar kısa. Mert'in çığlığıyla kendime geliyorum. "Bir şey yap Lara. Burada ölmek istemiyorum." Evet bir şeyler yapmalıyım.

Robotik yılan kıvrak hareketlerle üzerimize doğru gelirken olabildiğince hızlı bir şekilde yükseliyoruz. Jake ve Irinda'nın önümüzde oluşu beni biraz olsun rahatlatıyor. En azından bir süre onlar için endişelenmeme gerek yok. Bu şey her neyse, onlara ulaşmadan önce bize ulaşmak zorunda -Ne kadar da rahatlatıcı!-. Ancak bu yarışı kaybedeceğimiz çok belli.

"Mert kendine gel!" Aslında bunu kendime söylüyorum. "İşaretimle sondaj robotlarını fırlatmanı istiyorum". Bir planım var. Çok umut vaat etmese de, belki bize biraz zaman kazandırabilir. "Onları ağ moduna getir." Mert'in söylediklerimi eksiksizce yaptığına güvenmek zorundayım. "Hazır mısın?" Beni onaylar şekilde başını sallıyor.

"Sıkı tutun." Kanyonun duvarına doğru yaptığım ani dönüşten önce söylediğim son cümle bu oluyor. Duvara çarpmama saniyeler var ve avcı robot halen peşimden geliyor. Onun da beni yakalamasına saniyeler var. İşte tam bu anda planımı devreye sokuyorum. LP2'mi yan yatırıp sola doğru aniden dönüyorum. "Fırlat!" Mert işaretimle denizaltının altında bulunan birinci sondayı fırlatıyor. Avcı'da aynı anda, büyük boyutları nedeniyle benim kadar keskin dönemediği için duvara çarpıyor. Etrafından dolaşırken dört sondayı da aralıklarla fırlatıyoruz. Sanırım planım başarıya ulaştı. Çünkü şu an gördüğüm, bizim için bir tehditten çok duvara saplı sondalardan çıkan titanyum ağlara hapsolmuş, kurtulmak için çırpınan, bizim için zararsız bir robot.

İşimizi şansa bırakmamak için oradan hızla uzaklaşıyoruz. Kanyonun dışına çıktığımızda telsizlerimiz yeniden devreye giriyor. Jake yüksek sesle ve nefes nefese "O neydi Lara, o neydi öyle?" diye bana soruyor. Keşke bilseydim... Keşke ona söyleyebilecek bir şeylerim olsaydı. Zaten az önce yaşadıklarım bütün dengemi alt üst etmişken, Jake'e cevap vermek yerine sakinleşmeye ihtiyacım var. Ölebilirdik, gerçekten orada ölebilirdik...

Continue Reading

You'll Also Like

493K 2.9K 6
Kendini bulmaya çalışan genç bir kız... Çocukluğundan beri savaşçı olarak yetiştirilen bir adam... Bir efsaneye göre çıkılan yolculuk... Amansız...
5.4K 464 43
*Wattys2023 Yarı Finalisti **WattpadMysteryTR Paranormal ve Korku Dolu Anlar okuma listesinde İlk kitap olan Yar-Sub Çatlıyor tamamlandı. 2. kitap Gö...
25.9K 4.9K 33
Huzurla yaşadığın evinde yalnız mısın gerçekten? Hiç tanımadığın ve sokakta gördüğünde yüzünü çevirdiğin biri ile paylaşmak ister misin? Peki ya on...
759K 49K 47
Yakın gelecekte öngörülebilen teknolojilerin peşine düşen ülkeler, bir güç yarışına girer. Ülkelerin tehlike getiren icatları, dünyaya sunulması konu...